![]() |
İlhan İrem
1945
Bir tepe.. Gözü dönük.. Meme.. Ya da rüzgar saçlı bir büyücü karı.. Tek bir göz.. Tepede.. Tepegöz.. Dönüyor dört.. Ötede, Beyaz ciponları, Kedi merdiveni rulolrıyla Graponlu Japon küçükleri var.. Mitralyozun yanındaki buğulu spottan Cam kırıkları fırlıyor.. Yarılıyor çocukların ayakları.. Taze bir kan kokusu Melon şapkalar dolusu.. Ve cam kırıkları Dolduruyor yarıkları.. Uzak doğuya uçan bir halı.. Minicik bir 'kaset çalar' 'Yürüyen adam..' Japon malı.. Daha öteye İki çizgi çekilmiş.. Paralel gibi.. Biraz Çapraz.. Biri siyah.. Öteki beyaz.. Biri püskü.. Biri gıcır.. İki bilgisayar.. İki ayrı çizgi İki ayrı -kod- numarası.. (1945.........2945) Birincisi Varlığı yok ediyor, İkincisi Yokluğu.... Yokluğu getiriyor bugünlere.. Ve (var) ediyor.. Beyaz bi kağıt üzerinde.. Denize atın Atın konserveli ciğfeliğinizi.. Savaşacak birşey kalmadı.. Bakın.. Çıkarın miğferinizi.. Metronomun en üstüne çektim sarkacı.. Şimdi ninemin yağlı kalçaları gibi Bıngıldak bir miskintiyle Yürüyor zaman.. Ağır..Vıcık - vıcık.. Üstelik geriye.. Nereye?.. İlhan İrem |
Anlasana
Her sevincin her kederin En ölümsüz sevgilerin Sonsuz denen göklerin Herşeyin bir sonu varsa Ayrılıkların da sonu var Bir gün çıkıp geleceksin İçimde bir ümit var Yeniden seveceksin Yıllar var ki ben böyle Bekliyorum özleminle Anıların umutların kaldı bende Anlasana anlasana anlasana anlasana Biraz da gerçekleri anlasana Senden ayrı günlerimi Sana nasıl anlatsam ki Mevsimsiz çiçekler gibi Yarım kaldım inan ki Sensizligin acısını sen nereden bileceksin Sen hiç sensiz kalmadın ki Mevsimleri saymadın ki Yıllar var ki ben böyle Bekliyorum özleminle Anıların umutların kaldı bende Anlasana anlasana anlasana anlasana Biraz da gerçekleri anlasana İlhan İrem |
Ara Ara Beni Ara
Ayrılırsak eğer Kararırsa gece Yıldızlar yok olursa benden sonra Aynada buzlanır Eski mutlu günler Bembeyaz tavana Dikilirse gözler Ara ara beni ara beni ara Geleceğim yanına (arasıra) Ara ara beni ara beni ara Buluşalım ikimiz (arasıra) Çığşığım düşünde Bir küçük düşünce Arada şuncacık Kuş kadar mesafe Gönlümün ucunda bir soru Nasılsın ?.. Hasrete bir ceza ver Asılsın Ara ara beni ara beni ara eleceğim yanına (arasıra) Ara ara beni ara beni ara Konuşalım ikimiz (arasıra) Gizlice Her gece bakışırız yine Hiç yalnız değilsin Bilmesen de Huzurlu ve rahat Duyarsan sesimi Dökülsün kainat Teslim et kendini Ara ara beni ara İlhan İrem |
Aspirin
Kırıyorsunuz önünü-arkasını yarınımın... Uyuşuk müşterileri zamanımın... Gidin...Güle güle... İhtiyacı var vızıltılarınıza Başka diyarların... Beni bırakın kaosunda'Radio'nun... İlgilendirmiyor beni köftelik muhabbetleriniz Ya da burnuma saldıran rugan ayakkabılarınız... Soğanlı lahmacun kokusu... Siz farkında değilsiniz, Hayret doğrusu... Yaşayan bir leş gibisiniz, Mümkünatı yok görmenizin aydınlığımızı... Acılı bıyıklarınızla feşedin Güzelim ülkemin kalbini... İkindirik bişeyler olun... Kendi çapınızda... Müdür olun her çeşidinden, Kütür-kütür kırın potları... Tohumuna para mı verdiniz? Karartın ışıkları, Işığımızı... Biz de utanmadan size ürünler sunalım Altın tabaklar içinde... Kırılıp dökülelim karşınızda Başka biçimde... Aspirin ulan ordan!... Kimsiniz?... Asık yüzlü körleri Şu gülen dünyanın... En baba hayaliniz, Sollamaktır Mercedes'leri Benim ruhum arşınlıyor başka galaksileri... Siz beni dinlemeyin Gidin bişeyler olun... Müdür olun,bakan olun, Başbakan,cumhurbaşkanı!... Jüri olun mesela... Kurullar kurun baba-baba... SATISFACTION komplekslerinizi... Dokuz kuşağa yetecek yıldız var Alnımda... Kanatıyorsunuz, Galatasaraylı yapıyorsunuz onları da... Ne kadar zor göstermek size Yarınlarınızın kirli tırnaklarını... Kaç kat inmek gerek Yanınıza gelmek için Gökler beni bekliyor, ASPİRİN!... İlhan İrem |
