![]() |
Sadi Saçak
Adı Derya'ydı
Bir akşamüstü girdi hayatıma, Saçları siyahtı, Gözleri de... Bir akşamüstü çıktı hayatımdan, Saçları sarıydı, Benzi de... Bir dönem geçti hayatımdan, Adı Derya'dı... Sadi Saçak |
Aklına Gelince
Yıldızların senden saklandığı bir gece vakti, Başını hafif yana düşürüp bakarsın gökyüzüne, Görünen sadece kapkara bir boşluktur, Bir hüzün uykusu, Bir umutsuzluk... Yoktur daha dün yanında olanlar, Şimdi onlar hatıranda bir film şerididir, Bir gün yine yanında olacaklarına inanamıyorsun, Buna inanmak canını acıtıyor çünkü, Sadece, Sadece ince, derin ve uzun soluyorsun... Söz vermişlerdi sana evet, Ama hatırlamıyorlar, İnkâr ediyorlar, Hatta yalan söylüyorlar... Her şey bir tarafta durur ama, Sen koyamıyorsun kalbini bir yana, Bir de anıları, Bir de hatıraları... Ve herkesten habersiz bir şafak vaktinde, Şu poğaça almaya çıktığın saatlerde, Gidersin! O aklına gelince... Sadi Saçak |
Akşam Olunca Geleceğim
Akşam olunca yine geleceğim sana, Ellerimde bir tutam umut, Gözlerimde ilk günkü heyecan, Yanağımda ilk öpücüğünün izi olacak. Akşam olunca geleceğim sana, Sen bile beklemezken beni, Tam pijamalarını giyip yatağa girmişken, Tam uyuyacakken geleceğim sessizce, Belki ilk bakışta göremeyeceksin beni, Küçük bir gölge diyeceksin gelişime. Unutman normaldir beni, şaşırmam, Telaşlanma; hatırlamazsan da alınmam. Bir akşam geleceğim sana, Usulca! Ertesi gün öldüğümü duyunca şaşıracaksın... Sadi Saçak |
Agora Havası
Nerede kaldı o bekleyiş? Nereye gitti hayalin? Son bulmaz mı acep bu tükeniş? Hangi şarkıyla diner kederim? Kim derdi düşeceksin bu hâle? Kim görürdü önceden bendeki bu cismi? Uzaklardan bir ses duyuyorum sessizce; Diyor ki: 'Sen artık yoksun Sadi...' Sadi Saçak |
Akşama Doğru
Akşam yaklaşıyor yine, Benim içimde inceden bir burukluk. Ne bir yüz var tebessüm eden yüzüme, Anlaşılan bu akşam da saracak umutsuzluk... Oysa böyle miydim ben düne kadar? Sevdiklerim vardı yanımda, Beni sevdiğini söyleyenler dünya kadar. Bir de sonradan vefasız çıkanlar vardı, Onlar da hep yanımdalardı... Suskun ve durgunum bu akşamüstü, Hiçbir söz çıkmıyor dudaklarımdan. Nasıl çıksın? Daha dün canım diyenler, Birer birer ayrıldı şimdi yanımdan. Ne yapsam da olmuyor, kanmıyor ruhum, Ruhum ki birden yok olacak sanıyorum. Ses yok, Söz yok, Duygu yok bu akşam da. Sanki beni küstürmek istiyorlar hayata. O bana söz verenler, Yemin edenler yok, Hepsi şimdi veda ettiler bana. Akşam yaklaşıyor, yalnızım, Bir de sevenlerim yok yanımda, Bir başımayım... Sadi Saçak |
Anılmak
Daha cesur hissediyor insan kendisini, Hatırlandığını ve sevildiğini bilince, Bunu görünce, Daha güçlü hissediyor kendisini, Daha mutlu ve kendinden emin hissediyor... Hayat denen şey bir filme benziyor, Bazen entrika, bazen komedi ve bazen korku doluyor, Fakat en çok şekillendiren bu filmi, Ona bakış tarzımız oluyor. Çünkü hayat denen şey, Kendinden güçlülere boyun eğip, güçsüzleri eziyor. İşte insan güçlü ve cesur olmak için, Bazı şeylere ihtiyaç duyuyor, Bunların başında ve ilk sırada, Hatırlanmak ve unutulmamak geliyor. Ölüp giden binlerce insan var ki; Kafalardan silinmemiş hiç birisi! Hepsi yaşıyor hâlâ kalplerde, Çünkü bırakmışlar silinmez bir iz yeryüzünde! Er kişi bu izi bütün yüreklere kazımalı, Ki hayat son nefesle kapanmamalı... Kimi sevabıyla, kimi günahıyla, Kimi yazdığı iki satır yazıyla, Kimi sevdasıyla kimi aşkıyla, Kimi sözüyle, kimi bestesiyle, Birisi edasıyla, birisi işvesiyle, Öbürü felsefesiyle, diğeri yaşamıyla, Başkası duruşuyla, yanındaki vuruşuyla, Asker olan kahramanlığıyla, aşık olan sazıyla Tanınıyor ve unutulmuyor yüreklerden, Yaşamak dediğin de hatırlanmak değil mi zaten? Bunca kişi yaşıyor gönüllerde ama, Ya bu dizeleri karalayan Sadi ne olacak? Ecel denen şarabı yudumladıktan sonra, Dünya üzerinden gidişiyle zihinlerden de mi kalkacak? Her kişi diler anılmayı ebedi, Anılmak ruhların ödülüdür bir nevi, Unutulmaz derler aşk ile sevgi, Acaba böyle seven bir tek kişi var mı Sadi`yi? Sadi Saçak |
Arkadaş
Gece olunca insan susuyor, İçine kapanıyor, değil mi arkadaş? Hele kışsa hepten soluyor, Bütün umutlar da bitiyor be arkadaş. Anılar geliyor gözlerin önüne, Büyüdükçe büyüyor inat geceye, Gözlerin de hafiften nemlenince, Yüreğin burkuluyor, kanıyor be arkadaş. Derdimi kime açsam diyorsun, Çevrende bir tebessüm arıyorsun, Bulamayınca yine kendine dönüyorsun, Çaresiz ağlıyorsun, hem de kan arkadaş. Sence bitmeyecek bu çile asla, Kimbilir nasıl veda edeceksin hayata, Nihayet gireceksin sen de bir mezara, Elbet bulunur bir metre toprak Dert etme arkadaş. Sadi Saçak |
Artık Koymuyor
