www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Türk Öğer Koç (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144867)

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Güne Gece Işığı Karıştı

düştü
bir
bir puntalar
ezerek
kağıtları

hiç bu kadar
utanır mıydı
emek

çalmasaydı
idealleri
rotatifler

ak bir
kelebek konmuştu
mürekkebin üstüne

açık kalmıştı pencere
sızmıştı bir kez
gün içeriye

başını kaldırdı
kelebek
uçamamıştı

rotatifin
silindirleri
arasında
kelebek ömürleri
kalmıştı

çırpıntıları
kanatlarının
içinde havanın

ağır bir halka olacaktı
rotatife düşünceden

paketlenecekti
deste
deste gün

güne karışacaktı
alın teri
günah ile

kelebek özgürlüğünde
kısa olacaktı sabah

sevdaları ile
birlikte
birlikte dağılacaklardı

güne gece
gece ışığı
ışığı
karışacaktı

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Güneş

içimde
kök salmaya
başladı çınarlar

açmaya başladı
gelincikler

ne baharı
ne hazanı belli
geçip giden zamanın

nemruta benzedi
yüreğim

tüm
güneşleri
gördü

anla beni
güneşin
en güzeli
yürğimde doğandır

baharı
getirecek olan
yüreklerdeki isyandır

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Güneş Ağlıyor

süzüldü gri bulutlar arasından
kararsızlığını yenerek düştü
gerinmiş kollarıma aldırmadan
gökyüzüne çevrilmiş yüzümün
güneş değmemiş gamze tutan yerine

düşünmek var insanın kaderinde
yazgılardan öte bir şey dokunuşu
bereket mi vaat ediyor gülmelere
suyla gelen uyanışımı veriyor gözlerime

habercisi gibi sanki o bir damla
cisil cisil takip ediyor diğerleri
bir şeyler oluyor fısıltılar arttı
anlamak fısıltıları anlamak diyorum
ıslatırken damlalar saçlarımı
benim işim değil gibi hazırlanıyorum

yağmur yağıyor şehir ıslanıyor
boş durmak olur mu hazırlanıyorum

duygular yüklemişim her düşen damlaya
bulutlar örtse de güneşi biliyorum
güneş ağlıyor sessiz düşünüyorum

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Güven

bir dönem
öyle uzun uzadıya değil
bir arpa boyu desem
yalan olmaz vallahi
damlarda gezermişim
yarı emekleyerek

çocukluğumun
bilmediğim dönemleri

camı ilk orda keşfetmişim
oturunca üzerine
ineklerin yanında
açmışım gözlerimi

sonrası
sonrası devam etmiş
her şeyimi tutamamış
hafızasında annem
onun içindir ki
anılarımı
hatırladıklarımla
yaşarım

cam kırdığım kadar
okulu kıramadım
kıramadığım gibi hatırları
ondandır çizmelerimin ağırlığı

bakmayın söylenmeme
taşıdım bir ömür boyu
güle seve

her hatır
sıcak bir güneş gibi
belleğimde

taya nal çakar gibi
uzun yollar
taşıttı beni

puslu vadiler
sarp yamaçlar geçirdiler

annem yinede
bana güvenmedi

ilk düşüşümdü
habersizliklerinde
eşekten

derdi ki babam
bırak hanım
eksik olmaz
uyuz itin yarası

ezilirdim
ağırlığı ton ton
olurdu sözün
bildiğim
ben uyuz it miydim

alfabeyi bile
daha bitirememiştim

keçi otlağında
bir fidan gibiydim

güvendim sevdim

her kırıldığında
dalı bindiğim
ağaçlara kahrettim

anladım ki
annemin
beni sevdiği gibi
yaşamı sevmeliydim

çocuk yaşlarım
değildi öğrendiğim zamanlar

yaşın deli kanlı çağında
bilgi çiçeği burnunda
yaralarıma tütün basmasını öğrendim

volta atmasını
dar avlularda
hücrelerde
sevmesini öğrendim

ne güzel şeymiş öğrenmek

bir cerrah gibi
açarak yarayı
tımar etmek anıları
damıtarak acıları

ben sevmeyi
ağılarda öğrendim
vererek panzehirleri

dost oldum
dostum oldu
bedeli biçmeden
düşmanımı çoktu
çetelesizdi düşlerim

yaşayanı sevdim
yaşatan kadar olmasa da

en çokta
anlamsız olsa da yeri
ülkemi sevdim
güvenlerden uzak
annemin
beni sevdiği gibi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Hala Titretiyorsun

