![]() |
Nazan İzmirli
Sus / tum #####
sevmek susturulmaksa .....dudaklarda ......hapsettiğin sus / tum......... buzlarım eriyor sende bugünlerde, akıyor.................. deryalara............ karışıyor.............. tuzlu tuzlu dalgalarla dertleşiyor............ ıslık mı gönderirler frtınamı getiriler bilmem kalbimin sesine....... belki de suskunluğum göl dinginliğinde çekilir dağların gölgesine açtırır nilüferleri tane tane bir gün sen nilüferlerin boy attığını izlerken hüzünle sazlara balıklara susun derken beni hatırlarsın dudaklarındaki izlerimle........... sevmek susturulmaksa .....dudaklarda ......hapsettiğin..........ki o dudaklar..............özgürlük istiyor......artık............. senden............................................ .................................................. .........sana 09.01.2006-antalya Nazan İzmirli |
****Mevsimsiz****
mevsimsiz........................... ....................patladı.................. ................... kozalar..................... ................su! ! ! sun.! ! ! ................... .................kelebekler....................... . ...................................uyanacaklar.... ... 23.01.2006 Nazan İzmirli |
/////// Ne ////// çare //////
dün gece tövbeler ettim seni üzmemeye /////// ne /////// çare //////// beynim, kıvrım kıvrım seninle kalbim, beni terketmiş sen de söyle! ! ! nasıl? ? ? yeminler tutulur tövbeler bozulmaz seninle dolu ben de. ne olur! ! ! bu deli kalbi affettiğini söyle.......... 09.03.2006-antalya Nazan İzmirli |
@@@Labirent -@@@
günün yorgunluğu ....................kıvrılmış kalbime; akşam sisi çökmüş ...........................duman duman. adımlarım bedenim beynim farklı yerlerde ruhum geziniyor şehrin yitik köşelerinde. sokaklar kıvrım kıvrım beynimin içi gibi dizelerde. dönüp dönüp çıkamadığım aralara uzanan daralan anılar... buram buram kokardı çocukluğumda közde kestane her sokak köşesinde sac üzerinde döne döne.... kokular savrulmuş boğuluyor yakılıyor keşmekeşlik kale içinde kestane olsam canım acıyor... köz olsam kalbim dayanmıyor. kızgın sacda dansediyor labirent gibi bedenim beynim yüreğim keşke közde kestane kokusunu alabilseydim ve de labirentlerde kaybolabilseydim..... 04.01.2006-antalya Nazan İzmirli |
^^^^^^ Tir tir ^^^^^^^
buzullardan gülümseyen kardelenim sana gelen ^^^^^^^^ tir tir ^^^^^^^^ ^^^^^^^ üşüyen ^^^^^^^ baharlarınla ısıt beni solmasın senliğim ^^^^^sensizlikten^^^^^^ 17.01.2006-antalya |
19 Mayıs' a bakan gözler..!
Sonbahardı. Ekilmemişti henüz tarlalarımız ve bir daha ekilemeyecek gibiydi. Kara bir yel esti Mondoros'ta karıştı tarihin sayfaları. Bir millet yok olmaktaydı.Bir millet.. Bir aşiretten cihangirhane bir devlet çıkaran... Üç kıtayı altın nalıyla damgalayan bir millet... Yedi iklim öteden yankıları duyulan. Orta asya'da doğup,dört bucağa yayılan bir millet. Bir millet... Son nefesine kadar onuruyla yaşayan onuruyla can veren.... Yorgundu Anadolu. Savaşlardan,yıkılmaktan,karanlıktan bezmişti halk. Osmanlı çınarı içten içe çürümeye başlamıştı artık. Gökyüzünde,Anadolu insanının gözyaşlarını yağdıran kara bulutlar dolaşıyordu. Demir eller uzanmıştı yurdun üzerine Apansız üzerimize çöküveren bir tehlike değildi bu. Aksine yüzyıllarca tekrarlanan hatalara ve yanlış politikalara kurban edilen