www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Meral Vurgun (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144374)

GooD aNd EvıL 04-19-2009 07:59 PM

Meral Vurgun
 
A Çocuk
a çocuk
yağmur yağdı diye çölde
çimler yeşerip
çiğdemler, menekşeler açmaz
bir yanı çocuklar gibi gülümserken
bir yanına cehennem düşen bir yürekte
yeni sevdalar başaklanmaz

öyle gülme
yel eksen fırtına biçersin
öyle bakma yüzüme
hangi düşün kıyısına varsan
uçuruma düşersin

sen hiç anandan emdiğin sütte boğuldun mu
hadi bir kadeh de sana içeyim bu gece
ama ötesi yok işte, bilmez misin a çocuk
yani öyle ki
şimdi bu gök devrilse bile üstüme
ezilecek canım yok altında

içini boydan boya kurt kemirmiş
bir ağaç gibi duruyorsam karşında
böyle yolsuz yordamsız ve yorgun
gül toplar gibi toplayıp saklayamadığım
sevinçlerin dilimdeki kekre tadındandır
içimdeki dünyanın iç çekişi

yani şimdi sevmek de, sevilmek de nafile a çocuk...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 07:59 PM

Acılara Yaslanmak
beri gel ey canıma candaş olanım
gel otur şöyle yanıma
omuz ver, yasla sırtını acılarıma
ha desek tufanlar koparır yürek
sözümüz var söylenmemiş
kelimeler biriktirdik
suskular okyanustur şimdi

göbek bağımızı taşla kesip
kınnap ile bağlamışlar
aynı damardan akar kanımız
yargısı tanığımızdır, tarih bilir
yaramızda saplı duran bu kurşunlar
aynı ellerin kirindendir
aşikârdır cümle aleme
kavga ile yoğrulduk
direnen ellerde eğirildik
sevda ile örüldük ilmik ilmik
minnetimiz dostadır
bizde saklı kalsın yaşadıklarımız...

sofra kurdum sana
bölüş benimle son zeytin tanesini
bir de çay demledim üstüne
yudum yudum sevgi çek yüreğine
sonra yak sigaranı
ateşinde tutuşsun dilimiz
öpüşsün duman duman
hasret yarası çığlıklarımız
olancası bir avuç sevda
boğum boğum bir nefeslik sesimiz

bilirsin
unutmayız sözün acısını
kaç hançer vuruldu sırtımıza
kaç talan, kaç işgal yıkıntıları
kaç yerden bölündü uykularımız
kanatmadık hain ellere
yine de biz sardık dostun yürek yarasını

derler ki
aşk ortak türküsüdür insanlığın
her dilde aynıdır ırası
oysa
patlamaya hazır mavzerdir anadilde
ille özgürlüğün türküsü
ille özgürlüğün türküsü...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 07:59 PM

Adı Türkü
bir gece vaktidir gelişin
ve yorgundur anlar
ürkek düşer bakışlarım yüzüne
sana bir kahve pişirmek isterim
birbirine dolanır ellerim
telaşıma bakıp gülersin
kızarır yüzüm
korkarım bakmaya
oysa sütlü kahvemdir gözlerin
yudum yudum içesim gelir

bir yürek atımı haykırıştır gece
sigara dumanına karışır suskularımız
içimden türküler geçer
ağıtlar, bozlaklar
acı bir sis düşer dağlarına yüreğin
hazan olur
hüzün olur
açsam derim göz pınarlarımı
seller boşalsa ellerine

adın türküdür senin
dağ olur da ayrılık
yıkılır üstüme üstüme
parmak uçlarıma dokunursun usulca
alevlenir içimin külleri
tutuşup yanar bozkır misali

zifir kararır gökyüzü
okuyabilir misin öykünü gözlerimden?
dilim lal
dilim sus-pus
son dakikayı da vurduğunda saatler
vakit gitme vaktidir
hadi yasağım benim
bırak üşüsün ellerim
yol senin
karış turnalara
ben seni yine beklerim...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 07:59 PM

Aforoz
-esip geçti mi başından o deli rüzgar
o her sızıya kan damlatan hançeri aşkın
tırpan misali biçip geçti mi sol göğsün ateşini-

gitme
dayanamam
sarhoşum bu gece
öpsem gülüşün yanar şuramda
dudakların daha çok yıllanmış sanki
kırgın elimdeki kadehin kan rengi

işte çarpıp bütün kapıları seninle
çıktık kutsal sayfalardan
aforozuz şimdi
aşk bir yanımızda, hasret bir yanımızda

kitaplar yazmamış yazgısını
unutulmuş sayfalarda dili tutuşur aşkın
yaprak yaprak kilit vurulmuş
açamadım yürek kapılarını

senden önce ******* işgaldi
iki adım cehennem şurası
aşıp gidecektim bir solukta sıratı
arasatta durup baktığım kapılarda
unuttuğun yüzüm kalmayacaktı
belki de bu kadar çoğalmasaydın bende
ve bu kadar erken gitmeseydin eğer

bakışın sevgili
ay yangını şimdi
aynalara yüzün düşer
silüetim buhardır
küf tutmuş bütün duvarlar
usul usul kan damlar

gelemem
bekleme beni
an be an hicran sensizlik
yürekli sanırdım ben de beni
hınca hınç sevda
dipsiz uçurumdu sevmeler
işte düştü yürek
bak üşüyorum
her mevsim kış şimdi

şiir diyorsun sevgili
söyleme, yazma
peki kim susturabilir çığlığını *******in
sen mi, yoksa ben mi?
geç bir kalem...!
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Ağlardım
ayışığını pencereme koy gitmeden
ve beni büsbütün yalnız bırak yıldızlarla
yapayalnız bırak -kan içinde-
rengi kadehime düşsün sabahların
gün ışırken savur göğe
bir avuç buğday gibi savur
tül kanatlılara karışıp uçuşsun rüyalarım

her şeyin sustuğu saatlerde
bırak beni yapayalnız
dönüp yüzünü giderken
bir şiir sıkıştır avucuma
düşün ki artık hiç ağlamıyorum
ve kızmıyorum da hoyratlığına
say ki hiç bir şey paylaşmadık
acıya ve sevince dair
anılar bile kalmamış olsun ayak izlerinde
yani ne varsa seni anımsatacak
karanfil gibi yol, götür

topla topunu tüfeğini
bir işgal ordusu gibi
çık git bu talan, bu viran şehirden
sonsuza değin uyusun içimdeki Tanrı

doğmamış yıldızlar gibi
yepyeni türküler yak geçtiğin kentlere
ve büyüklük sende kalsın
hiç bir şeyi eksik bırakma sakın
sana dair ne var yoksa
süpür git son kırıntılarını da

bilirsin
öğrendim küllerden harç yapmayı
devirip eskilerini bir bir
yeni dağlar da kurarım elbet
ve doruklarına bulutlar
göklerine kuşlar da çizerim...

-kim bilir
belki de ağlardım şimdi
bana bu kadar yasaklamasaydın
eğer kendini-
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Akdeniz
fütursuz güzelliğiyle göz kamaştıran
baştan çıkaran cilvesiyle
onbir yıldır mavisini tutamadığım
önümde sere serpe yatan Akdeniz!