Aşk Değil Nefret Değil
beynindeki ağları kalbime örmeyeceksin sevgi dolu yalanlarını söylemeyeceksin sevgim öyle çöktü ki altında ezileceksin artık benim nefretim bile değilsin bir duygu bir duygu bu düş değil gerçek değil bir duygu bir duygu bu aşk değil nefret değil benim için artık sen koskoca bir boşluksun düşünmeden yaşanılmış bir kötü sarhoşluksun içimdeki boşluğa el sürmeyeceksin artık benden bir iz bile görmeyeceksin öylesine uzağım ki erişemeyeceksin artık benim nefretim bile değilsin İlhan İrem |
Ayın Dudakları
Laciverte Kirli-beyaz karışıyor Uludağın bi yerinde... Yavaşça sararıyor gecenin kirpikleri... Çapaklı bi Mayıs akşamında Gümüş bir gözbebeği... Birşeyin habercisi Bu baykuş..Bu ay.. Şu kayan yıldız!..?.. Işıklar..Temenyeri... Gecekondu mahalleleri Birşeyler anlatıyor Yarın için... Ayın dudaklarını Görünce anlayacağım Gelenin ne olduğunu... Dudakları... Dağın ardında gizli... Gözleri..Gülmeye meyilli diyeceğim Ama... Önceden biliyorum; Ayın dudakları yok ki... O yalnızca bir 'göz bebeği' Yüreğinde çözeceksin... Ve hep önceden bileceksin... Gelenin neler getirdiğini... Fazla düşünme!.. Yükselen aya bak!.. Herkesin dudakları yok ki!.. Sen güleceksin..... İlhan İrem |
B_İ_R
Işın güzlü bi ufaklık Yürüyor Elinde bayraklarla.. Ne kadar bayrak varsa kürede, İşte o kadar.. ilerde.. Kumları abanoz bir çölde Galonlarla benzin yakıyor Türkler.. Ve o;'Işın gözlü çocuk..' Bayrakları dikiyor çöle Bir - bir.. Ejder dilleri gibi Sarıyor direkleri alevler.. Yanıyor Filipinler.. Yanıyor Güney Afrika.. İran-Irak.. Amerika-Rusya.. İsli alevler sarıyor dünya çöllerini.. Derkeen!.. Dünya,yeni bir titreşimle dönerken.. Ve de bayraklar isli alevlerle yanarken.. Yeni bir sancak şekilleniyor göklerde.. Geri dönmeye hazırlanan dostların yanında.. 'BİR' yazıyor üstünde.. Morlarda uçan Beyaz güvercinlerle.. Bir bayrak, Mor,beyaz bi de pembe.. Sırlı sırmalardan işlemesi.. Bir eşittir BİRLEŞİK-İNSANLIK-REALİTESİ.. İlhan İrem |
Bal Gözlüm
Gece.. Mavi satenler.. Gecede ürperti.. Satenlerde Bir hışırtı.. Kıpırtı.. Uyutmuyor.. Avuç.. Avuçta bir cenin.. Kapılar-açılıyor ışıklar gökyüzünde.. Gece.. Gecede beklenti.. Yaklaşıyor sessizce.. Belki de, Birazdan söylenecek son hece.. Depremlerle sisler Ayrılığı selamlıyor Herşey gizlice.. Sular.. Sularda bir yıldız sağnağı belirsiz.. Yarın.. Yarında bir sınır kesintisiz.. Bütün sınırlar gibi Dehşetli.. Esrarengiz.. Ve şarkılar.. Şarkılarda..Şarkılarda.. Sazlık - sarılık - sarılığın.. Ve ürperti.. sarmalıyor yalnızlık.. Yalnızlığın.. Gömmüşken sevgileri çağların mezarına Kimin gölgesi bu?.. Uzaklaşan Yarına.. Birşey oldu - olmadı.. Yaşanmadı belki de.. Yaşam.. Yaşamda uyku.. Düş.. Uykunun bir yerinde.. Yine de, Bir görüntü var uykusuzluklarda.. Hayal meyal.. Galiba..Galiba.. Acaba..Acaba.. Evet - evet, İki paslı geçmişi !.. Gömdük biz dün sulara.. Şimdi bak yukarı !.. Paslanmış iki kapı.. Birleşiyor sessizce.. Birikecek gün be gün.. Işıltıyla..Delice.. Bal gözlüm! Bizim bu yapı.. Yıkarız..Yaparız.. Herşey elimizde.. Gönlümüzde.. Gönlümüzce.. İlhan İrem |
Belki
Sen yalancı olmasaydın Sana aşık olmasaydım Ve gerçeği bulmasaydım (Hangisi doğru) Sana birşey sunmasaydım Sevgiden dem vurmasaydım Acılarla dolmasaydım Olmasaydım Aynadan bakan gözler ben miyim Sararıp solan güzler ben miyim Eskiden gülen yüzler biz miyiz Belki bir daha böyle sevmeyiz (Belki... Belki...) Kimbilir kaç günün sabahında Kimbilir daha kaç gece sensiz Böyle daha mutlusun Kimbilir belki bensiz Bir gönülden sana doğru Uzanıyor aşkın yolu Sen yanıtsın hayat soru Bir tarafım gülbahar Bir tarafım karakış Yüreğimse sararmış Hangisi doğru Hangisi yanlış İlhan İrem |
Bell...
