![]() |
Fuat Eriçok
“Çıt çıt çıt çıt çetene de..”
çetrefil çevrimlerinde çevrenin çıtkırıldım çıngıraklı çılgınlar çırpınmada çaresiz çatlak çapulcular çatışmakta çaçaron çetecilerin çağdışı çağrıları çınlıyor çamurlu çıkmazlarda çalakalem çalıntı çalışmalar çalı çırpı çekişmeler çatır çutur çarpışmakta çözümsüz çürümüş çullanmalar çöreklenmiş çöplüklerde çöküntü çukurlarda çabalamakta çarpıtılmış çağrışımlı çekilmez çekimsiz çömezler çetin çekişmelerde çıfıt çarşılarında çabuk çevrecilerin çıkışmalarından çıldırmıyorsanız çığlık çığlığa çiftleşip çocuk çoğaltıyorsanız çoksesli çığırtkan çoğunluk çoraklaştırmışsa çorbanızı çekin çoraplarınızı çimdikleyerek çirkin çehrelerinizi çatık çekimser çekimsiz çatalağzı çakırkeyif çalımlarıyla çakalzadelerin çalın çapraz çanlarınızı çan çan çan çarkıfelek çarmıhında çulsuz çantasız çekimserliğiyle çarpıntılı çariçelerin çelişikliklerinde çarşaflamışçasına çıkıntı çeneleriniz çaylaksı çekingenliklerde çinli çekirge çevikliğinde çekilin çelik çerçevelerinize çelimsiz çobanlar çivinize çekicinize çişli çuvallarınıza çüş 29 ekim ‘08 Fuat Eriçok |
1 (Bir)
gerçek dediğin deniz bizse denizde bir iz ne görür ne biliriz zira denizle biriz 1 nisan ‘07 Fuat Eriçok |
A / salak (Anagram - 4)
zamanın lâcivert sularının girdaplarında ileri geri çırpınan bir AK SAL yanyana getirilmiş derme çatma ilkel çürük birkaç KALAS üzerinde bir grup insan karışmış iyice saç SAKAL şaşkın çaresiz sapkın boş kafalar SALAK durdurmalıyız akılla veya KASLA âcilen kontrola ALSAK batmasa KALSA (21 kasım ’06) Fuat Eriçok |
A Adında Adamsı Asabi Arabesk Arıza
ayağının altına almış avradını acımasızca alçakça ağzında anırtılı anlamsız avazlar acıtıyor a akılsız aşağılık abus alkolik afyonkeş ayyaş ayı ardından ansızın aşk arayabilir arsız ayarsız anatomisi adamı andırmada aklı anaokulu altı avareliği aşkın apteshane antresi azman anüs apsesi ardılı azılı artık asabi arabesk arıza aşifte aşkından artmış aşka aşina asaletin atsineği aydınlanma ayıplı aygır ağdalı ağırbaşlılık açmazında ağzını açtığı an ahmak alkışlarına asılı aldanmalardasın a ahlat armudu ayarında akrepsi angut ağaçlara asılası akortsuz aksesuar amansız acınası antijen alışılamaz allahsız atık arkaik avanak anomali algısız adi alerjik akne angut avanak anlatılamaz anlaşılamaz antipatik antitez arıtılmamış apış arası arzı azletmeli azrail’i almadığından aşağı aykırı aymaz azap abidesini ayırtındayım abartmıyorum allah affetmez acımaz asla adın anılmasın alemlerde absürt apandisit aşınmış adrenalin asansörü 1 kasım ‘08 (karısını, kızını, kardeşini, öğrencisini, astını, tutukluyu, esiri, çaresizi.. kendinden güçsüzünü döven herkese) Fuat Eriçok |
AB ye Giriş Formülü
boşuna uğraşıyor bizim siyasiler bu şekilde ab bize hayal ama ben çözümü buldum he vallahi he billahi hem de kesin garanti elvan’ı aurelio’yu nobre’yi düşünün bir yolunu bulup örneğin yasanın vatandaşlığa alınması bakanlar kurulunca zaruri görülenler maddesini kullanarak tony blair’i tuncay bilir jack shirack’ı cahit şafak george bush’u cemal buse yapalım massimo d’alema musa dallama olabilir pekâlâ condoleezza rıce ise candan pas meselâ isviçre’li fifa başkanını alman beckenbauer’i filan da alalım bu arada sultanahmet meydanı’nda ayasofya ile mavi cami ve topkapı üçgeninde oldu da bitti avazeleri arasında ve marmara fonunda havai fişek manzarasında. he vallahi he billahi birkaç da bomba transfer bombacı ehud olmert ile oval odalı bill clinton bunlara da şahane bir düğün aids’e filan da iyi geliyor üstelik daha ne isteyecekler? ayrıca ingilizceyi de sular seller gibi bilirler tamam dostlar yaşadık doğruca ab deyiz artık he vallahi he billahi oldu da bitti maşallah ab li de olur inşallah işte bu kadar basit aldık gitti billahi avrupa’yı koynumuza eh.. takarlar artık devlet şeref madalyasını bizim de boynumuza (ağustos ’06) Fuat Eriçok |
AB yi neden İstemiyorum?