şimdi soyunup koynuna gireceğim
Alp dağlarına inat
çıldırasıya dalgalarınla sevişeceğim
isterik ve pervasız...

kum olayım...
tane tane savur beni öte kıyıya
al götür bizim yakaya...




Temmuz 2000 İspanya Costa Brava
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Aklın Terazisini Kır da Gel
aklın terazisini kır da gel
ok ile hedef öpüşsün bu gece
ateşi tutsun ellerim teninde
tomur tomur ter dök avuçlarıma
damarlarımda kan tutuşsun
çimlenip yeşersin kıraçlarım

öyle bir gel ki bana
yağmur ile toprak olalım seninle
çiy çiy su ver
çöl bağrımda çiğdemler açsın
göğsüm üstü toz pembe güllensin

çılgın taylar gibi dolu dizgin gel
aşmadık sınır bırakma ücralarımda
parçalamadık yasa
çiğnenmedik yasak kalmasın us’umda

bir git, beş gel
kanadım ipek telden
beş git, on gel
bana uçmayı öğret tez elden
aklın terazisi bozulsun bu gece
düşdükçe tohum tomurcuk taneler
kekik kokuları düşsün
hüznü unut
en derinlerine bak gözlerimin
düş yaylamız mavi bulut bu gece...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Alev Çiçeği
iki alev çiçeği
iki yangın mavisi iki gözün
yakamoz alacalı bir gecede
ay asmış üstümüze gövdesini
çırılçıplak bir hüzünle gülümser

yıldızlar kayar gözlerimden
us’umdan bir anı düşer
düşer yitirilmiş şafaklara
ve kaybolup gidersin
bomboş kalır ufkumda
kararır sayfaları tarihin
sen yine yoksundur
ne gecemde, ne de günümde
ve isyanım dize getirir Nemrut’u bile

yan yana uzansak seninle
iki can, iki ten, iki yediveren
tene düşen çiy tomurcukları
avuçlarında terleyen toprak
öptüğüm bu deniz
ve yosun kokulu rıhtımlar
uykusuz bir martı gibi
düştüğüm gecede yokluğun
ve saramadığım kollarında bu ölüm
kıraç tepeler gibi çiçeklerini
kendi elleriyle koparmak kimin harcıdır
kim duyar böyle yanarken bizi

ey Munzur yürekli çılgın tay
bir deli poyrazım
esip geldim kuzey ellerinden
bana seni sevmek düşmüş
susmadan son çığlıkları da bu aşkın
aç dudaklarını
usul usul öp yüreğimden...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Andır Yaşamak
aydın yüzüm
toy düşüm
ben miydim
dağlarında esen düşyeli
yoksa sen miydin tufanlarla gelen
görmedim nicedir
gökyüzü gökçe duman
asi başım deli

beni tellerinden sor yüreğinin
dağlarından geçtim
buse bıraktım alnın akına
dedim ki,
“sevilmek güzelse eğer
erdemdir sevmek
yanıbaşımda kök salmış
aşk büyümüş
zormuş uzaktan sevmeler
diyemedim ben ona
sevdiğimi sen söyle”

ah bir bilsen
nasıl beter etti bu eller beni
diyemem kimselere
neremde saklasam
sığdıramam ki dizelere seni

bilirim
asidir o dağların sevdaları
doruklarda bulut
denizlerde dalga misali
ay yüzünde yüreğim kaldı
uzanıp tutmak ister deli gönül
baktığım hüzün aynaları
suçlar mı bilmem beni

andır...
döküldümse gözbebeklerine
andır işte yaşamak
tutuştur bir ucundan yak ateşi
belki kanayacak ığıl ığıl yeni baştan
gözlerimden süzülecek gökyüzü
ellerin ıslanacak
bir kaç damladır yılların dili
susacaksın belki de uzun uzun
aşkla ödenir çünkü yaşanmamışların bedeli...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Ant Olsun
gitme!
yarım kalıyor türküler
uyku tutmuyor gözlerim
baykuş seslerine boğuluyor bu dağlar
ellerin sınırlar aşırı uzak
ölüm düşüyor us’uma
******* kar ayaz
mevsim karakış
sinemde bir yangın
camların arkası sessiz bir çığlık
kan revan içinde sensizlik
son ışıkları da söndü şehrin

gitme!
kahretsin!
hangi duvara baksam yokluğun asılı
kaç kez savaş alanı
talan edildim
kaç kez sürgün

gitme!
canımdan düşen canlara kan olamadım
sen kal
can ver kardelen olayım
tuz biber ol yaram üstüne
varsın ölüm kalleş olsun
sensiz düşürme beni toprağa

gitme!
sağanak döküyor gökler
ağlamak
ha senin için
ha senin yerine
ülkem ol
yurtsuz koyma beni
ant olsun! ...
ölümüne sevdim ben seni...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Aşk Can Suyumuz
Sevgili dostum, ustam Adnan Durmaz’a ithaf olunur



biz ki
direncimizin zehrinden emdik
damarlarımızda sülükler beslendi
çepeçvre ihanetler içinde
sırt sırta ak alın siperdik
gidenin yerine baş koyup
tarihini mühürlerken kavganın
tutmadık hesabını acının
bundandır hep sırada kalışımız

acının ırmaklarında aşklarımız yıkandı
seller aklamadı bataklık solucanlarının çamurunu
kara sevda yaylası sol yanımız
dağlar aşıktı yürek yaramıza
göçüp giderken onlar birer birer
dövüşenlerin türküsü kaldı bize
duvarlarımızda yüzlerini bıraktılar
bundandır celledın dişlerindeki kan izleri

acılar ana sütüyle büyüttü bizi
doğrudur acılarımızı sevdiğimiz
hüzünler yüklenip geldik çok eski çağlardan
onyedisinde boynumuzda yağlı urgan
yaprak dökümlerinde tattık şarabın kekresini
aramasınlar boşuna
satmaz bizi dizelerimiz
aşk can suyumuzdur
içtikçe içtik sönmedi yangınlarımız
bundandır kurşun saçar kalemimiz...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Aşk kokardın
gülüşüne dizeler dizerdim
göğsünde şahan taylar şahlanırdı
karanfil kokardı ellerin
ay dağlanırdı gözlerinde
yağmurlara inat
sen aşk kokardın
ipek dökerdi kirpiklerinin kozası
ne çabuk aktın
ırmak mıydı yüreğinin yeşil ovası

dediler ki
yol boyları menekşeler açmaz artık
açsa da gün düşmez yüzüne
bakma doğuşuna güneşin
artık ay yüzün ışıtmaz o dağları
şimdi kuğuları sevişmez şafakların
öyle çabuk gittin ki
dönsen de artık açılmaz kolların

