![]() |
Gülay Yıldız
Aşkının Derdindeyim
Öğrenemiyorum sensiz ayakta durmayı İki gizemli perdeyi sarmışlar yüreğime İçimdeki acıyı kanatıyor üzerindeki iğneler Aklıma geldiğince acıyorum Gerisi boş bir nefes alış Tohumları ağaçların ve dahi çiçeklerin Yeni bir yaşama hazırlanıyorlar; mevsimin adı bu Ben ölüşlerin içindeki duygularımı kurtarma çabasındayım Ellerimi hançerlesede kader, sıyırma telaşındayım aşkını Çare yok değil mi gidiyorsun! Ben dünün düşüncelerini sildim sevgili Ne yeni biri, ne dost ne de kardeş derdim Sensiz kalışlarımı cezalandır ve dön artık Ne gözüm yaşa tahammül eder ne sensiz geceye günüm Dön benim biricik bebeğim Aşkının derdindeyim... Gülay Yıldız |
Ayna Yüzleşmesi
Yüzümün acıyan diğer yanıydın, Baktıkça yüzleştiğim aynalarda. Aynalar kustukça seni Yüzsüzlüktü çarem, Kaçtım ağlamalarda Oysa; Yaşanmamışta Yalnız kalma korkusuydu Öfkelendiren... Öfkem delirttikçe Kaçmaktı çarem Ağladım aynalarla Gülay Yıldız |
Azrail Sundu Günümü
Orağını bırakmışsa bugün azrail Ki nefesini bağışladı sana Derdi; bir gün daha yaşa Sen bugünü düşün Yarına bak Dünü sorgula.... Gülay Yıldız |
Batın'a Mektuplar (1)
Ömrümün en güzel düşü gözlerinin karası, kıvrıklığı kirpiklerinin. Yastığına dökülen her bir saç taneni yıldızların ışıltısına bulayıp öpüyorum uykumdan önce. Her yanını kopyaladığın kana bile aşık bir yüreğin minik yarısı; hayatımın en büyük ödülü olacaksın diye nefes alıyorum. Atacağın ilk adıma kadar her gece yürüyeceğin yolları tarif edeceğim sana. Benzesin diye dua etttiğim 'baba' gözlerine bakıp, 'baba' ellerini tutup, tıpkı 'baba' gibi kokun sarsın odamı diye dualar edeceğim. Baban gibi gülümse diye dudak kıvrımlarını dualarla okşayıp, annen gibi ışıldasın diye gözlerine sevgimi akıtacağım. Rüzgarına hayran kalsın diye tüm evren, en asil gülücükleri cebine doldurup, kasırganda savrulanları sar diye merhamet suyundan yudumlar akıtacağım minik dudaklarına. Batın'ım; yüreğimin ışıltısı azalmayan en parlak yıldızı. Tüm sıkıntımı dağıtan en asi rüzgarı. Sen anne dersin diye beklediğim her gün bir ibadet sanki. Olur da diyemezsen diye akıttığım her gözyaşı bile kutsal bir suyun kaynak damarı. Varsın olmasın rahmimde sıcaklığın, varsın vurmasın ilk tekmesi tamamlanmaya çalışan bedeninin. Kan yarını ne kadar sevdiysem o kadar sevdim seni... Kimse sevmeyecek bu kadar düş gözünü, düş elini... Gülay Yıldız |
Batın'a Mektuplar (2)
Batın'ım; Kalbimin atışı oğlum... Ellerimden kaydıkça sen, kalbimin içinde bir yer deliniyor. İçimden oluk oluk aşk kanıyor... Yaşama sevincimi çalıp asıyorlar dar ağacına... Hayalinin baba yarısı, elinde bir urgan, karşımda bekliyor yıllardır sabırla... Gözlerimdeki gülüşleri gömüyor(lar) ... Varlığının hayali bile yetmedi oğlum. Üzgünüm... Öldürdü(ler) içimdeki çocukluğunun hislerini...Acımadan yargıladılar tüm sevgi sözcüklerimi, kalbimin acısına tahammül edemeyen asabi söylemlerimle.... Katledildi aşkımla, ihtimalin... Onca harfi dizdi önüme aşk diye, hepsi de sen katili... Anlamadı oğlum... Anlatamadım... Şimdi, Ben verirsem son nefesimi... Sen damarlarımda ben yarım olarak kalırsan sonsuzlukta, biliyorum ki, eksik halin bile bilir; bu anne sen tam ol diye, saçlarını süpürge etti yıllarca aşka... Gözlerini akıttı 'o'nun yolunda... Nefes bildiği sevdasını solumaktan suçlu bulundu herkesce. Yine de savundu her bir zerresini nefesinin... Ağladığı *******de bile dilinin ucuna gelen laneti yuttu... Kendini lanetledi her bir acıda... Sabrı şimdi, iradeden alıp çöplüğüme attı(lar) ... Sevinci yaşamın, iki parçalı bir kalbin ezilmişliğinde kayıp... Batın'ım... Can yarım... Anlatamadım... Affet... Sonsuzun içinde azadsın. Seni, anlatabilen, hak eden bir anne alsın.. Uyutsun sarsın... 2007 Mayıs, kalp acısı gecesi Gülay Yıldız |