Eskisi kadar üzülmüyorum artık, Eskisi kadar kederlenmiyorum. Çok boğarsa İstanbul beni, Başımı çevirim geceye bakıyorum. Zor oldu alışmak, Hem de çok zor! Gördükçe içim kanıyordu, Baktıkça ciğerim yanıyordu, Hep çekerim sanıyordum bu çileyi, Ama çok şükür kalp yarası, Kendi kendini imha ediyordu. Başımı duvarlara vururdum yılmadan, Başka türlü çünkü atamıyordum bu ıstırabı hayatımdan, Gece ayrı, Gündüz ayrı çekiyordum karalığı! Kimse de bilmiyordu bunu, Tektim... Bakanlar anlamıyordu yüzüme, Öğrenmiştim çünkü yalandan gülümsemeyi, Ve soranlara hep bilinen yalan olan, 'İyiyim'i söylemeyi... İlk sıralar umutsuzdum, Ama şimdi yalan da olsa biraz mutluyum, Kendimi kandırıyorum belki, Belki eskisinden daha da mutsuzum, Ama olsun! Güzel düşler acı gerçeklerden daha mutlu ediyor. Şimdi artık hiç kimseyi istemiyorum, Ne sevmek istiyorum ne de sevilmek! Sadece bu alıştığım yalnızla yaşlanmak istiyorum! Ey bu zamana kadar bana düşman olanlar; Sakın bundan sonra beni sevmeye kalkmayın... Sadi Saçak |
Artık Yeter
Bir buçuk sene bir gün gibi geçti, Oysa o zamanlar bir tek gün bile geçmezdi, Gündüzüm loş bir dört duvarın, Gecemse o soğuk ve lanet yatağın içinde geçerdi. Uyanmak istemezdim, uyanmazdım. Hiçbir şeyi doğru düzgün yapmadım. Hiçbir şey beklemezdim, bir şey ummazdım. Hayatı bile nedense anlamazdım. İnsanlardan kaçardım, kimseyi istemezdim, Bana deli olanları bile hiç görmezdim, Herkes bence aynıydı, kimseye güvenmezdim, Mutluluğun ve huzurun esamesini bilmezdim. Şimdi ben hâlâ o günleri hatırlıyorum, Nerede 'Derya' adını duysam sendeliyorum, Gözlerim ufka, Ufku umutlarıma çakıyorum, Derya`dan sonra ben hâlâ kimseye güvenmiyorum... |
Aşkın Kokusu
Ben ne zaman sahilde yürüsem, Aklıma 'o' aşk gelir. O esmer, o narin, o nazlı kız, Gözlerimin önünde beliriverir. Ben ne zaman sahilde yürüsem, Yeni pişen taze balık kokusu duyarım, Az ilerdeki tekne balıkçılarından gelen. O kokuyu duydukça da, Ay çehreli, güneş tenli o kızı düşlerim. Onunla da yürümüştük sahilde, Çok zaman önce! Hatırlıyor mudur şimdi bilmiyorum, Aklında mıdır benim gülüşüm, Hatırında mıdır acaba onu ilk öpüşüm, Ve bir de bana verdiği sözlerle, ettiği yeminler, Fikrinde midir ola ki şimdi? Yoksa unutmuş mudur zamanında söz verdiği, Bir koca ömrü benimle geçirmeyi, Şu yalancı hayata benimle anlam vermeyi, Beni kalbinden hiç silmemeyi, Hatırlıyor mudur acaba bütün bunları, Ki bunların hiç biri aklımdan çıkmadı. Kişioğlu çiğ süt emse de doğduğunda, Bir damla vefa olmaz mı ki ruhunda? Hep böyle unutulur mu tüm yaşananlar? Ahde vefa denen şeyi hiç bilmez mi şu insanlar? Ben ne zaman Haliç'te yürüsem aşkın kokusunu duyarım, Ne zaman uzaktan mavi köprüyü izlesem, Bir balıkçının önünden geçsem, Ne zaman yeşil bir otobüse binsem, Aşkın kokusuyla karşılaşırım. Sadi Saçak |
Bana Bir Şey Söyle
Bana bir şey söyle Aylin, İster taştan, topraktan olsun, İçinde suskunluğun haykırışıyla, Bir de ferahlamanın rahatlığı olsun! Bana bir şeyler söyle Aylin, Yağmur damlasının toprağa vefası gibi olsun, Öyle sadık ve samimi, Öyle içten ve derin olsun! Hadi Aylin, durma, Bir şeyler anlat bana... Bir parça bulut olsun anlattıklarında, Biraz da kar tanesi, Ve bir sevda olsun meleklerin kanadından çalınan, Az bir şey de sevda olsun! İstemeye hakkım var mı bilmiyorum sevdayı, Olmasa da anlat sen kimselere belli etmeden, Bilmeseler de olur sevdayı aradığım kişiler, Sevdaya bu kadar aç olduğumu... Etrafımda insanlar var Aylin! Çok insan var hem de... Ama bunlar değil, Bunlar olamaz beklediklerim, Ben kalabalık istemiyorum, Kalp istiyorum Aylin... Bana bir şeyler anlat Aylin, Son olsun, Bir de içinde gül... Sadi Saçak |
Atakan
Gel şöyle karşıma Atakan! Sen anlarsın beni yalnız, Gel de biraz dert yanalım şu hayattan... Bilirsin çocukluktan beri hep beraberdik biz, Ayıramadı kimse... Ne mahalle maçlarında ayrı takımda olmamız, Ne sokakta kimsesiz kalan bir kediyi paylaşamamız, Ne senin benden hızlı koşman ve benim her seferinde düşmem, Ne de harçlıksız kaldığımız bir bayram sabahı ateşle oynamamız... Her zaman birlikteydik, bilirsin, Eminim anlattıkça da özenirsin... Zamanla büyüdük Atakan, sessizce büyüdük! Sormadık kimseye, onun için de herkese küstük... Nereye büyüyecektik peki? Başımız arşa çarparsa ne oalcaktı? Hiç elimizden tutmayan insanlar o zaman mı destek olacaktı? O zaman mı bizi kurtaracaklardı? O zaman geldi Atakan, başımız çarptı arşa, Kimsenin elimizden tutmasına gerek kalmamıştı ama, Belki anlamamışlardı bizi, belki duymamışlardı olsun! Biz birbirimizi duymanın ve güçlü olmanın yolunu bulmuştuk... Apar topar evden çıkar gibi çıktık çocukluktan, Attık kendimizi bir hengâmenin içine, Eser kaldı mı bir yokla bakalım o yıllardan, Bende var bir parça, o da bazen pus oluyor gözlerime... Biz bayağı büyümüştük Atakan! Bir kızı sevecek kadar büyükümştük... Hatta ben biraz fazla mı büyümüştüm Atakan? Gece