www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Derya Kızılgöz (https://www.cakal.net/showthread.php?t=143074)

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:32 PM

Derya Kızılgöz
 
Acı

Can bu can
hey hat
geçti zaman
dün tutsağıyım yobaz ellerde
bin yıllık esaretin
öyküsünden akıyorum

Can
meyletmiş kendini çınara
kökü için
döne yana
su araya
ki bin yıllık suskunluğun
koynundan akıyorum

Can işte
bu can
acı ile duaklamış ömrünü sevgiye
bundan belkide
sevgiyi yaşamadan daha
acı giymesi gözlerine


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:32 PM

Al Beni Sar Koynuna
Gözlerinde
evrene açılan kapı önünde gözlerim
usulca geçerken
evrenine
düşüm senle sırdaş vaktinin seyrindeydi
Kim anlardı
söyle
sırrı
ikimizden başka

Yalnızlıkların koynunda
çoğaltılan dargın bakışlar
ve üzgünlüğün asilliği ile
gülümserken günde hayata
dün üstüne
bin öykü dilleniyordu
git gel dün
kalakaldığım bir noktadan
kazıdığım ören yeri sanki
kazıdıkça kayda değeri az olan
gülümsediğim hayat sordu seni
sordu bana
al beni sar koynuna

Kentler geçti içimden
yahut ben kentlerin içinden geçtim
zehirin şerbetinin peşi sıra
dağlarda kartalken en yükseğe uçan
ovada bir tutam ottum
susuzluktan sararan
savaşlar içinde tükeniyorken insanlık
zeytin dalları yağıyordu barış adına semalardan
bir düşte bir gerçekte yaşamanın rengiydi içime dolan
sen gök
ben kızıllık
al beni sar koynuna

Gözlerinden inerken evrenine
önümü aydınlatan loş ışıkla
titrek bir mum alevinin söneceği ihtimali kadar
ilerleyebilirdim bu uçsuz bucaksızlıkta
oysa
sende bulduğum sonsuz ışığın
gücü oldu beni içinde tutan
güneşe mecbur herhangi canlıyım yeryüzünde
al beni
al sar koynuna

*******de yalnızlığım koyu bir düş örtüsü
yıdız serpilir üzerine
ısıtmaz içimi uzak ve sonsuz çoklukta yıldızlar
güneşim olsun
al beni sar koynuna


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:32 PM

Acuzenin Heybesi
Acuze bir kadın suretine benzetmişiz dünyayı
doğurgan hayat
yaşatmaya değil
öldürmeye gayretli sanki
gerisin geriye dönüyor
dünya
Acuze kadının suretinin yansıdığı hayat
huysuz
çirkin
yaşlı…
Hey be
Heeeeey besi boş
Getirdiği ne?
unufak ettiği düşlerdir
acuzenin heybesinde getirdiği un
dargın hayatların üzgün düş ekmeği
yendikçe
ölümlü
yaşlı
çirkin
dünya


Gül diktiğimiz yüzün,
renk renk güllü
gülüşlü yüzünde
gam,kasavet
keder
toplamak için
hey be
Heeeeybesinde götüreceği ne
giden gün
ömürden bir yaprak
gazellerimi alsa ya bari
yooook
düşlerimin taze dallarının peşinde

Bugün değilse bile yarın elbet
öteki gün
yada ertesi vakitte
acuze kadın ölecek diye
Bekle de gör
ne acuzelerin yetiştiğini ölmeden o kadın daha
Doğurur,çoğalır elbet
barışık değilsen hayatla…


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:32 PM

Albümden
Kork diyordu elindeki mitralyöz
sev diyordu gözleri
şaşkındı çocuk
savaş şaşkınıydı adamasker karşısında...


