www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Nisan Serap Muratoğlu (https://www.cakal.net/showthread.php?t=145017)

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

Ay ve Tül




yorgun
her biri
öteden beri

ıhlamurlar eski
mevsimler
gelip-geçici

iç’te biriken
derbeder
kelimeler

vursalar da birbirlerini
kan çıkmaz
bu savaştan

öteden beri
metafor yaratmak
her birinin derdi


çeker geceyi
sessizlik
duvar
gibi

ay ve tül
örtse de çırpınan
karanlığı
kesemez soluğu
ay ve tül
-e dönen
kelimeler

incelen suyun
genişleyen yatağında
ürperen gözler
arasında
dudaklardan
dudaklara

ve kaçan
ve kovalayan
ve gitmekle
kalmakla ve
uzun tarihi hayatın
ıslak kasıklarında
ölüm
-mü

ya da
başlayan
biten
hiçbir şey mi
derinlerde in
sığlarda san


in
san


yorgun mu

kelimeler
mi

yoksa

her biri
öteden beri
hep olduğu gibi
mi

ay ve tül

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

Aydınlık Türkiye İçin...

Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş medeniyetler seviyesine
ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların aktif
bir üyesi olabilmesi için,modernize edilmesi önemli olduğu
bundan tam 82 yıl önce söylenmiş ve Atatürk devrimleriyle
harekete geçip uygulanmıştı.

Gelin bu devrimlerin neler olduğuna bir göz atalım,
zihnimizi tazeleyelim…


Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi

1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir
hukuk sistemine ihtiyacı vardı. Atatürk, Şeriat Kanununun
yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli
olan ceza yasasının yerine ise İtalyan Ceza Yasasını getirmiştir.
Türk Hukuk Sistemi ise tüm çağdaş gereksinimler Çerçevesinde
modernize edilmiştir.


Kıyafet Devrimi

Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar çarşaf giymekten
vazgeçerek, modern kadın elbiseleri giymeye başladılar.
Erkekler ise fes yerine şapka giymeye başladılar.


Öğretimin Laikleştirilmesi

19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde
çeşitli eğitim sistemleri uygulanmaktaydı.
Atatürk İslami eğitim veren medrese sisteminin yeni
toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini gördü.
Bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir
eğitim sisteminin oluşturulması gerekliydi.

Böylece, mevcut sistem değiştirilerek
1933 yılında bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.


Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar

Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca
ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmıştır.
Böylece kabul edilmiş olan medeni kanun gereğince
bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara
sahip olacaklar, resmi görevlere atanabilecekler,
oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme
hakkına sahip olabileceklerdir.

Tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar,
Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.


Zihnimiz dilerim kendini yenilemiş, bugünün yorumunu daha geniş
bir çerçeveden ve aydınlık yapabiliyordur.

Yaşadığımız ülkenin sınırları çerçevesinde kalmayıp, bizleri aydınlık,
ilerici bir toplum olarak dünya insanıyla tanıştıran ve eşit haklarla
varlığımızı temsil etmemizi güçlendiren Atatürk ve Devrimleridir.

Bugüne baktığımızda toplum bireylerinin yaşamsal değerlerinin değiştiğini
(kaybettiğini) görmek; hangi alanda varlığımızı temsil edersek edelim
(gazeteci, politikacı, işveren, vb.) hepimizi üzüyor olsa gerek…

Artık “Dur! ” demek gerek. Şapkaları önümüze koyup yürümekte
olduğumuz bu çetrefilli yolda kendimizi değil, geleceğimizi göz önünde
bulundurarak hareket etmeliyiz.

Son yıllarda yaşananlara bakılırsa dilin naif oluşu artık kimseyi etkilemiyor,
o zaman dil “eşkıya”mı olmalı, geleceğimiz ve Atatürk’ün yoktan var ettiği
ulusumuz için gerekiyorsa “EVET! ”

Bu ülke topraklarında doğduysak, bu ülkenin verdiği
TC. kimliğini kabul ediyorsak!

Kurallarına saygıyla uyacağız, bunun alternatifi olamaz!

Köşke çıkacaksak, meclise giriyorsak, eğitim ve
öğretimin kapısını çalıyorsak vb. o zaman gerekliliklerine uygun
şekilde hareket etmemiz şarttır!

“Haklar verilmez alınır”, oysa ki bugün girmeye çalıştığımız
AB ülkeleri dahi sahip değilken Önderimiz tarafından haklarımız
bize teslim edilmişti…

Lütfen! Hassasiyetimizi kaybetmeden iyice düşünelim zira
oldukça hassas bir dönemden geçiyoruz.

Cevaplar gözlerde şimşekler çaktırsa da, sorular gündeme taşınmalı! ..


Atatürk niçin “din ve devlet işlerini” ayırtmıştı?

Niçin “kılık kıyafet” devrimini yapmıştı?