seni uyutmazdım, hani birlikte sabahlayıp üşümüştük... Derya'yı hatırlıyor musun sen Atakan? Hani her gece beklerdim ya bir sesini, Bir nefesini, Bir düşünü, Bir gülüşünü... Hani seninle birlikte beklemiştik sabahın beşinde otogarda, Senin gözlerinde biraz uyku, Benim yüreğimde kırık bir sevda... Gelmemişti değil mi Atakan? Boşuna sürüklemişti bizi otogara... Aslında boşuna değildi Atakan, Bana çok şey söylemişti farkında olmadan Derya... Kaç gece Derya'yı düşünüp de uyutmamıştım seni desen hatırlar mısın? Acaba o kara ve dipsiz kuyudan farksız *******i saymış mıydın? Tek tesellimiz yine birbirimizden ibaretti galiba Atakan! Yoksa sen beni o sabahsız *******de duyar mıydın? Şimdi neredesin Atakan? Neredesin kardeşim? Araya başkaları da girdi deme Atakan! Ben o aradaki herkesi çoktan silmiştim... Sadi Saçak |
Bekleme Artık Aşkı
Bekleme artık aşkı kalbim, ömür feda edilmez aşka, Bir hayaldir, bir seraptır aşk denen şey aslında, Boşver başkaları kansın o aldatıcı rüyaya, Sen kendini ferah tut, sakın ola ki kanma... Bak neler oldu geçmiş günlerinde, Ne darbeler aldın, ne çileler yok yere, Şimdi yoksun o hayallerin yüreğinde... Çok gördün sen bunları kalbim, seni yıkmaz, Yıkmaz ama yaralar, olsun yaran kanamaz, Daha önce hatırlıyor musun olmuştu defalarca, Her seferinde daha sıkı bağlanmıştın hayata... Belki yeterince bağlanamadın hayata, Bir sineğin bala yapıştığı gibi yapışamadın, Bu keder de Tanrı'dan bu yüzden armağan sana! Hadi bakalım! Bu sefer hayata tutunursan yapacaksın... Gönüllerde aşk yoktur diyorsan da içinden, Sen yine de aşkı yere serip geçme üstünden, Tamam, aşk yalan, sevgi dolandır ama Yine de sıkıca sarılmak gerekiyor hayata... Hayatta yalan, hayatta hep palavra, Bu da doğru, doğru evet ama Yaşıyorsak sarılmaktan başka çare yok, Beş harften ibaret olan şu kısa hayata... |
Bekleyince Gelecek mi?
Bekle diyorsun bana, Beklememi istiyorsun durmadan, Bir şeyler vaad ediyorsun, Bunları alacağımı söylüyorsun beklemem karşılığında. Sadece beklememi istiyorsun ama, Ne durumda olduğumu, Nasıl beklediğimi bilmiyorsun. Burada çoktandır bir umut yok, Bir ışık yok beni çağıran, Bir çift göz yok bana gülümseyen, Bir dudak yok tebessüm eden... Her şey sanki bana karşı, Herkes bana düşman. Senden başka 'bekle' diyen de yok. Umut veren de! Peki söylesene, Ben nasıl ve neyi bekleyeceğim? Neye, nasıl umut bağlayabileceğim? Beklemek acıdır, belki bilmezsin, Çünkü beklediğin zaman kendini şartlandırırsın, İyi birşeylerin olacağına. Oysa insan hayatında hiç iyi bir şeyle karşılaşmaz, Sadece yaşadıklarından iyi bir şeyler çıkarır, Mutluluğun sırrı da işte burada saklanmaktadır. Bekle diyorsun sen şimdi bana, Peki biliyor musun ne acıdır bağlanmak, Gerçekleşmeyecek bir umuda... Sadi Saçak |
Ben Oradayken
Susuzdu bütün ağaçlar, Otlar suskundu, Ve durgundu daha geçen gün gürleyen gök, Deniz ise yorgundu, Yıldızlar sönüktü, ben oradayken. Hayat her zamankinden farklıydı sanki, Demek ki burada böyle oluyordu; İnsan kendini, bilindik yaşamdan çıkmış gibi hissediyordu, Çevresindeki hiç bir şeyi tanımıyordu, Ve hatırlamıyordu mutsuzluğun tadını, Burada aslında her şey mutluluk veriyordu insana, Tabi sadece mutlu olmanın yolunu bulanlara. Burada bir deniz vardı gece olunca kayalara çarpan, Dalgalar vardı burada insanın ayaklarına kapanan, Ve balıkçı tekneleri vardı fütursuz, Vefalıydı bu balıkçı tenkeleri, Gecenin bu soğuk ayazında, Hiç şikâyet etmeden sahiplerini bekliyorlardı, Üstlerine çıkıp oturan aşıklara tahammül ederek, Bitmiş boş bira şişelerinin üstlerine atılmasına aldırmadan, Bekliyorlardı kendilerini buraya bağlayıp giden balıkçıları. Sonra buranın akşamı da başka oluyordu; Güneş, batarken bile insana umut veriyordu, Belki de buranın en efsunlu tarafı bu oluyordu. Ben oradayken aşık oldum işte, O başka olan dünyadayken... Sadi Saçak |
Benim Değildin
Ben kendimi avuttum *******ce, Çünkü sen hiç benim olmamıştın, Aslında hiç kimse hiçbir zaman benim olmamıştı, Her şey bir yağmurdan sonra gelen, Gökkuşağı gibiydi; Öyle parlak ama geçici... Ben hayal görmüştüm, Senin benim olduğunu düşünmüştüm. Bunun gerçek olmadığını bilsem de, Her zamanki hayallerimden biriydin işte! Seni görüyordum sen beni görmezken, Belki sana baktığımı bile fark etmiyordun, Sadece gözlerini suskunca karşıya çakıp, 'O'na bakıyordun... Ben kendime soruyordum, 'O'nda benden hariç ne var diye? Cevap da bulamıyordum, Ama demek ki benim görmediklerimi de görüyordun. Her şeye rağmen umut kesmiyordum, Sana küsmüyordum, Çünkü bir şiirin son dizesi çınlıyordu kulaklarımda; 'Gerçek aşk karşılık bulmadıkça artar' diyordu bana... Ben seni seviyordum, Biliyordum benim değildin, Zaten ihtiyacım olan aşkın değil, Sendin... Sadi Saçak |
Benim Olur musun?
