![]() |
Süleyman Karacabey
Acı Ayrılığın
Kasımın lapa lapa kar yağan ayazında Gözlerin kahverengi baharı yaşıyor Bir zeybek narası kadar özgür duyguların Bir sevda şarkısı gibi attığın kahkahaların Dışarıda hükümran soğuğa inat sıcaklığın. Bu soğuk mevsimde çekilmiyor ayrılığın Sen sabırlı sevda hasretimin vefal kadını Akrep gibi sokar hep sensiz hasret yokluğun Dışarıdaki vuslata inat senin acı ayrılığın. Kasımın bu ayaza çekmiş karlı gününde Temmuz güneşi sıcaklığında yakıyor gözlerin Yüzünde kumral baharın sıcaklığını görüyorum Dışarıdaki kışa inat yakıyor senin ayrılığın. Yaşanmamış baharı yaşıyor senli duygularım Özlemin gözlerimden akıyor uç beş damla yaş ile Yağan yağmurla, karla eriyor tüm umutlarım Vuslata sevdaya inat yakıyor senin ayrılığın. Dışarıda hicran yağmuru yağıyor yine Hatıralarıyın hüznüyle yorgun düşüyor gözlerim Renkler armonisinde sevda şarkıları dinliyorum Kadere inat ayrılığın acısı yüreğimde dinsin diye. Sanki baharı nefesinde yaşıyorum gülüm Kışlar konan yüreğimin seni andığı zamanda Bir efe bir zeybek narasıdır duyulan kulağımda Geleceğe inat hep seni mazimde arıyorum. Sen sabırlı sevda hasretimin erişilmez kadını Sen manolyalar lavantalar arasında açan gülüm Sen karanlık *******imde doğan Temmuz güneşim Gel artık gel de bitsin sana olan bu hasretim. Süleyman Karacabey |
Ağlarım Senin İçin
Eskimiş köhne odamda ağır ağır çayımı yudumlarken Birden sen geldin aklıma kuytulaşmış gönlüme Alıp götürdü beni hislerim hiç tanımadığım yerlere Azap dolu saatlerden kurtulup bir hicran bahçesine. Orada zaman benimle su gibi akıp gitmekte Güllerle bezenmiş salıncakta sallanıp Kalbimin saplanan ok gibi ciğerimi parçalamakta Ve zamanın akışı içerisinde bende çılgın hislerimle. Kaybolduğu an hislerimin birden bire Çayım soğumuş,gözlerimse nemli bende Hüzün kaplar yüreğimi kalkamam yerimden Ve ben hep ağların senin için gülüm derinden. Süleyman Karacabey |
Ağlıyacağım
Yağmurun dolaşıyor tuzu nemiyle gözlerimde Akıyor bitmeyen ayrılıkların ilke ırmağı Bir sarı çiçek durmaksızın kanıyor mendilimde Anlıyormusun bana bıraktığın yalnızlığı Bu hasret dolu *******i öldüreceğim Ayrılık şarkılarını tek tek kurşuna dizeceğim Ve seni benden ayırdığı için Kaderimi kaderimi mahkemeye vereceğim. Sen gittin bütün yollara düşman oldum Düşman oldum sensiz geçen tüm yıllara Sevdiğini arayan çoşkun ırmaklar gibi Dokunsalar dokunsalar ağlıyacağım. Süleyman Karacabey |
Ak sevda bakışlım
Hilal kaşlım, ak sevda bakışlım Bir ızdırap ki senin ayrılığın, Issız ******* gibi soğuk ve yalnız Senin hasretinde ve yokluğunda. Yalnız bırakıp gittiğin andan beri, Akıyor ayrılıkların bitmeyen ilke ırmağı, Bir sarı çiçek durmaksızın kanıyor mendilimde, Öksüz-yetim çocuklar gibi hep garip garip. Ay ezelden küsmüş bakmıyor güneşe, Düşünceler alabora oldu asla dinmiyor, Bir yaban gülü hoyrat hoyrat kokuyor yine, Senin yokluğunda günler bitmek bilmiyor. Güneş yüzlüm. Ak sevda bakışlım, Sensiz kırlarda çiçekler açmıyor, Rüzgar esmiyor,dereler çağlamıyor, Senin yokluğunda kuşlar bile ötmüyor. Sazlar başka telde.sözler başka dilde, Divane gönlüm her zaman hasretinde, Bir sevda şarkısı duyulmaz oldu bu illerde, Senin yokluğunda deli gönlüm oldu virane. Sıla; sıla öyle bir duygudur ki bilene, Buram buram kokar insanın taa ciğerinde, Hasret; hasret öyle bir sevdanın adıdır ki, Konuşturur yaratılıştan lal olmuş dilleri. Azabiyem; hasretinle lime lime gönlüm Ömür tezgahında sevdan ile dokundum, Nakış nakış işlendim senin ile örüldüm, Senin yokluğunda ezildim,büzüldüm ve çürüdüm. Süleyman Karacabey |
Alırmısın selamımı efendim.
