www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Safet Kuramaz (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144961)

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Safet Kuramaz
 
1980 Öncesi Manzaraları....

Ana fartalar caddesinden aşağı doğru inerken,
Silah sesleri geliyordu, içimi ürperten...
Korkuyla insanlar dükkanlara giriyorlardı,
Girdim birine tereddüt etmeden!

Meğer büyük bir çarpışma varmış militanlar arasında,
Sol desen sağ desen kabın yarısı dolmaz davalarında...
Cebini dolduranlar lüks içinde yaşarken,
Pisi pisine ölüyordu yaralanıyordu hapse atılıyordu,
Körpecik gençler...

Ya küçük çocuklar kavgaya zorluyordu,
Sataşma olursa yandaşları etrafına doluşuyordu!
Yada genç kızlara dokununca açılıyordu,
Zorla militanlık yolu...

Ertesi gün gazetede okumuştum yaşadıklarımı,
Üç genç ölmüş, yaralananlar cabası...
Ürperdim bir an... Ya gelseydi kurşun bedenime,
Ölecektim belki de!

Her gün buna benzer onlarca manzara,
Yer alırdı boy, boy gazete sayfalarında...
Birde bulmaca çekilişinden kazanmaca!
Evine kadar...

Seksen öncesi tarih oldu!
Kimileri hapiste aklandı,
Kimileri yurt dışına kaçtı,
Yarayı yine gariban aldı...
Fakir fukaralar mezar aşındırdı,
Vaatler uçtu uzaya...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Acının ettikleri...

Akşam iş dönüşü servisten inince,
Bir serinlik bir sızı girdi içime,
Sol başımda nokta ağrı vurdu dişlerime,
Soğuk soğuk terler tenimde!

Zor attım eve kendimi ağrılarımla,
Hanım yemek hazırlamakta mutfakta,
Oğlum çizgi film izlemekte,
Abdest aldım akşam namazını kıldım!

Hanım Allah razı olsun çay kaynattı,
Sıcacık boğazımdan inerken acı azaldı,
Seslere ışıklara ölüm emri verdim,
Uzandım koltuğa ışınladım maziyi!

Çocukluk yılları emziğimde acı biber,
Ağzımda ateş ağlarken emzik elveda der,
Sonraki yıllar sağ baş parmağımı emer,
Sol elimle de saçlarımı okşar uyurdum!

Genç kız halalarım vardı baba bir anne ayrı,
Eşeğe yüklerdik gübreyi döşerdik tarlayı,
Ders çalışırdım vardı *******i lüks lambası,
Derin derin nefes aldım özlemişim o kokuyu!

Çocukluk gençlik üniversite yılları,
TRT beyliğinden gördüm özel kanalları,
Telefon nerde her evde pullu mektup atılır
“Bak postacı geliyor” la sevinçle alınırdı!

İlk uçağa yirmi üçümde bindim İrlandalıyla,
İstanbul’a uçtum korku acemilik başımda,
O yıl ilk defa denizi gördüm Antalya’da,
Rahmetli annem az daha göndermiyordu korkudan!

Çay içmeye devam ederken acı oldu rahmetli,
Vücudum gevşedi gözlerim hüzünle nemlendi,
Bizim oğlanın uyku vakti geldi meyve yiyor
Mazimin bir dönemi ahla şiirimin içine yerleşti!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Aç Kalbini…

Bedene yansıyan ruh halinizden,
Şükürle dolu teselli kaleminizden,
İçten bağlanmış Mevlana meclisinizden,
Nasibimi almak isterim...

Her insan kendi içinde kâinat,
İçine sinmiş sırlanmış hayat!
Her günü yeniden yaşar bayat:
Eğer bulamazsa pınarını,
Saf düşünce çınarını...
Yaşam acılaşır, kırılır binlerce kanat!

Güven çadırına alınmadıkça,
Ön yargılar serilir dost sofrasına!
Kahkahalar sahte,
Aslında insan ağlar içten içe…
Böyle nükleer bomba gibi beklemek niye?
Oysa acının ardı açılır sonsuz muta,
Bir adım atma süresi zor gelir nedense!

Bedenini göstermek kadar,
Cömertçe aç kalbini etsin firar...
Kıyamet kefene bağlanmış,
Son dost toprak bekler,
Eder sabır!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Açtın ya Kapını…

Hayatın en umulmaz anında,
Açılır ruhumuz başka dünyaya...
Her ümit bitmiş derken,
Yeni heyecanlar sarar ruh ve beden dilimizi son seferden...
Olmaz dediklerimiz, yerini bırakır künefe tadına,
Yalnızlık ve özlemlerde...

Sırlanmış hayat ağacı hep aynıdır, oysa
Kökü toprağa yayılırken gövdesi gök kubbeye uzanır gider...
Onun farkına da çoğu varmaz Âdem’den beri...
Tarih işte bu yüzden öğrenilmesi gereklidir!
İbretler vardır içinde, yaşamı kolaylaştıran anahtarlar...
Her harabede ihtar,
Her kalıntıda toz duman lüksler,
Her definede çalınan anlar,
Anlar sadece merak düşkünü nefisler!

Sen başka bir kâinatsın,
Ve benim gibi sıradan bir dervişe kapını açtın...
Kızılderili tamtamları,
Düğünlerde davulları,
Arka arkaya atılan havai fişekleri,
Ruh evine giren paylaşım dansı yaşattın!
Huzur kapısından girdi içeri,
Hoş geldin sesleri!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Adıyaman...

Sofi olmayı isterdim,
Yana, yana dönmeyi dilerdim,
Tavaf dilinde teke giderdim...
Adıyaman’ın manevi toprağında,
Sahabe izine yüzüm sürerdim!

Adıyaman’dan değilim...
Kayseriliyim!
Geçmişimde geldim o topraklara,
Akdeniz’in samimi sıcaklığını hissettim...

Her konuştuğum buraya torpil diyarı derler,
Her memur güney doğuda buraya gelmeyi diler,
Küçük ve şirin şehir...
Nemrut’a benzemez yaşadıkları!

O Nemrut dağı ki... Tarihi ve kalıntıları,
Sabah güneşinin delince alacakaranlığı,
Bakınca manzarasından ne harika seyir!

umarım coşkun çağlayanlara karışır ruhum,
Bedenim hissetmez soğuğu uzar kış uykum,
Bir adım ötede Menzile varır son otobüsüm,
Doyar ruhum kokladığıma, yediğime, sevgiye!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Ağlayamıyorum…

Bazen öyle yaşananlar vardır ki,
Para versen alamazsın, satamazsın…
İnsan ruhuda böyledir kadife benzeri!
Pürüzsüz çam ormanlarında yaşarsın:
Ne zaman onunla nefes alırsın,
Ne zaman yeşiline sarılırsın...
Çiçek rengine sadık, sarhoş eder fıtratı!

Sendeki bana yansıyan aynandan gördüklerim böyle özel!
Tatmadığım incelik,
Bulunmaz Hint kumaşı derler ya, nadide çiçek
Hayallerimde yapar değişiklik…
Yaylada su içer gibi berrak,
Doldurur ruhumu manevi saflık
Ve öylesine özgürlük,
Uçma hissi tadında bırakır!

Aşkın heyecan ağacımda asılı,
Meyveleri bedenime değer, yaşar anı!
Yemeye başladık mı?
Buram, buram tat verir cennet kokusu!

Ah… Ruhun yetmiyor canım,
Sen olmalısın kafesimde bedenimin…
Yıkamadım aramızdaki uzaklığı-Berlin duvarını!

