![]() |
Uykusuzluğum
Gün olur olur uykularım olmazdı Karanlıklar artırırdı yalnızlığımı Gönlüm el açar bulutlar ağlardı Yağmurlar ıslatırdı korkularımı. Dağ başlarında çoban ışıkları Korkuya kafa tutardı her an Kocamış kurtların tek umutları Körpe kuzulardı anasından ayrılan. Sarp kayalıklarda tüneyen kartallar Aldıklarında et kokusunu uzaktan Havalanıp leyi bayında dolanırlar Sonsuz bir zevk alırlardı parçalamaktan. Uykusuzluğumun bittiği günlerde Karanlıkların tahtı yıkılırdı Dostluğu tanırdım gördüklerimde Korku, sevgisizlik uzaklarda kalırdı |
Y a r a s a l a r
Yalvara yakara el pençe iş başına geldiler Önceleri canla başla sahip çıktılar Devlet Malına Bu uğurda pek çok suçsuz kuzu da yediler Sonra da dediler “bir Devlete bir bana” Ne var ne yok başladılar zevkle yemeye Bakmadılar aç milyonların bükmesine boyun …… derim de dilim varmıyor söylemeye Bir türlü kurutamadık köklerini it soyunun. Silip süpürüyorlar ellerine her geçeni Biraz artarsa uyuyamıyorlar *******i Yok mu bu memleketin başka iş bileni Nereden bulup getirirler bilmem bu..leri. Saf- saf inanır büyük bir kısmımız onlara Pohpohlar şişiririz ki daha fazla yesinler Bir kısmımız bilerek düşeriz arkalarına İstediğimiz belli “ biraz da bize versinler”. İç çekerek bakar çoğumuz bu olup bitene Dedikleri, “adalet verecek mutlaka cezalarını” Bir fırsat verseler önce benim gibi birine Yediklerine pişman eder yırtarım ağızlarını. Bilmeyiz çoğumuz ne güçlüdür onlar Ne kanun, ne ahlaki değerler vız gelir Bilirler ki çoğu kez lehlerinedir kanıtlar Ama yine de bir şeyler onları ele verir. Bitmez bu talan mevsimi güneş kavurmadıkça Üstelik suç sadece onlarda değil biraz da bizdedir; Çünkü şımarıyorlar biz onları adamdan saydıkça Oysa onlar adam değil..konan kara sineklerdir. |
Yalnızlığım
Göle atılmış bir taş gibi Dalga dalga yayılıyor yalnızlığım Vadilerde yaralı kartal misali Hiç kimseye güvenim kalmadı. Geçemiyorum üstüne basa basa Kaldırım taşlarının Her an tutsak sular fışkırıp Beni boğacak sanıyorum. Bakamıyorum ağaçların dallarına, Sarp kayalıklara Ansızın kalkıp bir şahin yada kartal Konuverir diye omuzlarıma. Ne zaman kış gelse içim ürperir Sanki dağ başında yalnız ve çaresizim Kurda kuşa yem olmaktan, Üzerime çığ düşmesinden korkuyorum. Alkol gibiyim, bir zerreyim bu dünyada Uçacak bir gün ne varsa bende Dibe vuracak yalnızlığım, tükenmişliğim Sadece ölmekten korkmuyorum. Nedense? Bıktım! rüzgarların amansız esişinden Kasırgasından, melteminden... Bıktım! gecenin ürküten çehresinden Yıldızından, ayından. Bıktım gökyüzünün ağlayıp durmasından, Deresinden ırmağından... Bıktım artık, bıktım! Korkunun korkutan çehresinden. Cesaretim doruğa vursun birden bire, Kanat açıp süzülsün bir kartal gibi Korkunun cılız bedeni üzerinde Yuvalansın istiyorum. |
Yalnızlık
Koyu karanlık gölgesindeyim yalnızlığın Dokunsalar tepeden tırnağa ıslanacağım Acısı böylesi sıkar mıymış insanı Biraz daha sıksa boğulacağım. Kim bilebilir bu yalnızlığın gücünü kuvvetini Alıp götürür insanı boğup öldüreceği yere Çabalasan da nafile asla yetmez gücün Çaresiz boyun eğersin sonunda o ejdere. Ölmekse başka bir yalnızlıktır kör çukurlarda Ne kefenin yardımcıdır, ne de üzerindeki toprak Kimseye 'derdim şu' diyemezsin, dinlemezler Sırf ağlamaya yeter gücün, sağnak sağnak. |