Buz çiçeklerin dökülüyor... Ve ben, Bir tohum gibi kapanmış Meyvanı bekliyorum... Senin meyvanı sana saklayacağım... Senin için... Ve sen. Bir ısırıkta Dünyanın en sıcak... Ve en erişilmez Yanardağı olacaksın! ! ... İlhan İrem |
Ben Değilim
Yıllardan sonra Bu akşam ilk defa Anılar içinde Başbaşayız seninle Yıllanmış mektuplar Sararmış resimler Hepsi de birer birer Gözyaşlarım gibiler Dokunmayın bu akşam Gözyaşıyla doluyum Artık resimlerde kalmış Bir sevdanın kuluyum Hayır... ben değilim Ben olamam yanındaki Hayır... ben değilim Yanıbaşındaki... Böylesine dopdoluyken Bugün gözlerim Nasıl da gülmüşüm Şu resimlerdeki gibi İçimden geliyor, Herşeyi yakıp yıkmak Ne bir mektup, ne bir resim Hiçbirşey bırakmamak Bu akşam sana ait Ne varsa yakacağım Anılarla beraber Ben de yok olacağım İlhan İrem |
Bezgin
Işıklar arasında Ben kararmış lambayım Aydınlanacak yer yok Sönmeyip de ne yapayım? Sanki bir serseri mayın Sanki bir göktaşıyım Düşüyorum tutmayın Düşmeyip de ne yapayım? Ellerin eller olmuş Gözlerim seller olmuş Sevgimiz yeller olmuş Kaçmayıp ne yapayım? Fısıldaşır hayalin Yokluğunu her gece Yoksun işte yoksulum ben Bilenip ne yapayım? Her damlada gözyaşım Seni bana taşıyor Doldurup kadah kadeh İçmeyip ne yapayım? İnan ki sevgilim sensiz Kurumuş bir dünyayım Senin için dönmüyorsam Durmayıp ne yapayım? Her mevsimim kış oldu Gerçekler hep düş oldu Yanımda sen yoksan eğer Uyanıp ne yapayım? İlhan İrem |
Bir Yıldız
Akşamüstleri insanlar Yorgun eve dönerken Zaman sevmek için çok geç Uyumak içinse erken Siyahlaşan maviliklerde Bir sarılık Bir yıldız görürüm Boşlukların ortasında Ağır ağır yanıp sönerken Işıltılar içinde Tutsaklığı yaşarlar Bana benzer göklerde Çivilenmiş yıldızlar Işıltılar içinde Tutsaklığı yaşarlar sanatçılara benzer göklerde Çivilenmiş yıldızlar Akşamüstleri rüzgarlar Deli deli eserken Akşamüstleri yağmurlar Şakır şakır yağarken Bulutların arasında Bir yıldız görürüm Boşlukların ortasında Ağır ağır yanıp sönerken Işıltılar içinde Tutsaklığı yaşarlar Bana benzer göklerde Çivilenmiş yıldızlar Işıltılar içinde Tutsaklığı yaşarlar sanatçılara benzer göklerde Çivilenmiş yıldızlar İlhan İrem |
Bitti
Pencerem boşluğa açılır Göremem gidişini Camlar buğulanmaz arkandan Ve silinmez sevdan Pencerem boşluğa açılır Göremem gidişini El sallayamam hiç sana Ve yuvarlanır dünya O son noktanın öncesinde Sonrasında sonra Olmadığın zamanlara bak Tepetaklak Sana git diyen kimdi Milyonlarca benden birisi mi Gözlerime baksana Gözlerime gözlerimize Sana bitti diyen kimdi Ben sadece git demiştim Hangi yıldızı görüp Seçersen göklerden Ona git Gül kokulu odamda Kim gülümser uyanışıma İpek geceliğinde Kaç çığlığını duyarım daha Daha kaç gün dayanır Bu köhne yürek sürgitlere Nereye gidersen git