![]() |
Rıfkı Kaymaz
Acele İş
Deve ağır gider, çok yol alırmış. Acele yürüyen, yolda kalırmış. Acelede hayır olmazmış, çünkü: “Acele işe şeytan karışır”mış. Rıfkı Kaymaz |
Adın Bir Sığınak
Adın bir sığınak bir umut bize Tutunmak güvercin kanatlarından Bir gül kokusunu armağan eder Dökülen gözyaşı yanaklarından Yürekler beslenir denizler gibi Düşlerin bembeyaz ırmaklarından Dikenler gül olur gülistan olur Çağlayan boşanır parmaklarından Bir ışık yükselir mavi göklere Billur düşüncenin ufuklarından Rahmet bulutundan taşan sözlerin Süzülen bir dünya dudaklarından Bir dünya bir sabır bir muştu seli Ve bir destan kıyamın şafaklarından Rıfkı Kaymaz |
Ah Erzincanım
Onüç Mart, ramazan teravih vakti, Müminler sel gibi camiye aktı, Şehir secdelerle yıkanacaktı, Yıkılarak viran oldu Erzincan, Gül idi, sarsıldı, soldu Erzincan. Binalar yıkıldı, kurudu bağlar, Gözyaşı dikmekte bulutlar, dağlar, Fırat coşkun Fırat, hüzünle çağlar, Ah ü figanlarla yandı Erzincan, Çileye boyanan candı Erzincan. İçli bir ağıtı yaktı Şelâle, Tutuştu yürekler, Erzincan ile. Günler gece oldu, ******* çile, Ah derim, yanarım, canım Erzincan, Kurudu: gözyaşım, kanım Erzincan. Kimi vefat etti, muhtaç duaya, Kimi hasret kaldı, ana babaya. Yüzlercesi birden Terzibaba’ya, Beyaz kefeniyle girdi Erzincan, Yüklendi; acıyı, derdi Erzincan. “Erzincan’da bir kuş...” kolu kanadı, Kırılmış, göklere çıkar feryadı, Yanık bir destandır,Erzincan adı, Adın acım, dört bir yanım Erzincan, Dualar seninle canım Erzincan. Rıfkı Kaymaz Rıfkı Kaymaz |
Akşam Sofrasında
Her akşam sofrada beraber olur, Akşam yemeğini birlikte yeriz. Ve sonra açarak ellerimizi, “Çok şükür Ya Rabb’i! ” “Çok şükür! ” deriz. Nasıl anlatayım bilmem sizlere, Bizim soframızda bin bereket var. Soframızda paylaşırız her şeyi, Babamın yorgunluğu birden azalır. Annemin sevgisi sofraya taşar. Her pazar birlikte çıkarız babamla, Pazardan yiyecek şeyler alırız. Annem sevgiyle pişirir yemekleri, Öylesine tatlı, öylesine lezzetli ki, Bayılırız. İsterim her yemek vaktinde yine, Her sofrada bir araya gelmeyi. Ne var ki babam işe gider erkenden, Ben kardeşimle okula. Annem bizleri yolcu eder her sabah, Unutmaz öpmeyi, gülümsemeyi. Dilerim sonsuza değin mutluluk, Evimizde sevgi hiç eksilmesin. İsterim herkesin sofrası da, Bezenerek sevgiyle, Bizimkine benzesin. Rıfkı Kaymaz |
Akşam Yemeğinde
Her akşam sofrada beraber olur, Akşam yemeğini birlikte yeriz. Ve sonra açarak ellerimizi, “Çok şükür Ya Rabb’i! ” “Çok şükür! ” deriz. Nasıl anlatayım bilmem sizlere, Bizim soframızda bin bereket var. Soframızda paylaşırız her şeyi, Babamın yorgunluğu birden azalır. Annemin sevgisi sofraya taşar. Her pazar birlikte çıkarız babamla, Pazardan yiyecek şeyler alırız. Annem sevgiyle pişirir yemekleri, Öylesine tatlı, öylesine lezzetli ki, Bayılırız. İsterim her yemek vaktinde yine, Her sofrada bir araya gelmeyi. Ne var ki babam işe gider erkenden, Ben kardeşimle okula. Annem bizleri yolcu eder her sabah, Unutmaz öpmeyi, gülümsemeyi. Dilerim sonsuza değin mutluluk, Evimizde sevgi hiç eksilmesin. İsterim herkesin sofrası da, Bezenerek sevgiyle, Bizimkine benzesin. Rıfkı Kaymaz |
