www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Ahmet Canbaba (https://www.cakal.net/showthread.php?t=145337)

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:16 PM

Ahmet Canbaba
 
Acılara Ağıt

ACILARA AĞIT

Ömrümüzce gittiğimiz bunca yolun sonunda
Rüyalarımı çaldılar gerçekler bana kaldı
Nasıl bir zamandı buruk aşkı terk ettiğimiz
Ve içimde hırçınlaşan hislerim donakaldı

Yüreğimizde yeşeren fikirler henüz hürdü
Tutsak olan her günümüz nasıl bizce özgürdü
Erken uyandık güneşle ******* kısa sürdü
Acılara ağıt yaktık sevdamız sona kaldı

Kandırılmış yığınlarda ben bir orta direğim
Yarınlarıma umutla bakan halktan bireyim
Nasıl surlarla çevrilmiş,hapsedilmiş yüreğim
Karanlığın gölgesine az daha kana kaldı

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:16 PM

Akıldan Çıkmıyor

AKILDAN ÇIKMIYOR

Bakarken kaşları çatmış
Gözler akıldan çıkmıyor
Dillerde pusuya yatmış
Sözler akıldan çıkmıyor

Anadan doğma üryan
Beni peşinde sürüyen
Sıcak sevgide eriyen
Buzlar akıldan çıkmıyor

Bulunmayan bilinmeyen
Bir sır saklı çalınmayan
Anılardan silinmeyen
İzler akıldan çıkmıyor

Teslim olmuş aşka ferin
Başköşede gönlü yerin
İçinde duyduğu derin
Hazlar akıldan çıkmıyor

Ömür anılara ekli
Zaman devinmede haklı
Şimdi gözlerinde saklı
Yüzler akıldan çıkmıyor

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:16 PM

Aklandılar

AKLANDILAR

Milletin gözünün içine bakıp
Sözüm ona aklandılar yüzsüzce
Ne yapsak ta halkımız bizi seçer
Diyerek çok beklendiler yüzsüzce

Yeniler seçildi eskiden bıkıp
İnsan sandılar yüzlerine bakıp
Eskinin özünden yeniden çıkıp
Eskilere eklendiler yüzsüzce

Öyle bir düzen ki avanta yeyip
Nasılda geldiler sıra bekleyip
Seçmezseniz vebali sizin deyip
Seçmenlere diklendiler yüzsüzce

Suç ararlar konuşulan lehçede
Koca çiftlik gezindiler bahçede
Her iktidar değiştikçe bütçede
Açıklarla denklendiler yüzsüzce

Ne evlatlar doğuruyormuş ana
Dokuzu kendinin biri halkına
Birde kıyak emeklilikten yana
Haklı çıkıp haklandılar yüzsüzce

Teker teker bulundular izlenip
Bile, bile aklandılar sızlanıp
Hırsızlarla hırsız olup gizlenip
Yolsuzlarla saklandılar yüzsüzce

Kucaklayıp okşadılar gelerek
Oy aldılar sinsi sinsi gülerek
Daha çok halkın üstüne bilerek
Yüklendikçe yüklendiler yüzsüzce

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:16 PM

Alınyazımsın

ALINYAZIMSIN


Seviyorum diye bin kere derim
Keramet söylenen kelimedeyse
Seninle olmağa yemin ederim
Ne zaman yıldızlar elime değse

Hapsedilmiş yürek kafeste kükrer
Etsem günahımı herkese ikrar
Sendeyken gelirim kendime tekrar
Sararken kolların belime değse

Kökle sarmaş dolaş toprak sevgili
Konuşur rüzgarda toprağın dili
Ve yaprağı okşar rüzgarın eli
Olgun meyve gibi dalıma değse

Nasıl iz bıraktın bende hiç yoktan
Sen alın yazımsın bana sen haktan
Bizde bu menzile varırdık çoktan
Islak dudakların dilime değse


Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:16 PM

Allah Rahmet Eylesin

ALLAH RAHMET EYLESİN

Kimisi kavga edip söverken ulu orta
Aynı seçilenlerden çoğu kaçmışken karta
Meclisin bütçesinden bir şey kalmıyor arta
Onlar küçülmüyorken,küçüldü halk neylesin
Ölüyor garibanlar Allah rahmet eylesin

Kasa fırlattı kimi kendini tutamadı
Yediği kazıkları asla unutamadı
Köylü yok yetiştirdi, yok ki, yok, satamadı
Dört senede, bir defa gönüllerde köylesin
Şehirlerde meftasın allah rahmet eylesin

Şimdi daha bir özgün olmalı derde işler,
Böyle düzenin çarkı rüşveti yerde,işler
Garibanlarda yara kedere, derde,işler.
Bırakın vekilleri,halkın aslı söylesin
Ar,haya, edep gitmiş,allah rahmet eylesin

Yurt içinde, dışında yeni kara sesler var.
İrticaya baş koyan bilki çok hevesler var
Ayaklarında mesler başlarında fesler var
Nüve bırakıp yurda birkaç yandaş peylesin
Gerçek dindarlar nerde allah rahmet eylesin