yana yakıla isteyenleri bu uğurda her türlü tavizi verenleri görüyorum yetmez mi? (13 aralık ’06) Fuat Eriçok |
Abstre
nasıl katlanır ki yollar ezikliğine üzerlerinden bu kadar geçilmenin ve baş kaldıramayıp katlanmaya mahkum olduklarını bilmeye ve tüm olanları görüp de tek söz edememek çaresizliğine o yollar boyu sıralanan ağaçlar mevsimlerce ve herşeye rağmen aldırmadan olup bitene nasıl gelip gider gidip gelir yolcular hodkâm (nisan '06) Fuat Eriçok |
Acele
an be an yaklaşıyorsak kaçınılmaz ecele sakin ol dostum ne koşturuyon bu ne acele (temmuz ‘02) Fuat Eriçok |
Acemi Pokerci
sevgili felis bu bir aşk mektubu değil - bilmem ki zaten bir kediyle aşk niçin - seni seven birinden ve senin iyiliğin için küçük bir uyarı sadece hani poker oynar gibi tartışmıştık ya dün gece anladım ki tüm bilmişliğine karşın pokerde zayıfsın oynama bence peki sence bunları söylememdeki neden ne aldığında beş kartı eline poker face olmalı yüzün yâni boş anlamsız ama sende bu imkânsız - örneğin - kötü diyelim elin hemen yüzünde hüzün kartları ters tutar gibi ayan beyan sevgili güzel bayan - ya da tam tersine - güçlüyse kartın üç as üç papaz yahut ful vale rest çekme hemen gizle yüzündeki utku sevincini henüz sonuçlanmadı ihale düşüverirsin bir anda kötü hâle söner alnındaki hale hele ki geldi farzedelim elden renk ya da kare gölgen bile düşmemeli yere oysa sen üç onluyu bir arada görsen dikkatin onlarda ya farkında değilsin o anda kuyruğun başlıyor sallanmaya keyifle işte söylemek istediğim bu kırmadan tekeri sevgili felis bırak bu riskli pokeri benden tavsiye peşin rest çekme olduk olmadık yerde düşmek istemiyorsan derde kaybedebilirsin görürsem iyi düşün bir de sık sık blöf yapma ne olursun zeki kedisin güzeller güzelisin istemem üzülmeni oynama pokeri bilmiyorsun (mayıs ‘06) Fuat Eriçok |
Acı
karıştırın “acı” yı bakın ne çıkacak ortaya sonunda her karışan yerde olduğu gibi aıc ıac ıca caı cıa (ekim ‘03) Fuat Eriçok |
Aç.. Kapa..