Analar
Analar toplumun en güzel gülü, Onunla şenlenir, coşar evimiz. Ayağında cennet, sevgi bülbülü, Ve onunla mutlu yaşar evimiz. Rıfkı Kaymaz |
Anlayana
Ömür geçer, bahar gider, güz gelir. Bir dert biter, arkasından düz gelir. Anlamazsa davul zurna elbet az, “Anlayana sivrisinek saz gelir.” Rıfkı Kaymaz |
Anneciğim
Yüzün ne kadar güzel! Ah canım anneciğim. Sensin beni saran el, Ah canım anneciğim. Kolların kucak bana, Ne kadar sıcak bana. Ak içime, ak ana... Ah canım anneciğim. Yıllar yılı bıkmadan, Bana baktın durmadan. Gönülcüğüm yıkmadan, Ah canım anneciğim. İçimde sevgin derin, En güzel yerde yerin. Ve...Sımsıcak gözlerin, Ah canım anneciğim. Rıfkı Kaymaz |
Anneciğim Seninle
Anneciğim seninle, Kuşlar ne güzel büyür. Babam, kardeşim, herkes, Daha mutlu görünür. Anneciğim seninle, Çiçekler daha canlı, Daha güzel açmakta... Dünyamıza misk gibi Kokuları saçmakta. Anneciğim seninle, Sevgiler kuşlar gibi, Kanat çırpar, Canlanır. Çoğalır güzellikler, Çirkinlikler yıkanır. Anneciğim seninle, Güne beşlemek güzel. Ve uyku pırıl pırıl, Gökyüzüne akan sel. Hep sevginle büyüdüm, Sevinçle dopdoluyum. Anneciğim seninle, Seninle, Çok mutluyum! Rıfkı Kaymaz |
Arzu
İsterim ufuklar bir başka güzel, Güneş, tepelerden bana doğrulsun. Ey beni öteye çağıracak el, Ebedi çağrınla yüreğim dolsun. Rıfkı Kaymaz |
Ayıp Değil mi
Sen çalış, sen didin eğlensin onlar Olur mu kardeşim, ayıp değil mi? Sen üzül, sen ağla, şenlensin onlar, Olur mu dostlarım, ayıp değil mi? Rezalet diz boyu, utanmaz yüzler Hep yalan dolanla kirlenmiş sözler Kinle düşmanlıkla sulanmış özler Olur mu kardeşim, ayıp değil mi? Sen aç ve yoksul, onlarsa toktur Köşe dönen, üç kağıtçı pek çoktur Aldığı rüşvetin hesabı yoktur Olur mu dostlarım, ayıp değil mi? Rıfkı Kaymaz |
Babacığım Seninle
Babacığım seninle, Evimize can gelir. Yürek dolusu sevgi, Bize heyecan gelir. Babacığım seninle, Güven dolar evimiz. Mutlulukla yıkanır, Sevgiyle yüreğimiz. Babacığım seninle, Umutlar kucak kucak. Doldurur evimizi, Bizi sarar sımsıcak. Babacığım seninle, Apaydınlık yüzümüz. Huzur bulur seninle, Gecemiz, gündüzümüz. Babacığım seninle, Yarına umutluyuz. Annemle kardeşlerim, Seninle çok mutluyuz. Rıfkı Kaymaz |
Bahar Sevinci
Soğuk kış günleri elveda dedi Şimdi bir misafir geliyor:Bahar. Artık her tarafta yemyeşil örtü Artık her tarafta bir canlılık var. Toprakta hareket ağaçta yaprak Dereler canlanmış, çağıldar sular. Kuşlar kanat vurmuş mavi göklere, Yeşile boyanmış artık duygular. Biz minik bir fidan, küçük bir pınar Şen şakrak çağlayıp, akar coşarız. Bahar sevincini herkesten önce Küçük yüreklerde bizler duyarız. Rıfkı Kaymaz |
Bahar Türküsü
Bahar türküsüdür söylediğimiz Sıcak gönüllerin yanık sesinden Yunuslayın yankılanan sesimiz Canlanır baharın ak nefesinden Bu sonsuz, duqduru bahar yükünü Elimiz, dilimiz, kalbimiz almış. Yüzyıllar söylemiş anmış ününü Bir çınar halinde kök budak salmış. Rıfkı Kaymaz |