Bir gün ansızın karşına çıksam, Kalbimi kalbine doğru açsam, Bütün sakladıklarımı yalnız sana açsam, Benimle tek göz göze gelir misin? Yollarına güller döksem, Ayaklarına dağlar sersem, Ay'ı yüzünde eritsem, Tek bana gülümser misin? Yıldızları tokan yapsam, Bulutları tacın kılsam, Rüzgârı tenin etsem, Bana bir dönüp bakar mısın? Minareleri kibrit çöpü, En yırtıcıları birer ölü, Ağıtları mutlu türkü, Yapsam bir kez güler misin? Sorsam sana: Ne dilersin? Desen: Gökyüzünü delmelisin! Gözümü dikip de çıksam arşa, Delip geçsem gökyüzünü, bana gönül verir misin? Haydi desem, haydi sana, Gidelim düşümdeki dünyaya, Bir hışımla yürüyünce kalkıp da, Yâr gelip benim olur musun? Sadi Saçak |
Bensiz Yaşayacaksın Öyle mi?
Her zerren benimle dolmuşken, Bakışların bende kalmışken, Gülüşün bana saplanmışken, Gideceğim diyorsun bana öyle mi? Yani bir daha gelmemek üzere hayatımı, Terk edip kaçacak değil mi? Yani artık beni görmeyeceksin, Yani bir daha gözlerimde erimeyeceksin, Yani bundan sonra gözlerimin içine gülmeyeceksin Ve yani şimdi o yaşadığımız her bir an ölüp bitti öyle mi? Karşıma geçip şimdi gideceğim diyorsun, Gidenin ardından koşmam biliyorsun, Yalnız bir düşün derim; O *******i gözlerinde sabahladığın, Her acılandığında sarılıp ağladığın, Her ağlayışında biraz daha bağlandığın, Ömrünü, hayatını bağladığın adam gittiğinde, Sen nasıl mutlu olacaksın? Demek şimdi gideceksin, Hiçbir şey olmamış, Hiçbir gün yaşanmamış, Gözlerimizden hiç yaş akmamış gibi... Eğer gidebileceksen zaten her şey yalanmış demektir, O zaman bir şey diyemem 'güle güle'den başka... Hadi bakalım, ver kararını, Bak ben gözlerimden akan tuz ruhuyla bakıyorum sana... Sadi Saçak |
Bırakıp Giderken Beni
Gerçi gülüyor arada yüzüm, Çok eskileri düşününce, Bir de görünce rüyamda seni, Gülüyor uyandığım zaman, Gülüyor inadına; Beni bırakıp giden hain vefasızlığına. Acıyor içim evet, Hem de çok acıyor, Kolay beri de geçecek gibi görünmüyor, Ama olsun! Sen yine de her gece benim, Hayallerime girip, düşlerimle sevişiyorsun. Eminim, Şimdi görmüyorsun beni, Nerede olduğumu bilmiyorsun, Muhtemelen de hatırlamıyorsun, Haberin yok her gece seni düşündüğümden, Yüzünü yüzüme sürdüğüm, Saçlarını öptüğüm, Günleri özlediğimden de habersizsin. Ama bilme, böyle daha güzel, Eminim bu aşk böyle sonsuza dek gider. Sorsam bilmezsin şimdi buraya geldiğin ilk günün tarihini, Bilmezsin sana verdiğim o ilk hediyeyi, Ya da hatırlamazsın ilk gönderdiğim mektubu, Umursamazsın beni çok sevindiren o büyük umudu. Oysa sen şimdi bilmesende aklımdasın, Ve ant olsun arşa hem aklımda kalacaksın, Gururuma ihanet edemediğimden yüzüne söylemesem de, Sen yüreğimden hiç ayrılmayacaksın. Sadi Saçak |
Biliyorum Artık
Öğrettiler bana zamanla, Gökyüzünün hep mavi kalmayacağını, Denizlerin üstünde hep martıların uçmayacağını, Gözyaşının her zaman sebepli akmayacağını,, Öğrettiler kafama vura vura. Bu yüzden olmayacak şeyleri umut etmiyorum artık, Gelmeyecek şeylerin peşinden koşmuyorum, Ve böyle çok daha mutluyum. Biliyorum artık çoğu şeyi, Mesela aşkla insan yüzü gülmeyeceğini, Senin sevdiğin hiç kimsenin seni sevmeyeceğini, Her umut edişin sonunun acı bir keder olacağını, Ve daha pek çok şeyi artık biliyorum. Gitmeyi de biliyorum artık, Vaktinin geldiğini anladığımda, Arkama bakmadan, Yüzümü asmadan, Gözyaşı akıtmadan gitmeyi, Öğrendim nihayet, biliyorum. Yalanları öğrendim bir de, Gerçi söylemeyi öğrenemedimse de, Duymayı çok iyi öğrendim. İnsanların ne kadar alçalabildiğini öğrendim, Verilen sözlerin nasıl denize atıldığını, Seven insanın nasıl yalnız bırakıldığını, Ve bir de hıçkıra hıçkıra ağlamayı öğrendim. Öğrendim pek çok şeyi, Ama sana kendimi sevdirmeyi; Bunu öğrenemedim daha... Sadi Saçak |
Bir Ses Gelir