Kimler ballı işlerde yeşil ışık yakmıştı
Hortumlayıp ceplere nasıl döviz akmıştı
Peşlerine bir çoğu banka zede takmıştı
Siz affedin suçlular gitsin gönül eğlesin
Banka zedeler ölür Allah rahmet eylesin

Yapacağınız son mu yaptığınız ne ilki
Kıyak emeklilikte sizler akıllı tilki
Toplumun vicdanında suçlusunuz bilin ki
Bölüşüp sonra dersin sen şöyle, sen böylesin
Hukuk mu hak getire, Allah rahmet eylesin

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:16 PM

Allahın dediği olur

ALLAHIN DEDİĞİ OLUR


Önceden bilen olsa da
Allah’ın dediği olur
Kazada ölen olsa da
Allah’ın dediği olur

Şer zincirini kırsa da
Hoş, iyi,kötü varsa da
Ahrette hesap sorsa da
Allah’ın dediği olur

İstanbul da,Muşta yazar
Ankara da, Kaşta yazar
Takside dolmuşta yazar
Allah’ın dediği olur

Araştırıp soranda mı
Tefsir edip soranda mı
Tevrat ta mı, Kuranda mı
Allah’ın dediği olur

Yağmur yağsa,şimşek çaksa
Aşklar yürekleri yaksa
Sonumuz kürü topraksa
Allah’ın dediği olur

Yanlış yoldan gidilse de
Suçsuz idam edilse de
Ölüm ona ödülse de
Allah’ın dediği olur

Sular bassa afet olsa
Ölümcül felaket olsa
Tarumar olmuş kent olsa
Allah’ın dediği olur

Şans kapıyı çalsa haktan
Beklediğin gelir yoktan
Şer gelse de aça toktan
Allah’ın dediği olur

Düşlerini yaptırsa da
Arzulara taptırsa da
Doğru yoldan saptırsa da
Allah’ın dediği olur

Toplasa ümmeti dede
Bilmez hakikat i ve de
Bilimi yanlış bilse de
Allah’ın dediği olur

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:16 PM

Amin Derler

AMİN DERLER

Allah’ın izniyle der olacak işi varsa
Olmayacak duaya bilerek amin derler
Bilime ters düşmeyen inanmaz kişi varsa
İnananlara buruk gülerek amin derler

Nasıl bal yapar diye hayret eder arıya
Hak geçmesin der ama bölmez yarı yarıya
Günahlarımız çok der affet diye tanrıya
Yalvarıp her gün namaz kılarak amin derler

Karanlık girdaplarda benliğinden kopanlar.
Aklın yolu bir ise kim bu yoldan sapanlar.
Hakka inandık diye haksızlığa tapanlar.
Hepside bir araya gelerek amin derler.

Safsatadan acıyı duyarlar mı en içte.
Salı uğursuz, suçlu aranır mı on üçte.
Muska yazıp hastaya bir çareyi sonuçta,
Üfleyip, okumakta bularak amin derler.

Ölmüyor merak etme hiç kimse tasasından
Suç işler, ceza alır doğanın yasasından.
Tanrı affeder diye kulları hasasından
İşlenen günahları silerek, amin derler.

'Zındığız’ gözlerinde bir şeyler sorduk diye.
Tanrı katında ‘veli’ olurlar erdik diye.
Para toplarlar yurda fabrika kurduk diye.
Emeksiz ganimeti çalarak amin derler.

Suçüstü yakalarsın takıp et izlerini.
Sonu nereye varır dinle bak sözlerini.
Binlercesi Kabe ye çevirip yüzlerini,
Rol gereği gözleri dalarak amin derler

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Ankara Kalesi ve Dilenci



ANKARA KALESİ VE DİLENCİ

İhtiyar
Yaşlı bir kale gibi duruyordu karşımda.
Roma devrinden kalmış.
Ufalmış,
Gözleri kaybolmuş çukurunda.
Eski yazıyla yazılmış bir ayet gibi mübarek,
Alnındaki kırışıklar.
Teni,
Bronz teninde.
El açmış para verenlere,
Allah ne muradın varsa versin diyor,
seninde.

İhtiyar,
Yaşlı bir kale gibi duruyordu karşımda.
Arada bir bakmasa çipil, çipil
Arada bir gülmese
Anlaşılmayacak yaşadığı.
Önünde bir mendil,
Eski yıkık bir kale bağdaş kurmuş,
Sanki oturmuş.
Arkasında Ankara kalesi,
Onarılmamış taşları yıkık, dökük.
Y aşlı bir kale gibi duran ihtiyar farklımı sanki.
Üstü başı yırtık sökük.
Etrafında güvercinler
Ve etrafında insanlar
Oturmuş bir kale gibi duran
Ak saçlı ve ak sakallı.
Yorgunluktan yanlara düşmüş iki elin.
Kaç kişi farkında.
Kaç kişi,

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Anladım

ANLADIM (Yıldız İrengül'e ithaf)

Öyle çok yönlüsün, sende neler var
Hiçbir an yerinde duramıyorsun
Seni sevenlerin etse de kusur
Nedense kalbini kıramıyorsun.

