![]() |
Ahmet Ünal Çam
-YARIM KALMIŞ Şiirlerim
07-01-2006 şiirlerimden başlangıç - Her günüm dünden beter Bir zalimin elinden gecem kara, gün kara Çok muradım var iken, zehir oldu Ankara Son kale'me girildi, son duvarım yıkıldı Ben annemin gönlünde bir değerli tac idim Her bişeyim tamdı da Sevgiye muhtac idim Alıp beni attılar gurbet ele, yad ele Muhtaç ettiler beni hain ile nanköre Oy nideyim, nideyim Düşmana ne diyeyim Dostlar bırakıp gitti Kötü günmüş, öleydim. Parça parça ah yarem anca halime güldüm Ne dost kalmış, ne çarem anladım ki ben öldüm. Yıkılıp yıkılıp doğruldum Can evimden vurulup ölmedim ki ben Eller çare aradı, el çaremi bilmez ki Yare 'Bir çare' dedim de yar çaremi vermez ki Dertlere düştüm, dert oldum dertler geçit vermez ki Kötü günde (yar yar) dost dediklerim alır başın gider, koyar dert ile 07-01-2006 şiirlerimden bitiş - Şiirler yazdım sana her gece Şarkılar mırıldandım günlerce Kar yağarken ısıttı içimi gülüşün Şarkı oldu ismin dilimde hece hece Gönül ferman dinlemiyor, yar geçti ben geçemedim Dünya güzel dolu, amma geçilmiyor geçemedim Vaktim ve duygusal yoğunluğum olduğunda tamamlayacağım şiirlerim aksi halde böyle kalacak şiirlerim kaybolmasın diye şiirlerimin en çok yer aldığı antoloji.com'a kaydediyorum. Kendimde dahi basılı halde bulunmayan şiirlerime, bilgisayarımda bir sorun oluştuğunda veya ilerde ölürsem (vb..) şu anda şiire uzak çocuklarımın, ulaşması için en büyük kaynak haline geldi antoloji.com. KAYBOLMASIN DİYE EKLENEN YARIM ŞİİRLERİM ************************************************** ********** İSTANBUL KOKULU YARİM Gözlerinde, nemi Haliç'in Saçlarında, Çamlıca rüzğarı Habercisi gibi, gönlümde kışın Hep hüzünlü, yarin bakışları *** Yağmur yağıyordu çisil çisil Saçlarında bir kuru karanfil Sus ağlama artık nolur sus Gözyaşlarını usulca sil *** Giderken, unutma şemsiyeni Gökyüzü ağlar acılarıma ıslanırsın Sonra, güneş açar sokaklarda açar amma Bir hüzün kalır dudaklarda Bir şarkı çalar, uzaklarda bir acı sızlatır içini, ağlarsın *** Ölüme Gülümsemeyi Öğretmek gerek Çekilir gibi son fotoğrafım, gülümseyeceğim Yanağıma bir buse konmuş gibi gelsin ölüm, Son yağmurum, son fırtınam dinmiş gibi gelsin ölüm *** Sevdayla yüklü bulutlar gibi Yürekleri delen şarkılar gibi Her köşede çıkan anılar gibi Sen de unutma, hatırla beni Bir de bu acıyla koymasan beni Unutup, hicrana atmasan beni Dostlar uzaklaştı, yaklaştı dertler İçimde hep hüzün, içimde hep keder Son umut durağından almasan beni Yaşarım, başı dik çınarlar gibi, Coşar çağlarım pınarlar gibi. Eski yaramdan yaralar gibi Son hatıradan da karalar gibi Ne olur unutma, hatırla beni *** Kır çiçekleri topladım gönlümden sana Yüreğimde umutlar, gözümde yaşla Geldiğimde bir gün, bir gün kapına Ne bir kez baktın, ne güldün bana Ah çeker, inilerim Gün olur, zaman gelir Geçip giden yıllara Ah! .. Dertlenirim an gelir Düşerim dertten dertlere Yar, gidersen ellere Biter de tüm baharım Gönlüme hazan gelir Hastayım, sanma(m) (yın) doktor sağlar beni Kazın mezarım(ı) gayri Neylesin sağlar beni Hasretlik yüreğimden dağlar beni Aldı dağlar benden beni Gözlerde(ki) yaş olurum Dertliler de ağlar beni garipler de ağlar beni Ezer gönlümü ezer sevda Gurbete yollar beni Ahmet Ünal Çam |
-YARIM KALMIŞ Şiirlerim - 2
Yağmur yağıyordu içinde doğaçlama yazılmış ama başka yerlere alınmaış küçük parça şiirler -O zaman dinle, benim için yazılan bir şiiri okuyayım. -Heyecanla, merakla bekliyorum. -Bak şiirlerimi okuduğum arkadaşlarımın, bana yazdığı bir şiirdir bu; Yıllardır bekleriz de, vazgeçmezsin şiirden, bize insafın yoksa, bari acı kendine, bir kaza çıkacak elimizden. -Ben hüzünlü şiirler dinlemeye bayılırım. Adımlarımı yavaşlattım, ‘intikamın böylesi’ diye düşündüm. Hüznümü satamasam da, birazını düşmana vermek, iyi fikir. Düşmanım! , yaralarımın sebebi; -Sen dert nedir bilir misin! Ya karşılıksız sevda, Ya yanyanayken hasreti, Kavuşup, ölmeyi. Sevip sevilmemeyi. -Ben her derde