![]() |
Kemal Çakır
A r t ı k
Tükettim artık her şeyimi: Rüyalarımı, rüyalarımın esrarını. Sevgimi, sevgimin kalelerini. Hasretimi, hasretimin yollarını. Umudumu, umudumun umutlarını... Oysa, bir zamanlar; sıktığım taş un olurdu avuçlarımda. Ateş yutar, kar kusardım buz gibi. Dereler ırmaklar yön değiştirirdi Beni gördüklerinde. Balta girmemiş ormanlarda engelsiz ilerlerdim yağız atlar misali. Acımaz, üzülmezdim hiç bir şeye; gökyüzünün kaybolmuşluğuna, sönmüş yıldız yağmurlarına, yağmurların sulu gözlerine, yangın kavruntusu gönül bahçelerine, Güneşin yanıp, tutuşmuşluğuna... Şimdi: her şeyini yitirmiş, kaderiyle küskün, üzüntünün korkunç kıskacında sıkışıp kalmış, güçsüz ve yalnız biri var ortada. Kemal Çakır |
A t a ' ya S e s l e n i ş
Vatanı kurtarıp kurdun Cumhuriyeti Peş peşi ardına koydun eserlerini Çoktan hak etmiş olmalısın Cenneti Ama bir görsen eserlerinin halini... Yarışa girdi boy boy kötülük Ellerde tırpan, yüzlerde maske Kan emmeye çalışıyor onca sülük Yaşasaydın biraz, biraz daha keşke... Bana inanmayanlar bir bakabilseler Bir görebilseler senin gözünle Sana söylenenleri bir duyabilseler Bir anlayabilseler senin sezgilerinle... Diktiğin ağaçların suyunu kıstılar 'Atam' diyene ters-ters baktılar Sana ve eserlerine karşı çıktılar Hala ne uyuyup duruyorsun Atam? Gün oldu yerine lider aradılar Gün oldu sana benzemeye çalıştılar Gün oldu seni mumla aradılar Hala ne uyuyup duruyorsun Atam? Kimi içi sızlaya sızlaya saygı duydu Kimi işi bitince sövüp durdu Kimi gizli gizli çeteler kurdu Hala ne uyuyup duruyorsun Atam? Neredeyse Cumhuriyeti yıkacaklar Neredeyse laikliği rafa kaldıracaklar Neredeyse resimlerini yakacaklar Hala ne uyuyup duruyorsun Atam? Haydi duy, haydi uyan, haydi kalk artık! Yeter uyuyup durduğun hey koca İnsan! Uyanmanı bekliyor bu Aziz Vatan Hala ne uyuyup duruyorsun Atam? Kalk! uyan, uyan kalk! kalk artık! ! ! ... Yeter, yeter uyuduğun Hey Koca İnsan! Doğrul da bir bak, her yanımız yırtık-pırtık Parçalanmak üzere bayrak ve bu Aziz Vatan Yeter Atam, yeter! Kalk, uyan artık! Etrafımız sarıldı gerçekten çaresiz kaldık Bizi yine senin kurtaracağına inandık Kalk uyan, uyan kalk! kalk artık” Kemal ÇAKIR |
Ağlamıyorum
Senden ayrı kalmak Hem de uzunca bir süre Üzülmemek, ağlamamak Ne mümkün? Gerek yok sansüre. Ama ağlamıyorum bak! Gözlerimdeki yaşlar mı? O günden beri bulutluydu Şimdi de yağmur yağıyor. Kemal Çakır |
Aciz İnsan ve Ayı
Beceriksiz,başarısız,aciz ve basit bir insan Birşey yapamasa da hatasıyla öğünür zaman zaman Ayı da böyledir, bu yüzden kızgındır tüm orman Çünkü çalınmıştır en iyi balları ağaçlarından. Kemal Çakır |
Ağaç Yetiştirmek
AĞAÇ YETİŞTİRMEK Bir bahçeye üç gül fidanı diktik Ama istediğimiz gibi yetiştiremedik. Ya biz yeterince sulayamadık onları Ya da onlar beğenmedi bizim suları. Kemal Çakır |
Aldanmak
Her gören mavi sanır sizi deniz Oysa maviyle yok hiçbir ilginiz Mutluyuz biz böyle görmekten sizi Çünkü kandıran biziz kendimizi Kemal Çakır |
Akıl ve beyin
Ey bakışları çaresiz sert düşünceler! Ey boşlukta yok olan dev duvarlar! Ey bilmediğini bilemeyen garip insanlar! Bu kadar acizseniz kimedir bu siteminiz? Ey çekilmiş deride gizlenen kemik! Ne ıstırabıdır seni bunca saran? Ey kapkara duygulara yol veren delik! Nedir beynini böyle kemirip duran? Sakın aklınızın her dediğini doğru sanmayın Bu böyle olsaydı beyniniz akıllı olurdu, Boştur çoğu sözü, dolu görseniz de inanmayın Akıl, akıllı olsaydı önce kendini doldururdu. Kemal Çakır |
