![]() |
Kudret Alkan
Acının Dokunuşu
Bu gece üstüme sensizliği örttüm. Tüm çarşaflarda izlerin kalmış. Adeta kokunu öpüyorum. Dudaklarımda acının dokunuşu. Nereye baksam, Yılgın bir deniz. Limanı bulamayan gemiler. Yolcusu olmayan biletler. Sessizliğe gömülen bakışmalar. Ayrılıktan takvim yaratmışsın. Günlerin vefasızlığa düşmüş. Seni seven yüreğimi, Hor görmüşsün. Benim gecem ise, Sabahımı kovalıyor. Zamanım, sensizlikle yarış ediyor. Şimdi uykusuz gecenin ardından, Kapı önünde seni bekliyorum. Kucağımdaki güllerle. Yalnızlığa sataşıyorum. Oysa sen, Beni görmüyorsun. Bir yabancı gibi, Uzanıp güne karışıyorsun. Şimdi inatla sensizliğe bakıyorum. Ay çiçeğinin güneşe bakışı gibi. Seni gördükçe, Kendimde soluyorum. Olsun sevgilim. Senin ruhun sağ olsun. Birliktelik yeminlerini tutmasan da, Canın sağ olsun. Kudret Alkan |
Açık Düğmeler
Bugün, Geçip giden yıllarıma bakıyorum. Karanlık gibi huzuru arıyorum. Sabahı olmayan güneş gibiyim. Ben ölümü kendime ekliyorum. İçimde dolanan yıldızlar var. Her biri, Sana bir pencere açıyor. Bu genç yaşta, Yaşlılığın yakasına düşmüşüm. Yıllar gömlek gibi. Açık düğmeleri, Ayrılığı kapatamıyor. Yine de umudumda bir sen bıraktım. Belki geçmişimdeki koku olursun. Belki de, akıp giden bir dalga. Bilemiyorum sevgilim. Ne yazsam, Kadehim boş kalıyor. Anladım ki, Yaşamdan iplik gibi kopmuşum. Üzerimde siyah akbabalar. Parça parça seni koparıyorlar. Yarım kalmış bir bedenim var. Ama beden, Ölümde ne işe yarar? Kudret Alkan |
Adı Sen
Adı sen olan aynalar, Yüzüme bakamazlar. Başım ağrıyor, gülün içinde. Dikenlerle sevmek var. Her hatanla doğru olana gitmek var. Kudret Alkan |
Ahlak Tuzakları
Şimdi, Ağlayan yanık tenlerime bakıyorum. Her şey, Bir sorgu denizi. Üzeri kana bulunan, Gece elbisesi. Bak, içimde derin bir insanlık. İçim içime kanıyor. Yaralı serçelerin kanat diken uçuşlarında, Zamanı olmayan düşlerdeyim. Solgun yüzümdedir, emsalin. Ve bana bir hançer gibidir, Davranışların. İçimizde yorgunluk buldum. Her şey, Senden kalma bir pusu. Yitik aşkların karanlık tutamları. Kırgın gözlerde büyüyen salıncaklar gibi. Mavinin ölüme doymadığı yerde, Ben ısrarla, Ayrılığı haykırırım. Doğacak güneş bulutlarında, Gölgeleri avlamaya çıkarım. Yenilmiş dağlardan, Üstüme karlar dökülür. Bitmez, benim yazılarım. Hayat boyu uzayan ******* gibi. Üstüme nankörlük döküldükçe, Ben kanatlanan şahin olurum. Kavgamda, gökyüzünü avlarım. Pençelerimle, Tükenmeyen yalanlarını yırtarım. Sessiz bir yemin gibi içimdeyim. Kendi kendime her yerin çağlayanları. Yürek dolusu fısıltılarda, Ayağımızdaki gün ışıklarındayız. Soruyorum, kendi baharıma. Gölgeye kusan deli yosmalara. Ve insanı aldatan, En büyük ahlak tuzaklarına. Kudret Alkan |
Akıl Bozgunu
Ellerimde yarım kalmış bir gökyüzü. Yağmurlardan yalnızlık akıyor. Güneşten firar etmişim. Bütün ışıklar ceza gibi. Gençliğim aşka yenik. Her gün seni düşünme çabası. İnsanlar halden anlamaz. Yıllarım öksüz çocuk gibi. Gözlerinde karanlık gördüm. İşte ben, O karanlığa aşığım. Sevdanın fırtınası dinmiyor. Denizlerimi kaybetmişim. Şimdi rast gele bir limanda. Yıllarımı avlıyorum. Aklım bozguna uğramış. Hayaller seni göremiyor. Terk edilişin vadisindeyim. Nehirler umut vermiyor. Artık karamsar bir dünyadayım. Sevinçlerime ateş düşmüş. Sevgim kadar suç işlemişim. Cezalarım koynuma düşmüş. Yazgının çizgisi senden de ince. Her şey, bir yumak gibi. Sana uzanan ellerim, Rüya gibi. Kudret Alkan |
Aklın Boşlukları
Kırılgan bir mumum gövdesinde, Aşkın derin bir yansıması vardı. Gölge yoktu, kederde. Her şey gün gibi açıktı. Ayrılık gibi çıplaktı. Ve doğumunu tazeleyen, Ölüm desteleri gibiydi. Sessizlik günahı arıyor. Her kavgada bir suskunluk. Her yeminde konuşmayan yarınlar. Ve gününü gün eden, Dipsiz bir gençlik. Sormak gerek. Hatta anlamların ötesine geçmek gerek. Kurşun gibi solgun. Vicdan gibi ağırdan almak gerek. Rüzgarın son dansında, Aşka sarılmak gerek. Hepimiz çiçeklerimizin içinde, Güllerin şafağındayız. Geleceğin enginliğinde, Usta bir kehanetin içindeyiz. Ve bir gönül gibi, Aklın boşluklarını avlıyoruz. Kudret Alkan |
Alçak Sevinçler
