![]() |
Birol Özdemir
Acı Gece
İçim apacı, Geldiler gece vakti Yazıyorum, gitsinler, Yeter! Uyumaya debelene debelene Her gece Bir gece uyuyup Uyanamayacağım. Birol Özdemir |
Adam Ben de
Aman ben de Buldum da bunuyorum. Canım ne isterse onu yapayım diye Dertler icat edip kendime, Bir de güzel büyütüp, Kum falan katıp, gözyaşı, Kocaman duvarlar örüyorum. Sonra Yıkayım diye bütün duvarları yeryüzündeki Kafalar vuruyorum patır kütür. Ondan sonra, başım ağrıyor; Doktorlara gidiyorum Haplar çakıyorum, bir yandan Kafalar atıyorum duvarlara Yarıklar açıyorum, nafile; Koca kafam kadar bile değil ki çıkarayım. Nasıl örmüşsem Özene bezene. Adam ben de, Ben örmüştüm bunları halbuki bunca yıl, Çok zaman olmuş, Bir hatırlasam nasıl yaptığımı, Tuttuğum gibi ucundan, söküvereceğim, Ben ördüm bu çorapları Kendi başıma. Birol Özdemir |
Adıl
İsmim Birol, Seviyorum, Annem koymuş. Cismim şekilsiz biraz, Ne yapacaksın, Kısmet de, geç; Kimse sorumlusu Koyvermiş. Birol Özdemir |
Aferin
biz bu işi beraber yapacaktık, seninle yapacaktık sana diye değil. ilk sen sevmiştin odamı görmeden, bu odada ilk çayı sen içecektin, söz vermiştin biz çay içerken seninle bu işi birlikte yapacaktık sen yine ektin beni, konuştun durdun, okuyup okuyup şöyle güzel, böyle güzel fabrikasyon, mabrikasyon hikaye. biz bu işi beraber yapacaktık güya, nerdesin şimdi, nerden bileyim yine beni ektin çekip gittin eyvallahsız, aferin. Birol Özdemir |
Afyon Soğuğu
Bilirsin sen, Zaten uyku tutmaz yolda ama Neresinde arayım seni gecenin. Afyon’a doğruyum galiba, Buranın gecesi bizimkilerden değil sanki, Daha siyah, Daha zor. Gülerdik, Afyonlu gibi gece gece, Koca koca, Deli gibi gülerdik biz; Öyle değişik özlüyorum ki seni. Bu otobüs Senlik benlik hiç bir numarası olmayan, Hiç bir güzelliği; Bırak eskiliği, Bırak yaşlılığı, Harap, asil, Ezikliği, Çocuk gözlerimizdeki sinemaların robotlarından Bu otobüs, Bu haliyle hem de, Ağlatıyor beni, Seni Öyle değişik özlüyorum ki. Kafamı eğip Kapşonlar takıp saklanırken yaz ortalarında Kız babalarından, Sen verirdin bavulumu, gizli gizli Gülerdik gece vakti, Gülerdik Gece Sinsi. Kız gitmesin diye taklalar atıp Ve oyunlar oynayıp babası uyanmasın diye, Hınzır hınzır Çok gülerdik, Çok ağladık Kış gelip gidince kız, “Gitme”yi öyle sanırdım ben. Oysa hemen bahara geldi Bahar gibi esas kız, ne tuhaf, Sen getirdin habersiz, Öyle özlüyorum ki seni, Meğer gitmek böyleymiş. Bir de üstelik Kolyemi unutmuşum Öyle çok ağlıyorum ki artık. Birol Özdemir |
Ağbi