Kırağı düşer yüreğime aralığın üçü...
Üşürüm aslında, ısıtan aşkının düşü!
Gökyüzünde ki bulutlar yaşatır hüznü,
Oda benim gibi özlem tütsülü,
Ağlayamıyor...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Ağlıyorum-Şubat…

Sessizim yalnızım fırtınalar esiyor yüreğimde ağlarım...
Beden ölüyor güzellik ölüyor, alışkanlıklar ölüyor neler ölüyor! .
Ömrüm özgürlük emsali yakar avcı ateşi, dillenen kahrı, yanardağımla patlarım…
Anılar ölüyor, dostlar ölüyor, ailem ölüyor, gurbet ölüyor, kefenler soluyor!
Ben yokum, anlatan yansıtan biçimlendiren paletin solgun renginden kaçıyorum…
Dört duvar acı bombalıyor, özlemler yalnızlığımdan korkuyor neler yoruyor!
Ağlıyorum... Mendil teselli ediyor!
Ağlıyorum... Yağmur kıskanıyor!
Ağlıyorum... Amazon taşırıyor!
Ağlıyorum... Sevgisizlik sarsıyor!
Ağlıyorum

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Ağlıyorum...

Yağan yağmur damla, damla yüreğime iniyor
İndikçe özlemin diriliyor,
Işığı güneşe benzeyen gözlerini arıyor,
Ağustos böceği olmak istiyorum kollarında!
Sadece eğlenmek,
Sadece şarkı söylemek,
Sadece dans etmek,
İstiyorum aşk dolu sonlarda...

Sonbahar günleri…
Veda eder gibi doğa, ölüme sarılıyor!
Yeşil yaprakta damla,
Kuruluk sararmış komşunda,
O damlayı paylaşmak istese yeşil yaprakta,
Eli kolu bağlanıyor
Bulamıyor bir araç aslında!

İşte sevgili, yüreğimde böyle bir damla var
Var amma,
Sen yaşıyorsun çok uzakta!
Yeşil yaprağın komşusu gibi başladım sararmaya…
Kış yakın, ya bulamazsam karıncayı, seni!
Ağustos böceğinin son günleri şu anlar
Ağlıyorum!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Ah Yalova…

Sen unutulabilir misin ki...
Sen izlerini deniz suyuma karışmış say!
Her balığın havaya tırmanışı,
Her dalganın sahilde çırpınışı,
Her yakamozun sonsuz çıkışı,
Seni saracak, benden bir parçan kalmış gibi!

Deniz bedenim,
Derinlerde kalan sensiz *******im…
Her harekette senden haber getirir,
Öyle sevinir sevinirim...
Kaf dağını aşar hislerim!

Ah Yalova, depremde gördün
Üzdün, üzdürdün, süründürdün…
Güneşini gizlemişsin,
Neden böyle geç göründün...
Oysa denizim bir kısım karayı yuttu:
İçime bilinmiş tarihini aldırmışsın,
Geride doğmuş, büyümüş, prenses bırakmışsın,
Uzaktan baka, baka körlettin,
Sevgisini özlettin…
Sıcaklığı onda koymuşsun!
Dün ne hoş sözdün,
Bugün boynu bükük bırakmışsın,
Pranga esaretinde, aşk döngüsünden!

Yanında olsaydım,
Dokunsaydım...
Ekim günleri deniz değil,
Yağmur olsaydım!
Her damlasında tenini okşasaydım…

Üşümezdim,
Düşünmezdim,
Geçen anlara
Küsmezdim...

Dudaklarında gülerdim
Ruhumu kumsalında süslerdim!
Dalgalarım vurdukça sahiline...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:31 PM

Alara Çayında Sen...

Özgür kalbinin manevi serinliğini hissederim,
Alara Çayı’nın Köprülü kasabası doğuşunda!
Yüksek kayalardan fışkıran sularında, sanki koynunda...
Ayağım haz alır soğukluğuna dokunduğumda!

Arıların sessizliği bozan sesleri ve ısırma korkusu,
Temmuz günlerinde bile hasta olma riskinde soğuğu,
Yeşilliğin ve yaylanın oksijen zenginliğinde kokusu,
Mahrem hayallerin gölgesinde sarar seni ve sevgimi!

Kulağımda hala şehrinden kalan trafik gürültüsü,
Gözlerimde son ağıdının ışığa karışmış eksoz dumanı,
Bağıran insanlar, kazalar, anlamsız yarışlar...
Yediğim karpuz ve peynir birden tatsızlaşır!
Silkinirim, atarım kendimi içine... İçerim çayın soğuk suyunu!
Çevremi Leonarda Vincinin tuvaline sığan Mona Lisa’sı sarar,
Sarar bedenimde sırlanmış hazların veda günü!
Gözlerim kapalı, hissederim akışın ahenginde hüznümü!

Anladım ki... Cennette yalnız yaşanmıyor,
Sesin, soluğun, nefesin nasılda aranıyor!
Anlamsız gurur ve veda tümden mahvediyor,
Masalını yaşar ruhum bedenimde kıvrımların...
Cehennem yakıtı şeytanların, yalan dünyamda eğleniyor!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Aleviyim…

Bedirde Zülfikar,
Hayber’de haydar,
Yiğitse yiğitti ilimse ilmi evrenler aşar…
Aleviyim eğer sevmekse Ali’yi,
Hasan Hüseyin Ehl-i Beyti!

Kerbala büyük acım,
Yezit düşmanım,
Haktır baş tacım…
Aleviyim eğer sevmekse Ali’yi,
Hasan Hüseyin Ehl-i Beyti!

Sünni’dir mezhebim,
Seyitlerdir rehberim,
Alevi’dir kardeşim…
Aleviyim eğer sevmekse Ali’yi,
Hasan Hüseyin Ehl-i Beyti!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Amel Yalnızlıktır...

Aklını başına almalı
Hesabını tam yapmalı
Üç günlük dünya biter
Her an hazırlanmalı...

Her fani yalnızdır ölümde
En sevdiği terk eder gömüldüğünde
Sarılmalı kur'ana sünnete
Alet olmamalı sömürülmeye!

Dinin ne sağı olur nede solu
İspat etmek değildir tebliğdir hak yolu
Bedenin bir tarafı cennet diğeri cehennem
Helalden haram mü'minde olur mu

Örtün kardeşim korkma rızktan
Samimi isen olursun sıddıklardan
Açılır başka perdeler Rabbinden
Sabır kamçındır Eyüb’ün hazinesinde...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Analar Ağlamasın...

Haram yiyen dudaklarda akar Fırat’ın suları,
Acılı çiğ köfte tadında söylenir uzun havaları!
Dizler dövülmekten çürür,
Akan kanlar toprakta kurur,
Töre dedikleri ne zordur,
Sarması dağlanan yaraları!

Cahillik ilim öğrenmekle geçmez,
Vatan eşkıyanın keyfiyle parçalanmaz,
Anaların göz yaşı olmadık yere saçılmaz...
İnsanım diyen,
Allah’a sığınan,
Ve doğrudan ayrılmayan gerçek yiğittir!

Doğuda Kürt problemi suni,
Sönmesi zor değil ateşinin külleri!
Madem vardır kendini bilmez ruh ve savaş,
Vatana ihanet neyine, ne çok ağlar baksana Filistinli...
Yıllarca yaşıyor aynı kanlı oyuna eş!