Anadolu insanının öyküsüydü. Bir millet yok olmaktaydı. Başımızı gökyüzüne kaldırdığımızda artık özgürlük gelmeyecekti aklımıza. Artık 'sıla 'olmayacaktı hiçbirimize. Eteklerini çekiştirirken analarımızın, Ne zaman geleceğini soracağımız babalarımız olmayacaktı. Gelinler eli kınalı kalacak,yare giden yollara türkü yakılmayacaktı. Artık umut olmayacaktı ya da hayal kuramayacaktık en güzel yarınlara dair. Artık yarınlar 'esaret ' getirecekti sadece.Yarınlar' korku, özlem ' getirecekti artık. Yarın güneş doğmayacak,ay hiç parlamayacaktı. Artık yarın olmayacaktı. Bir ağıt yakılacaktı ve vatan şairimiz Namık Kemal'in sesi yankılanacaktı tarihin derinliklerinden; 'Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini? ' Kemallerin en büyüğünden cevap yetişti; Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, Bulunur kurtaracak baht_ı kara maderini.' Bahardı. İlkbahardı. Sonsuz mavide yol alıyordu Bandırma Vapuru ağır ağır. Yavaştı hareketi, yükü ağırdı çünkü, Özgürlük taşıyordu,hürriyeti götürüyordu insanlara. Ağırdı yükü nedeni; elbette ki güvertedeki sarı saçlı kumandan değildi. Nedeni; kumandanın üzerinde bulunduğu deniz kadar büyüleyici Mavi gözlerinin gördüğü uzak ufuklardı. Öyle bir gelecek düşlüyorduki o gözler,ne eskimiş Bandırma vapuru tartabilirdi ne de vapurun altındaki derya. O mavi gözler bir Türk Devleti görüyordu; hür bir Türk devleti Kendi kendini yönetebilen bir halk. Hiçbir düşmana göz yummayan,hiç bir topluluğa kendini ezdirmeyen Ve hiç bir yaralıyı ezmeyen tek bilek, tek bir yürek. GENÇLER,GÖRÜYORDU YİNE O MAVİ GÖZLER. Çığ gibi büyüyen,artarak,sesini yükselterek ilerleyen gençler görüyordu. Vatan aşkıyla çarpan kalpler,tarihin yanılgılarını gören gözler, Yeni ve güzeli arzulayan beyinler ve geleceğe umutla bakan bilinçli bireyler görüyordu. Gençler görüyordu dudağında bir ezgi; Dağ başını duman almış Gümüş dere durmaz akar Güneş ufuktan şimdi doğar Yürüyelim arkadaşlar. Mavi birer sonsuzluk olan gözlerinde, yürüyordu gençler İşte bu marşı hep bir ağızdan, bir yürekten söyleyerek. Evet. Bu gençlere hayat vermeliydi Paşa. Yeni bir devlet kurmalı, bu genç beyinler hayat bulmalıydı. Sonra yine o mavi gözlerde kadınlar analar beliriyordu. Erkeklerin arasında değil,bu kadınlar erkeklerle kol kola yürüyor Hatta başı çekiyorlardı. Onlar da tıpkı erkeklerde olduğu gibi,gören gözlerle bakıyordu dünyaya Kendi gözleriyle! İlerliyor,ilerliyordu topluluk git gide büyüyerek, Çoğalarak yürüyordu bir milletin geleceği ata'nın gözlerinde. Gözleri uzakları görmekten yorulmuyor bu kez de gençlerin Kurulacak Türk Devleti'ni yönettiklerini görüyordu. Görüyor ve bir tebessüm yaylıyordu dudaklarına. Gözleri. Özgürlüğüne herşeyden çok değer veren milletinin gençlerinin Gerçekleştirdiği bu yeni yönetim tarzını yadırgamıyordu. Olması gerekenin de bu olduğunu biliyor ve adını saklıyordu Dudakları usulca: ' CUMHURİYET ' Biliyordu kendi yüreğinde şakımaya başlayan küçük BİR kuşun bütün Türk Gençleri'nin tüm halkın kalbinde canlanmaya başladığını, Bu kuşun bir süre sonra bu kafeste yaşamayacağını, uçmak,engin gökyüzünde kanat çırpAcağını. Tek bir hamle yeterliydi,kapağın açılmasının vakti gelmişti. İşte bu yüzden çıkmıştı yola, sadece kapağı açacaktı. Sonra kuş kendiliğinden süzülüverecekti gökyüzüne doğru. Biliyordu ki