![]() |
Altay Taşkın
Acıklı Kartopu
iniyoruz bir meçhule Everest'in zirvesinden kartopuyuz iz yapmış bize gece dümenimizde rotasız reis kucaklayacak Mariana biz de aynı yoldayız gömülmüş karanlığa umutlarımız ışıldayan düşlerimiz havasız fanusta kim durduracak bizi onu da bilmiyoruz... Altay Taşkın |
Acılar
Sevincim büyük Acılarım acıların kucağında Kollarında ben Süt veren annedir Paylaşırken acılarımı acılar İşte şimdi yaşamak da bir ölmek de Altay Taşkın |
Acımasız Zaman
gece düşlerime randevu sabah ayaklarıma bağ zamanın binmişim sırtına kırbaçlıyorum acımasızca düş faytonu süslenmiş ümitlerim bekliyor kapıda bir adım atsam zaman okuyacak canıma |
Açım
açım açın halinden anlarım zil çalar karnım yarınım kararır ağrır başım hayat bir kuru tahta karanlık odada uyku üstteki rafta düşler siyah beyaz halimiz ortada... Altay Taşkın |
Adım Kalmaz
Koca Veysel'in anısına günler geçer ömür biter ben giderim adım da kalmaz üç beş arkadaş üç gün söz eder dördüncü gün ağzını açmaz Veysel doğru söylemiş 'kara toprak' tek arkadaş... Altay Taşkın |
Adımlarım
bulutlar benim gibi değil, yorulmak bilmiyorlar, onlara seslendim ama, beni yanlarına alamıyorlar, ırmaklara yalvardım, dediler bana boğulursun, tek çarem kaldı, adımlarım sağolsun. hızlı adımlarım nereye götürecek beni böyle, eriştiremeyecek dağların zirvesi, okyanusların dibine, ancak arayanlara, aradıklarıma sürükleyecek, isterim ki basacağım topraklar bana yeter demeyecek. karşılaşırsam yağmurla, o zaman alsın götürsün beni seller, susuzluğa dayanamam kesmesin yolumu çöller, yorulursa adımlarım, bırakırım kendimi fırtınalara, yapraklar gibi daha kolay varırım uzaklara. mola veremem, zamanım geçmesin doymadan, yine de ayrılamam karşılaştıklarımla tokalaşmadan, yeryüzü kağıt olsa dolduramam onu yazılarla, kuşlar haber getirirse coştururlar beni eski anılarla. rüzgarlar bastığım toprakların kokularını yayarlarsa, unutmuş olurum, hatırlarım kendilerini tanıtırlarsa, kalmışsa ayağımdaki tozlarla, selam gönderirim ben de onlara, tanımazlar ama, çıkarırlar düşününce kara kara. ömrümü hep adımlarken bitirmek isterim, yolcu değilim ben, yarım kalmasın gezim, bedenim ile erişemezsem bu mutluluğa, devam ettirsin ruhum, beni yarım kalan bu yolculuğa. Altay |
Afrika Çocukları
düğümleniyor boğazıma sevgi sözcükleri yalınayak boynu bükük umutsuz şefkat merhamet şemsiyesinden yoksun çocuklar gözümün önündeyken yaşıyor muyum yaşamak sadece yaşamaksa yalınca orada yeşermez mi umut tohumları bir el uzansa uzaya uzanan teknoloji ahtapotları kıramaz mı o paslı zincirleri yaşamaksa insanlarla niçin umutları paylaşmayalım dünya hepimize yeter artık anlaşılmalı umutsuzluk çocukların düş bayrağı olmalı çocuk çocuktur o dünya platformunda alkışlanmalı Altay Taşkın |
Ağaç
ben doğarım belki senden az yaşar belki çok yaşarım üstünde yattığım beşik... ağlarım oynadığım oyuncak... gülerim bindiğim tahterevalli... başlar aklım ermeğe elimde çanta okula başlarım okuduğum kitap kalem ve yazdığım defter... uzanırım gölgene yorgunluğum gider... ölümsüz yeşillik kuşlar kelebekler ceylanlar seni çok sever ben hergün elini öpsem hakkını ödeyemem damarlarlarından fışkırır kan canlısın hep canlı kal... Altay Taşkın |
