![]() |
Özgür Köktürk
1002. Gece
Islak bir yaprak diriliğinde düşler Gülüşler çatlamış toprak kuruluğunda... Bir çocuğun masum ellerinde hürriyet Esaret büyüyen çocukların gözlerinde... Kirli bir mendil içinde artık aşklar Sevdalar bir gecelik tutkularda... Mecnun kutuplarda geziyor delice Leyla bin ikinci gecede... |
Acının Resitali
Hani bizim ırmaklarımız vardı Akardı... İçimizde sevda değil Sevdanın ateşi yanardı Yakardı... O nasıl bir közdü ki Birdenbire söndü? ! Sensizliğin voltasında Şimdi dünlerin sızısı yanıyor Sessizliğin ortasına Çığlar düşürerek yakıyor Seyrine dalar yorgun hayallerim Savruk rüyalarımın Seninse savruk hayallerin Yorgun rüyalarının seyrinde Bu seyirler Bu hayaller Bu rüyalar Birleşir mi yeniden titrek gözlerimizde Duyumsamadan acının tadını Vardığında hazzına karamsarlığı öldürmenin Ve özümsemeyi aydınlığı sevmenin Sever gibi birbirimizi Yeniden tutar mı ellerinden Mavimsi düşlerimizin? .. Bazen en önemsiz varlıklar En önemli yokluk olurlar Varlığını tanıyamadan yokluğunla kaldım Seninleyken sensizmişim Şimdi sensiz seninleyim Soluksuz nefesinle başbaşayım Gözgöze resmindeki sesinle Bu yokluk kuru bir boşluk değil Dudaklarımda gezinen... Sayıkladığım ismin değil hece hece Sensin! Hücre hücre... Umutlar gökyüzünün serenatını dinliyor Ben acının resitalini... Ve alternatifsiz bir gün doğuyor! ... |
Âciz Düşler
Âciz düşler ortasındayım Uzun ******* yarısında Hicran buğusu ömrüm Kahrım kendime Ölmek istiyorum yaşam içinde Kendi ellerimle... Yolum çıkmaz Umudum yitik Savrulan yalnız hayallerim Bende kalmadı benlik Feryadım en derin suskunluk Yüreğim kırık... |
Aç Baykuşlar
Gece karanlığında gayrı meşru bir egzos dumanı Yarım sevinçleri bütünlüyor sızısıyla Anlara sarkıyor izdüşümler Saatler sırılsıklam Çırılçıplak saniyeler... Ekşi bir nikotin dumanı Devr-i daim yapıyor odada Duvara yansıyor kırık düş Edilgen bakışlara gizleniyor serzenişi boş gözlerin Zaman loş vakitlere akıyor Hoşluğunda avareliğin... Karnını deşiyorum gecenin şiirlerle Hançer hançer mısra saplıyorum kalbine Yalnızlığı yazıyorum her dizede Yakıyorum umutları satır satır Yalan imgeler kuruyorum kütleler içinde Satıyorum yalancı kitlelere... Ölüm, seyrinde cinayet sahnelerinin İntihar krizinde onur Aşk, akıyor iki kaş arasından İki bacak arasına Sevda dallarında aç baykuşlar... |
Aç Gökler
Bereketli şafakların kızıllığında Sarı günlere özlem duyar ******* Her aşkın gizi sıra sıra Dizilmiş, çırpınarak bekler Dertleri korlar içinde yanar gibi Sevdalar yok olur yok içinde Özü mahrum kalır yarınlardan Varlığı bulur hiçliğin özünde Dostu dostluktan sıyrılmış Kara bulanmış kara matemler Sitemi damlada saklı kalmış Neyler buğulu gözler, aç gökler |
Açlık Akşamları