hala titretiyorsun
önünde beni
öğrenciliğime
yenik düşüyorum

her kelime
başlangıcıymış
yeni sonsuzluğun
sonsuzlukla kaplanıyorum

biniyorum
esintilere kapılmış
pupa yelken
belirsizliğe açılmış
bir tekneye
miço misali
seni seviyorum

dalgalanan düşüncelerimde
sörf yapıyor yaşam

bir yanımda sen varsın
bir yanımda sizler

seni düşünüyor dağılıyorum
dikiliyorum sizi düşününce

tüm inatçılığım kaplıyor
barikata bir taş daha taşıyorum

kış geliyor
yağmur bulutları

maviye arışmış beyazlıklar
toz pembe karanlıklar
imgelere karışmışım

kalem kesiyor
düşünceler dikiyor

yamalı bohça misali
yaşam sürüp gidiyor

ellerini uzat
uzat ellerini
tenim tenine aç

biraz sevda
biraz aşk

işte böyle yaşıyorum
doyasıya zamanı
bohçama tıkıyorum

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Hangi Satırın Hüznü Vurdu

hangi
şiirden düştün
bu yerlere
hangi satırın
hüznü vurdu
buralarda
yalnızlık kol gezer
kol kırılır
yürek biçer
izleri kalır sadece

buralar
sana göre
değil
benim diyarım
diyarım
bu eller

dokunası
toprağa
öresi
dante gibi
umutları
değesi dudaklara
her haykırışta
öpmek için
yıllara sığmış
genç umutları

hangi
şiire düştün
destansı dilin mi
çilesi misali
kahır vermek
bir tutam
deve dikeni

yürek
kopuntularına
sarma kendini

bak
seni
benim
diyarımdan
atacak
bir şiir
yazacağım

bu diyar
iki kişilik
değil
beni
bana bırak
bendekini
ben bileyim
uzat elini
sana şiirini
vereyim

(…)

oku
yüreğinle
meydanlara
yürü…
sana
gönlümü vereyim

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Hani

Hani;
Bir dere kenarı
…………….düşünürsün ya
Bir yanında sırtlar
Yem yeşil bir Dünya
Masmavi gökyüzü

Düşünürsün ya
Küçük pencereli bir Ev
İsyan ederim! ...
………….İşte o zaman ben

Sevmediğimden
…………….değil be Canım
……………..sevmediğimden değil

Küçük pencereleri
Soğuk duvarların ardında gördüm
Yeşili tenimde taşıdım
……………………bir dere kenarında
Hep buralarda hissettim
…………………..Özlemin acısını

Sevdim be Canım
Sevdim de, buralarda doyasıya

Diyorlar ki gülüm
Pembe açıyor Karanfiller
……………..Leylaklar beyaz
İnanmaktan başka
Bir şey yok elimde
İnanmak sadece…
Acı veriyor
Ve koklayamamak Gülü
- Gülüm –
Zor geliyor işte

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Hani Diyorum Ki

hani diyorum ki
gelsen
otursan yanıma
masada
iki kişiyi geçmesek
kendimiz
doldursak kadehimizi
kendimiz
yaksak mumu
masada
başka şeyler
olmasa da olur
be gülüm

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Harman Vakti

gözlerimden
kulaklarımdan
aktı sızı içime

hedefini buldu
geldi vurdu gönlüme
gönül bu yara
tez sarılır mı

harman vaktidir
yiğide ihtiyaç duyulur
yiğitten acep sayarlar mı

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:54 PM

Harmani

nede tatlı oluyor
garibin yemeği
bakır tabağın içerisinde
tuz kara biber kimyon
harmani

koyuyorsun
dizinin üstüne
bir baş soğanı
vuruyorsun tepesine
sıktığın yumruğunu
çıkınca soğanın cücüğü
ağa oluyorsun ağa

ah
ah birde
sıktığında
hazırken yumruğu
ah
ah

çıkarsan cücüklerini
garip olur musun acep sen
garibin yemeği harmani

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Harmanlar Kurulmadıkca

oysa
çiğnerken ekmeği
basite indirgemek gerekmezdi

emeğin inceliği
göz ile görülmez ki

zorlama kendini
basitçe söyle gitsin
emeksiz yemek olmuyor diye

çalınca böyle zamanı
kimi zaman Anadolu gelir aklıma
boz kırları çayırları otları yoncaları