Bir ses gelir gecenin karanlığına saldırarak, Ve yıkarak yüreğimizin içindeki en sert kayaları! Yıkılmaz dediğimiz... Bir ses gelir gecenin ayazından, Esen soğuk rüzgârlarla, İnadına... Bir ses gelir gecenin içinden, Ve Sadi gider sesin geldiği yere, Ve bir Sadi gider gecenin içine, Kendisini çağıran sesin geldiği yöne, Kimdir bu seni çağıran Sadi? Kim? Sadi der ki; 'yüzünü görmedim, Ama başındaki Kalpak Kemal Paşa'nınkine benzer...' Gider Sadi gecenin karanlığına, Kuvay-i Milliye Ordusuna... Sadi Saçak |
Bir Sessizlik Ertesi
Bir sessizliğin çıldırtan ertesinde, Duyarım çığlıkların en yankılısını, İçimden bir ses bir şeyler anlatmaya çalışırken, Kaybederim o çok sevdiğim ay yansımasını. Her geceki gibi bu gece de duyguluyum, Uyku yerine aşk akıyor gözlerimden, Çevremdekiler suskun ve sessizken mutluyum, Çünkü saklanmalıyım onların her birinden. Göz önünde olmayı sevmiyorum, Böyle daha güzel, böyle tek başına. Yoksa beni boğuyor bu kalabalıklar, Yoksa beni öldürüyor bu ruhsuz yığınlar. Susuyorum, Her gece yaptığım gibi yani, Bir de sessizce haykırıyorum, Attilâ İLHAN'ın su tozundan yapılan camlarına; 'Beni kurtarın' diye... Çıldırtan bir sessizliğin ertesindeyim, Belki yarın olmayacağım! Ya da belki bugün de yokum... |
Bir Zamanlar
Yüreği geçmişin izleriyle kanayan dost! Geç karşıma da yâd edelim o geçmişi, Görelim, gösterelim bizi yaralayan o günleri... Tıpkı senin gibiydim ben de bir zaman! Sevmiştim, sevilmeye doymadan, Herşeyi, geleceğimi silip ortadan, Bir kızın gözbebeklerine bıraktım kendimi... Çok gece uyandım aniden, Çok düş görüp, çok ağladım gizliden, Çok yalvardım, çok medet umdum geceden, Ağlamamaya ikna edemedim gözlerimi... Biliyordum; Kendimi avutuyordum! Görüyordum; Usulca yok oluyordum! Hissediyorsum; Sevilmiyordum... Hepsini görmemezlikten gelerek iç çekiyordum, Her şeyi bildiğim hâlde devam ediyordum... Ne güç kalmıştı artık bende, Ne kuvvet... Herşey kırık ve yıkık düşlerde, Kalbim sabret... Sabretmeyi de öğrenmiştim böylece, Ama kendimi sevdirmeyi öğrenememiştim... Gece olunca kalbim kanardı, İçimde büyütmek istediğim güller solardı, Umutsuzluklar ve çaresizlikler dolup taşardı, Hâlâ akıl erdiremiyorum, bu kalp nasıl yaşardı... Sadi Saçak |
Biri Olur mu?
Bir gün yağmurun içinde kalsam, Bir tek adım bile atamasam, Düşlerime bile sarılamasam, Elini uzatan biri olur mu? Yüreğime ateş düşse, İçerime hüzün çökse, Boğazım acıyla düğümlense, Bir ferah su veren olur mu? 'Üşüyorum, hem de çok' desem, Gözlerimi, karşı ufka sersem, Yüzümdeki tebessümü yitirsem, Karşımda gülümseyenim olur mu? Yalnızlığı açıkça duysam, Etrafımda kimseyi bulamasam, Duvarlarla konuşmaya çalışsam, Bir ses verenim olur mu? Bütün geçmişimi silsem, Hayallerimi yok etsem, Umutlarımı kaybetsem, 'Seni seviyorum' diyenim olur mu? Sadi Saçak |
Büyüdük mü Ne?
Eskiden böyle değildi, Bugün böyle olan hiçbir şey. Eskiden bir ay ve bir yıldız vardı zihnimizde, Bir de tepemizin üstünde. Bugün hiç komik gelmeyen ama o zaman her dinlediğimizde güldüğümüz, Birbirimize anlatmaktan bıkmadığımız fıkralar vardı, Bizi mutlu etmek onlar sayesinde oluyordu, Güldürmekse zaten bir tek gofrete bakıyordu. Küçükken biz arabaların peşinden koşardık, Artık ne zevk alıyorduk bilmiyorum, Deli gibi bağırırdık hele, Şu yazın sokaktan geçen Ve sivrisinekleri öldürmek isteyen belediyenin duman arabasının ardından. İzlediğimiz kliplere özenip koşardık yolun ortasında, 'Kim daha hızlı koşacak'tı o zamanında yarışı, Tek bildiğim müsabaka oydu, O zamandan alıştırıyorduk farkında olmadan, Yenmeye ve baskın çıkmaya bilinçaltımızı. Küçüktük biz daha, Hep ben en kısasıydım sınıfın, Arkadaşlarımın içinde de hep en küçük (kısa) bendim. Okuduğum hiçbir sınıfta değişmedi bu, Bunu o yüzden hep dert ederdim. Kısa boylu olunca herkes döverdi o zamana göre, O zaman en büyük marifetimiz çünkü dövüşken olmaktı, Karşımızdaki kim olursa olsun kafasını kırmaktı, O zamanki düşünceyle daha iyi bir şey bilmiyorduk, Dövüştükçe insanlar bizi sevecekler sanıyorduk. Ee! Ne de olsa serde Kara Muratlık vardı, O filmleri her izlediğimizde dövüşmeye susardık. Oysa şimdi büyüdük galiba, Gerçi benim boyum çok az uzadı ama, Hissediyorum büyüdüğümü... Mesela eskiden böyle acılar çekmiyordum ben, En büyük ıstırabım çikolota yiyememekti, Ya da mahalle başında sabah bıraktığım köpeğin, Akşam yine o sokak başına dönmemesi. Şimdi büyüdük, anlıyorum, Çünkü hiçbir şeyden, Bir tek şeker kadar zevk alamıyorum... Sadi Saçak |