Ağbi, Gelmiyorsun, darılmam, Gelemiyorsun. Ağbi, özlüyorum, Gelsen bir ara Otursak, Sigaralar içilse gece gece, Dumana boğulu gülsek, öksürüğe, Varsa dökülecek yaşın Ziyan olmasa Suratıma çarpsan, Bağırsan, Bağıran adam değilsin, ağlasan, Ağlayan hiç değilsin kolay, Çıkışsan, Çıksan gelsen, bağırsan, Çağırsan, Paralar bulsam, Kopup gelsem Sigaralar içsek sabah sabah, Beyazlara gri katıp Yağmurlar yağdırsak kocaman binalara, Annemin çiçekleri açsa. Sesin yorgun geliyormuş, Söylememiş, canın sıkılmasın diye, Canımız, Bize de söylemiyor, Yazıyor bir yerlere, tatlı tatlı, kırmadan Öyle çok yazıyor ki, Öyle sıkı canı, canım. Ağbi, Dünyanın öbür ucu yangın, Sesini duymadan, su topluyor benim yüreğim, Öyle korktum ki, Ağlayan adamım ota boka, Koca koca binalar çöküyor beyazlara simsiyah, Dünyanın öbür ucundan ta Benim üzerime, öyle korktum. Sesini duymadan kalkmadı binalar üzerimden. O kadar adam öldü, O kadar adam ağladı her birine, O kadar yaşın hepsi Benim gözlerimde birikti, İkisi düştü, üçü, Kalanı içeri, Sesini duymadan çıkmadı, Ciğerlerim boğulacak sandım. Anneme söylemedim, Canımız Sıkılmasın diye, Öyle sıkı zaten, Babama şikayet ettim Senden haber vermeyen kim varsa, Babam, Renk vermedi Vermiyor zaten Yüzünün rengi de kalmadı verecek, Paranın rengi öyle koyu burada, Bembeyaz yapıyor içinin suratını, Öyle tedirgin canı, Sağı borç, solu, paralar bulsam, Bir ev alsam, bir araba, Bahçeler alsam anneme, çiçekler, Babam Sırtını yaslasa artık Şöyle rahat rahat, bulmacalar çözse bütün gün, Düşünmese seni beni Yedi harf “özlemek”ten başka, Paralarım olsa keşke Ne lazımsa kime sevdiğim Alsam, versem, Kopup gelsem. Ağbi, özledim, Babamın canı dişinde, Annemin öyle sıkı, Benim derdim ne, bilmem, Özür dilerim, gelemem, Elim darda, Ğöğüs kafesim mengene, Lazımsın hepimize; Annemin bahçesi, Babamın kapaklı gözleri, kaşları düşük, Bir şeyler yazıyorum bu ara bir araya, Lazımsın Kenarına içimin dışını çizmeye. Ben beceremiyorum, Seni çiziyorum defterime, sözcüklerle Olmuyor. Özledik, Şekli aynı damlaların, şemali, Gözler ayrı, Damlaların yönleri; Birimizin dışa, kimimizin içe, Sebebi aynı damlaların, Özledik, çok Lazımsın hepimize, Ağbi, Sigaralar içsek gündüz gece, Gelsene. Birol Özdemir |
Ara ki
Görmüyor senin gözlerin, Benim başım durmuyor oysa, Ve bu yaptığın ne Bilmiyorum Nasıl yaptığını, Nasıl becerdiğini. Kafamı çevirip Gözlerimi kaçırıp, Sesinle başbaşa Bunca yaşamın önceden göstermediği Ve şimdi senin Açılmamış ceylan gözlerinle Bakmaya, Tutmaya korktuğum çocuk gülüşünle Gözüme soktuğun bu kızgın Bu sivri acının Adını arıyorum, Yok; Ara ki bulasın... Birol Özdemir |
Ara Sıra
Ne kadar daha böyle gider bu işler Bilemem, Yani ben ve sen, onlar, Biz Ne kadar daha biz, Senden ne kadar, ne kadar ben, Onlar ne kadar daha arada Sırada Ne var, Bilemem. Birol Özdemir |
Ben
Sen... Bende sen Ben de sen, Ben desen; Sen... |
