![]() |
Ahmet Salih Bak
*Adam Olmak*
Ne kolaydı Kardan adam olmak Tek sorumluluk çocuklara İki parça kömüre Sahip çıkacaksın Havucu bedeninde tutacaksın En önemlisi Erimeyeceksin Güneşle inatlaşacaksın sadece Kolaydı Oysa Nefes alırken Ayakta kalmak İnsan olmak Ne kadar da zordu Sevgi dağıtacaksın Aldırmayacaksın binlerce darbeye Yıllarca ayakta kalacaksın Zordu İnsan olmak Ahmet Salih Bak |
*Bir Başka Sen*
Ne aşklar yaşadım Beyaz kağıtlarda olmayan Ne acılar çektim Kelimelerin yetersiz kaldıgı ******* yaşadım Doğum sancısı aydınlıkların Ne kadınlar sevdim Hiç biri bir sen etmeyen Ahmet Salih Bak |
*Ahmet Kaptan*
Ellidokuz yaşındaydı O'nu gördüğünde Yirmisekizindeydi Seval Sevdiler birbirlerini Sarıldılar sıkıca Kokularını hissedercesine El ele yürüdüler Alsancak'ta Mavişehir'de Gün ortası ve gece Aldırmadan bakışlara Ayakları değmiyordu yere Ahmet Kaptan'ın Sordum Yirmi yıl sonra Nasıl birşey Ellidokuzunda Aşık olmak diye Onsekizindeki gibi Dedi Ahmet Kaptan Gözleri parlayarak Çok sevmişti Seval'i Ve Yirmi yıl sonra Ayrıldılar Bir ağustos sabahı İnciraltı'nda Artık gözleri parlamıyordu Ahmet Kaptan'ın Yetmişdokuzundaydı Beni hayata O bağlıyordu Diyordu Seval de yıkılmıştı Bu ayrılıktan Ahmet Kaptan Küsmüştü hayata Seval'ine değil Artık ilaç saatini Hatırlatanı yoktu İki kalp ameliyatı Yüksek tansiyon Şeker, romatizma Bu kadar yıkmamıştı Dev Kaptan'ı Gidişi kadar Seval'in Artık İzmir Üstüne üstüne geliyordu Teleferik'ten güzel görünmüyordu Karşıyaka Romatizmaları daha çok Sızlıyor Tansiyon, şeker Söz dinlemiyordu İlaçlar Seval kadar iyi gelmiyordu O Dev Çınar Kalkık kaşlarının altından Hüzünle bakıyordu Hayata Seval ne yapıyordu şimdi Kırksekizinde Bilmiyordu Bu onu kahrediyordu Ahmet Salih Bak |
*Bir Sen Vardın*
Gözlerimden Süzülen yaşlar Kar yağan Kirpiklerimi ıslatırken Bir sen vardın Aklımda Ölümün Kıyısındayken Gece Ahmet Salih Bak |
*Çay Bardakları*
Şahittiler Masadaydılar Öylece kalakaldılar Bakıştılar bir süre Gözleri buğulandı Ağlamak istediler Ağlayamadılar Hüzün tütüyordu Üzerlerinden Koyu Sessiz bir hüzün Yeşil oldukları günleri Hatırladılar bir an O mutlu Rüzgarda savruldukları Günleri Ve Ağladılar Aldırmadan Gidişine Masadan Gitmeseydin Sevgiyle ıslanan Kaldırımlara basarak Keşke Ahmet Salih Bak |
*Duvarlar*
Duvarlardan geçiyorum Sevgi ile örülmüş duvarlardan Yalçın kayalardan yapılmış Yumurta akıyla yoğrulmuş duvarlardan Paramparça olurcasına geçmek Gökyüzünü gözlerinin rengine Boyamak geçerken duvarlardan Ahmet Salih Bak |
*Gözbebekleri*
Hiç bir yere yetişemeyen Koşmalardaydık seninle Aşka ulaşamayacak yollarda Acı veren adımlardaydık Gün boyu Unutma beni diyordun Giderken Gözbebeklerin unuttu mu beni Kıyamadığım dokunmaya Ellerin sıcaklığımı özledi mi Ahmet Salih Bak |
*İkinci El Aşklar*