Aklının içindeyim
Alkol gibisin bende Ne zaman düşünsem dudaklarını Kıpırdanmaya başlar duygularım Sarhoşluğun başlar hemen içimde. Önce ellerini, sonra saçlarını Sonra da bakışlarını okşarım Islanır duygularım bakışlarında En yoğun çözünürlüğün bu sanırım. Tahtında yalnızlığın olmayacak senin Çünkü ben sarayının bekçisiyim Ne zaman kalkıp yalnızlığa gitsen Peşinden hep ben kadehle geleceğim. Kemal Çakır |
Ana
Şöyle durup bir baktım da Hiç tamam görmedim ben, bende Diyorum ki, iyi bir usta bulsamda Tamam olsam bari öldüğümde. Doğuşumla başlamış bende eksiklik Ben gelmişim anam gitmiş Karnımı doyuranlar bile çok değişik Her önüne gelen bana meme vermiş. Bağırmaktan kesilmiş de sesim Hiç kimse 'derdin ne? ' dememiş Sadece demişim ki 'ben anamı isterim' Bir Allahın kulu cevap vermemiş. Zamanla alıştım yokluğuna Ama bende hep eksik kaldı yeri En iyi, en yüce ustadır A N A Anasız evladın bitmez eksikleri. Baktığım her şeyde onu aradım Gördüğüm şey hep eksiklik oldu Ağlamaktan öte bir şey yapamadım Ömrüm aramakla geçti, vakit doldu. Kemal Çakır |
Anlatamadım-Tanıyamadım
Seni bana sordular anlatamadım, Seni bana anlattılar tanıyamadım. Kemal Çakır |
Aşk Ateşi
Boşuna mı böylesi çektiğim ıztırab İçimde yıllar yılı sönmeyen nar'ı var Vuruldum bir kuluna kurtar beni yarab Genç yaşta saçlarıma düştü bunca aklar. Neden böylesi yakıp ettin beni harap Benden başka yakacak kulun kalmadı mı Çaresiz bir aşk için kim yakar kendini Teklif ettin de acep kimse almadı mı Yanmam kurtuluş ise, yanarım nar'ında Aşkı hançer misali saplıdır bağrımda Çıkarıp atsam diner, acım da sancım da Lakin yapamam bunu yazıktır aşkıma. Kemal Çakır |
Artık Sevmeyelim
ARTIK SEVMEYELİM Öyle güzel bir aşktı ki bizim yaşadığımız Nasıl anlatsam,ruya gibi bir şeydi o Canı gönülden sevmekti tek yaptığımız Sevda denince akla biz gelirdik banko. Yıllar mı, yoksa biz mi yok ettik bu aşkı Kara bulutlar sardı şimdi sevgimizi, Kalmadı aşkın, sevdanın ölüden farkı Alıp götürsün sevenler cenazemizi. Bir daha asla sevdadan söz etmeyelim Demek buraya kadarmış,ne gelir elden Bundan sonra ne sen, nede ben sevmeyelim Gelmez kimseyi mutlu etmek elimizden. Çekilip acı çekelim bir köşeye biz O güzel günler olsun bütün tesellimiz Ne bir gül tutsun, ne de güzel bir el, elimiz Aşk acısıyla yansın, kavrulsun her yerimiz. Kemal Çakır |
Aşk Çölü
Yolcusu olur muydum, bilsem çöldeki yalnızlığımı Tutar mıydım ellerini, gözlerine takılıp kalır mıydım Bekler miydim çocuklar gibi yollarını heyecanla Meğer hataymış tek başına yolculuğum... zordayım. Sen uykularımın katili, yollarımın engeli Sen göz yaşlarımı kurutup, kan ağlatan çöl sıcağı Sen her çarpışında hançerini kalbime vuran sevgili Gülüp durma halime, bakıp bakıp uzaklardan. Bırak sessizliğimde kimsesizliğimi, girme aramıza Çaresizliğim kaderiyle baş başa ağlayıp dursun Telafi edemiyor, kurtulamıyorum bu hatadan Bir şeyler yap da çık git kalbimden, ne olursun! Sessiz, renksiz çöllerde bülbül neyler Gözyaşları sesine, sesi göz yaşlarına karışmıştır Solmuştur yüzü, yok olmuştur renkleri acıdan Aşkının ıssız çölünde yapayalnız yanmaktadır. Bir zamanlar ne güzeldi, yaseminler ve de güller Her birine aşk ile, şefkat ile bakardı gönül Acıyor, yas tutuyor şimdi gül dikenlerine 'Katlanacak kimsesi kalmadı' diye bülbül. Kemal Çakır |
Aşk Dediğin Bu mu?