Ağırlık
sırtıma yüklemişler boş küfeyi gelen doldurur sevincini giden doldurur kederini ağırlık bir iken on olur hedefe varmadan dermanım kesilir soluğum da yok olur Altay Taşkın |
Ağrı
Bulutludur başın karlarla kaplı Anadolu'ya bakar yaslı yaslı Zirvene erişmenin sevinciyle Nice dağcılar soğuğunu tattı Ne heybetli görünüşün var Titretir insanları bembeyaz kar Yerlisi yabancısı tanır seni Geçmişinde saklı efsaneler yatar Üstünden esen rüzgarın uğultularını Güneşle parlayan kar pırıltılarını Yansıtır Ağrı'ya tutam tutam Özlemle yaşar severler topraklarını Anadolu'nun beyazlar destanı Isınmış sana insanının kanı Senin için dikilecek bayraklar Bulutlar da sana doğanın armağanı Altay Taşkın |
Ah Dünya
gördüm... gidenler var öbür dünyaya acımak mı bir damla gözyaşı yeter gördüm... gidenler var Yaradan'ın huzuruna sevinmek mi bir tebessüm yeter geldik ki dönüyoruz eller üstünde dünya bize göre değil gönlümüz kırılır yüreğimiz sızlar biz yaşadıkça dünya yaşlandıkça... Altay Taşkın |
Akan Yaşlar
Ağlayan gözlere bir bak Neler neler söylüyor Geçmişe ümitle bakıp Geleceği unutturuyor Seni benden soran Derdime dert katan O damlalar pare pare Yılların birikmiş anısı Ela gözlerden akıyor Dertli yürekler acısı Seni benden soran Derdime dert katan Altay Taşkın |
Al Bayrak
al bayrağım açmış kollarını selamlıyor sabahı nöbeti bitmişti vatanın her karışında vardı adı barış kokuyorsa dizine bile yatırırdı düşmanı bulutlarda adın yazılıydı okur dünya insanı meydan okuyor kendini bilmezlere şamar vuruyor namerdin düşüncesine selamlıyor makamına gelen her şehidi göğsüne kazıyor unutmayacak ismini kanla yıkanıyor şehit olunca her neferi taş basmış bağrına ağlayamamış *******i o yiğit oğlu yiğit vatanın al defteri barışa susayanlara sunmuş hep şerbeti... Altay Taşkın |
Al Süsüm
asiller ağlar mı asla... yürekleri çeliktendir sende gözyaşı yok hep sevinçtendir koşarsın cepheden cepheye sırtında ter yok... yüreğinde kızıl bir aşk korkmazsın *******i ayyıldız sarılmış boynuna dalarsın onunla uykuya barışa demir attın denizde süzüle süzüle selam verirsin yedi düvele ey vatanımın al süsü toprağımın sümbülü bekle bekle... birimiz ölürse yoluna yetmiş milyon sırada ölmek için senin uğruna kıvılcımlar ateş topuna döner sana yan gözle bakana dalgalan dalgalan dalgalan bunu hakettin çoktan... Altay Taşkın |
Alimim
Dünya alimlerine saygıyla o yanan ampuller dönen tekerlekler uzaklardan gelen sesler daha daha neler ben alim değilim hepsini bilemem Alimim beyninde dolaşabilsem izin verir misin bir saniye de olsa inişli çıkışlı damarlarının üstünde kanatlanıp uçarım dünyanın çevresinde sevincimden ölsem bile yine de gam yemem... Altay Taşkın |
Anadolu