Bedel
Yakınsın bana aynadaki görüntüm kadar Ve tıpkı onun gibi sanalsın dokunmak imkansız Yanımdasın besbelli işte, doğruca Ama olmamalı gibi uzaksın Karanlığın sonunda sevgim bekler sevgini Kusursuz imkanı fırsat gözler Gözyaşım pınar olsa da bil ki; Bu acıya bin gülüş bedel... Gülay Yıldız |
Bekleme Gözyaşı
Mesafelere sakladığın gidişinde Aradım gözyaşlarıyla hüznün mührünü. Vicdanı olmayan nefes alışların Verişlerini sorguladım Nedensiz... Gidiyorsun! Peşinden geliyor - Bugüne dek sessizlik oynayan küfürlerim Helal mi edilirmiş hak? Bilmem öyle adetleri.... Bilsem de hatırlamam adın gibi Bekleme! Sızılarla beslenen bir bebek oldu kalbim Bebeğimin adımı; Her bir sancı vurgunu. Aramıyorum koltuğunda sıcaklığını Ve Anmıyorum o aşk hikayesinin şarkısını! Kuruyan gözyaşı pınarları benim abidem En büyük sırdaşım yastığım ve yanlız gecem (Haziran 2004) Gülay Yıldız |
Bekleyiş
Limoni bir yaşamdayım Ekşi bir tat var hayatımda Zamansız kayıpların üzüntüsü Apansız gelişlerin sevinci Mevsim değişimlerindeki yabanilik gibi Tuhaf gel-gitlerde, hüzünlü bir bekleyişteyim Gülay Yıldız |
Ben
Sessiz ve ılık bir sıcaklıktı gecenin sunduğu Ardından derin bir çığlık ve ağlama 'Yeryüzünün en nadide parçası' demiş annem adıma Adımla bütünleşmişim o an Hassas, alıngan, kırılgan... Gülümseyen, gülümseten Gül kadar narin ama kutsal Ay kadar parlak ve sadık olmuşum Dönmüşüm etrafında sevdiklerimin bin tavaf adına Yıldız kadar parlamışım kendi yüzüme Yansımış kalbimden ışıklar sevdiklerime Ve en soysuz günün birinde Çalmışlar kalbimi, sevgimi... Bekleyen olmuş adım Uğursuz *******i bekleyen, Aşksız hayatı bekleyen olmuşum... Acı olmuş diğer adım, yüzüm solmuş Dedim ya, 'Yeryüzünün en nadide parçası' demiş annem adıma Almış tekrar koynuna, ısıtmış Hergün bıkmadan yeni bir ben olmuşum... Gülay Yıldız |
Ben Şairim
Ben şairim! Yazdığım her mısra afet olmalı... Ben şairim! Kelamlarımı bölüp yer Kalemimin mürekkepsizliğinde susuzlanırım. Ben şairim! Acısını hayatın mısralaştırır, Kelamları acıyla hayata katarım. Acırsın! Ben şairim! Sevdamı ona katlar, Destan diye sunarım. Solgun gözlerinin rengini Güneşe denk tutar, anlatırım... Ben şairim! Kelamla adamı on yerinden bıçaklar, Küskün bakışları, kıskanca katar, Ayakta alkışlanırım. Gülay Yıldız |
Ben Yine de Sevdim
Camların buğusunda gizli adın Ve mavisinde kalmış gözler suların Sensiz adımlarım ardındaki boşluk benim adım Alışkanlıklarına gömdün beni Ben seni yine de anladım Uzun yolların nöbetini tuttu gözümdeki yaşım Kısa yollarda yine de hasretti adım Hasreti gün geldi yaktı sevdam Küllerinde aradın bitmişliğin sevdasını Ben seni yine de saydım Anlaşılmaz kelimeleri doldurduk bir balona Saldık gökyüzüne, kuşların göğüne En olmadık yerinde patladı sanki gök Saplandı tüm kelamlar bir bir kalbime Ben seni yine de kırmadım Ne edalar ne haller kaldırdı gözlerim Bitene git bile diyemedi dilim Ellerim bağlı, gözüm yolda kaldı belki bin kere Gelişlerini zehir etti gidişlerin her seferinde Ben seni yine de sevdim Gülay Yıldız |
