![]() |
Selanik’ten doğan güneş
Anadolu’yla sarmaş dolaş Atam senden ayrı kaldı baş Ülkeme artık doğmaz güneş Karış karış dolaştığın Kurtarmaya uğraştığın Uğrunda hep savaştığın Ülkem bu gün talan oldu Yağan yağmur yağmaz oldu İnsanların gülmez oldu Diktiğin fidanların soldu Atam senin yokluğunda Bacalarımız tütmez oldu Üretimler yetmez oldu İnsanların benzi soldu Ülkem bu gün elin oldu Ülkemin hep hüzün günü Bildiğim her on kasım günü Atam sensiz yaşamanın Altmış üçüncü yıl dönümü On kasımlar gelir gitmez Akan yaşlar gözden dinmez Atam sen gittin gideli Osman’ın hiç yüzü gülmez |
Utanıyorum
Atam karşımda utanıyorum Neden engel olunmadı Bu gençlerin ölümlerine Neydi denizin suçu Gökyüzünde aslında güneş olmadığını söylemek mi Niye inkar ettik Var mıydı sarı-mavi??? Aydın mıydık Düşünce neydi Tutsak edilmiş güvercinler Mezarına yaşam koyarız Belki affederler..... |
Gene bir yel eser delice,
Dalgalanır bir bayrak gökyüzünde. Askerler endişeli emir beklerken, Düşman karşı dağın üzerinde. Hucum…! Askerler koşar düşmana karşı, İki taraf yenmek ister bu savaşı. Silahla bomba sesleri basladı, Ortalığı kanla kurşun sardı. İki taraf gözyaşı bilmez, Bu savaş artık hiç dinmez. Analar ağlaya kalırken, Oğulları geriye dönmez. Havayı kara bulutlar sardı, Ölü bedenler yavasça yere çarptı. Atamız bizlere bir armağan bıraktı, Askerler bilir ki bu armağanı ölümüne korumalı. Bu Atamsız bir savaş olsada, Bizler Atamızı yürekte saklarız. Bu Atamsız bir savaş olsada, Bizler Atamızın aklıyla savaşırız. |
Hani bir soz vermistik
ya! Hani yoksulluk bitecekti ; hani musbet ilim fen olacaktı nerde simdi nerde hani nerde sen gittin gideli ne ilerleme ne de karın toklugu var hani soz vemistik hani egitim hani bilim nerde kaldi o eski gunlerim sen vadettin emir verdin gerceklestirdin peki biz sozumuzu tuttukmu sana karsı hani atam hani nerde...... |
Ülkemi soktular borç batağına
Hep mahkum edildik yer yatağına Uğradık dört yandan şer atağına Atam bunlar değil senin izinde Türkiyem yüzüyor borç denizinde Sıktıkça sıktılar hep kemerleri Doldukça da doldu hep semerleri Yoktur Hakk katında değerleri Atam bunlar değil senin izinde Türkiyem yüzüyor dert denizinde Vatan hainleri cirit atıyor Dışarda ülkeme çamur atıyor Düşmanın aşına hep tuz katıyor Atam bunlar değil senin izinde Ermeni yalanlı sahte tezinde Hortumcular sardı her yanımızı Kuruttular bunlar tüm kanımızı Yaktılar onlar ne çok canımızı Atam bunlar değil senin izinde Haram lokma dolu hep midesinde Yıllar yılı kriz üstüne kriz Bir türlü doğrulmaz ki hiç belimiz Borcun üstüne hep borç katıp yeriz Atam bunlar değil senin izinde Türkiyem su alır her krizinde. |
İçimde bir fırın var, ateşi yakan ateş,
O ne alev deryası, çiçek bahçesine eş. |
Akrep gözlerinde gizle beni
Ateş dansı yapalım ateşten korkarak Yıldızları indirelim yeryüzüne Pembeye boyayalım tüm düşlerimizi Bir tünel kaz bana tırnaklarınla Dağların ardında yeni bir dağ Yolların ardında yeni bir yol Ayak basılmamış bir ada sun bana Büyülü sözler fısılda kulağıma Mutluluk kucağında avutsun bizi Ateş dansı yapalım ateşten korkarak Yangınların ötesinde bir yangın Ve aşkın gizeminde yitip gidelim |
Ben bir uyudum,uyudum
Uyandım alaca karanlık Kirpiklerim bile değmemiş Henüz birbirine Çöpçüler geçmemiş Amonyak kokulu sokaktan Çöpler darmadağın etraf da Köşe başlarında uğultular Şişeler paramparça İzmaritin henüz dumanı çıkıyor Pet şişelerle oynuyor kediler Karabaşın kuyruğunda hala teneke Dövüyor alaca karanlık da sokağı Evlerin damı akıyor Dere olmuş kaldırımlar Bitmiş pazarlıklar Dereyi yarıyor ince topuklar Arabalar sıralanmış park halinde Aralarından geçmek ne mümkün Rejim yapmak gerekli Esti mi rüzgar poyrazdan Uçuşuyor kağıtlar,poşetler Duraklarda reklam,sanat,film afişleri Hepsinin ucu yanık Beyaz gömleğim kurum lekesi Yağmış üstüme gecede Ve ben umutluyum Gecenin alaca karanlığında Her ateş böceği gördüğümde Hala yıldız sanıyorum....... Kdz.Ereğli 01.09.2003 |
Unutmuştum seni ben,
taş basarak bağrıma. Yıllar sonra yeniden, niçin çıktın karşıma. Yakmak ise niyetin, gönlümde ki ateşi. Zaten buna geç kaldın, ateş çoktan küllendi. Cahil idim o zaman, şimdi aklım erişti. Bu köprünün altından, çok sular akıp geçti. Yakmak ise niyetin, gönlümde ki ateşi. Zaten buna geç kaldın, ateş çoktan küllendi. Benden sana fayda yok, sen git kendi yoluna. Pişmanlık duysan bile, gelmem artık oyuna. Yakmak ise niyetin, gönlümde ki ateşi. Zaten buna geç kaldın, ateş çoktan küllendi. |
Bu akşam gökyüzüne çıktım.
Yıldızların yanına... Hepsinde ayrı bir fısıltı vardı. Tek tek kulak misafiri oldum. Yaralı yüreğinde mutluluk pırıltıları gezindi. Avuçlarımın arasından akıp giden, Tutamadığım ateşböceğim gibi O pırıltılarda yok oldu, bir anda... Bir tanecik ateşböceğim... Her zamanki gibi ansızın düştün fikrime. O fısıltılar hatıralarımı hareketlendirdi. Soğuk, acı, gerçek... Canımı yakıp gittin ateşböceğim. Ne girebildiğini anladım ne de çekip gittiğini. Şimdi... Ağlıyorum ateşböceğim... Küçücüktün ama kocaman yaraladın, dağladın yüreğimi. Kimseler görmedi. Sende ateşböceğim. Ne ağladığımı ne de sevgi fısıltılarını dinlediğimi... Yalnız bıraktın beni ateşböceğim, Yıldızlardaki o anıları da... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:26 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.