gelişini düşlerdim
başkaldırırdı içimdeki çocuk
bakışını düşlerdim
susmalar yakardı içimin ovalarını
çok uzaklarda açan iğde çiçeğiydi gözlerin
ruhu yolunmuş iğdiş aşklar gibi düştün
batıra batıra kanıma tırnaklarını
kopar canımdan şimdi seni
al gözlerini yüreğimden
hadi git gidebilirsen...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Aşk nerede?
Akşama doğruydu vakit. Güneş karşı binaların arkasına devriliyordu yavaş yavaş. İçimde bir yağmur baskısıyla gün batımına bakıyordum camdan. Sanki sezinlemiş gibi hüznümü, sanki benimle beni dinlemiş gibi ve beni daha fazla bekletmek istemezmişcesine, pencereme bir çift güvercin kondu. Çevrip ufacık başlarını, bir camdan içeri bana, bir de bakarak birbirlerine nazlı nazlı başladılar konuşmaya. Bir parça ekmek ufalayıp bıraktım camın önüne. Öylece durup bir an seyrettim. Dünyanın bütün renkleri tüylerinde toplanmış, bir bahar gibi ışıl ışıldı kanatları Sonra göz kapaklarım kendiliğinden kapanan bir perde gibi indirdi kirpiklerimi daldı gitti düşlerim İstanbul’a. Şimdi, bu mevsim, yani Nisan’da, baharda yani. Nasıl coşkulu, nasıl cıvıl cıvldır Eminönü’nde onlar. Başınızın üstüne konacak sanırsınız onlar. Öylesine dostturlar ki size, göğsünüzde çırpınıyor sanırsınız. Onlara katılsam da uçsam dersiniz. Hiç yorulmadan bütün denizlerin üstünde. Sonsuza kadar uçsam...
Ben düşlerimi toplayıp yola döktüğüm o anlarda yeniden başladılar onlar homurdanmaya. Sanki bir şeyler diyor, teşekkür ediyor gibi bir edayla. Bir de yosma gibi kırıtmaları, onbeşinde bir arap kızı gibi gerdan kırmaları yok mu? Güvercin olası geliyor insanın. Öpüşe koklaşa devam ediyor bu sevinçli gösteri. Sanki aşk sadece onlara özgü. Sanki dünyaları pırıl pırıl, evleri aşktan yapılmış. Sanki hiç bir yerde bir damla kanama yok gibi. Ne savaş, ne kıyım ne katliam. Sanki gökyüzü ebediyen mavi. Ve bir tek onlar için o uçsuz bucaksız, o çılgın,
o bir kucak bulutun mavi ipek döşeği. Hesapsız bir yaşamak. Yaşamak ve sevmek. Sadece onlar için şu koskoca dünya.
Evet: Gökyüzü ebediyen mavi. Ve deniz ebediyen saten gibi dümdüz bir turkuaz. Birden dağ olmak istiyorsunuz. Başınız en yücelerde, yıldız yağmuru altında ıslanıyor, ayaklarınız denizin dibinde balıklarla dansediyor. Ve insanlar içinize aşk gibi doluyor. Bir ağacın dalları gibi topluyorsunuz onları. Kollarınız beşik oluyor, yüreğiniz döşsek. Orman gibi çoğalıyor, büyüyorsunuz. Akıp tarih oluyorsunuz sonra. Her yanınız kanatılmış. Yaralarınızdan şıp şıp damlayan kanın sesini duyar gibisiniz. Ve insan olmanın zorluğu bin tonluk balyoz gibi iniyor beyninize. Birden anlıyorsunuz ki, vahşet sadece sizin kanınızda. Yani İnsanda. Ve siz aşktan çok uzaksınız...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Aşka Dair
önce kavak yelleriydi başımız üstü
kaçamak bakışlar estikçe
tek tek düşen yapraklarla savrulan
okul defteri sayfalarına çizilen kalp içinde
yan yana iki harf
düşsel bir peri masalıydı aşk

avuçlarımda değildi ya ellerin
asi gelinciğin isyanıydı gülüşüm
kendimden kaçıp yine kandime sığınmalar
senden uzak, seni bulamadığım anlar
fırtınaydı, seldi, yangındı aşk

bir yudum sevda, bir ömür kavga
bir ucu elimde, kayıptı öbür ucu
bir yazılama sonrası sırılsıklam ıslak dönüşlerde
bağlamanın tellerine düşen ağıtlardı aşk

beton zeminler üzerinde
dört adımda saatlere sığmayan voltalar
taş yastıklara yanyana baş koymalar
mektup yasaklı günlerde
'bu gün posta günü canım sıkılır'
türküsünün hep bir ağızdan söylenişiydi aşk

boyundurukta boynu ala öküzün
toprakta özlem yağmura
başak başak güneşe bakan bir çift göz
karasabanı koynuna alma arzusu
tohumun toprağı yarmasıydı aşk

beni yüreğinde ara can bakışlım
sensiz öldüğüm *******e sor
dizelere düşürdüğüm hecelere
kayıp yıllar arasından koparıp aldığım
alıp vurgunca sakladığım
sığındığım gözlerinde ayışığıdır şimdi aşk...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Aşka Yolculuk
pembe dudak
mavi gülüş
yumuşak bir öpüş
aşk bir geçiş
uçuş mavi
kaçış yeşil
buluş gül kırmızı
sevişmek en mavi
sev ve sevil
yaşanası bir ömür
meneviş gözlerde gidiş geliş
ölüş ve diriliş
işte yaşamak...

Meral Vurgun
23 Eylül 2005



Reise in die Liebe

rosarote Lippen
dein blaues Lächeln
ein zärtlicher Kuss
die Liebe ist ein Schwankende
der Flug ist blau
die Flucht ist grün
das Finden ist rot wie Rosa
sich lieben ist das Blau
lieben und geliebt werden
für eine Lebenswerte Lebensdauer
in Veilchenfarben Augen hin und her wandern
zu Sterben und wieder Leben zu kommen
genau das ist das Leben...

23.September 2005

Übersetzt (çeviri) Meral Vurgun, Ralph Raske
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:00 PM

Aşkolsun
sen ey
çakmak taşında yanan ateş
elimi yaktı eline düştüğü avuçlar
aşkolsun be sana
aşkolsun aşk adına
elimi uzatsam
tutacaktım aşkı

gitmekse, gittin
sitemse, ettin
bir avuç köz kaldı senden geriye
göm yüzünü şimdi kendi küllerine

gelsen ne olur artık
kalsan kim ölür
söndü gökteki yıldızlar...
ama söylesene
nasıl sönecek içimdeki yangınlar? ...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Ateş
ay vurgun
mavi kanar geceye
dudaklarının neminden öptüm
izi kalmış şarabın
çiy düşürdün
tenim gül yaprağı ıslak

içiyorum
bu gece
bütün suskuları dillendirdim
yüreğim karadeniz gibi hırçın
başımda aşkın doru tayları
çılgın...

vursam yaralasam seni
göz-gez-arpacık
bas tetiğe
ateş yüreğim ateş...!