Benim KaLan
Mana arıyorum gülüşlerin ardında Sessizce çekilen rüzgarı sorguluyorum, nereye? Bir kalabalık ki sorma gitsin... İçleri boş kafaların yankısını duyuyor kulaklarım. İki kelime arzını beklerken dünümden, Yarınımı kaçırdığım trenin yalnız raylarında gözyaşlarım Üstünden geçen her bir ağır yükü omuzlayan, Kocaman bir yürek olmuş içimdeki yumruk Öyle bir başımı dik tutmuşum ki İki kıvılcım sıçramış yüreğine gözlerimden Ürkmüşsün, gitmişsin İçinde kalanları kusmuşsun! Yanlızlığını paylaştığın yatağın batmış... Benim mağrur duruşum ne sana ne başkasına sevgili İçimde yıkılmayan kaleler bana annemden hatıra Uğraşma boşuna... Gözyaşlarım geçici, gülüşlerim kalıcı Gülay YıldızBenim KaLan Mana arıyorum gülüşlerin ardında Sessizce çekilen rüzgarı sorguluyorum, nereye? Bir kalabalık ki sorma gitsin... İçleri boş kafaların yankısını duyuyor kulaklarım. İki kelime arzını beklerken dünümden, Yarınımı kaçırdığım trenin yalnız raylarında gözyaşlarım Üstünden geçen her bir ağır yükü omuzlayan, Kocaman bir yürek olmuş içimdeki yumruk Öyle bir başımı dik tutmuşum ki İki kıvılcım sıçramış yüreğine gözlerimden Ürkmüşsün, gitmişsin İçinde kalanları kusmuşsun! Yanlızlığını paylaştığın yatağın batmış... Benim mağrur duruşum ne sana ne başkasına sevgili İçimde yıkılmayan kaleler bana annemden hatıra Uğraşma boşuna... Gözyaşlarım geçici, gülüşlerim kalıcı Gülay YıldızBenim KaLan Mana arıyorum gülüşlerin ardında Sessizce çekilen rüzgarı sorguluyorum, nereye? Bir kalabalık ki sorma gitsin... İçleri boş kafaların yankısını duyuyor kulaklarım. İki kelime arzını beklerken dünümden, Yarınımı kaçırdığım trenin yalnız raylarında gözyaşlarım Üstünden geçen her bir ağır yükü omuzlayan, Kocaman bir yürek olmuş içimdeki yumruk Öyle bir başımı dik tutmuşum ki İki kıvılcım sıçramış yüreğine gözlerimden Ürkmüşsün, gitmişsin İçinde kalanları kusmuşsun! Yanlızlığını paylaştığın yatağın batmış... Benim mağrur duruşum ne sana ne başkasına sevgili İçimde yıkılmayan kaleler bana annemden hatıra Uğraşma boşuna... Gözyaşlarım geçici, gülüşlerim kalıcı Gülay Yıldız |
Benim Penceremden
Bir yudumunda gizli hayat; Çağlayan ırmağın akışında Vardığı çölleri yeşertişinde sevgi; Sevdiği gönüllere umut salışında Minik bir bebeğin gülümsemesinde huzur; Annenin kucağında uyunan uykuda Tanrıya yakarışında beklentin; Gelme ihtimalinde sevgilinin aklına Öpüşünde gizli aşk; Sımsıcak vücuduna sarılışında Nefesinde saklanılan ömrün; Nefsinde emanet cennet sana Kaleminde yazı, kelamın dilinde; Dudağında tebessüm, sevgin kalbinde Korkunda değil yüreğinde iman, Tanrıya olan sevginde... Gülay Yıldız |
Bilinmez
Güvenilir ya da güvenilmez duygularım Bir adımda biten ama asla tükenmeyen Bir kor, bin ateş gibi devam eden Ama asla anlam verilmeyen Özlemse son raddede, O uzak mı uzak bana, Doğrusuzluk deryasında boğuluyorsam bugün Yılanları gizlediği, hançerleri sapladığı yolda Onu ararken verilen yanlış kararlarda hata Yaşam sıkıcı ve bitik Bir kaç mum ışık tutan Ve birgün o acımasız rüzgar Bitirecek o son umudu inan... Gülay Yıldız |
Bilsen ki
Bilsen ki duygunun başka türlü anlatıldığı yerdir kelimeler Ve bilsen ki içindeki kirli kanı atar şiir Okumaktan daha da ileri gider yazarsın Yazdıkça anlarsın, kelimelerle ağlarsın Gülay Yıldız |
Bin Tane Güneş İstiyorum!