PKK cellat,
İsrail gibi kanlı kasap, kokar et!
Kandil dağları her karışında şahittir!
Irak’ta, Lübnan’da ölen her çocuk, heyhat!
Doğudaki gibi masum, onları vuran zalimdir!

Doğu insanı cahildir elbette mektep bilmez, Türkçe’den anlamaz!
Eli kalem tutan sözde aydınlarımız onlardan geri kalmaz,
Aklımda almaz!

Doğunun her karışında casus kaynar,
Her kaçırılan genç silah tutmaya zorlanır,
Kendi insanı oradan kaçar iş yapmaz!
Sanki buğday tarlasında başak gibi çoğalır,
Doğan çocuklarda atalarını tanımaz!

Aslında gezmek istiyorum doğuyu, korkudan annem bırakmaz!
Kanada’dan gelmiş turist bile her karışında nimetsiz kalmaz...
Aman bizi beğensinler, para bıraksınlar diye kırmadığımız fındık kalmaz!
Harran ovasında alınmadık arazi bırakmadılar,
Güneyde, Ege sahillerinde villalar satın aldılar,
Danimarka’dan peygamberimize dil uzattılar,
Sömürgeci hareminde hala mutlu olamadılar!

Benim insanım acı çeker, nelere katlanır...
Yemek bulamasa imanıyla kendini teselli eder!
Ama namus, şeref, yaşama hakkı bir elinden alınsın
Kahramanmaraş’taki gibi sütçü imamlar yetiştirir...
Çanakkale’de yiğit kesilir...
Mehmetçik sevilir bu yüzden, kışla peygamber ocağıdır!

Kurtuluş savaşında her milletten tek vücut askerdik,
Sevmeyi, vatan aşkıyla Allah için feda olmayı öğrendik!
Ölümden kim korkar ki,
Kefenden başka bırakacak ne mirasımız var ki,
Bu dünyada bir gün son bulacak kıyametimizde!

Ne olur analar ağlamasın,
Çocuklar yaşasın,
Oyuncaklarıyla özgürce oynasın!
Kinler, nefretler, şeytani düşünceler erisin Davud’un demirinde!
Ömer’in adaleti istila etsin yüreklerimizi...
Kainat efendisinin nuruyla nurlarsın, Mevla’na meclislerimiz!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Anılar Geldi Geçti…

Bayram oralarda yaşandı,
Buralarda hüzün vardı…
Ormanları sessizlik,
Kuşları neşesizlik,
Ruhumu sensizlik,
Sardı!

Uzak mıydık?
Evet, mesafe olarak belki de…
İnan ki *******de,
Yıldızlarda,
İçtiğim suda,
Gördüğüm her renkte…
Dayanılmaz özlemdin!

Her sabah uyanışımda yine sen öptün,
Güneş seni hep kıskandı,
Her gördüğüm merdivenden süzüldün…

Gerçek acın tenime düşerken,
Dansımdaki müzik tatsızlaştı…
Ağıtlar yakıp bahtıma küserken,
Ayaklarımda heyecan kalmadı…
Aşkının acısı yüreğimi deşerken,
Her yükselen değer yaralandı…

Her öpüşen sevgili gördüğümde,
Damarlarım dağlandı…
Her yanım cehennem korunda,
Ayrılık ağlattı!

Vuslat ne zaman dediğin sesin yankılandı,
Tenin tenimde, İsa’nın acısıyla çivilendi…
Derinlerinden,
Çok eskilerden,
Buğulu gözlerimden,
Anıların tek, tek geçti!
Islak yerlere uzandım,
Öptüm hazzın umutlanan şerbetinden!

Matem havasında sayarken anları,
Ölüm, sona bir adım daha yaklaştırdı…
Kar beyaz sergisi gözlerimde, bahar sandığım!
Ne bulabildim son saadetimizi,
Nede sen vardın gerçeğine sarıldığım…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Anladım...

Böbreğime nerdense birden taş düştü,
Kaç gündür bir mekana sığamıyorum!
Sanki bu sancı cennete özel muştu,
Kıvranan nefsimi susturamıyorum!

Küçük ecel denilen bu olsa gerek,
Dünyadan her nafakam sanki kesildi!
İdare ettim günlerce sudan içerek,
Alışkanlıklarım öldü sattım keyfi!

Her acımdan şikayet hasta halimden,
Planlarım bakar kör, son viraneden...
Benlik tavrı boşmuş tevazu dilinden,
Her anda kıvrandı çirkin günahlarım!

Anladım taş değil sineme nur düştü,
Acılar geçmişimi sildi süpürdü,
Ruhum gerçekten Allah’ına kavuştu,
Nerde olmalıyım sonunda anladım!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Anne Sevgisi…

“Gözlerinde uyku,
Yüreğinde tutku,
Uyusun da büyüsün, ninni…
Annesinin kuzusu, ninni! ”

Şefkat dolu sesiyle bebişini sallarken,
Temmuz koru yayar bedeninden!
Semaya yükselir huzur sağanağı,
Havva’dan beri sır kaleminden!

İşleri, acıları, hastalıkları bitiverir,
Bebeği gülerde, “Anne” deyiverir!
Cennet kokusu gözyaşına dayanamaz,
Mama ister bilir, bezini değiştirir!

Kadifemsi bedeninde anne şefkati aynadır,
Kucağına alır özlemle sarılır, gözleri yaşarır...
Tozpembe kundağına bakar, gülücük fırlatır!
Oyun bahçesinde ilk öğretidir anne sabrı…

Gözünde hep bebektir ne kadar büyüse de,
Emanet gibi gider bir gün kabullenmese de,
Resim ve anılar… Yaşar cehennem alevler!
Anne sevgisi hep özlemdir, çocuk yüreğinde…

Dokuz ay karnında taşımak ne hoş sabırdır!
Ne hizmetçidir nede köle yavrusuna adaktır!
Giymez giydirir yemez yedirir sevgisi saftır!
Bu yüzden cennet anaların ayakları altındadır!

Anne ahlaktır, öğretmen… Örnek sabırdır!
Her şerde yavrusuna siper, kahramandır!
Uykusuz *******i bebişine armağandır!
Hakkı ödenmez anaların… Haşr’da hesabın!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Arı ve Gül...

Çölde bir gül
Etrafında dolanır arı “su...su! ” diye!
Bulutlara,
Umutlarına,
Dualarında,
Yalvarır Halil İbrahim(a.s.) ’dan beri Hacer dilinde!

Dünya bir geçici kondu,
Çöl yakar bulamayınca suyu...
Kur’an sünnetsiz acı dolu,
Beyinde bilgi yaşama yansımazsa
Sigara gibi boğar soluğu...
Gül hemen ölür arı dönmekten mecnun
Çöller ezberler Leyla Mecnun yolu!

Döner güneş sistemi,
Ölenleri gibi...
Kıyamet sur’a emanet
Sabırla bekler İsrafil’i...
Gül Kur’an arı sünnet
Suyu yaşatır çöldekileri...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Arkadaş Olmak…

Gençsin, doğalsın, cıvıl cıvılsın
Ruhuna biri sızmadan önce
Hak edip etmediğini sorgulamalı o insan.
Eğer zenginlik katacaksa
Gözlerindeki huzurun ruhundan geldiğini hesaplayacaksa
Amazon ırmağında yunmaya hazırsa
Güneş gibi yüzünü de aydınlatmaya
Buyursun içeriye!