Ey alemlere rahmet olan canım efendim Senden şefaat bekler bu kemter ümmetin Esen yellerle hep gönderirim salavat-ı Lutfedip te alırmısın selamımı. Bilmem kaçınçı ağlayışım sensiz *******de Hep çaresiz hep hüzne şayan bir şekilde Hasretim daim yakar içimi katre katre Göz yaşlarımla göndersem alırmısın selamımı Sensizliğinle muzdarip şu yaban ellerde Kelimeler çaresiz tıkanıp kalır dilimde Güller hep garip sensiz şimdi mevsimlerde Garip ümmetinden kerem ile alırmısın selamımı Canım,Cananım,hasretim, efendim İdrake sığmazsın,vasfını anlatamaz kelamım Ravzana yöneldim aşkınla kor gibi yandım efendim Aşkınla Yanan şu gönlümden verdiğim selamı alırmısın. Divane gönlüme nakış nakış işledim sevgini Şefaat et ey nebi sevindir şu garip ümmetini Azabiyem aşkına verdim tüm cismimi Vuslata eripte versem acep alırmısın selamımı. Süleyman Karacabey |
Allahı bul
Varlıkta yok ol Yoklukta onu bul Bulda bul onu bul O Allah azze ve celle Karanlıkta kaybol Kaybolup nuru bul Bulda bul nur”u bul Nur Allah azze ve celle. Yolunu bul ve tut Yolunda allahı bul Bulda bul allahı bul Yol Allahın yoludur. Süleyman Karacabey |
Allahu Ekber
Bilirim ki hayal yollarım umuda gider Umuda giden yollarım duadan geçer Dua ki rabbime havalesiz gider Diyelim hep bir ağızdan Allahu Ekber Süleyman Karacabey |
Anam
Toprağa yağmur gibi Hasrete Vuslat gibi Kuruyan dudağa su gibi Vatana bayrak gibisin anam Bebeğe beşiksin Eşine nazlı canansın Gözümde hep meleksin Bülbüle gül gibisin anam. şefkatin kaynağısın Mutluluklar otağısın Bana cennet sancağısın Her çiçekten bal gibisin anam. Yüreğin büyüktür senin iyi olursam; güler gözlerin Acırsam; sızlar her yerin Başımda tacımsın sen anam. Süleyman KARACABEY (Azabi) Süleyman Karacabey |
Artık çok geç
Bir gün saçlarına aklar düştüğünde Anlarsın ki her şey fani, artık çok geç Geri dönmek yok artık, son dönemeç Her şeye yeniden başlamak için çok geç Zaman su misali akıp gider ömür ırmağında Kimi zaman çağlar,kimi zaman durulur yatağında Şöyle dönüp arkana bir baktığında Yamadığını yaşamak istersin ama artık çok geç. Nerede o çiğdem çiçek toplayıp seğirttiğin günler Pembe bulutlarla dans edip kahkaha attığın günler Gelecek kaygısı olmadan hoyrat gezdiğin yıllar Zamanı yeniden yaşamak istersin ama artık çok geç Süleyman Karacabey |
Ataya Selam Var
Uçun kuşlar uçun bir bağ-ı gülizara Sevginin bol olup taştığı yere Bendende selam söyleyin Mustafa Kemale Yaktığı ışık yanıyor Azerbaycan da,Gence de Kazakistan dan,Türkmenistan dan geçip, Kars’ı Erzurum’u Van ı yüksekten uçup Selam söyleyin bendende Ankara’ya varıp Huzurda selama durup ta görün kuşlar. Masmavi gözlerine bakıp,saçlarında dalgalanın Hindistan’ın pakistan’ın aldığı ışıktan alın Anadolumun dualarını Mustafa Kemalle sarıp Bize doğru konmadan getirin kuşlar. Biz Türk’üz bayrağımız ay yıldızlı hilal Yeminimiz Atamızdan “Ya ölüm ya istiklal” Kırgız,Başkurt,Azerbaycan-Nahcivan Haydin hep bir ağızdan, Selam sana büyük ATAM Süleyman Karacabey |
Avrupaya
Bazen Oğuz bazen Türkmen boyundanım Her zaman hazır,Vatana fedadır canım Bir bütünüm yok bende ayrım gayrım İnadına Türk üm İnadına Müslüman Bizi parçalayıp yutmak kolaymı sanırsınız Üç Beş soysuza çıkarlarınız için inandınız Bumuydu sizin adamlığınız bumuydu Avrupanız. İnadına Türk üm inadına Müslüman. Uysallığımıza aldanma Sizden korkmuyoruz Maziye dönüpte bakın aslınız kim iyi biliyoruz Adam gibi adam olun başka bişey istemiyoruz İnadına Türk üm İnadına Müslüman. Azabiyem; Huzur dolsun dünya budur uğraşım Yurtta barış Cihanda barış benim amacım Hem Türk Hem Müslüman olmaksa suçum İnadına Türk üm İnadına Müslümanım Elhamdülillah Süleyman Karacabey |