Artık seni göremiyorum. Bakışlarım ıssız bir akvaryum gibi. Balıklar hayatımı yemleniyorlar. Artık seni duyamıyorum. Susmuş sırlar gibi, Seni içimde taşıyorum. Olur da bir gün, Belki geri dönersin. O zaman, Ayrılıkta bulduklarım, Sana ikramım olur. Artık seni konuşamıyorum. Her yanımda anlamsız gülüşmeler. Sevinçler ne kadar da alçalmış. Artık seni yaşayamıyorum. Gözler, kanın vadisine inmiş. Yüzüm, harabelerde geziniyor. Sancı gibi içimdesin. Günler, umut vermiyor. Kudret Alkan |
Alem
Ağıtlar yakılıyor, ölümüne. Bir parça sevgi uğrunaydı, her şey. Bak, her yanım ağlıyor. ******* beni süpürüyor. Umutlarım akıyor, cansız bedenine. Sana can katmak için. Her yol, seni bulmak için. Aydınlansın, tüm bedenin. Yeni bir ülke olalım. Dünyaya sığmayan topraklarımızla. Bir sevgi olalım. Aşıkların dayanamadığı. Bir insan olalım. Ölümün olmadığı bir dünyada. İçimizdekiyle inanç olalım. Durmasın akan seller. Baharlar küsmesin bize. Yeni bir mevsim gibi. Yeniden hayat bulalım. Yeni bir dünya için, Yeniden birbirimizi bulalım. Sen ile ben, Hiç sönmeyecek olan yıldızlara doğru. Ölümün yaşam olduğu aleme doğru. Kudret Alkan |
An Doğdu
Bu gece, Sensizliği toplarken, Çığlık atmayı öğrendim. Sorunlarım çığ gibi büyüdü. Pabuçlarım, acıya küçük geldi. İçimde ses odacıkları. Bak işte, Ayrılığın odasına çökmüşüm. Beni karanlıkla zehirliyorlar. Ruhumda açık bir deniz. Dalgalarla sana tutunurken, Umutlarım karaya vuruyor. Bak işte, Sevişmekle yıllar boşalıyor. Utangaç bir güvercin, Penceremizdeki yaşama sarılıyor. Bugün, Yalnızlığı tutarken, Sana sarılmayı öğrendim. Sevinçlerim yaşama kavuştu. Yıllar dar gelmeye başladı. Hangi rüzgarın içindeyiz? Nereye doğru sürükleniyoruz? Tüm sorular yetersiz kalıyor. Şimdi aşk zamanı. Gözlerindeki ayrılığı toplama anı. Kudret Alkan |
Anıların Basıncı
Kan renginde, mavi şafaklar. İçlerinde bitkisel dünyanın tercümanları. Deniz rengine boyanan aldatmacalar. Çığlık katına uçuşan martılar. Sessiz iklimlerin yalnızlık boğuntusu. Yara gibi açığa çıkan rüyalar. Uyandıkça, teslim olan bir geçmiş. Gözlerinde çırpınan sorgusal çınlamalar. Gecenin diz çöküşünde, Eğiliyor, gözlerindeki ırmaklar. Bakışlar, denizdeki incilerde. Her şey, yoklukla konuşur gibi. İçimde anıların basıncı. Barometreler, boşluğu ölçüyor. Elde avuçta hiçbir şey yok. Sadece yoğunlaşan inanç cıvaları. Yalnız bir kadehin sisli gürültüsünde, Tenindeki yıldızlar açığa çıkıyor. Kirpiklerinde yaşayan yıldızlar, Yüzündeki kırışıklıklarda tazeleniyor. Bir cinayet gibi seviyorum, seni. Bu yüzden, kendime mahkumum. Bu yüzden, ellerim silahlı. Anlayacağın intihara düşüyorum. Sessiz bir voltada, Titreyen ölümü ısıtıyorum. Kudret Alkan |
Anıların Pervanesi
Bugün de seni unutmadım. Sabahın tetiğini çeker gibi. Geceden kalma anıların birikintisinde, Yüreğimdeki bakışları iz düşümü gibi. Ve kırık bir kadehe gülen, Özgürlüğün dolumu gibi. Yansıyan telaşlarımın arkasında, Geniş çaplı ölüm yer ediniyor. Onu yalnızlığın karelerine bölüyorum. Ve ilk defa, Matematik beni kurtarmaya çalışıyor. İçindeki sayıları, Senden kalma anılarla çarpıyor. Sonra bölüyor, beni. Sıkışmış aşklar kümesinde... Çırpınışların boy gösterdiği yerde, Ruhun çıkmaz kuyuları bahar gibi açar. Onların içindedir, vicdan örtüsü. Ve acılar, Ruhun soy kırımına başlamıştır. Ne kadar acıdır, insanı yıkmak. Ondan, sinsi yararlar sağlamak. Yine kendi içimde dönmeye başladım. Tutkulu bir şair gibi, Duygularımın gardiyanı oldum. Orada yangına tutunan mahkumlar var. Özgürlük için volta atıyorlar. Küçücük bir hücrede, Dünyanın değerini kazanıyorlar. Ve ranzalarında, Özgürlük için yatıp kalkıyorlar. İşte biz de böyleydik. Son bakışmaya kadar özgürdük. Ama şimdi anıların pervanesinde, Geminin batışını izliyoruz. Aşkın içindeki özgür kelimelerini, Ayrılık denen hücreye sıkıştırıyoruz. Kudret Alkan |
Anlamsız Güneş
Bu aşk, İki harf arasına düşmüş. Kafa tutmuş kelimeler. Yazılanları ölüme götürmüş. Birbirimize ne galip, ne de yeniğiz. Kader, hayatımın göz rengi. Gözlerinde yalnızlığın rimelleri. Aşkın dudaklarında tüm ressamlar. Rujlar, çoktan büyümüş. Olgun bir aşk dokudum. Ruhumda yaşar, tüm çocuklar. Parkın acı dolu köşelerinde. Gizlidir, tüm saklı anılar. İşte, pudranda gece dansı. Dönüşüm yok, aşkın bulutlarında. Uzanıyorum, yağmur sesiyle. Gözyaşından hiçbir ses seda yok. Benim için ağlamışsın, bir anlık. Büyütmüşsün, kendi zalimliğini. Delilik demişsin, kendi anlamlarına. Hastaneye düşmüş tüm bedduaların. Senin için bir gölge oldum. Aynaların azabında üreyen. Ve dolgun mısralarda. Aşkın egemenliğini sürdüren. Hiçbir kaçışım yok benim. Ölümün üstüne sinmişim. Duman olup, akmışım yüzüne. Sis gibi kaybolmuşum, anlamsız güneşinde. Bir daha yık beni. Yıktığın anda yükseliyorum. Uçsuz bucaksız enkazlarda, Kurtarılan bir çocuk oluyorum. Kudret Alkan |