Haydi, arkadaş olalım demek
Başlangıçta çok güzel gibi görünse de,
Ruhumda sizden bir tanıdık yer var mı bakmak isterim ilk önce.
Her insanın harabeleri vardır geçmişten ruh köşelerinde
Yalnız kaldığı, bazen müzikle patladığı bir karanlığı da...
Eğer ortak ışıkları yaşam güneşinde keşfedebilirsek
Belki bir çay, belki de bir kahve tadında
Gözlerimizi aynı yöne çevirebilirsek
Yaşı ırkı cinsiyeti yok edebilirsek
Boş ver gerisini görüşmekte isterim mevsimin birinde...

Ben biz demek isteyebileceğim paylaşım istiyorum.
Sahiplenmek yerine kırılma noktalarında sevgiyle tutunalım diyorum
Eğer ben yoksam sizde olamayacaksınız
Çünkü ikimizde birer insanız!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Artık Uyan...

Hislerimi yazıyorum, yaşıyorum
Emin ol şu an çok yakınındayım
Seni seyrediyorum...
Klavyenin tıklanan harfleri,
Hislerine kabadayılık yaparken,
Arayışın, kıvranışın, duygularını frenlerken,
Geleceğin belirsizliği…
Sınavın dehşetine dem gözyaşlarını hissediyorum
Biraz önce yağmur yağıp, buğulanan pencerenden!

Yoğunlaşmak,
Gerçek gibi hissedebilmek,
Belki beyne hükmetmek demek,
En, boy, derinlik ve zaman derken,
Dünya fiziğinde dört boyut sancısından kurtulmak gerek...
Yaşamı mekanik bir akışa bırakmayalım isteyerek!

Belki de mühendis olmanın cezası benimkisi:
Hep sancı var yüreğimde,
Her an yeni şeylere açlıkta...
Bazen bulamadığımda kahroluyorum!
Koşuyorum doğanın içinde...
Güneşe sarılmak,
Ay gibi hissetmek gibisi yok inan dolunayda!
Değişimi doğanın her saniyesinde görüyorum...

Basit gibi görünen
Bitkinin yaratılıştaki genlerinin
Tefekkürü sarsıyor beni...
Onun mükemmelliğine karışmak var ya,
Mevla’nın aşkını,
Peygamber sünnetinde,
En usta fırçanın elinde,
Seyrediyorum!

Başka boyuttayım belki şu an,
Belki de sen beni göremezsin arasan,
Gel desem şimdi “Hangi araçla geleyim ki…” diye sorarsın!
Artık uyan, bak yanındayım!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Aşk Sadece Yaşanır…

Aşk ya da sevgi bir karşılık beklemez,
Akar insanın kanında fark ettirmez...
Acısı heyecan lezzeti huzurdur
Kal dersin kalamaz git dersin gidemez!

Dolunayda avlanmak gibidir bir an,
Gece aydınlıktır boşuna gezersin…
Hayalle yetinir hazır et yanında,
Ateş yakıp ıssız çeşmenin başında,
Teselliyle boş verir neşeyle yersin!

Lüksü pişmiş makarnanın sosu gibi,
Üzüntüsü yavan ekmek tadar gibi,
Sabırdır ilacı, giydirir tacını
Düştü mü bedene kavuşma anları…

Sahiplenmek aşkın biricik zehiri,
Her an öldürür tutkuyu heyecanı…
Sorgular kendini sorgular seveni
Düştü mü ihanet şüphesi ruhunda…

Neyin garantisi var ki aşkın olsun,
Şu anda yürü eğer sahipse yolun,
Akılmış mantıkmış başkasını boş ver
Denk gelmiş işte bahaneleri ölsün…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Aşk...

Aşk şerbettir
Tadı ruha düştü mü beden kıvranır
Eroin gibi aranılır...
Ne gurur nede nefret öldüremez onu
Ve ilacı sabırdır!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:32 PM

Aşkın Acısı...

Dayanamıyorum hasretine;
Doyamıyorum sevgilim diyen gülüşüne,
İçten doğallığına, süzülüşüne...
Kalbim yanıyor, kıvranıyor!
Dizgini kopmuş nefsimin, üzgünde…

Demek ki bedendi aradığım senin,
Ölen bir sevgiliydi... Hayal gibi yaşadığın,
Ruhumda kaynayan yaran,
Şimdi yüreğimde cehennem ateşin…
Ağlıyorum kaç yüzyıldır, tesellin resimlerin!

Fırat’ın kenarında aradım aşkını, kırıntılarını
Soğuk sulara baktım, gördüm ölen nice aşkları…
Üstüne yanık türküler yakılmış ağlaşmaları,
Mecnunlar benim gibi suyun kenarında yanmakta,
Kışın soğukluğu bedenime sinmiş, üşüyorum!

Sustum… Bir şey diyemedim akan azgın sulara, zamana,
Her kıvrımında sanki kanlı bir ceset sürüklenmekte akıntıda!
İzlerken yüreğim onunla gider gibi… Tutunsam bir parçasına,
Ölümü yaşamak sensiz yaşlanmaktan güzel mi olacak ki böyle?

Yalnızca özlem bu, çaresiz haykırışımda!
Her şey ne kadar kolaydı oysa geçmişimde,
Kader der güler geçerdim kolayca yaşadıklarıma!
Neden dayanamıyorum aşkına Fırat…
Alsana demek geliyor içine şu an içimden!

Gerçekten her şey masal gibi,
Aşkı yaşamak ve denk gelişleri…
Süslere bezenmiş ağaçta, çaputtan dilekleri,
Şamandan kalan adetleri…
Dilek ağacını kesmek geliyor içimden!

Mutluluk masalına inandım ya,
Başkahraman oldum ilk defa…
Beyaz prens olmak yakışmıştı,
Hele varsa prenses uyuyan nehrin kenarında!
Uyandırmak bu sefer büyüyü bozdu...
Benden uzaklaştın boynuma sarılacağına!

Fırat dayanamıyorum özlemine,
Sen kızıl akmaya devam et!
Edersinde hep böyle...

Yüzyıllar geçti sanki senden haber almayalı,
Mumyalanmış gibi aşkın ölmüyor yüreğimde!
Çare yok Fırat, al içine…
Akışım öncekilere… Karışsın sevgiliye!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Aşkın Gücü…

Sezar gücünde Van’da,
Cleopatra’m Akdamar adasında!
Çılgınca habersiz,
Yüzsem tek başına…
Yürüsem sahilinde!

Soğuktan titreyen tenimle,
Koşsam odasına,
Uyandırsam…

Bakir ve küçücük dünyasında,
Dağlardan aşağıya inse nefesim!
Kar soğukluğu vız gelir ruhuma,
Küheylanla arkamda gezdirsem!

Muştu gecesinde an tükenmese,
Yaşlılık seherinde bizi üzmese!
Hangi dünyası, olsa bile rüyası…
Cennetinde aşk... Doysam hurime!

Aşkın gücüne ellerim kelepçeli,
Masum hayalimde roman ezgisi…
Kıvrak dansına çıldıran nefsim,
Çölünde suyuna hasret gezerim!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Aşkınla Ölseydim....

Yürekte öldü kötülük,
Günahta ısrarda öldük, öldük
Yeniden dirildik, nefsin ateşini söndürdük!
Sevgiyi öğrendik, sevmek için döndük!
Mevlana’nın “Şeb-i Arus”unda,
Yeniden, yine yeniden doğduk!

Sur'a üflense,
“Kıyamet” dedikleri gelse,
Kimse kimseyi tanımasa mahşerde,
Gam yemem bu coşku varken içimde…
Sen gel ey sevgili, sırdaş ol, su-ekmek gibi aş…
Aş dağları düş ovalara koş bana koş!