ateş
suya düşse yıldızlar yanar
çığlık çığlığa gökyüzü
gece mavisi bir hüzün saplı şuramda
kahve karası gözlerin nehirce serin
aklım us’um sen akar

bütün kuralları çiğne
huysuzum bu gece
patavatsız, pervasızım
ilan’ı aşk ediyorum delice
seviyorum seni ay karayağızım
seviyorum işte
aç göğsünü yüreklice...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Ateşi Tuttum
önce ateşi tuttum avuçlarımda
güney rüzgalarıyla esip
yalım yalım venüse uzanıyordu
yanan tenimde ellerin akkordu

sonra ışıl ışıl gözlerin parladı bakışımda
sesin çınladı bozkırların senfonisiyle
söğüt ağacının şarkısı yankılandı derinden
ağıtlar dinledim uykularımda

önce ateşini düşürdün
akkorlar dağıldı yürek uçurumlarıma
üşüdüm...
sonra yankısı sustu sesinin
kırların sefonisi gömüldü geceye
sonra sen gözlerimden süzülüp
duru su gibi akıp geçtin içimden...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Ateşten Geliyorum
o mavi kristal mi kırıldı sol yanımda söyle bana
yoksa bütün gelincikleri yolundu mu dağların
telleri kopmuş bir yüreğin kanaması sesi bu
duyduğun ne bir çığlıktır derinleri inleten
ne de bir çağrıdır sana gel diyen
kim bilebilir ki
sen ya da bir başkası
ben ateşten geliyorum
vardır belki bir açıklaması

nicedir kapıma dayanmış ölüm
sarınmışım hasretine
öyle bir şey işte
sorma bana
tarifi yok
aşkın gözleri uçuk mavi
unutmuşum sözcükleri
şimdi dilimde ham bir elma tadı
dişlerimde gülüşün kalmış
açma dudaklarını

trenler kıvrılıp bir vahşi yılan gibi
akıp gidiyor
ellerin kalıyor ellerimde
büsbütün yanıyor bozkırlar
bir avuç kül
yağmur oluyorsun
dökülüyorsun kirpklerime
ağlamadım belki de
geceydi sadece
ben onun koynunda
sen benim koynumda...

söz olsun aşka
ölürsem eğer
sakla bir mücevher gibi gözlerinde
bir karanfil koy başucuma
şu lanet dünyanın arıt bütün kirini mezar taşımda...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Ay Ağladı
geceyi kuşan da gel
patlamaya hazır mavzer olsun yüreğin
çığ gibi birikti sana diyecek sözler
suskular tutamaz dilimi

gel çingene gülüşlüm
tutulduğum gözlerinde
yıldızlar mekan tutsun
us’um çıkmış rayından
dağ boyudur yoklugun

geceyi kuşan da gel
günlerim zifir kara
akşam erken çöküyor
sevda sığmıyor bu dağlara

kah sustuk
kah coştuk seninle
kah ağladık
kah güldük
******* bilir bizi
ay ağladı
yıldızlar söndü
sığmadık
sığdıramadık evrenin aşkı ücralarına...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

ay gözlü can
dost de önce
yürek senin olsun
ay yüzlü, ay sözlü can
yar de, can senin olsun
el ver, kopar kolumu
al senin olsun

geldik uzak diyarlardan
yüreklerimiz oralarda vuruldu
cihan gülü canlar doruklarda

ay yürek meskenin olsun
ister gül ek, ister yak
lavlar püskürsün, kor olsun
öz ver ay can
söz senin olsun

ay can gel de
hasret hasret gözlerim yola koyulsun...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Ay Doğuyor
bulutların arasından geçiyoruz
okşayarak kanadını kuşların
karanfil kokuyor yıldızlar
güneş kadar yakınız biribirimize
şarap dediğin nedir ki
aşk bir salkım üzüm senin gözlerinde

gözlerin ay
ay diyorum yabancı
bak üstümüze doğuyor
bir bedir, bir hilal
ve biz gül çiziyoruz geceye

dön bak gerilerine *******in
zorbalar gelip geçmiş dünyamızdan
krallar devrilmiş
kimi kan içerek
kimi kan kusarak
ben seni aramışım bin yıl
yurttan yurda göçerek
sonsuzluğa solumuşum aşkı
ürkmüş uzaklığın sınırları
ve umut yeşil
ve umut mavi
ve umut kızıl
umut beklemiş toprak gibi baharı
oysa senin saçların başak gibi sarı

buğday sarısı
kanı sıcak topraklardan gelmişim
üç yandan kucaklar denizi memleketim
aşkı önce kilimlere dokur kızları ülkemin
çiçekleri elma dalı gibi saçlarına oyalar
bu yüzden ya Kerem’dir
ya Ferhat’dır yavuklular
erguvan kokularınca büyür çocuklar
yayla güneşi gibidir anaların bağrı
hep yanık, hep yaralı

kanı sıcak topraklardan gelmişim
alev alevdir yüreğim
sen önsözüm ile sonsözüm arasında dur
ömrüm gibi seni seveceğim
al bu leylak kokularını koynuna doldur...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Ay Dolun
ay deli gönül
ay dolu dolu
aydolun bu gece
dolunaydın
ay göğsüme dolaydın
boynuma dolanaydın
ay sana yanaydım
tutuşaydım sevgili

beni yüreğinin cehenneminde sakla
aya değsin bir tel ak saçın
değişmem verseler dünyayı
gülüşlerimi aydınlat
aydınlat ki
düşlerim ışısın
çoğalsın bendeki sen
büyüsün...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Ay Hüzün
gelirken albahar çiğdem yüzüm
giderken bir kara hüzün
Alp dağları yıkılır üstüme
neresine tutunsam çöker gökyüzü
uykusuz bir gecenin ardında kalır gözüm
gün yüzünü hep sensiz açar
ve bütün sabahlar sensiz ışır

günaydın
ayaydın
düşaydın
ay vurulup öleydim
yanıp yakılaydım
sarhoş olaydım
ay gülüm günaydın

giderim ay yüzün hüzün
beni bu dağlardan sorma
ay nehir akma çağlama
cehennem başım üstüne
beni sen dağlama

gelirken her mevsim bahar
koynumda karanfiller allanır
gidişler yaprak dökümü
dağlarım boranlanır
ay gelsen dedim
gelsen de ben vurulup ölsem

ay yüküm ağır
sen orda, ben burada
taşımaz omuzlarım
ayrılık sol yanımda kırık dallar gibi asılı...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Ayşenur Zarakolu’na
Belge Yayınları sahibi sevgili arkadaşım

Ayşenur Zarakolu’nun anısına


“ölüm adın kalleş olsun”


doruklara vururken
çarparcasına yüreklerimizi
sen miydin ölüm
yosma bir kobra gibi kırıta kırıta gelen

ihanet, pusu-pusat / hain
sorgusuz-yargısız kayıp
zindan duvarlarına çivili gülüşler
alnımız akı mavi yıldız düşü
kuğu boynundan asılı şarkılarımız
ip uçları kardelen
sen miydin ölüm sinsice gelen

koptu kopacak fırtınaydık
bütün düşlermiz yarım
nereden essek tufan olurduk
ve nar çiçeği umut
bir zamansız bozgun
ölüm sen miydin
taş yastıklara üçer beşer baş koyduğumuz
o karanfilleri beşer onar yolan