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:32 PM

Anadolu Gezginlerine
Ay düşünce geceye
bozkırın yorgun ayakları
uzanıverir
serin bir yaz gecesine

Yıldızlar gökte
parlak bir çekimle
alıp götürür şamanı düşevrenine
bilge sakalın gittiği uzakların
seyrine durmuş gibi
hapsettiği gözleri yıldızların içinde

Düşünde ak sakallı efsanesi
umudunun elçisi
güneş çekilirken dağlardan içeri
güneşin battığı yöne giderken
bırakmıştı ardında
uzağa bakan gözleri

Ne çok şey anlatmıştı
yola düşmeden önce
anlattıkları koca bir sır
hem zehir
demişti zehrin dermanına düş yola sende
yola düş demişti ya
nereye


Güneş henüz üzerine doğmadan kalktı
Geceye yorgun
güne dinç ayakları koştu
tepeye vardı
Ellerini birbirinin içinde ovuşturarak
düşten gelen gücü umuda saydı
güneşe yakardı
yol ver bana
yol veeeeer bana
gözlerini kapadı
o vakit gördü
düşten gelen gücünü
içinde peşine düştüğü
sonsuz bir ışık vardı


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:32 PM

Anadolu Söylemcesi-5
Ağu içtim şerbet ile
dert kuşandım hırka ile
erenlerin gönlü ile
dosta varam dedim geldim

Nicedir yalın ayak
hem divane hemi sayrılı
dermanı dostta saklı
varıp gidem alam dedim

Dost cemali kapısında
göynür özüm açılınca
can dermana karışınca
ağlamanın vakti gayri


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Anadolu Söylemcesi-6
Irgat tutmuşum bedeni
cana
Ha taşıya
de götüre

Cana koymuşum sevi
canda sevi
yana yana
taşınsın ha o yana
de bu yana

Can ırgatı deleyler...


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Anadolu Söylemcesi 1
Nazenin..

Bir naz ki candan öte
kırıldın mı ay guzum
sanki oldun hali harap
süzüldümü yine yüzün

Fer çekilmiş gözlerinden
kan çekilmiş bedeninden
his çekilmiş yüreğinden
söyle guzu neye küstün

sana dolanan yılandır
yılan değilse çıyandır
el değmemiş nazenin
solduran o hayındır

hele dinle yolun olsun
yolunda buğda altın olsun
senden cefa almaya gör
ömrü bitik beter olsun.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Anadolu Söylemcesi 2
Güz ömrüne söz olanda
yine yapraklar düşende
öyle bir yol çıksa karşına
güz ömrüne kış düşende

Kış ömrüme düşmeden gel
yüreğim kül olmadan gel
yağdı yağmur düştü toprağa
can toprağa dönmeden gel

Yazdan yetti canım güze
söz bitirdi haresini dilim lal
Aklım ermesede gayrısına
beklemek gönlün yaresi ola

Kış ömrüme düşmeden gel
Yüreğim kül olmadan gel
Yağdı yağmur döndü toprağa
can toprağa dönmeden gel


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Anadolu Söylemcesi 3
A benim guzum
gınalı kekliğim
dinle,dinle de bir yol
aklını başına devşir.

Kele şunun ettiğine ne den ki
düşüngüsüz cahalın hali
etme anikom
sen bari dinle
dinle,dinle de bir yol
aklını başına devşir.

Gara günler ayandır bana
gülün dikeni var anla
buban razı gelmez sevdiceğin adama
gidersen,anikom
helal etmem hakkımı sana,
dinle,dinle de bir yol
aklını başına devşir.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Anadolu Söylemcesi 4
Söz geçiremedi haresine bülbül,
yaprak ondan önce küsmüş dikene.
Bahar gelmiş, tomurcuk düşmüş dalına
gül açacakmış,bülbüle ne?
yeşil yaprağın rengi sararmış
gül açacakmış dalda
yaprağa ne?
Meğer bülbül güle
yaprak bülbüle aşıkmış.
Bunca zaman söylene gelen küllü
küllü
isli paslı
bir yalanmış....


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Armağan Arama Kendini Sun Hayata
Heyy
sabahın ışıklarından çekip iplik iplik
gözlerine dokuduğun ışık
ne dedi bugün sana
başladın mı
günde de
dünü
yeniden kazımaya

Ne kötü öyle değil mi
yine küskünsün
şu balkonun altından
uzayabildiği kadar uzağa dallarını salan akasyanın renklerine
hem dallarda
renkleri sana şakıyarak anlatan serçelerin civirtisine
bilmem söylemeye gerek var mı
bahçenin demirkapısı açıldı kapandı az önce
günaydınlaşmadın giden insanla
dünyayla nasılsın