Bu mu aşk dediğin senin? El bahçesinde gül misali Can yakmalı her an dikenin, olmalı sevginin de bir bedeli Kemal Çakır |
Aşk Islağı
Aşk Islağı Bir temmuz akşamında ben Gri mavisi bir gökyüzüydüm Gözlerine dolan. Kıpır kıpır, yıldız yıldız Gönül semtınin gözbebeklerinde Dolanıp duran. Sırılsıklam aşk ıslağımdı O; Dudaklarımda başlayıp, Parmak uçlarıma kadar uzanan. Aldırmadan aşk ateşimizin Dalgalı kur sistemine, Sarılıp kalırdık boylu boyunca Peşpeşe devam eden Artçı sarsıntılara rağmen. Gözleri dalar giderdi gözlerime, Göz bebekleri kayboluncaya dek. Sonra; Sarı saçları süpürür dururdu Gözlerimin derinliklerini, Ta ki gözbebeklerini buluncaya dek. Sonunda bulurdu da Ama, yine dalar giderdi... Böyle böyle kaç temmuz geçti, Kaç kere kaybedip bulduk, Ateşimiz kaçtan kaça düşüp çıkmıştı, Kaç şiddetinde sarılıp sarsılmaktı onlar! Şimdi: Bunları bile hatırlamanın mümkün olmadığı, Başka temmuzlar yaşamaktayız. Kemal Çakır |
Aşklarımız
Aşklarımız Ah bu bizim aşksız aşklarımız Sabah başlar akşam unuturuz. Sonra yumulup içkiye Aşkımızı ve sülalesini kuruturuz Kemal Çakır |
B o ş v e r...
Uzatma tutmam için ellerini artık Boş ver aşkı, sevdayı ne çıkar; Bir gün nasıl olsa yarım kalacak Sonu yine gözyaşı olmayacak mı? Boşuna yakma, ne beni nede kendini Ben başka, sen başka alemdensin Üzmeye gerek yok inan bana Aşk gibi bir sözcük için kendimizi. Şarkıları dinledikçe ağlamak Feryad-ı figan etmek niye? Niye boş bir sözcük için Yılları bir kafeste saklamak? . Ayrılık en basiti ve anlamlısı bence Hiç değilse ne yaptığın belli olur Görmemek, dokunmamak duymamak gibi En çıkar yol da bence budur... Kemal Çakır |
B e d e l
Gözlerinize bakmanın bedeli nedir? Bakmamak hariç ne istersen iste Buna canımı istemen de dahildir Nasıl olsa öldürdün ilk görüşte. Kemal Çakır |
B e k l e
Belki pişman olmuş bekliyorsundur Ayrıldığımız yerde sevgilerden uzak. Belki de yeni bir sevdaya tutulmuşsundur O hep sürsün istediğimiz sevgimizi unutarak. Belki bir anda çevren bülbüllerle dolmuş Şaşırıp kalmışsındır bu beklenmedik ilgiye. Belki de ilgisizlikten kanın donmuş Özlem duyuyorsundur o güzelim günlere. Belki ay karanlık yalnız bir gecede Belirsizlik içinde korkuyorsundur. Belki de yıldız işgali var gözlerinde Senin için doğup doğup batıyordur. Sen gelmesen de ben sana geliyorum Korkma, bekle! kesindir sana yolculuğum. İnanmıyorsan bak, kapını çalmak üzereyim Duyulmuyor mu şu an, seni soluduğum? Kemal Çakır |
Bakakaldı Yüzüme
Bana geldiğinde inliyordu kalbi Hiç hali yok idi sapsarıydı rengi Hala seviyordu bakışından belli Bakakaldı donup öylece yüzüme. Oysa ayrılığı isteyen o idi Yakıp gitti beni mahvetti kendini Hala saklarım tüm güzelliklerini Bakakaldı donup öylece yüzüme. Aşkını itiraf için gelmişti de Nedense tutuldu basireti yine Gözlerime baktı sadece geldi de Bakakaldı donup öylece yüzüme. Kemal Çakır |
Bakışlarında İstanbul Var
Bakışlarında İstanbul var senin Kime bakarsan hemen bağlanıyor Öylesine ıslak mavi ki bakışların Martılar deniz sanıp dalıyor Dudaklarda yine o şarkı Kadehlerde İstanbul yudumlanıyor. Hayal ettiğimiz her şey var sende İstanbulun sarhoş *******i gibisin Seni yudumlamaktan vazgeçsek de farketmez; Çünkü sen! Damarlarımızda İstanbul olarak gezinmektesin. Kemal Çakır |