giriftar oldum, Her dert zaten bendedir. Ben, az zamanda çok yaşadım, çok öldüm. Gönlüm, elde, ecel bendedir Şiirime şiirler karşılık vermesi hoşuma gitmişti. Ben içimdeki acılara göre dogaçlama bir şiir uydururken, anında bir şiir okuması, ezberinin güzelliğini gösteriyordu herhalde. -Yar sever eli, El bilmez yar kıymeti Sorsam alimlere, elde mi ki, Sevilip sevilmesi,. Dağlar aşsam, bulunur mu Karşılıksız sevda çaresi -Leyla olsam, Mecnun’um yok Derya olsam, Yunus’um yok, Öyle bir dertteyim ki, Derdi güzel, devası yok TASLAK-1 gittin gideli yok bende huzur baktığım her yerde hayalin durur sorma ne olur(2) yok bende huzur TASLAK-2 .....................05-08-2007 12:30 Her gülüşüme bir hüzün takılır Şimdi kederler koşar gelir toplanır Ben yandıkça hep uzaktan bakılır Şimdi hangi dağa yaslansam yıkılır Ben ettim, ben buldum, herkesi dost bilmekle Düşman kahkahada, dostler gizli gülmede TASLAK-3 .....................05-08-2007 12:30 Arttıkça artar kederim Üstüste geldi her yenilgim Gülmeyin dost sandıklarım, gülmeyin halime Bir gece vakti toplarım hüzünleri Bir gece vakti sessizce giderim Ne bekleyenim var, be kaldı geride vefa Kararlıyım bu defa, kararlıyım bu defa Yanmaktansa her gün elinde bir hayırsızın İlk sevda ateşinde yakarım kalbimi ansızın TASLAK-4 Çocuğum .....................06-08-2007 21:30 Ağlasam da, yıkılsam da kederden Ümidi kessem de artık kaderden Sen görünsen son anımda köşeden Bir gayretle doğrulup yerimden Silip gözyaşımı, çıkarıp tozlu tebessümleri maziden Gülerim…gülerim…gülerim ben TASLAK-5 (Kaldırım Serçesi lakaplı Edit Piaf’ın etkisiyle) Kıyısından, köşesinden tanıdın daha hayatımı, ağlama küçüğüm Senin bildiklerin artık dert bile değil bana, ben onlarla büyüdüm Sil gözyaşlarını, sil sil ağlama Anlatsam demek ki, dayanamazsın yaşadıklarıma Her biri ayrı çile Görmedim, bir gün bile En çok sevenler de Gitti, ben bitince ‘Otur’ demeyeceğim yanıma Git, duramam, anlatırım sana Yazık, yazık gözyaşlarına Dinleme nolur, nolur ağlama Artık mazime sığmaz çektiklerim İçki içmedim, ne de içerim Bitkinliktendir perişan halim Bir ahbabım yok ki minik serçe Madem istedin, şimdi anlatır giderim. Kızma nolur, kaldıkça içimde Bu acı, bu keder, bu hüzün Yer bitirir beni, bitirir de Farkı kalmaz geceyle gündüzün Hararır hep, yakar içimi de Tek dostum yalnızlık oldu Çünkü görmedim bir vefa En güvendiğim hançer vurdu Kaçıp durdum, isyanlarla Güvenememek kimseye Sarılamamak kimseye Ve ne zordur bilir misin ‘Dost’ diyememek kimseye ….. Ahmet Ünal Çam |
(Bosna Şiirleri) Sessiz Olun Müslümanlar Uyuyor
Bu gün hava açık, güneş yakıyor İnsanlar günlük telaşında, Caddelerden akıyor, bir o yana,bir bu yana Bir çocuk gülümseyerek bakıyor! .. Bosna'da insanlar ölüyor! .. * * * Enflasyon aldı başını gidiyor, doğu yine kan gölü Meclis tatile çıkıyor! .. Haberler aynı; '-..kadar kişi öldü.' İçimde bir ateş,beni yakıyor, Bosna'da insanlar ölüyor! .. * * * Karabağ elden gitti-gidiyor, Azerbaycan'da iktidar kavgası, Afganlılar birbirini vuruyor, Radyolarda 'KASAP' havası... Müslümanlar hala uyuyor, Bosna'da insanlar ölüyor! .. Ahmet Ünal Çam |
(Bosna Şiirleri) Bosna'da Saklambaç
Çocuklar sağa-sola kaçışıyor Analar çocuklarını arıyor, bulmaktan korkarak, ...her taşın altında Ahmet Ünal Çam |
(Bosna Şiirleri) Bosnalı Çocuklar - 1
Bosna'da çocuklar körebe oynuyor, Çoğu ebe! .. Ahmet Ünal Çam |
(Bosna Şiirleri) Bosnalı Çocuklar - 2
Ve.. Hiçbiri körebeyi bilmiyor Ebeler, kaçacak sığınak arıyor! .. Ahmet Ünal Çam |
(Bosna Şiirleri) Sobe
Bosna'da,kurşunlar çocukları sırtından 'Sobe'liyor... Ahmet Ünal Çam |
(Manzum Şiir-1) Dilimdeki şarkılardan silinmeli hüzün