Gittiğin gün İkinci el aşklara Mahkum oldum İçimde terkedilmenin Izdırabı Göğsümde sızlayan Sevdasızlığın ateşi Girdabı çaresizliğin Belki de Acıtan içimi Gitmeseydin Gitmeseydin Keşke Ahmet Salih Bak |
*Kapı Aralarında Bıraktın Beni*
Bırakıp gittin Saksıda çiçekler ağladı Mutfak camı gözyaşlarına boğuldu Avlu el salladı İsteksizce üzgün Sokak kapısının bağırtısı Hala kulaklarımda Gitmeye mecburdun ben biliyorum Ahmet Salih Bak |
*Kızkulesi*
Ekim sabahıydı Yine yalnız ve çıplak Çaresiz umutsuz Gülümsedim Sirkeci vapurunda Boğaza bakarken Gözlerimde canlandı Yaşadığım onca acılar Düş kırıklıkları Kırık dökük aşk hikayeleri Çaresizlik ve yalnızlık Kırkbeş yıldan Geriye kalan Sadece yalnızlık Kızkulesi gibi Ortada ve yalnız Ahmet Salih Bak |
*Küllerim Ulaşsın Sana*
Şarapla yıkadılar Tüm bedenimi Avanos'tan gelen Yirmibir günde oluşan Şarapla Sonra yaktılar Küllerimi savurdular Tüm şehre Belki senin omuzuna Düşmüştür bir zerresi Silkelemişsindir Küçük beni Kim bilir Ahmet Salih Bak |
*Masal*
Bir masal anlat bana Sonlu sonları olmasın ne olur Gözyaşlarını anlat Yosun kokulu saçlarını Şeftali bahçelerini Mırra kokusunu akşam üzerleri Anlat bana ne olur Umutsuz umutları Çaresiz çareleri Martı bakışlara inat İçindeki çocuğu Çocuk olma isteğini Görmeden sevebilmeyi Vererek almamayı anlat bana Sana mecbur oluşumu sakın anlatma Ne olur Ahmet Salih Bak |
*Ölüm*
Yukarıdan baktım Küçük bir dikdörtgendi Kazılan toprak Sonra Perdeleri koydular üzerime Soğuk bir yalnızlık kapladı Bedenimi Her saniye karanlık artıyordu Tüm beklentiler Yukarıda kalmıştı artık Harfler kelime olmayacaktı Şiirlerime Baktım Herkes ağlıyordu Birer birer Terkettiler beni Issızlığa Gözyaşlarını silerken Mendile tüm sevenlerim Anladım ki Tek gerçek Yaşamsızlıkmış Yada Bitişi Yaşamın Ahmet Salih Bak |
*Penceremdesin*
Trendeyim Suratsız memurun Sattığı biletle Tüm yaşanmışlıklar Bavulumda Bavulum rafta Yalnız ve çaresiz Umutlara yol alacak Birazdan Son tren kalkarken Gardan İşte yavaş yavaş O ritmik seslerle Ayrılıyor gardan Umutlara Ya da Umutsuzluğa doğru Ayrılıyor gardan İç acıtan düdüğüyle Hızla uzaklaşıyorum Geride ne kalmıştı Düşünemiyorum Neden bu trendeyim Nereye gidiyorum Evler geçiyor içinden Perdeleri çekilmiş Sıcak evler Bir kız bakıyor camdan Yeşil pijama var üzerinde Gözlerinin içi parlıyor Umut trenine bakarken Aldırmıyor esen rüzgarın Dağıttığı saçlarına Bahçelerden geçiyorum Karla kaplı bahçelerden Kartopu oynayan Çocuklardan uzaklaşıyorum Sahilde sevinç çığlıkları atan Martılardan uzaklaşıyorum Gagalarında genç bir delikanlının Attıgı simidi ısırırken En son gördüğüm Dağlardan geçiyorum Sert kayalardan ürküten Çam ağaçlarına bakıyorum Penceremden Karlar sıkıca sarılmış yapraklarına Sıkıca Sevgiliye sarılır gibi Bir asker nöbet tutuyor Şapkasında kar var Kimin oğlu Ne düşünüyor bakarken trene Bilmiyorum Nereli acaba Annesini mi düşünüyor Bırakıp geldiği sevgilisini mi El sallıyorum Gülümsüyor Az kaldı diyor sanki