Akşamın inadına güneş koydum pencerene Sildim bütün yıldızları ayın hatırına Gökyüzüne adını yazdım harf harf Nokta nokta işledim semaya aydınlığı Her karanlık sökünü Söküldü kahverengisinde bakışının... Gözlerim gözlerinin içinde Ellerim üşüyor Açlık akşamlarında... |
Adı Yalan
Haykırmasın varsın suskun dağlar Boşa ağlamasın küskün yağmurlar Ne teselli verir kurumuş yaşlar Bitmiş bir sevdanın ne faydası var Yanarmış, bırakın yansın ******* Alev alsın, közde bütün heceler Arzuların ateşinde kalanlar Düşmüş bir yaprağın ne anlamı var Döküntüleri sabahın sisinde Yıkıntıları gece pençesinde Yine riyâların penceresinde Adı yalan olmuş, ne doğrusu var |
Adım Umut
Sessizlik dolu gecenin içinde Bakışlarının derinlerinde yankılanırım Dağınık gülüşlerde savrulurken Somurtkan akşamlara kanarım Adım umut, her umutsuzluğa inat Düş olur sönerim sensiz karanlıklarla Yarım kalan her an parçalanırken Sinerim hücrelerine aşkla, sevdayla... |
Ağlamak
Kırık bir hüznün yamacına yaslanır ömrüm Ellerim ıslak... Düşlerim alevinde kalır Sorgusuz umutların Düşlerim muğlak... Sevda yakarışı dolu boş bakışlar İçsel ezgiler mırıldanarak Dudaklar korkak... Gözümde bir damla yaş Yarınım ırak... |
Ağlarım
Zulümlerin suçu Yaradan’da mı Dualar ahlar naz olur ağlarım İsyan dolu yürek: oradan da mı İnkârın inkıraz olur ağlarım Düşme umutsuzluk deryalarına Aldırma ateizm salyalarına Kim derse ki sana, dualarına Boşadır her an, saz olur ağlarım Sende son bulurdu acı unutma Her yanımı sardı kalleş karartma Bir ses versen yankı verir uçurtma Kışına her dem yaz olur ağlarım Her ne gelirse bil ki var hikmeti Sabır zamanıdır; çöz, gör hikmeti Yumma gözlerini gel, sar hikmeti Biterim şimdi, az olur ağlarım |
Ak
Eski bir şarkıdır dostluk Keskin kokuşlu nâmertliğe inat Rüzgârın esişine bırakılan umut Eğlenir yüreğimizde Mahpus sıcaklığında... Ak şafaklara yazarım adını Kana kurşun işlemez ki! Bilinmez zamanların seyrinde Uzar giderken yolum dizelere Ne hırçınlığına yerinirim Aymazlığına şaşarım ne de Rüya olsan riyâsızsın yine... |
Akbaba Sofrası
Alnımıza çatılı terki güneşin Kısır sorular yumağı bellekte İnce bir sitem düşlerin ardı Dünlere sarkan sızı serzenişten kalan... Kanlı güncelere karışır ağıt Akbaba sofrasında cesedim Gülüşler yırtılır umudun bağrında Kanayan bulut artığı zaman Sevda gömütü her yürek Her sevi isyana mekân Asit fenik kokusu yürek şehrimde Adım, adım adım yankılanıyor Kesiyor nefesini sokakların Çırpındıkça batıyor küflü sulara Suskunluk soluyor yutkundukça Hesapsız bir günah yükü omzumda Avuçlarım dağ göğsü... |
Akis
Aksin vurur hep gözlerime Yüreğimin rengi umuda çaldığında Eskimiş bir bahar şarkısı kalır dudaklarımda Sıcaklığını verir fısıldayışlarının Bahar şarkısı bahar yeline kavuşur... Sesin gelir önce Serinletir kanlı düşlerimi Yüzün hüzünlerin arasında Yurtsuz bir bilmece emsali Yine düş kırığı kalırsın Yine yiten birsam... Sonrasında gece kalır günden ziyan Titreyen ışığında yaslı yıldızın Bilinmeyen olursun hırçın sevdalarda Coşkusunda bulursun kendini Uslanmaz çocukların... |