Ya Çankırı’da köyümde olmalı, yüreğim gibi kıraç tepeleri seyre dalmalıyım ya da Ilgaz’da yeşillikler arasında kendimi unutmalıyım. Beton yığınlarında hapis değil, gökyüzü altında özgür olmalıyım. Baktığımda yıkılmalı gökyüzü üstüme, koşmaca oynamalıyım şekil şekil bulutlarla. Ve akşamları yıldızlarla sohbet etmeliyim sessizce. Şiirler yazmalıyım. Öyküler geçmeli zihnimden yüreğimi yaralaya yaralaya, kimse görmeden ağlamalıyım. Öten böceklerin sesini bastıran türküler söylemeliyim. Ve bütün acılarım unutulabilir olmalı, yürüdüğümde arkamda kalabilmeli. Nur gibi kök salmamalı acılı yüreğimde, her bakışımda yakmamalı içimi, her umudumu yıkmamalı. Kapımı çalma yalnızlık, kapımı çalma hüzün, gidin artık, gidin. Puslu bir hatıra olun geçmişte. Platonik sevdalar veda etmeliyim size. Yanımda Nur ve karşımda umutlar yürüyebilmeliyim. Dilimdeki şarkılardan silinmeli hüzün, müjdeleri olmalı artık bu yaklaşan güzün. Durmayın kuşlar, kaçın bu siyah gökyüzünden, birazdan yüreğimin ateşiyle tutuşacak her yer, uçun uçun memleketime. Ahmet Ünal Çam |
(Manzum Şiir-2) Hüzün tekrar kuruldu, gönlümde başköşeye
Bir veda saatidir gelmiş çatmış, düşmüştük sanki karanlığına ayrılıkların, vedaların. Gitmeliydik, Önce ondan bekledim veda sözlerini. Oysa gitmek istememek ve gitmek zorunda olmak. Umutla tutunmak kıyıdaki son kuru dala. Geleceğini bile bile o anın, susarak geciktirmek arzusu. Bakıştığımızda ilk konuşacağımız veda sözleri sanki, bakmamaya çalışıyorum yüzüne, gözlerine.Çok korkuyorum, gideceksin diye. Hadi uzat ellerini, uzatsana… Kalktı, gidiyordu son ümitlerimi de ezip geçer gibi. Benim yanımdayken gülmeni o kadar isterim ki, gülüşün bana da olsa, halime, garipliğime de olsa gül. İçimde gülüşünü görmek için fırtınalar estirirken yüreğim, dilim söyleyemiyordu.. -Birkaç defa dönüp baktı, gülümsüyordu. Sonra yavaşça kayboldu silueti siluetler arasında. Yalnız kaldım kalabalıklar içinde. Hüzün tekrar kuruldu, gönlümde başköşeye. Gidişiyle değişti heryer, oturduğumuz tabure bile o yokken sıradanlaştı. Herşey o varken güzel. Zerrin Özer’in uzaktan gelen sesi mi bunları düşündürdü bilmem. Sevdiğim bir şarkıyı söylüyordu; “ Her şey seninle güzel yolda yürümek bile,Olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile Ağlamaktan korkarak uzaklaştım, geride kalan yüreğim, çaresiz koşar gelir peşimden. Gitti işte gönlümün sultanı, gözümün nuru, gitti. Sabahlar o kadar uzak, saatler o kadar yavaş ki. Ahmet Ünal Çam |
(Manzum Şiir-3) İçimdeki şair gözlerimin içine bakıyor.
”. Sanki dikkatli bakınca ismimi görecekmişim gibi aradım kendimi şair isimlerinin arasında... yoktu... Bir burukluk yavaşça girdi koluma. İsyan şiirleri geçerken zihnimde sıra sıra, kendimi buldum bir kitapçıda. Baktım, Yimpaş’ın kitap bölümündeyim. Sonbahar rüzğarları eserken gönlümde, karıştırmaya başlıyorum edebiyat kitaplarını. Kitap kapaklarında ismim çarpmıyor gözüme, zaten beklemiyordum. Fakat derlenmiş hikayeler içinde görüyorum ismimi, şaşkınlık içinde. Garip duygular doluyor içime; “Aradığım bu değildi ki”. İçimde aynalar kırılıyor, ayaklarım kan içinde,...görüyorum. Bir an içimdeki şair gözlerimin içine bakıyor. Suçlu suçlu kaçırıyorum gözlerimi. Hikayeyi yazan mıdır, derleyen midir sanatçı? Titrek parmaklarla karıştırıyorum sayfaları. İçimde bir hüzün, bir burukluk. Oyuncağı alınmış gibi bir kırgınlık. “Hikayemi habersiz aldılar” diye mi? yoksa “kendi kitabımı bastıramadım” diye mi? sebebini arıyorum bu hislerin. Boynum bükük çıktım kitapçıdan. Kanadı kırık kuşlar gibi, çaresiz bakışlar gözlerimde. Sevdiği terk etmiş, aşıklar gibi ağladı ağlayacak bir düşüklük dudaklarımda, süzüldüm caddelerde. Bir gemi alabora oluyor içimde. Ne imdat, ne çığlık... sessizce gömülüyorum sulara. Suçluyum, cezalandırıp duruyorum kendimi düşlerimde. İşte bir idam sehpası. Şiirlerden, hikayelerden bir ip boynumda. Yazdıklarımı habersiz, izinsiz alanlar, aynı anda vuruyor tekmeyi tabureme. Ve ardımdan timsah gözyaşları dökerek, yazdığım şiirleri okuyarak uğurluyorlar beni; Bütün aşklar yarım şimdi içimde, kavuşmak yarım, şarkılar yarım. Anladım işte niçin bitiremediğimi hikâyelerimi. Her yazdığımdan bir gönül kırıklığı bana kalan. Ahmet Ünal Çam |
(Manzum Şiir-4) Kavuşamamakta mı aşkın sırrı.