Her yanı yılanlarla çevrili bir ada sanki kaderim Dualar okuyarak geçiyorum içlerinden, dokunmuyorlar! Güneşleri doğurtmak istiyorum günüme 'Bir tane var' diyor masalda ki dede 'Ve binlerce isteyeni var' diyor Anlıyorum ki hak etmeliyim önce... Mistik bir koku var hafızamda senden kalan Bir tütsü yakımında geçen zamanların getirdiği Onsuzluğu unutturan sevdanın hediyesi... İki yana düşmüş acılarımı çamurlarda bırakan, Orda eriyip gitmesine göz yuman, Baharın peşine takılıp gelen bir kırlangıcın sesi Budur hayatımı kolaylaştıran yan... Ve sonsuzluğun olmayan bitişinde hayal ettiğin Parlak bir inci tanesi gibi hayalimdeki yerin Acılarımı eriten ve bana sevgiyi bırakan rüyanı anlattım Fincanın dibinde kalanlar gibi sevdası tadın Gülay Yıldız |
Bir Gülün İz Düşümü
Bir hüzünlü şehir masalı saçların. Saçların, şehrin hüzün sarmalı. Ne yana savrulsa bir melek endamı, Her bir teli pırıl pırıl saçların. Gülüşünü aydınlatan kıymetli birer taş gözlerin Gözlerin, dostluğun kaçınılmaz gülücüğü. Ne kadar sussa o kadar anlatır sevgini Her bir haresi ışıl ışıl gözlerin. Ne kadar uzağındaysan coğrafyamın O kadar yakınsın ruhuma Gülün izi, Saçları gün aydınlığı, bakışı kıskanç dost ışığı, Hangi uçurumdan yuvarlansam Desteğim ellerin... Güliz' ime... Gülay Yıldız |
Bir Masumcuk Hediye
Tebessümleri gamzesine kaçmış Koca adam bakışında gözlerin... Gözlerin; Ilık bir denizden dalgalanmış Ufkun çizgisinde demirlemiş, Birer düş sebebi... Ürkekliğini gerisinde bırakmış Kendinden emin duruşunda ellerin... Ellerin; Bir maziyi hançerlemekten tutulmuş Onca gün anısına el sallamış Ansızın gidiş nedeni. Kıymetli mi değil mi bilinmez sözlerim... Sözlerim; kırgın uyku yeniği Yine de bildiği ve dillendiği Güzel bakışlı, sıcak tutuşlu hallerin... 2007, Mayıs 19 *Yeni yaşın kutlu olsun hediyesi.... Gülay Yıldız |
Bir Mevsim Kondu Odama
Güneş doğuyor tam karşımdaki pencereden Vuruyor parıltıları iki büklüm olmuş ruhumun üzerine Damarlarımda donan, akamayan kanı ısıtıyor. Uykudaki hayallerimi ayaklandırıyor, Tepiniyorlar beynimin en gizli hücrelerinde Yeni bir mevsim uyanıyor odamda, hissediyorum Kokusu, şöyle ılık bir rüzgar tazeliği Birazda, deniz ile karın birleşimi bir tütsü gibi Yandıkça gözyaşlarımı buharlaştırıyor, Tüttükçe anılarımı odanın havasına katıyor, Kattıkça canımı yakıyor... Yeni bir perde aralıyor gözlerim Bir koridordan geçiliyor önce Kimseciklerin kalmadığı, sessizlik ve hüzün bekçi Kocaman bir kapı kapalı ama açılacak aniden İçeride odalar dolusu gül yığını ve sevgi Mis gibi tütsü, gül yaprağı, ılık rüzgar ve kar Yeni bir mevsim, yeni bir perde, beynim harekette Kıpırdanıyor bedenim, yüzümde bir gülümseme Canım yanıyor, doğuyorum yeniden Birileri tutup çıkartsa beni ve ağlasam doyasıya Bildik bir hikayenin yeninden yaşanılan yanı Hayatımın tekrarında anlamı olsa bu mevsim İçimdeki acıyı yaksın bu güneş Ve doğursun yeni bir gelecek odam da rakseden bu cismin Gülay Yıldız |
Bir Örnek
Yaklaştığın bir buz dağı, görünen yanıltabilir Sevgim karmaşıklığın aynası, beni sana yansıtabilir Uzak dur alevim üşütmesin Yüzündeki çizgiler sana bir, bana bir Denizlerin üzerinde yakamozların Ve asi nehirlerin taşıdığı kayaların Rüzgarla savrulan tozun toprağın Evrene sunduğu sevgim sana bir, bana bir Kelamım bitişin son dansına eşlikte Ellerim gidip gelen kağıdın son çizgisinde Sessizliğimi çığlıklaştıran bu gecede Derindeki manalarım sana bir, bana bir Gülay Yıldız |
Bir taş düşün, işte o benim yüreğim...