Ben Gideyim
Bak Ciğerlerim sökülüyor, Nasıl bir kor bastıysan içime Kulaklarıma kadar yakıyor, Göz kapaklarım kabardı, Su topluyor alnım, boncuk boncuk Yakıyor, gözlerimin suyunu sıkana kadar Cayır cayır, bak, Senin ardından Tek dal gülüşünü Tek gülen bakışını yakalamak, Bir de acıyan dudağına Tek bir öpücük, küçücük Senin ardından Küçücük. Bak, ağır geldi, Gırtlağım kupkuru Boğazım çöl yanıyor, Çocukluğunun, Yıllarımın bütün ağırlığı, Ayaklarım karasu basıyor, Bak; Kalbim bu yükleri artık taşımıyor, Bacaklarım ceylan kırığı Başım kendine bela, Üstüne çöküyor... Bak, Yoruldum, Duramıyorum; Ben gideyim, Aklım kalır. Birol Özdemir |
Beş Duyu
içtiğim sigaranın tadı yok dudaklarının tadı karışmadığında yani gözlerinin içinden geçecek ki bakışım gördüğüm bir şeye benzesin, en küçüğü bile dokunsa tenime parmaklarının her yanımı dağlasınlar, acımaz sesini duymadan indim mi güne, diyeceğim, gün güne benzemiyor yani kuvvetli en kuvvetlisinden uyuşturucunun bir nefes kokun. insanım diyorum hepi topu beş duyumdan, gittin mi beşiyle bir gidersin, gittin mi ne anlarım 'insan'dan. Birol Özdemir |
Beyaz
Bu gece otobüsleri çok sıktı Benim canımı, Canımın boğazını. Gece aynalarından baka baka suratıma Her seferinde Birazımla daha tanıştım, Ve tanıştığım her yeni biraz, Gece, biraz Soğuk... - Saate bak, daha var, Hırkanı giy, Üşüme, Tependeki lambayı yak... Biraz ışık, Ama cam Daha ayna şimdi ve bak, Birazın daha karşında Biraz daha gece, Daha Siyah... - Yak lambayı, okursun biraz, Biraz yaz, Yolun uzun... Bu uzun yollar Her seferde, uzadıkça Birazımla daha başbaşa, Daha gece, Daha bitmez. Ve gecesi bitmeyen yollardandır, Her seferinde ben Biraz daha durdum, Ne tuhaf, durdukça ben, Yollar daha sabah aceleyle, Gece Her zaman oldu ama bana. Ama vız gelir; Ben ne gecesindeyim Ne yolunda. Durdukça ben, Zift döküp hayatımın üstüne başına, Beyaz çizgilerle yardılar ortasından, Kandırdılar, Avuttular Kesik beyaz çizgilerle ve Sırf ağzıma tıkamak için “Siyah! ” bağırdığımda, Ömrümün sağına soluna, Köşe başlarına, Tam altına koydular gözyaşlarımın, Fosforlu, Kan çanağı, Parlak beyaz taşlardan; Sırf “Beyaz! ” demeye bağırdığımda, Sırf gözüme sokmaya Simsiyah ağladığımda. Ve bu karanlık yollar işte Yatıra yatıra sağa sola, Batıra batıra siyaha Kafamı Öyle bir hırpaladı ki, Gözyaşlarım Öyle ince işledi ki yüzüme Kıvrım kıvrım Geçtiğim her yolun bir kopyasını İte kaka, Kafasına vura vura Köpek itaati öğretilmiş, Gerizekalı çocuklar gibi sinmiş ve Kaya gibi sağlam, Ama rüzgarın, Suyun önünde, Rüzgarın, Denizin çizeceği şekline razı kaya gibi, Aramadan artık, Bakınmadan, Çıktığı kadar önüne Kesik kesik beyaza dünden razı, Hele bir de