yine iç dünyama dalmaya başladım. Orda bekliyordu beni gözleri güzel. Yine, “ekşi alıp, ekşi satarım” bir bakışla yüzünde hüzün. Yanındayken bile gidiverecekmiş gibi, ellerimden uçup kaçıverecek bir yaralı kuş gibi, ne gülüyor doyasıya, ne bırakıyor güleyim. Bir gülümsese yıkılır sanki duvarlar. Fakat o sanki sadece halime gülecek gibi, hayali bile tepeden bakıyor, yaralı gönlüme. Çırpındıkça göğsümdeki ümit kuşu daha da düşüyor karşılıksız aşk uçurumuna. Acele çıkıyorum evden, ellerimde giysi ve kitap dolu çantalar, yüreğimde heyecan, dizimde titreme. Son platonik aşkımı görmenin stresi ve sevinci iç içe geçmiş, dolanıyor sanki ayağıma. Otobüs ben düşünceler içindeyken geçmiş Kızılay’ı. Ben mi iniyorum otobüsten, başka bir vücut mu dalgın sürükleniyorum peşi sıra. Sürükleniyorum sanki rüzgarlarla daha büyük fırtınaya. Bir köyü perişan eden ejderhayı görmenin heyecanı gibi, görüp öleceğim sanki Nur’u ve sanki ölürken “Gördüm ya, değdi ölmeye” diyeceğim gibi. Bir miras bırakmak ister gibi, bir daha şansım olmayacakmış gibi sarılıyorum kaleme ellerim. Çantaları koyuyorum kenara, oturuyorum bir duvar kenarına. Aceleyle kaçıyor kalemim kağıdın üzerinde soldan sağa, sonra tekrar... tekrar.İçimdeki şairin mesajını görüyorum kağıtta yavaş yavaş; Yanında, yanı başında hasretinle yanarım. Kalkıp gidiyorum gönlümün sultanına. Yaklaştıkça sokağına gül kokuları, leylak kokuları geliyor sanki. Gülden güzel hayali karşılıyor beni. Hayaline soruyorum, bu bendeki nedir, sana mı sevdam, seni sevmeye mi. Kavuşursam biter mi bu heyecan, bu güzellikler. Aşk acısı mı güzel, kavuşamamakta mı aşkın sırrı. Kirletir mi sevdanın saygınlığını vuslatlar. Ben sana kavuşamamayı mı seviyorum. Gözlerine umutsuz bakıpta ağlamayı sevdim Anlıyorum ki, her şey mümkün olsa ve sevdiğimi söylesem, yıkılacak bu dünya. Beni sevmediğini söylemesi öldürmeyecek beni, bunun ihtimali yetecek o an veda etmeme bu cana. Dönüyorum son sokağı ve bahçede görüyorum, rüzgarda dans eden saçlarıyla gönlümün her telini titreten ahu gözlüyü. Ahmet Ünal Çam |
(Manzum Şiir-5) Git istersen, bırak beni acılarla, git gönül yollarına bakınsın.
Hayallerimde Nur vardı, rüyamda Nur’u görüyordum. Uyanık mıyım, değil miyim anlayamıyordum. Çünkü hayallerimde de rüyalarımda da erişilmezimdi. “Yanımdayken bile hasretimdin” diyen şarkıyı şimdi anlıyorum. Uzatsam elimi tutacak gibi ellerimi, yakınsın. Git istersen, bırak beni acılarla, git gönül yollarına bakınsın. Alışmak zor şey varlığına, ne gerçeksin ne de rüya. Baharda kışım, yanağımda gözyaşım, karşılıksız aşkımsın. Yolcusuz trenler gibi gidiyoruz meçhule. Her istasyonda umut arıyoruz ama gittikçe eksiliyor umudumuz, biz eksiliyoruz. Niçin her şey güzel olmuyor, senin, ince hastalıktan kurtarmanın ümidi büyürken, benim içimde bir şeyler eriyor. Bir üzgün aşık sessizce ağlıyor içimde. “Ben kahırım, ben acıyım, ben derdim. Gücüm yeter dağlara, deviririm ben, derdim. Dertler uzaktı bana, dert bende şimdi, ben derdim.” Kuşlar geçiyor üstümüzden, gülümsüyor Nur kuşlara, gülümsüyor sonbahara, gülümsüyor bana. Anlıyorum bu gördüklerim hala rüya. ************************ Bitti sonunda rüya, açıyorum gözlerimi sanki karanlıklara. Bana yakın hayali gidiyor Nur’un ve gerçeği, ağlamış gözleriyle hemen yanı başımda. Uyanmak istemiyor gözlerim rüyalardan. Ahmet Ünal Çam |
. Noktalı Sevda .