Anneler Ölmez Ölemez
Annem, benim. Dokuz aylık savaşçım. Dileklerimin sığınağı. Yokluğumun varlığı. Tüm sarılışların hayat damarı. Annem, benim. Coşkun sular gözlerinde demirlemiş. Yaşamın en hafif elleri sende. Ruhumu okşayan o derin gözlerin. Yalnızlığımı çökerten beraberliğin. Dokunduğun anda gerçek olan hayatım. Sakın ağlama annem. Bu dertler geçidinde, sakın kalma. Bir dileğin olsun, süslenmemiş yüzlerde. Bana akan bir yarının olsun. Bilirim anne, zaman tünelini. Yorgun düşen sabahın ellerini. Toz gibi saklanmıştı, dertlerimiz. Bak şimdi anne, boşluğun kökündeyim. Hiçbir ağaç taşıyamaz, hayat şölenlerimizi. Saçların, inceden yağan kar olmuştu. Anne, beni o beyazların içine al. Yeniden yudumla doğmamış bedenimi. Kırık ruhlar pencerende yaşar. Rüzgarları uçuran hayat tecrübenle. Sağanak olan yıldırımları, var eden içtenliğinle. Sağlığım için ettiğin yürekli dualarınla. Bir bakışınla güneş ısınır. Ellerin ölüme can katar. Tek bir gülüşün, Tüm servetlerden üstündür. Anne. Bırak gözlerine sokulayım. Yorgun hayatlarımız dinlensin. İçimde kelimeler çürüyor. Üşüyerek bir şiir oluyorum. Ayaklarının altındaki cennette. Bilirim, gözün kapalıdır. Çarelerin ilacımdır. Sözlerin rehberimdir. Mutluluğu pişir, anne Kimse soramasın aşçısını. Bana nasihat et. Kimse sökemesin sözcüklerini. Uyuyan evren seninle uyansın. Acılar oluk oluk özgürlüğe aksın. Duvarlar örtemez hasretini. Uzaklığın yakınlığımdır. Tenimde bronz güneşler. İçimde senden kalanlar. Ölüme meydan okurcasına. Yaşamı ağlatırcasına. Bilirim, üstlendiğin yaralarımı. Sahip çıktığın kimsesizliğimi. Dostluğu güldüren bakışlarını. Yanıma yoldaş olan sevinçlerini. Anne. Bekle geliyorum. Zamanı tersine çevirerek. Kaleleri sahiplenen barış gibi. Hayallerimi süsleyen gülüşlerinle. Üzerime tenin dökülüyor. Bir yıldız gibi kokuyorum. Korkularım güçsüz kalıyor. Artık güven içinde kendim oluyorum. Ruhunda var olan tırnak uçlarınla. İçime sığmayan derinliğinle. Anne, ben yalnızca sende ölürüm. En yükseğe çıkan dostluğunla. Beni benden alan özgürlüğünle. Anne. Senin içinde yaşam büyülenir. Bir güneş gibi içimdesin, binlerce yılı süsleyerek. Gülüşlerin, mutluluğumun kaynağı. Sen bir insansın, Tanrı’ dan doğan. İçimde ana olan. Sütünle insan, Çözümlerinle umut oldum. Bekle beni anne. Geliyorum. Dünde kalan yarınım, Yarınımda olan gerçeğinle. Kudret Alkan |
Annem İçin
Anne, Bilemezsin beni, biliyorum. Sokaksız kalan sevinçlerimi. Yudumlayamadığım mutluluğu. Bilemezsin, anne. Kör bir yaşamda kaldığımı. Evet, anne. Gözlerim, nefes alamıyor. Ruhumda zifiri karanlık. Bütün ışıklar saklanmış. Umutlar, yerle bir olmuş. Anne, ben nerdeyim? Gün ışığı sırtını dönmüş. Rüzgarlar zalim. Kurşunlar ölüm pazarı. Tutunamadığım umutlar. Anne, nasıl unuturum? Kuşların oynaştığı baharı. Kollarında bulduğum yaşamı. Gözlerinde büyüyen benliğimi. Korkuya sataşan merhametini. Sütünde birikmiş insanlığımı. Anne, Hatıralar geçitsiz. Düşler, meyhanecinin elinde. Kırılan kadehlerdeyim. Tümör olan hayatımla. Kansere uğramış gençliğimle. Anne, İçime bir insan ektin. Gülüşlerin üşümediği. Umutların boyun eğmediği. Anne, seni çok özledim. Şiddeti öldüren içtenliğini. Silahsız büyüyen zaferini. Gözlerime sarılan inancını. Anne, Gün, yatağına yorgun giriyor. Saatler, sessizliği çalıyor. Sensizlik, kıyısız deniz gibi. Neredesin, anne? Anne, Ölümün duvarlarına düştüm. Gençliğim iki kırık renk. Üstümde acılar yağmuru. Hayatımın bozulan şemsiyeleri. Islandıkça yetim oluyorum. Anne, Gençliği yazan bir ihtiyarım. Kalemimden yıllar akıyor. Seni çiziyorum. Ortaya şaheser çıkıyor. Anne, Çocukluğum koynunda büyüdü. En büyük akıldı, deliliğin. Yol gösteren deneyimlerinle. Kurt olsa, önüne atlardın. Hayatı terk edebilen analığınla. Anne, Seninle hayatı çaldık. Davetsiz gelen ölümün üzerine. Bir çok savaşı aştık. Kavgayı barıştıran dostluğunla. Anne, Senin olduğun yer, yurdumdur. Yokluğun bile varlığımdır. Bu yüzdendir, hesapsızlığım. Adisyonda kalan benliğim. Anne, Kendine iyi bak. Son kelimelerim gerçekten ağlıyor. Ama biliyorum ki, Tırnakların en büyük korumamdır. Anne, İşte yine yazıyorum. Seni seven yaşamımla, Senden taşan bir ırmak oluyorum. Belki denize, belki de birbirimize... Kudret Alkan |
