![]() |
Erken
On Kasımdı ölümü erken. Gençliği aradı gözleri giderken. Tam Atamıza kavuştuk derken, Aldı bizden, aydınlığa yürürken. Yetişti Atam, ocak sönerken. Türkün tarihi döndü, dönerken, Dünya savaşa, girdi girerken, Öldü Atam, zaman erken. Ülkemin sınırları çizilirken, Dost milletler ezilirken, Türkün gücü sezilirken, Gitti Atam, çok erken. |
Erken Saatler
Saat dört. Senin erken, Onların geç, Benim tam saatim. Sen girdabında ben; Daha mutlu, Daha sevecenim, Yalnızken, Daha benimsin, Bu saatlerde, Telefon çalmazken. Daha düşündüğümde, Daha seninleyim, Herkes uyurken. Daha içimdesin Gözlerimi kapadığımda, Kimse görmezken |
Ermiyor
Yetmiyor bir tanem, gücüm yetmiyor Kadermiş ayrılık, elim ermiyor Aşk ile güldürmek isterdim seni Kadermiş ayrılık, elim ermiyor Yanında olsam, türküler söylesem Yanımda olsan da, aşkınla ölsem Hayalim hep budur, bir görebilsem Kadermiş ayrılık, elim ermiyor Dar geliyor dünya, sensizken bana Kavruldum hasretten ben yana, yana Her seherde koşmak isterim sana Kadermiş ayrılık, gücüm yetmiyor |
Ertelemeyeceğim Tek Şeysin
Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam Seni tarif edemeyeceğimi biliyorum Ulaşılmaz oldun hep Dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni... Kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen Herşeyi erteledim ama ertelemediğim bir şey vardı! Sana benziyordu.. Su olsan dokunulduğunda bozulurdun Bozulmayan bir şeydin Gidilecek bir yer olsan sonu olurdu Sonu olmayan bir şeydin Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım Beni rüyamdan uyandırmayacak bir şeydin Simsiyah saçların olsun istiyordum Ama baktım değil Üç ırmağın birleştiği yerinden öpeyim desem Aklıma ırmaklar gelir Düşün ki Yılan Dağı'ndan aşağı iniyoruz. Ve dünyada sadece 2 kişilik bir türkü kalmış onu söylüyoruz Öyle bir şeysin sen Seni düşündükçe yoruluyorum desem Dünyanın en büyük yalanı olur Yalanım yok Bu günden yarına ne kalır bilmem ama Sen kalırsın Tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi.. Yaşadıklarımız azdı.. zamana sığmadık.. Yaşamak isterken her şeyi bugün şarkı söylüyorsam O gün şarkı değik Şarkı gibi seni yaşamak isterim Halkıma benziyordun Bir yanın göç Bir yanın toprak kokuyordu hep Gezmediğim yerin kalmadı Bazen yasaklandın bana Bazen bir suç gibi boynumda taşıdım seni Yedi telli sazımla bile anlatamadım Sen bir uçurumun gülüydün Ellerimi her uzattığımda Bin kırıkla geri döndüm Yasakların bile tanımlayamadığı bir şeydin Haritalara sığmazdın Her ülkede bir başka gülüyordun Uzundun, inceydin Dokunduğumda nereli olduğumu seninle hatırlardım Bana hep kendimi hatırlatan bir şeysin sen Uzaksın, yakınsın, özlenensin Ama bugün değil, yarın gibi bir şeysin Sen bugün her şeyi değiştirmek için çabalarken Sen değişmeyen olarak duruyorsun karşımda Kabul ediyorum dünyaya bu kalsın ama sen bilme... Dünyada kaç iklim kaç zulüm kaç ölüm Bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin, bilme... Bugün her ölümle biraz ölürken Seni düşündükçe hayata dönüyorum Yeniden gecenin en karanlık yerindeyim Bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan Yine de seviyorum seni... Sadece benim seni anladığım kimsenin unutmamak için Defterine not düşmediği ama hayatında hep dipnot olarak kalan Kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni.. Dağları delmiyorum inmek istiyorum oralardan Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak, günaydın der gibi sokağa fırlamak Ve şarkı söylemek istiyorum Adına aşk diyorlar gelecek diyorlar Bana yetmiyor... Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum Bir başka dilden seviyorum seni... Kırmızıdan daha huzurlu Gelincikler gibi bir mevsim değil Dört iklim köşe bucak Kim ne derse desin Geri dönecek yerim yok, Bir kentin ortasında çığlık çığlığa kalsam da, Yine seviyorum seni... Bu bir suç duyurusudur.. Kendimi ihbar ediyorum... |
Erzincan
Asker günlerimin durağı oldun, Hasret otağını kalbimde kurdun, Garip bir askerim artık elinde, Çaresiz etme beni ,Erzincan.. * Avare dolaştım sokaklarında hep, Feleğe kahretsem olmaz kutsaldır sebep, Sabredemedim , tatile çıktı edep, İsyankar ettin beni zalim Erzincan.. * Fırat arkasında karlı dağların, kış yaz, Donduruyor soğuğun ,nedir bu ayaz, On dokuz ay buradayım çektirme,insaf et biraz, Asker gördün beni sivil gönder Erzincan... * İçimdeki hasret öldürür beni, Söyle kader ne zaman güldürür beni, Sıla hasreti süründürür beni, Yetmez mi çektiğim, bırak yakamı Erzincan , * Doğunun en güzel şehri mişin bana ne, Zamansız tanıştık belki, güzelsin, gelip gezip görene, Halkın sevmiyor askeri, garibin suçu ne, Bakkalın manavın kazıklar, neden Erzincan.. * Özgürlüğe susadım anla derdimi, Allah hep sana, bize verir depremi, İsyanım şahsımda,içimde yanan sıla özlemi, BIRAK YAKAMI, Severek duramam anla Erzincan. |
Esen Kız
Canımın içinde, Bir can gibisin... Çiçeksin, yapraksın. Dalsın,Esen kız... Damarımda akan. Bir kan gibisin... Arısın peteksin... Balsın Esen kız.. Sen gülünce, Taze güller açılır. Goncasın,çiçeksin.. Gülsün Esen kız. |
Esen Rüzgâr
Bir ilahi gibi girdin hayatıma, Aklımı, ruhumu esir aldın. Alıp götürüyorsun. Nereye? Beni iten ne? Niye? Nasıl? Nereden çekiyor? Sürüklüyor. Rüya âlemindeki gibi hoş ve rahat, kader. Evet, her zaman buradasın, Okyanustan esen rüzgârlar her gün içimden bir şeyler sürüklüyor, Beni benden alıyor. Zor anımda bana güç katıyorsun, Rahat anımda beni benden alıp götürüyorsun. Bütün rüzgârlar sana çalışıyor. Şimdi, gene rüzgâr esiyor, Birazdan pencereye çık, Açan gül, doğan güneş yoksa bile, Esen rüzgarda benden bir şeyler göreceksin. |
Esenlik Size
O gün bu gün size özendim Her yerde; hava, toprak, deniz. Bir serüvendi; gökteyseniz Çıktım, yok, yerdeyseniz indim. İlkin, size içkiyi tattırdım: Ömür boyunca sarhoşsunuz; Ne açsınız artık ne susuz. Sizsiz ben de susuz kalırdım. Size geceyi de öğrettim Onda düşlerle çoğaldınız; Yaşantıda yorgun ve yalnız Değilsiniz; sizi ürettim. Biterdi belki bir uykuyla Herşey ve tadından ötürü. Gördünüz ki bundan ileri Bir şey var çağıran tutkuyla. Çağırdım, çağırdım, çağırdım Bir böcek gibi titriyerek. Koştunuz tükeninceyedek Ha bir adım, daha bir adım... Sizi ölümle perçinledim Bana... ve sımsıkı ve sıcak; Üşürdünüz ah, çırılçıplak Ölüm döşeğinde; önledim. Size yani günahı sundum; Öptünüz ve güzelleştiniz. Çirkindiniz ilkin, tek ve pis. Irmak oldunuz; sizde yundum. Şimdi olay, hep ya hiç gibi, Vardan ve yoktan özge bir şey, Sevgiden de öte bir düzey; Olmak ya da olmamak belki. |