Sevinç nidalı ünlemler olsun istedim Hep virgüller olsun istedim sevdamızda Sen ise nokta Önce soru işaretleriyle doldurdun Sonra buldun aradığını; nokta Sevdamızda ‘hüzün’ oldu uç nokta, Her sözüm yarım kaldı, Her sözümün sonunda üç nokta, Yine de virgüller istedim, virgüller Sen ısrarla nokta Ne sevinç, ne ümit nidaları uğramadı sevgimize Sen korkularıma ekledin ünlemi, her an gidecekmiş gibi Huzursuz bir Çankırı akşamıydı, gidiyordun isli bir vagonda Biriktirdiğim virgüller istasyonda kaldı Göz bebeklerimizde ise nokta Ahmet Ünal Çam |
‘Yâr’ diye diye
‘Yâr’ diye diye 20-07-2006 00:05 Ah halden bilmez yâr, gel! Kenarındayım bir hüznün Beni bırakma, beni tut. Yıkılmasın acılarımla yüzün, Bir kez güldür beni, sonra, ya sev ya unut. İçindeyim sılanın, içimde hâlâ gurbet Bitmeyecek, bitmeyecek biliyorum, sana olan bu hasret. Kan ağlıyor yüreğim, sevdam kan ağlıyor dudaklarımda bir acı tebessüm gözpınarlarımsa damlaya hasret. Ne gelir yâr, ne dinler halim. Yaralı gönlüme derdim söyler, derdim kendim dinlerim. Ey garip gönlüm! Ey hayırsızım, bitmez mi derdin, bitmez mi bu gönül sızım. ‘Yâr’ diye diye, düşürdün beni uçurumdan, düşürdün beni yardan, Ne halden anladın, ne de geçtin yârdan. Sürdüm şu sefil vucüdu da her diyardan Anladım ki çarem yine yârdan, yine yârdan. Ahmet Ünal Çam |
‘Yok’u buldum içimde
Bir “üşüdüm” desem Üstümü örtecek yok Kırılsam, üzülsem Gönlümü alacak yok Yok yokun içinde ‘Yok’u buldum içimde Öyle bir masal ki bu Ben yok oldum içinde Derdimi hiç soran yok Halimi hiç bilen yok Dertlensem, ağlasam Gözüm yaşı silen yok Ahmet Ünal Çam |
“Nisan Günlükleri” 4 Nisan
08-04-2008 08:20 Baharı çağırmıştım aylardır, işte nisan geldi Neşe beklerken, aynama gamlı insan geldi Günlerdir hüzün, günlerdir yağmurlu sokaklar Ne hüzün bitti, ne durdu yağmur, 4 nisan geldi. Ahmet Ünal Çam |
“Nisan Günlükleri” 6 Nisan
08-04-2008 11:30 Yaş 41, 6-Nisan’dayım, balkondayım Almışım garip gönlümü, işte karşımdayım Düşünüyorum da bu akşam, …her akşam İçimde artık hep akşam Gün doğmayacak bu ömürden bıktım, Cesaretimi toplasam Kırıp zincirlerimi, yola çıksam Başka başka ufuklara baksam Geçmiş sıkarken boğazımı Köşe köşe toplarken hatıralarımı Gülemem bu şehirde Güleceksem başka şehirde, Öleceksem başka şehirde … ya da yaşayacaksam 41 bitti bitecek, hala gönül gün görecek Ah Nisan aldattın beni, ne filiz, ne çiçek. Hani dert bitmişti de, neşe vardı sırada Hani hayat dolacaktım bu baharda Bir sabah eller gibi, gülümseyerek uyansam Nazar değmesin diye bunu yazmasam Uzanıp, son kalemi de kırsam Aynada gözlerimin içine baka son kez …son kez Bir tarafta ben ağlasam, Bir tarafta Ahmet Ünal ÇAM Ahmet Ünal Çam |
“Nisan Günlükleri” 7 Nisan
“Nisan Günlükleri” 7 Nisan 08-04-2008 11:50 Bitti 6, geldi 7 Nisan, Kaçamadım ne bu şehirden Ne de kendimden. Yürüdüm, ıslandım, ağladım Daha bi acıttı yüreğimi, bitirdi, beni yedi Nisan Kaç zamandır sürgünüm? Kaç gönülden sürgünüm? İki el ile on parmakla hesaba gelmez miyim? Bu kadar acı yetmez mi Nisan, Bu kadar acıyla ölmez miyim? Beni mi denersin, “Ne kadar dayanır acıya insan? ” Ahmet Ünal ÇAM |
“Nisan Günlükleri” 8 Nisan