ölüm sen miydin
sürek avcısı
ceylan sekişlerini kıran
ah sen miydin ölüm
anamın bağrına kara taşlar vuran

ah sürgünlüğüm benim
hasretine tutunduğum sığınağım
bir bir dökülen, yanan, yakılan yıldızlarım
ay yüzlü, gün bakışlı cehennem yürekli
çeyrek bardak çayı yudum yudum bölüştüğüm
beş üleşip ki nefes çektiğim sigara dumanı gibi
ciğerlerime çekip sakladığım
sen miydin ölüm yüreğimin dağlarını koparan

kara şifreli Eylül direşkenliğim
kanayan düşler aydınlığım
koparıp beynimden satır satır
alınteriyle sunulan kitapları yaktılar
zulüm ar gelirken
sen miydin ölüm bize yar gelen

ve kadınlar...
ille de o kadınlar
“olmak ya da olmamak”
çelişkisinin çelikleştirdiği
güneşe gün doğuran kadınlar
düşünce savaşının “sıra nefer”leri
sürgün düşmeye gör
o çıyan ölüm
koparır yerinden yüreği

bilinmez yaşadıklarımız
dağlar içimizde yücelir
kül yortusu
kan tortusu
kıvılcım ateştir telleri yüreğimizin
ve matem yasak!

başımıza kadar sevda
halaya durun dostlar
her meydanda
tırnak izleri kazılı onların
ağıttır adları
destanlarımızda
yalnız onların türküleri yazılı

heeyy be ölüm
yaşamak hakkı başımız tacı
umut sarısı buğday başakları
saçların senin
sana selam olsun
rahat uyu yürekli kadın...



Mayıs 2003
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Babama
Meinem Vater


ich hätte meinen Vater gerne als jungen Mann erlebt
er erzählt nicht viel von sich
aber einige Prinzipien wiederholt er ständig
alles muss seine Ordnung haben
vor anderen sollte man nie schlecht dastehen
er hatte immer einen Fünfzigmarkschein
im Geldbeutel
nicht um ihn auszugeben, sondern
um ihn dabei zu haben
mein Vater wuchs in Pommern auf
es müssen ziemlich raue Sitten gewesen sein
auf den Höfen
dann die Flucht vor den Russen
lange bevor er meine Mutter traf
entdeckte er seine Liebe zu den Traktoren
er arbeitete sich zum Kfz-Meister hoch
ich erlebte ihn als einen Mann, der
strikt nach seinen Prinzipien lebt
wenn ich ihm heute begegne
bewundere ich seine Geradlinigkeit bis ins Alter
sein Jähzorn verrauchte, und ich höre
ein gutes Stück Weisheit, wenn
er wieder von seinen Prinzipien anfängt
...
es darf nur nicht zu viel werden

Ralph Raske


BABAMA

babamı genç bir adamken yaşamak isterdim
fazla anlatmazdı kendini
ama bazı prensiplerini tekrarlardı sürekli
onun nizamında olmalıydı her şey
insan başkalarının önünde asla kötü durmamalıydı
kesesinde her zaman elli Mark’kı olurdu
harcamak için değildi, aksine
yanında bulunması içindi
Pomeranya’da büyümüş babam
mutlaka pütür pütür geleneklerle olmalı
avlularda
Ruslar’dan kaçış sonra
annemle karşılaşmadan uzun zaman önce
keşfetmiş sevgisini traktörlere
çalışmış yükselmek uğruna, teknikerlik ustalığına
onu yaşadım katı prensipli bir adam olarak
bu gün karşılaşsaydım eğer onunla
yaşlanıncaya kadar hayran kalırdım doğruluğuna
anlık öfkesi tüterdi ve duyardım
iyi bir parça aydınlık,
prensipleriyle o yeniden başlasaydı eğer
...
daha fazlası da olamazdı


Çeviren Meral Vurgun
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Bahardın
gün serilir dağlarına
ay tutuşturur bozkırlarını
söğüt dalı gibi kurursun
yağmurlara asılaydı yüzün
topraga dökerdin gülüşünü
anaç olurdun, sevecen...

alnına düşüyor sümbül teller
ne çok menekşe kokuyor ellerin
hangi bağın salkımında sakladın gözlerini
içsem şarap olur
içmesem okyanus gibi derin

çöller aşardın
fırtınalar gibi
yayan yapıldak geçerdin
uçurumdun kaçıncı binlerden kalma
kaç barikat yardın
kan revan yaralı
kaç çarkıfelek zincir kırdın
yalınayak yürüdüğün yollar yabancı şimdi sana
tutmamıştır tarihçesini acıların

yolcuydun bunca zaman
hanlardan gelir geçerdin
heybende türküler
yeşildin, aldın, bahardın
başı karlı dağdın
ceylanlar dolanırdı yamaçlarında
alaca şahan sürüleri havalanırdı yüreğinden
eteklerinde bir yavru maral gezinirdi
tutuşturup yaktın
kurudu karameşe dalları
açmaz oldu gökce çiçekler
bekleme boşuna
artık güne dönmez yüzünü nergizler...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:01 PM

Balirisi Bakışların
balirisi bakışlarına batıra batıra ekmeğimi
bulut içiyorum bu sabah
doyururken, pervasız, delişmen düşlerimi
ayak sesleri gülümseyen insanlar geçiyor sokaktan
elimi uzatıyorum dokunmak için hülyalarına
bir şeyler bulmak için
sana dair, sana benzeyen

özledim çıldırasıya
yatırıp ufkuma aykırı sevişmeleri
fütursuz yaşanacakları kucaklayıp
turna kanadında dağlarına serilmeye
yanıbaşında bir yavru güvercin gibi ölmeye geldim

bütün fırtınalardan
kargaşalardan sıyırıp kopardığım
bütün talanlardan kurtadığım
kadim bir aşk ile donattığım bu yürek
bir sebil deniz şimdi
bulanık çayları aşk ile durultmaya geldim

sen ki
gelip mesken kurdun baş köşeme
Kerem’in küllerinden kurulmuş
sırça bir saray şimdi kalbim
yüz yıl beklemek olsa da
seni sevmenin öteki adı
bağrımızı örseleyen çığlıklara inat
elele vermenin zamanıdır artık
sende beni bulmaya geldim

hoyratlığını, küfürbaz berbatlığını kanıksadığım
hasretinin dehlizlerinde fesleğen kokuları
şahdamarımda titreyen sesin ülkemin sesidir
hiç bir gömüte sığdıramadığım sevda ile
bütün tezatlarımı çürütüp de geldim

diyeceklerim var sana
dilimin dönmediği kadar
yanılsamasız bir ayna gibi bak yüzüme
ve dinle...
seni seviyorum ateşin cehennemi sevdiği kadar...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Bana Gel
yıldızlara köPage Rankingü kurup
uzandım göklerden sana
dizeler topladım avuç avuç
birer birer dizdim namluya
işte yürek tetik
'göz-gez-arpacık'
hedef sol göğsünün tam ortası

bir köPage Rankingü kur yıldızlara
imgeler sıra sıra dizilsin bulutlara
şahittir *******
şimdi zaman sevme zamanı

tutun bir mavi bulutun yelesine
omuzunda sevdam
gözlerinde yılların yorgunluğu
yüreğinde yaşanmamışların özlemiyle bana GEL!