Azapbaşım
Bir çığlık, bir çığlık daha kopuyor yüreğimden İçim yanıyor,ciğerim parça parça oluyor hemen Bir başka acı bir başka nağme duyuyorum o an Adın söylendiği an hasretin depreşiyor AZABBAŞIM. Baba ocağım, dede ocağım ata yadigarımsın Vefasız oldum sana,sen yine vefakarsın Gezsemde dünyayı varacağım son durağımsın Adın andığım an hasretim depreşiyor AZAPBAŞIM Otağın Kurulmuş ezelden ihtişamınla kale önünde Mekan oldun tabiata güle çiçeğe tüm güzelliğe Yüce Mevlam nasip ederse eğer gelirim bağrına Adını andığım an hasretim depreşiyor AZAPBAŞIM. Doya doya bir nefes almak isterim havandan Billur gibi akan çeşmenden güzelim soğuk sularından Kana kana içsem canım kuzayın pınarından Adın andığım an içim titriyor ZAPBAŞIM. KARACABEY in yazarım kalemimde defterimde seni Özledim ormanında meşeyi bahçendeki meyveyi Gönlümde saraylar yaptırdım oturttum seni baş köşeye Selamların en güzeliyle selamlarım AZAPBAŞIM seni. Süleyman Karacabey |
Bak her şey Allah dedirtir.
Bak yere göğe aya ve yıldıza Gözüyün görebildiği her yere Ana baba ve çocuğa Her şey onu öğretir Her şey ALLAH dedirtir. Yerde gezen karıncaya Gökte uçan kuşa kelebeğe Aklıyın estiği her yere bak Her şey onu öğretir Her şey ALLAH dedirtir. Bak kalbiyin atışına gözüyün ferine Damarında dolaşan asil kana bak Doğa deniz ve güneşe bak Her şey onu öğretir Her şey ALLAH dedirtir. Süleyman Karacabey |
Ben O yum
Yazıya değil söze Güzele değil öze bak Her mısrada bir uyum Uyum içinde yudum yudum Nakış nakış işlendi ruhum Mana ne ise işte ben o yum Kırata değil sanata Hayale değil gerçeğe bak Her dizede bir sır Doğurgandır sanat değil kısır Özümü aşkım size anlatır Ruhum size şiirimle katılır Her mısrada bir uyum Uyum içinde yudum yudum Hayat içinde akan suyum Mana ne ise işte ben o yum. Süleyman Karacabey |
Bendeki Hayat
Pençesini takmış bana hayat Zehirli ağ içinde akrep misali Kin dolu zehir kusuyor Izdırap,çile bendeki hayat. Dalım, kolum kökten kırık Tutacak elim kolum kalmadı Demir kapılar ardında bir çığlık Mahpus bendeki çileli hayat. Süleyman Karacabey |
Bilesin Ey Yar
Biliyorum Hayal artık sana kavuşmam Bir ömür hasret kalacağım Doyumsuz sevdana Rüzgarlarla gelir belki Sana olan özlem nefeslerim Kim bilir kaçıncı akşam Misafir olurum rüyalarına Yasemen kokularında koklarım Gelen her mevsimde ararım seni Hasret bıraktın beni tüm zamana Vuslatı düşümde gördüm dün yine Sen beyaz güvercin gibi kollarımda Uçtuk bir nefes diyar diyar Hasretin yaktı içimi kor ateşlerde Bir bardam su içtim Yangınım sönsün diye Yanan yüreğime kar etmedi Yine özlem yine yokluğun var içimde Biliyorum Bir ömür taşıyacağım içimde Sevdam sana ebedi bilesin ey yar. Süleyman Karacabey |
Bir Gecem
Gecenin koyulaşmış geç saatlerinde Kapanmak üzereyken göz kapaklarım Kurşun misali çöktü üzerime yorgunluk Ve birden sen geldin gözlerimin önüne Bir çocuk uykusu gibi olan hafif uykum kaçtı Gözlerimde uyku yokmuş gibi açıldı göz kapaklarım İrkildim yerimden doğruldum aniden ayak üstü Prangasız mahkum gibiydi o an düşüncelerim Alıp kağıdı kalemi elime bir şeyler karaladım Sen ister şiir de ister hikaye ama bence karalamaca Gecenin koyulaşan karanlıklarıyla beraber Hani insan yatağa koymak ister ya vücudunu Hani bazen iç aleminde dipsiz helezonlar çizilirya Fırtınalar kasırgalar koparya duygularında İşte öyle bir saati yaşamaktaydım bende Gecenin koyulaşan geç saatlerini yaşıyordum Bazen kızmak öfkelenmek ister ya insan Elinde olmadan hatta sarsar incitirsin ya yüreğini Sonra duyguların en ateşli öfkesini yatıştırır ya insanın İşte dün