16-04-2008 10:35 Geçti işte Ocak, Şubat, Mart bile Sohbetteyiz nisan ile Erişmek ne mümkün menzile Yine hüznümdeyim, yine ah’ımdayım, yine akşamdayım yine tenha yollardayım Üstümde buluttan bir tavan Yağmur var zaman zaman, zaman zaman ıslanır saçlarım ....ıslanır bakışlarım Oysa suskunluktan kurumuş dudaklarım Gönül geveze de Konuşmayalı ne çok olmuş Halden bilmez insan ile Ahmet Ünal Çam |
a y N I
Düşmanlarım gülüyor Hep aynı artık yazdıklarım, diye Oysa bilmiyorlar ki, Oysa anlamıyorlar ki, Bu yarınsız hayat Gönlümdeki sancı aynı, Aynı bu keder, bu acı, Çektiklerim de Yıllardır yolumu gözleyen ölüm, İçime doğan karanlık Ufkuma doğmayan güneş aynı Aynı, beni boğan ıssız gece... Değişen aynalar sadece İçimdeki umutsuzluk Lime lime eden huzursuzluk ...aynı Ahmet Ünal Çam |
Acele Sahibinden - 1
Yer darlığından gönlümde Sahibinden hüzünler, acele Ahmet Ünal Çam |
Acele Sahibinden - 2
Sahte dostluklar Tükenmiş umutlar Vadesi dolmuş çocukluk düşleri Kullanılmamış mutluluk gülüşleri Ardına bile bakmadan yarin gidişleri Kötü hatıralarım Mahzun bakışlarım Kurumuş göz yaşlarım ……sessiz isyanlarım Bitmemiş şiirlerim Yalnızlığı alnından Öpüşlerim yeni boşalmış gönlüm Kısaca,zayi olmuş ömrüm Bitmeden bu hüzün dolu gece …..sahibinden acele Ahmet Ünal Çam |
Acı Gülüş
Bazen,en hüzünlü anımda bir gülümseyiş takılır kalır dudağımın ucunda. Sonra gelirim kendime nedenini düşünürüm, nihayet anlarım güldüğümü halime... Ahmet Ünal Çam |
Acı Olacak
Bazen,en hüzünlü anımda bir gülümseyiş takılır kalır dudağımın ucunda. Sonra gelirim kendime nedenini düşünürüm, nihayet anlarım güldüğümü halime... Ahmet Ünal Çam |
ACIMA SEN BiLE
-------02-10-2007 12:15 Ne diye doğurdun bu hayırsızı anam Hayrım yok kendime bile *******e sığındım, gün toplayamam Bütün isyanlarım kendime Acıma artık bana anam, acıma sen bile Sürdüm kendimi yokuşlara Arıyorum çocukluğumu, huzuru Arıyorum her köşede son umudu Ah anam Ah! ..niye doğurdun bu hayırsızı Kaybetmişim ki arıyorum kendimi bile Ne zormuş be anam, dönmek geri hatadan Ne zormuş, iz bulmak vefadan Ah! .. anam, sırtımdan pişmanlıklar Çıkarsam bir gün karşına Gözüm görünmese yaştan Yıkılsam da içimdeki sızıdan Acıma artık anam, sen bile acıma Ahmet Ünal Çam |
ADI Nurten
ADI NURTEN - 1 - Ne çok sevmiştim onu, ne çok. Fark etmezdi bile beni. Onun için ha varım, ha yok. Bense, yüzündeki bir gülüşe hayran. Ölçülemezdi o varken geçen zaman. O güldüğünde mevsim bahardı, Konuştuğunda çöllere yağmur yağardı. İçimde kopardı fırtınalar, yokluğunda. Yokluğunda gönlüm bir küçük kayıktı dalgalarda. Varlığında, sığınırdım sakin limanlara, Varlığında, bir asude bahar kucak açardı, Bir kelebek uçardı güllerden Bir umut kıpırtısı, kurumuş gönlümden Yavaşça inerdi, pınar başlarına. - 2 - Böyleydi sevdam, böyleydi işte. Onu görürdüm hayalde, düşte Dudağımda oydu niyaz Gözleri yeşil, elleri beyaz Teni nur, Adı Nurten Ağlattı beni giderken. Giderken aldı gülüşümü, Sanki yaşadım ölüşümü - 3 - Gönlüm ezilmiş, İçim dolmuştu artık Ümit tükenmiş Bahar solmuştu artık. Her şey bitmiş, Al bir duvak, gözlerinde nem Nurten gelin olmuştu artık. - 4 - Uzaktan gördüm, yıllar sonraydı Başkentin tozlu sokaklarındaydı Kimse bilmez, bunca yıl sevdiğimi, … Nurten de Yıllar gelip geçmiş işte, Ayrı ayrı, ondan hep uzakta Neye yarar söylesem de İki çocuk yanında, biri de kucakta Bakışlarında yok, Ne eski heyecan, ne huzur Bu mudur, canım senden kalan, bu mudur! Ahmet Ünal ÇAM |
Affet Anne.............................................. ...........