Balcı Dede
Tatlı dilli, güler yüzlü, “Al satarım, bal satarım” Der balını satarmış. Her gün güleç yüzü ile, Karşılanmış sevgi ile. Her gönülde taht kurarak, Tatlı dille bal satarak, Geçinerek gidiyormuş, Hakka şükür ediyormuş. Çocukların dillerinde, Onun adı şarkı olmuş: Al Dedemiz Bal Dedemiz Bize güzel Balından ver Bal Dedemiz.. Balcı Dede, Balcı Dede, Güler yüzlü tatlı dede! Gül yüzünden gül kokusu, Sanki bala akıyormuş. Onun balı daha tatlı, Daha tatlı çıkıyormuş. Balcı Dede bal satarak, Kazandığı servetine, Yoksullara dağıtarak, Hayatını sürdürürmüş Kıskanarak bir gün biri, Demiş: “Ben de bal satayım! ” “Parama para katayım...” Adam tezgahını açmış... Açmış ama satamamış. Çatık kaşla, asık yüzle, Satılır mı kaba sözle? Günler geçmiş, ne satış var, Ne de ilgi çekmiş ballar. Hanımına demiş: “Hanım, Niçin satılmıyor balım? ” Hanım: “Asık yüzünle sen, Evet balı satamazsın. Güler yüzlü olmaz isen, Elbet balı satamazsın. Balcı Dede, güler yüzlü, Bal satmakta tatlı sözle.” Hatasını bilmiş adam, Olmuş güler yüzlü insan. Rıfkı Kaymaz |
Beyaz Gemiler
Ötelerden ötelerden... Beyaz gemiler geliyor. O mesut ülkelerden, Beyaz gemiler geliyor. Beyaz oldu mavi sular. Düşlerde beyaz duygular... Ufuklardan, semâ kadar, Beyaz gemiler geliyor. Muştu gelir uzaklardan, Yelken nurdan, tekne nurdan, Götürecek bizi burdan, Beyaz gemiler geliyor. Rıfkı Kaymaz |
Beyaz Kuş
Avcılar bir kuş vurdular: Beyaz beyazdı kanadı. Ve çırpındı, uçamadı. Beyaza kan dondurdular, Ama kimse anlamadı. Ah beyaz kuş, beyaz kuş! Duyamadı, duyamadı. Seslerinin kanat kanat Dinleyerek nefesini Ve en güzel bestesini Altımızda bir yağız at Dinletmiştik nal sesini. Neydi ah kuş, beyaz kuş! Unuttuk güftesini. İçimizde yaran derin, Kan ağlıyor gözlerimiz. Ve duyulmaz sözlerimiz... Ah beyaz kuş, nerde yerin? Nerede bizim özlerimiz? Nerede ey kuş, beyaz kuş, O tertemiz ellerimiz? O eller ki kıydı sana, O eller ki senden uzak... Ey ak renk, ey tertemiz ak Ne olur anlasana! Gövdemize bir kanat tak! Ey beyaz kuş, beyaz kuş! Gövdemize bir kanat tak! Rıfkı Kaymaz |
Beyitler
Göklere yükselen şerefelerden Ezan, kurtuluşa çağrı sesidir. Şahadet parmağı şu minareler Yerlerin göklere seslenmesidir. Şadırvanda şırıl şırıl akan su Abdestle günahın dökülmesidir. Şu masmavi, yeşil, renkli çiniler Solgun bahçelerin yeşermesidir. Günde beş kez kılınan namaz Ruhun ötelere yücelmesidir. Gönül gönül, dil dil söylenen tekbir Ezelin ebede seslenmesidir. Secdeyle yıkanan müminin yüzü Kulluğun ışıkla bezenmesidir. Tövbe, sonsuzluğa açılan kapı Günahsa, ruhların kirlenmesidir. Rıfkı Kaymaz |
Bir Gün
Bir gün güneş doğar doğmaz, Kanatlanıp göğe uçsam. Yıldızlara el ederek, Yüreğimi göğe açsam. Gökkuşağı renk yumağı, Ondan renk renk sevgi sağsam. Yağmur yüklü bulutlarla, Çorak topraklara yağsam. Işıl ışıl güneş, ayı, Minik kanadıma alsam. Bir şarkıdır söylediğim, Ayyıldızla kardeş olsam. Benek benek kelebekle, Yıldızlara sunsam şiir. Mutlu olur bütün dünya, İnsan, sever ve sevilir. Rıfkı Kaymaz |