birileri ısrarla kadınları kapamaya çalışıyor devlet onları kafalarımız felsefeye ellerimiz dostluğa yüreklerimiz sevgiye kapalı sıkıştık mı stadyumları seyirciye okulları öğrenciye yolları trafiğe kapatıyoruz açık rejim dediğimiz demokraside kapalı oturumlar yapılabiliyor çıksa da bir bilen şu kapatma aşkımızı açık açık anlatsa sınırlarımız teröristlere yaşamsal kurumlarımız yabancılara sırlarımız amerikaya ellerimiz gökyüzüne açık ağızlarımızsa hayretle yeniliklere çıksa da bir babayiğit şu açıklarımızı kapasa 17 mart ‘08 Fuat Eriçok |
Adım
hayatta her hareket adım adım bebek yürümeye adım adım başlar öğrenme adım adım okullar kariyer adım adım ilerleriz işimizde flört evliliğe ilk adım örneğin yani adım adım çıkarız hayatın yokuşunu bulmak ümidiyle simurg kuşunu ve bir gün gelir iniş başlar sanılanın aksine daha zordur bir bakarız yükselmiş basamaklar zayıflamış bacaklar eklemler çıtır çıtır omurga dinlemez hatır pek adım adım olmaz iniş yavaş yavaş tıpış tıpış bir nefeste üçer üçer çıkılan merdivenlerde başlamış bedensel yasaklar akla gelmedik zorluklar saklar sanki hepsi olmuş üç karış ama ne bu böyle şikayet bu yakarış biraz da bu yaşla barış bak kafiyeyi bile unuttum iyi mi neydi o başlangıç kafiyesi tamam anımsadım adım adım yandım ben yandım zümrüd – ü ankâ gibi belki de küllerimden uyandım veya öyle sandım valla iyice bunadım baksanıza neler saçmaladım en iyisi imza atıp gideyim kaçmadan tadım haydaa şimdi de anımsayamadım neydi adım (20 kasım ’06) Fuat Eriçok |
Adın
bağırma şansı vermezmiş ciğer yarası ciğerimden vur beni iki kürek arası ki adın ağzımdan çıkmasın içimde kalsın (20 kasım '06) Fuat Eriçok |
Adrasan
*******i ıssız kumsalını caretta’lar basan adrasan binlerce yıldır yanan kayaları olympos’un un beyazı burada yaşamak bütün bir yazı ya da bir ömrü yarabbim fakat bilmem ki yorgun kalbim kaldırır mı böyle bir hazzı kaya kum ve akdeniz’in morlu mavisi huzurun nefesi sımsıcak vurun kendinizi yollara adrasan’da durun burası cennetin akdeniz şubesi hoş dingin ve sade şimdilik ayrılıyorum bana müsaade doyamadım doyulmaz adrasan yaşanır anlatılmaz (temmuz 2000) Fuat Eriçok |
Adressiz mektuplar - 1
iyice geriledi sıcak yaz gülüm şu günlerde mahzun güzü sollamaktayım sabahları pencerem iyice ayaz gülüm sevimsiz aynasında hayatın endişeli bir yüzü kollamaktayım oysa hâlâ güneşli boğaz hâlâ inatçı bir direnişle bekliyorlar ince dal uçlarında mahkûm kuru yapraklar hırçın üfüren deli poyrazın durulup sakinleşmesini benim seni senden esecek meltemi beklediğimce üstüne sevgini zait kalbim her şartına müsait fakat artık her sabah biraz daha geç akşamlarsa inadına erken inadına kahır yüreciğim pır pır gözlerim nemli karanlık yollarda görünmez hayaline endişeli elemli el sallamaktayım üşümeye başladım artık gülüm kemiklerime işledi sensizlik özlem düş kırıklığı dertler anılar geliyorlar peşpeşe düşmüşler yola kol kola akın akın aralarında bir sen yoksun olsun üzülme beklerim zararı yok acele etme sakın kendine dikkat et beni düşünme serin yağmurlar yakın zaten her dem yanımdasın uykusuz *******imde dâim göz kapaklarımdasın ki ben o anlarda kendimden kaybolmaktayım tepeden tırnağa senle dolmaktayım sevgi olmaktayım (ekim '02) Fuat Eriçok |
Adressiz mektuplar - 2