Uzaklarda hep seni özledim, Hep senin şarkını söyledim; “Gönlü büyük, ….elleri ufak tefekti Bütün anneler gibi, O bir melekti Güldümü güller açar, bahar gelirdi Bütün anneler gibi, o bir melekti.” “Ağlamaz ardımdan ne dost, ne yar, ağlarsa anam ağlar Yolum uzak, takatim az, Yol verin dağlar Bu hasretlik gayri yakar, yakar da yüreğim dağlar” Diyerek aştım yüce dağları, geldim, …affet anne Nice geçici sevdaya kapıldım, …gittim O güzel günleri, sildim, gittim Her türlü hatayı yaptım da, işte geldim Ne olur kızma da, affet anne Hep yanlışı seçmişim, hata dolu geçmişim Yanıyor bak içim, kızma nolur, affet anne! Sana verdim hep zahmet, bilmedim kadir, kıymet Nolur beni affet, ….affet anne İçim dışım kördüğüm, karardı bak gecem, günüm İnan ki çok üzgünüm, ‘Yavrum’ de, affet anne Sıkı sıkı sarıl bana, masallar anlatsana İnan muhtacım buna, büyümemişim ki daha Yalan dünyaya kandım, altın kalbini kırdım Ben aldandım, kendim yandım, affet, affet anne Sensiz geçen her günüm, karadan da karaymış Anladım, en büyük yara, gönüldeki yaraymış Dedim, “Yaram anca iyi olur, anam saraymış”, Senin olduğun yer bana saraymış, affet anne. Sensiz herşey hayal, herşey yalan, hiçmiş Birşeye değişilmez, anne kıymeti ölçülmezmiş, Yaşadıkça aldım dersi, annedenmiş gerçek sevgi Ben pişmanım, yeter ki; sarılıp affet anne Sensiz aradım da, bir nebzecik huzuru bulamadım, bulunmazmış annem Sen affeyle bu büyümeyen bu çocuğu ‘Yaramaz’ de yine, …yine affet annem Ahmet Ünal ÇAM |
Ağlamak varmış Ankara'da
İçimde kanar eski yaralar Göz kırpar eski sevdalar 'Eski' gibi herşey ama Biriktikçe içimde acılar Yenilenir gözümde yaşlar. Birikmiş özlemler dudaklarımda Hüzünlü bir yağmurdan sonra Doya doya, kana kana Ağlamak varmış Ankara'da Ahmet Ünal Çam |
Ağlarım Ben
Garib bir gasvet basar da Beni benden alır ya Kalırım tek başıma Ağlarım ben bahtıma Ahmet Ünal Çam |
Ah ulan, Ah!
.............................. 02-Mart-2007 15:50 İçimde bir ses var, yine çığlık çığlığa acılar uzak durun, toplanır gelirler şimdi şiir olurlar Ah ulan, Ah! kaçıp gitmek vardı Kaçıp gitmek, bu diyardan Geride bırakıp şiirleri Ulaşılmazlarda bırakıp yitik ümitleri Kaçmak, tüm acılardan tüm vefasızlardan Ne anlayan var halden, ne de anlarım kendimden Yalnızlığın tüm köşegenlerinden teğet geçmek vardı Ben gidince buralardan Ardımda kalır bir ses, (ki, içinde biraz da sevinç) gizliden veya açıktan; 'Bir garip şair vardı! ' Ah ulan Ah! Gitmeyi beceremem, ölmeyi beceremem Unuttum tüm kötü sözleri Küfretmek vardı namussuzlara, Namluların üstüne, ölümüne yürümek vardı Ah ulan Ah! Açıp bağrımı rüzğara karşı bağırmak vardı, bağırmak sonra dinlemek uçurumdan İzlemek vardı dünyayı bulunmayan mezarından Ne yaşamayı becerdim ne ölmeyi, Şafaklarda söndürüp tüm mumları, Kapayıp ziyaretçisiz, gönül konağımı Ardımda bırakıp gözyaşlarımı Ah ulan Ah! .. Kaçıp gitmek vardı Ahmet Ünal Çam |
Ah! ve Rengi
Dolaşır sokak sokak bir bedbaht Bir aşık ağlar, yükselir bir ah! Ve rengi yalnızlığa karışır Tenhada bir şiir yanar, Bir şair hüzünlü bakar. Çeker gider gizlere Gözleri gelir aklıma kâh, ..ve rengi kaybolsam umutsuzluklarda o gözler pusulam, o gözler hedefte nirengi o gözler kahverengi Akşam olmalı, bir bahar rüzgârı çarpmalı yüzüme ve bir kahve elimde İçerken acısını renginden anlamalıyım Ne kadar koyuysa kahve rengi Her yudumda odam hüzne karargâh, Ve rengi değişir, kararır Yavaş yavaş Bir melankoli beni alır, Tüm sevdalara yüreğim olur dergâh, Ve rengi kızarır Bir yetim ağlar uzaklarda, Bir zalim güler, Kadeh kadeh günah ve rengi geceye karışır Sonra, Yare söylen(e) memiş sözleri(mi) Yıldızlara bir bir dize dize şiir şiir, dize dize ağlarım, Belki gece biter, gün de doğar sabah Ve rengi güneşlenir Unutturur eski acıyı yenisi Düzelmez dengesi ruhun Her aşkta eski hüzün Her aşkta yeni güzergâh, Ve rengi değişir umudun Ahmet Ünal ÇAM |
Akşamüstü Kızılayda