kiminin aklına kanada Avusturya
kiminin yemen Somali
Küba orta Amerika
Orta Asya
Avrasya
Büyük Ortadoğu Projesi
nasılda işlenir her şey

ellerde nasır neyse de
yüreklerde nasır
beyinde nasır

ilk hayalleri sular
sonra alın terleri sular
sonra umutları
umutsuzlukları değildir
yağmur duasına çıkaran
unutturulmuşlukları

ekilir bir şeyler
ekilirde durulmaz
kan damlar
toprağın üzerine

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hasat Karası

siyahın içerisinde
oynaşır ak damlalar
bakmayın
solgun duruşlarına

her biri
destan misali
sevdalar gibidir

şu en parlak olanı
derler ki
çoban yıldızı
bir de
masalı

masallar
dinlemeye alıştık
bir kere

masallar ülkesinde
üşüyorum
bir düş kurun
ısıtsın içimi

sen bana
hiç ninni
söyledin mi
güzel annem
hiç kulağıma
uyu uyu dedin mi
annem

öyle ise
neden uykusuz
uykusuz gözlerim

sen hiç
kucağında
ısıttın mı beni

öyle ise
neden soğuk
hala yüreğim

ilk elime
verdiğinde
kalemi
neydi yazdığım

neden böyle
unutkanım

elimi tuttuğunda
benim
sevgini
vermedin mi

ahh
sevgi dolu
bilincim benim
yüreğime köPage Rankingü ol

yağma yağmur
ıslatma toprağı
bu hasat
sevda karası

ne zaman
bir el uzansa
tutmak istesem eli
omuza versem omuzu
yolum mayın tarlası
bu sevda
hasat karası
başımdaki
uyku belası

elleriniz uzak kalsın benden

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hasret

hızla döner
etekleri sallanır

bir öfke gibi
yanar içimde
sevda tutkusu
kanayan yarasıdır
usul usul içimde

bir kayanın dibinde
şifalı ot olsam
bilgenin elinde
yakıya dönsem
sürünsem yarasına
tenine değsem

alev almış hasretim
diner mi acep

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hatır

tam karşıya geçerken
yolumu kesti
bıçak sırtı gibi
kesmez ama soğuk

iki yeşil arası
bir kırmızı ışık molası
hasbıhal imiş isteği

biraz havalardan
biraz çocuklardan
bahsettik
partiden
falan filan

yeşil kesti sohbeti
yeşilde yürümek

garip geldi birden
üzerime çullanmış
yorgunluk var
iki yeşil arası bir kırmızı

oysa gönlüm
istedi mi sohbeti
ne yeşili
ne kırmızısını takar

işte bir kırmızılık
hatır arası

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hatıra Defteri

avuçlarım da
gizlenmiş
bir ömür

sevdası deli
gencecik bir ömür

ölesi gelir insanın
böylesi yaşam için

ocak tüter
sevda kokar

ah benim küçüklerim
yaşam sizi ne çok döver

el uzatırım suya
su ıslatır elim
yunam seni derim
uzat der diğer elini

el ele değmeli
kelepçeler kırmalı
tımara eller gerek

kaldıramazsınız
bu yükü
anlatmam ne çare

düşünki
bir delinin
hatıra defteri

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hava Değil Bizi Böyle Yapan

gözler açık
yürek kapalı

düşünceler

biraz
parçalı bulutlu

yoldan geçen

biraz erkek
birazda dişi

biri kalçasını

diğeri lafını

sallıyor

sallayan lafı
sanki
namus abidesi

açılmış gözleri
kapanmış yüreği

“sallandıracaksın bunları
nasılda bak o zaman kurtulacak insanlık”

salladığı
parmağı

düşünceleri
kadar kirli

kocaman burnu
ikide burun deliği

sıkmak gelmedi içimden
düşüncelerine bulaşmış eli

çevrede
alkışlayan
sessiz bakışlara
bir esintiyle
dalarak
devam etim
kaldırımı pembeye
çalan taşlarda