seviyorum işte seni...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Bana Senden Söz Et
diz dize değil belki
ama oturabiliriz yine de göz göze
gel seninle bir kavli karar edelim
bana aşktan söz etme bu gece

saçımın her telinden bin İblis asılır
her yalanda bir deniz kızı ölür içimde
kurur okyanuslarım, tükenir sularım
dibe vurur anılarımı taşıyan gemiler
ve baykuşlar tüner dallarıma

bana aşktan söz etme bu gece
Eylül'lerden söz et örneğin
sararan yapraklardan
ya da okul yolundan değil
kayıp düşlerimizden söz et
çalınan gençliğimizden mesela
çözemediğimiz şifrelerden
hayaletleri hala aramızda dolaşan
asılıp, kesilip, yüzülen, başsız gövdelerden
onurdan yana bize kalanlardan söz et

bana aşktan söz etme
oyunlardan söz et bu gece
hilesinden, kuralından oyunların
nasıl pata biter
ya da kime düşer kupa
ondan söz et

senin olsun söz
öz büyümelerden söz et bana
dev aynasından
yüzsüz yüzlerin o aynalara
nasıl aksettiğinden değil
kaç yüzü yansır insanın gerçek aynalara
takke düşünce kel nasıl görünür
ondan söz et

bana kanayan yaralardan söz et bu gece
çağlayan nehirlerden
Fırat'tan, Dicle'den
durgunca akıp giden Rennehri'nden
dağlardan söz et bana
'Ağrı dağı efsanesi'nden
Ilgaz'ın rüzgarından, boranından
Alp dağlarının hüznünden söz et

bana ilk yazlardan söz et bu gece
erguvan dallarından örneğin
çağla bahar şafaklardan
o masmavi Nisan akşamlarından
ayışığı içip sarhoş olduğumuz
yar perçemine karası düşen
kızıl Mayıs *******inden
yüreğinin közünden
asıl özünden
yani senden
sensizliğimin sen yanından
bana yalnız senden söz et bu gece
ya da çöller gibi susalım ikimiz de...



Kasım 2003
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Bana Seni Bağışla
nehir gözlüm
yarım kalmış sevda yanım
can yorgun, canan yorgun
hasretlerim göz içinde
açar mı al güller güz içinde

dört mevsim günüm-güneşim
bu dağlar kar-boran
en sıcak yerine bas beni bağrının
dost hasreti buseni bırak alnıma
sır gibi sakla, derinlerine al yüreğinin

ala dağlar kardelen, doruklar sevdalı
polenler ipek yağsın
omuzuma yasla başını
gölge düşürme kirpiklerine
kıyasıya bir çatışmada ele geçen iki gerilla
'ser verir, sır vermez'
direnmeye antlı iki yoldaş olalım seninle

ay şavkısı alnın deniz kıyısı
yedi renk gökkuşağı, gül çehre yüzün
gözlerinde yıldızlar yansın
vaktimiz yok
yarım yaşanmışlara eyvahlar etmeye
'giden gün ömürdendir'
yarınlara aç kollarını

bu dağların baharı geç gelir
ah 'irin selleri'ne tutuldum kaç kez
beni destansı aşkların ülkesine götür
hüznümü gülüşlerine sar
yürek yarası kanamalara göm
bana seni bağışla
Ferhad'ın deldiği dağları aşır
Kerem'in küllerine düşür

güneşin alnına yazacağım adını
ha desem fırtınalar kopacak içimde
ufkumda yıllar alevlenip yanacak
umudum bahar bahçe...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Başka Yüzler
bir başkayım şimdilerde
güz yüzümde başkalarının renkleri
başka *******e uyuduğum
başka sabahlara uyandığım
ay gözümde başka bakışlar
başka yerlerin uzak kentlerinde
başkalarıyla öldüğüm
başka ruhlarla dirildiğim canlar
nerdesiniz?

geçit törenlerinde başka yüzler
başka seslerde başka çığlıklar
başka haykırışların sessizliği
başka dillerde söyleniyor şarkılarım
başka yangın küllerininin savurduğu gözlerim
nerdesiniz?

başka şehirlerin başka meydanlarında
başka kalabalıklar, başka ayak izleri
aynalarda bana bakan başka bir ben
omuzlarıma düşen başka saçlar
başım başka omuzlara yaslı
el başka kol başka
benim ellerim, benim kollarım ya siz
nerdesiniz?

başka yanıyor şimdi ateşler
küllerini başkaları savuruyor Kerem’in
Ferhad’ın sabrı başka dağlarda çözülüyor
başkalaştı şimdi sevdalar
ve adına şiirler yazdığım sen
bir başkasın şimdi içimdeki kale
başka senin de gülüşün
söyle peki ya sen
ya sen sen nerdesin?
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Bekle Istanbul
nice güne umut
nice cana sevda
hıncahınç kızıl direnç
nice geceye şafak düşüren ülkem
yaşama tutkusu asılı saçlarında

görecek günün, sorulacak hesabın
çıldırasıya coşkusudur bu
koynunda büyüttüğün aşkların dili tutuşur
kekresi ham meyve tadı
gül damlası dudak
rüyası dal budak
yağmurun memesi bulut
kurak, çatlak toprak misali
damla damla içesim gelir

yarsız-yarensız kalsa da yürek
uğruna tutsak düştüm
sürgün edildim
kök salar içimde
filizlenip yeşeren düşler
tutunacak kulpu olamasa da zamanın
karınca yuvasında kaybolmak isterim
çakmak çakmak gözleri ateş böceği çocukların
kıvılcımlar düştükçe
söküp yüreği yerinden
sürüp isyanı namluya
bırakıp bu kenti ardımda
serçe gagasında yaş olup gidesim gelir

arsız-arlanmazın adına aşk dediği
bir gecelik pembe donuyla çöpe attığı
alkol artığı kirli kalıntılarına
kusarcasına tükürüp iğrencimi
daha sıkı sarılıp sevdaya
vurulup bir şafak vakti düşesim gelir

nar gülüşlü, kaya bakışlım
hıncımın kızıltısında sevda yangın mavi
sana acılardan süzdüm, ağulardan arttım
olancası bir yudum aşk
bir firari vurgun-talan yürek yarası
verilmiş sözüm, yeminim, andım var
umudum var gürgen yeşili
omuzlarımda yorulmuş düş yüzüm
yedi tepe ayak izlerim
bekle beni İstanbul
düşüp meydanlarına ölesim gelirl...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Beklenen Gün
bekle sevda yürekli dağ çınarım
varsın damgasını kara vursun zaman
sabrında taşlar eriten tarih şahlanadursun
ilk cemresi düşecek baharın
sevdayı dölleyecek ilk ışıklarıyla güneş
kan pıhtısına dönecek salkım salkım kızıllık
bir kardelen baş kaldırıp buzlar altından
selamlayacak özgürlüğünü halayın, zeybeğin, horonun

