![]() |
Cevapsız Kalan Soru
Dokunsam ağlıyorsun bir deli razgar gibi Hem mahzunlaşıyorsun seven kalbin var gibi Bir muamma gibisin soru çok cevabı yok Bilmem ki sever misin senden başka bilen yok Gönlünden atmıyorsun “Allah kelamı’ mıyım” Sahip de çıkmıyorsun ne kadar zavallıyım Geçmişe saygı duymak evet! ..Gerekli ama Duyguya isim koymak zor mu geliyor sana Yar gibi sevmiyorsan dost gibi sevme beni Gönlünde tutmuyorsan dilin de tutma beni Bir soru sordum sana ya evettir ya hayır Cevabını ver bana ya bedbaht et ya kayır Ortalıkta bırakma “lüzumsuz eşya gibi” Ya kırarak parçala ya da “okşa aşk gibi” Bedenin senin olsun ben gönlüne muhtacım Hep ağlattın sen beni “ismin” yine baş tacım Haydi cevap ver bana neden ıslak gözlerin Bu boyun büküş neden, neden titriyor sesin Gelme! ..Önemli değil! ..Ama cevap ver bana Hesabı soruluyor, ne diyeyim yıllara Kadir Albayrak |
Çabuk Büyü
'Küçüğüm' dedim diye Kendini 'minnacık mı' sandın? Yani sana 'Bebeğim' deseydim; 'Biberon mu' kullanacaktın? ....... Bilirsin; Bebekler beşikte, Senin gibi küçükler 'Yürekte' sevilir! ... Unutma ki insanlar, aslın da Küçücük varlıklardır Büyüyen tek şey; Sadece 'Duygulardır' Haydi; Büyüdüğünü göster bana Aç yüreğinin kapılarını Sevgiyi oturt gönül tahtına Bekliyorum Bekliyorum küçüğüm! ... Bu gün, Hemen, Şimdi; 'Büyü' küçüğüm! ... Kadir Albayrak |
Çal Şu Kapıyı
Pencere önün de geçiyor ömrüm Ne olur gel artık çal şu kapıyı Her güne bin damla göz yaşı döktüm Elin de güllerle çal şu kapıyı Aradan yıl değil asırlar geçse Hazanlar baharlar ard arda gitse Bilsem ki kalmadı gelecek kimse Seni bekliyorum çal şu kapıyı Sevdiğim hasretim kaderim benim Güneşim nefesim cennetim benim Ardında kalarak bekleyen benim Ecelim gelmeden çal şu kapıyı Geldiğin an sakın şaşırıp kalma Karşında gördüğün başkası sanma Benim de saçlarım siyahtı ama Beyazlar dost oldu çal şu kapıyı Kadir Albayrak |
Çocukluk
Gözlerim de tütüyor lunapark Bir bilet bir liraydı galiba Önce çarpışan otolara Sonra da dönme dolaba binmeliyim Ahtapotla balerini de ihmal etmemeliyim Sonra kalan beşyüzlükle de kağıt helva yerim! .. Çevremdekiler, Birbirlerine gösterecekler beni 'Çocuk galiba' diyecekler! .. Bir süre onlara aldırmam belki Sonra yavaş yavaş sinirlenirim Belki de bağırırım, 'Size ne ulan! .....' Bir daha bakmazlar mı acaba? ! .. Bakarlar.. bakarlar Hayvan oğlu hayvanlar! ... Gençtik! .. Birini sevdik Çanımıza ot tıkadılar! .. Başka işleri yokmuş gibi Bununla uğraştılar! ... Yeter be! ..... Yeter! .... Gençlik 'Çocukluktan beter! ...' Şu önde ki kokana bana bakıp bakıp ne dedi? ... 'Herif...herif...' saçından sakalından utan! .... Vay sünepe vay! .... Çatlayın ulan! .... Şimdi de Atlı karıncaya da binicem Kokana; Senin binilecek tarafın mı kaldı? ...... Şunlara inat Bir de emzik bulmalıyım! ... Bu gece gönlümce 'Çocukluğumu yaşamalıyım' Bir de şapka takayım, Önünde spot ışığı olan Yuppiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii Çocuğum işte! ... Çocuğum bu gece Hastırın ordan Size ne ulan! ..... Kadir Albayrak |
Çok Garip
Sana inanmak mı? İstedim ama Bende sorun yokta gönlüm muzdarip Sevmekten kastı ne? Bilmedim ama Bunu senden duymak, duymak çok garip Bir yanım 'he' dese bir yanım karşı Öyle korkmuşum ki kaplamış arşı Az mı aramıştım ben çarşı çarşı Onu sende bulmak, bulmak çok garip Yılların yükü var yükü yılların Tozunu yutmuşum toprak yolların Benim için düş-tü saran kolların Bunu senden ummak, ummak çok garip Mevsimde sen bahar yaz mı bıraktın Ardında sen beni az mı bıraktın Vuslata duyacak haz mı bıraktın Onu sana sunmak, sunmak çok garip Ben sevdim! Derim! Sen söyleyemezsin Bu aşkın hakkını ödeyemezsin Gayrı inanmamı bekleyemezsin Sana böyle vurmak vurmak çok garip Sen beni sevme be! .. Hiç zahmet etme Bana vurdun yeter! Aşka zulmetme Ben seni affetmem! Sende affetme Artık senle olmak, olmak çok garip Kadir Albayrak |