Bir taş düşün, işte o benim yüreğim Ve bir damla benim gözlerim Düşer damlalar taşa, taş erir Ve yanlız ben öldürürüm katilini Yanlız ben azad ederim yüreğini Yanlız bana çalışır azrail Yanlız benim yanımda durur o huri... Bense tatminsiz yaşarım hayatı Beklerim o taş erisin, bitsin Ve yanlız yanında seni getirsin sular Ne azrail, ne huri Canım sadece seni diler Gülay Yıldız |
Bittin
Yüksek, kalın duvarlar ördüm etrafıma Dışarı çıkmak istemiyorum İzin vermez bekçilerim bir daha içeri de girmene Sildim ayak izlerimi, girişi bulamazsın bile Anla artık seni istemez yürek Kabullen, bak! Isıtamıyorsun ellerimi Bitmiş o sağanak duygular içimde Yüreğimin çırpınışları artık senin için değil Başka gözler için yanıyor gözlerim Başka teni düşler ellerim Hayaldin, istemdin belki ama artık BİTTİN... Gülay Yıldız |
Birikenler
hiçkimsenin bilmediği bir derinin içinde yaralı bir kuytu içim... dokunmasınlar diye yaramı büyütmeye razı oldum, acımaktayım... bir ben var __sanıyordum tek yakın! oysa yanıldığım yazıldı kadere iki gülücükle... Bildiğim tüm yaşananlara inat Beklenilen yokedicisi misin geçmişin? Var mı büyülü asanla huzuru saçma yetin? Her 'evet' e bir 'gel' var bende Gülay Yıldız |
Büyük Evin Küçük Kızı
Meleklerden yansımış güzelliğin Minicik ellerinde gizli sadeliğin Mevlam korusun güzelliğini Mis gibi kokunda bebekliğin Büyük bir ailenin küçücük kızısın Kocaman sevgilerin tek odağısın Mevlama dualarla geldin yuvamıza Yokluğunda her yerde aranılansın Gün gelecek kendine dalacaksın Bilmediğin alemlere bulaşacaksın Mevlam koruyacaktır seni Hep mis kokulu kalacaksın Biricik Yeğenim Hilal' e Gülay Yıldız |
Cadıda Kelimelerim
Gecenin inci tanelerinde keşfettim yalnızlığımı Bir çoğunun içinde ama sadece kendi ekseninde Kelimelerimi dökmüşüm farkında olmadan fezaya Ve cadısı! ... gecenin toplamış peşimden yalan yanlış Sıralamış keyfine göre hayatımı, yanlış anlamışsın Gidişinde farkettim aciz kalan yanımı Kendime söz geçiremeyişimde ve gözümdeki yaşta Acılarımı döktüm sayfalara sırf dudaklarıma inat Dillenemeyen kelamları kalemime akıttım Kalemim yazdıkça gözlerin kapanmış, okumamışsın Bedenimdekileri hissettim senden sonra Bir iki ritimsiz acı ve sona yakın atış kalbim de Fark edilmeyen bir soluk, ağırlaşan göz kapakları İki adet el izi, biri benim, diğeri senin Yaklaştıkça elim, anladım ki korkmuş uzaklaşmışsın Geceden daha koyu renkte bir giyside andım seni Ceplerinde bir yaşam gizli, düğmeleri benden kopuk Son ütüsü tahtamda kalmış, belli ki ben okşamışım Biri almış üstünden benden farklı, koku; cehennem rüzgarı Gözlerin açılamamış belli, farklı rüyada uyuyakalmışsın Gidişine yazıldı bu şiir ve tabii dönmeyişine! Bitmeye yüz tutmuş bir yaşamın sevdasına adandı, Başlayacak bir umut avının gelişinin şerefine. Bitse bile bilirim görecek bu gözler, Bensiz kalan yanların üşümüş olacak, yaşayamayacaksın Ayaktayım (Heybeti gidişinde arayan, yaşamı restlerle kıyaslayan, sevgiyi sözde sanıp, yüreğini boşaltanlara ithaf olunur.) Gülay Yıldız |