Sen canıma eşsin,
Güldeki koku sensin,
Gönüldeki yolu bilensin…
Suyumsun, gizlimsin-saklımsın,
Salkım, salkım üzümdeki tatsın,
Yedikçe helali, hazla yedirensin!
Hedef seçtim ufkuma gel desem gelir misin?
Tüten özlem çubuğunu ruhumda, kırar mısın?
Düşlerimden çıkıp ezberletir misin gerçeğini? ..
Muştum olur, bengisuyuma girer misin?

Seherde güneşim olur,
Gözlerim kamaşır yüreğim kor…
Açlık nedir, arsızlık nedir, ya isyankarlık bilir miyim ki,
Ben değişirim, başka hale geçerim,
Un gibi elenirim, toz-toprak gibi ufalanırım,
Olmuş elma gibi dalımdan düşerim,
Yerçekimim olursun toprağıma!
Davetinin gücüne nasıl dayanabilirim ki...

Beni solmadan hisset, al gönlüne şimdi yar,
Yar ölmekten değil, sevgisizliğinden bu hırçınlığım!
Korkularım dört duvara sıkıştırdı seninle yar,
Ey Yar, düşünmekten değil hırçınlık, aşkını yitirme korkusundan…
Seni keşfimin doyumsuzluğuna köle et beni,
Köle et Yaradanın’a silerken göz yaşımı,
Cebel-i Rahme’de tükensin formül,
Kainatının keşfine yönelt gayretimi…

Kabe’de tavafla, dönsün, başım dönsün
Ravza’da, kabrini görsün
Işınlansın gerçek gibi mesela Bedir’e…
Sahabenin gömleğinde,
Aşkınla savaşan kılıcın gölgesinde,
Nurunla yıkansam, ışısam gözlerinde,
Atların zafer çığlığıyla yerinden fırlar göğsüm…
Cennet kokusu tütsülenir sonsuzluğum.

Başka alemde sanki, melaike sağımda-solumda,
Aşkında erisin, açsın kar içinde çiğdemim,
Sana armağan vereceğim, çünkü o tek elimdeki hazinem
Yanımda kalan aczim ve fakrım…
Umurumda olabilir mi sen oldukça?
Anasız-babasız, kardeşsiz gelmişim Mekke’den
Sendin anam-babam, kardeşim…
Her sözün beynimde güle güle yerleşir,
Demircinin ateşinde döve döve şekillenir,
Ne küsmek bilir ne de üzüntü, hoşgörü filizlenir!
Böylece, seninle doğum günüm başladı,
Şeytanım uzaklaştı, şerden azade oldum…

Bedir’de Haydar gibiydim,
Toprak şahidim, dağ-taş şahidim, böcek şahidim…
Yağmur gibiydim,
Yağarken, toprağa karışıp filizlenmek üzere…
Balçık gibiydim,
Çamurdan çömleğe, döne döne şekilleniyordum!

O gün şehidlerden biri olsaydım, ölseydim...yine ölseydim...
Zerresinde acı olmazdı canımın...
Kula değil, köle hiç değil, Allah’a dönseydim!
Bu dünyada ismim varmış, anılırmış, anıtlarım dikilirmiş
Yüceltilirmiş putlar, varsın ‘ene’ kırılsın, benler unutulsun!
Aşkınla doğsaydım, şehit olarak ölseydim, yine ölseydim!
Elest meclisindeki sözüme dönseydim
Dönseydim verdiğim sözümle dünyaya yeniden,
Bendeki aşkınla dirilmeğe,
Ölseydim!
!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Avrupa ve Biz...

Kalemimiz hakim Avrupalı,
Ruhumuzda eser şark rüzgarı,
Severiz bel altı muhabbetleri,
Anlı şanlı Türk erkeğiyiz...

Avrupalı evliyken metres edinir,
Çocuk yapmaz kedi köpek besler...
Türk erkeği imam nikahla dirilir,
Çocuklar boy boy aç aç sokakta gezer...

İnanç sistemi her insanı yönlendirir,
Özgürlük dedikçe Avrupa’lı körelir,
Ayıplar geri kalmış topluma özgüdür,
Mahrem içimizde ahlak, aşktır sevgidir!

Cahillik ancak ilim yaşandıkça ölür,
Beden aynalara köleyse ruh körleşir,
makyaj bedende giz gerçek ruhta dehliz
İnanma her söze yalancı tanrılar söyletir!

Kıyas insana değil Allah’a varan aşktır,
Gerisi şıpsevdi aşktır yaşananda şirktir
Avrupa’nın disiplindir refahı ve şaşırtıcıdır,
Bizde ise inanç ve nefis arası ikilem...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Bakmalı...

Dede korkut şaman adetleri,
Ağaca çaput bağlama geleneği,
İnsanın şeytanla bitmeyen dansı,
Ruhta sır asırların kötü kaderi!

Medet umarız ölmüş cansız eşyadan,
Birkaç dakikadan yoksun dua tembeli!
İnançtan ayrılmış dil, ne yapsın mehteran?
Ucuz kabule,
Alışmış kalp şikâyet etmeye,
Keyif sarmış, sağlıksa garanti…
İlk zulüm sinmiş böylece kendi etine!
Feryatlar figanlar uzayda ağır yük,
Uzaylı Osmanlı şamarı atar gelen sinyale!

Ozon tabakası delinir elbette,
Bir onla kalsa ya…
Buzlar erir,
Mevsimler değişir!

Aç bırakılmış arenada azgın boğa,
Ole sesleri!
Şımarık, kendini bilmez matador Danimarka markalı
Seyirci uzaktan kumandalı…
Boğa kırmızıda çarpılmış çatlar kin damarı,
Öldürme hırsı!

Engelin arkasında havan topu patlar gibi,
Kıvranır acıyla matador,
Kana bürünür oturaklar,
Şeytanlar coşar
Seyircilerin ne kötüdür akıbeti…
Boğanınsa hep ölümdür son kaderi!

Düşünmek lazım,
Aynıları aynalara yansıtmamak lazım,
Körle alay ederken kör gibi yaşamamak lazım,
Yalnız değildir insan asla, bakmak lazım!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Balıklar Yaşasın...

Tüm tuvaller savaşa karşı barışı anlatır,
Her karesinde yeni kahramanlar aranır...
Fatih Sultan Mehmetler Atatürkler gibi!
Bakınca hayran hayran seyredilir...
Almak için dökülür paralar
Sanki vicdan satın alınır...

Yüreğimizdeki coşku paylaşılmalı,
İçe sinen her şey sanal kütüphaneden çıkmalı
Yoksa dolaşırız hamal kefemizle...
Kartal bakışlar kurşun izleri,
Eritsin sert yürekleri,
Gül dalında
Çocuk ana kucağında...
Sevgi ışıltısı gözlerden cennet sözler dökülsün şer dudağında
Bırakın balıklar yaşasın temiz kalan nehrimizde!

Gülmeli zirvelere çıkarken
İnmeli yağmura aldırmadan....
Akmalı toprakta yeşermek için...
Boy göstermeli kimseden sakınmadan!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Başka Aşk Yok…

Nice sevgiler gördüm çiçekten baharda,
Uçarken havada,
Tadarken balda,
Oturduğum göl kenarında,
Bulamadım Mevla’nın aşkını bir yerde…
Anladım yalnızlık bitmiyor,
Tatsız-tuzsuz yaşamak başkasıyla!