Kalabalık akıyor,o yandan o yana Aklım sana gidip gidip geliyor. Anlamıyor insanlar beni,anlamıyor. Çalıyor bir kaset,ortalıkta gürültü Senden gayrısını kulaklarım duymuyor, gözlerim görmüyor. Saatler beş'i vuruyor Kızılayda Sensiz bir akşam daha yaklaşıyor, geliyor pervasızca üstüme. Ne dizlerimde derman, Ne içimde umut kalmış, kıpırdamıyorum bile. Karanfil sokağı telaşlı, Kalabalık akıyor o yandan o yana. * * * Gözlerim,seni görmüş bir renkte, Ben sendeyim,ya da sen bende Karanfil sokağı yok, İnsanlar yok, Kasetçiden gelen ses yok, Zaman-mekan kaybolmuş, Sen ve ben varız; Bir şeyler fısıldıyorsun kulağıma, Anlamıyorum,dinlemiyorum, Dalmışım güzelliğine. Sesin sadece bir nağme, sözcükler önemsiz. Konuşuyor,gülümsüyorsun, ellerini uzatıyorsun, ellerimi uzatıyorum... ...ellerim boşlukta kalıyor. Gülüşler,garip bakışlar üstümde dönüyorum gerçeğe; sen yoksun! ..sen yoksun! .. Utanarak indiriyorum ellerimi. Gülümseyişin uzaklaşan bir kızda kalıyor. Saatler durmuyor akşamın altısındayım Kızılayda. Bir daha,bir daha uyanıyorum ...sensizliğe. Ahmet Ünal Çam |
Alacağını alır zaman
Nedir bu ah! , bu ne figan! Alacağını alır zaman Önce şakaklarda aklar başlar Sonra çekilir dizde derman Ahmet Ünal Çam |
Alır Götürür
Bu yollar alır götürür, seni benden Şarkılar alır götürür, beni benden Kahırlar alır götürür, canı tenden Ahmet Ünal Çam |
Alıştım
Her yıkılışımda yeniden doğrulmaya çalıştım Acılarla birlikte yaşamaya alıştım. Ahmet Ünal Çam |
Aman Yar Neyler
Gözüm Nur’u, çıkmış da, seyran eyler Baksa, aşkla yanan gönlüme derman eyler “Ol bi ilaç” derken derdime, Acımaz da halime, “Aşkımla yan” diye ferman eyler Sıkıntılı anımda, olsa yanımda Güldürür günü-güneşi, en güzel zaman eyler Dostum az, düşmanım çok iken Düştüğüm darımda, tutar da “aman” eyler Çıkarıp beni umut dağına, sonra bırakır Umulmadık anda halim yaman eyler Ahmet Ünal ÇAM |
Ankara'da, Denizlerin içindeyim 03-03-2006 16:45
Gemiler geçip, gidiyor dalgaları yara yara... görüyor musun? Ve koca dalgalarda bir gemi çırpınıyor görüyor musun? Hep iş, hep güç kaldır başını artık fırtınalar kopuyor içimde. Allah aşkına söyle... Ben senin gözlerinde boğulurken, sen de benim gözlerimde... gözlerimin ta içinde denizi görüyor musun? Ahmet Ünal Çam |
Anlar mısın? .............................(Şarkı-Türkü biçimi)
Gökyüzünde parlayan yıldız, Derdim desem anlar mısın? Kalbim O'nun için yanar, 'Yanar'desem anlar mısın? Yoksa sen de benim gibi Bir hayırsız yar elinden Gece-gündüz ağlar mısın? Neye baksam,karşımda 'O' Ekmeğimde Aşımda 'O' Dertli, garip başımda 'O' 'Sevdim'desem anlar mısın? Yoksa sen de benim gibi Bir hayırsız yar elinden Gece-gündüz ağlar mısın? Gündüzlerim, gece oldu, Gülen yüzüm, yaşla doldu, Görmeyeli aylar oldu, Hasretimi anlar mısın? Ahmet Ünal Çam |
Aralık Bırak Kapıyı
Kusura bakma, anlayamadım “Merhaba” demek için uğradığını. Bitireceksin sandım, yalnızlığımı… Giderken, dönecekmiş gibi aralık bırak kapıyı. Gözlerini mi bıraktın duvarlarımda Ve sıcacık ellerini avuçlarımda. Bu kışı çıkaracak kadar, Biraz da ümit bırak ne olur. Hele, bahara kadar çarparsa kalbim Gelir kapısına, yeni hüzünler, yeni sevdalar Gizlenip, umutların ardında Ahmet Ünal Çam |
Arama
Beni, yoklugunda arama Ben, seninle var oluyorum yoklugunda; deli-divane zamansız hiçliklerdeyim Kendimi kaybediyorum Adressiz odalarda Caddelerde buluyorum. Henüz 'Ben' olamadan 'Sen' oluyorum, 'Ben'i arıyorum Aynalara bakıyorum Yalnızlık sırıtıyor Takma dişleriyle Yalnızlık; 'Ben sen değilim' diyor Kimliğini çıkarıyor ...ağlaşan insanlar dökülüyor Zor kapattığı cüzdanından gözyaşları süzülüyor 'Ama sen bendesin' diyor süzülen güzyaşları arasında hemen tanıyorum kendi acılarımı sesimi duyuyorum; imdat isteyen Atılıp kurtarmak istiyorum Ayna kırılıyor... Yalnızlık darmadağın Elim kanıyor Bir ses beni uyarıyor sensizlikten sensizliğe Bakıyorum gerçekten yoksun! Ses yine usulca bağırıyor 'Hayat devam ediyor! .. Saat akşamın beşi! ..' Yemek saati Sofrayı hazırlıyorum, uyurgezer Mutfak bana yardım ediyor. Senin için de çatal-kaşık koyuyorum 'Baba' diyor, yavrumuz; 'Ben de geleyim mi? ' Boşluğa bakıyorum, gülümsüyorum; 'Acele etme yavrum, henüz yoksun! ' Duvarda bir çocuk ağlıyor... Yokluğun acı veriyor Lokmalar yine boğazımda vagon vagon... Çatalını kırıyorum Ümidimi kesiyorum Sevinme; tıbben yaşıyorum... Ahmet Ünal Çam |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:43 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.