sadece başlangıç yeterliydi. Yepyeni çağdaş ve ilerici bir Türk yurdunun oluşabilmesi için. Halkında bu yürekliliği biliyordu. O sadece 'yanınızdayım ' diyecekti.'sizde benimlemisiniz? ' İlk olarak düşmanları atacaklardı yurtlarından el ele. Sonra da egemenliği kısıtlayan padişahı ve çevresini. Bundan böyle Türk halkı kendini başkasına yönettiremezdi. İçlerindeki kuş havalanmak üzereydi ve durdurak imkansızdı. Vapur. Yavaş yavaş ilerliyor,gece ağırlığını basıyordu. Oysa mavi gözlere gece inmiyor,aydınlık bir gelecekte Eşitliğin, özgürlüğün ve adı henüz söylenmeye korkulan DEMOKRASİ'nin En dorukta olduğu bir milletin yakın geleceğinde dolaşıyordu. Tan ağırırken o gözler hala orada,aynı yerde Samsun limanına bakıyordu. Güneş. Güneş doğuyordu ufuktan. Doğan güneşin ışınları bile , Mustafa Kemal'in karşı kıyıdaki Kalabalığı gören gözleri kadar parlamıyordu. Çünkü Mustafa Kemal karşıdaki coşkulu kalabalıkta GENÇLERİ görüyordu; Geleceğin aydın gençlerini. Yürüyordu gençler yeni bir Türkiye'ye doğru ata' nın gözlerinde. Ve rüzgar, Sarsılmaz Atatürk Gençliğinin kuvvetli seslerini getiriyordu kulaklarına; ' Dağ başını duman almış ' 87 yıl geçtikten sonra Samsun'da doğan güneşin ardından bugün HAYKIRIYORUM........ EGEMENLİK MİLLETİNDİR. YANİ BENİM. NE KİMSEYLE PAYLAŞMAK GEÇER AKLIMDAN, NE DE BİRİSİNE DEVRETMEK. TEK BİR ŞEY GEÇER AKLIMDAN: NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE, NE MUTLU ATATÜRK'Ü OLAN MİLLETİME...! 19.05.2006-antalya Tarih öğretmeni Sn.Nuran YEŞİLYURT Nazan İzmirli |
Aciz ruhlar
kalemleri kırılırken barışla, aşkla..... yazık...! ruhları aciz rumuzlar altında kalanlara..... 03.12.2006-kaş/kal- aciz ruhlar Nazan İzmirli |
Ada'ya göç
kadın, eli yüreğinde kaldı her gece adaya baktı durdu kıyısında tekne ışığı bir yanıyor bir sönüyor ayın gölgesinde. bilirsiniz adaları anafor,akıntı sürüklerde rakıya meze derken meze olursunuz bilinmezlere. dua; avuçları havada kaldı kadının topla dedi ağları yüreği dalga dalga deniz suyuydu içini acıtan tuz'dan ağu göz pınarlarında. çıktı, rüzgar ve dalga sürükledi tekneyi göç başladı ada'ya balıkçı yoktu artık bu öykünün sonunda. kadın, yine yalnız, zaten hep yalnızdı yarımada dostu oldu kalan ömrünün yosun tutmuş kıyılarında. 07.12.2006-ant/kaş/kal- Nazan İzmirli |
Ada'ya özlem
ben, erişilmezleri özlerim sevdalarımda. o yüzden; yüzmeyi öğrendim kavuşmak adına sana kumsal ben ada sen var mı..? bizi kavuşturacak denizden başka seven. 01.11.2006-kaş/kalkan Nazan İzmirli |
Ada 'da adam
istemesem kopmazdım karadan dedi; ada ' da adam.! bana yetiyor, güneş ve su bıraksanız da hazzına varsam. Nazan İzmirli |
Ada -1-
naz yapacaktım gözümü açtım mahmur ada, ada'm, adamım güneş ışıl ışıldı bedeninde mavi turuncu ısındım almıştın avucuna ada'nı tüm kalbinle yine kırıldım boşver; benim hırçınlığım kendime görünce seni herşeyi unuttum 24.11.06-kaş /kalkan Nazan İzmirli |
Ada -2-
bakışamadık günlerdir konuşamadık saatlerce sessizce gece bin ışıkken gövdende karartma ruhunu öfkeli dalgalar gri bulutlarla özlem rüzgarlarım yollarında beynim söz verdi ruhuma ada'nı yalnız bırakma bir gizdi bu bekleyiş bu buluşma sabahlamak akşamlamak tuzlu bir camda çatlak dudakla aramız bir deniz mili yakınken dokunamamak yalnızlığa sabrının dayanılmazlığı silinmeliydi beynimden işte..! o zaman hak ederdim seni bakmaktan öte konuşmaktan öte tek hece ada, ruhum aşkım sevim derken.....ben.... ada; ben olurdum erdemliğin iliklerimde. 13.01.2007-ant-kalkan-ada- Nazan İzmirli |