hele bir terlesin umudun alnı
yırtılsın sabrın çeperleri
emek meyveye durduğunda göreceksin
tanrılar terketmiş olacak yeryüzünü
boğulup atılırken çakal sesleri dipsiz kuyulara
bir başka gülümseyecek gökyüzü
bütün türküleri anadillere çevrilecek alınterinin
şarkısını kuşlar söyleyecek o görkemli şafağın
bütün çocukları dinleyecek dünyanın

o gün söylenmiş olacak son sözümüz
yırtıp kabuklarını yüreklerde sevgi
çiçeğe duracak kızılcık dalları
kimseler beklemezken seni benden başka
bir anda bitivereceksin yanıbaşımda
omuzuma düşecek başın
son kez haykıracağım
hoş geldin ey sevda yürekli yar!
hoş geldin ey gökyüzümün mavisi...
ve gömüp yüzümü sol yanına
uzun uzun susacağım

sonra aşıp geldiğimiz zamanların dalından
sararıp ince bir yaprak düşecek
ipeksi rengini alıp benden göğe serpecek
çimlenip yeşerecek üzerimi örten bir avuç toprak
göcebe kuşlar havalanacak orta yerinden yüreğimin
geriye sadece ağrısı kalacak sevmelerimin
ve ben belki de ilk kez o gün
o kadar mutlu olacağım...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Bekliyorum
mavi gülüşüne kur sehpayı
ve as üstüne yüreğimi
gül dalında al ipek bir kurdela gibi sallansın
umduğum, umarım ol
ufukları güneş gibi yırtan sözcüklerle gel dünyama

uzak dediğin nedir ki
iki adım bir uçtan bir uca iki kutup
koyunkoyuna yatıp da
yanyana gelemeyenleri bilirsin
bırak dudaklarını
kırmızı şarap gibi bırak ağzıma

yüreğime aldım ışınlarını
güneşten bir susku dolu içim
ah! diyorum ah!
şu yaşamak ne mendebur bir iş
bak! Yüzüm Kuzey’de bir yıldız bu gün
iğreti bir yaprak gibi korkuyorum
toprakta bir çığlık
bu kentin sokakları zifir karanlık
bana bir avuç güneş yolla sevgili
bekliyorum...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Ben Her Mayıs Ölürüm
ey özlediğim, beklediğim
geleceksen eğer yaşamak vaktinde gel
yaralı bir serçe gibi okşa yüreğimin tellerini
çünkü anılar da ölüyor insan yüzleri gibi

oysa Mayıs *******inde başka parlar yıldızlar
küllenmeyen acılar taşınır tarih sayfalarından
Mayıs *******i anadan doğma çıplaktır ay
ve ben en çok Mayıs’ta ölürüm

bir Mayıs, çoğalır taşarım meydanlara
çoğaldıkça vururlar beni
ceset ceset düşerim alanlara

isyan olurum altı Mayıs’ta
yavuklu gibi sarılıp mavzere
düşerim Şarkışla yoluna
ve asılırım düşlerimden o sabah

onsekiz Mayıs’ta başım Munzur kadar asidir
tırnaklarım sökülür, lime lime edilir bedenim
ser veririm, yüreğim altın çağdır
ve Mayıs büsbütün akşamı sabahı kanlı
ölümün erkenciliğidir yani

yani aşkın ateşe dönüşümü
kalkıp kalkıp devrilmesi bir dağın
yani bam telinde sazın
en güzel nakaratı sevda türkülerinin
duydukça ürperten ağıt sesleri
üretip de bölüşemediğimiz ekmek gibi
her ölümden yeni bir yaşam doğurmak yani

Mayıs işte
yani tek ve tekin olmayan oniki ayın baharı
dağ taş uyanırken, börtü böcek sevişirken
sürü sürü kuşlar gökyüzüne serpilirken
bahar bahar bütün aylarda ölürüm ben

yani özlediğim
umduğum ve beklediğim
vazgeçilmez utkum
üreten ellerin nasırlı özgürlüğü
yürek tutkum yani
bağımsızlık sancağında iki namlu
bir al yıldız
doğacak günün müjdecisi yani
kurşun eritiyor avuçlarımın nasırı
gel
dağlardan, ovalardan
fabrikalardan, okullardan
dört bir yandan gel...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Benliğimin Türküsü
Das Lied meiner Identifikation

(für Meral Vurgun)


Fremde, du fragst mich nach meinem Lied
das Lied, dass mit dem Schrei ins Leben begann
komponiert im Bauch meiner Mutter
befruchtet von dem Samen meines Vaters
Fremde, du fragst nach dem Lied meiner Identifikation
ich bin ein Kind des Wirtschaftwunders
ich bin ein Kind der ersten Zentralheizungen und Supermärkte
ich spielte, als der Beton noch nicht alles gefressen hatte
ich küsste meine erste Liebe auf den Weinbergen
über der verschneiten Stadt
ich begegnete dem König Alkohol mit Pickeln im Gesicht
ich hatte kein Ziel
ich war im Taumel der Exzesse
mein Leben verging im Rausch
ich saß in einem Intercity und wache heute auf, wo du nach
meinem Lied fragst
Fremde, ich wäre gerne der Krieger, der das Blut
seiner Jagdbeute trinkt
aber in meiner Zeit und in meinem Land herrschen die
Krawatten über unsere Geschicke
und unsere Wege werden von Stoßstangen bevölkert
ich bin ein Krieger, der die Schlacht verlor
ohne jemals gekämpft zu haben
Fremde, ich hörte das Lied deiner Identifikation
und ich bin beeindruckt
viele Tage haben die Menschenvölker noch zu überwinden
ich verneige mich dem Schicksal mit Demut
die Schatten trete ich zurück ins Schattenreich
gebrochenen Herzens
mein Rückgrat bricht zuletzt
ich bin ein Krieger in einer Welt, die anders ist, als ich sie träume
wären da nicht die Zeichen, die mich hoffen lassen
ich würde mein Lied aufgeben


Ralph Raske
Almanya
www.leselupe.de


Benliğimin Türküsü

(Meral Vurgun İçin)


yabancı, bana türkümü soruyorsun
hayata çığlıkla başladığım türkü
anamın karnında beslendi
babamın tohumlarıyla döllendi
yabancı, benliğimin türküsünü soruyorsun
ekonomik mucizenin çocuğuyum ben
çocuğuyum ilk kaloriferlerin ve süpermarketlerin
oynardım her şeyi betonlar yutmadan önce
karla kaplı şehir üstünde
ilk aşkımı bağlarda öpmüştüm
kral alkolle yüzümde ergenlik sivilceleriyle karşılaştım
hedefim yoktu
taşkınlıkların başdönmelerindeydim
yaşamım sarhoşlukla geçip gidyordu
bir İnercity’de oturmuşum ve uyanıyorum bu gün,
bana türkümü sorduğun yerde
yabancı, bir savaşçı olmak isterdim
avının kanını içen
ama benim zamanımda ve benim yurdumda
hükmediyor kravatlar ustalığımız üstüne
ve yollarımız tamponlar tarafından sislendirilmiş
bir savaşçıyım, muharebeyi
bir kere bile çerpışmadan kaybetmiş
yabancı, özdeşliğinin türküsünü dinledim
ve etkilendim
halkların daha çok günü var kazanacak
alçak gönüllülükle eğiliyorum yazgıya
gölgelerini gölgeler diyarına yolluyorum
kırılmış kalplerin
ve son kez kırılıyor omurgam
bir savaşçıyım düşlediğimden başka olan bir ülkede
olmayaydı beni umduran im’ler
vazgeçebilirdim türkümden de...