Bir Kalemin Dileği
Duygular düşünceler, Benimle dile gelir. Kağıtlara dökülüp, Gönüllere seslenir. İyi şeyler yazmak, Güzel resimler yapmak isterim. Evde, okulda, her yerde... Kimi zaman ağlar, Kimi zaman gülerim. Yaramaz bir çocuğun elinde, Her yanı karalarım. Silgi siler tertemiz, Bense durmaz yazarım. Sevgiler dile gelir benimle. Dere olur coşarım. Bir yelkenli olup; engine, Sonsuzluğa koşarım. Analar, babalar, çocuklar... Dinleyin beni! İsteğim: Hep iyi şeyler yazmak. Bir içli mektup, bir güzel şiir, Varsın bir cümle, Bir dört mısra olsun. İyilikte, güzellikte, Benim de imzam olsun! Rıfkı Kaymaz |
Bir Sevgi Kelebeği
Bir bahar gülücüğü daldan dala uçuşur, Yüreğimi dolduran, yeşilin kokusudur. Bu koku ki dervişin niyazı, “hu hu”sudur. Bir dertli dolap inler, Yunuslayın konuşur: Bir bahar gülücüğü daldan dala uçuşur. Çilelerle, sabırla aşılır bir bir dağlar... Gökyüzü pırıl pırıl bir kapı açar birden, Ve yıkanır gönüller, temizlenerek kirden, Gözyaşı döker bulut, gülistan olur bağlar. Çilelerle, sabırla aşılır bir bir dağlar... Bir sevgi kelebeği, kanat çırpıp yapraktan... Kararan yeryüzüne sevgi taşır, can verir, Umutsuz yüreklere konup heyecan verir. Bir sevgi tomurcuğu fışkırarak topraktan, Bir sevgi kelebeği, kanat çırpıp yapraktan... Sevginin denizine gözlerden dökülen yaş... Aşığa derman olur, içi dışı nur eder, Ve Taptuk Emre “Bizim Yunus”a buyur eder, Derviş Yunus bir sarı çiçekle olur sırdaş... Sevginin denizine gözlerden dökülen yaş... Yüzyıllar ötesinden bir ses ki, derin derin... Sevgiden... Hep sevgiden türküler söyler durur Her varlığın kalbine sevgi mührü vurulur Bir yaprağı titretir, bir rüzgâr serin serin. Yüzyıllar ötesinden bir ses ki, derin derin... Sevgiyle yoğrularak, pırıl pırıl aklanmak... Kapısını açacak, ebedi saltanatın. İnsanlığın özlemi, en güzeli hayatın: Yunuslayın severek, yalnızca O’nu anmak, Sevgiyle yoğrularak, pırıl pırıl aklanmak... Rıfkı Kaymaz |
Biz Küçük Fidanlar
Biz, yeşil bahçenin küçük fidanları, Gün gelince dal dal büyüyeceğiz. Gölgemizde oturup dinlenenlere, Büyük büyük ağaçlardan duyduğumuz, Masallar söyleyeceğiz. Biz küçük fidanlar, her gün dinleriz, Büyük ağaçların anlattığını... Ferhat’la Şirin’i, Battal Gazi’yi, Tilkinin kargayı aldattığını. Bir rüzgar esiverir birden, Bükülürüz, kırılırız, ah deriz. Uzanır dallarıyla büyük ağaçlar, Tutup kaldırırlar ayağa bizi, Teşekkürler ederiz. Büyük ağaçlardan öğrendik elbet, Büyük ağaç olmayı, meyve vermeyi... Bizden küçük, bizden körpe fidanlara, Kol kanat germeyi... Rıfkı Kaymaz |
Boncuk
Kahverengi benekli, Tüyleri yumuşacık, Mırıl mırıl mırıldar, Ne sevimli sıcacık, Her yemeği beğenmez, Binbir oyun binbir naz, Ben nerede, o orda, Peşimden hiç ayrılmaz. Oynatır kuyruğunu, Sevildiğini anlar, Kurulur pencereye, Sokağı seyre dalar. Ben içeri girince, Gözlerim onu arar, Otururum o gelir, Beni sımsıcacık sarar. Gözleri ışıl ışıl, Mırlıyor, miyav diyor, Ses veriyor sevgime, Beni mutlu ediyor. Rıfkı Kaymaz |
