![]() |
Yağmurlar Kadarım
Kara bulutlar bekliyorum Gökyüzünde yoğunlaşacak Ardından Alabildiğine yağmur ıslanayım sırılsıklam Belli olmasın ağlamalarım Gökler gürüldesin Şimşekler çaksın Kararsın ortalıklar Duyulmasın çığlıklarım Açınca güneş Bitsin göz yaşlarım Kesilsin bağırmalarım Çünkü Ben Yağmurlar kadarım |
Şu Gönlüm
Hepten çile olsan dert olsan bile Diliyor şu gönlüm diliyor seni Kayadan demirden sert olsan bile Istiyor şu gönlüm istiyor seni Her günüm bir azap hicran da olsa Yüreğim yıkılsa viran da olsa Bu aşkın sonunda hüsran da olsa Arıyor şu gönlüm arıyon seni Bırakıp elimden çekip gitsen de Bir başka gönüle gidip girsen de Bendeki acıyı fark etmezsen de Seviyor şu gönlüm seviyor seni Dönüpte yüzüme bakmazsan bile Ben gibi yüreğin yakmazsan bile Bir gün hatırımı sormazsan bile Soruyor şu gönlüm soruyor seni Soluyor şu gönlüm soluyor seni |
Alfabeyi Değil Okumayı Öğrettim
Yüzlerce öğrencim olmuştu Dolaşmıştım Muhtelif köylerini anadolumun Boru isinden boya Kireç taşından tebeşir Tezekler üzerine kırık tahtalardan Sıralar yapmıştım Diz boyu karlarında eksi kırkların Yollarını açmıştım okulumun Mendil olmuştu ellerim Akan burunlara Alfabeyi değil Okumayı öğretmek istiyordum Bu çocuklara Ayşeler Mehmetler Hasanlarım vardı Hepsi saf Hepsi temiz Ve Günahsızlardı Gazetelerle kaplar kitaplarını Açardım kalemlerini Kör bıçaklarla Bir yerlere varmaktı gayem Bu çocuklarla Bir tebessümle bile Mutlu olduklarını anlardım Ders girişinde Her sabah Onları birer birer kuçaklardım Hilesez bakışları Melekler gibi kalpleri vardı Çekilmez olurdu Hafta sonları Gelirler mi diye okul bahçesine Penceremden gözlerim hep onları arardı Ah yavrularım Yavrucuklarım Sizlere doyamadım Son yıllarını yaşamaktayken ömrümün Bir gün Haberini alırsanız gömüldüğümün Mezar taşıma Şunları yazmanızı isteyeceğim BİZLERE ALFABEYİ DEĞİL OKUMAYI ÖĞRETTİN ÖĞRETMENİM |
Mapushane
Duvarlar örülmüş kaba ve kalın Camlar demirlere yalvarır gibi Neresine varsan nursuz mekanın Azaplı kabire yol varır gibi Bahçe boyu hudut çukur ve hendek Uyu sonra uyan tahliyene dek Saatler yıl olur uzar giderek Karınca çöllerde yol alır gibi Bir bardak demli çay ardından tütün Gözler bir noktaya dalar büsbütün Hep aynı hikaye sürer bütün gün Umutlar umuda bağlanır gibi Çay ile birlikte demlenir hasret Birazcık teselli varsa ziyaret Uyuma zamanı gelir nihayet Hayaller düşlere saklanır gibi Hiç bir şey değişmez gün ertesinde Hicran yudumlanır gam ülkesinde Dertli bir türkünün acı sesinde Yürekler yeniden dağlanır gibi |
Hasret
Üşüyorum tatlım yaz aylarında Sıcağına hasret hasretim şimdi Insafsız gurbetin diyarlarında Kucağına hasret hasretim şimdi Üzgünüm güzelim baharda bile Bahça bahçe çiçek açsa nafile O sıcak gülüşün bakışın ile Gözlerine hasret hasretim şimdi Dalgınım sevgilim hayalinleyim Şarkıda türküde hep seninleyim Parayı neyleyim pulu neyleyim Varlığına hasret hasretim şimdi Yorgunum gül tanem gönlümde yükün Ayrılık yangını büyür günbegün O adam değilim senin bildiğin Nefesine hasret hasretim şimdi |