Çok kardeşin var senin
bilmem hatırlar mısın
dünyanın her birim karesinde
çok kardeş
yürürken yarına
gümbür gümbür ayak sesleri
barışa kardeşliğe
pençesine düştüğü ateş uygarlığından
dünyayı almak için
su taşımaya gidiyorlar

Gidip döndüğün
dönüp gittiğin geride
metafor içine düşmüş
çekimden yoksun bir gök cismi
çağrılıyor
dünyaya

her gün bir nevi yitim değilse
varlığın bir neşe
yaşam kaynağın bil ki
adanmış bir ömürdür
şu dünyaya armağan


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Atasözlerinden Düşüngü-1
Su altında grev var bugün.
Saman altında değil su altında.
Grevciler asla sinsice oynamaz kozlarını,
bilirler hainlikle yaşanmaz namus.
Namus güvenmektir,güvenilmektir
ve dürüstçe yaşamaktır inancını.

Su altında grev var,
dipten gelen dalga,
vurgunculara,talancılara, soygunculara,
yani kendini memleketin patronu sananlara,
su altında grev.
Su uyur, düşman uyur,
hak.............. uyumaz.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Atasözlerinden Düşüngü-2
Sırlarını aralamaya çalıştığımız
şu koca dünyada,
ne güven verici
değil mi
şu kardeşlik duygusu.


Renk, ırk, memleket,
çöl, tipi, yayla
havasında
oyna, oyna
sal kendini kardeşlik coşkusuna.
Amanın o da ne,
bu bir bomba
ki ne bomba,
kaldır at, at, at...
Ne yana atsam o yanda kardeş,
atamam kardeşime,
ne yandan geldiyse, o yana salla,
salla, salla
nasılsa yanlış hesap Bağdat'tan döner.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Atasözlerinden Düşüngü-3
Güle diken
güle bülbül
güle gül verdim almadı.

Toprağa renk
yeşile ton
suya bulut kattım olmadı.

Cana sevi
göze hasret
ömre çaba sığmadı.

Hayat dediğimiz kervan
geçerken burdan,
deveye hendek atlamak zor geldi.
Heybeye vurdum yükümü,
doluya koydum almadı,
boşa koydum dolmadı.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Av
Mutluluktan uçuyorsan,
saçma bir kurşunla vururlar seni
öldürmeye meyletmiş namlusu çağın
kurşunlar fırlatır
uçtuğun yere

Ya bir de değilsen çok can
yığılır kalırsın oracıkta
mutluluğu paylaşmalı bu yüzden
paylaştıkça çoğalsın
her uçanın peşine kurşunlar hedef şaşırsın
zig zag çizelim hadin hep birlikte


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Ay Düşür
Ne garip sondur anlamak
Hızla geçtiğin zaman tüneli içinde
durup
soluklanırken
ayırdımına vardığın yanılgılarla baş başasın.

Kemiği yoktur
anladıklarının peşi sıra gelen duyguların
bundandır belki
olduğu yere yığılıp kalışı insanın.
Hep var sandığının yerinde
koca bir yokluk uçurmadıysa seni
bil ki artık ağırlığınca taş var içinde
bağrına bastığın.

Durduramazsın geriye dönüşün seyrini
mecbursundur ayıkladığın yanılgıları yerine koymaya
meydan okuduğun karanlıktır dün
gelecek sonsuz bir aydınlık
Senay karanlığa
ay düşür


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Ay Gecenin Peşine Düşen Aydınlık
Gündüzü gece
geceyi gündüz
peşlerken
cismi adem arı oğulun
döngüsündedir hayatın

Ay gecenin peşine düşen aydınlık
günden kopup kaçan
ben ay gecede
sığındığım gecenin koynuna
kıvrılırım usulca

Miladı döner varlığının adem arı oğulun
düne sonsuz
yarına gebe

Her yorgunluğun sonunda doğrulacak
umudun
tohumu bir ay
*******i usanmadan günden kopup kaçan
düşlere sunulan
anımsatır günü
doğurmaya yarınları.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:34 PM

Bal Özü
sus
zahmetine boyun eğdiğin tabiatının koynundasın
gölgesi olmaz güneşin
hiç bir ağaç altında

Alev topu güneş
bu iç çekirdek
yaklaştıkça suyu çekilen
kurudukça tozlaşansın
Hangi arı alır ayaklarına seni
ve hangi çiçeğe konar
melissa belki
kokusu tuz
hem yosun


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Barbar Kim?
Emekten ne çok söz edilirdi önceleri
para demek utandırırdı gönülleri,
emeğini paylaşmanın
kardeşliği iken onurlu yaşamak,
ekmek derdinde çokluğun
kaçırdığı paydır yaşamak

Hey be barbarlar,
savaş arabalı tekniğiniz,
oklular üzerine tepeden,
birer birer oklular
onar onar öldüler.