Aklımdan Geçer
Aklımdan neler geçer Bir sen geçer mavi gözleriyle Hüznüme eşlik eden yabancı bir rüzgâr Bir gecenin saat iki buçuğu Yaşanmış yıllara duyulan özlem Ve daha neler neler Aklımdan geçer... Geçer ya; Bir kaldırım taşının üzerine dökülen umut yığını Bir de basıp geçenler Kaldırıma bakmadan Bir de karabasan çökmüş karanlık düşler Bir de sen geçer Mavi gözleriyle... Tutmayacak fidanlara yağan yağmurlar Çatlamayacak toprağa... Senetsiz, pazarlıksız harcanan bir ömür Ömre biçilmemiş bedel geçer Mühürlenmiş kapılara vurulan kilitler Bir de kenetli ellerin Bir de sen geçer Mavi gözleriyle Bir de ben Esmer düşleriyle Ve daha neler neler Aklımdan geçer... |
Akrep Düşleri
Akrebin düşlerinde kırık yelkovan Sarnıçlara tutunur acılar Gelişi kıyamet buhran yelinin Gitmek bilmez geceden karanlık Bitmez elem... Sararmış yapraklar avucumda Adımlarım boşluğa koşulu Sesime açılır rüzgârın kapısı... Çanların yankısı uğuldar beynimin içinde Esrik bir kıvılcım çakarken şimşek Gök elekten geçirir bulutlarımı... Hüzün sevdanın diğer yarısı Akrebin düşlerinde kırık yelkovan... |
Akşam Şarkısı
Akşam hüzünle gelir yüreğime Yağmur yağmur sallanır yapraklar Penceremde buğulu bir bakış İçim umut, sesim kırık, dilimde şarkılar |
Al da Git
Bu can solduğunda Umarsız bir haykırış doğar Dağlardan denizlere Çığlığın isyan olur Ve gece olur Sel olur Sen olur Yaşamak adına yazılmış şiirler Birer destan olur Vakitli vakitsiz gözyaşları Dökülür karapınarlarından Ağlama! Kıyamam ki... Her kış geldiğinde bu yerlere Hüzünlere dalarım seninle Zamanın ötesine götürür Derinden derine... Geçmişten geleceğe uzanan bir yol olur Yollar alır seni Sende gizli kalmış beni Ve beraber benliğimi Herşey bir ömür çizgisinde Ömrüm ellerinde... Senin olsun ne varsa bana ait Her daim gülüşlerim Ağlayışım İç çekişim... Götür buralardan Ve bir daha getirme Sen de gelme! Hepsini al da git! .. |
Aldanış
Yalancıymış gözlerin Sözlerin yalan Yalanmış ellerin Ellerimdeyken ettiğin yeminlerin O yağmur hiç yağmadı Hiç esmedi deli rüzgâr Sırrım dediğin aşikârdı Çırılçıplak geceye kaydı Düşler kırılmaz: parçalanır Solmaz umutlar: kararır Acıdan da acı olanı var ki Acı anlatılmaz: yaşanır Tanık arama boşuna Boşuna süzme çareleri Yüreğim tanık Dünüm, bugünüm, yarınım İhanetine sefaletin tanık Şimdi yüreğim diyorum Şimdi göz bebeğim Şimdi sevdanın koyu siyahı Şimdi sevdayı çalan Katledilen aşkın faili Özümde hiç bile değil Gözümde yok olsaydı diyorum Yok bile değil! .. |
Ama