Ama sakın bitti deme Pencerem boşluğa açılır Göremem gidişini El sallayamam hiç sana Ve yuvarlanır dünya Pencerem boşluğa kapanır Yüreğim dolu dolu Camlar buğulanmaz bir zaman Hatıra olur sevdan Gün batar usul usul Kararır gece Bardaktan boşanır yağmur Sel olur gider Gündüzler ******* Ne zaman biter Şu batan güneş Nereye gider Buharlaşır yeniden Dökülen su Bulutları sil pencerenden Sevgi devrialemi bu Yeniden doğar herşey Herşey bitti Dediğin anda Bir gül kök salar damarlarında Herşey biter Birşey bitmez İlhan İrem |
Boyut Farkı
Bir an, Bindiğin uçağı Denizaltı gibi düşün.. Tut ki sen, Göklerde değil Sulardasın.. Bak,aşağılarda yosunlar.. Ve evler,midye gibi.. Ve bulutlar kirli sular.. Ve çook yukarılarda Suyun üstü, Karalar.. Tamam..İnanma!.. Ama şöyle bir düşün.. Ne çıkar?.. Varlığımızdan haberli mi Suyun altında yaşayanlar.. Belki de, Balıklar gibi başka sahillerden habersiz İnsanlar..Kuşlar.. Niye insanlar gece uyur?.. Baykuşlar niçin gece görür?.. Ve yarasalar.. Bence, Herşey-herşeyden habersiz Birşeyler yapıyor.. Herşey..Ama herşey.. Hayvanlar..Ağaçlar.. Otlar..Pırasalar.. Düşünenler se Düşünmeyanlerce Yaşamıyor.. Bir anlasalar.. Ah!.Bir anlasalar.. Bir anlasa.. Bir anla.. Bir an.. İlhan İrem |
Bu Yağmur
Gökyüzünün denizi Yerlere dökülüyor... Yıldızlar damla damla Göklerden sökülüyor... Ve bir toprak kokusu Sırları aydınlatan... En kuru yürekleri, Düşündüren... Islatan... Şimşeklere karışır Beni görün der gibi... İplik iplik uzanır Göğe merdiven gibi... Kavrulsa ayrılıktan Dünyanın dört bir yanı Bu yağmur hasretlerde Islak eldiven gibi... İlhan İrem |
Bunalım
Olmazları ekiyor Olurlar biçiyorum Anılar arasından güzeli seçiyorum Şimdi ne kendimi Ne kimseyi düşünüyor Sularda bir yosun gibi Hıçkırmak istiyorum Gelmeyişini bekliyorum Dönmeyişini bekliyorum Gülmeyişine ağlıyorum seni seviyorum ben böyle miydim gör beni eriyen selvi gibi ben böyle miydim gör beni eriyen bir mum gibi yarattığım bir dünyada seni yaşıyorum bilmediğin insanlarla koşuşuyorum bilmediğin bir dilden konuşuyorum yine de anlarsın diye seviniyorum Gelmeyişini bekliyorum Dönmeyişini bekliyorum Gülmeyişine ağlıyorum seni seviyorum ben böyle miydim gör beni eriyen selvi gibi ben böyle miydim gör beni eriyen bir mum gibi İlhan İrem |
Çıngırak
Çalsın bırak... Uzaklarda birkaç çıngırak... Ve kırmızı lambalı odanda Yarını bilmeden baksın gözlerin... Biraz ürkek... Biraz mağrur... Sorulu...Gururlu... SUS-KUN SUS !.. Ve çıngırakları dinle... Çıngıraklı yılanları... Uzaklarda birileri Yılan oynatıyor... Duyuyor musun?.. Ve insanlar korkak!.. Korkuyorlar yılanlardan... Sen bile kıvrılıp gidiyorsun... Gittiğini sanıyorsun... Yokoluş ses veriyor Yarınlardan... Duyuyor musun?... İlhan İrem |
Çiğdem Talu ve Ortağı..