Ada
terkedilmişliğin unutulmuşluğun yalnızlığın adı, ........a ...........d ..............a ben olsa. deniz sensen. terkedilelim zamana.....! 04.05.2006-ant-ceneviz- ada- Nazan İzmirli |
Ada olmak
ada olmak zor iştir tek başına savaşmak yokluğun pahasına 02.11.2006-kaş/kalkan Nazan İzmirli |
Adam -1-
isyanlar sadece sözlerde öyle bir sevgi ki yürekte sığmaz kabaran göğsüne avuçda bir çimdik toprak; doğuşu yaşamı ölümü anlatacak. 04.05.2006-ant-bir çimdik toprak Nazan İzmirli |
Adam - 2 -
gurur değildi dile getiremediği sevginin ötesiydi ulaşmak istediği ölümsüzleşmeliydi toprak gibi sevgi. o zaman doğarken yaşarken ölürken bakışlarında taşırdı sevgiyi adam. 22.11.06-kaş/kalkan -adam - Nazan İzmirli |
Adamım - 1 -
aysız .........yıldızsız ........................sessiz geceye inat...! adamım, gülümseyen kuşların senfonisinde güneş perdeyi araladı aralayacak. 04.05.06-ant-adamım -1- Nazan İzmirli |
Adamım - 2 -
burgu burgu sarmalanmış bedene topraktan bir yılan kıvrılarak gelmekte adamım, başı dik mavilere göz bebekleri lila erguvanların aksinden kalma. 04.05.06-ant-adamım-2- Nazan İzmirli |
Adamım - 3 -
ruhdaki çocuk kaç kırk daha yaşayacak bu beden bu yüreği ne kadar taşıyacak bırak...! sevdalım adamım ela gözler mavi ufuklara sedeften yelken açacak. 04.05.06-ant-adamım-3- Nazan İzmirli |
Adamım - 4 -
dil lal gözler kör olsa adamım, sevdama aşkı tenim anlatsa 04.05.06-adamım-4- Nazan İzmirli |
Adamım - 6 -
hani vardırya çekişir çekişirde çıkmazya nasıl zordur o an seni özlediğim her an korkmaz yolunda olmaktan sarplarında kalmaktan gölgen gücümdür anılardan sensiz kalmam bu can beni bırakmadan sevdan içimde saklı kaldı adamım. 13.03.2007-ant-kalkan- Nazan İzmirli |
Adamım - 5 -
tenin kokunla tenimde, sevdamı anlatmaya an kala, sevdan içimde gizli kaldı adamım. sevda nasıl anlatılırsa, ince bir iğne ile nakış nakış işlendin içime adamım. şeffaf bir cam gibi evirdin çevirdin renklerle bezedin gökkuşağına dönüştü sevdamız adamım. 07.05.2006- ank -Adamım - 5 - Nazan İzmirli |
Adı rüzgar olan
sessizliğindeyim sessizliğin yani; seninleyim. önce, bir yaban arısı vızladı durdu aldırmadım gitti gelin tacına kondu gevenli. sonra, güneş bulutla aldattı beni, kıvrıldım küskün, uykuma soyundum o an, tir tir oldu içim, bedenim seninleyim. örgüden kurtulmuş iki tel saç yanağıma dokundu, yorgundu. küskün üşümüşlüğüme sığındı. sendin o tir tir yüreğimi avuçlayan adı rüzgar olan. 09.09.2006-ant- Nazan İzmirli |
Adım adım
Adım adım sana gelmek istiyorum şu koca deryanın üzerinde martı kanatlarında yürümek yürümek istiyorum............... hiç korkmuyorum biliyormusun! sevmek....... varsa yüreğinde boğulmassın engin sevgi denizlerinde adım adım sana gelmek istiyorum çabalamak, emeklemek ve sonra martı kanatlarında uçarak................. sana gelmek istiyorum Nazan İzmirli 24.11.2005-antalya Nazan İzmirli |
Adsız bir kuşum
Rüzgarın önüne kattığı Sırılsıklam adsız bir Kuşum.... Kanatlarım kırılmadan Duy beni.... Süzülürken gökyüzünde Bulutlar şahidim! Seni ne çooooooooook SEVDİĞİME................... 02.10.05-antalya Nazan İzmirli |
Ağlama!