Amalarım oldu hep Ama senlerim Ama gidersenlerim... Kendini götürdün, büyüdü yalnızlığım Şimdi sensizliğim var Sessizliğim yanımda... İkimizden arta kalan Anılara sarılan dizeler Dizelere yoldaş olan Ecelsiz *******im var... Bir de yalanların kalmış baş ucumda Uslanmaz bir sızı gelmiş Sönmeyen bir yalnızlık ateşi konmuş Yüreğimin tam ortasına Islanmaz sandığım yanaklarım Arsız gözyaşlarımın sağanaklarına doymuş Amalarım yok şimdi Senlerim de Gidersenlerim de... |
An'ca
Düşen bir serzeniştir göklerden Yeri yurdu belli olmayan Kırık sevdalar yorgunu düş Umut, yalçın bir dağ yamacı Her karanlıkta yeniden doğar Yeniden susar her çığlıkta... Kimsesiz sokaklar aldatır şimdi seni Şimdi doyumundadır ihanet Başıboş sevişmelerin seyrinde şehir Kimliksiz bir çirkefe emanet Vur başını güneşe Yaslı bulutlara yaslansın efkâr Dağıt her parçanı İsyankâr yarınlara salınsın bahar... Kayıp imgeler düşer suskunluğuma Yarasıyla kanatır gülüşleri Kahır, solgun bir iz Sesimin kanatlarında boğulur deniz Yalana sarıyor adımlar... İs karası eller uzanıyor sahipsizliğime Katlime ferman okuturken karanlıklar Güneş, kayıtsız tarıyor saçlarını yoksunluktan Her ecelde yeni şafaklar atıyor yürek Her şafakta ıssız bir göğe salınan... Hangi kuytu çeker seraplarımı Hangi mevzi edilgen şimdi An’ca yaşanıyor zaman Kirli, puslu, savurgan... |
An
Sükûn ile sükût titreşiyor çığlıklarla İçten içe çağrısı geliyor ecelin Gece gözlerimde yitik Serkeşliği bakışlarda umursamazlığın An olur Kan revan içinde yaşam... Karla karışık ar yağar Yanar yağmura gebe bulutlar Düşlerden düşen sevdalara mahpus yarın Karanlık uçurumlar sarmalında Şan olur Tan ağarışında çöken kâbus... Gözbebeklerinde kaç yağmur damlası Kaç asil haykırış isyanında Sözlerinde saklı kaç söylenmemiş yalan Kaç bestesiz şarkı, kırık tınılara mahkûm Can olur Sararken gökyüzünü yankısıyla ölüm... |
Anafor
Kan düştü gözyaşımın buğusuna Sesler şeytan çığlığı şehirde Kasvetin kisvesine bürünmüş her gece Her soluk çözümsüz bir bilmece Yaşamak çakır gözlerinde bir çakalın Çürük leş kokusunda akbabalar Ölmek de çıkış değil ki girdaptan Hayat içinde ecel dolu anaforlar |
Andır
Sevmek, sevişmek yasak bize Gülmek, gülüşmek Kimse duymayacak çağrılarımızı Kimse bilmeyecek Ölümüne yaşadık Yaşıyoruz ölümüne Gidebilmek Düşebilmek yollara Yok olmak Ve bulmak kendini yaşamın kıyısında Hepimiz bu yaşamın Bir kıyısında değil miyiz Uzanmışken ölümlere... Güller solar Nergisler açmaz bir daha Çeker gider bir yıldız gökyüzünden Başka bir gökyüzüne Bilinmeze akar düşleri Bilinse de Bilinmese de gülüşleri Andır İşte o andır Geceyi gece, günü gün yapan Yeniden doğuran güneşi Yeniden batıran Toprak rengi gözlerinde Toprak olduran... Kemirdik dişlerimizle paslı demirini hayatın Dişimizde, tırnağımızda paslı kalıntıları Yitik bulutların buhranları Nevrozlu bunalımları... Küfürlere karışıyor sitemler Kirli dudaklarda Küf kokuyor bedenimiz Direncimize musallat tutkun