Bana Ne
Bahçelerden, bağlardan Mor çiçekli dağlardan Bana ne! Gönlümde bir çiçek açmayınca. Çisil -çisil yağan yağmurlardan Kudurup deliren çağlayanlardan Bana ne! İçinde bir damlam olmayınca. Güneş her şeyi yaksın bitirsin Rüzgar savurup götürsün Bana ne! Bir zerresi benim olmayınca. Aşk şarkıları çalsın sazlarda Çobanlar türkü söylesin uzaklarda Bana ne! Bir nağmesi benim olmayınca. Ferhat ile Şirin' in Leyla ile Mecnun' un aşklarından Bana ne! Bir sevenim olmayınca. Kemal Çakır |
Başaramadım
Tüm gözyaşlarımı takıp peşine Ağladım sellerce, terkedişine Her gün dua ettim dönersin diye Dönmedin sevgilim başaramadım. Terkettiğin günden beri öksüzüm Yokluğunla her an artıyor hüznüm Böyle yaşayamam bir gün ölürüm Ölmedim güzlim başaramadım. Çaresi yok seni unutmalıyım Bağrıma taş basıp yaşamalıyım Artık sensizliğe alışmalıyım Olmadı güzelim başaramadım. Kemal Çakır |
Basit İnsan
BASİT İNSAN Kendini öyle ağırdan satıyor ki şaşarsınız! Efendilikten insanlıktan zerre eser yok oysa Bakışlarındaki gizli manayı anlayamazsınız Bir fırsat peşinde mi, beddua mı ediyor yoksa Kendini öyle ağırdan satıyor ki şaşarsınız! Bir b…k bildiği yok, cehalet yüklü oysa Kısa bir müddet sonra onu hemen tanırsınız Dersiniz “insan bu kadar basit olur, olsa olsa” Kendini öyle ağırdan satıyor ki şaşarsınız! Doğruluk adalet bir kez bile çalmamış kapısını Yalancı, düzenbaz, baskıcı birisi anlayacağınız Allah niçin yaratır anlamam böyle bir insanı Kendini öyle ağırdan satıyor ki şaşarsınız! Oysa zavallı, kötürüm ve cücedir insanlar arasında Yağcılarıyla baş başa bırakmaktır tek yapacağınız Belki o zaman bir b…k olmadığını anlar sonunda. Kemal Çakır |
Bana Şiir Yaz Diyen Kadın
BANA ŞİİR YAZ DİYEN KADIN “Bana şiir yaz” diyen kadın (?) Sana şiir yazamam. Çünkü sen, şiirin ta kendisisin. Ne mümkün ve niye şiire şiir yazmak? Bu nasıl olacaksa haydi anlat bana, bunu senden başkası nereden bilsin. Kızma hemen, çek üzerimden vurucu bakışlarını! Suçum yok benim doğru söylemekten öte. Mecburum buna, sonra, senden de fazla öfkelenir, kızar tüm şiirlerim. Al götür kızgın bakışlarını ne olur! kendini bul, teslim olma sefil düşüncelere. Mavi, masmavi rüzgarlar esmeli taze umutlarının üzerine. Gökyüzü gibi derin, sakin ve sonsuz olmalısın..... Pembe pembe tomurcuklara esir olmalı gözbebeklerinde gizlenen yaşam arzun. Yolun engellerle dopdolu ve uzun, nefes nefese kalacak, yorulacaksın Çünkü mutluluğu yakalamak zor be kadın Cesaretini kırma, topla kendini sonunda mutluluğu kucaklayacaksın. Çık bilmece, bulmaca sayfalarından, belirsizlikten, cevap aranır olmaktan kaçın. Açık, apaçık ve sade ol, kimse bir şey söylememeli dönünce arkandan. “Bana Yazdığın şiir nerede? ” diye soran kadın (?) Al işte sana yazdığım, şairliğimin utancı olan şiir. Gökyüzünün sonsuz sayfalarında tüm dizeleri al oku, hece hece, dize dize. Oku ve tanı kendine yön verecek kendini. Okuduğunda belki kızacaksın, kızacaksın seni mutsuz eden inatçı, kör duygularına. Belki de üzülecek, ağlayacaksın sana seni şikayet ettim diye bana. “Bana şiir yaz “ diyen kadın(?) Sana bu aciz şiirimi yazabildim; çünkü bana hiç yardım etmedin. Söyle Allah aşkına sen şiirden öte kimsin? Kim derlerdi senin adına? Kemal Çakır |