Ağladık... Güldük... Ölüyü örttük... Büyük gürültülerle... Sesi kaldı, Sessiz kalmış evlerde... Ölü yaşıyor, Biz öldük... Düşüncelerin inceldiği yerde... İlhan İrem |
Çocuk Oyunu
bizler çocukken ne oyunlar oynardık bizler çocukken ne oyunlar oynardık kurşun askerlerle sırça saray alırdık dünyayı bir baştan bir başa kuşatırdık hepsi dağıldı hepsi kırıldı şimdi geçmişe bakan gözlerimle yıkılan sarayların sırçası doldu bizler büyüdük ne oyunlar oynardık bizler büyüdük ne oyunlar oynardık binbir tane arzuyu bir yerde tarttık dünyayı bir baştan bir başa parçaladık İlhan İrem |
Çöküntü
Benim derdim beni aşmış Seni düşünmüyorum Bir boşluğun ortasında Gerçekleri arıyorum Ben kendimi kaybetmişim Beni nerden bulacaksın Bulsan bile bu enkazla Nasıl mutlu olacaksın mutlu olacak mısın..? Uzatma ellerini Uzak olsun istemez Benden aldıklarını Vermeye gücün yetmez Rüzgar ektiğin yerlerde Fırtınalar esiyor Sana uzanan kollarım Kökünden çatırdıyor Bir cehennem ki içim Sıcaktan üşüyorum Gözümü yaşlar bürüdü Hiçbirşey görmüyorum Bu enkaz arasında Kimbilir sen nerdesin Kaçıp kurtulmaya bak Ben....çöktükçe çöküyorum...... İlhan İrem |
Derin Uyku
Keşif gemisi, Sularda yayvan etekleriyle Büyük anne gibi Sallanarak ilerliyordu... Pusulası... Radarı... Dümeni... Savaş aranıyor.. Ve pervanesi, Yeni ateşlere doğru dönüyordu... Ve birileri Gemiyi gözlüyordu Batırmak için... Ve gemi aranıyor, Düşürmek için... Askerler... Askerler... Öldürülmek... Öldürmek için...... Kabarmış bir hindi gibi insanlık... Kendi gibi karanlık bir gecede... Gürültüden başka birşey Yapamıyor artık... Susanlar ölüyor, Ölenler-konuşuyor, 'Susun da uyuyalım Artık...' İlhan İrem |
Disneyland
Aşk, Beyinle yüreği alır İki uçan balon yapar... Mickey Mouse'lu... Kötüsü, İki ayrı bilinmeze götürür İki balonu... İyisi,Bir eder ikisini... En deli anların Ateş çırağı olursun Üstünde ateşten Tulumu... Şimdi sen, Her şeyi bir ettin..De... Beynimin bi parçası yerde... Bıraktın onu boklu geçmişte... Pııır... Aklım düşleyebildiğim En uzaklarda... Pııır... Bir beyin parçası Kanadı kırık, Pislik içinde... Gel bi yol inelim Bu azametli kanatlardan... Herşeyi baştan konuşalım... İlk tanıştığımız güne Yeniden 'sıfır' de... Artı sonsuzda bir sıfır Olsun o... 'in' Bulutların ötesi seçilmiyor Bir buçuk beyinle... İlhan İrem |
Dön
Bir garip korku Bir garip telaş Bir garip duygu Dön yavaş yavaş Ben döne döne Hep yanındayım Bir başka yöne Dön yavaş yavaş Tel tel olmuş ayrılıklar Çok karanlık çok Sana doğru yolculuklar Başka çare yok Senle her geçen dün Dönmüyor eyvah Sensiz her geçen gün Olmuyor sabah Gel gel gel Dön Bir garip hasret Sevgiyle sırdaş Bir garip vuslat Dön yavaş yavaş Med cezirlerde Gözlerimde yaş Git uzaklara Dön yavaş yavaş İlhan İrem |
Daima
Sevmişmiydim seni Alışkanlık mı yoksa Başlayan her şey biter Anlarız nasıl olsa Sevmişmiydim seni Git de sor sonsuzluğa Başlayan her yeni gün Ve her gece Daima Soru sorma bana sorma n'olur Soru sorma sevgileri sun Bugün olmazsa yarın olur Olur mu hiç bekliyorsun Soru sorma bana sorma n'olur Soru sorma yanımda bulun Bugün yarın öbürgün daima Yanımda kal anlıyormusun Görmüşmüydüm seni Herşey bir düş mü yoksa Her gece aynı rüya Ne çıkar öyle olsa Hatırlatır seni Bir yaprak kıpırdasa Rüzgar esse yağmur yağsa Dün başka yarın başka Soru sorma bana sorma n'olur Sorular duvar olur Geçemeyiz geceden öteye Sabahlar rüya da kalır Soru sorma bana sorma n'olur Sorular uçurumdur Geçemeyiz sevgiden öteye Sevgi çağırır durur İlhan İrem |
Deep
Sırtında ne yüklü? Yakut ve safirin Keskin çarkları mı dönüyor başında?.. Erimiş bir çöp torbasının Siyah kokulu parçacıkları Korkutuyor beni.. Sırtında ne yüklü?.. Söyle hadi.. Ben mi yüklüyorum Olmadık bilgileri Aslında şeffaf olan kırıklarına?.. Sen mi kırıksın?.. Ben mi kırıyorum?.. Saydamlığından mı Görmüyorum onca sevgini?.. İki ucunu Olmadık bir yerlerde Birleştiriyorsam.. (Tanrım, ne hata!..) o zaman beni affetme.. Toplama o günleri.. Bırak dağınık kalsın.. 'Affetmem' demeye dilim varmıyor.. Dilim.. Dilim-dilim Yiyorum sevgimizi.. Beni aç bırak.. Ama sen sunuyorsun bana Suskun telefonlu şüphe *******ini.. 'Canım uykudan uyanmasın..' İle, 'Yatağı boş mu acep?..' Med-cezirinde Bir su..Bir dip.. Bir su..Bir dip.. DEEP!.. İlhan İrem |