Can Yanar
Yangın yeri kalbim, yanıyor. İçimde sızı, yüreğim dağlanıyor Mahşer yeri avuçlarım Gözlerim yolda, bekliyor... Aldırma, yanarım alev alev Aldırma, saçlarımda aklar Ağlama, biterim elbet Ağlama, sevda ölmüş, can yanar... Gülay Yıldız |
Çağrı
DEĞERLİ LS KATILIMCILARI; HER ÜYEMİZİN AŞAĞIDAKİ MESAJI YENİ BİR ŞİİR EKLER GİBİ YENİ ŞİİRLER SAYFASINA, LS'DEKİ GÖREVLERİ VE KENDİ ADLARI İLE 'ÇAĞRI' BAŞLIĞI ALTINDA YAYIMLAMALARINI ÖNEMLE RİCA EDERİM. ÖRNEK: Engin HAMAMCI Gebze Temsilcisi / LS Değerli yazar, şair, ressam, müzisyen, tiyatrocu, heykeltıraş, fotoğraf sanatçısı, tasarımcı, bilim insanı ve sanatın tüm dallarında çalışmalar yapan arkadaşlar; Bu çağrı; Türkiye’deki ekinsel erimenin önüne geçebilmeyi, Yanlış öğretilerle eksik öğrendiğimiz ya da öğrendiğimizi sandığımız Türkçe’yi doğru kullanmayı ve yaşatmayı, Çeşitli politikalar sonucu yitirmeye başladığımız ekinsel değerlerimizi, bir başka deyişle kendimizi, yeniden bulmayı, Sanatın ve bireylerin gelişimlerini sağlayarak, yazınımıza ve sanat dünyamıza yeni adlar ve yapıtlar kazandırmayı, Hızla küçülen ve küreselleşen dünyada, Türkiye’nin kendi değerleriyle ve kimliği ile yerini almasını, önemseyen ve bu amaçlar çerçevesinde çalışmalar yapmak isteyen bütün bireyleredir. Bu çağrı; Paylaşmayı amaç edinen, bu uğurda çalışmalar ortaya koyan, kendisi ile birlikte çevresinin de gelişimini sağlamayı hedefleyen ve düşünen, her şeyden önce topluma yararlı ve toplumda saygın bir edinmek isteyen bütün bireyleredir... LâcivertSanat Oluşumu (LS) : başta Türk Yazını olmak üzere, ülkemizde sanatın gelişimine öncülük etmek, çağcıl değerler çerçevesinde katkıda bulunmak, yazınımıza yeni adlar ve yapıtlar kazandırmak, toplumu bilgilendirmek ve sanatsal etkinlikler düzenlemek; bu etkinlikleri, amaçladığı hedefleri ve tasarıları dünya ile paylaşmak ve bünyesine kattığı insanların gelişimini sağlamak amacıyla kurulan, uluslararası boyutta bir oluşumdur. Lâcivert Sanat, zaman içerisinde, bu hedef ve tasarıların uygulandığı, gerçekleştirildiği, geliştirildiği ve özendirildiği bir ‘okul’ olma arzusundadır. Bu değerler çerçevesinde çalışmalar yapan ve bu düşünceyi benimseyen bütün insanları oluşuma davet ediyoruz. Ayrıntılı bilgiyi www.lacivertsanat.com alanından ya da Antoloji.com’daki LâcivertSanat Topluluğu sayfasından (Antoloji.Com) edinebilirsiniz. LS Oluşumu Görsel Yayını (Web Sitesi) 'nın tasarımı tüm hızıyla sürmektedir. İlk aşamada 2 ayda bir Türkçe / İngilizce yayınlanacak olan LS Dergisinin altyapı ve tasarım çalışmaları başladı. LS Dergisi ile ilgili geniş ve detaylı bilgi daha sonra duyurulacaktır. Başvurunuzu hemen yapın! Siz de oluşumda yerinizi alın! İletişim ve yüz yüze görüşme için arayınız: 555 235 91 74 Selçuk Erat. Gülay Yıldız |