birden sana mektup yazmak geçti içimden birtanem sayfalarca yazdıklarım geçti seğirdi elim sana yazarken dinlenirdim keyiflenir hüzünlenirdim seni çok özledim güzelim ne ki sen bir gün ansızın adresi olmayan bir yerlere gittin aşkımız hiç bitmeyecek diyorduk bitmedi de ama sen bittin kızımız öksüz benim halim elim büyüdü canımızın içi mis kokulumuz üniversiteyi bitirdi inanılmaz güzelleşti tıpkı sen seni görüyorum onda keşke sen de görebilsen sevebilsen sevgilim bir mucize yarat haydi dön sinemalarda gülelim parklarda üçlenelim mutlu olalım zevklenelim yine de iyi anlarım oluyor seni hatırladığım anlar inan fakat ah.. uyanınca o rüyalardan hıçkırıklar fırtınam oluyor göz yaşlarım selim altıncı yıl da bitmek üzere kalbimin ucu kızımla tutunmasam yaşama çoktan gelmiştim gittiğin yere gerçi inanmam da dogmalara hurafelere ikinci hayatlara yeniden doğmalara ölünce kavuşmalara yine de keşke diyorum keşke mümkün olsa zira akmadı gönlüm hiç kimselere hiçbir güzele ne birine değdi gözüm ne işveli bir ad mırıldandı dilim işte böyle bir tanem yeni başka yok bizim alemde tüm bildiklerimin aksine yine de haberdar olursan satırlarımdan anlayamadığım bir şekilde olmadık bir yerlerde bil ki seninle yaşıyorum ve sık sık seninleyim rüyalı *******de ve en büyük arzum günde birkaç kez uyumak ki daha çok görüşelim ulaşırsa satırlarım eğer cevap yazamasan da gülümse her zamanki gibi duyumsarım ânında gözleri aşk bezelim (22 eylül ’06) Fuat Eriçok |
Aforizm
açık örtülü anlam kalıp kafiye hece gözden silinince kalan çıplak şeydir şiir bence (mart '06) Fuat Eriçok |
Ağaçlar Ayakta Ölür
bir ağaç gibi tek ve hür der nâzım bir ağaç gibi özgür sadece küçük bir ayrıntı var ayaklarımız bağlı kargalar leş yiyici kara kargalar tepemizde biteviye gagalar ve biz gerçi ayakta duruyoruz fakat yoksulluk içinde özgürce çürüyoruz orman gibi kardeşcesine mi? neme lâzım? (mart 2002) Fuat Eriçok |
Ağır İşçiler
haksızlık etmeyelim siyasilere işleri gerçekten ağır dünyanın işi var omuzlarında iş adamlarının işlerini takip ahbaba dosta iş ayarlama aklama işleri karalama işleri derin işler özel işler bunca iş arasında geceyarıları el kaldır el indir işin yoksa işçi ücretine indirgeyelim maaşlarını en azından bu işsizlikte biz de millet adına bir iş yapalım (mart '06) Fuat Eriçok |
Ağlayan Ayvalar Gülen Narlar
adamın yüzünde maske ciddiyet güven heyecan altında soru nasıl görünüyorum intiba kadının yüzünde maske güzel arzulu verecen altında merak beğeniliyor muyum isterik satıcının yüzünde maske temiz sağlam görecen altında tecessüs ikna oldu mu ihtimal alıcının yüzünde maske mutsuz şüpheci ivecen altında kuşku alsam mı ikircik çocuğun yüzünde maske durgun üzgün küsecen altında tereddüt ağlasam mı istismar annenin yüzünde maske kesin aceleci itecen altında acıma üzülür mü ikilem çapkının yüzünde maske tutkulu âşık sevecen altında hesap yatağa nasıl atarım iştiyak ölünün yüzünde maske sâkin huzurlu mutlak altında gerçek yüzü şaşkın ne oldu bana merak çırılçıplak (mart '06) Fuat Eriçok |
Ah Be Güzel İstanbul
güneşten akıp geldim sana istanbul bodrum’dan bıkıp geldim bu ne toz duman gri beyaz boğaz ortalık kar boran ayaz aman aman ah be güzel istanbul kaçmış tadın gerçi her halin güzel her halin kabulüm beni senden koparacak tek gerçek ölüm sanırım hâlâ anlamadın ey “bin kocadan arta kalan bive-i bakir” iki ay içinde unuttun mu çabucak ki açacak yerde sımsıcak bir kucak böyle soğuk karşıladın (ocak '06) Fuat Eriçok |