gece öyle zamanı yaşadım geç saatlerde Ilık bir iklimin engin vadilerinde dolaştı hislerim Yaratılıştan gelme bu duygu,fıtrattan olsa gerek Hani yakalayamadığın göremediğin cinsten bir şey Adını koyamazsın çoğu zaman sır olur kendince Bazen da yüreğimden gelen bir gelenektir bu bana Hoş görünün fedakarlığın iksiridir Aşk Seni senden beni benden yunusu tenden alan Aşk Bazen nefret ettiğin adama duyduğun Aşk Bazen ulaşılması zor Afrodit’e duyduğun Aşk Fark etmez yeter ki filizlensin yüreğinde insanın Kimi zaman hasrete duyulan ölümsüz Aşk Kimi zaman hayale bağlanan imkansız Aşk Oof of bilmem nereden geldi bu saatte aklıma Gecenin koyulaşan,saatin tik tak ın dan başka Hiçbir fısıltı yok sadece duyulan saat sensinden başka Ah eşsiz sadık dostum sigaram birde sensin yanımda Dudaklarımın arasından kaybolan koyu bulut rüzgarı gibi dökülen sigaram Lekesiz gök kubbeyi efkarımla ağartırken En duru duygularım beynimde fırtınalar koparıyor Gecenin koyulaşan geç saatinde yine Birden perdenin açık yerinde dışarısı göründü gözüme Kesif bir sisteki karanlığın arasından odama geliyordu Huzmeliyordu içeriyi fersiz ışık kümeleri Sökülmekteydi artık gök yüzünden bes belli Ve ben ve ben geceyi sabaha çevirdim dün gece El değmemiş acılarla dolu gönlümde Hep seni hep seni düşündüm biliyor musun Gece den sabaha kadar yalnız seni düşündüm Ve bir uykusuz gecem daha böyle geçti sabaha kadar Süleyman Karacabey |
Bir isyandır bu- (3)
Bir isyandır bu Allahı unutup şeytana uyanlara Saç uzatıpta erkek gibi gezenlere Soyunu unutup avrupaya özenenlere Ceddini inkar edip eleştirenlere. Bir isyandır bu Tok gezipte acın halini bilmeyenlere Zengin iken garip edebiyatı yapanlara Yoksul olupta sükse yapanlara Moda deyip baldır bacak açanlara Bir isyandır bu Ar namus tanımayanlara Milletin namusuna bakanlara Nefsinden emir alanlara Kimliğini unutup kaybolanlara. Süleyman Karacabey |
Bir isyandır bu-(1)
Bir isyandır bu Kara talihin tecellisine Adaletsiz düzenin çarkına Yetim hakkını yiyenlere Kimsesize tekme atanlara Bir isyandır bu Katılaşmış taş kalplilere İnsan kisvesine bürünenlere İnsan olduğundan utananlara İnsana insan gibi bakmayanlara Aç bebeği doyurmayanlara Bir isyandır bu Bayrağıma göz dikenlere Vatanımı bölme gayretindekilere Avrupa sevdasına yanıp tutuşup Milletin değerlerini unutanlara Bir isyandır bu Cumhuriyetin faziletini unutanlara İnat uğruna vatanı satanlara Cenk meydanlarında aldığımızı Masa başında unutup verenlere Süleyman Karacabey |
Bir isyandır bu -(2)
B ir isyandır bu Taze fidanı kökünden sökenlere Kırlarda açan çiçeği ezenlere Gülü dalından koparanlara Gülün dikenini sevmeyenlere Bir isyandır bu Mazluma zalim olanlara Zalime alkış tutanlara Öksüzün hakkını yiyenlere Komşunun hakkını gözetmeyene Bir isyandır bu Anaya babaya karşı gelenlere Birine karı birine moruk diyenlere Din iman tanımayıp gezenlere Kitaptan uzak amel edenlere Bir isyandır bu Dinim İslam ile alay edenlere Din tacirliği yapanlara Gerçekten uzak takiyyecilere Kendini bilmez tüm cahillere Süleyman Karacabey |
Bir isyandır bu -(4)
Bir isyandır bu Avare gezip iş beğenmeyenlere Kula kulluk edip köleleşenlere Yediği ekmeği inkar edenlere Nimeti bilmeyip şükür etmeyenlere. Bir isyandır bu Hırsıza anahtar verenlere Haksıza adaleti reva görenlere Devletin içinde rüşvet yiyenlere Rezalete alkış tutan gafillere Bir isyandır bu Bozuk düzene boyun eğenlere İnsan olduğumdan utandıranlara Zulmün karşısındaki sessizlere Vatan bayrak değeri bilmeyenlere Türkiye’me kem göz dikenlere isyanımdır bu. Süleyman Karacabey |
Bitli Barzani