sağa sola serpiştirilmiş Parlak fosforlu bulursam arada, Kemik bulmuş sokak köpeği gibi; Başka da bir şey istemez oldum. Bu gece otobüsleri savurup Bu gece aynaları baktırıp bin defa Suratımın içine, Yolların siyahı, siyahın bitmez oluşuna, Bu molaların ayazları Nerede duracağıma bile, Ne kadar ve sigaramdan Kaç nefes, Kendi kendime karar veremeyeceğime Öyle bir ikna etti ki, Ne siyahından şikayetim var artık, Ne gelmeyişinden sabahın, Gelenin Siyah oluşundan. Elimde kalan biraz beyaz, Tek tük parlak bile var sağda solda; Onu almayın Yeter, Yeter siyah zaten her yer. Ya da bırakın, Karşıdan yaklaşan parlak, Bembeyaz, Geri götürsün önüne katıp, İlk bindiğim yere, Bırakın öyle beyaz; Bırakın Öyle beyaz! Birol Özdemir |
Bomba
Bütün organlarımı bağışlıyorum Nezaketimi ve sarılışımı, Bakışlarımı... Yüzünde gezen parmaklarım Bitmiyor Bu duruş Bir şeyler söyleyecek gibi; Başımı döndürüyor. Üzüyorum belki, susamam, Patlıyorum İçimde Aşka ayarlı zamansız bomba var, Parça tesirli, Pimi çeken hep gözler; Bir parçamı koparıp Avuçlarına bırakıyor, Bu defa Bıraksın istediğim Ta kendim. Birol Özdemir |
Buz Kılıç
Karşımda sesin, buz kesmiş, Kılıcın buz (benim sevgim bana yeter) İçimi kesmiş, öyle derin Kan kesiyor, Buz eriyor her kelimen Kılıcından damla damla, Her kelimen sağanak Buzdan eriyor kafama dolu dolu Sıcak terler, soğuk duş, Kirpiklerim kıpırdamaz suya sokup çıkardıkça kafamı, Gözlerim öyle şaşkın açık Bu kılıç buzdan, Bu kılıç, tanıdığım, kordandı, İçime değdiği an her yerimi yakmıştı, Bu kadar ısıtıp Bu kadar sıcakken bu yüreğe şimdi buz; Bak çatlıyor, Ve bütün temiz kan burada, Göğsüme içerden yumruk yumruk adını vuran bütün bu kan Sızmaya başladı, tertemiz Gözlerim yüreğimden akıyor kıpkırmızı, Kulaklarım içine kapanıyor Keşke uğul uğul bunları duymasa, Küçük çubuklar her kelimen, Sokup sokup çıkarıyorsun, Kulaklarımın pasını alan çubuklar bunlar eskiden, Tanıdım, Buzdan şimdi, içeri eritip Nokta nokta çürütüyorsun... *** Sen bir ses ver Ben şarkılar yazayım sana, Şarkılar yazardım ben sana, Hala yazıyorum, Havaya, Sesinden geçtim Şarkılarımı dinle, Ateşimi hatırla, (Ben) hala ateşler yakıyorum sana: üşüme, Alıp kor odunları suratıma, gözüme, Kulağıma vuruyorsun, Şarkılar söyleyeceğim sana Ağzıma çarpıyorsun, Yetmiyor Yeni dünyalar yapıp yeni ateşler yakıyorsun, Kendine; Elini sokamıyorsun da, Benimkini söndürüp Kor odunlar seçiyorsun kocaman, İçime vuruyorsun; Tüm sesinle. Birol Özdemir |
Cahide
Söylemek istediklerimin çoğu Kağıda değmeden yitip gidiyor. Kalemin ucundan Damla damga düşüremediğim Her cümle Kafamın arka sokaklarında Ölmeyi bekliyor, Unutulmuş yıldız eskileri gibi. Birol Özdemir |
Camdaki Teyze mi?