Sen bizimsin, biz senin Rüzgarın esiyor kollarının arasından Tozunu kaldırıyor altın taşlarının Sesin geliyor kulaklarımıza derinden Gelinciklerin kırmızı deniz gibi dalgalanıyor Uzun kavak dalları senin şarkını söylerken Toprağının her karışı seni sevenlerin Sana verdiği kanlarla dolu Askerlerin sert adımları söylenen marşlar Yolun göğe erenlerin yolu Adını duyurdular arşa kadar Dost yürekler sende attı, atacak Yağmurlar senin için yağıp güneşler senin için doğacak Dört bir yanın al bayraklarla Dağların, ovaların, çağlayan suların Ebediyen bizim olacak, bizimle yaşayacak. Türk Dili Dergisi Haziran 1986 Altay Taşkın |
Anahtar
yürekler hep çarpar sevdaya sevda bir dağın zirvesinde buzul olsa da yürekler sıcaktır aşka çölün sıcağında kavrulsa da yürek anahtarıdır sevginin paslanmış kapısı açılmasa da... Altay Taşkın |
Annem
Benim için güçlüklere katlandın Çoğunu şimdi anımsamıyorum Sen anlatıyorsun ben dinliyorum Hakkın çokmuş değil mi bende annem Aç kalmışsındır bazen benim için Uykusuz geçmiştir çok *******in Yığınla özveri hepsi de senden Hakkın çokmuş değil mi annem Sağlığını almışımdır elinden Bazen üzmüşümdür seni derinden Dünyayı verseler geçmezsin benden Hakkın çokmuş değil mi annem Tuttun ufuklara doğru elimden Varın yoğun sanki benim yeniden Kabul eder misin şimdi ağlasam Hakkın çokmuş değil mi annem Ömrüm yetmez yazsam yaptıklarını Anlatamam o yaşadıklarını Nasıl ödeyebilirim hakkını Hakkın çokmuş değil mi annem Kemalist Ülkü Dergisi Mart 1993 Altay Taşkın |
Araf'ta
başladım günahsızlar havuzunda kulaç atmaya ayağıma dolandı ayrık otları zehirli dikenler günahkarlar aynada tarıyordu saçlarını ellerinde kadehleri vardı şık ışıltılı davet ediyorlardı şöminelerinin sıcaklığına kayıt defterinde ilk sırayı ayırmışlardı ödülü almak kolaydı zebaninin daveti ulaşmıştı Dante taramıştı birbir yolları tanıyordu taşından duracağı durağı bize ikisi de aynı uzaklıktaydı Araf'ta başımız yukarıda düşünüyorduk gideceğimiz tarafı... Altay Taşkın |
Arnold
Avusturya'lı arkadaşım Rastgele değil ama Nasıl geliştirdin O kaslarını Lime lime olmuş; Damarlarında urgan gibi... Acımıyor kolların, Rahat kaldırıyorsun Ne gelirse önüne Oluyor sana tüy misali. Lastik gibi belin, Duvar sanki sırtın... Açılıyor nefes alınca göğsün, Rüya zannediyor herkes Ne var ki sen gerçeksin, O filmlerdeki adam, Ama olağanüstü gücüyle nefes kesen, Dünya şampiyonu Arnold'sın sen... Altay Taşkın |
Artvin
Ayak bastığım gün çok ürpermiştim, Hiç görmemiştim, dar yollar öylesine. Kahveye girdik iki arkadaş, hayret etmiştim Yoktu çayı karıştıracak kaşık, aradım nerede... Bakamıyordum efkâr lokantasından aşağı, Başım dönüyor, gözüm kararıyordu. Askerim ama, ağlayacak gibi oldum bayağı, İncecik görünen Çoruh'ta gözümü iyice korkutuyordu. Meğerse boşunaymış üzüldüğüm boşuna, Gelmiyordu aklıma artık hiçbir yer, Alışmıştım korktuğum dar virajlı yollarına, Yer etmşti zihnimde bulutlu dağlar, yeşil yaylalar. Ayrılacağım gün gelmişti- çatmıştı, Teskereydi beni buradan ayıracak olan, Öyle alışmıştım ki bu sefer, içim yanmıştı, Özlüyorum anlaşılan, çıkmaz oldun Artvin rüyalarımdan. Altay Taşkın |
Aşk
bir kıvılcımdır dünya aşığın yüreğinde okyanuslar dalgalanır sevdiğini düşleyince alabora olur sevginin gemisi heyecan doruktadır sevgi debelenince gecenin gizemi dönüşür renk cümbüşüne kaybolur uzaktaki gemi güneş ufuktan sökünce Altay Taşkın |