ne varsa benden arda kalan gel gör, gel gör ve ağlama! sensizlikten............. koca bedenimden, ne bir zerre buhar ne bir damla yaş ne de bir parça kül toprağa kalan ölmeden ecele son nefesi vermeden bir beyaz güvercin geldi, tam şurama böğrüme konan öyle söküp aldı ki onu benden o an bedenim ona eş,bir kuş oldu ardından yol alan ağlama! beni sensiz bıraktın yüreğim acılarda feryatlarım ayyuk da sensizlikten yanaydı inanmadın kabullenmedin ne kadar sevgisizmişsinki sevgimi göremedin an be an seni yaşamak istedim uzaklardaydın özlemin derya oldu büyüdü kavuşamadım kokun, tenin, bakışın hayal oldu hatırlayamadım tebessümlerini hissettim hissettim gülümsedim gülümsedim seni çok ama çok özledim. sesini duymak istedim rüzgarlara karşı yürüdüm. dev dalgalara saldım bedenimi kavak yellerini dinledim bulamadım sesindeki ahengi söndüremedim yüreğimdeki alevi sabah güneşim benim şafak vakti beklerken tanyelini doğan günle görmek geldiğini işte o an olan oldu tanyelinin içinde gördüm seni kuşların şakıyor sabahlarıma hangi yana baksam sen.... sendin sendin alıp götüren beni ardından yol aldığım ağlama! ne sana kavuşabildim ne sesini duyabildim bildiğim o senin özgür bıraktığın kuşundu kaçıp gelen beni alıp götüren ağlama! her an seninleyim artık özlemsiz..... bekleyişsiz..... doyumsuz......... dokunduğun her kuş da parmaklarının ucun da baktığın her toprak da öptüğün her dudak da ağlama! ....... 31.01.2006-antalya Nazan İzmirli |
Akdeniz sabahları
kulaçlarım yetersiz çığlıklarımı aşmaya boğuluyor boğuluyorum özlemlerinle mavi masmavi akdeniz sabahlarında 27.06.2006-ant-lara-akdeniz sabahları- Nazan İzmirli |
Alın yazım* * * * *
aynayla barışıksan aksini yaşarsın görsen. her yeni gün alın yazını okursun çizgilerinden. altın uclu bir kalem sedef kaplama kemikten ışık saçan ellerde tutulmuş alın yazıma seni yazmak için yeniden. kaçınmak imkansız süslemesi bize düştü beş yıldız verebilirsin bu yazıya bugünden..... anlıma yazılmış en güzel yazısın her çizgimde gezinen. 24.03.06-ant-alın yazım***** Nazan İzmirli |
Allah için
sihirli bir değnek olsam. Allah için, can alanlara ışınlansam. 23.06.2006-ant-Allah için- Nazan İzmirli |
Altın senin asil tarihindi kültür kokan.