Yazının uzayıp gitmesiyle anlamını kaybetmesini istemediğimden
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ve tiyatro sanatçısı
Cyrano De Bergerac’ın ölmeden önce ki son sözleriyle
bitirmek istiyorum…



“Temel ilke, Türk Ulusunun onurlu ve saygın olarak yaşamasıdır.
Bu ilke. ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir.
Ne denli vasıl ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun
bir ulus, uygar toplumlar karşısında uşak olma durumundan
daha üst bir davranışa değer görülemez.

Yabancı bir devletin koruma ve kolaycılığını benimsemek
insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve
beceriksizliği kabullenmekten başka bir şey değildir.

Gerçekte, bu aşağılık duruma düşmemiş olanların,
isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirme olasılığı
düşünülemez.

Oysa, Türk'ün onuru, özyazgısı ve yetenekleri çok yüksek
ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa
yok olsun daha iyidir.”

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

Aykanatlı Eyy Peri..

I
Gözlerim gökkuşağı
Dudaklarımda hasret

Yeni doğan telaşlı
Birkaç sözle birlikte

Süzül de gel öyküden
Aykanatlı eyyy peri..

II
Avuçlarım çağlayan
At ırmağa kendini

Bana aşkı öğretsen
............./şiirler fısıldasan...

Çiy düşen sabahlarda
Mahçup bir rüzgarım ben..

III
Ruhumu kutsa, okşa
Al beni pencerenden

Ürkek ceylan gibiyim
Soyundum hüznü tenden

İmgeler derya, deniz
Bir şiir gemisindeyiz

IV
La minör ellerinle
Uçur, büyüle beni! ..

Şu aşkım küllenmeden
Aykanatlı eyyy peri

Tenime terinle yaz
.........../Ennn mutlu aşk şiirini..

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

Aykırı Aşkımsın! ...

Hayallerimde girdaplar yaratma
Tam tutunduğum da hayata...
Ummadığım an da karşımdasın
Aykırı aşkımsın! ...

Satır arası, yaşam molası
Uslubunda eksikliğin var
Koşar adım karşımdasın
Aykırı aşkımsın! ...

Bir tende bir busede
Yazılmamış kederlerde
Peşi sıra hükümlerde
Yolumdasın sefa ile
Aykırı aşkımsın! ...

Yardan geçtim hasret ile
Gül kokulu güfte ile
Söylenmemiş beste ile
Dudaklarım da giz ile
Aykırı aşkımsın! ...

Bulamadım anka kuşunu
Soramadım Bağdat yolunu
Saramadım yar boynunu
Küsüp gelme üstüme
Aykırı aşkımsın! ...

Ana rahminden çıktım yola
Çukurlar ard arda
Kim tutar elimden
Sukünette yaşım olmasa
Attığım her adımda
Aykırı aşkımsın!

Tuzu kuru dostlarla
Saman alevi yalanlarla
Üç kuruşluk yaşamlarla
Arsızlığa konan noktalarla
Dolaştığım her sokakta karşımdasın
Aykırı aşkımsın! ...

Yazmadığım satırlarla
Susmadığım kahırlarla
Doldurmaya çalıştığım boşlarla
Geride kalan anılarla
Kızıpta gelme üstüme
Aykırı aşkımsın! ...

Telli duvaklı, ellerim kınalı
Beyazın patiskası
Sen karanlıklar prensi
Düşme ardıma orağınla
Varmam sana tek göz odanla
Aykırı aşkımsın ölüm! ...

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

Ayrılık

Esrik zamanlarda
Sarıldık aşka

Menekşe küskün
Yalnızlığıyla

Kimin umrunda
Köşedeki bozuk lamba

Gece indirdi
Parmaklıklarını

Ay karanlık
Sokaklar zindan

Ne bir destan, ne bir roman
Bahsetmedi bu aşktan

Kırmızıydı ihtiras
Umutlar mavi

Ya ayrılığın bezgin rengi
Menekşe de küskün nasılsa

Sen ya da ben
Kimlikleri terketmişken

Arzular dile gelmişken
Bozguna uğradık

Sevgilim biz
Aşkın kursağında kaldık!

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

Ayrılık Adası






Geçip giderken gözlerinin aynasından gemiler
Yakamozların yansımasıyla
Yüzünün uzaklığında
Vurulurum kederli lodosa

Unutturamaz
Ne yalnızlıktan kararan deniz
Ne de herhangi bir melodi

Baldıran şerbetidir
Ruhuma dökülen sesin
Kıyılarımda ağlayansa
Küçük istiridyedir

Unutturamaz
Ne martı gülüşleri
Ne de ışıltılı deniz feneri

Güneş ağartıyla selamlar
Tütün kokusu sinmiş bedenimi
Yolunu bulmaz suyum
Zemheride kayıptır yatağım

Unutturamaz
Ne devrik tümcelerin iç denizleri
Ne de ilkbahar esintileri

İliklerimde sevda serzenişiyle
Miğferi yaralı asker gibi
Yeminimdir emir kipiyle
Ayrılık adasında bekleyişim

Unutturamaz
Ne maviye çıldıran yunuslar
Ne de tutkuyla şişen yelkenlilerin gözlerimden geçişleri

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

Ayrılık Ölümden Uzun Sürüyor...