Şimdi savaş arabalı teknik para
barbar kim?


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Başka Ve Öteki
Bilinenden ayrı
meraktan kurnaz
amaaaa
bir o kadar da vay anasını
dediğim dedik
hay seni hayat
bize dedin ya sen
öteki

eh diyelim
diyelim ki
öteki olalım gayri
biz hem
bu ellerden değiliz

Düşün elinde sopası
sormayacak mı hesabını
ne başkası
ne öteki
Dünyalı olmak şu yana
evrensel sırla özdeş
şu kafanı kırarım


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Benzeti
sınırlarının çizildiği saltanat ömrün
tek adım erleriyiz
tek adım dur
dur
tek adım dur
dur
tek...
ve önümdekiler
arkamdakiler
tek sıra
intizam
ense takibindeyiz

Ne yana baksan kırbaç
hatta aklından geçirsen
şakırtısı kırbacın
sürüyerek kaldırdığımız ayaklarda pranga
yürüyormuşuz meğer
tek adım
dur
dur
tek adım.
Peki ya içimizdeki koşma gücü
neye dönüşür
durdukça
su yosun...
Bağladıkça
bağlanır ömür
yosundan asalak bir yaşama
bizde yaşayan mı yosun
yosunda yaşayan mı biziz
hem yakışmaz insan oluşun
o sonsuz düşevrenine
yosundan
halatlara tutunmak
akamıyorsun


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Bey Amcam
Griydi bir kent
Üşüyordu sokaklar
Evler büzüşmüş olduğu yere
Seni arıyorum
Hey
Nerdesin koca insan
Elleri büyük
Yüreği büyük
Aklı usta...
Amcam
Sen hala
Yerinde
Isınıyorsun dünün ateşi ile
Ki ateş sandığın
Kül


En çok
Belki de en çok bu yüzden
Griydi bir kent
Zıtlıkların birbirine kafa tuttuğu vaktin kararsızlığında
İç içe geçmiş
Siyah
Ve beyazdı aslında

Kararsızdı sokaklar
Yaprak nedir unutmuştu ağaç
Hatta çocuklar gri kocaman gövdelere
Dallar çizip
Ağaç diyorlardı


Anlattığın bahar dalları
Rumeli şekercileri gibi
Yoktu artık
Yokluğun içinde bir oyun
Bu kandırmaca...

Şeker istemiyorum bey amca
Bana düşlerimi ver
Ve dünün ateşli inançlarını...

Ver ki ısınsın bir kent
Dimdik dursun evler sokaklarda
Dalları bezesin yapraklar
Çiçeklensin ağaçlar
Arılar ve kuşlar uçuşsun dallara
İtirazın var mı?
Amcam
Bey amca


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Bileyik
Söyleki kılıç gibi bilenmiş sözü
sustur beni
yasaklıyım
dar etmişim ya yerlerini
vur dilime
vur beni yasaklıyım


Oysa iki cahilin bilediği
kılıçtır elindeki
susturduğun düşlerin
vur beline yarının
çünkü yasaklıyım

Cezamda sensin
tehtdidimde
kaybedermişim seni
terkedermişsin beni
oysa yüreğimdeki gülle
taşınır mı her yere
vur dilime git hadi
korkusuz sevmekle yasaklıyım

Korkusuzluğun damarı geniş
suyu bol
yıkarsan
yunar diller
korkunun damarı dar
karardıkça kararır yürekler


Ömrünü al da git hadi
bakma artık geriye
bıraktığın yerde kılıç bilenmiş
dönsende işlemez nafile

Sanmaki gittiğinde
gözyaşlarım sel olup
ayağına ulaşır
kollarım uzanıpda
ayağına dolanır