aynı havayı
soluyarak
mutasyona
uğramayarak

hava değil
bizi böyle yapan

görmek
bakmak
düşünmek

emeği

ille de emeği

emeği üreten eli

düşünmek

sonrada düşünmek

eksiği

koymak yerli yerine bilinci

bak o zaman

işte o zaman

yürekleri gör

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hayal Bahçesi

düşlü yarınlardan
kurulmuş
hayal bahçelerine
göndermeyeceğim
sevdam seni

belki aksak olacaksın
ağır yol alacaksın
karabasanlar girecek
gündüzlerine
yaşadığını bileceksin

yarının terle yoğrulacak
yorulacaksın

umudu beslemenin
acısı kaplayacak
yaralı belleğini

ama
*******i yastıklar
yüzünü okşayacak
merhaba diyeceksin
huzurlu gülümsemelerle
başlarken güne

düşlü yarınlardan
kurulmuş
hayal bahçelerine
göndermeyeceğim
sevdam seni

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hayalim

Hayallerim
Öylesine uzak değil
………….gerçeklerden
Diyorum ki;
Beni götürün Sevdiğime
Yada getirin onu bana
Öylesine anlık değil
Nokta koyuncaya kadar
………………..Yaşama.

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hayaller Kurup

Hayaller kurup
Bulutlara bırakıp
Aynı acıyı yaşıyoruz
Çobana bırakmadan
Berrak düşüncelerimizi

Korsan albüm dinliyor
Korsan kitaplar okuyoruz
Hüznü çekiyoruz içimize
Başımız etiketlerle dertte

Düşüncelerimiz
Bulutların üstünde
Kaderine bırakılmış
Esme rüzgar esme
Umutlarım var
Henüz kül olmamış
Ellerini tuttuğumda
Bilincimin kovana döndüğü
Çocuklarım var, Esme

İzmir, İstanbul
Martıların kenti
Oralarda gördüm Martıları
Denizlerin üzerinde
Özgür ve sesli
Deniz kirli

Uzak durun
Martılar kentimizden
Bulutlara yüklenmiş
Başka hayallerimiz var

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hayırlı Olsun Efendilere

tırnaklarımın arsına sokulmuş kimliğiniz
alışkınım vurgun yemelere gece üstleri
zül gelmiyor bana yılan dilli sözleriniz
alıştım bayramlarda kahpece vurulmalara

hayallerinizin yakıtı olmayacağım
rakıyı yudumlar gibi sessiz sizsiz
içtikçe kadehleri dumanlanmayacağım
susuzda içilmiyor ki zıkkımın kökü
yanıyor boğazım yanıyor da yanıyor
acısı kor acısı isyan ateşi acısı lal
yanan bacasız kalan dünyalarım
bakmadan görüyorlar ne bilen ne duyan var
kapılar sağır pencereler kör olmuş bu gün

dokunmayacağım ney/e dem alacağım usulden
zulmü sokaklara saldıkça sizler durmayacağım
en mahir kapılarınıza kör mandallar olacağım
sokmamak için içeri salyalı medeniyetinizi
gönlüm isterki daha çok şeyler olmak

vurdunuz yine kalemi saplandı eğri hançer gibi
bir hançer gibi derinden işledi soluk kesti
kaç insan ömrüne sığdı karanlığın saltanatını yıkmak
kaç yiğit ömrü tamamlanmadan ışığı yaymak için karanlığa
yıldız olup takıldı yüreklere ışıldarken Anadolu

bu gece kapatmayın gözlerinizi gelmeyeceğim kapınıza
akordunu bozmuş duygularım sigaramdan bir nefes daha
daha alacağım ciğerlerimin en müstesna köşesine misafir
bir gecede de girebilirmiş medeniyet dedikleri zehir
alışmak kolay değil beyler efendilerin yıldızlı *******ine
onuru çıkarmadıkça köleler Pazar yerlerine
hayırlı olsun medeniyet efendilere…