Çeviren Meral Vurgun
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:02 PM

Beş
FÜNF


Ich bin fünf.
Vier und eins. Drei und zwei. Ganze fünf!
Ich mag Bonbons und Christian,
denn er teilt sie mit mir.
Er sagt, er mag meine langen Zöpfe
und ich darf seine Blutsbrüderin sein,
bis wir Tod sind oder sterben.
Großes Indianerehrenwort!

Die Welt
eine blaue Glasmurmel
in schwitzenden Händen
In Seifenkisten fliehen
den Wind
an den gelösten Haaren
ziehen
Kirschbaumträume
von den Zungen spucken
in die Wirklichkeit pflanzen
Mit Händen aus Sturm
Drachen jagen
Den Winter
in deinen Augen sehen
Nase reibend

Wir wechselten
Kleider
und Schuhe
als sie zu klein wurden
Erwachsen werden
war nie mehr

Nur einmal mit den Augen zwinkern,
dann bist du bei mir:
Mein rechter, rechter Platz ist frei
ich wünsch’ mir so gern Chris herbei!

Ich mag Schilfhalme
im Wind
blinzle ich
weben Erinnerungen
deinen Schatten ein
Blumen
verändern ihren Geruch
auf Gräbern
Warum ist das so?
Du hättest es gewusst
Damals
schenkte ich dir
meine Zöpfe

Ein Wimpernschlag,
dann wirst du bei mir sein.
Ene mene, eins, zwei, drei,
wünsch’ mir so gern Chris herbei!
Ich bin immer noch fünf.
Vier und eins. Drei und zwei. Ganze fünf!

Am Felsen liege ich
atme Wolkenbilder
Galoppierende Mustangs
auf blauer Ebene

Häuptling weiße Feder
am Horizont
Er lächelt in mein Herz

wie du

Alexandra Schulz


BEŞ


yaşım beş
dört, bir. üç, iki. tamamı beş!
şeker ve Cristan’ı severim,
o ki, benimle onları paylaşır
uzun örgülerimi sevdiğimi söyler
Kızılderili şeref sözüyle
geberip ölene kadar
kan kardeşi olmamı ister

dünya
terleyen ellerde
mavi bir cam bilye
eriyip sabun kasalarlarına dökülen
rüzgarı
dağınık saçlara çeken
kiraz ağacı rüyası
dil ucundan gerçeğe tükürülen bitkiler
ellerle fırtınalardan ejderhalar yakalamak
burnu sıyıran kışı senin gözlerinde görmek

küçüldüğünde
elbilermizi
ve ayakkabılarımızı değişirdik
bir daha büyünmüyor

bir göz kırpışımla
sen bende ol
sağ yanımda yerin boş
imanıma özledim, iple çekiyorum

rüzgarda renklerin parıltılarını severim
gölgende göz kırpar
anılarda düğümlenirim
mezarlıklarda
çiçeekler
kokularını deşiştirir
neden?
sen bileydin
o zamanlar örgülerimi vermiştim sana

bir göz açıp kapayana kadar
yanımda ol
duma duma dum
ben bir yalan uydurdum
bir, iki, üç
budur dileğim
iple çekiyorum Chris
yaşım hala beş
dört, bir, üç, iki. tamamı beş

kayalara uzanıyor
mavi düzlükte
dörtnala yaban atları gibi koşan
bulutların resmini nefesliyorum

ufukta
kabile reisi ak tüy
yüreğimde gülümsüyor
sen gibi...



Çeviri Meral Vurgun


Not: Bu şiir sevgili dost şair Alexsandra Schulz'a ait olup yeni çeviri çalışmalarımdan biridir. Hatalar içerebilir...
Çeviri eleştirileye açıktır.
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:03 PM

Bir Bahçe Çiz
bir vaha masalıydın sen
çöllerimi yeşile boyayan
ve beni sana öldüren
yine sende cana getiren
öykümüzün adı hasretti
beni sana, seni bana yetiren

kim bilir
yaşamak güneşi kucaklamaksa eğer
belki de ölüm
bulutlara kanat vurup düşmesidir kuşların
ya da ses düşümü damardaki kanın
silindiğinde gökyüzünden adımız
çocuklar oynar belki de bizi, kim bilir

bir bahçe çiz göz ucuna
sonra bir rüzgar bulutları aralayan
bir yavru ceylan düşün çöl ortasında
bakışını doruklara çevir sonra
beni hayalle seni beklerken

umudu ihanete vuranlara inat
tükür yüzüne kirli zamanların
bir şiir kopar yüreğinden
bir kızıl gül gibi aç sonra bana
içli bir türkü dolansın diline
sesini sesime kat sevgilim
baktığın aynalardan sök al aks’imi
bakışın gözlerimde yansın

bilirsin...
neler konuştuk, neler sustuk seninle
öpüştükçe düşlerimiz ücralarında aklın
nasıl tutuştuk yandık, nasıl kor tuttuk
çözebilmek, saklamak olası değil bu sırrı
öyle onulmaz bir aşkın koynuna düştük ki
bir çoğaldık, bin azaldık seninle...
Meral Vurgun

GooD aNd EvıL 04-19-2009 08:03 PM

Bir Ben Kalırdım
zifiri karaydı *******
kurşun kalem ışığında sana şiirler yazardım
yokluğun asılı kalırdı dizelere
yüreğimden emdirir
ak süt gibi hasretle beslerdim
benziyorlar mı diye sana
nur topu oğulcuklar doğurmuş
ana gibi, bakardım mıslaralara

tutunduğum gökyüzü çatırdar
adını kara sevdam koyduğum
çığlık çığlığa ses vurmak istediğim dağların
dört mevsim, oniki ay kar boran tutardı
üşürdüm...

denizleraşırı sürgündüm ben
ışıksız şehirler misali ıssız kalırdım
anadilde söylenen bir sevda türküsü gibi
geberesiye özlerdim sesini
ve bana sen bile yasaktın

yokluğunda
her gece
bir söğüt dalı kururdu içimde
paramparça dökülürdü yıldızlar
ürperirdim gölgemden bile
yangından can kaçırır gibi saklardım seni
yine de akar giderdin düşlerimden

yani koca çınar’ım
seni getirip bana verselerdi
kana susamış vampir dişli zaman
bedelini yürekten alırdı
ve geriye yine savaş yıkıntısı bir ben kalırdım
bir ben kalırdım...
Meral Vurgun


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:15 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.