Yine geliyor bahar
Ve isminden bir harf daha bırakıyorum
Kalanların izini sürersin diye…

Gecenin kilidini açıyor şakayıklar
Rengarenk kucaklıyorum sensizliğin başkentini

Kahır değil bu
Başkalaşım belki de
Hüznün gözlerime bu kadar güzel yansıması…

Şiirin de derdi değil
Ben de bahar değilim

Yapraksız ağaçlar gibi
Sensizliğe köklerimi saldım

Sarılamadan koynunda büyülü seherlere
Sessiz keman ezgisi gibi akarım

Merhametli sözleri uzak şehirlere götürdü rüzgar
Hiç üşümemiştim bu kadar…

Başım yelkenli omuz arıyor
Kıyılarım ayrılıkyosunlarıyla oynaşıyor

Anıları kanatlarına bağladığımız martıları
Sesinin gölgesinde arıyorum

Umutları hangi renge bağışlamıştık
Hatırlamıyorum

Yine geliyor bahar
İsminin bir harfini daha okşuyorum

Ayrılık
Ölümden uzun süreceğe benziyor

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

Azoik






“Kadınlar saçlarını erkek kemikleriyle tarayacak” K. İskender



değilsin güz
karaağacın yaş’ında
bakir kan

ki kainatın acısı
aldırmaz, sesinin yakarışıyla
kopardığın fırtınalara

/

rahmimin derinlerine indikçe
ağrıyan baş’ın
imkansız uçurumlarımda
sen’le karşılaşınca
utanıp
avuçlarına alacaksın

kaldır başını
avuçların kanıyor

sezgilerimle işlediğim
yorganla örteceğim
utancın sıyrıldığı
üşüyen yüzünü

düşsel okşayışlarla
acemi dudaklarında
ıslattığın saçlarım
dökülecek kahır sürgünlerinde
muamma

damarlarında çağlayan
alkolün boğduğu
hayat
siyanür ayinlerinde
yaş’lanan karaağacın
bakir kanı

oysa
fırtınanla, yağmurunla
kara bulutlarınla
güz değilsin
saçlarımın sarısında

yaralı atların
gözyaşlarıyla
son’a dağılan
korkunun kokusuyla
kemiklerini yalıyor azoik

razıyım cehennemine
beni yaşamadan
ölme

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:40 AM

B o ş u n a! ..

Yaşamın bedelini
Yıkıyorsam acılarla

Bunca emek, bunca çaba
B o ş u n a

Yaşladığım devinimlerimi
Yaşlı babama

I s l a k ı s l a k

Bozulacak büyü sabaha
Çözülecek şiirin gizi

Siz bayım!

Yükselen değeriniz
Sönerken bir fotoğrafla..

Zulamda ayrılıklar şehrinin
Yalnızlığını paylaştığım küfürlerimle

Ölüme çoğalırım
Yine solumdan vurula v u r u l a..

Sokaklara boşalacak
Birazdan evler

Kör saatlerde tutuşturduğum
Düşlerimin külleri savrulacak

Günaltında terk edilmiş
Adressiz bir mektup gibi..

Her mevsim sarardı
Beni aslında

Zamansız mekansız
Şimdi sevişelim desem

Geçmişgeleceğim
Tutar aynasını ruhuma

Hepsi ve her şey
Anladım ki

B o ş u n a

Şiirleri yakmalı
Dudak izlerim kalmamalı

Martısız mavilerle
Batırmalı gemileri

Bela bu yaşamak bela
Ölüm al beni koynuna

GooD aNd EvıL 05-02-2009 10:41 AM

Bağışla / ma!

.../Beni bağışla
Senden aldığım zevki ödemeyi reddettiğim için!

Gümüş küllerimi sunaklardan savurduğum
Adaklardı halüsülasyon olan
Bitimsiz sevgilerim...

Saçmaların arasına itina ile yerleştirdiğim
Saçmasapan kelimelerim düşlerimdi
Yalnızlığıma maviler diye kondurduğum

Çünküsüz cevaplarda gizlenmiş
Kozmos şiirleri arasında
Kaybolan yalanlarımdı varlığına ihanetim!

Farklı dudaklardan
Yaşadığım aynı mutsuzluklardı aslında
İsyan gölgesine saklanıp
Giyindiğim gerçekleri şiirle soyunduğum

İnsan olduğum ve kainat (kadını) yarattığı için
.../Beni bağışlama Hayat!


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:42 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.