Yürek bu
vazgeçmesede
sırra ermiştir özü
herkesşin lafı sözü yürütür gemiyi
nasılsa sığdır suyu
gittiğin yer
geldiğin yer aynı perde


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Bir Akıl Bir Yürek Çağda
Doğadan alır akıl
düşünüşün akışkan ve ritmik yanını
kabahat varsa bu işte
kabahat aklın

Nefes
özgür iradesine çabalarken
yorar
çağda
doğasına yabancılaşmış insan soyu içinde

çağa yabancı düşse bile
çabalar
çabası yaşamaktan yana

Ebedi olan aşkın sularında yıkanırken
ebediliğin dünden geleceğe taşıdığı sonsuzluğun içinde
vakti önemsemedi yüreğim
Kabahat varsa
Vefa ile yoğrulmuş sadakati sunan yürektedir kabahat

Bir akıl
bir yürek bir olursa
insana varır
insan anladıkça
daha ince
daha çok
daha derin sever hayatı


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Bir İnsan İki Yaşam
İki şekilde yaşar insan
gerçekte, düşte.
İçsel algının kurgusudur düş,
gerçekle kavgalı olan.

Bir parça yer açıp gerçeklerin kurulduğu uzamda
görünür olmak içindir çabası,
iki kavgalı yaşamı barıştırma çabasıdır insana düşen.
İçsel algıdan kaçan
gerçeğe teslim olmuş içselliktir aslında.
Sanata dair ne varsa
gerçekle düş arasında atılan ilmeklerle örülmüş dokudur
her şeklinde özgünlük olan.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Bir Soluk
Sana küçük bir soluk tuttum,
kışın ayazında taze bahar kokusu.
Koştum,koştum
yetişirim sandım sana
vardığımda sen yoktun...


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Biyolojik Saatimin Azizliği
Günaydın.
Uyuya kalmışız bugün,
güneş tepede çoktan.
Biz değilsek
peki ya
güneşi kim uyandırdı.

Bak şimdi çok darıldım
güneşe
ve geceye.
Biz uyuya kaldık diye
böyle mi yapılır,
hoşçakalsız gidişler,
umarsız gelişler,
yakışır mı dost olana?

Pencerenin önündeki koca ağacın ettiğine bak
hele,
serçeleri ağırlamış da uçurmuş çoktan.
Biyolojik saatimin azizliği bu,
vaktini şaştı
belkide.
Uydu teknolojinin ritmine
yaban tabiatında
müzelik kaldı
akrep ve yelkovanı.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Böyle Oldu Tutanaktır
Geleceğe dair
umut vaad etmeyen bir koydan,
çıktığım doğrudur.

Gidemediğim uzaklıklar çekti beni
ve derin okyanuslar,
paçalarımı sıyırıp
ayaklarımı daldırdığım havuzda
oyalanmak
bana göre değildi.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Buğulu Hayat
Aklımın topladığı hayat
Öğretti susmayı
Oysa söylenecek söz çoktu özde
dilime değmemiş bin hece
Birbirine tutunmuş su damlacıkları gibi
Yağacak güne dek sis
Gözümün önünde

Dil bu döndüremez kendini
yasaklanmışlık vurulmuşsa dile
kır esaretini
yağsın damlalar
düştüğü yere can suyu
her dirheminde umut yeşerten


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:35 PM

Buzlu Döngü
Üşürsün,
kül susmuş duman yok.
zemherinin soğuğu gibi bu yokluk,
çözülmeden buzun,
dondurur tekrar.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:36 PM

Büyüklere Masallar -6
Zamanda bir gün
bir ufacık aralıktan başını gün yüzüne uzatan
bir şey varmış.
Hiç bir şeye benzemediği için
şeymiş adı.

Adı konmamış herhangi olmak
öyle dokunurmuş ki içine
acırmış içi
acırmış
acırmış ama acısının da onda
alışılmış bir ritmi varmış.

Hırçınmış ritm
ve hatta yıkıcıymış.
Her hırçınlıktan ve her yıkımın ardından
dipsiz kuyulara inermiş gücü,
öyle fersiz
unuttururmuş kendini ki bunun adı sarhoşlukmuş.
Alışmış yıkıp
yıkıp da sarhoş olmaya
ve hatta
bundan
çok ama çok haz almaya...