Yağan kara inat Sıcacık bakışlarında Gece çöküyor pencereme Gün ortası Siluetler Gittikçe karmaşıklaşıyor Labirent gibi görüntüler Çözemiyorum Karmaşık şekil topluluklarına Dönüyor Penceremin buğulu camı Hiç farketmemişim Dışarıya bakarken Karşımdaki kadını Ve yanındaki çocuğu Kaçamak gözlerle baktım Kadın gençti alımlı Bitkin Sanki birazda üzgün Çocuk dört ya da beş yaşlarında Cin gibi bakışlı velet Çok tatlı Gülüşleri içine koyan bir çocuk Göz ucuyla soluma baktım Yaşlı iyi giyimli bir adam Eşiydi belki de yanındaki Adamın ikinci eşi olmalıydı Belkide bir töre evliliği Kadının gözlerinde ışık yoktu Adama bakarken Göz kenarıyla Çocuk çok tatlıydı Mavi gözleri Soru işaretleriyle bakıyordu Trendekilere Aklından ne muzurluklar geçiyordu Kimbilir Dünyadan bir haberdi Kalbi de çocuktu çocuğun İşte mutluluk buydu Kimsenin bakamayacağı kadar Mutlu Temiz Sevgiyle bakıyordu Hayata Şimdi çocuk olmak vardı Diye geçti içimden İçimdeki çocuğa gülümserken Ahmet Salih Bak |
*Portakal Çiçeği*
İşte geliyorum Sana Toroslar'ın güzel kızı Yeşil bir ovaya alçalıyorum Yavaşca yaklaşıyorum sana Sen bilmeden Belki de uyuyorsundur Sana geldiğim saatlerde Portakal çiçeği kokulu Evinde Seni sevmenin bedeli Acı çekmek olacak Biliyorum Gülümseyen yüzünü Görmek belki de Tek istediğim Sen bilmeden Kim bilir Ahmet Salih Bak |
*Saksı*
Cam kırıklarını biriktirdim Kuruyan Çiçekleri koyduğun saksıda Perdede izi kaldı gölgenin Çarptığın kapıda parmak izin Kadehte rujun kaldı Silemediğim Giderken bıraktıkların benim Götürdüğün Ben oldum Ahmet Salih Bak |
*Sobe*
İhtiyar bir Çocuktum Sevgini Saklarken Kalbimin Dipsiz Kuyularına İçimdeki İhtiyar çocuk Seninle Saklambaç Oynamak İstemiyor Korkuyor artık Saklandığı Yerde Unutulmaktan Ahmet Salih Bak |
*Şarap*
Sevmiştim seni Bir akşam üzeriydi Ellerimin arasındaydın Sıcaklığını hissediyordum Yüzüme doğru gelirken Nefesini Mayhoşsu bir tadın vardı Dudaklarımda Tadına varıyordum Gidiş gelişlerinde Rahatlatmıştın beni Güzel sözler fısıldadın Beynimin en ücra köşesine Şiir olsun istedim fısıldamaların Ama olmadı Sen de terkettin beni Gecenin bir yarısında Yağmur yağıyordu düşlerime Artık ne gelişin oluyordu Ne de terkedişin Kollarım seni sarmalayamıyordu Bir güçsüzlük sarmıştı Tüm bedenimi Sen yalnızken iyiydi ilşkimiz Dostlarını çağırmasaydın keşke Ahmet Salih Bak |
*Taşta Yaşayan Böcek*
Açmamıştı gözlerini henüz Gökyüzüne Gün ışığını görmemişti Küçüktü o Taşta yaşayacaktı Tüm ömrünü Bir sarsıntıyla irkildi bir gün Darbeler ardı ardına geliyordu Şömine olacaktı İçinde yaşadığı taş Bir malikhanenin En müstesna köşesine Bilmiyordu Taşı kıran usta İçinde yaşayan böceği Ölümü olacaktı böceğin İlk kez gördüğü Gökyüzü Ahmet Salih Bak |
Ada