Boşa Gider
Bir şafak vaktinde uyandığında fark edersin her şeyi, Aslında kimsenin seni sevmediğini, Bir de bilmediklerini kıymetini... Fark edince söversin sana özgü nazikliğile, Hayata, Dünyaya, Kâinata, İnsanlara... Sövdükçe sövesin gelir, Şu sevmediğin insanlara... Çok emek vermişsindir, Çok çaba sarf etmişsindir, Ve hepsi şimdi bir ayak altında ezilmektedir, Çiğnenmiştir... O emeklerinin hepsi; Boşa gider... Belki sen de boşa gitmişsin, Ziyan olmuşsundur, Bunu bugün bilemezsin, Belki yarın! Ama geç olacak o zaman, Sen hemen öğrenmelisin... Sadi Saçak |
Çanakkale Geçilmez
Türk oğluyuz, kolumuz bükülmez, Kıyılarımızda düşman gemisinden inilmez, Düşmanın hepsi tepelenmeden cenk meydanından gidilmez, Dünya bilsin artık: Çanakkale Geçilmez Ta Oğuz Ata'dan gelir kutlu soyumuz, En büyük, en ulu, en soylu budunuz, Kılıç şakırtıları işitildi mi kendimizden geçeriz, Biz de bayrak bir kere asıldı mı asla inmez, Ve de Çanakkale Geçilmez Kırk düşmana bir yiğit gideriz, Düşmanın cümlesiyle on kişi baş ederiz, Dünya cihan ordusu gelse 'Ya Allah' der ezeriz, Bizde, savaşta yar, ana, bacı, sıla göze görünmez, İspatıdır 18 Mart: Çanakkale Geçilmez! Ne moskof, ne çin, ne yunan, Savaş meydanında akar damarımızdaki son kan, Sabah ağarmaya başladı mı tan, Alırız pusatları, şahlandırırız atları, Çakallar görünce deli bozkurtu korkusunu gizleyemez, Türk'ün damgasıdır bu: Çanakkale Geçilmez! Sipahiler hücuma geçer vatan düşmanlarına, Kılıçlar dar gelir artık kınlarına, Cennete varır yiğitler al kanlarıyla, O kanlarla yazarlar vatan toprağına: 'Anlayın İngiliz dölleri, Çanakkale Geçilmez! ' Kür Şad misali cesaret timsaliyiz, Atalarımızdan kalan celadetin bekçisiyiz, Vururuz, vuruluruz, şehit düşer ölmeyiz, Çanakkale'ye oluk oluk kan veririz, Bu kanlarımızda yüzülmez, Çanakkale Geçilmez! Türk'tür soyumuz, bize kefen biçilmez, Çanakkale'ye gelen düşman, yurduna sağ dönemez, Türk olmayanlar bu maneviyatı bilemez, Tanrı'nın bahşettiği bir üstünlük bize, Türk'ün gücü tükenmez, Çanakkale Geçilmez... Sadi Saçak |
Doğum Günün Geliyor
Bak doğum günün geliyor, Birkaç gün sonra yeniden doğacaksın, Eskiden olsa şimdi sana hediye alır, Bir de sürpriz yapardım. Oysa şimdi olmaz! Çünkü çok uzaktasın Kalbimden... Doğum günün gelince biliyorum hediyeler alacaklar, Sevdiklerin, sevenlerin ve ailen, Yalnız bırakmayacaklar seni, O yüzden gözüm arkada değil, Uğrunda benden bile vazgeçtiğin sevdiklerin var, Üzülmüyorum tek başına geçecek diye doğum günün... Ama en çok şu sevdiğini merak ediyorum, Sen saklasan da öğrendim ben, Benden gittikten sonra bir çocuğu sevmişsin, Hayırsız çıkmış, Seni çok ağlatmış! O ne hediye alacak sana acaba? Sen tahmin edebiliyorsundur, Bir yol bana da söylesen de, Ben de senin bir nebze mutlu oluşunla teselli bulsam. Şimdi doğum günün gelecek, Sevenlerin sana hediyeler verecek, Belki biraz da yağmur yağacak, Malûm; senin doğum günün nedense hep kışın ilk günlerine rastlıyor, Hava soğuk oluyor... Bir yıl önceyi hatırlıyor musun? Doğum günün ertesinde birlikte idik seninle, Biraz mahzunduk, Biraz çocuksu, Ee biraz da utangaç! Bir sabah ayazında, Soğuk bir otogardan almıştım seni! Hatırlıyor musun o sabah bir de çikolata almıştım sana, Kabı kırmızıydı... Burada yaşadım seninle bir geçmişi, Çok şey getirmiştin aslında yüreğime, Bir şeyleri yine umut etmeye başlamıştım! Savaştan çıkan askerin bulduğu kullanılmamış bir ülkeydin benim için, Ama olmadı, Gittin! Biliyorum; şimdi bana için için kızıyorsun! Belki de intikam planları kuruyorsun! Olsun; Hatırlıyor musun sana en başta iki mısra göndermiştim; 'Kemençen, bağlamam, ve... Gönüllerimiz kırıktır! Her tatlı şevişmenin sonu acı bir ayrılıktır...' Sadi Saçak |
Duyar mısınız?