Ben Erkek Adamım
Daha yeni oturmuştum masama Rakımı da mezelerimi de Yenice almıştım karşıma Bu işleri hep ben yaparım da. O gün efkar dağıtmak istiyordum Biraz da mazi olmuş, köhnemiş Hatıraları yaşamak. Ama ne gezer! Yine başımda; Her zaman olduğu ve yaptığı gibi Dikildi karşıma. Yüzünden akan bin parça Sanırsınız rahmetli kaynanamı Bendim öbür dünyaya yollayan, Ya da bendeki dertleri oydu yaşayan. Şöyle bir uzandım bir yudum almak için; Neler söylemedi, Neler yapmadı ki o mel' un! Gözlerime baka baka. Yine de içtim. Erkek adamım ben. Ne ondan korkarım, ne de kendimden. İyi geldi ilk yudum. Kendimi toplar, Maziyi hatırlar gibi oldum birden. Neyse ki fazla kalmadı başımda Öbür odaya geçti, telaş içinde aniden. Rahattım... Kadehi ikinci kez doldurdum. İşini bitirmiş olacak ki, Yine dikildi karşıma; 'Boşver, aldırma ' dedim Kendi kendime. Erkek adamım ben Ne ondan korkarım ne de kendimden, Bir dikişte götürdüm bu kadehi de. Yine birşeyler söylendi (Delimidir ne!) Bakmadan benim kim, Kendisinin ne olduğuna. Böylesi bir hatun Mumla arasan bulunmaz da Biz bulmuşuz nasıl başardıksa. Kafam iyi olur gibi oldu ya! 'Bir iki lokma birşey getirip, koy' Dedim masama. Nerden söyledim, nasıl unuttum bir ara, 'Sen misin bunu söyleyen ayyaş' deyip, Öyle bir indirdi ki oklavayı başıma, Meğer ilk kadeh sonrası Oklava almak için geçmiş öbür odaya. Nevrim döndü, fena oldum Bir ara içimden bir ses dedi ki! 'Çek silahı, uzat şunu boylu boyunca yere.' Kulak vermedim bu sese, Hemen düşündüm; 'Ne yapacaksın erkek de olsan, karşındaki kadındır' dedim Aklımı almak geldi başıma. Bir- iki sefer daha böyle yapmıştı Hatta daha da fazlasını. Bu nedenle dikiş attırmıştım Yarılan sağ kaşıma. Ne ise, 'ya sabır ya sabır' diye diye Bir-iki kadeh daha içip Yanaştım mazinin o köhne limanına. Demirleyip hayal gemisini oraya, İndim aşağıya. Şöyle biraz açıldım Onunla gezdiğimiz kumsala doğru. Yenice basmıştı ayaklarım kuma Kendimi de çok iyi hissediyordum. Yalnız değildim, başbaşa kalmış Birşeyler konuşmaya başlamıştım Onunla: O unutulmaz öpüşlerden, Sabırsız bekleyişlerimizden... filan sözediyorduk. Niçin ayrıldığımızı hatırlamaya çalışırken Güneş çarpması gibi bir hal oldu bana; Sanki dünya başıma yıkılmıştı, aniden. Onun beni aldatışını hatırladım Her zamanki süslü sözlerinin ardından. Fırladım deliler gibi hemen yerimden, Bir sağa bir sola bakınıp Döndüm gerçeğe yeniden. Bir iki güzel söz söylemek için Yaklaştım yanına, Sarıldım onun oklava tutan ellerine. İçkimi zehir edip burnumdan getirdiği, Üstelik de oklavayı başıma indirdiği bile Gelmeden aklıma. Bir kere daha vurmasını istedim bana. Lakin ben erkek adamım Dövülmeye katlanırım ama, Aldatılmaya asla. O mendebur hiç aldatmadı beni. Zaten böyle yapsaydı Alabilir miydi oklavayı eline? İlgilenmezdi, bırakırdı beni kendi halime. Hatta içip, zom olmamı beklerdi Çünkü, bu daha çok gelirdi işine. İşte böyle... Kendisi gibi sevgisi de delice; Bir yandan sever beni Canımsın, ciğerimsin der, Diğer taraftan alır oklavayı eline. Böyle öğrenmiş herhalde Telkini de sevgiyi de. Ne yapacaksın, ne söyleyeceksin? Böyle namuslu ve koca kıymeti bilir Allahın garibine... Kemal Çakır |
Ben Kim im?