Ahlak Aşkına
çocuklar dışarı çıkarılmasın ilkbaharda ahlakları bozulabilir her an mâlum bitkiler alemi cinsel olarak tozutur bu mevsimde ayan beyan (ağustos ’06) Fuat Eriçok |
Ahlak düşkünü ve yandaşları
aleme talkın veren dinci ahlak düşkünü tipinden fikrinden zikrinden belli pişkinin de pişkini anasını da kandırıp tornundan küçük kıza tasalluttan enselediler bu yüreği nasırlı beyni örümcekli cebi şişkini müstahaktır adalet gerekeni yapar ama asıl şaşırdığım utanmadan savunanlar onu asıl ayıpladığım işte bunlardır bu ahlaksızla bu utanmazla tıpkı mantıklı aynı çıkmaz yolun bir alay şaşkını mayıs ‘08 Fuat Eriçok |
Âhu Gözlüm
yazık be âhu gözlüm sana gerçekten yazık şaşırmışsın rotayı gönül dümenin bozuk ne oldu söküp attım işte kaldın başıboş sağlam çıpa değildir aşka atılan kazık hadi yine yeniden yeni bir yaşama koş yazık ki işin pek zor çevre ıssız ışık lôş aslında aradığın arslan ağzında azık kimi bıkıp bırakmış kiminin başı bir hoş hiç uğraşma boşuna yoksa aklın mı tozuk aramakla olmaz ki gayretin çaban hep boş oysa basit yazılmış bu oyundaki tüzük istiyorsan olmayı leylâ gibi bir mâşuk sevmelisin kuşkusuz delice aşktan sarhoş sevmeden sevilmenin tadı zaten pek mayhoş (ekim 2003) Fuat Eriçok |
Ahval
kimi dolanmış türbana çarşafa kimi bayrağa sarılmış al al kavram karıştırmada bir kısım kafa tozu dumana katıyor sayısız deccal görünen o ki ülkenin vadesi doluyor ve ne yazık çoğunluk aymaz, kafası kumda acaba bundan kimler mutlu oluyor karabasan misafirim her gece uykumda 19 nisan ‘07 Fuat Eriçok |
Aidiyet
insanız dünyalıyız diyoruz sevgi kardeşlik anlaşma uzlaşma paylaşma diyoruz halt yiyoruz birileri öne çıkmış ağa reis şeyh kral padişah peygamber diye ünlemiş sırça köşklere çekilmiş parsellemiş bölmüş öldürmüş ne var ne yok yemiş itiraz edene hak arayana baş kaldırana hain demiş uyduruklarına inanmayana gavur düşünene fikir üretene vur ha vur daracık zindanlara hapsetmiş aklı kilitlemiş bayraklar dikmiş çarşaf çarşaf marşlar ilahiler bestelemiş dövüştürmüş bölüştürmüş dönüştürmüş ve daha neler neler isyankar bileklere kelepçeler boynu eğrilere maydanozlu köfteler bağlamak ve gütmek amaçlı bir kavram aymazları yönetmek için körüklenen bir tutku damarlarımıza zerk edilen aidiyet yaşamaya gelmiştik güya şu minicik dünyaya kısmetimize ne çıktı neydi niyet bir avuç hamhalat kurnaz bir sürü hokkabaz düzenbaz rahat yaşasın diye ödenir mi bu diyet? icat edenin gözü çıksın koparıp atıyorum boynumdaki künyeyi aptallığın daniskası damgaları siliyorum kimlik ehliyet mülkiyet ne ırk ne din ne sınır bir şey anlatmıyor bana yaşasın saf insanca duygu yaşasın akıl ve sevgi yaşasın hürriyet nasılsa öleceğiz baş eğik korkakça yaşamak ne ki? Kazık çakmadık ya bu rezilce kirli haksızca fakirli budalaca zikirli çarpık fikirli düzende terk edip gideceğiz eninde sonunda ne çıkar zina ürünü bir velet akıtsa kanımızı kalleşçe bir faşist kurşunla kesilse bilet? elbet ah elbet biz göremesek de ister istemez aydınlık gelecek alçakça fikirler zifir zikirler yenilecek kırılacak zorba bilekler yıkılacak üzerlerine bu çarpık yapı illaki bitecek insanın insana kulluğu açılacak özgürlüğe kapanmış kapı sonsuza kadar sürmez bu sancılı nöbet yeter ki aç gözünü insan kardeşim yeter ki kendini fark et uyuşturuyor seni bu aidiyet yutma zehirli şekerini insan söylemi kutsallıkların yeniden düşün yeniden masum beynine kazınan kavramları eskiden kendini keşfet kır küçük dar kutuları kır kediler gibi balıklar gibi kuşlar gibi özgürce haykır kır seni çeviren kof duvarları çöz zihnini bağlayan zincirleri yıka benliğini at kirleri terk et haydi bileğine kuvvet yüreğine bereket (26 şubat ’07) (26 şubat ’07) Fuat Eriçok |
