![]() |
Seni Aldılar (Sonbahar)
Seni aldılar Yağmurlar eylül zamanıydı Toprakta bolluk Denizde balık zamanıydı Kalabalıktı sokaklar Fabrikalarda ter Çarşılarda kar zamanıydı Bir şiirin yüreğimde bıraktığı sıcaklığı Yalnızlığıma sarıp Üşümeden geçtim kalabalıkları Seni aldılar Acılar sevmek zamanıydı Gerisi ölmek pahasına uçmak Gerisi ak kanadından vurulmaktı Seni aldılar Mevsimler hasret zamanıydı Eylülde yağmur Ekimde yaprak Kasımda rüzgar... Sonrası; Sensiz uzun geçecekti sonbahar. |
Seyir Defteri -I-
Avluda üç ev üç farklı renk Her birinden ayrı bir engerek Kapısından kovar söylenerek Çık dışarı Çık dışarı Seni gidinin domuzu seni Anan gibi olucan he mi Seğirtip durma kapılarda hadi Gir içeri Gir içeri Testi terli Konya’da yaz günü Düşüverse elinden kaygan yüzü El evinde kırılmadan çabuk büyü Gizle kendini Gizle kendini Nasıl bulsun masal ülkelerini Yer döşeğinin hassas prensesi Tartamaz korkuyu bezelye tanesi Ağla geceyi Ağla geceyi Yolda çizili seksek kareleri Oynar üstünde mahalle perileri Şeytan almış götürmüş beni Bul gerçeği Bul gerçeği En ağır küfürleri yüklenirler İnsanı insan yapan değerler Anlamı özle dengeleyemezler Zor gelir Zor gelir Çocuk gözlerin büyür kocaman Aklın karışır bir zaman Ya bulanırsın ya ayrışır dünyan Hayat toz duman Hayat toz duman |
Sıfır Noktasında
Günün ilk ışıklarıyla gelirim kıyıya Gökyüzü su seviyesi Deniz dediğin kum tanesi Yürekse aşkın zerresidir Ve bir akarsudur sana hasretim Denizime akarım hayatın sıfır noktasında... Gözlerin denizin en derin köşesi Yürürüm Dalgalar kırılır eskiyen adımlarımda Oysa bir damla sudur beni boğan Çırpınırım yalnızlığın sıfır noktasında... Kara bir yel dolaşır yüzümün sokaklarında Sallanırım Anılar sarılır saçlarımın her bir dalına Artık sana ihanettir bende varolduğum Vazgeçerim aklımın sıfır noktasında... Eski bir öyküdür hayat dediğin Yeni bir roman gibi yaşasak da Son söz önsözün negatifidir Bir rüyadır yaşadığımı sandığım Unuturum uykumun sıfır noktasında... Gün gelir bulutlar düşer alnımın sayfalarına Silinirim Dünya beni de gizler dilsiz kitaplara Olsun nerede olursa olsun karşılaşırız Dün bugün ya da yarın ne fark eder Yeter ki inan Tek bir anıyız tarihin sıfır noktasında... |
Sıkıntı I
Günlerdir sıkılıyorum dostlar Sıkılmaktan kırılıyor gözlerim Günlerdir yürüyorum gündemlerin nazik topuklarında Mazgallara takılıp sendeliyor geleceğim Kitapların beynimi bulandıran sözleriyle sarhoş olup Pankartlara kusuyorum zihnimin sokaklarında Bıktım cenaze törenlerinin çok sesli ve Sesi kurulu inlemelerine naklen duygulanmaktan Günlerdir sıkılıyorum dostlar Günlerdir kırılıyor şakaklarım Utanıyorum artık ağlamaktan. |
Sıkıntı II
Derin bir sıkıntı bu Gündelik hayatın kum fırtınası misali Gözlerimi perdelemesi değil Kayaların kopuşu bu tarihin akışından Bulduğum ya da kaybettiğim ne varsa Sözlerimde boşanıyor inancından Tokadın verdiği acı değil yani Acının sonrası süzülüyor yanaklarımdan Ve yarınları müjdelemek yaşadığım yüzyılda Resmi evraklardaki vesikalık bir fotoğrafın Sahibini yadsıması gibi uzaklaşıyor satırlarımdan Binyıllardır sıkılıyorum dostlar Bıktım artık dönüp dönüp kendimi yalanlamaktan. |
Sıradan Bir Keder Yüzünden