Mehmetin Kabri
Mezarın başına bayrak asılı Acılar üstüne toprak basılı Inlerken yapraklar acı fasılı Hicranı taşlara sinerken gördüm Ruhuna fatiha yazısı derin Neşesi yok gibi açan güllerin Dua için açılırken ellerim Tepeden tırnağa titrerken gördüm Bir ana oturmuş mezar taşına Uzattım mendili gözün yaşına Yasinler okurken yalnız başına ıslanan hasreti silerken gördüm Uhrevi alemden inen melekler Uyuyan mehmetin başını bekler Nice yiğitlerle kahraman erler Kolkola cennete girerken gördüm |
Urgandan Medet
Idam sehpasına on kala vakit Giyerken gömleği sakindi yiğit Bile bile ölüm göre göre git Yürür ayakların senden habersiz Idam sehpasına beş kala zaman Mümkün değil bir şey söylemen burdan Çatık kaşlı cellat yaman mı yaman Varırsın sehpaya beden habersiz Idam sehpasına bir kala saat Büyüyen dilinde kem küm salavat Yaklaşırken urgan hayalde avrat Takılır boynuna birden habersiz Idam sehpasında vaktin bitişi Cellatın arkadan vurup itişi Sevinenler var mı biterken işi Merhamet paslanmış kirden habersiz |
Ne Dersin
Yıldızlar yağdırsam ayaklarına Dünyayı emrine versem ne dersin Şiirler yazarken uyaklarına Gözlerini alıp koysam ne dersin Saraylar yaptırsam sultanı olsan Kul olsam kapında orda otursan Bir hançer versem de bağrımdan vursan Yolunda tükenip ölsem ne dersin Binbir çeşit çiçek eksem yoluna Renk renk güller diksem sağın soluna Cesaret göstersem girsem koluna Elimi eline versem ne dersin Şarkılar okusam türkü söylesem Yanımdayken bile seni özlesem Hep seni konuşsam seni dinlesem Kalbimin içine alsam ne dersin Solusam adını her nefesimde Sevdiğim şiirler bulsan sesimde Bir daha bir daha gün ertesinde Şöyle bir bağrıma bassam ne dersin |
Severim
Hırçın iklimlerin güzel kadını Afet olsun dedim koydum adını Çöz zincirlerini kır inadını Ben kadının hırçınını severim Çılgın rüzgarların büyülü sesi Hüzzam makamının dertli nefesi Hayat senaryomun en son perdesi Ben kadının çılgınını severim Deli dalgaların azgın gemisi Dövme karanlığın bitmez gecesi Cevapsız sorumun zor bilmecesi Ben kadının delisini severim Kızgın güneşlerin ateşli kızı Bakire dağların kenger sakızı Zifiri gecemin çoban yıldızı Ben kadının kızgınını severim Acı biberlerin tatlı sancısı Güzeller yurdunun delikanlısı Masal perisinin yedi canlısı Ben kadının acısını severim |
Serdengeçti
Bir damla su bile verme ne olur Damağım kurusun dilim kurusun Duasına çıkma yağmasın yağmur Dallarım kurusun gülüm kurusun Ne hicazdan fasıl ne de hüzzamdan Kurtulsun istemem yüreğim gamdan Mecnunlar kervanı gelsin ardımdan Hasretim kurusun sevdam kurusun Bahsetme şiirden şarkı türküden Haberin olmuşsa yandığım günden Örtüver üstümü şu kalan külden Bedenim kurusun canım kurusun Bir aşk ki menzili dğilse Hüda Değilse gönlünden yükselen nida Sermayen neydiki koydun tabuda Nefesim kurusun nefsim kurusun |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:09 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.