Aramızda Kalanlar
Aramızda yenik sayfalar var. Kalemsiz bakışmalar. Bir silgi azabındaki, Saygısız cümleler. Aramızda yorgun yıllar var. Çiğnenmiş seneler. Onca yıla rağmen, Bir türlü dikiş tutmayan, Derin yaralar. Aramızda hasretin çölü var. Susuzluğumuz yaşama yenik. Mataralar bomboş kalmış. İçilecek tek bir günah bile yok. Aramızda ayrılık var. Sessiz sedasız bakışmalar. Başımızı koyamadığımız yastıklar. Yarını olmayan pişmanlıklar. Ve sessizliğin adresinde yatan mektuplar. Sonunda, Yaşam kadehinin dibine vardık. Artık içilecek bir şey kalmadı. Her ayrılık, ömür kadar. Ve her ömür, sevmek kadar. Kudret Alkan |
Aranan Rüyalar
Uyur gibi yaşıyorum, seni Karanlık tenime çökmüş. Rüyalar duvar gibi. Ellerimle sabahı tutuyorum. Avuçlarımda gecenin izleri. Seni arıyorum. Ölür gibi. Yaşamamak gibi. İçimde çalınmış saatler. Dakikaları kuyusunda. Anların kırgınlığında. Üstüme sensizlik sinmiş. Bir tür duman gibi. Zehir dolu kapışmalar gibi. Dudaklarıma yaşam düşmüş. Sessizliği öpüyorum. O çok koktuğumuz, Uçurumlara düşüyorum. Gözlerimden hasret akıyor. Yalnızlık, tek dostum. Ve ölüm, En güçlü yoldaşım. Kudret Alkan |
Asfalt
Sessizlik, örülmüş duvar gibi. Her taraf esaret kokuyor. Süremem kendimi sana. Yol kapalı, su bataklık. Biliyorum, çareler sıfırdan beter. Acılar, tırnak çekiyor. Hayatımın bütün sayfaları, Sana ayrılmış. Seni her anışımda, İçimden yapraklar kopuyor. Seninle bir kum tanesi gibiyim. Uçtukça, hayaller çalan. İkimiz gerçeğin tükendiği yerdeyiz. Kendi kendine odaklanan. Bugün, seninle geziniyorum. Dolaştıkça, artan umutlarımda. Zenginim, senden kalanlarla. Pencereler aşkı tutamıyor. Bir çocuk buluyorum. Olgunluğun damarlarına akan. Kendimi ıslıklıyorum. Rüzgarın avlusunda nöbet tutarak. Bilirim, bilemezsin yeni halimi. Sana aşk döşeyen asfaltlarımı. Kudret Alkan |
Aşılmış Sonsuzluk
Gözlerim ufuk çizgisinde bitiyor. Artık bakamıyorum. Güzel kokan çiçeklere. Yarını saran uykusuzluklarıma. Aniden baharı yitiriyorum. Yıldız sanatına düşüyorum. Kadınların çamurlarına bulanarak, Kara bir toprak oluyorum. Kendimden göçüyorum. Sabahı şakıyan kuşlar gibi. Tenimden cinayetler dökülüyor. Ayrılık müebbetlik. Hayat boyu süren, Bitmeyen bir kavga. Anlayacağınız, Ben kendimle savaşıyorum. Üstüme düşen kurşunlardan, Sana adanmış mısralar yaratıyorum. Farklı duygulara bürünebilmek. Başka birini sevmek. Ve rüzgarların konuştuğu yerde, Yaşlı bir esinti olmak. Büyümüş çocukluğumdan, Sefalet içeren saflık akıtmak. Doğru yolları, Tarihimin karanlığına kaldırmak. İnadına aşkını sürdürmek. Geçtiğimiz tüm yollarda, Tarifi olmayan bir ışık yaratmak. Sana doğru koşan benliğimden, Ödünç alınmamış bir insanlık bulmak. Aşılmış tüm sonsuzluklar. Çünkü bütün aşklar, Kendileri kadarlar. Kudret Alkan |
Aşk' tan Sevgi' ye
Ben sende yüreğimin limitsizliğini gördüm. Seni sevme cesareti, beni sınırsızlığa itti. Hayallerim, bitmeyecek olanı, ışığıyla simgeliyordu. Ruhum ise; uyutulduğunu, çağırılarak anladı. Hatırlarsan, iki beden tek yürek çayırlara uzanırdık. Tekleşmiş olan biz; havada süzülen uçurtmayı andırıyorduk. O acımasız olan sevgisizliğini, gözlerimi kaybettiğim gün gördüm. Artık yüreğimdeki kıyamet bağı çözülmeye başladı. Susarak dünyaya küskünlüğümü anlatma zamanlarım gelmişti. Tüm duygusuzluğum, bozgunluğum ve dağılmışlığım. Bütün benliğim göz yaşlarımı arıyordu. Her bir damlası, sahte rüzgarlarla kuraklığa itilmişti. Kendimi; umursamaz, bedensel bir delikanlılığa itmiştim. Kayalar aşınmış, adımlar yavaşlamış, kanım çekilmişti. Yaşanması güç olan sevgiyi en dipsiz yerde gördüm. Ortadan resmen ikiye ayrıldığımı, onun dürüstlüğünde anladım. Ruh gibi dolaşma gerçeğine itildiğimi anladım. Hey gidi sahte rehber olan sevgili... Seni sevgisiz kılan neydi? Bebekleşmiş hareketlerimle sana uzanmam mı? Yoksa kaderi senleşmiş olan yaşamım mı? Ve ya kaldıramadığın sevgi taşlarım mı? Ya da hatalarla dolu hayatta; her gün sana, temiz bir