sevdamız Ama sevmek yasak bize Sevişmek yasak Acıkıyoruz gülüşlere Susuyoruz dokunuşlara Bunun adı ne kader Ne sinsi bir tuzak Bu korkumuzun kimliği Bu çıkarlarımız Paylaşımlarımız Bu bende sen olan Sende o Onda hiçkimse olan Hiçkimsede hiçbirşey... Kendimiz girmedik bu anafora Kimse de sürüklemedi bizi İntihar süsleri aklımızda Kulaklarımızda deniz alevi Ben maviye koştum Sen kırmızıya Dudaklarımda figân Yüzünde hüzün... Bir ölünün düşünde kar yağar Kar temizler ölü düşlerimizi Andır İşte o an Bana beni unutturan... Ruhumdan sızan can... Ufkumda kararan tan... |
Anılmasın
Anılmasın adım buruk rüzgâr esişinde Kırık düşlere yansımasın yüzüm Yokluğum perçinlesin yalnızlığımı Sislere gömülü kalsın firdevs bahçelerim... Dudaklarımda gezmesin yaşamak şarkısı usulca Uysallığı kalmasın dingin sükûtumun Varsın hırçınlaşsın dizelerim çala kalem şiirlerde Yangını harlansın unutulmuşluk kokan *******in Üşürken serinliğinde derin yanılgıların... Adım Anılmasın... |
Ar
Hayalet kelimeler düşüyor dizelere Sevda katranı meçhul akşamda Mantık yoksul, fikir sahipsiz Dikine kesiyor, masum şiirleri Saygısız bir kaygıya tutsak Çirkefiyle iftihar ediyor Ar ederken utanmak... İnat, en kutsal tabu Çamurla yoğrulu haysiyet Yarasa şafaklarına doğuyor güneş Cehaletle coşuyor cüret Gözler perdeli, bilinçten uzak Hayâ duvarı yıkılıyor Ar ederken utanmak... Şimdiki zaman seyrinde çığlık Yıkıntılar arasında yığınla dalgınlık Yalana sürülü dilin kilidi Akıl, şehvetin pençesinde, karışık İlenç bataklığında çırpınmak da yasak İrem kapısı nâra açılıyor Ar ederken utanmak... |
Arayış
Arayıştır adı yitmişliğin Korku olur çaresizlik Ürker adımlarından... Geride kalan bir ömür nefesten Sesten akan çığlık Gözden boşa dökülür yaş Islanmaz ıssızlık... Suya yazar şair dizeleri Sarmaşık bir giz dolanır imgelere Huzursuz döner saatler Şehir boğulurken sisler içinde... Kimliksizdir her yok oluş... |
Aristokrat Glocal
Sanrılı bekleyişler yamacında Kuşatılmışım tedirgin girdaplarla Puslu bellek... Kuralsız kırılmış bütün pencereler Savurgan iklimler süzgecinde seviler Yankısız yükselir çığlığım gök yüzüne Adsız çocuklar kanar parça parça Tarih tutuşur takvim yapraklarıyla Körpe bedenlerin şaşkınlığında... Bir bebek daha öldü bu sabah Bir kızın daha soldu umudu Bir gaddar namluya dünya lâl Haberin var mı aristokrat Glocal? |
Arta Kalan
Şimdi düşlerimden arta kalan Bir çaresiz çığlık Bir sessizlik yankısı Bir gece yarısı... Beni benden alan Bir yoksun karanlık Bir tuhaf yalnızlık Bir özlem buğusu... Tutsaklık değil burkan yüreği Umutsuzluk hiç değil Umarım umudumda gizli Yüreğimde saklı sevgisi... |
Aşk Bitti
Avuntusuz yağmurlar Şiirler dizesiz Kıyısında ölümün Belli belirsiz bir sitem İsyan küskün Toz kondurmadığın sevgili Toprağa bulanmış İzleri suskun... |
Aşk...