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Hedefin Canı Acırmı

bilimsel takılalım bu satırları
kırk beş kalibre kurşun parçası
elbetteki işlenmiş alın teri verilmiş
bir parça barut ve itenek aracılığı ile
kendi kendine terk etmiyor yuvasını
bak şu şeytan doldururda dense
şeytan koymuyor onu fişek yerine

bilimsel olmak gerekli biraz mesela
o yiv olmasaydı namlunun içerisinde
hızı mesafesi ne olurdu bilinmez
tahmin edilen bir şey varsa eğer
önünden kaçması kolay olurdu
pusuları saymazsak eğer

kesin olmayan
insan olgusu değişken
formüle sığmaz
çok yönlü etkileşimli
tutkusu için geliştirirdi
kesin olan başka yöntem
havanın içini hiç görmedim
var mıdır yiv seti
bu başka bir konu

kırk beş kalibre kurşun parası
yivli kesimi terk ediş süresi
kolumdaki doksan üçte
bir tezgahtan aldığım saatin
kadranlarının hareketine
müsaade etmeyecek kadar kısa
aralıkta bir buçuk tur atıp
merkez kaç kuvveti ile
ilk havayı delişi
ve sonsuz delişlerden sonra
hedefe dokunuşu
hedeften kastedilen
bilimsel tanımlamaya girersek
et ve kemikten yapılı
hareketli nesne demek
yeterli olur kanımca

doksan üçten kalma
saatimin işi değil
bu döngü hesabının
verilerini tutmak

yaparken ürettiren
düşünmüş müdür acaba
hava şartlarından
doğacak sapmaları
önüne konacak kalkanları
ansiklopedik bilgilere göre
düşünülmüş ince ince
pekte şaşmadım
ya peki hedefin adını
düşünmüş müdür
soy kütüğünü
üretkenliğini üretimini
etin canı acır mı
kasaba sorduğumda
yaşım henüz beş buçukmuş
kasap ters ters bakmış
babamın kasaba bakışı gibi
keserken sen onu
etin canı acımıyor mu
çocukça takıldık
bilimsellikten biraz uzaklaştık

kurşunun hedefe
saplanış hızı
yol alırken
kaç devir aldığı
hedefin yakınlığı
hedefi delip geçmesi
girdiği yer
çıktığı yer
ve açtığı deliklerin
deliklerin çapları

hep girdiği yeri
düşünürsünüz
amatördür ruhunuz
çıktığı yeri görünceye kadar
neden çıktığı yeri parçalar
bilimsel takılalım dedik
dokunduğunda hedefe
sürtünme kat sayısı yükselirken
keserken kurşunun hızını
genişler dönme çapı
işte tam burada
önemli hedefin kalınlığı
ben diyeyim ince cılız
yirmi beşinde bir genç
yirmi sekiz santim
siz deyin yağlı kalontor
cüzdanından öte
elli üçünde biri
altmış iki santim
kurşunun girip çıktığı
o uzun olmayan ömür mesafe
birde yuvasından çıkıp
hedefe kadar kat ettiği mesafe
düşündüğünüzde amatörce ve oranca
aynı olmalıydı deliklerin çapları

bilimsel olmayacak kadar çocuksu
bir soru takıldı bir köşeme
hedefin canı acır mı
bunun hesabı yapılır mı

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Her Cümle Bir Göz olmuyor

ne öğretmeye
çalışırsam çalışayım
yine herkes
kendi öğrenmek istediğini
öğreniyor

neyi göstermek
istersem isteyeyim
yine herkes
kendi görmek istediğini
görüyor

kim ne anlatırsa anlatsın bana
kendi anlamak istediğimi anlıyorum

bakmayın
öyle dillendiğime
her cümle bir göz olmuyor

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Her Hüküm İnfaz Edilir

ne zaman
zaman daralsa
mahkum olsa
gözlerim kapanmaya
bir çentiklik iz bıraksam
yarım kaldığım kitaba
tüm sınırlarını çizsem
mezarının
bıraktığım şeyler için
en mahir rehberlerle
döndüğümde bile
bulunmuyor
bulunmuyor duygular
aynı olmuyor hiçbir şey
dönüşüm bir başka oluyor
başladığım bir başka yer
başladım mı o zaman
bitirmeliyim de desem
her yeni başlangıçta
yeni bir dava
yeni celseler
gördükleri için gözlerimi
mahkum ediyor sayfalar
yeni düşlere
uyku infazını uyguluyor yine

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:55 PM

Her Yürekte Bir Yara Vardır

Her yürekte
Bir yara vardır

Onarmak
Ne mümkün
Yakarda
Durur
Gizliden

Kar’a
Kara düştü
O gün
Ondan gayrisi
Onurdu
Benim için

Ellerim
Kağıt işledi
Ellerim
Demiri işledi
Ellerim
Kaleme
Can verdi
Yüreğimde sızı

