![]() |
Dosyalar Mühürler
Bir iklimsiz kar yağar Ömrün yamaçlarına Çarmıhlarda tükenen İmanın bu son nefesi Beyaz kuşlar getirir En soylu muştuları Ki en güzel resmidir Gece bu gökyüzünün Şimdi ellerinde karbulutları Çıkıp gelir gülen çocuk Ve şimdi gider Hayatın katı fotoğrafları Dosyalar yüreğini acıtıyor Deli bir tayın Sen çırçıplak beynin Görünmeyen başınla Ellerinde bir demet mühür Dolaşır nem ararsın Ömrün tenhalarında Mayıs 1999 Şükrü Özmen |
Dört Dörtlük
Ben bir göçebeydim dünya yurdunda Seslendin eğledin kal ettin beni Unuttum ölümü karşı durdun da Aşkınla bir garip hâl ettin beni Dünyayla barıştım senin uğruna Zamanla yarıştım senin uğruna Devlerle dalaştım senin uğruna Ürkektim korkaktım Zal ettin beni Esritip düşleri yoluma saldın Uykuma kastettin rüyama daldın Lisânıma sızdın şi'rimi çaldın Bülbüldüm gülşende lâl ettin beni Hasretinle yandım tüttü dumanım Ah-û zarla geçti hayli zamanım Vuslatındır benim elim amanım Sonsuzluğa giden yol ettin beni 4 Nisan 2007 Şükrü Özmen |
Dua
Allah Allah Allah'ım Beni bana bırakma Beni senden uzaklaştırma Dolmayı bekleyen boşlukta Işığa muhtaç loşlukta Gözlerimi yollarda bırakma Keder benden uzaklaşma Ateş beni bırakma Yanmak, Kalmak demek oldu benim için Sönmek, Ölmek anlamında Yanayım yangınlar boyu Buralarda yanayım Ordaki yangınları kaldıramaz Benim ruhum İtilmişlerin Cezaya kalmışların yangını Beni bitirir Beni bana bırakma Beni senden uzaklaştırma Dünyada yak beni Sonsuz serinlik Ve ferahlık istiyorum Oralarda.. Temmuz 2002 Şükrü Özmen |
Dua (Kum Fırtınasına)
Sahibim, Derdime Dermanım, Hasretim, Hicranım, Vuslatım, Allah'ım: Kalbimin kılçıklarını Bağdat'lı çocuklara Ayıklattır Taşlaşmış yerlerimi Seksenlik ninelere Pervanesinde Apachi'nin Bir ömrün en güzel Madalyası var Dedeler onu istiyor Ver Allah'ım ver Selli, kumlu, ateşli Yağmurlar, rüzgarlar ver Yoksa nereye gömebilir Babalar çocuklarını Anneler hepten ölürde Sen bilirsin Allah'ım Bizede öğret Kumdan nasıl Silah yapılacağını... Nisan 2003 Şükrü Özmen |
Duvarlar
Duvarlar Eskiyen ışıkları Göğsünün matlığında eriten İnkar edilmez yeşili Karşı konulmaz maviyi Cürmü sorulmaz beyazı Kenarsız donukluğuyla Tüm rengi içine çeken Duvarlar 1 Mayıs 2007 Şükrü Özmen |
Dünden Gördüm Yarını
Siyahı bilmeden beyaza doydum Seslerden renklerden alma beni yar Dereyi görmeden denizi duydum Aklımdan fikrimden çalma beni yar Lûgatıma böyle dipten dolmasan Özüm sözüm eksik kalır olmasan Şimdiler demine döner kalmasan Güfteden besteden alma beni yar Şiir süsü verme batır kalemi Feryadım tutmadan arş-ı alemi Hasretin ondurmaz iken bahçemi Vuslat bağlarından yolma beni yar Bin taneye böldüm aşkın narını Nârımla erittim gönül karını Bugün dünse dünden gördüm yarını İfrit suallere salma beni yar 31 Mayıs 2007 Şükrü Özmen |
Eeeyyy...
Ey gül! .. Dikenlerin her şafak, Türkülenmiş gönlüme Mızrak acısıyla batar Ve kenarlarda Ve kuytularında şehrin Ve varoşlarında Dertli anaların Böğrüne akar yaprakların. Ey Gül! .. Sen gittin gideli Ellerimizde geçmiş zaman Fotoları Dillerimiz MUNTAKİM'e Duada Ve körpe filizler Senin kokundan mayalanır. Ey Gül! ... Baharlara sitemler sunar Acılı şairler. Mutedil isyanlarda Zünnar kuşanmış bir yıldız Ve gözlere gelmiş sevdamız Sen ki kemiklerini yedirme Böceklere Ey Gül! .. Ey tahta atlara kefensiz binen! Urganların çocuğu Ellerimizde sicimsiz denkler Yüreklerimiz DAR'ın gölgesinde Ve biz GÜN'ü bekleriz Elimiz yüreğimizde Ve Ey Gül! .. Sende bilirsin ki DOKUZ ayda doğar Her bebek. Şükrü Özmen |
Efkâra Güfteler Az
Ak üstüme doğru ak Serinliğini denizden çalan Büyük ve soğuk ırmak Sancısı kardan gebe perişanımı Yıka akarsuyunnan Taşları seyrek bir sahanlığa Toz düşleri ekleyen yeşilimi Sarıdan uzak düşür Götür kalelerin içine Gevşek ve ılık bir efkara savur İçimin depremi kırmadan Göğsümün enkazını......... 10 Şubat 2007 Şükrü Özmen |
Elf-i Şehr
Saçlarımda sapsarı Zehirli bir sonbahar Binicisiz dizginsiz Gemsiz koşuyor İçimde atlar Kadir mi Arefe mi? Bayram mı bu hülasa Ellerimde kıpkızıl Soysuzların kanı var Nitekim netice mi? Nasılların içinde Buruyor deli cellat Sihrimi yeryüzüyle Dünyayı göğsünün kıllarına Gömmüş düşünen adam Yemiş bitirmiş işte Elinde kalan hazan Kafiyede kafiye Bıktırdı döngü artık Yaşamakta bir şey yok Göğsüme süngü artık... Kasım 2004 Şükrü Özmen |
Emboli
kanın isyanını bir vurkaçla sınaması kalbin akışkanlığa alışık rahatlığını tıkaması hayatın pıhtılaştırdığı kanın ölüm ölüm tıkanıklıktan ölüm ölüm sıkışıklıktan ölüm ölüm gündelik sözlerimiz arasına aldığımız kaba ve narin yavaş ve hızlı atımlı ve atımsız hepsini bir anda olabilme marifetiyle dolu ölüm ölüm.. başkasının ölümü sebebi anlaşılmasa ölürmüşüz gibi çırpındığımıza sebep emboli 9 Aralık 2007 |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:09 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.