sayfa verebilen sevgim mi? Seni, en ufak kazancıma ortak edişim mi? Ansızın sana sunulan o aşk hediyelerim mi? Kayboldun sevgili bunların içinde! ... Artık hepsini, sadece O’ nun bilebileceği bir kabire boşaltıyorum. Hiç yaşamadığım gerçeğini, anladığım gün nihayet yaşandı. Bedenimden çıkan nefesleri hissediyordum. İçimdeki sıkıntının akıp da boşaldığını da! ... Mutluluk gözyaşları, geleceği müjdeledi. En ufak anları bile; içime doldurmak. Bu sevgi; acılarla yol almış iki insanın buluşma noktasıdır. Öyle bir acı ki, yaşanması güç, ayakta durulması ise inanılmayacak kadar. İçimdeki çocuk hastalıktan kurtuldu. Bir hafta dahi yaşasa; ömür boyu unutulmayacak! ! ! (06/01/2003) Kudret Alkan |
Aşk Dramı
Bu gece aşkın dramına düşmüşüm. Tüm korkularım, İçtenlikle cesaret arıyordu. Sen beni karalarken, Ben seni, Gönül sayfalarıma çiziyordum. Boşluğun şahidi olmuşum. İçimde, Hiçbir güne çıkamayan, Yıkık labirentler. Yanımda yoktular, Sokaktaki kimsesizler. Bu hayat yolunda tek başınayım. Sessiz bir tanık gibi, Cinayetine işliyorum. Kendimi, Kör düşüncelerle vuruyorum. Hiç aklımdan çıkmıyorsun ki... Bir kalemde silmişsin, Aramızda geçen güçlü yılları. Anladım ki, Güçsüz kalmışsın. İki kelimelik sevgi cümlesinde. Şimdi resminle baş başa. Acının gözlerine tutunduğu gibi, Hayatımdan akıyorum. Seller gözlerimi tarif edemez. Çünkü her gözyaşı, Okyanusun derinliğindedir. Kudret Alkan |
Aşk Felsefesi
Yol aşınır, insanın nabzında. Aşk çılgın olunca, Mesafeler, sevmeyi yaratır. Çiçekler güzellik kadar zararlı olmasa. Aşk biriken zehrini boşaltsa. Sataşsak, son dediğimiz koca evrene. Düşsek, bulutların uzanamadığı dağların zirvesine. Sessizlik sokulur dört bir yandan. Sanki düşler, İnsanın zehrinde çılgına dönüşür. Oysa acı, İnsanda, zenginliği büyütür. Her anışımda bir hançer saplanır. Aşk; Utangaçlık hali içinde yaralardan yükselir. Islık çalan gözler, yüreklere sığmaz. Bir parça yeryüzü sökülmüş gözlerimizden. Gün, günaha karışmış vurgun gibi. Yoksa dikenlerimiz çalınmış mı hayattan? Hangi ayrılığa sığmaz olmuşuz? Hayatım, bir atık gibi. Hiç bakma hayallerden geride kalanlara. Yalnız çıplak olanlar yücelir, düş içinde. Her bir katta, Cehennemi söyleyen bir hayat. Kapı dayanmış, kül olmuş insan gözünde. Rüya; tükenmiş bir sanat gibi, insan dilinde. İçime dikilen günahlar, İnsandan kalma yalınlıkları gösteriyor. Oysa düşler, İnsan ruhunun deryasıdır. Ben hayattan dolma denizime, Hiç sarılmamışım. Bir yılan çıkar ve söker geçmişimi. Zehrini akıttıkça, Ayrılık, hayallerin sahnesine yazılır. İnsan, her yere damlayan bulut gibidir. Aynı zamanda, Kendine kavuşmayı bekleyen, En büyük açlıktır. Ve işte söylüyorum. Aşk, ruhun mimarıdır. Ve hiçbir aşk, Kendini mezara gömmeden yaşam bulamaz. Kudret Alkan |
Aşk Havuzu
Küçük bir çocuktum, büyük aşkımla. Gölgede sevdim seni. Kimse basmadı yüreğime. İnce bir çizgiydi, sevgimiz. Sınırsızlık içinde yaşadım seni. Her dokunuşumda dokundum kendime. Aradım, o nazlı pembe gülleri. Hepsinde duran bir sevişmemiz vardı. Kırmızıya dönüştü o bakışlar. Gülmelerde masumca yaşanan acı vardı. Ne kadar tuttuk seviye dediklerini. Yarılarda boğulduk bu aşk havuzunda. Trampleni en yüksekteydi. Tepeden bakıldığında bir odaydı sanki. Odalar rutubetli ve yaşlıydı. Fakat her şeye rağmen, Onları genç yapan aşkımız vardı. Kudret Alkan |
Aşk Köprüsü
Yanıyorum. Küllerini ödeyen yangın gibi. İçimde yenilmişlik zaferleri. Telaşı olmayan anı sızıları. Durmak bilmeyen batış güneşleri. Sesi sedası olmayan yalnızlık hayalleri. Susuyorum. Sessizlikle konuşan yeminler gibi. Adım, bütün dağlara yazılmış. Sevda, kendi hücresinde tutuklu. Ağlatan bir yangının mühründe. Ölen bir tabibin odasındayım. Yalnızım. Gözlerim geçmişe değiyor. İçimde kırgın nöbet taşları. Üç satırla ödenen aşk kuluçkaları. Doğum gibi, ana karnından gelen, Çocukça bütünleşmeler. Bilmiyorum. Beni hangi yıldız konuşacak? Kimin ömrüne değeceğim? Hangi aşkın köprüsüne bağdaş kuracağım? Bilmiyorum, Çünkü tüm bildiklerim, Sende ölmüş. Kudret Alkan |
Aşkın Bilgeliği