Bosna Acısı
Bosna sokakları feryad ü figan Bosnalım boğulur, suçu:Müslüman Nerede insanlık, nerede vicdan? Ne biçim bir dünya? Zalim, medenî (!) Utanmaz bir yeni dünya düzeni. Irzlar kirletilmiş, kırılmış eller... Kesilmiş hunharca; ağızlar, diller. Sönmüş, ocaklarda yanan kandiller, Ne dense; anlamaz, hissetmez, zalim... Dünya'nın önünde kahpe mezalim. Camiler yaralı, taş pare pare Dertleşir göklerle, yıkık minare. Şadırvan kurumuş, susmuş, biçare... Çil çil kubbelerde sessizlik çınlar, Nerede zaferler, şanlı akınlar? Bir çocuk... Gülüşü yarıda kalmış... Mavi gözlerini sonsuza salmış. Anası; çaresiz, süzülmüş, dalmış... Körpecik vücuda bakarak ağlar, Ahından sarsılır, yıkılır dağlar. Dua kanatlanır, rahim Allah'a Melekler yol açar, sonsuz sabaha. Mazlum gözyaşları, dönerken aha... Bosna'mın yarası sarılır elbet! Ebede bir kapı açar; şehadet. Bosna; şehadetle, gözyaşı, kanla, Dirilir, yücelir, coşar imanla. Bir tarih yazılır; şerefle, şanla... Bir tohum, bir fidan, bir devlet olur... Duayla, cihadla gün gün yoğrulur. Şüheda nefesi zulmeti boğar, Bir hulal yükselir, bir güneş doğar. Duada, Murad-ı Hüdavendigar... Rahmet yağmurları ruhlara iner Ve mazlum Bosna'mın acısı diner. Rıfkı Kaymaz |
Bu Işık
Doldu içerime bir sabah vakti Bu ışık, bu ışık, bu yeşil ışık İçimde canlanan temiz duyguda Dualarla, dualarla karışık. Benim oldu o an bütün duygular Bambaşka göründü bu gök, yeryüzü... O zaman anladım, ******* neymiş, O zaman anladım güzel gündüzü. Rıfkı Kaymaz |
Bugün Onüç Şubat Bayram Günüdür
Yıllar önce düşman, yurttan atılmış, Sevin Erzincan’ım, düğündür bugün! Yüreklere ap-ak sevinç katılmış, Sevin Erzincan’ım, düğün günüdür! Bugün On Üç Şubat, bayram günüdür. Yürekler bilenmiş bir kış gününe... Halit Paşa, düşmüş asker önüne. Rus’u, Ermeni’yi katmış önüne, Sevin Erzincan’ım, düğün günüdür! Bugün On Üç Şubat, bayram günüdür. Halit Paşa, bayrak olmuş en önde... Hiddetlenmiş, coşmuş, taşmış bugün de Asker, yiğit, Erzincanlı düğünde, Sevin Erzincan’ım, düğün günüdür! Bugün On Üç Şubat, bayram günüdür. Gözler ışık, yanıyor bugün, Hemşehrim o günü anıyor bugün. Yiğit Halit’leri tanıyor, bugün, Sevin Erzincan’ım, düğün günüdür! Bugün On Üç Şubat, bayram günüdür. Aradan şu kadar seneler geçmiş... Dedeler, amcalar, nineler geçmiş. Ecdadım, bu güzel ovayı seçmiş, Sevin Erzincan’ım, düğün günüdür! Bugün On Üç Şubat, bayram günüdür. Dört yanını siper etmiş dağların, Coşkun sular, yeşil yeşil bağların. Gerilerde kalmış acı çağların. Sevin Erzincan’ım, düğün günüdür! Bugün On Üç Şubat, bayram günüdür. Bugün On Üç Şubat, dostlar gülelim! Bu günü bir bayram günü bilelim! Ecdadın ruhuna dua edelim! Sevin Erzincan’ım, düğün günüdür! Bugün On Üç Şubat, bayram günüdür. Rıfkı Kaymaz |
Cami