Çöz Kelepçelerini
Saklıyorsun neden ki? Bu gayrete sebep ne Eylül de durdu takvim, mayıs neymiş temmuz ne Vakti zamanı gelmiş kasırganın tufanın Dikili neyi kalmış sahip olan ummanın İçli bir şarkı şimdi sözü telden ayrılmış Mevcudiyet dediğin çoktan küle karışmış Sessizlik dinlenir mi kulak ne işe yarar El koyduğun o yürek, sordun mu “Niye atar” Nasır tutmuş avuçlar saçına hasret bekler İzan mantığa küskün saçma sapan heceler Hiç olmazsa sayıkla beni kendi kendine Ağlamak huzur değil, an beni tebessümle Dinlemek istiyorum; Haydi anlat kendini İsyana mahkum gönlün çöz kelepçelerini Yeter! ..Deyip zamana barikat kur ne olur Ellerinle sararak “Çok sevdim” de ne olur Kadir Albayrak |
Dayanamadım! ..
Şarkımız çalındı bir gece vakti Ağlama demiştin dayanamadım Usul usul yanan ateş misali Gönlüme girmiştin dayanamadım Zamansız boynunu bükmüştü güller Mazinin içinde saklıydı dünler Közlerin üstünü örtmüştü küller Savurdu bir rüzgar dayanamadım Söz verip bir yemin etmiştim sana Dinmemiş içimde kanayan yara Dünyayı gözümden silmiştim ama İsmini duyunca dayanamadım Kadir Albayrak |
De Hele! ....
Sabrımız taştı be! .. Utanmaz adam Coğrafyamın dışında ki hergele Biz güneş olmuşuz sen “kardan adam” Bir doğarsak neler olur? De hele! ... Avrupa’ymış, “birlik” olmuş, hadi lan! .. Bize mi kuruldu bu “hain plan” Başta ki itlere bir sorun, ulan Kıçında ki tekmeleri! ..De hele! .. Türk’e barbar diyen “Medeni hayvan” Adın dün cermen’di, bu gün de alman Kim di canlı canlı, o duman duman Fırınlarda yaktığınız! ..De hele! .. kadını, çocuğu, sebi bebeği Katledip yaşayan yedi göbeği John amcanın o tasmalı köpeği Ne aradı Filistin’de? .. De hele! .. Dölünüz içerde, dışarda sizler Hazırlanın tava gelmiş semizler Bu Millet, elin de “bir şey” temizler! ! ! Poponuza ne sokacak? De hele! ... Ha bu gün ha yarın, vakit geçecek Bu Ülke, hasmını, bir bir seçecek El-hak! .. Hepinize sıra gelecek “Senin neren ağrıyordu? ” De hele! .. Vietnam bataklık, Irak cehennem Sırada Şam mı var, İran mı bilmem Camii duvarıdır “Canım Türkiyem” Sünnet nasıl yapılırdı? De hele! .. Siyonist ve mason, “şer pakt-ı” kurmuş Kuduz köpek gibi azmış kudurmuş İmralıya “azad edin” buyurmuş Anana sor! .. Baban kim di? .. De hele! .. Sabırla bekleriz biz fellik fellik Kellik yok bu halkın, başın da kellik “Deli Dumrul’umuz” eksik şimdilik “Kabus” nedir bilir misin? De hele! .. Osmanlı’dan tokat, bekleyenler var Doğu da batı da hem Dünya kadar Korkunun ecele faydası mı var Hiç ensen de hissettin mi? De hele! .. İçimiz, dışımız sana mı bağlı Kendini medeni sanan kör dağlı “Avrupa tezgahı” yağlı mı yağlı Yağlı güreş ne demektir? De hele! .. Demem o ki; Ayağınız denk alın Yeminle secdeye vardı pak alın Tahtını başın da kırıp kralın Uyuz köpek ne demektir? De hele! .. Biraz “safra’mız” var! .. Meşgulüz biraz “Lağımı atalım”, size uğrucaz Fazlalık ne varsa hepsini alcaz Dedem; Fatih! ..Tanır mısın? De hele! .. Ha! .. “İnsan hakları(!) mahkemesi’nde” Bakıcaz! .. Ne varmış alfabe’sinde Ne varsa hepsini “bir keresinde” “Fitil” diye yazalım mı? De hele! .. “Sabır” kadar çoktur “öfkemiz bizim” Allah’ın lütfu bu! ..Farkımız bizim “YA ALLAH BİSMİLLAH” şarkımız bizim Mehter marşı yazalım mı? De hele! .. Kadir Albayrak |
Değer mi Yar Değer mi? ! ..