Akıllı Seçim
aşkı doyası tattım yalayıp yutmasına dilim damağım yandı hâlâ tütüyor yer yer bir daha mı imkânsız buz atılsa tasına ağzı bu denli yanan yoğurdu üfler de yer dostlarım zaman zaman adaylar öneriyor bak ne güzel ne zarif mutlu olursun inan aman istemem kalsın kim garanti veriyor unutur mu acıyı aşkta bir kez yanılan doğru yalnızlık soğuk böyle üşümek niçin heyhat sıcak bir yerde oturmak yetmiyor mu yanmak lüzum etmez ki biraz ısınmak için çevremde bin bir güzel alev alev gezerken aşka bulaşmak niye işte akıllı seçim seyrederim keyifle her dem sımsıcak içim (ekim ‘03) Fuat Eriçok |
Akla Mantığa Tapa
islam ile allah arasında mantık yok demiş papa inancın mucize dolu yollarına mantık sığmaz ki zaten hem dar hem sığ hem sapa kutsal peder bırak isteyen istediğince inansın sen de fazla kurcalama mantığı filan yeter doğuran bakire’den söz açarlarsa kulaklarını cennet tapusu belgelerinden bahsederlerse gözlerini kapa benim derdim başka tek dayanağım şu hayatta aklım ve mantığım bundan dolayı geldim aşka yani o ki demem uygarlıklar çatışması diye güncellediğiniz şu kayıkçı kavgasında akla ve mantığa da el atarsanız ben ve benim gibiler ne yapa? (18 eylül ’06) Fuat Eriçok |
Aklım Aklını Başına Al
aklım yeter artık dur biraz yazık kıs iç müziğini dinleme duyma ortalık karışık durumlar nazik sen kafama boş ver aldırma uyma nene gerek gez güneşlen kedi sev güzellerle avun şenlensin gözün ülke batık millet feryat yanmış ev söylesen ne fayda? duyulmaz sözün okudun düşündün yok bi’top bezin kızdın yazdın çizdin duyuldu velev ne geçer eline meydan öküzün sen sen ol gel bir kez dinle de beni fikri mikri bırak doldur keseni gün batıyor gece soğuk yol uzun (kasım 2003) Fuat Eriçok |
Aksi Mümkün mü?
anketlerde evrim teorisine en az inanan ülkelerden biri türkiye çıkmış hiç şaşırmadım aziz nesin açık açık söylemişti meğer söylediğinden de açıkmış (18 ağustos ’06) Fuat Eriçok |
Aksiyom
eşit aydınlanırsa her bölgen olmaz gölgen (6 kasım ’06) Fuat Eriçok |
Al Sevgimi Ver Sevgini
kimi insan tanımadıklarının yardımına koşar paylaşır ekmeğini suyunu kendine yetmeyen kimi insan selamı bile verir nazla oysa her ikisi de tüm diğerleri gibi ne bir gram eksiktir bir diğerinden ne bir gram fazla burnu büyükler yaşarlar güzelliğe hasret içinde kocaman bir boşluk nedenini bilmez gönlü bol geçirir ömrünü artan bir hazla mutlu olmak mı istersiniz ey insan kardeşlerim avunmayın taze bahar ve sıcak yazla çekinmeyin mutlu olmaktan yağmurda karda ılık gülüşlerle ısıtın çevrenizi dost olup buzla nedir ki ömür dediğin bir göz kırpması belki bir gün bükülür bel titrer el zaman geçer gider düşündüğünden de hızla sevginin ederi sadece sevgidir verdiğin kadar alırsın ancak ne bir gram eksik ne bir gram fazla (1 aralık ’06) Fuat Eriçok |
Alacakaranlık