Çiçek çiçek, nakış nakış İçimizde çinilerin. Pırıl pırıl, ışık ışık Yanar durur kandillerin. El ele, omuz omuza Küçük büyük kubbelerin. Duyulur nefesleri Fatihlerin, Selimlerin. Minareler gökyüzüne Doğru çıkan merdivenin. Saf saf olmuş “Yâ Rab! ” diye Dua eder müminlerin. Sanki Yesârî’den çıkmış Sülüslerin,celilerin. Kirimizi yıkar durur Ezanların, tekbirlerin. Diri, canlı bir ruh taşır En güzeli şekillerin. Bir ahenk ki şırıl şırıl Şadırvanda su seslerin. Kubbelerin öyle eşsiz... Arkadaşıdır göklerin. Hangi el eşyaya ruh Mana vermiş böyle derin. Yüzyıllardan sesi gelir Ölümsüzlük bestelerin. Bir izi var her taşında “Allah... Allah “ seslerinin. Abidesin içimizde Bir bilinmez yerde yerin. Kanat kanat uçar durur Bembeyaz güvercinlerin. Rıfkı Kaymaz |
Çanakkale Destanı
Çanakkale tarihim, Çanakkale destanım. Şehidimin türküsü, toprağım, suyum, kanım. Şüheda nefesiyle dirilen gülüm, canım... Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır, Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır. Mehmetçiğin yüreği, düşman zırhını deldi. O, önünde durulmaz, bentleri aşan seldi. Seyyid Çavuş misali, imanıyla yüceldi. Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır, Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır. Kayıt düştü tarihler: On Sekiz Mart gününü. Mehmetçiğin mermiye, ölüme güldüğünü. Gördü bütün bir dünya, inanmanın gücünü. Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır, Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır. Çanakkale, ecdadın değerli hediyesi, Unutulmaz bir destan, şanlı bir zafer bestesi, “Çanakkale geçilmez! ”: gerçeğin ifadesi. Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır, Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır. Ey bu cennet vatana kanıyla can verenler! Şehadet bahçesine bir gül gibi girenler! Size selâm ve dua, ölüp de ölmeyenler! Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır, Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır. Rıfkı Kaymaz Rıfkı Kaymaz |
Çiniler
Çiniler açmada, canlanmada gül Bir huzur bestesi çağlar derinden Tutarak tarihin elinden gönül, Dinliyor sonsuzu kuş seslerinden. (aruz vezniyle) Rıfkı Kaymaz |
Çocuk ve Sabah
Çocukların gözlerinde mavilik Yüzlerinde pırıl pırıl ışık var. Bu gözlerde şekillenen ufuklar, Ufuklarda özlenilen sessizlik. Çocukların gözlerinde umutlar Ak bir çağın özlemine eklenir. Ve Eyyüp sabrıyla sabah beklenir, Gece sınırından taşar hudutlar. Çocukların gözlerinden bembeyaz Bir dünyanın ışıkları uzanır. Kuyulardan Yusuf gibi uyanır, Ve çocuklar sabahlara dolamaz. Çocuk sabah *******in üstüne Bir beyaz örtüyü alarak gelir. Bir hitabı dinleyerek yücelir, Ve kavuşur ölmeyecek bütüne. Rıfkı Kaymaz |
Çocuk ve Umut
Bir umut, bebeğin emeklemesi Bir seyir, adımı ve beklemesi. Gözleri yarına bir ışık yakar Ve bir mutluluktur gülümsemesi. Rıfkı Kaymaz |
Çocuklar
Çocuklar bir güldür vatan bağında Kurur yaprakları ağladığında Bugün, küçücük bir pınar belki Yarın bir şelale çağladığında Rıfkı Kaymaz |
Çocuklarım