dünyanın yedi harikasından birisin adın yazıldı gökkubbeye altınla ne savaşlar edildi uğruna ne kanlar döküldü boğaz suların morardı karadenizden marmaraya. Fatih Sultan Mehmet fetih bayrağını surlarda dalgalandırana kadar ne yangınlar söndürdü tulumbacılar, dar sokaklarında. sırtın dayanmış karadenize kucağında marmara, adalar hayranlığında. kavuşmak için, sana muhtaç olan avrupa ile asyanın hasreti bitti köprülerin yapıldıkça. birinci dünya savaşı ilk imzayı attırdı sana; İstanbul anlaşmasında. ardından balkan savaşları sonrası Londra ve Lodos anlaşmaları çizdi batıyla sınırlarını. bir reform adına ev sahipliği yaptın birçok yeniliğe evrensel boyutta. sanayileşmeyi koca Osmanlı ile başlattın, egemenliğini kısa sürede belirleyip ortaya koydun cesur yüreğinle. surların, kalelerin içinde bir gizemin vardı lalelerin , sarayların bahçelerinden koparılıp nadide vazolarda susuz kalan zamanda. ardından Cumhuriyeti yaşayan ilksin dalga dalga. Süveyş kanalının savaşlara yenik düşmesi açtı ticaret yollarını sana sonuna kadar. önüne geçilmez oldu büyümenin göç aldıkça, taşı toprağı altın diye anıldıkça. oysa ; altın senin asil tarihindi kültür kokan. gökyüzünde, denizin her mavi çizgisinde güneşin kızıllığı yansıdıkça haliçe ince ince sarayların aksini taşıdıkça boğaz suları yüreğimiz burulmalı düğüm düğüm olmalı galata kulesinden İSTANBUL ' da gezindikçe. NAZAN İZMİRLİ- 23.04.2006- Nazan İzmirli |
Altıncı his -1-
gözlerim, uykuya doymamış mavilerin derinlerinde durgun, berrak, avuçlayabileceğim kadar yakın çakıl taşları, kumlar. kalbim, avuçlarımdan önde atlıyor öpülesi dalgalarda uyuyan turkuaz bir taşa. gözlerim, gözlerim bakıyor sana. gözlerin ela, gözlerin doğa, gözlerinde ben. buluşuyor bir turkuaz taşta. seni, çok yakınımda hissediyorum seni. sezgilerim güçlüdür, bu defa yanıltmak istiyorum altıncı hissimi. kokun, sabah sarhoşluğunda her yanımda, tıs yok halbuki havada. sesin, usul..! usul..! sokuluyor uyuyan dalganın koynuna, çağlayan coşkusuyla çınlıyor kulaklarımda. yanakların, al.. al.. öpülesi. dudakların, gülümsüyor dudaklarımda.. içim, içim,sıkılıyor içim. bir alev bir alev havada, bu seher vakti istiyorum, yağmur yağsa. yağsa yağmur hiç durmamalıca. karışsa kum,çakıl uyansa dalgalar en hırçınlığıyla gelse dağların, çağıl çağıl tatlı suları çarpsa turkuaz taşa altıncı hissim............? çooook çok yakınımda. 20.05.2006-antalya-lara kumsalı -06.15- altıncı his - Nazan İzmirli |
Altıncı his -2-
altıncı his, bastığım toprak soluklandığım hava kilitlendiğim engin sularda...... 03.07.2006-çıralı- Nazan İzmirli |
Altıncı his - 3 -
ulu çamlar omuz omuza avuç açmışlar ulu tanrıya...... altıncı his..! bulutlarla.........ağlamakta. 23.07.2006-ant-altıncı his -3 - Nazan İzmirli |
Ana olmak
etten kemiktendi, herkez gibi bedenin. kamile ermiş, taştı yüreğin. üç ışık sundun bana, yontulmalısın dedin yaşadıkça. henüz olgunlaşmadı meyvelerim dalında. her sabah, inanarak güneşi doğuruyorum hayatıma. beslemeye çalışıyorum ruhumu; ................güzellik, .............................kuvvet, ve de .........................................akılla. ana olmak; en zor haz anlamalıydım bakışlarında... 13.05.2007-kalkan-ant- Nazan İzmirli |
Anam