Rüyalarımın ardından koşup dururum, Ne güneşi görürüm koşarken, ne ay'ı. Koşarken ne bir sevgi, ne de sıcaklık bulurum, Kuru ve acı bir soğukluktan ibaret sanırım dünyayı. Bilmiyorum ne zaman son bulur koşuşum, Ne zaman tükenir beni kamçılayan umudum, Düşer mi bilmem yere son bir gülüşüm, Belki kendimi boş bir heves içinde bulurum. Suskunluğumla yırtacağım *******i, Sessizliğimle haykıracağım en karanlıklara, Haykırdıkça uyandıracağım gürültülerle uyuklayan et yığınlarını, 'Uyanın' diyeceğim; 'Uyanın ey hayatı yüreğinden silip atmış, Kaybetmiş et yığını insan kalabalıkları, Uyanın! ' Uyanırlar mı bilmiyorum, bilmiyorum duyarlar mı beni, Duysalar da pek umursamazlar belki, Bir karıncanın çaldığı ıslık kadar olur belki bu haykırışım, Ya da bir arının uçarken kanatlarından çıkardığı ses kadar belki. Bir gece karanlığında çıkıp sokaklara, Gözümün gördüğü bütün insanları tutacağım, 'Açık gözlerinizi' diyeceğim, 'açın...' Uyanın artık şu Yemliha uykusundan, Bu kadar kör olmayın, Bu kadar umarsız... Biraz görün şu olan işleri... Duyar mısınız peki Sadi'yi? Tekrardan bulur musunuz sevgiyi? Sadi Saçak |
Elma Şekeri
Hadi! Ben sana koşayım, sen de bana, Bakarsın tereddütlerin ulaşamadığı bir yerde karşılaşırız, Senin dudaklarında bir tebessüm, Benimse elimde elma şekeri... Sadi Saçak |
Eski Bir Aşk'a Özlem
Hani bir gönül yaran vardı, Seni yakıp kavuran! Hani seni yağmur altında ıslatırdı, Hani seni dağlara savuran... Biliyorum, çok zaman geçti, Biliyorum artık yoksunuz! Biliyorum, o şimdi gitti, Biliyorum, ikinizde unutmuşsunuz... Ama doğru söyle bana; Gece olup da yıldızlara bakınca, Hele bir parça da yağmur yağarsa, Sen o esmer kızı hiç özlemiyor musun? Yüzü sana dönen, Saçları rüzgarla öpüşen, Susan, susturan ve insanın yüreğini hoplatan, Bu güzel kızı hiç anmıyor musun? Özlemiyor musun? Duyuyorum seni, 'ama yok' diyorsun, Geçen duydum, bir de çocuğu olmuş diyorsun, Onu unutmuş görünmek için gülüyorsun, Hatta kendinle bir de dalga geçiyorsun... Ey dost! Bizi kandırırsın, ama kalbini değil! Bizi inandırırsın ama arzularını değil! Dök içini bu yüzden, ak aynı ırmaklara, Cesaretim yok diyorsun, duyuyorum, Cesaretim yok aşktan yana... Aşk zaten cesaret istemiyor senden, Aşkın istediği tek şey var: Aşk gözünü kapatmanı istiyor senden! Hadi arkadaş, şimdi kendine gel! Cesaretsizlikler olmamalı mutluluğa engel... Sadi Saçak |
Gece Oldu Yine
Gece oldu yine, Hep bahsettiğim, şu meşhur *******den, Hani insanın yüreğini yakan, Bir de ciğerini kanatan *******den... Yine yıldızlar var gökyüzünde, O yıldızlar ki ne yaşadıklarımın şahidi oldular, O yıldızlar içlerinde kimbilir daha neleri saklar. Bir de ay var yıldızların üstünde, Çevresine hiç yıldız yaklaştırmaz, Yıldızları ışığında saklar. Gece oldu yine, Mutluluk mu içimdeki hüzün mü, fark edemiyorum, Diğer *******de olduğu gibi yani, Ay ışığıyla boğuyor mutlulukları, Yıldızlar o kıskanç göz kırpışlarıyla deliyor umutlarımı. Hayatımın en güzel anlarını hep *******de yaşadım ben, En korkunç zamanlarını da... Olsun! O güzel anlardan sadece birisi için, Ben hayatımın geri kalanını zındanda geçirmeye razıyım. Gece oldu yine, Ama 'o' daha gelmedi... Sadi Saçak |
Feryâd
Şu dünya yalan olsa, Bildiklerim talan olsa, Hayat bana zından olsa, Yine gönlüm şenlenir. Sevdiklerim zalim olsa, Yürekleri hep taş olsa, Gülüşleri dolan olsa, Yine kalbim sevgi biriktirir. Anılarım yanıp kül olsa, Düşlerim birer birer solsa, Umutlarım viran olsa, Yine gönlüm haykırır. Hiç hatırlayan olmasa, 'O' bile artık unutsa, Sadi sessizce ölse de, Elbet ruhu şadlanır... Sadi Saçak |
Gece Yarası
Bir sızı değmiş kalbine, Tut elinle söküp at dışarı! Bir sevda düşmüş içine, Ya bütün varlığınla sar, Ya da fırlat gitsin bilinmezlere... Bak gecenin bu saatinde aklına gelip uyutmuyor seni, Öyleyse ne yapacağına karar vermelisin bu sevgiyi... Sadi Saçak |
Gece Yıldızı
Bir gecenin yıldızı olur musun ürkekçe ve üşüyerek camdan baktığım? Ya da bir gülümseme nikotin bağımlısı dudaklarıma? Çok değil, bir sıcak yürek benim istediğim. Kimden, ne zaman ve nasıl bulacağımı bilmiyorum. O yüreği bana ister ver ister verme ama ne olur gitme... Sadi Saçak |
Geçmişe Bir Bakış