Belleğimde
Kar’a
Kara
Düşen sızı

Yanmadı
Bilincim
Öyle
Yandığı kadar
Ne çarmıhlarda
Ne kurşunun
Bedene vuruşların da

Dedim ya
Kar’a
Kara düştü
O gün
Beni
Ben yapmayan
Pişman olduğum
Tek gün

Özrümü kabul etmeyin oğullarım
Ellerime öyle bakmayın, acılı bir yürek var
Tokat yemesin çocuklar, güzel olacak günler var

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hey Gidi Seni

hey gidi seni
kaç yara açtın bende
yaramı saramadım
dokun tenime dokun
kaybolup gitmeyeyim

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hey Sen

Hey sen
Göremezsin
Sana varan
Sudan tatlı
Gülden güzel
Coşku dolu sevgimi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hırsız Var

olmaz ki
bu kadarda olmaz ki
gözlerimin önünde
zamanı mı çalıyorlar
sevgimi mi yoksa
satırların arasından
akıp gidiyorum

bir şiir
oluyor zaman
bazen
hoş bir yazı
hırsızda sevilir mi
demeyin
sevdiriyorlar işte
paylaştıkça
zamanı
duyguları

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hiç Fark Ettinmi

hiç fark ettin mi
önünden bir ömür
akıp geçtiğini

taş attın mı
hiç o akışın içine

kos koca dağları
yalnızlık kaplar mıydı
koca olduklarını bilselerdi

çığlar düştü
hayaller üstüne
çığlıklarında şatafatın
cümleler boğuldu
yaldızlar içerisinde

oysa bilirim
ne güzel şeylerdi
görkem dolu istekleriniz

yürümek güneşe bakarak
haykırarak şarkıları
ne mutlu olurdu insan
farkına varılmasa
bir bir ezildiğini
karıncaların

gün doğar
dolunay misali güneş
çakallar ulur

gün doğar
dolunay misali güneş
mavi gözlüdür doğan bebek

istemesem de doğar gün
gün ateşten top misali

hiç fark etmedin mi
önünden bir ömür
akıp geçtiğini

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hisset

Sen bir tanem
Öylesine uzaktasın ki
Öpmek isteğim
Eriyip gidiyor
…………..mesafelerin içerisinde
Ama yinede sevgilim
Her gün batımında
Sana gönderiyorum isteğimi
SEN eve dönerken
Hisset…

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hoş Geldin

topraktan
toz kalkıyor

ilk yağmur
taneleri
dövüyor

özlemi var

karışmakta
yeniden yaşama

merhaba der gibi

dolu dolu
damlalarıyla

hoş geldin
hoş geldin

adın
ne olursa
olsun

yağmur
dolu
kar
cemre

sizleri
beklemekte
sardunyalarım

zeytin ağaçları

köklerini salmış
özlem içinde

veysel emmi
iki göz
damının

aktarıyor
çatısını

uzuyor kollar
vitrinlerde

biraz

ürpertilere
bulaşıyorum

kömür derdi
odun derdi
diyor
birileri

Antalya’nın
keyfini çıkarıyorum

çıkarıyorum
ürpertilerimle

oğlum
seni bekliyor

ilk aşkıyla
ıslanmaya hazır

saçlarında
ıslaklığa

hapşırmaya
hastalanmalara

korkusuz
vakur

hoş geldin
hoş geldin

bereketin
habercisi

kentlerimiz
hazır
köylerimiz
kanık

rotatifler aç
yeni
yeni
haberden
uzak

nakarat gibi
ağıtlar yazmaya

büyüklerimizden
sözler duymaya

hazır

el avuç açmaya
yani dilenmeye

yani
adına
bir şeyler demeye

ıslat beni
ıslat ki

görmesinler
göstermek istemediklerimi

bir
esinti gibi

gel gözlerimin önüne

al götür bulutları

sen yetersin

beklide

ıslatmaya
bu suya
aç toprakları

gülsün

toprağın altında
kök kalan
özler

kavuşsun
sana uzanan
özlemler

hoş geldin

hoş geldin
yağmur dostum

bilki
aynı toprağı
sulamak gururun olsun

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hurafelik

yollar kayarken
otobüsün altından
tarlanın içerisinde
iki leylek gördüm

otobüsün içinde ben
tarlada iki leylek
ne kadar rahatmış
söz söylemek
leke olarak kalmış
dağarcığımda
hurafelik