Sevgilim oldu,
Aşkıyla soldurdu,
Çocuklarım yüreğimde doğdu, büyüdü…
Romantizm aktı her yağmurunda yunduğumda,
Olsa da her zaman kaybetme korkusu…
Yinede dolduramadı Mevla’nın aşkını ruhumda!

Seyahatler yaptım binlerce insanın içinde,
Her kültürde düşündüm, düştüm başka çekime,
Güneşin sıcaklığı ısıtır sandım, ay üşüttü gecesinde…
Mevlasız her an, ellerim kelepçeliydi!
Her kitabın kelimesinde,
Kur’an vardı mucizesinde…

Gözyaşlarım sevgiyi yaşadı,
Kâinatında üzerinde, ruh köşesinde…

Allah aşkı, her şeyi deldi geçti
Onca yıldır boşa geçmiş, aradığım gözelerde…

İçimden hazlar boşaldı,
Kaç bin km süratle uçtum özgürlüğe!

Ne olur Allah’ım sensiz bırakma nefsimi,
Aşkını gereği gibi anlasın, ver terbiyemi!
Anlık mutluluklar, umutlar, süsler bana göre değil…
Sen al, beni alacaksan!
Başkasına muhtaç etme beni…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Bekledim...

Karanlığın doğurduğu seher yeline hasret bekledim,
Güneşim dedim, yıllarca seni aradım!
Uykudan uyandığımda varsın yanımda diye seni seyrettim!
Ellerimde güllerin demet demet iş çıkışı sana taşıdım!
Yiğitlik damarımda efe gibiydim,
Sevdalı ve seninleydim.
Umursamadım gözlerimden akan uykuya başım dik bekledim!
Ruhunla her an yürüdüm.

Evreni geçtik bulut başkaydı,
Acı tatlıydı,
Çünkü senin yanındaydım!
Nereye gel desen gelecektim
Her sözüne inandım!

Sen doğmak nedir bilir misin aşkın yürekte…
Senin yüreğinde!
Öyle çiçeklerin arasında kokmayı bilir misin?
Ama senin bedeninde...

Canım ya... Hiç hissetmediğim şeyler ruhuma senden karışan
Gerçek bir aşk benimkisi...
Sadece sana!
Gözlerinden yansıyan ışığına tiryakiyim
Ne olur yüreğinde taşı beni…
Benim ol bir temmuz gecesi odanda!
Issız ve keşfedilmemiş kalbinde
Sonsuza kadar kalabilirim…
Emin ol o kadarda hafifim
Uyanırım aşkın her sabahında kokunla!

Lale bahçesinde öpmek istedim seni,
Annenin çocuğu öptüğü şefkatle buse buse…
Ama korktum bir an ya erirse diye!
Seni yaşatmak amacım daima… Daima huzur vermek!
Öyle bir coşku ve heyecan var ki,
Ne güzel hediye ah bilsen seni düşünmek!

Senin yelin bu esen meltem...
Savurur çöl ateşinde, sıcacık!
Söyle sana doyulur mu?
“Hayır doyulmaz... Doyulamaz! ” diye gaipten bir ses!
Kana kana içsem yine içerim,
Tadına tiryakiyim…
Uyandığın seherine şahidim
Böyle mükemmel başka düş olabilir mi?

Yüreğimde gezen sensin!
Coşkuluyum hala, gecenin son vaktinde
Her an cennetinle baş başa bırakıyor…
Ah bedenine dokunabilsem!
Ah bir merhem kadar yakın olabilsem!
Kokunu içime çeksem...
Acaba çekmeye kıyabilir miyim?
Kahrolurum ya bitirirsem diye belki de…

İstanbul kadar uzakta olsan bile,
Derin bir ohla çekiyorum seni içime!
Kollarım açık,
Yüreğim delice…
Asrın mecnunuyum
Ama senin!
Gözlerini gördüm ya…
Ruhunu tanıdım ya…
Merak etme ben seni çoktan tanıdım!
Senden seni, daha çok tanıdım!
Gözlerinden dudaklarına inen yolculuk o kadar samimi
Coşkusu dilimde, aynı sevdayı söylüyor…

Birisini tanımak dediğin nedir ki?
Hem...
Kim kimi tanımaya çalışıyor ki!
Cinsellikle noktalanan beraberlikler…
Ölmüyor mu hemen, ardından nefret okuyorlar!
Yüreğim bunu aşmış!
Ruhunu seviyor “seni seviyorum” derken!
Senin ölmeyen yerini,
Gerçek olan seni…

Parmakların değerken dudaklarına,
Bir buse kondurmak isterdim belki.
Otuz bir senelik bekleyiştir adı
Seni çok beklemişim, prensesimi!
Sen benim özlemimsin,
Kaç yıldır beklediğim özlemsin...

Sen benim olacaksın değil mi?
Hazırsın değil mi ruhunda benim olmaya...
Gerçekten olmaya!
Can atan, çıldıran ruhum
Bedenine karışmak istiyor…
Her yaşanan saniyesinin etkisi
Hiroşima’ya atılan atom bombası gibi yakıcı…
Etkisi yıllarca geçmeyecek kadar kalıcı!
İzlerini bedenim daima taşıyacak, canısı.

Hep benimle kalacaksın değil mi?
Yüreğinden gelerek gerçekten seveceksin değil mi?
Ben ölene kadar, hatta öldükten sonrada doldur mahşerimi...
Dileğim dualarımda, Mevla’dan daima seni isteyeceğim,
Cennette hurimi…

Eğer benden bir gün bıkarsan bil ki ben ölmüşüm!
Dünya dar gelir bana gülüm...
Kaçıncı boyutta bile olsam özlemin öldürür…
İnan öldürür!

Ne olur söz ver!
“Seni seviyorum…” demek için!
Yüreğin bu içtenliğime ses versin...
Sinyal versin,
Düşünmesin, sadece sevsin…

Söz mü?

Eğer bir gün sevdamız tene düşerse,
Görüşebilirsek gerçek anlamda,
İzlerin asla silinmez...
Süslenir yaşamımda,
Resimlenir beyaz duvağında!

İzler…
Ruhtan bedene yansıyan ağır geliş…
Sabırla yoğrulacak alaca karanlıkta,
Güneşine erişmek için
Aşkımızın aynalarına...

İki saat uykuyla bile olurum dağlar kadar güçlü ve ayakta...
Verdiğin moralin yeter bana.
Varlığın, nerede olursan ol düşer aklıma.
Uykusuz kalabilirim!
Yanında olabilsem yeter ki, uyusan da beklerim
İnan ki Beklerim!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Bekletme Ne Olur…

Amsterdam’dan ayrıldı uçağım,
Ankara'ya doğru geliyorum yavaşça!
Öyle yağmur yağıyordu,
Öylesine ıslanıyordum,
Senin dokunuşun sardı, hislerin ruhumda!
Çok uzun zaman oldu görmeyeli seni,
Dilimde özlem şarkıları sevgili,
Daha yaklaştırıyordu her bulut dalgasının yükselişi
Nefes almaya doyamıyordum,
Kokun sarıyordu
Yakıyordu nefesimi...

Sen bilmiyordun gelişimi…
En son yazdığın mektup iki ay öncesinindi!
Hayal denizlerinde geçen,
Balıktan başka şey yenmeyen,
Tuzlu suyla ve güneşle sevişen,
Birde bir kaç martıyla hayallerine dalan…
Her demi sensiz geçen uzun zamanların hasretiydi!