Adadayım sensiz Senden bir ses bekledim Bunu hak ettim sandım Bekledim Çay içtim tahta masada İnsanlara baktım Seni aradım yüzlerinde Yoktun Benzemiyorlardı sana Şarap aldım iki şişe Ve Beklemekten vazgeçip Geri döndüm Yaşadığım En güzel İki saat geçti benden Senle aynı adada idim Sen bunu biliyordun Sessiz kaldın Gemiye bindim Seni görürüm diye Kaptan köşkünden baktım adaya Silüetini gördüm Kırmızı ya da pembe Bir elbise vardı üzerinde El salladım Sen orada bir yerlerdeydin Biliyordum Sen kararlıydın Beni orda terkettin sandım Anladım ki Sen beni İlk karşılaştığımız gün Terketmişsin Ahmet Salih Bak |
Aldırmadan
Yağmurlu bir sonbahardı İliklerime kadar ıslanmış ilk bebeğine hamile Karşı komşunun balkonunun altına Sıgınmıştım İlk kez kızdım beni ıslatan yağmura Islaklığını hissederken bedenim Rüzgar olmalıydı şimdi Diye geçirdim içimden Solgun yaprakları savuran Çaresiz duyguları savurur gibi Ordan oraya Çaresiz Yalnız Ve.. yürümeliydik senle Esen rüzgara aldırmadan Günlerce... Ahmet Salih Bak |
Anam
Bitiş çizgisindeyim yaşamın Ağlama anam ağlama Siluetimi örter zaman Bir dönem görürsün Baktığın yerde Sonra Gördüğün yerlere bakamazsın Rahminde taşıdığın beni Gözlerinin derinliğine sakla Sakla beni gözlerinde anam Korkuyorum Gözlerinde yaş oldum anam Sakın ağlama Düşürme beni izbe kaldırımlara Ahmet Salih Bak |
Ankara'da
Gittim Kalenin en uç köşesine. çankaya'ya baktım sevgiyle, Balgat a, Doyasıya. Kokunu çektim içime, Rüzgara aldırmadan. Yoktun yalnızdım. Bilinmezlikteydim, Kalede tek başıma. En köşe masada oturdum. Batıyordu gün kızıllığıyla. Haykırmak istedim, Surlara. Gel bitsin bu çile diye. Belki duyardın beni, Belkide çoktan Karışmıştır sesim Sesizliğin sesine Oysa, Gelseydin Yalnızlığıma. Yeniden yaşardım. Sende Seni Doyasıya. Ahmet Salih Bak |
Anla Beni
Hiç bir şairin yazmadığı Bir şiirdin sen Yorgun sabahlarda gizlenen Bilemedin güneşin kızıllığında Beklediğimi Ahmet Salih Bak |
Anne
Özledim seni Nasırlı ellerini öpülesi Yüzünü yağmur kokan Sarılışını bana sıkıca Çok özledim Anne Beni terketmeyen Kaprissiz seven Kokusunu doyasıya İçime çektiğim Tek kadın Seni çok özledim Anne Ahmet Salih Bak |
Annem oldum
Çocukluğumu özledim dün Annem oldum. Süt emzirdim kendime Memeye saldırışımı izledim. Büyümeseydin keşke dedi Annem Gözlerime bakarak Gözlerimden Ahmet Salih Bak |
Anneme (mektup)
Dünyanın en muhteşem annesine; Dünyanın belki de iki mucize insanıyız biz Anam. Burda sizi düşünmediğim bir saniye geçmiyor. Bu Babamı arayışlarım 'ne oldu Baba, oldu mu? ' deyişlerim, hep sizinle nasıl görüşebilirim, nasıl rahat rahat konuşabilirim, hep bunun için Anam. Burada yattıgımda kimse üzerimi kontrol etmeye gelmiyor, ya da yatarken Senin o meşhur ayak ve elle selamlamanı kimse yapmıyor Anam. Burda sadece ben varım ve çok fazla özlüyorum seni Anam. Eve gelince kızmalarını, pazar sabahı seni kaldırışımı, uykulu uykulu yemek yemeni çok özledim. Burada her gün başka psikolojide oluyor insan. Bugün daha bir buruk içim sanki, çok uzağınızdayım ve hiç göremeyecekmişim