Düğün Evi Penceresi
Gelin telleri uçuşuyor Saçlarından bahara Her biri başka daldan Bağlanmışlar yarına Donup kalsak kaskatı Büyüler bozulmadan Anlaşılmaz gözlerle Akıp gitmese zaman... Ne demekse Ne demekse bunlar?.. Hepsi boş laflar... Ne demekse bunlar?.... Hepsi boş laflar... Önceden sevip de Sonradan kaçışlar Neden bilmem ki neden?.. Bu yalan yanlışlar... Senin yaptıklarına Güler bütün kargalar Güler bütün kargalar Gak gak gak gaklar!.. Ben gülemiyorum...Ağlıyorum... Ben bilemiyorum...Ağlıyorum... Ben sevemiyorum...Ağlıyorum... Ağlıyorum........ Boş laflar...Boş laflar bunlar... Boş laflar... İlhan İrem |
Dünya
Bir garip küresin sen İçinde neler neler Bir araya toplanmış Deliler divaneler... Çeşit çeşit duygular Çeşit çeşit insanlar Çeşit çeşit öyküler Ve daha neler neler Kümi ağlar-güler kimi Kimi sever-sevmez kimi Kimi gelir-gider kimi Dünya...... Kümi ölür-doğar kimi Kimi arar-bulur kimi Kimi yazar-yakar kimi Dünya...... Hem anlamam... Hem severim seni... Dünya... Ne ateşler söndürür, Ne ateşler yakarsın... Her akşam sildiğini, Yeni baştan yazarsın (Dünya) Bir boşluğun içinde Durmadan dönüyoruz Bir çığ gibi döndükçe Yaşam büyütüyoruz (Dünya) Kimi susar-susmaz kimi Kimi bilir-bilmez kimi Kimi verir-vermez kimi Dünya....... Kimi duyar-duymaz kimi Kimi alır-almaz kimi Kimi kalır-kalmaz kimi Dünya...... İlhan İrem |
Düş
Elektrikli grapon kağıtları, Yana yatmış piramitler Ve zeplin desenleriyle Karadan-karaya sallanıyorlardı... Sislerde bir ejder başı... Yosun kokulu bir zırh... Arkası parçalanmış... Ve dalak... Ve mide... Ve billurlar sarkıyor kıçından... Ve bir noel ağacı, parlak yeşil süsleri ile... Ve computer gözlü iki çocuk Babalarını bekliyor Tekmil ipekten elbiseleriyle... Gece... Yılbaşı... Bir anne... Bir kedi... Bir de babaanne, Yatalak... Ve zırh yerde yatıyor Kıçından billurlar sarkarak... Kutup bölgelerine yağmurlar düştü belki... Belki de güneş, Kirli bir kan damlası gibi sularda artık... Ama saat hala Oniki... Dünya yeni yıla girememekte... Ve iki küçük kız çocuğu... Tekmil ipek elbiseleri... (Ki sararmış artık...) Çağlar öncesi savaşa giden Babalar beklenmekte... Belki güneş gerçekten düştü... Belki de herşey düştü... İlhan İrem |
Eski'Biz'
Gün gelecek... Seninle ada yaylılarına Bineceğiz... Mıstık'tan aldığımız Köfte ekmekleri kemirip, Özdemir Asaf'ın Meyhanesinin önünden geçip gideceğiz... Yeşilköy - Tarabya - Bebek... Gün gelecek... Ömür tepenin Tırtıl masalarında Evlerimizi arayacağız... Beykoz'da bir köprü-altı... -Anlattığım köprü de Bu köprü aslında... Ama Kimseye söyleme...- Anadolu kavağında Bir balıkçı.. Yağlı lambalar Yanıp sönecek... Günü gelecek... Yeniden çıkacağız Çiçek tozlu tepelere... Gün gelecek... Ankara'ya bile gideceğiz... Yine geleceğim O pembe evin önüne... (Sonra 'Elma' oldu... Şimdi var mı - yok mu bilmiyorum...) 'Apple' diskoya gideceğiz... Sonra Eymir... Gölbaşı... Taşı gönlüm taşı... Çiçekler taşıyacağız Olmayan evlere... Sonra, hooop Kilyos... Rüzgar... Deniz... Çakıl taşı... Gün gelecek 'Saçların Sarmaşıklar''daki Bahçeye gideceğiz... sensizlik ve gece olmayacak... 'Sen'li olacağım... 'Sevecen'li... 'İşte hayat' diyeceğim... İşte bahçe....... Hiçbirşey sensiz yaşamıyor... 'Sensiz yaşanmıyor...' 'Konuşamıyorum' Diye fısıldaşan kuşlar Bir bir susacaklar... Artık 'Sen bilirsin' de Demeyeceğim... 'Kolların tahta perde...' Kollarından tutup seni, Sürükleyeceğim... Ve kimse 'Son selam'lara durmayacak Çünkü; Günü gelmiş olacak... Heryerde Bir dinginlik... ******* - gündüzler - kainat 'Terazi'de... Akordeonlu şenlik çocukları gibi geçeceğim 'Köprü'den öteye... ('Köprü' dediysem, Beykoz'daki köprü... Ama kimseye söyleme...) Zaten kimseye söyleyemezsin... Gün gelecek... Herkes gelecek... Herşey olacak... Biz olmayacağız... İlhan İrem |
ETC.