Çetrefil
Çetrefilin içinde labirentlerini oluşturan, bir o kadar da sade bir soluk benimkisi, geceyi aydınlatacak kadar güneş, güneşi karartacak kadar bulut bir düşüm ben... Kumların içine sinmiş soğuk bir okyanus köpüğüsün Korktuğum kadar derin Sevdiğim kadar mavi... Suda çözüp labirentleri Kumdan sağlam kaleler benim derdim Sendeysem dalganı gönder, Bendeysen düşünü ver... Gülay Yıldız |
Çevirisiz Aşk
Paylaşamadığımız bir karanlığımız vardı bizim... İçinde güneş doğurup da katamadık bir türlü günümüze Aydınlatır diye ürktüğümüz günahlarımız belki de Hain hain gülümsedi hep gerimizde O gülücükler; Hani milyonlarca meleğin yüzünde raksettiği anın kalıntısı, Hani o ellerimden dökülen Bin tane gül kokusunun sindiği saçların, Hayran olmamak için deli olunası gözlerin... Aşkını diyorum Aşkını anlatamıyorum! Sözcükleri diziyorum tek ayak tahtaya Hiç biri mana katamıyorlar içimdekilere Hani aşkın diyorum Sen, Farkında değilsin ama Ben Aşkın diye diye ölüyorum... Gülay Yıldız |
Çığlık
Acıkan sözcüklerimi kalemimle doyurmak Ve Sana sunmak menüde tüm kalbimi! Pahası bile belli değil... Sen sen olalı; Kaç kalbi açtın ve girdin __ki kaç hafızada sade bir isimsin... Ben ben olalı; Doğru ki; Birkaç kalbi açtım, konakladım __ki kaç hafızada hem adım, hem sanım hem aşkım.... Canımı yakmışlara lanetim Ve gözümü yaşa boğmuşlara.... Senin gözünün bebeği ya yüreğin Ve sen istedin diye yaşandı / ya gülücükler Farkında değilsin ki; onlardaki imza benim! Ben güldüm diye günün mutluydu Ben astım suratımı diye bitik... Bendim hayatına kattığın ve zamana bıraktığın Ve bizdik paylaşan hüznü Gidişime mi lanetin yoksa hiç gelmeyişime mi? Gözünden düşürdün diye mi bu kin, bu işkence Elime uzak balkonundaki çiçekler Bundan mı biliyorsun sen herşeyi! Ben değildim sanki en sevdiğin... Bugünün bitti, yarını düşün ona göre bil... Gülay Yıldız |
Çıkmaz Sokak Uyarısı
Ağlıyor musun çıkmaz sokakta? Oysa, ben koymuştum 'Daha fazla gitme' tabelasını Girişine sokağın. Okumaktansa, bildiğindi hecelediğin... Kal orda, gözyaşınla sula varlığını Ama adımlama yarınımı Gülay Yıldız |
Devrilen Sene ve Gidişimden Kalanlar
Düşün; Kanatsız uçuşu, gecemin tükettiği Merakım; Senle gidilenin sensizce duruşu. Yılı devirmeye kalan bir iki gün, Hasretin katsayısı kadar acı. Sızlanan yolun vedasızlığı Ağlaşan kumsalın dalgasızlığı gibi bir feribot, bir ada ve bir kumsal Artık anım... Gülay Yıldız |
Dindirdim Rüzgarını
Efendisiydi ya rüzgarların; Gösterdi Efendiliğini! Dindirdim diye afeti, Kesti dans etmeyi rüzgarlarla Ve şimdi, Estiğinde üşüyen yanlarım Hasretiyle yanmakta *Rüzgarın Efendisi'ne Nisan, 2005 23:48 Gülay Yıldız |
Dinen Fırtınaya...