Bir gün,
başını ufacık aralıktan uzattığı günlerin birinde
yağmur yağıyormuş,
öyle bir yağmurmuş ki
sicim gibi,
hızlı,
hırçın
çoşkulu.
Yağmur damlalarını sukuna vurduğunda
kocaman bir gökkuşağı belirmiş
mavinin yüzünde,
sanki bütün renklerin türküsünü haykırıyormuş.
İşte o vakit
acısını renklere katmayı
ve renklerle sarhoş olmayı öğrenmiş.
Anlamış, öğrenmek denilen sınırsızlığa çağrılı olduğunu.
Çıkıvermiş içerden
ve girmiş yeryüzü denilen koca topraklara.

Şey olmaktan çıkmış,
her şey olmuş.
Yer aranmış kendine
bula bula
insanın yüreğini bulmuş,
girip yerleşmiş
hiç zorsunmadan.
Zorsunmamış
duygu çöplüğü insan yüreğine girmeye
ve başlamış süpürmeye,
kini,nefreti ve öteki şiddetli kötü duyguları
hem adı da varmış artık,
sevgi.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:36 PM

Büyüklere Masallar 1
Bir evin içinde
bir yaz ve bir güz oturmuşlar
konuşa konuşa
sabaha uzanmışlar
derken
yaz
acele
güneşi aramış
kızgın ve parlak olmasını buyurmuş

Güz
yazın çağrısından habersiz
bulutları çağırmış
ve
tez yağmur olun güz toprağına diye konuşmuş

Bulutla güneş karşı karşıya kalınca
takvim hangimizin demişler
birbirlerine bakakalmışlar sonrada
içlerinde beliriveren merak
karşılıklı aşka dönüşmüş

Güneş bulutu görünce kızgınlığını
ve parlaklığını
bulut güneşi görünce damla damla suyunu
birbirine sunmuş

bütün evren böyle bir aşkın üzerine kurulmuş.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:36 PM

Büyüklere Masallar 2
Belliki kafası bozuk idi değneğin
vurdukça vurdu davarın beline
değnek
kırıldı düştü yere
evet, evet
bozuktu
taşların kafası
atıldıkça atıldı sürünün üstüne


Yayıla yayıla indi sürü su başına
kaval orda düştü suya
belli belli bu kavalın kafası bozuk
çalmaz oldu diye
çoban
kavalı
fırlattı öteye
içtikçe içti
içtikçe şişti davar
kavalın sesini bekleyeceğim diye


Köpekler iş yapmıyor
sürüyü toplamıyor
su başından alamıyor
dedikçe dedi
vurdukça vurdu çoban
sonrada koştu köye
kurt girdi diye sürüye
yalancı
yalancı çoban
köylü gene koştu gene.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:36 PM

Büyüklere Masallar 3
Tilkinin önünde peynir
kargadakini istemiş
kargada ki peynir gelmiş
beğenmemiş

Çünkü maksadı kargadan almakmış
kandırmakmış işi
ve de eğlencesi

Birgün karga yine dalda
koca peynir gagasında
karga sesin ne güzel deyince hain tilki
karga aşağı süzülüp
pençesi ile yolar tilkinin yüzünü

Tilki sızlana dursun
peyniri yedi karga
ardından o güzel sesiyle
başladı şakımaya
ya pençem
ya pençem
pençem nasıl pençem.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:36 PM

Büyüklere masallar 4
Ağaç ve kuş
iyi iki arkadaştı.
Kuş şakırken en güzel ezgilerini
ağaç,yapraklarını rüzgara bırakır
hışırtısı ile eşlik ederdi
kuşa.

'Kuş kardeş' diye başlardı söze
ağaç;
ardından sorardı,sorardı
sorardı ve dinlerdi
kuşbakışı
koca ovanın
en içten ezgilerini.

Kuş kardeş ağacı görmeden
görüp de dalına konmadan
konup da şakımadan edemezdi.
Uçardı,dolanırdı,
gene gelirdi
dalına
ağacın.
Gene şakırdı ezgilerini
kuşbakışı ovanın.