anam benim, bilmezdim göçmen kuşu olmadan hasret sen kokmadan ayrılıkların mızrağını bugün anneler günü içim buruk gözüm yaşlı beni dünyaya getiren anam uzaklarda beni ana yapan yavrum uzaklarda attım kendimi doğanın kucağına yeşil çimler,kır çiçekleri özlem kokar yaban gülleri bulutlar ağlamaklı yanlızlığıma güneş ısıtmaz üşüyen yüreğimi Dalgalar hasretimi anlatıyor hırçınca kükrüyor kıyılarda sakalar çılgınca ötüşüyor yüreğime devrik bir söğüdün dalında anam yarim dört bir yanımda anam dedi bir ses ruhumu okşarcasına elinde bir manisa lalesi sokuldu yanıma sevgiye muhtaçcasına... 2002-mayıs-antalya Nazan İzmirli |
Anneme mektup
kaç bahar geçti ısırgan sızısı toprağında yüzüm. gözlerim, ellerim hissiz. biliyordum, beklediğin tek mektubumdu benim. neden bahsedecektim sana sensiz kahkahalar yalandı bana. hatırlarsın en çok güldüğüm, muzipliklerindi, hani birgün kardan adam olmuştun bıyıkların donmuştu ya. görmedim gözyaşını sitemsiz di dudakların. şimdi, her sandığı açışta hepsi orada bakıyor yine espirili tiril tiril oyalarda. bir zaman tüneli oluyorsun zor anlarımda, koşuyor kosuyorum kan revan kaldığımda; bir sıcak el saçlarımda eşsiz bir dudak değiyor yanaklarıma. nedir; sana sınırsız güç veren sonsuza dek süren, her solgunluğumda beni çiçeklere bezeyen. söyle; sen kimle dertleşirsin annem...! 01.04.2007-anneme mektup- Nazan İzmirli |
Ard Arda
herşey ard arda kovalamacada doğum büyümeyle büyüme gelişmeyle sorular cevaplarla yaşam zamanla kovalamacada zaman kayarken tabanlarımdan yorgun buz pistinde dansetmek zamana nisbet sonra diz çöküp,gitme; demek mi yoksa! kovalamacada önden koşmak mı zamana Nazan İzmirli-26.10.2005-antalya Nazan İzmirli |
Arka yüz -1-
şöyle uzandım şehre adım adım gezip keşfetmeye. şaştım kaldım doğrusu elimin üstü ile avucum kadar yakın tersliğe. her kare damarlarımda düğüm düğüm üstüne. içinde kaybolmak geri dönmek istemediğim cennet bu mu kan revan içinde. yok oluşunun resmini gökdelenlerden izlemek filimmiş meğer yeşil, esir olmuş bir kere teknolojiye direnmek istesede boş yere hormonsuz nefesi kesiliyor herşey kokuşmuş çöplüklerde. ey! yeşil kızıla boyadın tenimi yüzümde bir gülümsemeki zoraki... o güzel caddeler ihtişamlı mimariler ışıl ışıl vitrinlerin arka yüzünde kan gövdede yeşil bitmekte......... ya! yeşil umutları olan çocuklar..... onlar arka yüzün en derinlerinde neon ışıklı vitrinlerin arkasındaki yırtık, dökük, kırık döküntüyü anımsatan düşlerde kim kimi kazanmalı kaybeden kim kazanan kim anlayamadan. bir gerçek var ki henüz uzandığım uzanamadığım şehrin bin bir köşesinde duygularım savaşmayı beklemekde....... 01.03.2006-antalya 'şehre uzandıkça açılan yaralarım derinleşecek biliyorum, yinede gezeceğim ve de paylaşacağım sizlerle' Nazan İzmirli |
Aşk'a dair
Bir çok söz yazılmış,çizilmiş aşk'a dair Delicesine tutkular yaşanmış aşk'a dair Ölümsüz olsun istenmiş ömür boyu Aşkın tadına doymak için Ancak yanlış aşk'lar seçilmiş, Aşkı ölümsüzleştirmek için Aşık olmak, doğaya ve onun sonsuzluğuna Aşık olmak, havaya suya ve yaradanına Aşık olmak, bir rüya gibi karşılıksız dostluklara İşte o zaman AŞK'lar ölümsüzleşir doyasıya......... 14.02.99-antalya |
Aşk bebeği
içimde ne varsa aşk'a dair ölümsüzleşti bir tutam toprakta. sevi tohumlarım serpildi, yeşerir mevsimsiz baharlara. bir bebek doğdu bugün adını sen koydum minik bir serçe kadar. göğsüme konuyor iliklerime işliyor içinde aşk'a dair ne varsa. gülüşü sen, gamzeleri ben, kokusu teninden eser. kaybettim izini aşkım, altıncı hissinle kabarırsa yüreğin gel. gel ki! gör aşk'a dair ne varsa benden sana. keşki; hep aşk, suya yazılıp toprakla karılsa izleri ati ruhu sonsuz olsa. 15.12.2006-ant/kaş/kal- Nazan İzmirli |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:56 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.