uyanıp henüz ak gün doğmadan karanlığa düşündün mü zamanı geçmiş ne gelecek ne iyimserlik bedbinlik kozmos sonsuzluk doğa korku nefret aşk hüzün düş ve gerçek üstüne tam o an ne aydınlık ne karanlıkken zaman gölgeler belirmeden düşler sönmeden henüz hani ne tam uykuda ne uyanıkken kafan çizgiler belirmişte renkler dönmeden henüz tam neresinde acep insan o an zamanın gecikmiş dün mü yoksa erken bugün mü anlat gerçeğin başlangıcı bitişi mi hülyanın siyah da yok beyaz da grinin mi saltanat beden yarı uykuda bilinç yarı uyanık hayaller canlı sanki gerçekler silik solgun geçmiş şu an ve yarın karışmış boz bulanık kâbuslar zayıflamış korkular daha dolgun saklıyı görür gibi duyar gibi sessizi organlarım uyuşuk zihnim bulanık cansız gizli belirir gibi madde yok yok ses izi sanki başka boyuta geçer gibi apansız dönme dünya burda dur burda dur zaman akma sanki çözer gibiyim nedir madde ruh nedir aklım sabret ne olur sakın beni bırakma sanki sezer gibiyim sanki hepsi bendedir fakat heyhât ne yazık durdurulamaz zaman sonsuzdan akar gelir yine sonsuza akar sabah alacasında uyanırken an be an sanki zihin delirir tuhaf şimşekler çakar (ekim ‘02) |
Alacalı Renk Gibi
aşk acı ve tatlı meyvalardan bir hevenk gibi sevgilinin adı elde tesbih dilde pelesenk gibi yaşam doğumdan ölüme çaba kıyasıya er meydanında cenk gibi ve en güzel armağanıdır evlât resimde renk türküde âhenk gibi bir gün gelecek vakit er ya da geç tükenecek hayatın tatları huzura kapanacak sessiz.. mütevekkil yorgun göz kapakları pırıltılı vitrinleri örten demir bir kepenk gibi bir aritmetik toplamdır hayat kederler sevinçler korkular yengiler seviler ayrılıklar anha minha birbirine denk gibi (mayıs '06) |
Alaturka Abecesel Zeybek
adabımuaşeret açmazından azade alnımın akıyla bitirmeliyim bu baldıran buruğu betimlemeyi biçimciliğe biber bulayıp buluşarak cahil cesareti cerbezeli cinnetli coşkuyla çakırkeyf çalçene çapraşık çalışmayı çengelli iğne çevirmesi çivilemeyi dalkavuk danışmanlar dürerken defterini devletin dekolte demokrasilerde dengeler depremlenirken deniz derinliklerinde evrensel evrim ezilmelerde evham eşinen eskinin esaretinde formalist filanlar falanlar farfarasında fıkırdayıp fışkıran faşizm gaza getirirken gerici güveleri hamâsi hacamat havarileri homurdanmada hünerli haykırışlara ılımlı ısırıklarla ıssız ıslıklar ısmarlarlar ısrarlı ibiş içerikli icraat isterler içe kapanık ikiyüzlü ilkesiz ilişkin işlevsiz izansız janjanlı jandarmamsı jürilerin kalın kafalı küstah kutsal külahlı lâkayt liberal lime lime levhalarında manzumelenen maskara militan mintanlı mütalâalarında negatif nüktelerle nasırlaşmış nakaratları nadiren nezaket neşreder ortalığa objektivite olur mu oryantalist ortaçağ okullarında öfkeli öğürtüler özünde özgürlük özlemini öğütüp parçalar partal parşömenlere prangalanır pejmürde peştemallarla perdelenip pencereler radikal rakkasların raksı süre durmada sevimsiz salınmalarla suçlu sözcükler sevişirler şaşaalı şavkımalarla şekillenerek şimdi terli telaşlı tamtam tarakalarıyla tavaflarda ustalıkla uydurulmuş uçarı uzlaşmaz uygunsuz ümitsiz üfürükler üşengeçlik üşümüşlüklerinde vahşi vadilerinde vasıfsızlıkların vesveseli velveleler vesaire velhasıl yabancı yabansı yansımaların zehirli zavallı zevksiz zevzeklikleri zorlar ziftli zindanlarını zebanilerin zira zilzurnadır zihinlerimiz zayi zamanların zıpçıktı zeybeklerinden (mart '06) Fuat Eriçok |
Alengirli Söz ve Öz