Elle tutulmaz Gözle görülmez hayâl gibisin Sesi duyulmaz Seslensem işitmez meçhul gibisin Yağmur sonrası gökkuşağı çıkınca Ayrılıkların alevi sönüp Kimsesizler sevgiliye erişince Açacaksın melek kanatlarını Toprağın koyu kahverengiliğinde Işığın parlayan Gözleri alan aksinde Gecenin simsiyah örtüsü yırtılıp Şafağı doğurunca güneş Haykıracaksın Çağıracaksın Sesleneceksin sen de Bütün insanlara Sevdalara... Bütün kayan yıldızlarda tutulan dileklerde Her başlangıç ilk heyecanı doğurunca Sen hep gizli kalmazsın ya Çıkacaksın elbet ortaya... |
Aşkın Sefaleti
Başkalaşır sevişmek gözlerde Hiç söylenmemiş bir şarkı Yazılmamış bir şiire dönüşür Satarken onuru çaresizliğe... Gün gelmez ki gecenin ardından Gece geceye evrilmez mi? Ayrılık güncesine düşülen notlar Kalır hatıraların buğusunda Cevapsız sorular yığılır eskimeyen sayfalara... Yeni değil bu şiir Her dize aynı Hep ayrılık Hep ihanet Hep aşkın suçları! ! ! Ve yeni değiliz hiç birimiz Her sevgili eski Hep yalan Hep riya Hep aşkın sefaleti! ! ! Kullanılmamış bir an gelir Eskiyen sözlerin ışığında Tüketilmemiş bir külfet Bir rezalet Ölü bir düş kokusu sarar Pusunu paslı sevdaların Kırılan umutlar kırık cam parçalarında... Her şey hiçbir yerde Her yerde hiçbir şey Hiç olmak istemek Ya da hiç olmamak Ya da kabullenmek her şeyi Susuz çocuk dudağında... Sessiz bir ıslık Derinlerinde hasetsizliğin Eski zaman seyrinde tasasız Tedirginliğinde yüklü bir bulutun... Bütün sevinçler parçalı Koparılmış kelebek kanadında Kemikleşmiş yürek nasırları Ve hüzün çırılçıplak İsyan Anadan üryan Dağınık gülüşler delik ceplerde Düşer yırtık sokaklara Renksiz bakışlar kalır bir de Bir de çiğ imgeler Felce uğramış kaçamak tünellerinde Sormayın bana aşkı Dilek tutar gibi tutmayın ellerimden Dikmeyin yüreğimin söküklerini Gözyaşlarınızı gözlerime dökmeyin Aşk dürüst bir yalan Hep vardı Ve hiç olmadı Sormayın bana aşkı İçimizden düşen yapraklar bu dizeler Çiğnenip geçilen Her harfi iplikleri sökülmüş birer mumya Ekşimiş birer ceset her adım başı Her adım başı çiğ çiğ yenilen Her bakış bir ölüm Ve her ölüm kendine biraz Her soluk çığırtkan bir serzeniş Açlıklara susamış Susuzluğa acıkmış Nevrozlu Paranoyak Gizlenmiş bunalımlardan kaçamak... Donuklaşır hayatın çengelinde İlkesiz, merhametsiz sevişler İtirazsız bir uysallık sarar Sunaklara sığınan adanmış yürekleri Her yürekte solar Her çırpınış… Duvarlarda delirgen bakışlarım Nefretim kutsal bir günah Bu melankolik bataklıkta Sebil olurken sahipsiz kahrım Küfürlerin zevkinde kalırım… Sızılarım sahipsiz bedenimde Ruhumun gömütünde Hep aşkın sefaleti... Dilimde mızmız bir şarkı Mırıldandığım notalar Hep aşkın suçları... |
Ateşzebân
Ateşgûn günler içindeki ömrün Ateşzen buğularında kalırım Aşkbazî yalancılar arasında Ateşzebân sözlü şiir yazarım |
Avuntusuz
Bilinmeze akan yıldızların seyrinde Tutarsız umutlar Yakan geceyi geceden esen rüzgar Güne düşen çığlık gölgede Ne gün düşer geceye Ne gecenin aklı günde Silik yazılarla dolu hatıra defterleri Kararsız bir direncin unutulmuşluğu Ve yalınlığı yalnızlığın Ve susamışlığı aşkın temiz yüreklere Ağlayan çocuk avuntusuz Korkusuz titrek boşluklar Yine kırık Yine bozuk... |