Yaşıyordun sanırım,
Ya da yaşamalıydın...
Belki hissedip hava limanında beklemeliydin!
Evine kadar yürümeye mecalim yoktu,
Çünkü!

Kırgındın,
En son yazdığın mektupta vardı gözyaşların!
O kadar soru vardı ki... Ahların, vahların ve daha neler
Haklıydın!
İki satır yazıp mektup gönderemedim bu yüzden...

Çiçeğim desem,
Sevdiğimi söylesem,
Balıklar bile sevinirdi ama ya sen?
En güzel hediyeleri göndersem,
Göndersem duygularımın dilini, kokumu...
Yazsaydım, çevirdim sana yolumu
İnanır mıydın?
Söyle inanır mıydın?

Bulut dalgaları iniyor çıkıyor...
Anlar düşman, sensiz ömrümü tüketiyor!
Sen hala çok uzaklardasın sevgili
Geliyorum...
Ne olur hava limanında bekle beni,
Bekletme beni ne olur...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:33 PM

Bendeki Doğa.

Gökyüzü ağlarken toprak yeşerir,
İnsan ağlarken ruhu tazelenir,
Yağmur, gözyaşlarında güzelleşir
Doğa bana benzer yansır ruhuma.

Bahar gelir süslenir, yaz vedadır…
Yeşil başka güzeldir her mevsimde.
Kışı, kuru bir çöl, korkunç vebadır
Benzer, vuslata hasret yüreğime!

Pınar gibiyimdir ruhum izlenir,
Çınar gibiyimdir yıkamaz yıllar…
Çakır gözlüyümdür semadan yansır,
Tükenmez güneşim yansır toprakta!

Uykusu özgür öyküsü özgürdür,
Ne tarih yazar nede düşkündür,
Onca dostları var bana türküdür,
Sazımın telinde gönül alandır!

Ey Adem’den beri yaşayan insan,
Yok ettin ne çok, katlettin orman,
Mutlu olmayı, ruhunu arayan,
Sen, taş ev içinde yok olup gittin

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Benim Gibi..

Aynasınız ruh penceremden,
Işığınız saçılır istikbalime!
Yazdıklarınız heyecanlarınız
Kış uykusunda ruh odama aralanıyor temmuz güneşinde!

Doğuyor seherim yavaş yavaş umudun treninde
Zaman bulamadığınız, okuyamadığınız
Son ruh seferinde!

Ağustos böceği, kurbağalar, sıcaktan bunalmış sinekler
Dost kumsalına dalgalar vuruyor
Boğuyor sıcak ve terler!

Bağlama elimde Karacaoğlan’dan türküler
Anadolu tezenesi Neşet Ertaş gürlüyor
Aşık Veysel Pir Sultan Abdal Aşık Mahsuni’ye yas düşüyor!

Piri Reis haritası gönül boşluğumdan çiziliyor
Mehteran da yalnızlık savaşı, otağında sultan huzursuz
Gece kabusunda tek kişilik opera odamda inliyor!

Çin setti gücünde güven turları
Ergenekondan bölük pörçük yayılıyor
Adı başka dili başka dini başka mini devletler her hücreme yapışıyor!

Adı gerçek olan her anımda ölüm
Sevda filmlerine hayaller umutlar saçıyor unutmakla
Silah kında savaş frekansla yayılıyor susmakla!

Öncüsü
sonuncusu
aldanmakla meşgul benim gibi!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Bırak Sigarayı...

Tandırda kokusu ağzında tütün,
İçme emmi ne söyledi doktor dün,
Soba borusu gibi dolmuş kurum
Nerelerden duyulur öksürüğün...

Her dolaştığın yerde pir dumanı,
Her insana var zararı kul hakkı,
Üzerinde, ağzında pis kokusu
Gel içme artık durdur ihaneti!

Ayaklar kesilir, ciğerler kanser...
Ne yediğin tat verir, nede kader!
Olsan da güzeli savunan asker
Ne çabuk çöktün aynaya mı küstün?

Şimdi bırakmalısın yok sonrası,
O seni bitirmeden sen onu bitir!
Alsın nefesin temiz oksijeni,
Kendinde çevrende buna sevinir....

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Bilerek Yaşamak…

Hayattan beklentilerin neler,
Hangi nehir sana benzer,
Hangi buluta yükseleceksin
Hangi baharda yeşereceksin,
Düşlerin gerçeklere kaymalı...
Diyorsan ömrümden tat almalı!

Bende zoru severim,
Bilmediğim sonunu görmediğim
Her şey kendine çeker
Öğrenme delisiyim...

İnsan yalnız olamıyor
Öğrendiğini öğretmek istiyor
Dengeler içinde yansıyan aynasına
Takılmadan bakabilmek diliyor…

Kendisini anlayan,
Bedeniyle bütünleşen
Ruha yapışmak istiyor...

Otuzlu yaşlarda insanı değiştiremeyiz
Ortak alanların çokluğu önemli
İnsan yaşıyor kendine yabancı,
Israrla tanımıyor kendisini
Nasıl tanıyacak başkasını
Nasıl içtensin diyecek
Cevap bulamıyorum bu sorulara açıkçası!

Eğer birinin yanında mutluysam
Sıkılmıyorsam dupduru akıyorsam
Şu anı coşkuyla yaşayabiliyorsam
Başka bir şeyi düşünmek istemiyorum, yaşıyorum...
Sahiplenmeden,
Ölüm gibi büyük bir gurbet varken!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Bilmem…

Hayatta güven aramam,
Ne istersem onu paylaşırım...
Oturmuş bir kişiliğim var,
Olmaz beklentilerim!
Eğer paylaşabiliyorsam devam ederim,
Paylaşamıyorsam da üzülürüm!
Ulaşamadığım nedenler ararım,
Bulamadıkça kahrolurum!
En nihayet öyle ölesiye duygular sarmaz yüreğimde...

İşte nefsimiz, neler istemez ki...
Her şey elin altında olsun ister yine doymaz!
Hep fazlasında olur sevdaları...
Eğer kapılırsak tsunami gibi akıntısına mahvoluruz!
Acı dediğimiz
Ve adı bedel olan depremlerinde yanarız!

Düşünmüyorum hiçbir olay yazarken…
Akan anlık hislerim...
Dolaşıyorum bir bilsen nerelerinde,
Hissettiğin en mahrem yerlerinde!
Yağar çekirge gibi temmuz ateşinde...
Ne olacak benim bu hallerim?

Artık yüzüm bile yok,
Astara saklansam resim isterken!
Perdeler bile karanlığı istemiyor,
Açılmayı durup dururken...
En iyisi seyredeyim bendekileri
Gözlerimi kapatıp öpeyim yeniden, yeniden!
Avuntusu sarhoş etsin tüm benliğimi

Sonrası mı? Bilmem…

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Bir Babalık Masalı…

Babam müteahhitti,
Kış okur yaz ezberlerdik inşaatı,
Belki herkesten çok çalıştırır...
Ameleden daha amele kararken harcı,
Ustadan daha usta sıvarken duvarı,
Birde gözüne girmek adına var ya annemi üzmemek
Canımı dişime takıp çalışırdım cahilden farklı!