BİTLİ BARZANİ Kuduz köpek gibi salyaların saçıyor Aç tavuk misali kendini ambarda sanıyor Birde kalkmış haddini bilmez kafa tutuyor Bitli Barzani kendini adam sanıyor. Daha düne kadar yal isterdin benden İyi tanır beni git öğren yedi ceddinden Ne zaman adam oldun da çekineyim senden Bitli barzanı lafın büyük cüssenden. Vatanımın her yanı bir bütün öğren Sen değil gelsin karşıma seni ürüten Çıksanda karşıma o melun suratına tükürsem Bitli Barzani ezerim kafanı oraya gelirsem. Süleyman Karacabey |
Bozuk Düzen
Türedi üç – beş sefil soysuzlar Meydanı boş buldu ayılar Kapıyı açık buldu hırsızlar Bekçi kesildi tüm namussuzlar. Doğruluk suç oldu bi çare Haram helal oldu cahile Soytarılık sanat oldu kimine Dünden geldi bunlar bu güne Düzen bozuldu töre bozuldu Ar haya kalmadı hepten yok oldu Küçük büyük kalmadı unutuldu Çark tersine döndü ve kırıldı. Sevgi hoş görü kimsede kalmadı Küfür fuhuş boyumuzu aştı Üç kağıtçılık sahtekarlık çoğaldı Bu düzen dünden bu güne miras kaldı. Süleyman Karacabey |
Büyüksün
Ruhumun derinliklerinden bir ses Bana seni söylüyor seni İlahi sen ne büyüksün yücesin Kudretinden bedenim titriyor İsmin andığım an bedenim diriliyor Beni sana sana götürüyor Ya rabbim sen ne büyüksün. Süleyman Karacabey |
Cumhuriyet
Bağımsızlık medeniyet fazilet sende Şahikanın doruğuna erişmek var ilkende Uygarlık yarışında her zaman en önde Milletim seninle coşuyor CUMHURİYET Al bayrağım nazlı nazlı süzülüyor sayende Kız-Kızan huzur buluyor yaşıyor özgürce Çiçekler bir başka büyüyor güneşinde Milletim seninle coşuyor CUMHURİYET Bir nesil yükseliyor ilminle irfanınla Dik başlı açık alınlı çelik bilekli yiğitçe Bir sevdadır ismin onların gönlünde Milletim seninle coşuyor CUMHURİYET Buram buram mertlik var özünde Uygarlık yükseliyor köyünde kentinde Erişilmez yadigarsın cümle alemin gözünde Milletim seninle coşuyor CUMHURİYET Ceddimden bana en büyük armağansın Al bayrağım sinende ebediyen dalgalansın Beşiğim sendin mezarımda sen olacaksın Milletim seninle coşuyor CUMHURİYET. Azabiyem,Gönlüm şen, vatanım şen Kıymetini anladıkça yüreklerde ebedileşen Hür yaşadım her zaman ileriye koştum Hızımı coşkumu senden aldım büyük CUMHURİYET. Süleyman Karacabey |
Değmez
Geçte olsa seni tanıdım, O sahte aşkına kanmaya değmez, Sana olan sevgim bitti sonunda Uğruna bir ömür yanmaya değmez. Kör olsun gözlerim artık seni ararsa Tutulsun dillerim seni sorarsa Kırılsın kollarım seni sararsa Uğrunda ağlayıp yanmaya değmez. Bundan sonra sana kanmam bir daha Aşkın ateşiyle yanmam artık ben daha Sana gelmem için yalvarsanda Allaha Bir daha kapını çalmaya inanki değmez. Süleyman Karacabey |
Dondurdum Zamanı
Zamanı çarmıha gerdim bu gün yine Hoyrat bıraktım senli duygularımı Bazen meyhanede bazen başka yerde, Uçar durur bir kuş misali göklerde. Zamanı çarmıha gerdim bu gün yine, Bitmesin tükenmesin senli hislerim, Doruğuna çıksın tüm zevklerim, Gönlümün erebildiği tüm duygularımda. Kırdım tüm saatleri,kaldırdım takvimleri, Zamanı astım çarmıha bu an geçmesin diye, Seni en güzel anında yakalamışken hislerim, Varsın dergahında olgunlaşsın duygularım. Yıldızları söndürdüm tek tek gecemde, Perde çektim gök yüzüne güneş doğmasın, Senli duygularımı yakaladığım bu günde, Varsın sıcaklığında erisin tüm varlığım. Başka düşünce girmesin diye kafama, Geçmişimi karaladım,hafızamı sildim, Beynimde şu an sadece sen varsın diye, Varsın gülsün yüreğim senin aydınlığında. Durdurdum zamanı sabah olmasın diye, Takvim bir başka günü göstermesin istemem, Kaybolmasın toz pembe duygularım, Azabim varsın tadını çıkarsın senli duygularım. Süleyman Karacabey |
Dostlar Arzularmı Beni.