Söndü zannetme sakın söner mi ah söner mi Yürekten dua etsem giden geri döner mi Ayrılıklar gönlümün tahtına kurulmuşken Ferman etsem adını yüreğimden siler mi Dal bile sonbaharsız ayrılmaz yaprağından Kopardın beni aşkın sevdanın toprağından İstemem başka bahar, ben şu ömür bağından Sen kokarken anılar başka koku siner mi Dolaşıyorsun yine içim de şehir şehir Gözlerimde şelale yanaklarım da nehir Estikçe kaderimin yapraklarını çevir Kavuşmadan bu acı diner mi ah diner mi Taştın,taştın gönlümden, büyüdün bölündükçe Sen semaya uzandın, ben yere gömüldükçe Buna can mı dayanır pençe üstüne pençe Bari yalan söyleme, bunun adı kader mi Sen kardelen misali asil vakur ve mağrur Ben senin toprağınım, toprak hasret doğurur Göz yaşım rahmet olmuş yoğurdukça yoğurur Bunca acı nedendir değer mi yar değer mi Kadir Albayrak |
Dekorum; 'Biraz Duman, Biraz Kül'
Odam’da ki dekorum, biraz duman biraz kül Nasıl, nasıl yorgunum! .. İhtiyacım; tevekkül Tükenmeyen sır neydi, yüreğim mi, kalem mi Nerede huzur? Yoksa; gideceğim alem mi Hatıralarım durun! ..İnin duvarlarımdan Bitsin bana bu hamle, çıksın kulvarlarımdan Yüzleşmekten bitkinim, son celse geldi geçti O son celse ki; hakim, cellatlarını seçti Zindan bu, siyah, zifir.. Yankı; çeperlerinde Beni soluklar nefes, “Nefes” ciğerlerinde Yağmurun sesi dan dan, cama vurur, cam kızgın Uğulduyor beynim de, ritim azgın mı azgın Karanlıkta ben beni, soruyorum! ..Cevap yok Beni ben de kaybetmek! .. Ne çok günah! ..Sevap yok Bu; cebr-i muhasebe, vicdan mizan da mağrur Azamete ram olmuş, tekmil günah doğurur Ne muhtelif ölçü var, tartı da çeşit çeşit Kör kuyular, kubbe de, asılanlara eşit Duman yanana ait, kül ise; yok olmuşa Yanan neydi, kül nerden, işaret; yok oluşa Madde madde, maddeymiş, ruh-a taşıttığım yük Bir vebali varmış ki; bu yükten daha büyük Zaman beni tüketti, siyah mürekkebi; ben Su-i emsal mi lazım, işte terkip, işte ben Nefs; dört zamanlı motor, irade; tek silindir İrade çelik kapı, nefs şeytan-i çilingir Ey! ..Zindan, soğuk duvar, ey! .. öldüren hal-hülya Nerede sevdirdiğin, hayat denen manolya Vakit mi geç, ne oldu, kalem neden tövbe de Verdin mi emaneti, yüz sürmeden kabe de Sanki nefs, benden ayrı, bi-zatihi nefs benim O nefs ki; baş kaldırdı, gel başımı kes benim Canım “o” na, can “o”nun, istedi, vereceğim Verdi, yaşattı, aldı! ..Ya ben; ne vereceğim Eyvah ki borçlanmışım, tövbe Yarabbi! ..Medet! .. Bu dekor benim ama, senin şanın “merhamet” Ha gayret! .. Şu dekorun, kenarından bir parça Yakalayıp, şeytanın, kafasında parçala Kırılsın kafa tası, hem şeytanın, hem nefs,in Sen bu dekor içinde “sadece bir nefessin” Kadir Albayrak |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:26 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.