Kış gelir kaçardım adeta bakışlarından,
İkindi geldiysem okuldan yemeğimi yerdim önceden,
Para istesem kaşları çatılır...
İstemezdim çoğu zaman bilmezdim kitap nerede satılır,
Finallerde kalır bütünlemede ödünç kitaplarla çalışır,
Sınıflarımı geçerdim…

Sigara içme derdi,
Kendisi içince dumanı evi sarardı,
Kötü örneksin deyip eleştirdiğimde
Bu ev benim der işaret ederdi evin kapısını…

Başka kadınlar yüreğinde çapkınlık alevi,
Eleştirse döverdi annemi...
Zavallının kaç dişi kırıldı hatırlayamıyorum
Ağlardık haykırarak çaresizliğimizi!

Arabası vardı hacı muratlardan,
Bir gün bile almadım anahtarını korkusundan,
İmrendim sağda solda arkadaşlarıma...
İçimde teselliydi param olursa,
En iyisini alırım diyerek gelecek umudundan!

Okul bitti,
Ne işlerimle ilgilendi nede aşıladı cesareti!
Bir gün evlendim...
Parasızlığa mahkûm etti,
Ödedim tek başına gariban gibi taksitleri!

Ev aldım hayırlı olsuna gelmedi,
Oğlum benden daha zengin oldu deyip haset etti,
Baba dedim yaşlıdır dedim hep elini öptüm
Yaklaştıkça uzaklaştı patladı iletişimin freni!

Artık bende yaşlandım,
Annem vefat etti kansere yakalandı ablam,
Henüz beş yaşında bir oğlum var kimileri dede oldu
Yalnızım Ankara’da... Hala meçhul babam ve istikbalim!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Bir İlişki Milattan Önce...

Çağlardan milat öncesi
At bulmak büyük zenginlik
Mağara evlerde yaşarken neme kim aldırır
Kapalı mekân olsunda gelsin serinlik

Gülücüklerle misafir oluyorum
Kapıda afet ve dostane bakışı harika
Sadece gözlerine bakabiliyorum
Kekeme haller ilk ergenlik utancı başımda.

Muhabbet sofrasına buyur ediyor
Kapuska keçi haşlama keklik salata
Ekmek nerede su kocaman tahta bardakta
Marifetli yemeklerine doyum olmuyor.

Eşi savaşta dağ başında yalnız başına
Kaç yıldır haber yok sağlığından
Korunmaya hasret güçlü erkek gerekli yaşamında
Davet ediyor birlikte dostça paylaşmaya

Akrabam yok bende yalnızım aslında
Savaşlar bıktırmış boş dertler geçmiş yıllarda
Dinmiş, kuralmış, toplummuş yok aslında
Martı özgürlüğünde kabul ediyorum!

Asırlar geldi geçti
Hala aynı ruhta yaşamın adresi
Amaçlar değişti
Araçları aynı iki kişilik oyun açılınca tiyatro perdesi.

Bir ilişki milattan önce
Yarı çıplak beden normal görünce
Saklambaç oyunu gibi aşkla döndürmece
O zaman doğaldı şimdi moda tek farkı!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Bir Seni Dinliyorum Ruhum....

Bir seni dinliyorum ruhum...
Heveslerin isteklerin dediklerin evvelin ahirin,
Seni dinliyorum, ne gürültülüymüşsün geçici yurdum!
Her andan sesler,
Hepsinden emeller,
İsyankâr felekler,
Haçlı ordusu gibi Kahire’m önünde
Korumaya hazır görünmez melekler...
Şerden pişman biraz sonra yine pişman
Ardı arkası kesilmez huylarım tekrarlanan
Köşeleri dönünce!

Bir seni dinliyorum ruhum...
Ağlarken aş istemen ne harika!
Boyun bükmüş aslan kesilmiş gururum
Ne olur diyen sözün beynimde deha!
Fakirden daha fakir,
Yetimden daha yetim,
Fakihin yüreğinde sabır,
Her anı sanılır elem!
Rolünde mahir seyirciler alkışlar,
Derviş teslimiyeti cezam
Alnım secdeye gömülünce!

Bir seni dinliyorum ruhum...
Aynalara bakınca beğenmez oldun bedenim,
Yaşlılık illeti estetik derdinde her doktor seferim,
Kabullenmelisin ilaç içmek artık kaderim!
Asan elinde peygamber yoldaşı,
Sakalın göğsünde aklar torbası,
Belin bükülmüş herkesten medet yoldaşı!
Hayallerin on beşinde koşarken kırlarda,
Gözlerinde ahlar... Yaşlar moda, podyumda şovu
Çocukların fazlalık gibi görür akşam eve dönünce!

Bir seni dinliyorum ruhum...
Seni hep ihmal ettim biliyorum,
Hep derdim oldu cesedim itiraf ediyorum,
Karanlık ******* boğdun sıkıntı dedim seziyorum!
Süslendim hep ecele,
Giyinmek için kefene,
Taşınmak için toprağa elden ele,
Senin gıdan gerçek aşkı ihmal ettim secdelerde inliyorum!
Faydası yok dönmenin Münker Nekir’i görünce...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Bir Tanem...

Aşkın doğası sende saklı bir tanem,
Süt gibi, su gibi, yağmur damlası gibi...
Kar içinden özgürce fırlayan çiğdemim
Ruhumda sevgin mayası hep kalıcı!

Neler öldü... Ne depremler korkuttu,
soğan ekmek bulduk yedik şükürle!
Sahiplenmedik düne sonlar ürküttü,
Beraber ağladık beraber güldük...

Hatalar yaptım, inceliğini düşünmedim
Ne kendimi nede seni güldüremedim,
Her an en güzelini istedim, yaşatamadım
Ne söylersen söyle, haklısın bir tanem....

Savaşta, afette, fırtınada çok şeyler yıkılır!
Kimse istemez kötüyü, keşkeler dillenir!
Neler feda etmezdi bilselerdi... Sonra kıymeti bilinir,
Seni kırdım, üzdüm... Affet beni bir tanem!

Yüreğin ferah, gözlerin aşk ışığımla dolsun,
Hayalin cennet, ruhun hamuru benle yoğrulsun,
İş, güç, çocuğumuz tek yorgunluğumuz olsun
Kem gözlere inat mutlu olalım bir tanem!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 04-30-2009 05:34 PM

Bizden Biri...

Asırlık çınarın dibinde tespih çeker derviş,
Gecenin karanlığı umurunda olmaz!
Uzamış saçı, sakalı... Sudan başka ne yer içermiş!
Yalnızlık derdi,
Çocuk şefkatinde sevimli...
Göz yaşlarında zikirle dudakları coşarmış!
Soğuk bedenine ilaç,
Sıcak yüreğine taç,
Umursanmaz anlar nefsini bırakırmış aç...
Kuruyan, büzülen tenine yağmur damlası imdat edermiş!

İsyankar geçirdiği yıllar...
Kul hakkını gözetmediği ilişkiler...
İbadetten uzak haramla seviştiği sevgiler...
Her hatırladığında istiğfarla zıplarmış korkudan!

Eşi, çocukları, yakınları ölümle bir, bir terk etmişler
Elinde son içki şişesi, kırılmış o da ezan sesiyle!
O gün son kez demiş “ne yaptım ben? ” pişmanlık diliyle,
Kendini atmış çınarın dibine!

Bütün dostları, doğası, doğallığı
Çimenlerde izi...Son kıldığı namazı!
Solan papatyada, kır çiçeklerinde sohbeti
Düşerken sonbahar yaprakları!
Eğilmiş büklüm, büklüm ederken son duası...
Gözünde gerçek sevgiliye özlem, cennet tütsüsü
Uzanmış sanki, baharda toprakla yeniden doğacak gibi!

Safet Kuramaz


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:45 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.