Rüzgar olup her yerde essem Kar olup yüce dağlarda erisem Güneş olup dünyayı ısıtsam Bir nefes arzularmı dostlar beni. Minarede ezan olup okunsam Namaz olup beş vakit kılınsam Söz olup tellerde çalınsam Bir nefes arzularmı dostlar beni. Toprakta çayır ile çimen olsam Dağlar gibi yücelerden görünsem Şahin olup gök yüzünde süzülsem Bir nefes arzularmı dostlar beni. Ay olup kainata doğsam Yıldız olup semayı süslesem Karanlık olup *******e hükmetsem Bir nefes arzularmı dostlar beni. Mürekkep olup kalemlerden yazsam Kağıt gibi asılarca sır saklasam Masal olup dilden dile anlatılsam Bir nefes arzularmı dostlar beni. Çiçek olup burcu burcu koksam Arı olsam o çiçekten bal alsam Rüzgarda toz olup savrulsam Bir nefes arzularmı dostlar beni. Azabim; Kuş misali dallara konsan Yaprak olup yel ile savrulsan Ecel vaki olup dünyadan ayrılsan Acep bir nefes arzularmı dostlar seni. Süleyman Karacabey |
Duydum Göz yaşlarını
İsmim dudaklarından düşmez olmuş Duydum sende benim için ağlıyormuş sun Yalnız geçen günler sende de mevsimler doğurmuş Yasak sevdam bu dert seni de vurmuş. Duydum ki gönül bahçende güllerin solmuş Lavanta kokulu saçların rüzgarla dağılmış Yüreğin vuslatı düşünür için için hep ağlarmış Yasak sevdam bu dert benim gibi seni de vurmuş. Biliyorsun sana gelmem imkansız gülüm Sesin oluyor benim tek neşem tek tesellim Eğer seninle kavuşmak olacaksa ecelim Varsın olsun bir de senin için ölürüm. güzel sesinden kahkahaların duyduğum zaman Çiçekler açıyor gönlüm de işte o an Unutmam mümkün değil seni asla unutamam Kader vurmuş zaten birde sen vursan ne yazar. Sen uzaklarda beni düşünmesen de bi an Benim se alın yazım oldun hep aklımdasın inan Kader bir gün yollarımızı kavuşturduğu zaman Yüzüme bakmadan çekip gitsen ne yazar. Duydum hep benim için ağladığını gülüm, Sanki görüyorum göz yaşlarında ben varım Oysa ben her zaman sevdan ile yanıyorum Yitik sevdam inan seni çok seviyorum. Belki bir hayalin peşine birlikte düştük Yaşanmamış duygulara gebe kaldı duygularımız Bir tarih kadar uzak ta olsa bedenlerimiz Biliyorum bir ömür sürecek senle olan aşkımız. Süleyman Karacabey |
Efendim (SAV)
Yudum yudum aşkında eridim Ham idim piştim dirildim Cahil idim okudum öğrendim İsmini ta kalbime nakşettim. Canım efendim her şeyim Rehberim önderim tek hedefim Yolunu buldum yolunda giderim Canım efendim hazreti peygamberim. Kalbimi sana özümden bağladım Seni düşündüm senin için ağladım Ne olurdu bastığın toprak olaydım Canım efendim hazreti peygamberim. Yüreğim senin için çırpınır durur İsmiyin kudreti kalbimi durdurur Seni görmedi gözlerim bedenim mağrur Canım sana feda hazreti peygamberim. Süleyman Karacabey |
En güzel Yerin
Farkında mısın senin en güzel yerin Allahın sana verdiği tüm bedenin Dese biri senin en güzel yerin gözlerin Haşa; rabbimin verdiği her şey güzel derim. Süleyman Karacabey |
Gel Efemdimiz (SAV) -1