Bir gün gayretle kanat çalarken
ağaca doğru,
korkunç bir gürültü ile irkiliverdi yüreciği.
Uzaklaştı hemen oradan,
çok uzaklaştı
sesleri duyamayacağı kadar öteye vardı.
Soluklandı.

Ama ağaç arkadaş aklından çıkmıyordu.
Ya başına bir iş geldiyse!
O sesler ya...
Hayır! Hayır!
diyerek çırptı kanadını göğün rüzgarını yararak.
Devrilmiş ağacın başına vardı.

Demek o ses bir hızar sesi idi
ve sen yoksun artık,
diye ağlaşırken kuş
ağaç çıkmıştı çoktan
bir uzuuu........n yolculuğa.

Ağaç sayfa sayfa kitap oldu,
kağıt oldu.
Kuş ayrılmak istemedi ondan.
Bir çocuk bunu hissetti.
Bu yüzden işte
çocuk kağıda hep kuş resmi çizdi.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:36 PM

Büyüklere Masallar 5
Çok adam varmış
uzun da bir yol.
Bu yolu geçmek zorunluluk,
yolda kalmak
ölüm
demekmiş.

Adamlar kendilerini yolculayanlarla helalleşip
dizilmişler
üçer beşer.
Yol incelmiş
yol kalınlaşmış.
İnmişler,çıkmışlar,dolanmışlar
yol bitmek bilmemiş.

Aylar geçmiş.
Karlar yağmura
yağmurlar kor sıcağa karışmış.
Develerden inip
ata,
attan inip
eşşeğe,
binmişler.
Eşekten inip yaya yürümüşler.

Aç-tok,rezil,sefil
biraz hoyrat
biraz silik
böyle de yaşanmaz deyip,
dönmüşler gerisin geriye
ve dayanmışlar omuz omuza.
,
Birçok adam,kadın ve çocuklar varmış,
uzun da bir yol.
Yolu gitmek zor,
yolda kalmak
ölüm
demekmiş.
Az gitmişler
uz gitmişler
dere tepe
bir arpa boyu falan
gitmişler
varıp orta yere dikilmişler.
Yeri çevirip çitlemişler,
ekmişler
biçmişler.
Aç- tok,rezil,sefil
bir düzene meyletmişler.
Büyümüşler,küçülmüşler,ağlamışlar, gülmüşler
sonunda olmuşlar
kim kimin umurunda
ha işte
böyle
umur dışı kalmış dünya.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:36 PM

Cam Küre, Okyanus Ve Baloncuk Üçlemesi
Camdan bir küredeyim,
izleniyorum
izleniyorum.
Akvaryumda balık mıyım be!
Ne yana gitsem cama değiyorum,
değiyorum.
Okyanus düşlemleri ile ırgat varlığım,
yüzgecim camdan geçmiyor,
ufluyorum
ufluyorum,
köpük baloncuk gibi,
şişer de patlar belki.
Umuyorum
umuyorum.


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:36 PM

Can Dosta Cevap-2
Hayat görüşü,
mekanla zaman arasında
tel tel dokurken yaşamı
dönüştürmelisin kendini hayatın görünürlüğünde,
üretkenliğin damarlarında akışkan olmalısın
hayata insanlık taşımak için.
Taşıdığın insanlığın
dirhemini paylaşmanın kuvveti kadar
çekersin yaşamı.

Hayatı paylaşmanın coşturduğu güçtür insanlığın,
ömrünü adadığın sebebin
hayat görüşün dokurken ince ince hayatı,
yaşamın aynısısın.
Benim de içinde olduğum,soluduğum
yaşamın aynısı.


SERFİRAZ'A


Derya Kızılgöz

GooD aNd EvıL 03-25-2009 10:37 PM

Can Dosta Cevap
Yaşamın yansısında görürüz kendimizi,
birimiz
hepimizi,
çoğaltırız ırmak bakışlarımızla
sevgimizi...

Hayata bakışın yansısıdır yaşadıklarımız,
bu yüzden en çok
yaşadıklarımıza aşinayız.

Sen ki dost gülüşünü sesine katıp
her daim yanında oldun hayatın,
hadi söyle şimdi,
karşılığında ne alırsın?




Derya Kızılgöz


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:36 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.