Düş gördüm, kalbimin üzerinde. Oysa, onda bir diken vardı. Acı kendini sordu ve düştü. Dünden kurtulan günah esiri gibi yiğit. Gününde ferahlayan bir çalı kuşu gibi aceleci. Bütün insanlığım, bahtsız bir pencere gibi. Dünyasını kurtaran ölüm gibi, Vahşi olmak gerekiyor. Kanım ruhuma damlıyor. Her duada ölen bir şölen var. Sabrın selameti ile kavruldu, yıllar. Oysa özlem içinde kıymet bilen bir hal vardı. Sonra esir oldu ölüm yaşama. Bir an için melekler kuruldu, dünyanın eksenine. Kaderimiz; Uslanmış bir ağacın yakasından düşen meyve gibi. An gelir yankı çeker insan. Kulağında üşüyen bir ses bulur. Başka kişilerin yıkanmış ruhları ile ıslanmak, Doğamızda kuraklık çekmek gibidir. Her yere yollanmış bir fidan gördüm. Ben, toprak olmak istedim. O ise suları çeken bir kök. İşte bağlandım, fakirlerin odasına. Her odada gürleyen bir şan gördüm. Gün tutunmuş, bırakılmış bir cani gibi. Zaman bizleri bıktıran günah gibi. Tükenmiş ve buzlanmış bu sanat ışığı. Herkes aradığı yerde kalır. Oraya ulaşmak için düşünceden düşmek gerek. Kuşanmış ve bulut olmuş bu yalnızlık. Herkes dilinde kilitli kalır. Esirlik günü geldiğinde asilik olur. O zaman buluşmak gerek, Aşkın dinmeyen bilgeliğinde. Kudret Alkan |
Aşkın Düşüşü
Bu aşk mezara düşmüş. Gölgesinde kovalanan cennet. Gerçeğinde yerleşik cehennem. Bu aşk ihanete düşmüş. Sadıksız sevişmeler. Ayrılık istemeyen yeminler. Bu aşk kötülüğe düşmüş. İyiliksiz erozyon tünelleri. Tahtasız deniz gemileri. Bu aşk karanlığa düşmüş. Not olmuş tüm aydınlığı. Kül gibi tüm içtenliği. Bu aşk yokluğa düşmüş. Yorgun hayat ödevleriyle. Besinsiz ruh kavgalarıyla. Sönmüş beden giysileriyle. Bu aşk, sana düşmüş. Düştüğü anda çaresiz ölüşüyle. Kudret Alkan |
Aşkın Gardiyanı
Yüreğim boşlukta gezer. Dillerim aşkın gardiyanı olmuş. Sızıntılar, sonrasında acılar. Her biri, söylenecek yarın gibi. Bana ait olan yanınla. Kanımda dolaşan canınla. Artık iki can taşıyorum. Ölümü ısıtıyorum. Küller aşka demir atmış. Yandıkça, üzerimde dolaşan ellerin. Aklım kendini yaktı. Duvarlarında çalınan ıslık var. Dünyayı vurdum. Sevmek uğruna kendimi yaktım. Hem cennet, hem cehennemim. Garip bir aşk bülbülüyüm. Baharın kollarından tutmak. Bilekleriyle köprü kurmak. Sonuna kadar bağlanmak. Yaşama umudum kalmadı. Geride kalan sadece yalnızlık. Yalnızlık... Seni büyüttüğüm. Uğruna kendimi terk ettiğim. Kudret Alkan |
Aşkın Sonucu
Harfler satın aldım. Yalnızlığın borcunu ödemek için. Kendimden kaçıyorum. Seninle olan kavgamda. Ruhumda bir titreme. Yıllar acılarla birleşmiş. Seni göremiyorum. Gözlerim, kör bir edebiyat gibi. Sığınabilsem, hatalarıma. Yarını çalan orkestraya. Piyanonun tuşları gibiyim. Kimsesizliğin melodisinde. Sokak fakiriyim. Kaldırımlarda eskiyen. Aynadaki yüzler gibiyim. Dudaklarının boyasında. Bu ben değilim. Anadan gelen. Yüreğim amansız bir ölüm. Akan her kanda cinayet. Ömrüme dokunuyorum. Uçsuz bucaksız boşluğa. Hayatın dersine tutuldum. Aşka parmak kaldırdım. Hayaller yılan gibi. Zehrinde solmuşluk. Derdimin çaresi yok. Çünkü aşkın sonucu yok. Kudret Alkan |
Ayak İzleri
Bu benim son dansımdır. Tutunduğum ölüm boşluklarına. Anadan doğma yürüyorum. Sahillerde hıçkıran bir lokma ekmeğimle. İçimde, çalınmış zenginlikler. Acılar, insanın yazgısına akmış. Üşüyorum. Bedenimi kaplayan günlerin yok artık. Geçişini izleyen tünellerim yok. Yok artık, Resmini taşıyan yıllığım tükendi. Bütün küçüklüğüm, Kör bir hücrede kaldı. İçimde kırlangıç büyüleri. Şarkı gibi seni söylüyorlar. Bak, pencereme yokluğun konuyor. Korkuyorum. Ağlamakla kırılan keder gibiyim. Suyum, kanımdan akıyor. Oluk oluk hayatımı kaybediyorum. Biliyorum, Gözlerinde bir yabancıyım artık. Benim gibi, Son sözlerimiz de kaybolmuş. Denizleri geçen aşk, Küçük bir ayrılık koyunda boğulmuş. Şimdi, Yorgun bir gece gibiyim. Karanlığını kaybetmiş. Kapılar arkasından gülen, Sonsuzca arzular karşısındayım. Kıyı gibi denizini bekliyorum. Bak satırlara, Beni tek tek bölüyorlar. Bir şiir gibi sabahına düşüyorum. Düş gemilerim sabahına demirlemiş. Bak işte, Yollarım seni bekliyor. Sensiz aç kalan kaldırımlar gibiyim. İçime ayak izlerin düşüyor. Kudret Alkan |
Aynadaki Leke
