![]() |
Kaç bahar geçti
Limanlar arasında mekik dokuyan gemiler gibi biri gidip bir diğeri gelmekte yılların Hasret yüklü bir gemiyle sanki okyanus aşırı bir sefere çıkmış gibiyim Bitmek bilmiyor bir türlü sana doğru olan yolculuğum Ipıssız ve yalnızım Kuş uçmaz kervan geçmez bir adada mahsur kalmış Robinson Crusoe misâli Bilmeyeniniz var mıdır bu öyküyü acaba içinizde hiç? Cuma'yı da tanırsınız hani şu Robinson'un ehlileştirdiği yerli Ona on yıl boyunca ıssız bir adada eşlik eden ro |
O gülüşün var ya hani senin
Aklımı başımdan alır yarim O sözlerin yok mu o sözlerin Gönlüme sevinç katar sevdiğim O gözlerin var ya o gözlerin Ruhuma neşe saçar sevgilim Hep yanımda sen olsan Yüreğimi doldursan Başımın tacı olsan birtanem Şarkılar hep seni söyler bana Olmalıydım şimdi seninle yan yana Aşk şerbetinden içmeli kana kana Sevelim birbirimizi doya doya Sevda yolunda yürüyelim kol kola Olmalıyız ikimiz can cana. |
Yıldız yıldız bakar gözlerin
uçsuz bucaksız gökyüzünde o titreyen içten bakışlarınla Bir bir deler bulutları şimşekler çakarcasına kor gibi yanan kirpiklerin Açıverir gülüşlerin güneş güneş aydınlatır semâyı gündüzlere çevirerek ansızın kutup gibi *******imi Bir rüzgâr olup ılık nefesin eser de eser dağlardan ovalara nefes nefes dolaşır dört bir yanımda Ben de bir bayrak gibi dalgalanan saçlarına gökkuşağından taçlar yaparım binbir renkte, binbir ahenkte Kendimi sonsuz hayallerde |
Tek kişilik yalnızlığımın içinde ben mahsur kalmışım
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dünyâya dalmışım Yedi düvele, yedi iklime, her yana haber salmışım Tek kişilik yalnızlığımın içinde ben tutuklu kalmışım Bir yalnızlık şiiri dökülür hece hece dudaklarımdan Sararan yapraklarım dökülür bir bir budaklarımdan Karasular iner yılların yükünü taşıyan ayaklarımdan Tek kişilik yalnızlığımın içinde ben tutuklu kalmışım |
Bir canavarlar ülkesi Türkiyem
Trafik canavarı bir tarafta Van gölü canavarı diğer bir tarafta Bir diğer yanda ise o meşhur enflasyon canavarı Hani şu günden güne eriyen Sürekli can çekişen ölüm döşeğindeki Bir de kurabiye canavarı var, çocukların canavarı Yurt dışından ithal, şu Susam Sokağındaki Listeyi daha da büyütmek mümkün Ama ne gereği var ki lafı uzatmanın Hiç şüphesiz içlerinde en tehlikelisi Trafik canavarı, nâmı diğer trafik terörü Her yıl binlerce insanımızı |
Hani farklı şeyler beklenir ya senden
Üzüntünden kopacak acı bir tebessümü Yada insan olmayı kendin varken sadece. Ve ağlamanı bekler hayat,ortada hiçbir şey yokken. Oysa seni benden farklı kılan Yaşadığın hüzünlerin ,acıların şeklidir. Bir lokma ekmek ,bir yudum suyun gittiği yer, Hayal ettiklerin ayırır seni benden hepsi o.. Yani ne uzun ne kısa, ne sevinç ne hüzün Ne de gülüşündeki cesaret değil farkımız Benliğindeki haklılık duygusu değil Bütünlüğü bozan bunlar değil. |
Yine kana bulanır gecem,
Ölüm yine yanıbaşımdadır nöbette Doldurup miadımı alıp götürmek ister ahmakça Onsekiz yaş son yıllarım Kötü geçer hep acı soğuk, Sonra azrail sarar bedenini Hep karayla bağdaştırır kendini Düşünemez hiç iyimser olamaz o Ta ki beyni bitene, kalbi durana Ve acıları son bulana dek Kara bir kardelendir kaldırım kenarlarında Kanla sular çiçeklerini kırmızımsı Kötü geçer, siyah geçer, Ölüm geçer hep o sadık mısralarında. Çalıp çocukluğunu, alıp tertemiz , Derede |
Bugün Ozandan bir mektup aldım
Köyümün kokusunu sarıp göndermiş İki satıra sığdırmış güzellikleri Sevdiğim yerleri dolaşmış bir bir Bütün ağaçlar çiçeğe durmuş Gelin gibi!... Kayığım beni sormuş limanda Çatlamış dudakları hasretimden Taşlar özlemiş nasırlı ellerimi Çağkent çoktandır unutmuş ayak izimi... Bahçemde güller açılmış renk renk Kayısı, armut, şeftali çiçek Zeytinim her zamanki gibi Yeşilden buket Papatyalar kaplamış Göztepeyi Gelincikler dağlarda kırmızı siyah Kasım |
Sabahın erkeninde
İndim sitrin sarısı kumsalına Aradım ayak izlerinin kokusunu Yoktu. Akliman uykusunu almadan daha Güneş vedalaşırken Babakaleyle İlk ışıkları yeni düşer eteğine Kuşlar bile şarkısına başlamadan İki karaltı uyanır evlerin arasından Sanki dolacakmış gibi mavilerden Koskoca bir kova var ellerinde Yarı mahmur, yarı merakla Ne çıkacak bu sefer oltanın kancasında. Yokuş aşağı seker gibiydi Yaşları belki de üçte bir Onlar inmeden küçük limana Ayak izlerine basmadan |
Bugün kar yağıyor İstanbul'da.
Elif elif uçuşan kar taneleri Beni alır, götürür doğduğum yere. Her kar tanesi Çocukluğumun güzelliğini örer Doğanın gergefine. Beni alır yorgunluklarımın içinden Tertemiz kırlara salıverir Ta, o güzel çocukluğuma. Babamın elleriyle yaptığı Kızağa binerim her kar tanesinde. Cebimde kuş lastiğim Taştan mermilerim Koşarım kuş peşinde. Ağabeylerim önümde Küçük kardeşim yanımda Bakal, sığırcık ne varsa Koşturur bizi peşinde. Nefes nefese. Köprübaş |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:06 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.