Sen bütün gün otur Ben izleyeyim buradan, Akşama kadar. Işığını yak, Perden açık kaldıkça Ben izleyeyim, Senin ne izlediğini, için için Kambur duruşuna üzülerek, Kim olduğunu bilmeden, Yüzünü, Gözlerini, Vücudunu görmeden, Yaşın kaç, İşin ne, Ne için bütün gün Aynı odada oturuşuna şaşkın. Sıkılmışsındır, Ya da canın sıkkın... Bilsen, Benim de, Hem nasıl, Gelsen; Kimsin, bilsem. Bak Bitirdik yine günü. Birol Özdemir |
Çok
seni özlediğim zamnalar ne kadar çok sana benzeyerek ne kadar çok kadın yürüyerek ne kadar çok gelerek üstüme üstüme hiç bakmadan sağına soluna ne kadar çok geçip gidiyor; ne kadar çok uzağımdan. Birol Özdemir |
Dalgınç
Süngerlerle midyeler arasındaki Kayalıklara çarptım, Dalmışım. Bir parça da orada bıraktım, Huzursuzluğumu sürdüm ve hüznüme Arkadaş oldular. Ben o kayalıklarda susuş buldum, Bakış Ve öylece anlatış aşkı. Her şeyi biliyor Ama susuyorlar, sanki Ağızlarını açsalar boğulur bir halleri var, Tamam, peki, Ama beni dinleyin; Kaya değil misiniz, Oynamazsınız yerinizden Korkmayın. Benim aşkım zaten Kıpırdamayışınıza... Birol Özdemir |
Du Bakali
İttirmeyin ulan Boşuna Uğraşmayın düşürmeye, Ben zaten ineceğim, Zaten bindiğim dalların hepsi kesik Hocayla tanıştığım günden beri Elimde bir uçurtma Göğe maya çalıyorum. Bi tutarsa... Birol Özdemir |
Edep Ya Hu
şunu iyi bilesiniz benim masamda her saat edep var ve sandalye yok küfüre; kalkın, gidin, ya da dilinizi törpüleyin. benim soframın dört ayağı var kardeşim, dördü de aynı yere basıyor güvendiğim başka bir şey yok kardeşim ne demirler belimde ne kolumun kuvveti, edep var benim her öğünümde, yerseniz, çok da lazım değilsiniz hiçbiriniz beğenmezseniz kalkıp gidersiniz. Birol Özdemir |
El Veda
Elveda demem gerek belki, Diyemiyorum; El Veda etmeli ele, biliyorum, Gidemiyorum. Birol Özdemir |
Elma Desem
Köşe bucak saklanıyor Dumanın Havada kayboluşu gibi; Göremiyorum Ama burada, biliyorum, Gözlerimi yakıyor, Kokusu burnumda Gitmiyor. |
Esinti
ben oturmuş beklerken esiveriyor bazen rüzgar, kapı gıcırdıyor önce, yavaştan açılıyor birden görünüveriyorsun bir gülümsemelik zaman sonra yok oluyorsun; içim ürperiyor ve beklemeye başlıyorum... Birol Özdemir |
Eşyayım Tabiatım
Eşya gibi bir kenarda Duruyorum, öylece Lazım olacağı vakti bekler Eşya gibi. Bir sürü sahibim var üstelik, Gözümün ayrı Gönlümün ayrı. Bazı şeyler var yine de Sırf bana ait, Kollarım mesela; Başımın üstünde birleştiği zaman Mezartaşım gibidir, Avuçlarımda yazı kalıntıları Geçtiğim her hikayeden... Birol Özdemir |
Fakir
Gözlerim kısık biraz Doğuştan, İmkanlarım kısıtlı, Hesaplı tarafından mutluyum sık sık Bugünlerde sesim biraz kısık, Bağıramam. Birol Özdemir |
Fatih Ekspresi
ben seni bu denizler gibi severim böyle uçsuz böyle bucaksız ve mavi çeşit çeşit, dalga dalga okşarım bedenini köpük köpük özlerim, bir kayaya denk gelirsem tam koynuna girecekken, damla damla savrulurum sağa sola ben seni bu gökyüzü gibi severim böyle geniş böyle büyük mve mavi ayrı ayrı, rüzgar rüzgar dokunurum yüreğine bulut bulut kucaklarım yağmur düşerse güneşe tam ellerin ısınırken, kapkara çökerim üstüme üstüme ben seni şu koca dağ gibi severim öyle sağlam öyle kararlı ve mavi aslında toprak, bakarsın bakarsın göremezsin ucunu, korkarım görürsem diye, yerinden oynar ruhum, deli olur diye; bilmem nasıl sever deliler ama, ben seni deliler gibi severim. Birol Özdemir |
