![]() |
Ağlama, inleme
Bakma öyle mahzun, gözlerime Sakın beni yaz deme Yazamam kurbanlığını/ canavar ruhların ellerinde Yazarsam kalemim bir çıra olur/ kağıtlar mazot denizi Tutuşsun mu dünya/ yürekler yansın mı ateşe? Gelme aklıma, girme düşlerime Tutunup eteklerime Bakma mahzun/ öyle melul, gözlerime Gözlerine mor sürmeler Bedenine kara güller Korkulardan alevler/ küçücük yüreğine Ve oyuncaklar Birkaç renkli top/ bir de Kırık bacaklı bir bebek Buz kesmiş ellerine |
I
Diri çiçekler, Issızlık, Tellere asılı gökyüzü... Işığın diliyle Vedalaşıyor sokak. II Böcekler yer değiştiriyor İnceliyor uykumuz Rüzgâr soruyor çalılıklara -Kargalar nerede? III Gerçeğin şarabını içirir; Karnındaki tapınağa Sevgilim deyip uzandığın, Bahar. IV Süzülüp yazın ellerinden Yere düşer ilk damla Soyunursan Karşımdaysan Dalıyla hesaplaşan Aceleci incir. V Bukleleri sonbaharın, Sana benzeyen İnce sarmaşık Nerede bekleyelim seninle Bu kış uzu |
Şen şakrak çocuklar gibiyim bugün
Çocuklar gibi.. Kavak yelleri rüzgara kapılıp gitti Uçan balonlar gibi... Güneş uzattı kollarını, alacak kucağına Rüzgar esti,yanağımı okşar gibi... Yeşil halılar serdi bahar, ayağıma. Çocuklardan bir çocuk; Büyümüş te küçülmüş Masallar, ninnilerle büyümüş Çember çevirip, horoz şekerler yemiş Dedesinin cebinde türlü türlü yemiş Kuşun kanadı neden gümüş? Çocuk ruhum bugün şen şakrak gibi Rüzgara kapılmış uçurtma, başım Kavak yellerin |
Yaşamak güzel şey dogrusu
Üstelik hava da güzelse Hele gücün kuvvetin yerindeyse Elin ekmek tutmuşsa bir de Hele tertemizse gönlün Hele kar gibiyse alnin Yani kendinden korkmuyorsan Kimseden korkmuyorsan dünyada Dostuna güveniyorsan Iyi günler bekliyorsan hele Iyi günlere inaniyorsan Üstelik hava da güzelse Yaşamak güzel şey Çok güzel şey dogrusu. |
eylül! daha çocukluğumdan
beri size bakardım ben bir yazın azalmakta olan sözcüklerinden nasıl da ansızın sökülürdünüz bahçelerle ve kül dolardı içim... eylül! eylül! kırılgan mevsim! cam hançeri güzün dağılırdı kalbimde birden gecenin ve gündüzün perdesiyle örtülürdünüz tenhâyla ve tül dolardı içim... eylül! eylül! unuttum sizi dağ kızarır yol sararırdı ve ben dönüşlere bakardım o aman vermez belleğin paramparça güldüğünüz aynalarla ve gül dolardı içim... eylül! |
kara gözleri var,yeşil gözleri
kimi mavi, kimi kahveden almış rengini tenleri rengarenk; sarı, kızıl, kara derili dünyaları ayrı, kıtaları, denizleri kimi Afgan, kimi Filistinli, kimi Somali dilleri ayrı, dinleri ayrı ve mekanları bir olan şey sadece yürekleri biliyorum; demiyorlar ama gözlerinden okuyorum beyaz gönüllerinden geçeni. bir parça ekmek olsa; bir salıncak, çevirmek için bir topaç! hepsinin dileği bu ve.... karınları aç! kimi havan topuyla kaybetmiş kolunu |
elini uzattı almak için
boşlukta asılı kaldı kirli minik parmakları kokladı uzun uzun buram buram kokusunu sıcak taze ekmeğin bir adım daha attı açlığın kapısından dışarı çıkarım diye ümitle girmemişti ağzından içeriye günler günler boyu ne ekmekten bir lokma ne bir yudum tatlı su çaldığını duydu zillerin içinde biryerlerde beynine ulaştı sonra susmayan zil sesleri ısrarlı....arsızca karardı heryer masum yüzü gibi kapkara titredi incecik dizleri aral |
gel seninle çiçekleri böcekleri yazalım
bulutların üstündeki toz pembe rüyalara dalalım sevda bahçelerinden bir demet te biz alalım ağlarmış çocuklar, yanarmış analar babalar çaresiz beş milyon veren olursa eğer düşünürmüş haysiyet mi? ... karnını doyuracak ekmek mi? yangın varmış arka mahalledeki ahşap evde amaan canım hadi sen de gel seninle yazalım biz aşkı, sevdayı çimenlerde koşup oynamayı ip atlayıp top oynamayı bilmem nerede hangi yeni şarkıcıyı sinemada gişe kapat |
Boyun büküp bakma öyle
Ne'n var çiçeğim söyle? Yel mi vurdu yaprağına Kar mı düştü dallarına? Dile gelsin pembe dudağın Beyazlar olsun duvağın! Sararıp solma sen; neşelen! Renginle boyansın gülşen! Arz-u halin söyle bana Al yerine kareleri bağlama! Eğme yere güzel yüzünü Etme sakın acının sözünü! Yeşil yaprağın gazel olmasın Görenler koklamaya kıymasın! Kaldır başını dik dursuın Kış biter bahara kavuşursun. Ağzın bal olsun, dudağın şeker Ağlama ç |
Bir gün küçük bir çocuk
Dudağı bükük, yaşlar dolmuş gözlerine İçini çekti, oturdu bir taşın üzerine Acıdı yüreciği bir kıvılcım düştü içine Uzandı yerde duran çekirdeğe Bilmediği bir şeydi, baktı anlamadı Görmemişti daha önce tanıyamadı Bırakmak istedi bir an, yapamadı Elinde tuttu bir müddet Ne olduğunu bilmediği nesneyi Evirdi çevirdi Toprakta bir küçük çukur açıp İçine atıverdi Hüzünlüydü yüreği, ağlıyordu gözleri birkaç damla gözyaşı ıslattı yeri |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:36 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.