Yağmurun şaşkın akışı Zamanlarda... Ve zamanın bakışı insanlara... İnsanın yokoluşu Aşklarda... Ve aşkın karışması yalnızlığa... Varoluşu... ETC, Sonra, Yalnızlığım, Bir başka yalnızlığın Avına çıkar... Yok eder kendini, Bir başka yağmur duasında... Varolmak için... İlhan İrem |
F-34
Yağmayan ve yükselmeyen bir enerji var.. Metal dünya.. Işıklara sarılıp savrulmak.. Pollyanna yüzlü kızlar, Alüminyum gitarında Mark Knoppler'ın.. Ve Ankara'nın ağır sultanları, Erkekler.. 'Sultans of swing..' Rod Stewart öksürdü bi ara.. Ortadaydım duydum.. Yeşil,kırmızı, Siyah ve mor Düşünceler Çiziliyor kıvrımlara.. Otuz dört-İstanbul.. Ne kadar uzaksın Katranına Ankara'nın.. Ve ne kadar yakınsın Hayat yürüyüşüne.. Okey!.. Yürüyelim.. Paramparça bir dünya Dönsün.. Düşmeden başımıza.. Paramparça.. Ve aynadan.. Biz herşeyi görüyoruz.. Yani bakıyoruz kendimie.. Görecek,gelecek,gidecek yok.. Ama bi duyan bulunur?.. İlhan İrem |
Gece Çiçekleri
Gece çiçekleri Daha güzeldir... Gündüzü göremezler... Uçuk kırmızı... Mor... Ya da gece mavisi... Gözleri *******den Seçemez başka rengi... Güzellikten Başka amacı yoktur Çiçeklerin... Ve yalnızken güzeldir Çiçekler, Geceleyin... Bütün güzellikleri Doldurdum yüreğime... Gündüz kimse göremez... Ben gece çiçeğiyim... İlhan İrem |
Gece Yolculuğu(Yaşlılık Penceresi)
Kimi derin derin bir uykuda Kimi de sonsuz bir yolculukta... Yağmur ölgün ölgün damlamakta Gece bile sinmiş bir kenara sokakta Ne düşünüyor dersin?.. Gece böyle kara kara... Neye ağlıyor dersin?... ******* kara kara..... Sana mı...Hıı?.. Bana mı...Hıı?.. Yoksa ona mı...Hıı?.. Yoksa eriyip, geçip giden Zamanlara mı?... Yoksa birbirlerine sırt çeviren İnsanlara mı?... Biz geçeriz...Zaman geçer... Dünya kalmaz yerinde... Ölüm çiçektir dostum... Taze kalmaz günlerce...... Ne ağlayan gece kalır... Ne de derin uykular..... Yine kendi kendine Koşuşturur insanlar...... İlhan İrem |
Güle Güle
karanlıklardan güneşe doğru senin için yaşamıştım bu sonsuz yolu her gülüş taşırken bir tomurcuğu kanatlandık sanmıştım cennete doğru bugün benim doğum günüm sevgin ölmek gibiydi yaşama döndüm bırakıp da gitsen bile iki yüzlü aşkına güle güle güle güle güle güle yalanlara güle güle güle güle güle güle oyunlara güle güle şimdi dikenler taşlar dilimin altında ne bahar ne çiçekler bir duman kapkara artık ne güneş ne de cennet bir yol var senden başka çiçekler ve güneşler de var İlhan İrem |
Güneş Tutulması
Kökleri kenetlenmiş Asırlık iki ağaç Biz bizden kaçamayız Kaçabilirsen kaç Çok uzakta bir yerde Bir kapının önünde O sihirli kelime Açabilirsen aç Gök bulutsuz Deniz kumsuz Gönül sensiz Olur mu Dağlar taşsız Yağmur yaşsız Gönül aşksız Olur mu Gün gecesiz Gece günsüz Dün yarınsız Olur mu Sen ve ben Gece gündüz Bir yaşam kumkuması Kavuşup ayrılmamız Bir güneş tutulması O kısacık sürede Anlayıp sevdim seni Daha önce tanıyıp Sevdiğim hayat gibi Bırak ta tüm kainat Gönlümden sana aksın Yalnızlık çöllerinde Telaşlı ve rahatsın Çöl güneşsiz Güneş renksiz Gönül sensiz Olur mu Kuş kanatsız Aşk umutsuz Gönül yalnız Olur mu Gün gecesiz Gece günsüz Dün yarınsız Olur mu Sen ve ben Sabah akşam Bir sevgi fırtınası Ve kavuşmamız canım Bir güneş tutulması İlhan İrem |
Günü Birlik