Gel ey Mushaflı sevdamızın sembolü Sonsuz nûruyun gönül semamıza tulû için gel, Sen ki, koskoca kainatımızın solmayan gülü Ey sevgili,en sevgili efendimiz ne olur gel. Rahmet yağmurlarından ıslatmak için gel Şerha şerha yarılan ruhumuzu yeşertmek için gel, İslam güneşinden bizi yeniden aydınlatmak için gel Ey sevgili, en sevgili efendimiz ne olur gel. Gel ey sonsuz nûr olan gönüller hünkarı Küfrün katran *******ini aydınlatan tek ışık Kulluk şerefine bizi kavuşturan güzel rehber Ey sevgili, en sevgili efendimiz ne olur gel. Gel ey kutlu emanetin “emin” mimarı Sen ki; vukû bulan varlığın en büyük itibarı, İki cihanın batmayan güneşi,ümmetin baş tâcı Ey sevgili, en sevgili efendimiz ne olur gel. Nefret ve Zulüm ateşini söndürmek için Zamanda rüzgarlara dayanmış ebû cehilleri Her gün artan yalnızlığımızın hitamı için Ey sevgili, en sevgili efendimiz ne olur gel. Gel ki, dönsün dünyamız ikliminde kardeşliğe Şereflensin cismimiz,muhabbetinle sevginle Sana olan Hicranımı vuslata erdirmek için Ey sevgili, en sevgili efendimiz ne olur gel. Süleyman Karacabey |
Gel Efendimiz (SAV) -2
Gel ey sevgililerin en sevgilisi efendimiz Mazlum ümmete insanlığın tek müjdecisi Pas tutan gönüllerimizin sönmeyen ışığı Muhtacız sana kimsesizlerin kimsesi efendimiz. Miracından yeniden iner gibi gel zamanımıza Hasretle geçen asırların hüznünü bitirmek için gel, Cemalinle ümmetini ferahnâk edip huzur için Gel ey sevgili, en sevgili efendimiz gel. Sensiz yıldızlar bile ışık saçmıyor âsumâna, Zifiri karanlık hükümran oluyor onca zamana Sızılar hiç eksilmiyor sensiz kanayan yaramızda Ey nebiler nebisi kanayan yaramızı sarmaya gel. İsmini yad ettiğim zaman nefesim gül kokuyor Ümmetin hasretini çekip senin için göz yaşı döküyor Sensin bizim gönlümüzün tek sultanı tek mihmânı Gül kokunla aleme rahmet için yeniden gel efendimiz. Gel ey hâtemül enbiya tacının sahibi, Gel ey yaratılmışların en yücesi efendimiz, Gel ey rabbimizin gül kokulu habibi, Gel ey alemin mutluluk bestesi efendimiz gel. Süleyman Karacabey |
Geri Ver
Geri ver bana geri ver yaşanmış sevdalarımı mutluluğumu geri ver ellerimle topladığım karanfilleri göz yaşlarımla ıslattığım *******imi hasret hasret dokuduğum nakışları sana yazdığım sevda mısralarını geri ver bana geri ver yakamoz acılarını al sende senin olsun verdiğin tüm ızdıraplar iklim iklim özlemlerini al benden sahte gülüşlerini sahte buselerini geri al senin olsun tüm sahtelikler. kurdağa sarıp sarmaladığım sıkı sıkı sarılıpta kokladığım avuçlarımda an be an büyüttüğüm sana olan hislerimi geri ver yüreğimin güzelliklerini geri ver verebilirmisin. geçmiş zamanımı yaşanmış ter temiz duygularımı bir çocuk gibi şaşkın bakışlarımı bebekcesine büyüttüğüm sevgimi geri ver bana geri ver. Süleyman Karacabey |
Gidersin Bir Gün
Zevk:ü sefa içinde dolaşıp durursun Sanki dünya senin tapulu sanırsın Ecel var sonunda niçin unutursun Nefisler tükenirde gidersin bir gün. Dünya malı senin olsun ne çıkar Bal yiyen bir gün baldan bıkar İyilik yap etrafına kemlikten ne çıkar Musalla taşına yatar gidersin bir gün. Azrail gelip can kuşunu uçurur Münker Nekir ile sualler sorulur Defter kitap kıvrım kıvrım açılır Salaca tahtına binip gittiğin bir gün. Ah ile Vah eder çırpınıp durursun Dünya malı boş imiş der görürsün Verilen rızka şükretmediysen nankörsün Nefisler tükenirde gittiğinde görürsün. Süleyman Karacabey |
Gittin