Fazlalık
Hoş değil belki Bunu böyle söylemek Fakat Doğrusu bu; Fazlayım, sizlere de, Buralara da. Belki bundan Fazlalığım çoğunuza, Ama bundan Ölecek değilim, Canınız sağolsun. Birol Özdemir |
Fındık
Ben bu şehri bırakamam, Her köşe başında bir selamım, Her ara sokak Eski arkadaşım, kolay mı, Bir eyvallah mı? Bu şehri bırakamam ben Daha il sınırı tabelası yakalar, Banliyö isimlerinde başlar hasreti çocukluğumun, İlk gençliğim En işlek caddelerinde piyasada hala. Herkes bıraksa bu şehri Ben bırakamam, Bitmez yaz nöbetlerim, Herkes pıtır pıtır çıkıverir çorbacıdan Ben çıkamam törensiz, Bozkırı ayrı gülümser sarı buruk, Ayazı başka türlü seslenir bana Bitkin biraz, soğuk, Her yağmur denizi aradığım, Islandım mı benim bütün çukurlar, Her kaldırım üstünde ayaklarımın izleri, Herkesi bırakır bu şehir isteyen Pabuçlarıma yapışır Yeni dökülmüş bütün asfaltlar Bastığım Bütün yokuşlar Aralık buzu. Birol Özdemir |
Fotoğraf
hayatımın en güzel fotoğraf karesine düşmüşüm siyah beyaz gibi, krem kahve ikiye ayrılmış merdivenler var biraz kırık dökük taşlar var etrafında dağınık, şekilsiz basamaklar ve en tepesinde gökyüzü var aydınlık, hayatımın en uzun merdiveninde durmuşum sanki, sağı solu eski binalar, demirler var en öndekinin en alt penceresinde, binalar sanki bize doğru, eğilmişler gibi kucaklar gibi, ya da binaların sırtında senelerce ton yük var, hayatımın en yorgun binaları gibiler, denize bakıyor bir kısmı dinlenmek ister gibi bir halleri var, ve ağaçlar var, bir kısmı ağaçlara yaslanmış gibi, fotoğrafa sığmamış ağaçlar, hayatımın en uzun ağaçları bunlar ağaçların dibinde yosunlar yosunların altında taşlar var binalar sağda solda, ve taşların yanında basamaklar; merdivenin üstünde hayatım var, besbelli en güzel fotoğraf karesine düşmüşüm hayatımın, hayatımın öyle bir bakışı var. Birol Özdemir |
Galileo
Gidiyorsun... Arkana bakmadan git, Kafesinden fırlamazsa kalbim Durduğu yerde vurduğu ismin, Durduğu yere kadar. Gidiyorsun, Dümdüz gideceksen Ve hiç durmadan, Arkamı döner sana Beklerim. Birol Özdemir |
Gece dolusu
bir gece dolusu yazmak istiyorum sana bir koca gece bağıra çağıra çağıra çağıra sabahla gelen seni küçücük yarimi. hem de bahar sabahı geldiğin gibi kış *******i bitince koca koca gitmeyen sabahla gideceğini bile bile. ağlayarak, yalvararak kal diye tutamayacağımız zamana kadar bizi sabahı gelmeyen koskoca gece dolusu yazmak istiyorum, küçücük yarimin küçücük avuçlarının içine; küçücük harflerle bağıra çağıra çağıra çağıra sabahı 'gelme! ' diye. Birol Özdemir |
Geçiyordum Uğradım
Biliyor musun, ben aslında Geçiyordum uğradım, Ne var, ne yok diye. Hallerini sevmişim Hatrını sorayım istedim; bir kahvelik, Kırk yıllığına. Biliyor musun, aşk, aslında Zırt pırt geçiyormuş buradan, İyi etti, uğradı, Ben de onu arıyordum; Ayıp değil ya, ne var bunda, Bu kadarcık hatrım yokmuş diyordum tam, Halleri bi tuhaf, Tam yatacaktım onla bunla, Kalp kalbe karşıymış; Çıkageldi. Birol Özdemir |
Gonca