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hükümsüz Olan

anılarımı
almak için
gitmiştim
eski mahalleme

oysa

gittiğim yerde
yenilerini verdiler

hükümsüz olan
hiçbir şey yok
nedense

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hüzün Var

yanıtı gelmedi
yaktığım ateşin
onun içindir ki
suskun dilim
kıymayın kelimelere
kıymayın kelimelere
kelimeler mermi
kelimeler hançer

hüzün var
bu aralar şiirlerde
kırık bir iğne ile
çalar gibi taş plağı
söze dönüyor kelimeler
uğultular içerisinde

yaram var
yaram var
kadehim boşalmış
doldur doldur
daha diyeceklerim var

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Hüzünler Çöküyor

Sözler
Günü birlik
Sevdalar gibi,
Saplanıyor
Düşüncelerime
Bulut oluyor,
Öfkem,
Yağmak için
Şehirlere,
Bir esinti
Dağıtıyor bulutları,
Hüzünler çöküyor
Kuytu köşelere

Coşkuyla yaşamak
Yaşamak istiyor
Gönlüm,
Özgürlüğe sevdalı..
Sokaklarda
Arşın boyu
Düşünmelerden uzak
Çocuklarımın
Ellerinden tutarak
Şen şakrak şarkılar
Dinlemek istiyorum…

Erdemir geliyor
Seydişehir
Gözlerimin önüne
Hep bir ağızdan
Söyleniyor Türküler
Sözleri
Tere bulalı

Şarkılar bozuyor
Düşüncelerimi
Nazım geliyor
Ahmet arif
Alıp götürüyorlar
Uzaklara
Birlikte söylüyoruz
Türkülerini, Anadolunun

Ellerim boşalıyor
Yüreğime alıyorum
Ellerinizi
Yüreğim sıcak
Bir meltem esintisi
Kaplıyor şehirleri
Gök yüzünde
Yıldız oluyor
Sevdiklerim
Karanlıklar batıyor
Şehrin üstünde
Türkü tadında
Şiir tadında
Bir şeyler oluyor
Bir şeyler…

Hüzünler çöküyor
Kuytu köşelere

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Işık

dirileceğiz
dirileceğiz
yıkacağız duvarları
açacağız tüm kapıları
bir bir geçecek
açılan gediklerden
karanlığa doğru
ışık huzmeleri

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

Işık Olsam

ışık
yakılmasa
görünür mü
aydın yüzler
karanlığın içinde

ışık olsam
dalsam karanlığa
bulur mu sevdalılar
bulur mu sevdalılar
sevda dediklerini

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

İçim Acıyor

yıkılan bir binanın
önünde duruyorum
feryatlar yükseliyor
bir yıldız kayıyor gibi
içim acıyor içim
kesilmiş tırnaklarım
tırnaklar
yeniden büyür
değil mi

avaz avaz bağırmıyor
usta politikacı
kavaldan çıkan nağmeler gibi
dinletiyor kendini
gittikçe sen peşinden
göz yaşlarının ıslaklığı
nafile
nafile ağıtların
bir çengelde senin için hazır

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:56 PM

İçimde Ayaz

içimde ayaz
dışarıda alev
kor ******* bekliyor

bilseydim yüzmeyi
dibi olurdu denizin
yinede yok diyemem
sığ kıyılardan bilirim
ama enginliklerinde denizin
çaresizim çaresiz

içimde ayaz
dışarıda alev
kor ******* bekliyor

kıpırdat yüreğini
gözlerine takılayım
gözler zorlanır yalanda
enginlere gideyim
içimde ayaz
yada ayazı yeneyim
kıpırdat yüreğini
acemi adımlarım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:57 PM

İçin için

duymak için isyanı
kulaklarını açman nafile

aç bilincini
gir gönüllere
şavkıyan lavlar gibi
volkanın ağzını görürsün

yanar için
için için

GooD aNd EvıL 04-28-2009 03:57 PM

İğne İle

iğne ile
kuyu kazar gibi
ela gözlü kız
hayal kuruyordu
küçük küçük kırıntılar
umuttan kaleler oluyordu

iğne çuvaldız
hikayesi değil bu
kepçeyi kapan aşçı
bol kepçe dağıtıyordu
konuklardan
evin çocukları
nasiplerini alamıyordu


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:03 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.