Gittin Sana gitme diyemeden Üzerine konduramadım Aklıma hiç gelirmiydi Ecelmiş meğer yol arkadaşın Gittin Sana gitme diyemedim Sensiz yaşanırmıydı Baharın bu kadarmıydı Daha ne günlerimiz vardı. Gittin Sana gitme diyemedim Sen benim güneşimdin Canımdın cananımdın Beni sensiz bıraktın Dünyada muradın bile almadın. Gittin Beni yanına neden almadın Uzunca yola yalnız çıktın Sensiz sahipsiz bıraktın Güneşim söndü şimdi Ömrüme sadece yalnızlık bıraktın. Süleyman Karacabey |
Göklerin Kızıllığında
Göklerin kızıla boyandığı zaman Bir kahpe kahkaha gelir derinden, Alev alev yakar ateşiyle tüm canları, Yer yüzünün ırmak ırmak ağladığı an. Bir düzendir kahpelikte ne çare, Adalet hakkaniyet ne gezer orada, Varsın kıyamet kopsun ne fark eder onda, Göklerin kızıla boyandığı o günde. Her taraf kıp kızıl bir renk, Gözler dönmüş beyinler sulanmış, Katiller horon tepiyor birlikte, Göklerin kızıla boyandığı o günde. İnsanlık denemez bu vahşete Salyaları akan kuduz köpek gibi, Hainler,kahpeler,katiller gününde, Göklerin kızıla boyandığı o günde. Bana benim dünyamı verin yeter, Vatanımın her yanında hoş güller biter, Hakkaniyet gönüllerde hep gezer, Göklerin kızılı terk ettiği o günde. Süleyman Karacabey |
Gönül
Gönül sen hep yücelerde gezersin Beğenmediğin her şeye dudak bükersin, Rüzgar gibi her yerde esersin. İnsanı yerden yere vurup hep ezersin. Riya sende,kibir sende bilirmisin, Olduğun gibi görünmez takiyye edersin, Bazen umduğunu bulamaz gönlüne küsersin, İnsanı yerden yere vurur her zaman ezersin. Gönül bu her çiçekten bal alır, Kah burada kah şurada çabucak sıkılırsın, Daldan dala konup,hep yücelerde gezersin, Bazanda insanı yorup canından usandırırsın. Gönül sen ne laf anlamaz şeysin, Varı yoğu bilmez hep ısmarlarsın, Bahar ile yazı neden hep karıştırırsın, İnsanı bazanda hayattan usandırırsın. Gönül hep güzelde gezer derlerdi, Bir iç geçirip gönül hep ister derlerdi, Kim bilir kaç insan seni yanlış bilirdi. İnsanı bazen yer bitirir bu gönül. Benim gönlüm hep yarda aşk ta, Dediğini yapamadı hep ayrılıkta, Gelde sen gönüle güzel de bu hasrette, Yedi bitirdi beni gönül nasıl güzel derim. Süleyman Karacabey |
Gurbet
Gözler hep yolda gelir diye bir haber Mektup gelmez sıladan gönül derbeder Bini aştı burada elem dert ve keder Gurbette hal vaziyet işte böyledir Dostlar. Ne bir dost var nede gelen bir akraba Ne selam veren var nede diyen merhaba Sıkışmışız gurbet denen bu kaba Gurbette hal vaziyet işte böyledir Dostlar Yanar durur ateş kalpte olur köz Yok burada şevkle bakan mahur göz Bulunmaz asla öze uyan şirin söz Gurbette hal vaziyet işte böyledir dostlar. Uçan kuşlar esen yeller hep garip Yürek kan ağlıyor gönül hep muzdarip Geçir boynumada demirden bir ip Sürükle sılaya doğru götür gardaşım. Karacabeyim acıma bana vur en haşince Doğra bedenimi hep inceden ince Taa ki sılanın kadrini bilince O zaman tut ellerimden kaldır gardaşım. Süleyman Karacabey |
Gururun
Gururun senden büyük sevdiğim Küçük bir özürdü sadece beklediğim Ağırmı geldi tüm sana söylediklerim İnanki kalbini asla kırmak istemedim Gurur kibir şeytanın vasfıdır bilesin Vakarın ile onurun olsun daima eşin Dik başlı olmak sana zarar veriyor Bu can inanki seni çok seviyor. Küçülmezsin bir özür dilemekle En güzel erdemdir hatayı kabullenmekte Kulak ver bir kez uyda benim sözüme Gururunu yen artık canım sevdiğim. Süleyman Karacabey |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:42 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.