Eserini Rafa Kaldır
Selamın da bitti ya, Demek ki her şeyi tüketmişsin, İflas etmiş hislerin, Besbelli ki, Gönül galerin kibirinin talanına uğramış, Kapanmış kapısı, Kilit vurulmuş, Anahtarını uzayın derinliklerine fırlatmışsın, Ohh, ohh be,çok rahatsın anlıyorum canım, Bebekler kadar rahat uyursun artık, Tebrikler, bak bunu çok iyi yapmışsın... Hani nerede o söndürülemez görünen koca yangın, Hamarat itfaiyeci, Sen çok yaşa emi, suyunu nereden buldun, Işıktan da ımı hızlısın,anlamadım, Nasıl, ne çabuk, ne zaman söndürdüğüne şaşarım, Enkazıda kalmamış sevdanın, Hızlı yok edicim, a cicim, Gurur duy kendinle bak başardın işte, başardın... Tek arta kalan şey, Yalnızca bir avuç kül , Rüzgarı da ikna etmiş gibisin, O da tersten esiyor, Katmış önüne o bir avuç külü, Savuruyor, savuruyor, Suskunlukla bitmesini bekliyorsun, Meraklanma o da biter, Bir avuç külün şu koca evrende yeri mi olur, Rivayeti mi edilir sanki... Varsın olsun, Bende bir buruk yürek, Bükük bir boyun, Kırık bir gurur kalmış geriye, Ne farkeder ha, ne farkeder, Evet kader utansın diye düşünebilirsin, Teselli mükafatı gibi bir şey olur ya, Sen hiç utandığını duydun mu kaderin, İnsanların utanmaz ettiği, O utanmazın, Bükük boyunlara, Buruk yüreklere, Kırık gururlara, Mahçubiyetini bir söyleyen oldumu hiç... Her şeye rağmen de, Hep onu suçlarız ama, Asıl suçlu biz değil miyiz, Onu da biz yaratmadık mı sanki, Al hadi, işte eserin, Yani ben, Günahımı kaderemi yüklesem, Yazık değil mi ona da, Hep o mu suçlu sanki... Al hadi dünya senin olsun, Çekiliyorum içinden, Kaderi suçlamadan, Bizdeki kader de, yine biz değilmiyiz, Ortak etme beni soluduğun havaya, Bildiğin gibi yaşa, Dünya senin olsun, Mutlu ol, kendimi imha etmeye gidiyorum artık, Kül değil, zerre kalmasın, Geniş olsun yerin, Rafa kaldırbilirsin eserin, İnkar et, kader de istersen, Bu eser Benim değil de , Ört üstünü, Görmesin kimse, Ne yaparsın, okunmuyor, okunmuyor işte, Kötü bir eser o, Ama yinede, yazarına kader deme, Kadere de yazıktır... Bir başka eser yaz, artık deneyimlisin, İyisini yaz, olur mu, iyisini, Kaderi suçlama, suçlama sakın... |
Eşime Ağıt
Çekilir mi sensiz hayatın zoru. Derdimi ortadan bölenim benim. Yüreği tertemiz, gözleri duru, Baktıkça yüzüme gülenim benim. Güneşe benzetip kursam hayali, Anlatamam yine sendeki hali, Kış gününde ılık rüzgar misali, Estikçe içime dolanım benim. Herkes neler kurdu, neler düşledi, Feleğin kılıcı bize işledi, Derdin yedi sene önce başladı, Kırkında sararıp solanım benim. Tabut seni değil beni götürdü, Bu günü, yarını, dünü götürdü, Bedenim içinden canı götürdü, Şimdi neye yarar kalanım benim. Yanına çağırdı yüce Emreden, Bizlerden ayrılan sadece beden, Kopamam diyordun oğlum Emre'den, Üç yavruma ana olanım benim. Sanmaki dünyada hoşca kalırım, Yavrular olmasa hemen gelirim, Huri elin olsun, seni alırım, Mahşerde arayıp bulanım benim. Melekler halini bir bir söylesin, İmanı bütüne ateş neylesin, Yaradan yerini cennet eylesin, Kabrine nur ile gelenim benim. Rasimde yanmadık yürek mi kaldı, Dünyayı tutacak direk mi kaldı, Bilmem başka söze gerek mi kaldı, İçimden geçeni bilenim benim. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:18 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.