Bu gece sabaha çıkamam. Bütün pencereler kapanmış. Rüzgara karşı uçamam. Sessiz bir bakış gibiyim. Sadece kendisini var eden. Dizlerindeki hayata tutunuyorum. Uzak ufuklara tutunuyorum. Kendime sevgiler yaratıyorum. Hayat, iki kırık mısra gibi. Ağlayan mektupları düşün. İçlerinde var olanları. Birbiriyle yarış eden mürekkepleri. Bu gece sabaha çıkamam. Bütün kahveler boşalmış. Çaylarda fakir bir edebiyat. Bu sevda karanlığa dönmüş. İçinde binleri geçen sızılar. Bir türlü çare olmayan, Yaşlı sevişmeler. Sadece kendisini kandıran, Büyük bir yalan olmuşsun. Aşkın cebinde, Büyük bir yara açmışsın. Nasihat gibi dökülmüşsün. Boynunda dolaşan ışıkla, Yardıma muhtaç kalmışsın. İçindeki denizi seyrediyorum. Dalgalarla olan sohbetini. Ve deniz yıldızı gibi, İhanetin kıyısına vuruşunu. Bu gece sabaha çıkamam. Aynamda ölüm leke bırakmış. Sana doğru uçamam. Kudret Alkan |
Ayrı Bir Biz
Gözlerinde mezar oldum. Yeniden başladı ölümüm. Bir daha doğmaktır, sana gelen. Bir parçamla bütünle kendini. Gözlerim nasıl da tamamlıyor seni. Yaşamın içinden sokulan bir ben. Zaman işleyişinde utançla dolmuş. Anılar, bizde ayrı bir hayat olmuş. Kudret Alkan |
Ayrıldım
Ayrıldım kendimden, her şeyimden. En çok nazlı güneşler yaktı beni. Bir gönül alevini hatırlattılar bana. Nasıl da yazdan beter olmuştu, içim. Kendimdeki duyguları tanıma zamanıydı. Hep son ses, umuttan çıkardı. En son kararlar onundu. Ben oylamalar yapmıştım içimde, Sonuçlarının hep seni göstereceği. Evet doğmuştun bir kahkahayla. Gölgelerin düğmesi yoktu. Gömlekleri çıplak bakışlıydı. Sevişmekle sevişen bizdik. Sonra o gün geldi, Sen ansızın benden ayrıldın. İstemedim birine bağlanmayı. Kendi yalnızlığım benim tek aşkımdı. Sanıyordum ki her şey düzelecek. Ama susmuyordu içimin ağlaması. Gönüller bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Üzerimde beni titreten bir şey vardı. Evet beni kaplayan o sevgiydi, bu… Yağmalıyordu içimi hiç durmadan. Senle aramdaki duvarları yıkıyordu. Ama ben inanmak istemiyordum. İşte yine uzaklaşıp ayrılıyordum senden. Yüreğimin boşluğu dikilmişti, senin sözlerinle. Öylesine farklıydın ki. Bulmaya inancım kalmayanlar, hep sendeydi. O yiğit bakışındaydı, her şey. Taşımaya korktuğum erkekliği, Tekrar hafızalarıma kazıyordun. O an büyüleniyor, dimdik ayakta duruyordum. Ayrılmıyordum, kendimden senden… İçimde yaşattıkların için, Yalnızlıkta kalmıştım. Kudret Alkan |
Ayrılığın Doğumu
Bir şiir olmuşum. Satırlarda aşkı avlayan. Bir çizgi olmuşum. Hayalin direnen hükümlerinde. Bir kahır olmuşum. Ayrılık denen illeti bulmak için. Bir yıldız olmuşum. Yattığın yatağa uzanmak için. Seni bulmak için, Özgürlüğün kalemlerine sataştım. Belki bir zamanı geldiğinde, Gözlerime düşersin. Yüreğim seni içiyor. İçimde dolaşan kan gibisin. Ayrılık sürekli doğum yapıyor. İçimizde eksilen yıllar. Tutsak bir yıldız olmuşum. Işığımla karanlık avlıyorum. Şimdi bana uzanan yağmur gibisin. Gözlerim, damlalarına çakılmış. Şimdi son defa kendime soruyorum. Sen bende yaşadıkça; Hangi ayrılık seni koparabilir? Kudret Alkan |
Ayrılığın Kanı
Tenimde güneşin çökme arzusu. Hayaller adımların ufak diliminde birikmiş. Kırılgan tutkallar, içimdeki çölde. Bir bağlama çalıyor, Seslerimdeki yankılardan. Güneş nefret için doğuyor. Ellerindeki silahla, Bütün sevgileri alnından vuruyor. Ve orada, Ansızın bir koku doğuyor. Kabuk toplamış, içimdeki kırılganlık. Grip gibiyim, buğday kokan burnunda. Aktıkça, hastalık oluyorum. Yenilenmeyen bir bağışıklık gibi. Karanlığı boşaltan, Derin öksürükler gibi. Çünkü boğazımdan gemiler geçiyor. Çünkü, onlara yol veriyorum. Sonsuz izler bırakmaları için. Umutlarındaki adalarda, Fısıltılarla konaklamaları için. Özlemler sınırına kapılmış, yürek naraları. Sarhoşluk ayıldıkça kanıyor. Pıhtılaştıkça sararıyor, şah damarı. Ve veda ediyor, Bültende yaşayan kan grubuna. Sonra ayrılık akıyor, Serum denen küçücük dünyada. Yüreğime dolmuş, gece kamçıları. Uzak sınırlarda birikmiş, düşünce avluları. Kör bir yabancılığa girmiş, Avuntulardaki derin elçilikler. Karanlığın hektarlarında, Kuşkusal anılar demlenmiş. Ve bir çay gibi, Bardağı ısıtıyor, içimdeki acılar. Sonradan sessizleşen bir maviye doluyorum. Martının eğik labirentinde, Denizdeki dalgaya dönüşüyorum. Ama yorgun, ama kanatsız. Ayrılığa saplanan kuş bakışı gibi. Hıçkırıkla kırılan gözyaşları gibi. Ve dönencelere sinen, İsimsiz bulutlar gibi. Kudret Alkan |
Bahar Arenası