Nisan, güzel bir bahar ayı besbelli Renk renk açmış badem ve kayısı çiçekleri Onca kuşun tekrar başlamış sevdaları Yavaş yavaş erimekteymiş yükseklerin karı Canlanmış doğa, ortaya çıkmış onca böcek, arı... İşte böyle bir ayın Yirmibir Nisan gününde Senenin bin dokuz yüz elli birinde Ankara' nın Güdül ilçesi'nin Hacılar Köyü'nde Daha 18' inde, çocuk yaşta dünyaya getirmiş Garip anam, çileli anam, yetim anam beni. Mehmet amcanın hanımı kesmiş göbeğimi Annem büyük bir sevinçle almış kucağına Sümerbank bezinden dikilmiş kundakta beni. Ama sonra düşüp geçim derdine Henüz çıkarmadan lohusalık günlerini Kundağa sarıp sarmalayıp küçükbedenimi Alıp götürmüş, bağ kazmak için yanında beni... ------ Kemal Çakır |
Ben Sana Mecbur muyum?
Ben sana mecbur muyum? Soluduğum hava oluverdin bir anda, her nefesimde seni hapsettim yüreğimin erişilmez derinliklerine. Gardiyanın eyledin sonunda, tüm tutukluları topluca salıverip, gönderdim sevmedikleri sevgililerine. Ben sana mecbur muyum? Her an aklıma takılı duruyorsun gecemi,gündüzümden ayıran bir avize misali. Düşündüğüm her ne varsa sen oluyorsun; iki kere iki sen ediyor, beşten beş çıkınca sen kalıyorsun. Ben sana mecbur muyum? Neye uzansa ellerim, ellerin oluyor tuttuğum, pamuk gibi, yumuşacık ve sımsıcak; bırakamıyorum artık tutuklunum ben senin, sakın çözme kelepçemi böyle çok mutluyum. Bir ömür kalsın, böyle kalalım, ne olur, ne olur bırak! Ben sana mecbur muyum? Bir zamanlar gül bahçesinde bahçıvan idim, gönlümce sevip okşardım onlarcasını... Şimdi bir hükümlüyüm inan ki burada, Bir tek gözlerimin önündeki gülü, seni sevdim. Sende buldum gülüşle artan güzelliğin, sevdanın, aşkın en anlamlısını. Ben sana mecbur muyum? Ne uykularım var, ne de rüyalarım, işim-gücüm oldun, hiç bitmesini istemediğim. Gökyüzünü yerleştirdin gözlerime, bulut bulutsun yüreğimin derinliklerinde, özlediğim her an 'SEN -SEN' diye düşecek damlalarım kalbimin en hassas bölgesine. Ben sana mecbur muyum? Yavru ceylanım, bahtımın son vazgeçilmezi, ne olur terk edip gitme gönül bağımı; sensizlikte kaybolur yüreğim, korkuları artar, artar bulutları, yağmurları artar... Erozyona uğratma sakın toprağımı.. Ben sana mecbur muyum? Mecbur muyum ben sana? Mecbur muyum ben? Mecbur muyum? Mecbur mu? Mecbur? Mec... Ben sana mecburum kara sevdam! Ben sana mecburum! Hem sana mecburum, hem buğulu bakışlarına; Ne olur duy yüreğimi, anla mecburiyetimi. Mecburum, mecburum ben sana. Halime bak, gör ve hisset aciliyetimi. Bitmez gönlüme yabancı kaldığın sürece, bitmez yazacaklarım sana... Servi boylum, menekşe gözlüm, nur tanem! ne olur kırma beni, ol bir tanem; Ne istersen iste..., yıldızları sereyim ayaklarına, ben sana mecburum çünkü, yaşadığım sürece. Ben sana mecburum! Mecburum ben sana! Mecburum ben! Mecburum! Mecbur! Mec... Kemal Çakır |
Benden Hediye
Sen değilsin hali perişanıma sebep Bütün çektiklerim bana benden hediye Üzme kendini hiç, sorma sebep ne diye Bütün çektiklerim bana benden hediye. Tutulup aşkına çöllere düşmüş isem Bir gün terkedilip sersefil kalmış isem Kimin hatası bu, kime edeyim sitem Bütün çektiklerim bana benden hediye. Kemal Çakır |
Beni de Koydular Buzdolabına