Yok ki ortada
Darılışımdan beri gözleri nemli Yüzünde elem var, biraz da sitemli Bırakıp gitsem mi acaba temelli Bu kararı verecek yok ki ortada. Ayrılmak için hiç sebep yok aslında Bir buselik anda olur her şey tamam Bir gülücük bir kıpırdanış yeter de Bu adımı atacak yok ki ortada. Tüm sevgilerde vardır bu dargınlıklar Tutacak el, konuşacak sözler gerek Böylece yok olur bütün kırgınlıklar Bu eller ve de sözler yok ki ortada. Yeter artık bir karara varmalıyız Her gün yeniden ölüp dirilmektense Ya barışmalı yada ayrılmalıyız Bunları kabul eden yok ki ortada. Hep işaret bekledik birbirimizden Böyle böyle tükenip gittik sonunda Birleşmek yerine ayrıldık biz bizden Aşk ölüsüdür şimdi görünen ortada. |
Yüzünü Gece İle Kapattım
Yüzünü gece ile kapattım Seni kimse görmesin diye Bizim oraların karanlık *******i ile. Sakın korkma! O kadar da insafsız değilim be güzelim Başını kaldır da şöyle bir bak Etrafını onca yıldızla donattım. Sen! Çorak tarlalarımın, Susuz yazlarımın tatlı belası, Dayanılmaz hasretisin. Sen! Kurumuş, çatlamış toprağımda Yeşeren tek filizsin. Gizli gizli diktim gönül bahçeme seni Çatlamış dudaklarımla verdim suyunu, Boy atıyorsun her geçen saniye Selvi boylu selviler misali. Ama kızma ne olur Yüzünü gece ile kapattım diye! Çünkü çok sevdim, Başkası görsün istemedim seni. Sen değiştirdin gönlümün Köyümle özdeş kaderini. Nasırlı ellerim, çatlamış dudaklarımla Ölesiye sevdim seni. Ekin tarlalarında orak biçerken, Harman yerlerinde tozla toprakla, Ay ışığında, sabah ezanında Acı ile inleyen kağnı sesleriyle sevdim seni. Sen hiç kimseye benzemezsin Ne Ayşe' ye, ne Emine' ye, ne de Kezban' a. Bir başka öter senin bahçende tarla kuşları Acı bir köpek uluması sanki yalnızlığın Korku verir, kötü bir haber duyacakmışım gibi *******de üstüme çöken kabus misali. Nasırlı ellerim, çatlamış dudaklarımla seni! Seni niye bu kadar çok sevmişim? Bir başkadır bizim oralarda gece, Yıldızları seyre dalarsın saatlerce. Şehrin gürültüsünden, Kokuşmuşluğundan uzak Mutsuz insanların mutsuzluğunu Görmeden, duymadan Kare kare, hece hece. Başını kaldır da şöyle bir bak! Ay ne kadar parlak Sanki seni kıskanır gibi. Ya şu Çoban Yıldızı? Gözlerinden bir ışıltı *******i. İşte bak! Yavaş yavaş başladı Saçlarında poyraz esintisi. Hepsi bu kadar değil be güzelim Dinle, dinle bak! Bunlar da baykuş ve böcek sesleri. İşte bunlar alıp götürürler Sana hasretliğimi, Ekmeğimi taştan çıkarırken döktüğüm Ecel terlerimi. Elektrik yoktur bizim oralarda, Bu yüzden Ay ışığında aydınlanırız Sokaklarda, tarlalarda, harman yerlerinde *******i. Şimdilerde sen varsın Gönlüme öylesine doğdun ki Tepeden tırnağa aydınlandı Her yer senin sevginle. Artık kötü hiçbir şey görmüyor Ve duymuyorum inanki. Çünkü sen benimlesin bundan böyle Hem gündüz, hem de *******i. Nasırlı ellerim, çatlamış dudaklarımla seni! Seni niye bu kadar çok sevmişim? |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:23 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.