Sessizlik insanı yiyip bitiriyor, Üzerine bir de pişmanlık eklendi mi, Kişi kendinden geçiyor... İşte ben de öyle suskunum şimdi, Öyle sessiz ve önce derinden, Düşünüyorum olan işleri inceden, Haklı mıyım haksız mı, bilemiyorum, Bilmek de zaten istemiyorum. Evet, belki kendimle yüzleşmekten korkuyorum, Evet, kendi başıma kalmak istiyorum, Evet, hayattan mutluluk beklemiyorum, Evet, kendimi boş umutlara kaptırmıyorum. Geçmişte olanlar beni sarsıyor, Hatırladıkça yüreğim kabarıyor, O dalga sesleri, o sahil, o gülüş, O gece aklımı başımdan alıyor. Ve bir ses geliyor hayallerimin derinlerinden, Haykırıyor bana, zamansız ve aniden, Soğuk bir otogardan geliyor bu ses, Hem de sabahın daha beşinden. Dönüp bakıyorum sesin geldiği yere, Bir kız görüyorum, bir sevda gözlerinde, Bir de benim aşkımı taşıyor yüreğinde, Derman oluyor gelişi bütün dertlerime, Onu beklediğimi anlıyorum uzun zamandır, Onu özlediğimi sonra, Onun için sevda çektiğimi, onu istediğimi, Onunla birlikte yaşamak istediğimi anlıyorum, Bunları aslında zaten biliyordum, Olsun! Bir defa da hayallerimde yaşıyorum... Sonra deniz dalgalarıyla bir aşk geliyor yanıbaşıma, Gülümseyerek diyor ki; 'gözyaşlarını saklama' Saklayamıyorum zaten, uluorta salıyorum, Geçmişimde olanlardan artık hiç korkmuyorum. Ama bunların hiçbiri bugün yok, Hepsi bir bir kaybolup gitti, Benim de yüreğimdeki o sevdalar, Teker teker yıkılıp bitti. Şimdi tek bir şey var yüreğimde, Bunun için söz geçirmeye çalışıyorum kendime, Bir daha aşık olmamam gerek, bir daha sevmemeliyim, O acıları bir daha, öyle büyük çekmemeliyim. Sadi Saçak |
Gel Kız Yanıma
Gel kız yanıma senin ile, Bakalım birbirimize! Cenneti kıskandırıp da, Gidelim mutluluk ülkesine. Hayatı unutalım, Dertleri kurutalım, Düşünceleri susturalım, Koşalım birbirimize! Rahmet saçılsın her yana, Başka gözle bakalım hayata, Bu sevdalık yaman olsa da, Gülümselim kaderimize! Görmeyelim hiçbir şeyi, Duymayalım üzüntüleri, Sevelim sadece sevmeyi, Söz geçirelim yüreğimize! Gel be kız artık yanıma, Orada aldırmaz öylece durma, Korkarım, çağıramam seni, Bakışımdan aksın aşkım gönlüne... Sadi Saçak |
Gidelim
Suskunluğunu bozarak inat gidelim geceye, Gece bize kızsın, bütün efsununu yok ettik diye, Aldırmayalım, yavaşlamadan gidelim bir yine, Bakarsın ulaşırız düşlerimizi süsleyen o denize... Denize gidelim diyorum şimdi seninle, Sessizce, ağırdan ve kararlı, Hani gece olunca rüzgârı senin yanağına dokunan, Dokunup da elimi kıskandıran, Bir de gözlerimi... O denize gidelim... Koşmadan ama, Sakince, Sessizce, Ve de kararlı olsun... Yanına ne alacaksın sen? Ben bir şey almayacağım. Çünkü bak orada bizi ihtiyacımız olan her şey beliyor; Bir gece bekliyor, İkimiz de biraz içmişiz, başımız dumanlı, Benim ellerimde ilk dokunuş var, senin yüzünde ilk tebessüm, İkimizin kalbinde bir parça ihanet, bir parça da aşk var, Biraz da mutluluk... Orada bizi bekliyor bak dalga sesleri Gecenin sessizliğini yırtan o ahenkli sesler, İşte, dalgaların ve kayaların kavuşmasıyla attıkları sevinç nağraları bunlar, Biraz dinlersen sen de hatırlayacaksın, Hani o ilk gecemiz vardı ya, O geceye bu nağralar da şahitti... Suskunluğunu bozarak gidelim bu gecenin, Gecenin en zayıf yerine, En savunmasız köşesine, Ne dersin? Gücümüz yeter mi? Sadi Saçak |
Gitsene
Neden bakıyorsun hâlâ? Ne söylememi istiyorsun? Biliyor musun o gidişin beni nasıl yıktı? Güzel sözleri tükettin, İltifatları bitirdin, İtirafları yok ettin! Geriye kuru bir kaç anıdan başka ne kaldı? Şimdi suç kimde diye düşünüyorum, Acaba kim başladı bu sonu belli oyuna? Sen mi ben mi? Aslında çok da önemli değil bu, Nasıl olsa bir ucundan patlayacaktı, Ve patladı... Peki sen şimdi neyi bekliyorsun? Gülümsememi mi? 'Gitme' dememi mi? Ya da seni sevdiğimi söylememi mi? Hayır Derya! Bu sefer hiç birini söylemeyeceğim, Git... Sadi Saçak |
Gözüm
Bırakalım bugünü bugünde, Biz özlediğimiz o günlere gidelim. Ellerimiz cebimizde, Ceplerimizse yırtık, Hava da biraz soğuk olsun. Yürüyelim yine seninle gözüm, O uzun yoldan aşağı... Hani sağ tarafı boş tarla, Sol tarafında evler olan yolda. Biraz yürürsek bak çeşme var, Oradan biraz su içelim; Nasıl olsa çeşmeden sonra az yolumuz var. Hadi gözüm girelim o yıldızların altına, Gece bizi saklasın, Ana ceylanın yavrusunu sakladığı kıskançlıkla. Sonra ben yürek yarası çekeyim, Gönlümü kanatayım da, Sen teselli olmaya çalış bana. Ama inan ki işin tadı burada, Yalnız başına dert çekmek de haz vermiyor adama, Yanında olunca senin gibi sağlam bir arkadaş, İşte o zaman hiç bir tasa koymuyor insana. Yarın olunca da birlikte çarşıya gidelim, Cepte kalan üç beş kuruşla bir şeyler yiyelim, Gezelim, gülelim ve eğlenelim. Eğer biz bilmezsek tad almasını, Hayat elbette gösterecek bize en acı tarafını. Yorgana sıkı sarılalım gözüm, Üşümeyelim. Bir de 'imkânsız aşk' şarkısını dinleyelim. Radyomuz kırık mı? Olsun? Sen onu şimdi sarıp sarmalayıp oldurursun. Hem bakarsın bir de şiir buluruz radyoda, Bak kısmet olmaz böyle şiir bulmak her kula, Biz onun için kıymetini bilelim, Şiirlerimizi asla aklımızdan düşürmeyelim. Gel gözüm artık her şeyden bıkalım, İki buçuk sene öncesine doğru yolculuğa çıkalım, Bak çünkü biz oraya yolculuk yapmadıkça uzaklaşıyoruz, İyisi mi biz hayatın savurduğu tarafa doğru akalım. Sadi Saçak |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:34 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.