Aşk Sığırtmaçlığı
zamanın açlığında aşkın sığırtmaçlığına çıkmışım dağlara patikaların kıvrımından dönmüş başım çarığım yırtılmış taş batmış ayaklarıma kaplumbağayla dost olmuş ellerim soğuğun başlangıcında kavalını aldım çobanın soluğum bitmiş çalamadım ahlat çatmış kaşlarını bakışından ürktüm bakamadım kızıla boyanırken tepenin şapkası tekmelediler aşkın kahramanları yuvarlandım kayalardan kan revan içinde yaşama bakış sundurmam çökmüş yeryüzü yüzümü öpmüş şimdi görmüşüm soruyu çözmüşüm aşkın açılımı bir alıç dikeni artı hanımelinin kareköküymüş bayram mı gelmiş yüreğime hanımelinin kokusu bayılttı beni geziyorum aşkın sıcak kollarında aşk aşksa eğer hanımelinden ders alacak uzattım yanaklarımı birine öpücük birine tokat konduracak... Altay Taşkın |
Aşk Taneleri
aşkın bağına düştüm döndü durdu başım neler gördüm neler bir salkım üzüm aldı benden beni tatlıydı taneleri aşk buydu besbelli... Altay Taşkın |
Aşk=Pekmez
aşktan kaçılmaz aşk pekmezdir kazanda kaynar kaynar koyulaşır heykel yapar sizi avucunda... Altay Taşkın |
Aşkım
gecenin tutsaklığına isyan var çözemedim düşlerimi tersyüz olmuş düğümlenmiş peşine düşmüştüm elinden tutmuştum kördü adımlarken geceyi beni kıramadı sözü vardı gündüzden bulacaktı el yordamıyla kelepçenin anahtarını sözü vardı unutmadım açacaktı ayışığında kapalı aşkın kapısını... |
Aşkın Pınarı
aşkın pınarına düştüm çırpınıyorum aşk çok derinmiş yüzemiyorum aşkın yüzü soğukmuş üşüdüm aşk ateşli derlerdi demek ki rüya görmüşüm |
Ata'm
kitaplarımın ilk sayfasını açarken gülümseyen bir yüz karşımda sanki ışıldıyor mavi gözleri dimdik bir baş bakar ileri geleceğe güven sesleniyor derinden Türk öğün çalış güven emanetin cumhuriyet millete ilelebet nasıl eğilmem önünde vazifem seni anmak vatanın her yerinde günün her saatinde üzülme emanetin emin ellerde Kemalist Ülkü Dergisi Temmuz 1992 Altay Taşkın |
Ata'ya Sesleniş
Türkün Ata'sı sesleniyor: Ey Türk gençliği! Gençlik Ata'sına cevap veriyor: Birinci vazifemiz, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini İlelebet muhafaza Ve müdafaa etmektir. Ata'm gençlik seninledir, Senin sesinle Senin izindedir. Türk milleti sesleniyor: Ne mutlu Türküm diyene! Nice elli yıllar geçse de; Hissediyor seni her beş duyu, Gönüller, kalpler Seninledir, Sen rahat uyu. Altay Taşkın |
Ata Gerçeği
Ata bir güneşti doğardı her sabah Van'dan ısıtırdı Anadolu'yu ışıtırdı karanlıkları vatanı için yılmadan Ata bir güldü açardı sabahtan kokardı burcu burcu Anadolu'ya solmazdı susuzluktan Ata bir yürekti severdi insanı candan sarsılmaz iradeyle vatanı kurtarmıştı düşmandan 'Bir Türk dünyaya bedeldir' 'Her Türk de senin izindedir' Altay Taşkın |
Atatürk
Sayın Araştırmacı Dr.Faruk ELHAN'a saygılarımla Yurdunu sevip Milletiyle bütünleşen Özgürlüğe susamış Milletinin önderi Pullarda O Paralarda O Kitaplarda O Dillerde O Ellerde gezer Gözler okur Kulaklar duyar Derinden sesini Kalpler saklar Ömür boyu O'nu Barışta adı söylenir Uzun uzun Destandır Kıtalara doğru Altay Taşkın |