iki nokta arasındaki en kısa yol “doğru” ise fikir ile kavram arasındaki en kısa anlatım “şiir” bence benim yönelimim de buna doğru isteyen gezinsin uzun uzun sisli bulvarlarda ben kimseye mecbur değilim çok görüyorum o yollarda kaybolan sürüsüne bereket fena halde leman hedefim inandığım gerçekleri en az ve öz biçimde ulaştırmak kişilere ve bu yolda sınırsız hürriyet açık net işte budur şiirimde eğilim biri ne kadar alengirli yoğun ve güzelse diğeri o denli açık ve az bunun tartışması olmaz beğeni meselesi yoksa ne atilla ilhan’ım ben ve mümkünsüz zaten elbette orhan veli hiç fakat onadır meyilim (25 aralık ’06) Fuat Eriçok |
Alla Turca
türküm dinim cinsim uludur ulu uluu uuuluuu uuuuuuuuuuuuuu! (mart '06) Fuat Eriçok |
Allah Boğazı Korusun
hiç bir manzara sabit değildir gün içinde ışıkla değişir sabah başka öğlen başka gece bambaşka yıl içinde mevsimlerle değişir bahar başka yaz başka kış daha başka insanlar değiştirir yaparlar yıkarlar yakarlar doğa değiştirir sel heyelan deprem tsunami ben yarım asırdan fazla her gün rumelihisarı'ndan beykoz kanlıca anadoluhisarı'nı seyrederim koca çelik köprü geldi konuşlandı özal zamanında (bilmem ki kim hoşlandı?) yüzlerce çirkin bina yapıldı yerden bitme dalan saltanatında (bilmem kimler nemalandı?) korular doldurulmakta vapurlar kaldırılmakta günümüzde yani diyeceğim sürekli değişmekte manzara devletin belediyelerin koruma kurullarının ve biz aymaz insanların anlaşılmaz olumsuz gayretlerine karşın hâlâ güzel hâlâ çirkinleştirilemedi tüm yapılanlara inat kara lağımlar akıtıldı yıllarca züppe yalılarının şımarık vurdumduymaz atıkları mazot deterjan pislikler cömert ama o inadına camgöbeği inadına morcivert tek korkum doktor mimar belediye başkanı granit faciası kaldırımlara bakıyorum beyoğlu'nu geziyorum güzeli çirkine dönüştürmek sağlamı hasta etmekte çok başarılı şimdi korkum boğaz'a el atmasında asırların insanların doğanın başaramadığını bence o başarabilir allah boğaziçi'ni korusun bu kez (7 eylül '06) Fuat Eriçok |
Alt Üst
milyonlarca yıldır güneş çevresinde dönüyor dünya milyonlarca yıldır uzaydan misafirleri var kimler mi geliyorlar en kesin bildiklerimiz meteorlar çoğu yanıp bitiyor atmosferde kimi kül kimi toz kimi taş olarak iniyor yeryüzüne kimi büyük oluyor kilometrelik çaplarda rastlantısal elbette ve nadir yüz binlerce yıllık aralıklarda dünya ile buluşmaları oldukça sarsıntılı elbet bir çok atom bombası gücünde patlamalı bir muhabbet bilim keşfetti ki bu türlü darbelerde dünyanın merkezindeki dinamo zarar görüyor.. sekteye uğruyor manyetik akım kayboluyor.. manyetosfer bozuluyor kutuplar yer değiştiriyor olan canlılara oluyor radyasyon yayılıyor mutasyon hızlanıyor sözün özü dostlar (gereksiz fazla lak lak) kuzey güneye güney kuzeye bir başka söyleyişle dünya tepe taklak daha da özeti kardeşler sakın şaşırmayın dünyanın durumuna olay manyetosferdeki değişime bağımlı şöyle açıklayayım da olsun size kıyak bu anlattığım kozmik sebepten sanırım yine bir darbe sözkonusu herhalde yine yedik uzaydan dayak ki ayaklar baş ortalıkta başlar ayak (11 mayıs ’07) Fuat Eriçok |
Altın Gol
başbakanın tutkusu futbol her konuşmasında futbol tabirleri fauldu kornerdi ofsayttı son olarak ab’ye bastı çalımını güya altın gol attı merak ediyorum ne zaman bitecek maç takım sahayı ne zaman terkedecek zira klüp neredeyse battı (8 aralık '06) Fuat Eriçok |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:38 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.