Kimse soramaz bana: Güneşin böylesi kararmışlığını, soğumasını Ben de sormam, ben de soramam Anlamam anlatsalar da Anlasam da anlatamam çünkü! Çünkü beni de koydular buzdolabına. Yok benim de onlar gibi Onlar gibi hiçbir şeye itirazım. Gonca güller solmuş, sararmış Yaprakları dökülmüş ağaçların zamansız; Çöle dönmüş o güzelim bağlar, bahçeler Duman bürümüş yücesini, alçağını dağlarımın Boz bulanık akmakta dereler, çaylar, ırmaklar Yasta! bülbülü, kanaryası, kartalı Çocukları sersefil! Ayakları çıplak, karınları aç; Ne süt içebiliyor, ne de şeker yiyebiliyorlar Yanıyor! bir baştan başa gülistan Kanıyor yaram, için için, yavaş yavaş. Bilmem, bilmem ki neylemeli, ne yapmalı? Bilmem nedenini, s o r m a m! Anlamam anlatsalar da Anlasam da anlatamam çünkü! Çünkü beni de koydular buzdolabına. Yok benim de onlar gibi Onlar gibi hiçbir şeye itirazım. Doğruları eğmişler Eğriler doğrulmuş, güçlü ve ayakta dimdik Ahlak dersi, insanlık dersi verir olmuş Ahlaksız insancıklar... Sessiz- sessiz dinlemiş, Korka- korka ağlamış insanlar Ezildikçe ezilmiş fakiri, yoksulu Büyüdükçe büyümüş dağlar Kalmamış kimsenin cesareti: Çıkıp onların tepesine, 'işte ben senden bir karınca boyu büyüğüm' Diyebilen k a r ı n c a kadar. Anlatamaz olmuş haklı haklılığını, Kulak asan olmamış, olamamış söylediklerine Pişman etmişler onları Doğru ve dürüst insan olduklarına... Bilmem, bilmem ki neylemeli, ne yapmalı? Bilmem nedenini, s o r m a m! Anlamam anlatsalar da Anlasam da anlatamam çünkü! Çünkü beni de koydular buzdolabına. Yok benim de onlar gibi Onlar gibi hiçbir şeye itirazım. Alimin, aydının olmamış cahilden zerre farkı Cahil alimler, cahil aydınlar ilgi odağı olmuş Eş- dost, ağabey- kardeş ilişkisiyle Dönmeye başlamış devlet çarkı Ve daha neler neler.... Bir lokma ekmeğin peşinde Sokak-sokak, kapı-kapı dolandırmışlar Nice umutlarımızı (fidan gibi oğlanlarımızı, sülün gibi kızlarımızı) Aslanlar çıkarmışlar karşılarına, aç aslanlar! 'Al alabilirsen, işte ağzında ekmek' demişler Param parça olmuş, Hüzün, yalnızlık, çaresizlik kanamış her bir yanı Al kanlar içinde yerlerde sürünmüşler... Çıkmamış ne bir gören, ne de bir tanıyan Alıp, G a r i p l e r M e z a r l ı ğ ı n a gömmüşler. Gelen geçen bir fatiha bağışlamış, Sonuçta onlar, en karlı çıkanlarımız olmuşlar. Bilmem, bilmem ki neylemeli, ne yapmalı? Bilmem nedenini, s o r m a m! Anlamam anlatsalar da Anlasam da anlatamam çünkü! Çünkü beni de koydular buzdolabına. Yok benim de onlar gibi Onlar gibi hiçbir şeye itirazım. Hiç bir şeye itirazım, Hiç bir şeye, Hiç bir, Hiç... Kemal Çakır |
Bensizliğim Ölümün Olacak
Bundan böyle yaşayacağın Hep sessizlik olacak. Ne yağmurlar, ne çiçekler, Ne şiirler, ne de sen! Duymayacaksınız sesimi bir daha. Yalnızlığın sancısı Boğazında düğümlenip duracak; Gözlerin yanacak, Öfkelenip oğuşturdukça Kan göreceksin herşeyi. Savrulup dağılacaksın Gül kurusu akşamlarda, Tıpkı kuru yapraklar misali. Yaşadığını anlayamıyacaksın, Her gören seni ölü sanacak. Çünkü ben olmayacağım artık, Bundan böyle Hiçbir zaman yanında. Kemal Çakır |
Bırakıp Gittin
Bırakıp gittin beni boynu bükük Yalvarışlarım kar etmedi sana Öyle vurdun ki kalbim kırık dökük Söyle bu muydu yapacağın bana. Beni bir kere olsun dinlemedin Bir fırsat bari vereyim demedin Arkana dönüp veda da etmedin Söyle bu muydu yapacağın bana. Oysa ne kadar çok sevmiştim seni Nasıl bilirdim terkedeceğini Söylemedin ki hiç sevmediğini Söyle bu muydu yapacağın bana. Kemal Çakır |
Bırakma Beni Cesaretim
Bırakma beni cesaretim Aklım yalnız kalmasın Tut ellerinden zirveye taşı Orada kalmaya alışsın. Bırakma beni cesaretim Ellerim yalnız kalmasın Rehberi ol kaleme taşı Özgür doğruları yazsın. Bırakma beni cesaretim Gözlerim yalnız kalmasın Gözlerden gözlere taşı İnsanları iyice tanısın. Bırakma beni cesaretim Kalbim yalnız kalmasın Sevgiden sevgiye taşı Aşkı, sevdayı anlasın. Kemal Çakır |