gibi geliyor, ama öyle degil biliyorum. Okullar kapanınca geleceksiniz gerçi, size eminim doyamayacagım. Senin gibi hep dersin ya Anam ''Annem doysun senden'' diye. Şimdi ben diyorum''Oğlun doysun senden''Anam. Anam bir tane resmimi yolladım, bir albüm daha var onları da bir sonraki sefere göndereceğim. Onlar buradaki evimizde kaldı Anam. Unutma Anam ben burda sizler için nöbet tutuyorum, burada nelere katlanıyorsam sizler için. Benim gerçekten başka kimsem yok. Hep kızardın bana 'Oğlum bak çok ihmal ediyorsun bizi' diye. Gelince göreceksin Anam; burada insan daha iyi anlıyor herşeyin değerini ve kimlere ne kadar gereksiz değer verdiğini. Neyse Anam senin için rahat olsun, aklın kalmasın bende, ben çok iyiyim. Seni çok seviyorum ANAM.... (Oğlumun annesine yazdıgı ilk mektup) Ahmet Salih Bak |
Ansızın
Ben uyurken gitmelisin Sıcaklıgın kalmalı yanıbaşımda Dokunmalıyım izlerine Giderken bıraktığın Yastıkta kalan saçını okşamalıyım Perdereleri aralamaktan korkmalıyım Gecenin bittiğini bilmemeliyim Gecede kalmalıyım Senli Ahmet Salih Bak |
Artık Yazmayacağım
Acıları ve hüzünleri yazdım Ya da yazma gayreti içinde oldum bir süre Yaşanmış acılardı yazdıklarım Ya da hala yaşadıklarım Acılara alışmaktı yazdıklarım Belki de terkedilişlere alışmak Yok oluşları yazmak istedim Tükenişleri bitişleri eriyip yok oluşları Kadehte eriyen kar taneleri gibi eriyişleri Artık yazmayacağım Acılarla yoğruluşları Hep kahır hep keder Nereye kadar bu işkence Umutsuzluk mutsuzluk Nereye kadar Kelebekleri yazmalıydım belki de Yağmur damlalarını Solmuş yapraklarda tutunmaya çalışan damlaları Yanaklardan süzülen yaşlar yerine Gelin arabasının önündeki çiçekleri yazmalıydım Çok eleştiri aldım yazdıklarıma Acımasız acıyarak Vazgeçmeliydim belki de yazmaktan Yaşamaktan vazgeçercesine Gün yine doğar mı penceremden Yine kuş sesleriyle uyanır mıydım Yarın sabah bilmiyorum Bilmiyorum nefes almadan Yaşamanın yolunu Bilen varsa bana anlatır mı dostlar Sevgisiz yaşamanın yolunu Ahmet Salih Bak |
Asker oldu oğlum
Oğlum asker oldu İskenderun dediler Çok sevindi bizimki Güller açıyor yüzünde Askere gideceği için Benimse Hüzün kapladı Tüm bedenimi Özlemler bekleyişler Başladı bende Baba seslerini arayacağım Arabanı alabilirmiyim Cümlelerini özleyecegim Çağrı bırakmanı telefonuma Geç gelişlerini Gece yarıları Çok özleyecegim Biliyorum Onurla bekleyecegim Seni bir tanem Bana yaşattığın için Bu Onurlu bekleyişi Canım oğlum Git hayırlısıyla Koru bizi siperde Sakın gözünü kırpma Düşman uyumaz oğlum Ahmet Salih Bak |
Askerim'e
Canını acıtıyor özlem Biliyorum Biliyorum kuytularda Gözyaşlarını utangaç Kurşun kadar ağır Hasretini Biliyorum oğlum Bizde seni çok özledik Odana baktım bu sabah Doyasıya sevdim Askıdaki ceketini Öptüm resmini Doyasıya Gülümsüyordun İyiyim der gibi Özlemlerimdesin Canım Canımdan öte Harranım Ahmet Salih Bak |
Aşk