Atatürk Yokken
güneş ısıtır mıydı biz titrerken ay ışıtır mıydı biz karanlıktayken su kandırır mıydı biz susuzken toprak verir miydi biz açken yaşam tadılır mıydı özgürlük yokken tadıyoruz şimdi hepsinin varlığını bu vatan bizimdi ağrılarımızı dindirdi özgür yaşama ulaştırdı Atatürk hepimizi rahat uyuyoruz yatağımızda endişe yok yarınımızda Türk'ün sesini duyuracağız dünyada sen de rahat uyuyacaksın yatağında Altay Taşkın |
Atın Savaşı
atın savaşı... karanlıkların girdabına rüzgâr alsın götürsün harmandan samanını gömün gözyaşlarını kireç kuyusuna... barış suyumuza damlamasın kan bulaşmasın gözyaşı toprağımıza... kan hançerlerini kelepçeleyin han duvarlarına gül verin artık... salıncaktaki yavruya gülsün yüzü sabah güneş açtığında umut dolsun avuçlarına... |
Ay
beni gözleyen unuttuğum *******de kırılmasın yanan lambam ben unutsam da *******im onunla geçiyor ne yazık ki o çok büyük insan seçmiyor bir kuytuda olsam da gülüyor gülüyor gülüyor Altay Taşkın |
Aynam
nerede armağanlarım sözün vardı bana aynam yıllarca baktım durdum sen eskimedin aynısın hep gülüyorsun... yıllar çizgi çekmiş bana iptal etmiş gülücüklerimi hüzün alnımda hizaya girmiş saçlarımda hep kış tek kol aralığında içtimam... armağanların bunlarmış hepsini yüklendim sırtıma komutunu bekliyorum 'geriye dön! uygun adım marş'... |
Ayrılık Işığı
ayrılığın sınırlı ışığında ışıldar gözler dar gelir dünya sıkıcı karanlıktan çıkış başlar sevgi akla gelince ışık küçücüktür sevgi karanlığında sonsuzluğu hatırlatır insana ışık kandırıcıdır belki ayrılığı sevenler için orada yuvarlak bir masa üç beş sigara biraz da çay sevgi karanlığında herşey coşkuyla zaten aranan da o değil mi sınırlı değilmiş hiçbir şey Altay Taşkın |
Ayva
Dönerken eve Sıhhiye'den Birer ayva aldık Ne ekşi ne tatlı Sadece boğazımızda kaldı... Altay Taşkın |
Bahar Gelince
Tatlıdır bahar gelince Menekşelerin selâmı Fırıldak olur papatyalar Döner döner sessizce Çiğdemler borazan çalar Uzaklara duyulsun diye Yağmur duasında mantarlar Hemen cümbüşe katılmak üzere Kıpırdar toprak uykusunu almış Gözler artık hep güneşte Altay Taşkın |
Bahara
ben bahara budandım kış kaldı arkamda güneşi unutmuştum filizleniyorum salkım saçak sınav var yaza derse çalışıyorum barıştı karın beyazı güneşle toka yaptı yeşile mektup yollamıştı Altay Taşkın |
Baharın Gelişi
seyrederim baharın nazlı nazlı gelişini, gözlerim sulanır, ayırtedemem tabiatın yeşillerini, üzülecek yaşlı ağaçlar öğrenince yaşlarını, kuşların mı arıların mı dinleyim anlattıklarını. sevincinden duramıyor, daldan dala konuyor uğurböceği, esneyerek uyuşukluğunu gideriyor toprağın köstebeği, herkes birbirine müjdeliyor, sanki yeni bir dünya bulmuşlar, akan sulara selama duruyor, uzaklardan tomurcuklar. gelincik, papatya, çiğdem hepsi birbirinden güzel, koparmaya kıyamam zaten, okuyuverirler hemen gazel, yaşasınlar ömürlerinin sınuna kadar topraklarında, arayanlar aramasınlar, bulsunlar onları dallarında. Altay Taşkın |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:47 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.