Ay Işığı Altında
Bir şiir yaz dedin Depremlerin uğultusundayken yüreğim Ay ışığı gecenin ortasında Nispet masalların uzaklığına Sevda yangın olur ıssızlıkta Dizelerin esaretine düşerim Esir, sevdalı, mutlu Gece benim Ay benim Düş benim... Ay ışığı gecenin ortasında... |
Ay Işığında
Sevdamı yazarım ay ışığında Gözümde bulut bulut özlemler Rüzgârsız gecenin kollarındayım Gidip gelmelerde aklım İçimde durmayan med-cezir Kim bilir Durulur gün gelir Tümden yıkıldığında ruhumdaki harabe şehir Emanet bu şiir bu deftere Yazdığım gecem Yalnızlığım Hangi kıştayım Hangi yazda İç içe iklimlerim Bir Sibirya'dayım bir Sahra'da Farklı hayâllerim Aynı coğrafyada Duman olsam tütemem Gitsem geri gelemem Acıyı hüzünle avuturum Aldatamam kendimi, bunu bilirim Varamam ateşe Suya eremem Bugünü tükettim, yarını sezemem... |
Aydınlığın Elleri
Ay güneşi kıskandırdı bir akşam Yurdu yürek olunca kardeşliğin... Limanını yitirdi sahipsiz umarsızlıklar İnce bir sızı bıraktı göklerde Ne yana baksak maviydi... Ardında bir gülüş kaldı bulutun Yüzünde tebessümlerin en görkemlisi Lezzetini aldık çıkarsız dostluğun Artık düşümüz aydınlığın elleriydi... |
Ayrım
Ayrımında kalır acı kederin Sevdaya düşkün gecenin zifiri Kinsiz bir korku salar bulut ardına Gün, şafağa hasret... Dökülür sırı eskiyen umutların Akar zaman avuçlarımdan Kırık dökük dualarda çare Hüzün yumaklanır belleğime Esaretin ıssız dehlizindeyim Denizinde suskun teslimiyetin... Uyanır ecel sensizlik vakti Düşüm uykularda hâlâ... |
Başka
Yarın gök başka olacak Deniz başka Dağ başka... Ve yürek atmayacak Artık Aşka... |
Bazen
En umulmadık zamanda En şaşılacak yerde gelirsin bazen Bazen de yitip gidersin Kaybedilmiş bir hüzün gibi Bazen gerçek olursun Bazen zavallı bir boşluk Ne sırrın var saklanacak Derdin ne paylaşılmayan Nedir kudretin beni böyle titreten Hayâlinin huzurunda bile Nesin? ! . En somut sevdamsın Sevdamın ayrımındasın Ve bir o kadar imkânsız, Ulaşılmaz mısın? Bazen yeniden özlüyorum seni Yeniden istiyorum... En yalnız *******imde En deli düşlerimden esirgesen de gülüşünü Gözlerimi süzüşünü Gözlerimde süzülüşünü Tenimi ayrıştırsan da hücrelerimden Günümü gece, Gecemi zifir de yapsan En şımarık En doyumsuz En arsız En acımasız ve en silik tahayyül de olsan Ama güneşin saçlarında Ama yıldızların kucağında Ama ayın kollarında... Sana yazılmış şiirler Saçlarına dokunamaz ki Tutamaz ki ellerini... Girdaba düştüğünü zannedersin Girdap sensin Anlamazsın! .. Yaşamadım dersin Belki yaşamadın Yaşatmazsın Bilmezsin Kendi uçurumunun kıyısında Hep kendini ararsın... Bazen yeniden seviyorum seni Yeniden sevmiyorum Bazen... |
Bende Kalan
Bende kalan bir akşam sızısı Bir gece karanlığı hece hece Yürek burkan feryatlar kulaklarımda Göz yaşlarıyla ıslanmış bir avuç Parmaklarımın her boğumunda isyan... Geri dönüşsüz yolculuklarda umudum Hücrelerim kıyılmış parça parça Titrek buğulara karışmış nefesim Kırılgan seslenişlerde kalır sükût Geceyle biten geceyle başlayan... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:46 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.