Sabahın ilk ışıklarıydı Onu uyandıran Kalktı Koşarak çıktı evden Haremdeydi artık Beklemek Yıllarca beklemek gerekti Uzaktan otobüs göründü İşte geliyordu Beklenen Sıkıntılar Bekleyişler bitiyordu Sevinmeli miydi Ne yapmalı diye Düşündü Bir an Kapısı açıldı yüreğinin Merdivenlerden iniyordu Bir tanesi Gülüyordu Sabahın ilk ışıklarına Gözlerinde Bende çok özledim Bakışları vardı Sarıldılar Uzun bir süre Sıkı sıkıya Kokusunu özlemişti belki de En çok Gitme dedi Bir daha beni bırakıp Gitme Sensizliğe dayanamıyorum Gitme Gelişlerdi Gidişleri yaratan Bilmiyordu Bu son gelişiydi Sonsuza dek Gidişinden Önceki son gelişi Son sarılışı Bilmiyordu Ahmet Salih Bak |
Aşk Bu
Bazen çok zordur Rüzgarsız sallamak Yaprakları Ansızın esen Rüzgardır Belki de aşk Unutmuşken Sevmeyi İfade edemezsin Kendine bile Konduramazsın Seviyorum seni Diyemezsin Korkarsın Aşk bu Belki de Ansızın Sallanan Çam yaprakları Gibi Yalnız kalırsın Esen sen misin Yoksa rüzgar mı Şaşarsın Ahmet Salih Bak |
Atlim'e
Doğarken bilinmezliğe bebek. sarılırken ümütlere aşklar. ve koşarken yeryüzüne güneş ben hep seninleyim bir tanem Ahmet Salih Bak |
Attila ilhan ın anısına
Gittin Apansız bir akşam Dün imzalarken şiirleri Bugün öksüz bıraktın Bir köşede ağladılar Sensizliğe sessizce Hıçkırarak Sahipsiz değildiler Belleklerde Bir anıt gibi Dimdik ve yürekli Yaşamın gibi Ahmet Salih Bak |
Bakış
*******i yaktım Nisanda Eceabatta. Yagmur damlaları Koşarken yeryüzüne Kirpiklerimden düşen Damlalar Söndürdü ateşi Arıburnundan bakarken Gecede Siuletini gördüm Belli belirsiz Sevdim özlemlerde Sevdim umursamadan Gökçeadayı Ahmet Salih Bak |
Beklemek
Seni bekliyorum İskelede Denizden rüzgar esiyor Üşüyorum Duygularım üşüyor Kaldırımlarda Çiçekçi üşümüş Tenekede ateş yakıyor Bekleyişler sürüyor Gelmeyen beklenenİ Beklemek benimkisi Rüzgar çarpıyor yüzüme Acılaşıyor soğuk beklemekten Üşüyor duygularım iskelede Akşam üzeri Oysa Gelseydin Sıcacık gülümseyen saçlarınla Denize bakıyordum Belki de gözlerine bakıyordum Bilmiyordum Gözleri gülen kız Gelseydin Duygularım ısınırdı İskelede zamansız akşamlarda Ahmet Salih Bak |
Beni unutamayacaksın
Sıcaklıgım Elerinde Gözlerim Gözlerinde Sevgim Kalbinde Kaldı Biliyorum Ahmet Salih Bak |
Bırakma Sensizliklere
Gidiyorsun yine Sensizliklere bırakıp beni Özlemlere terkedip Gözlerinin en ücra köşesine Atıp Bir akşam üstü Kar yağışlarına aldırmadan Toroslar'da Oysa ne çok şey vardı Sana söyleyeceğim Senden duymak istediğim Seni seviyorumu Bilseydin Gider miydin yine Bilmiyorum Ahmet Salih Bak |
Bilmedin
Bir adım uzaklaştım senden Nefes kadar yakınken Göz değme mesafesindeyken yani Koşarak uzaklaştın sen Koşarak Adımlarınla ezdiğin caddelere Kazıdığım sevgindi Bilmedin Çizmelerinle ezdiğinin Ben olduğunu Ahmet Salih Bak |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:57 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.