hani bazı ******* düşünürken gökyüzüne takılır gözlerin, zaman durur masmavi boşlukta kaybolur ruhun; ay çeker. bir ırmak kenarından geçerken bazen köpük köpük olur yüreğin, aklın kalır serin sulara bırakmak istersin kendini deniz çeker. küçük bir bahçede dolaşırken, bir gonca görürsün dalında, için taşar öylece bakakalır, yavaşça eğilirsin kokusu çeker. (ben) ne zaman gözlerimi kapasam diken diken olur tüylerim, seni yaşarım usulca yanına uzanırım, (sen) farkına bile varmazsın; tenin çeker. Birol Özdemir |
Gökyüzü Geçidi
Çözülmez bilmece olmadığını, Bütün ağların içinden çıkabilip Duvarların hepsine Pencere açabildiğini gördüğünde, Gökyüzü de senin olacak Sen de denizin. Boşa çabalama, Öylesine yürürken Birden yakalayacak seni Dar bir geçit; Kaybolsan da içinde Yalnız senindir. Birol Özdemir |
Güç Vakit
sabah erken kalkmam gerekiyor süt içtim, ayran içtim o kadar yine de gelmedi uykum. vakit bi hayli üç oldu ben daha dönüp duruyorum yatakta sınavım var diyorum sabaha gelmiyor uykum, gelmediği gibi bir de seni gönderdi aklıma; vakit bi hayli güç oldu, dur bakalım bari televizyon açayım. Birol Özdemir |
Günaydın
Çabuk çabuk giyiniyorum, Çoraba göre, Tembel işi. Fena giyinmiyorum yine de, Bu önemli. Ya hiç yemiyorum, Ya bir lokmacık alelacele Sigarama altlık. Ama sonra akşam vakti iyi yiyorum, Turp gibiyim, Bu da önemli. Kalktığım gibi çıkıyorum evden, Apar topar, Otel gibi biraz ev, biraz mutfak. Ama öpmeden annemi, çıkmıyorum Yüzünde güneşi görmeden, Bu Çok önemli. Birol Özdemir |
Güvercin
Bir şeyler yediğim her sabah Ekmek koyuyorum pencere önüne biraz, Biraz ıslatıyorum, Kolay yesinler. Hemen geliyor bir tanesi, Onu gören Ardarda, üstüste Afiyetle yiyorlar. Bu hayvanların pervazdaki En çok özendiğim yanı bu; Ne iş, ne güç, Bastı mı ayağının üstüne, Ne ana, ne baba; Bir lokma Bin takla. Birol Özdemir |
Hadi Yatağına Yat
- Melekler...güler mi? - Gülümserler çok güzel. Yüzünde hep bir gülümseme varmış gibi Gülücüklerle dolu yüzün hep. - Gerçekten korurlar mı bizi? - Melekse, elbet, budur kavgası. Dört yanım şeytanlarla çevrili gibi Şeytanlar kovuyorsun dört yanımdan sürekli. - Nasıl uyur melekler? - Herhalde böyle. Hadi, yat, uyu Ki böyle güzel gülesin yarın yine. Birol Özdemir |
Hazandibi
bir şey yemem her zamanki gibi bir çay veya kahve sigarama eşliğe sen kendine karar ver tavuk göğsü, kazandibi? bana bir çay söyle veya kahve sigarama eşliğe, benim yerim zaten hazandibi. Birol Özdemir |
Hiç Başıma
öncesiz değil aslında benim ayrı kalışlarım kendimden gayrı kimsesiz duruşlarım. senden önce de kaldım ben suratımda buruşlarım, buruklarım dudağımda, yüreğimin ensesinde cam kırıklarım; gözlerimin nereye baktığını seçemezken sanırdım ki bunlar benim en gürültülü haykırışlarım. önceleri de görürdüm ben seni, yüzümde en gerçek gülüşlerim, kaçak kaçak, uzak uzak bakışlarım; şimdi en çok dokunanı içime, hiç yüzünden dokunamayışım. ben senden önce de kaldım için için yanışlarım, yerden kalkamayışlarım, uzun uzun koşularım; kendimden gayrı kimsesiz duruşlarım... bıraktığı saçlarımda beyazlarım ve kırışlarım suratımda bir de sigarayı paketiyle yakışlarım; sanırdım ki bunlar benim en yalnız ayrılıklarım. ben korkarım, hoşçakal diyemem sana canım, bir tas su niyetine, gözümün kuyusundan ardına akan yaşlarım; nasıl bilirdim ki, buymuş bilmediğim; dünyanın dibine girişim, kendimden de ayrı bu defa, hiç başıma kalışım. Birol Özdemir |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:33 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.