Kış gecesi.. Ev sıcak.. Ev karanlık değil, Aydınlık.. Bu ev o ev değil artık.. İnsan kendeine ne kadar uzakta olabilirse, (Oluyor Bazen) O kadar uzaktayım Senden.. Boşuna konuşma.. Güzellikler olacak.. Oldu.. Çirkinlikler.. olacak iş değil!.. Tam yedi sene, Yedi asfalt döşenmiş Bu tozlu cıvıltılara.. Yedikat gökyüzünden indim Günü birlik.. Birlikteyiz.. Şimdilik.. Birazdan sustururum seni.. Sustururum geçmişi, Herşeyi.. Aşarım zamanları bir dizi.. Belirsiz bir yamayla kapanır Yüreğimin deliği.. Deliliği.. İlhan İrem |
Halat
Bir halat var belimde... Ucu kimbilir nerde... Ve ben asırlardır peşinde... Salıntılı ve rahat Beni çekiyor halat... Eski resimlerin Kahve kızılı bahçelerinden geçiyorum... Denizde yürüyorum sessizce... Kayalar, camlar, buzlar aşıyorum... Ayaklarım kesiliyor... Donuyor... Ve tepeler... Taş yığınları... Ormanlar... Zirveler... Deniz... Denizin dibi hatta... Durmadan sürükleniyorum Asırlık bir halatta....... Sislerde bir kuş var gibi... Bir martı... Uzakta... Halatın ucunda... O mu bana bağlı? ... Ben mi ona? .. Bilmiyoruz... Yosunlu bir halatın iki ucunda, İki yanıtsız soru gibi İlerliyoruz... Zaman kuşu o... Bizi akrebine bağlamış, Kendi de uçamıyor... Ancak halatını koparıp, Boşluğa dağılanlar onu aşıyor... Ve tutsaklığı bitenler, ölseler de, Zamanın kanatları ulaşamıyor! ....... Zaman kuşları da Zamane insanı da Özgür olmalı...... Yıkılınca saplantılar... Kesilince elden ayaktan Tutucu halatlar, İnancımız kadar uzaktır En inanılmaz diyar........ İlhan İrem |
Hayatın Üçüncü Gözü
Hayat bir ürpertidir Kuytularımda Hayat ayak sesleri Uykularımda Hayat bir özleyiştir Umutlarınla Sırları gizleyiştir Kuşkularınla Bir kapı açılır Yüzün görünür Hayat yanılgıdır Duygularında Bir heyecean bir telaş Bir oyun binbir gece Sevgililer sahnede Bir karışık bilmece Çok uzak anılar Çocukluğumuz İlk öpüşün coşkusu Unuttuğumuz Hayat bir aksiseda Uçurumlarda Dağılır paramparça Karşı yarlarda Bir üçüncü göz gerek Hayat sevgidir Çöz artık gözlerini Oyun bitmiştir İlhan İrem |
İlhan-ı Aşk
Hangimiz senli benli Hangimiz sizli bizli Bir koridor esrarengiz, Yaşıyoruz gizli gizli... Hangimiz yapayalnız Hangimiz çoluk çocuk Hangimizin bakışları Daha sıcak...Daha soğuk... Hangimiz uyuyoruz Hangimiz duyuyoruz Deniz derin, gökler mavi Hangimiz uçuyoruz... Hangimiz arıyoruz Hangimiz sarıyoruz Hayat bir yol ve bir ışık Hangimiz kalıyoruz... Ve hangi söz daha doğru Hangi göz daha içten Hangi üzüm daha tatlı Daha buruk sevgimizden.... Bahar çiçekleri sunar gözünün bahçelerine... Yaz sıcak bir dokunuştur vucuduna... Güz gelir, dünya buruşur mu ne?... Karlar yağar başına kışın... Zaman geç olmasın... Başlamadan ötmeye gece kuşları, ses ver gündüz gözüyle... Çünkü ben sana herşeyi sunuyorum... Dört mevsimi... Ve bilmediklerini... Dışarı çık... Sana çarpılıp, sana bölünen parçalarımı bulacaksın çiçek tozlarında... Dokularına sineceğim sımsıcak... Ayağının altında kıtırdayan yaprak benim... Ve başının üstünde direniyorum düşmemek için... Sana ben herşeyi sunuyorum... Bilmediğin diyarlarda tanıdık dostların var onlardan selam getiriyorum... Kaçırdığın kuşun kanadındayım... Ve bilmeden ne olduğumu, kafese kapatmaya çalıştığın... Sana ben herşeyi sunuyorum... Tüm zamansızlıkları içinde sevginin, Sana ilân-ı aşk ediyorum... İlhan İrem |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:00 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.