İsyanlar damlıyor, içimdeki toprağa. Bulutların arasında geziniyor, yüreğimdeki buluşmalar. Gizli örgütler dolaşıyor, aldatışlarında. Orada, bir ayna gibi yansıyorum. İçindeki boşluğu, Gerçeğin voltasında yaşıyorum. Bir sağa gidiyorum, bir sola. Yön mevhumu kaybolmuş, dudaklarımda. Kime sokulsam, yüreğim vuruyor beni. O an, içime sokuluyorsun. Kızgın bir yılan gibi, Sevme düşlerimi boğuyorsun. Sonra gözlerimi açıyorum. Sana ulaşır gibi dünyaya bakıyorum. Yalnız başına koşan insanlar görüyorum. Hepsi bir kaçışın içinde. Hepsi büyük bir cehennemin gürültüsünde. Artık zafer çığlıklarının içindeyim. Sorgumla uzaklaşan mesafeler var, içimde. Çiçeğin yapraklarını büken fısıldaşmalar gibi. Bir türlü tutunamadığım gelecek gibi. Bir türlü sevişmeyen bahar arenası gibi. Kudret Alkan |
Bahar Senfonisi
Bir bahar senfonisine düşmüşüm. Tüm biletler kapışılmış. İnsanlar aşkı gözetliyor. Ama ben, inatla saklanıyorum. Seni saklar gibi, Ölümün içine karışıyorum. Gençlikle açılan bağrıma, Yaşlılığın kiri bulaşmış. Seni hiçbir banyo çıkartamaz. Sabunlar aşkıma merhametli. Tüm sevdalar kıyı şeridine düşmüş. İçimdeki inançlar sabahlıyor. *******in derin dansına tutulmuşum. Dolunayın bakışlarına düşmüşsün. Bana bir ışık kadar yakın, Karanlık kadar uzaksın. Anladım, Yorgunluktan önüne düşen gözlerimi. Bir savaş çığlığı gibi, Koynunda yaralar açan çiçekleri. Şimdi yürüyorum. Adımlarımda baharı taşıyarak. Sensizliğin dünyasına gidiyorum. Ölümü hiçe sayarak. Ve senden, Ölümsüz bir yaşam elde ederek. Kudret Alkan |
Bak İşte Sevgilim
Bak işte sevgilim. Dünya ayrılıkla dönüyor. Her şey aynı kaldı. Söndükçe. Öldükçe. Bak işte sevgilim. Ana oğlunu kucaklıyor. Bütün içtenliğiyle. Korkulardan üstün. Acabalara yenilmeden. Bak işte sevgilim. Yolculuğum uzaklara doğru. Bir gemi gibi. Dalgalarla dost. Yoklukla yolcu. Bak işte sevgilim. Gözler demir attı. Tarihin yenik haritasına. Orada sen doğdun. Üstüme çöken ayrılıkta. Senin gibi oldum. Benden alınan acılarda. Bak işte sevgilim. Son defa bak bana. Giden ruhuma bak. Cennete olan isyanıma. Kaderi reddeden yalnızlığıma. Bana bak sevgilim. Kör gibi. Karanlığa aşıkçasına. Kudret Alkan |
Bana İnan
Seni arıyorum. Yıllarla azalan gençlik gibi. Hayal ettim. Seneler süren arayışlar gibi. İsmin, aşkımın mimarı. Sokaklar, cetvelle kazınmış. Sensizliğin adresi yok. Binalar, sevgimle boyanmış. Seni sevdiğime inan. Çünkü, *******in ucundayım. Bekle beni. Bir gün döneceğim. Sevgimi anlaman gerek. Sana açılan yolları. Yolumuzda güven olsun. Aşk, yürekten okunsun. Sana sarılmama fırsat ver. Ellerin, yaşayan güller gibi olsun. Engelleri aşalım. İki şehri bir yapalım. Mesafeler, seni korkutmasın. Ben, yakınındayım. Uzaklar bizi ayırmasın. Ben, senin yanındayım. Sıcak gülüşlerinde. Yalnız kalan ağlayışlarında. Her zaman seninle. Kudret Alkan |
Baş Sayfa
Bugün ölüme esnedim. Onu uykuma almak için. Belki rüyamda, Pencerene düşerim. Sana bakan bir peri olurum. Seninle dağlara uçarım. Kayalar gibi yuvarlanarak. İnce çizgiler bulurum. Hayallerimiz için. Kendime yarınları alırım. Ölümü satarcasına. Zamanlar türetirim. Yokluğunu affedercesine. Yürüyen bir karanlık olurum. Işığını tutmak için. Sessiz bir çile olurum. Sözlerine yol vermek için. Konuşkan bir yemin olurum. Suskun gözlerini bulmak için. Senden kendime bakışlar eklerim. Yarınlarda seni görmek için. Seni yüreğime yazarım. Hiçbir zaman silmemek için. Ve seni hayatıma adarım. Ölümden kader koparmak için. Tarifi olmayan yemek olurum. Lokmalarda seni yaşamak için. Ve oda dolusu yazılar olurum. Seni baş sayfama eklemek için. Kudret Alkan |
Başka Bir Deniz
Varlığınla yalanları infaz ettim. Bir odaya kapandım. Sadece senin olduğun. Duvarlarda izlerinin olduğu. Çıkamam, seni var eden yerden. Artık yaşamım burada işleyecek. Nehirler denizlere dökülecek. Ufukta başka bir deniz olacak. Kudret Alkan |
Başka Yerde
Yalnızlık resmimi çizmeye çalışıyor. Hiçbir boya benimle dost değil. Anlaşılmamak üzerine kurulmuşum. Hayatın damarları tıkanık. Seni denize soruyorum. Dalgalar, kıskanç ve asi. Fırtınalar, beni alıp götürüyor. Hiçbir ev beni anlamıyor. Duvarlar beni kovuyor. Sokaklar suskun. İnsanlar, insanlıktan yoksun. Dertlerim beni çivilemiş. Artık güneşten akıyorum. Uğruna, kendimi terk ettim. Başka yerde, başka sevgilide. Birlikteliğin sen olduğu yerde. Kudret Alkan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:10 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.