Şu masmavi gökyüzünün Gülüsünüz çocuklarım Hece hece tatlı sözün, Dilisiniz çocuklarım. Çiçek çiçek, öbek öbek... Yağar yağmur, açar çiçek. Renk renk uçan bir kelebek Selisiniz çocuklarım. Yeşil yeşil ovaların, Gülücüğü yuvaların. Misk kokulu dünyaların, Yelisiniz çocuklarım. Bir tomurcuk açmakta bak, Ruha koku saçmakta bak. Ve sevginin tertemiz, ak, Gülüsünüz çocuklarım. Rıfkı Kaymaz |
Çocuklarla
Mis kokulu, gül yüzü, Bahar edecek güzü. Daha mavi gökyüzü, Çocukların gözünde. Kelimeler, heceler... Çözülür bilmeceler. Gündüz olur *******, Çocukların sözünde. Rıfkı Kaymaz |
Daha Güzel Bir Dünya
Her şey güzel, her şey temiz Gül gül koksun hep çevremiz. Pırıl pırıl bir yeryüzü, Daha mavi engin deniz. Şu bahçede açan çiçek Pır pır uçan şen kelebek Gözümüze gönlümüze Sevgi taşır benek benek. Çer çöp, atık yığılmasın Sokaklara dağılmasın Şu gökyüzü parlak güneş, Dünyamıza darılmasın. Atalardan öğüttür bil: Didin, uğraş, ara ve bul! Artıkları değerlendir, Savruk değil, ölçülü ol. Çevre ile her an barış Güzellikte olur yarış Gerektiği kadar harca Tüketmekte ne bu yarış? Yeşermekte sevgiyle bak Dal ucunda solan yaprak Her gün “daha temiz çevre” Hepimize olsun kucak. Rıfkı Kaymaz |
Damlaya Damlaya
Küçücük bir tohum, bir gün dal olur Yol yürüne yol yürüne yol olur. Hiçbir an müsrifçe davranma sakın, “Damlaya damlaya bir gün göl olur.” Rıfkı Kaymaz |
Dediler
Titreşir bir bir ışıklar Karanlık kaplar her yanı. Bir büyük yıldız kaşıklar, Göklerde sonsuz zamanı. Ve üçler, kırklar, yediler, 'Sofraya buyur' dediler. Zaman pırıl pırıl bir renk Işığına hasret gözler. Gözler, bir âleme denk, Kapanır ağızlar, sözler. Çağırdılar, seslendiler, 'Ruhunu doyur' dediler. Yaprak yaprak gökyüzüne, Kanat çırpan bir filizsin. Karanlığın kör gözüne, Saplanan mavi denizsin. 'Gönül sonsuzluk diler, Âleme duyur dediler.' Rıfkı Kaymaz |
Deniz Hasreti
İçimde dalgalı bir sonsuz deniz, Yıllardır özlemle yaşamaktadır. Beni buralardan alıp götüren Gemiler sonsuza taşımaktadır. Dalgalar, dalgalar, hırçın dalgalar Durmadan içimde çalkanmaktadır. Masmavi gökyüzü kaldırıp beni Mavinin rengine bırakmaktadır. Rüzgarlar denizin arkadaşları Rüzgarlar saçımı okşamaktadır. Ufuklara akıp giden yelkenli, Beni sonsuzluğa çağırmaktadır. Eşyalar, bırakın ayaklarımı! Ruhum mavilikte yıkanmaktadır. Denizler ne olur beni buradan Kurtarın! Gözlerim kararmaktadır. Rıfkı Kaymaz |
Derler
Bülbülün yanında gül olur derler Sonbahar gelince kül olur derler Küçücük damlalar birikir bir bir, “Damlaya damlaya göl olur” derler. Rıfkı Kaymaz |
Dilek
Kötülüğün ateşini Söndürecek yel ol yavrum! Mutluluğun denizine, Akacak bir sel ol yavrum! İyiliğe, güzelliğe, Doğruluğa dil ol yavrum! Şu fakire bir sadaka, Verecek bir el ol yavrum! Her yan diken olsa da sen, Mis kokulu gül ol yavrum! Ve Allah’ın rızasını, Kazanacak kul ol yavrum! Rıfkı Kaymaz Rıfkı Kaymaz |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:33 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.