Bilmek
Kimi bilmez meyvesiz ağaç olduğunu, Taşlanmak için çatar durur sağa sola; Kimi sık satır meyve doludur Cehaletle dolaşır durur kol kola. |
Bİr Elİ Tutmak
Saat sabahın uykulu yedisi Mevsim kış hava buz kesiyor Durakta titriyor yoksul gençlerden birisi Utanıp bu halinden gizlemeye çalıyor. Çoğumuz bu görüntüye gençlik der geçeriz Olay gençlikle değil ilgilidir yoklukla Kimilerimiz durumu çok iyi analiz ederiz Ederiz de sonuca gitmeyiz çoğunlukla. O, ak taze umutlarımızdan sadece birisi Utanç değil cesaret olmalı gözlerinde Olmadan yetişmeli gelecek endişesi Kıskanmak değil sevgi olmalı hücrelerinde. Ne kadar güzeldir tutmak bir eli Dünyayı bağışlayın istemez kimse sizden Boğuyorsa kimimizi yokluğun kirli seli Seyirci değil tutup kurtaran olmalıyız elinden. İsteniyorsa şayet insanlık yozlaşmasın Önce kendinizden başlamalısınız aşıya Bir yana hoşgörü,diğer yana ilgi aşılamalısın Biliniz ki ezmeye gelmedik biz dünyaya. Eğer bu düşüncelerime doğru diyorsanız Müjdeler aşınız şimdiden tutmuş bile Varsa veriyor, yoksa ilgileniyorsanız Yaptığınız kalmaz denizde vurur sahile, Kemal Çakır |
Bir Gün Ansızın
Geldiğini görmek isterim bir gün ansızın Dere tepe demeden uzaklardan Saçlarında dağ rüzgarlarının kokusu Gözlerinde sonsuz bir ışıltı yıldızlardan. Geldiğini görmek isterim bir gün ansızın Tüm güzellikler sende alabildiğine Dilinde hep sevgi sözleri Meltem esintisi tutsak nefesine. Geldiğini görmek isterim bir gün ansızın Yorulduğunu bir kez olsun söylemeden Ellerinde, renk -renk kır çiçekleri Gülüşünde iri güller açmış sevincinden. Geldiğini görmek isterim bir gün ansızın Heyecan ve mutlulukla bakıyorken gözlerime Kucaklıyor, öpüyorum seni, doya-doya Yeminler ediyorum tek seni seveceğime. Kemal Çakır |
Bütün Çiçekleri Severim
Dünyadaki bütün çiçekler benim olmalı Sevgi bahçemde görmeliyim her birini Gül, lale, yasemin, menekşe, papatya... Her saniye birini sevip koklamalıyım Çünkü ben bütün çiçekleri severim. Hiç bir tercihim yok, yeşil, mavi, ela...gözlü Kumral, sarışın, uzun yada kısa boylu Salınıp açmalılar renk renk Dallarını, çiçeklerini, yapraklarını okşamalıyım Çünkü ben bütün çiçekleri severim. Bahar rüzgarıyla ılık ılık ısınıp, Yaz güneşiyle buram buram terlemeliler. Sonbahar yağmurlarıyla serinleyip Gönül sıcaklığımda kışı bilmemeliler Çünkü ben bütün çiçekleri severim. Solmamalı bir tanesi bile, ben yaşarken Üzülüp ağlamamalı, kahrolmamalıyım Hep neşe ve sevgi dolu bakıp durmalıyım Servi boylusuna kara gözlüsüne Çünkü ben bütün çiçekleri severim. Başka hiçbir bahçede açmasınlar isterim Biri bile olmazsa bahçem olur tarumar Kimseye de şikayet etsinler istemem Buna dayanamam doğrusu, yemin ederim Çünkü ben bütün çiçekleri severim. Kemal Çakır |
Biz
Nice koçlar kurban ettik biz Ne düğündü ne de bayram Bir inanç uğruna her birimiz Kendi bıçağımızı kendimiz bileriz. Daha bilmeden işin aslını Hayal kurar keser asarız Öldürürüz yiğidi yemeyiz hakkını İnancımız budur,böyle yaşarız. Kemal Çakır |
Bülbülleri Çağırın
Kandır alev alev yüreğime gömdüğüm Bülbülsüz gül bahçelerinden derip Sevgisizliğin uç noktasıdır bu gördüğüm Bülbülleri çağırın sesinizi yükseltip. Kemal Çakır |
Büyük Olmak
Hiç kimse kimseden büyük değildir Kimselerce malümdur kim büyüktür; Olgun başağın boynu hep eğiktir Hesabını yapmaz asla verdiklerinin. Kemal Çakır |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:13 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.