Sen ki, alemleri sarsan tayfundun Rüzgarın dindi, nefesin sindi, Gözlerimin feri gitti! Gitmendeyse hayır; git sevgili Sesleniş, taze bir serzeniş tonunda Sensiz kalışların çığlıkları dipten gelen Ne kopan fırtına sana yakın, ne dinen acı Kafeslerin içine kapatılmış birer kanat sinen Bir volkan ki sorma içimdeki yığın Patlaması an meselesi, her yer titrek Gözyaşımdan bile beter bir kan sızışı Yüreğimdeki hapis sevdadır giden Bir çıkmazın adıydıydık oysa Yasak kısmını sen kaptın, aşk kısmını ben Kal demek sevgidendir, kal Gitmek demekse mecburiyetten... Ağustos Sonu - 2004 Gülay Yıldız |
Diriliş
Senin, ölümün yankısı olan sesin Benim, aksini karşılayan tenim... Uzak köşeleri ıskalarcasına yuvarlanan 3 hatta 4 farklı bilardo topu... Çarptıkça hızlanıyor sesin, Çarptıkça hızlanıyor kalbim... Sadece son durağına sesinin Yankı çiğleşiyor, sesim üşüyor... Her noktanın noktası olup Her virgülün son çizgisine takılmak... Bak; Anlattım seni ve hatta beni, Engelleri... Ve içinde bulunduğun, bulunduğum çarkı Yalanlı, korkulu, aldatmacalı çarkı. Gözlerin belki sessiz ve masum Ya yüreğin... Bana bakan herşey benden yana Ya başkasına bakanlar? ... Ölüm sessizlikse, kalbim can çekişiyor. Ölüm yeni bir dirilişse, Az kaldı kalbim diriliyor.... Gülay Yıldız |
Dolce Vita
Gözlerin dinginliğini yitirir Sessiz akşamların ıssız gölgelerinde... Kalbin yorgun meleklerin nefesindedir artık Ne sen sana yakın olanı sorgularsın Ne de sana yakın olan seni senden uzaklaştırma çabasında Yaşam, kördüğüm yumak Yani siz ve ben, yaşam... İşte bu iki kavram = hayat! Siz ve Ben = Hayat! Kaç madalyon ve onların toplam kaç yüzü? Hepsi ayrı hesap, hepsi ayrı sorumluluk Hepsi ayrı kin ve nefret yumağı Yaşam, düşük bir hayalin üstüne çıkma çabası Zor olanı aşacak tek insan senmişsin gibi Üstüne yuvarlanan kayalara inat bir yaşam Tek yakıtın, sahip olduğun tek yetin, sevgi. Yüzünü güldüren, Dans eden kelebeklerin kanatlarından Seni boşluğa iten o güç Sevgi... Hayatın içinden çıkmış senle beni Yanyana getirebilecek kadar güçlü bir yeti. Sen ve ben... Sevgi... Yaşadıklarımızı birer güç dağına çeviren Seni ben, beni sen Seni ve beni biz yapan En büyük aşkın sönmemiş ateşi Gülay Yıldız |
Duy Sevgilim
Ellerim denizdeyken isterim ki Sende uzat ellerini denize Uzat ki sıcaklığını hissedeyim Çığlık çığlık sesini yolla dalgalarla Bileyim yanımdasın o an Hissedebiliyor musun sevgilim? Gözyaşlarımı yolluyorum sana akıntılarla Biriktir onları ve gel artık Karışsın mutluluk damlalarıma ******* boyunca ağlamak bitsin yar Anlıyor musun beni sana ihtiyacım var. Cerbe Denizaltısına Gönderilen Anılara... Gülay Yıldız |
Düş - II
hayat; iki karış suyun içinde boğulmak dedi baykuş ve öttü üç kere dönüp başımın üstünde sular yükseldi ciğerlerime gözlerim karardı ve azraili gecenin sundu tüm acılarını hayatın elimden ruhuma bir mezardayım... Mezar kalbin Duvarlar dört köşe... Karanlığında boğulan geceme Ne bir ışık sunmak derdi Ne de çıkarmak köhneden Kösnül bir inleyişin sonunda Bıçak elinde, eli yüzümde Sensizlikle öldürülüyorum Gidiyorsun, ellerim boş Kalanlar iki gözyaşı, ritmik bir nefes ve bir de düşün... kasım ortası,2004 gece yarısı Gülay Yıldız |
Düş
zamanı aldılar ve yerine bir düş verdi kahin dedi ki; içindekileri dök bu düş senin düşü aldım, uykum süse boğuldu Yüzün ellerimden kayan bir sevda masalı Sevda masalı bir düş oldu 17/11/04 16:40 Gülay Yıldız |
Düş(üm) süz İz
Ne anlar ruhun, gözlemsiz kalmış aşktan... Şımardıklarının acısıdır bu yaptıkların. Kanatanları cezalandırışındır bana uzattığın el. Şimdi; 'tamam' desem; ruhunu satacaksın şeytana. Bana ipotekli bir beden kalacak... Oysa; Gülümseyen bir kır çiçeğiydi gözlerin Sanırdım ki Saklıydı sevgim iki yanındaki çizgilerinde dudaklarının Ve sırf bu yüzdendi gülümser halin Şimdi biliyorum ki; Tüm o demetler kazanç haliymiş Şeytani bir solukla yendiğin yenilgilerin Yüzüne düşemeyen Aşk'ın İz düşümleridir bu mısralar Düşememiş İz'im yüzüne Düşsüz Kalmışsın Gülay Yıldız |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:56 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.