Bu gece yeni doğan aşklar mezarlığında Bir şişe ucuz şaraba sattım kefenimi Yani sıradan bir keder yüzünden Çırılçıplak gömeceksiniz beni Kollarım iki yana açık Kucaklayabildiğim kadar çok aşkı götüreceğim yanımda Ardımdan beddua edeceksiniz Güleceğim Çoktan gelip aza giden insanlığınıza Sövmeye bile yeltenmeyeceğim. Bakışlarınızdaki cinnete kör olacağım artık Rengi önemli değil Buruk bir ölüm olsun benimki Şarap tadında bir cinayet bırakın sırtıma yeter Bir de gözlerinizdeki tavşanları kafeslere kilitleyin ne olur Yoksa ölürayak delireceğim. |
Soğuk Terazi
Keder, dedi Zamanın ağırlığıdır Ve hafifliği, sevinç dediğin İkisi de yürekle kaldırılır An ki, zaman bildiğin Varolmanın ölçüldüğü tartıdır Söylenmeden edemez misin sen Bak sırtlan, tazı, kedi ve köpek aynı cinsten Ne işine yarayacak, kutsal hazine avcısı Modern korsanlarının, şifreli gen haritası Kaçmayacak mı kedi olan, yine aynı köpekten Akıl, dedi Ateşin verdiği hararettir Ve ancak soğukta hissedilir Üşüyen insanlık tarihin, aslında Köşe bucak kaçtığın cehennemindir |
Son İsyanın Başlangıcı
Nedir önemli olan Sevgi mi, Emek mi, Tırnaklarını geçirip toprağa Üremek mi, Üretmek mi beni insan yapan; Kendimden verdiklerimle kıyaslanan Sevgiyi, hak etmek mi? Sevgi, emek mi? Emek, sevgidir o zaman... Dönüşürdü sadece enerji Yoktan var etmedim. Kan karşılığıydı Demirin, Ateşin, Aşkın teri. Ne kadar eğilirse demir, Ne kadar harlanırsa ateş, Ne kadar yükselirse aşk, O kadar iyi Ve o kadar kan. Tanrı bile karşılıksız vermedi kutsal sevgiyi Sadece dönüştü enerji. Şimdi bu kopuş içinden Bu telaş nereye? Henüz adsız, Kilitli ve ne yazık farkında ızdırabın. Eksik tonları var perdede Toplu bir inkar mı, İntihar mı saldırısı, Başlangıcı mı son isyanın? |
Sonbahardüşünceleri
Bütün sokakları dardı şehrin, Enine yürümeye kalksam; Duvarlara çarpardı düşüncelerim. Bedeli arttıkça değersizleşen, Çetrefilli bir alış verişti, rağmen var olmak; Kendime rağmen, kimliğime yenildi düşlerim. Var olduğum iddiasında değilim. Kimin vaadiydi gül bahçeleri, Neye delalet şimdi; Kurumuş gül renginde gözlerimin, Kederinden süzülen sonbahardüşünceleri? Git, durmam yoluna, Sen, yıldızlardan sürgün; Işığı göz yanılgısı, Ölü zaman. Yaralarımdan çakıl taşları, Gözyaşlarımdan denizler yarat, Okyanuslarda belki, Ama mutlak, Yeniden başlasın hayat. Renklerimden feragat ettim. Bütün yolları karanlıktı evrenin, Boyuna yürümeye kalksam; Sönmüş güneşlere çarpardı, Çelişkileri büyüdükçe susan bilgilerim. Hayır vazgeçtim, Keder değil gözlerimden süzülen; Sonbahardüşüncelerimden, Eşiğime döktüğüm sudur, dönüşünü müjdeleyen. |
Söyle Titre Sus
Ellerim katarakt ihtiyar bakışlar Yordamı yorgun Caddelere dönmüş dere boylarında Yolsuz sokaklar Ellerim Uzaklaşmış umutlarımdan Tuzak tutkularımdan yükselen itirazlar Sevgilim Duyuyorsan beni üç kere söyle Biri kendin için İkisi bize Vazgeçmeyen arsız sarmaşıklara asıl Hayat balkonlardan ******* gökyüzünden ibaret Bilirsin Gitmek olamaz seni üzen Döndüğünü bilemeyecek olman asıl Soruysa asla çıkılmaz içinden Sen isen Asıl kendine asıl Küreklerine Sevgilim Anlıyorsan beni üç kere titre Biri benim için İkisi size Ters köşeye yatmış geçmiş ve gelecek zamanları Attığın her(gele) zarda Bekleyeceksin Tut ki mars Ya da görülemeyecek kadar basit ayrıntı Duyulamayacak kadar düşük frekans Dinle Atla suyu Ateşi söndür Sevgilim Biliyorsan üç kere sus Biri onun için İkisi dünyaya mahsus |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:50 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.