Oğlun var yalnızsın evde gelin yok
Yalnızca gönlün boş bir sevgilin yok
Evlen be güzelim bir engelin yok
Çöp çatanın nerde, soramıyorsun.

Candan sevmeyenin yoktur sanma ki
Yanında belirir dostun anma ki
Bir kez sevmeye gör bir kez yanma ki
Sen de on ikiden vuramıyorsun

Gönülden nağmalar çalarken sazla
Mutlu eder seni dinlemek hazla
Öyle çok dostun var sevenin fazla
Demek beni ondan, aramıyorsun,

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Anneme-Annelere

Anneme-Annelere

Karnında dokuz ay taşırken beni
sen kanınla besleyerek can, veren annem.
Bir ana kucağı özlemi duyup
doğmuşum
senin şefkatinle
şefkatli ellerinde.
İlk defa tenini okşayıp
sütünden emmişim huzurla anam.
Çocuğuna yanık bağrını açan
can suyuna değer şefkatin annem.
Uyutur bir ninniyle sesin
ve usulca öpüşünde
sıcacık nefesin
uyutur.
Hem fedakar, hem cefakar yürekte
derin uykularını böldüğümden
uykusuz *******in sebebi bendim.
Anlatılmaz verdiğin emekler bize.
Yıkaman,
sıcacık sarıp, sarmalaman
ve kundaklaman öpüp yüzümü.

Kırıp dökmemize gülüp geçerdin.
Bizi tehlikelerden kurtarman
tutup ellerimizden kaldırıp.
Yüreğin dayanmazdı düşmemize.
Bir boynuma sarılışına hasretim
ve birde yüzümde gezdirmene ellerini.

Ben ilk gülmeyi senden öğrenmişim anne
İlk emeklemeyi,
ayakta durmayı.
İlk anne, baba demeyi
Ve ilk soru sormayı
masallarınla büyürken.

Bu günlere kolay gelmedik anne.
Kuruyken yeşeren bir ağaç gibi
seni görmek bile beslerdi beni.
Gülüşün sabırdı, gülüşün keder
her şeyde acılar sana düşerdi.
Sözlerin teselli bütün dertlere.
İlacımdı saçlarımı okşaman.
Derdimizde sabrın tükenmez anne
Senin ellerinin değdiği her şey
odamızı doldururdu bir güneş gibi.

Dertleşmeni özlüyorum anne.
Birazda çekiştirmeni kim olursa.
Gönlünü bir dinlendiremedin bizlerle.
Bir yanın hep hasreti yaşadı,
bir yanın yorgunluğunu hayatın.
Resminde bir kınalı elini görsem
ve görsem bir kınalı saçının telini
cız eder yüreğim hasretinle bil.
Neleri sığdırmadın derya gibi gönlüne
Bayram sevincini yaşatırdın,
öptüğümde elini

Yollarıma bakıp geç kaldın diye
sen çalardın zor günlerde kapımı.
Neyin varsa paylaşırdın benimle
bize kuldun, bize köleydin anne
Hep omzunda ağır yüktük, ağır yük.
Ardımızda yıkılmayan kaleydin.
Yavrum diye kucaklayıp
bağrına basardın, gurbetten gelsek.

Işığın geliyor sönmüş yıldızlar gibi.
Gözün açık, hasret gittin oğluna.
Can damlalarıydı sözlerin, hayat veren.
“Yavrum seni çok özledim,
tütüyorsun burnumda” derdin.
Bizim içinde sen öylesin anne
her şey sen varsa bir anlam kazanır.
Sensizlik düşmanımdır uğramasın yanıma.

Şiirlerim tedirgin, seni anlatamıyorum.
Sen bir mihenk taşısın yaşamımın.
Senin sevgin son durağı yüreğimin.
Son istasyonu gönlüm, orada in.
Sıcaklığın tenimde
Sözlerin kulağımda kalsın.
Resmin,
avutmuyor beni annem.
Tutamıyorum ellerini
senin karşılıksız sevgin var ya
onu tadamıyorum

Ben sevgi sarhoşuydum sen varken.
dokunulmazlığımın tadını yaşardım.
Sen benim özgürlüğümün sınırıydın,
sen benim günahlarımın ceza keseni.
Sen benim sevaplarımdın anne,
aydınlık penceremdin.
Sen benim bereketimdin
sen benim örfüm.
Yaşamda en güzel şeyleri
bana layık görendin,
yedirendin,
tadına bile bakmadığın ne varsa.

Öğütlerin ayaklarımın altında yol
öğütlerin gözümün önünde bir perde
büyüklere saygı derdin,
küçüklere sevgi
Ben onun için sayar ve severim anne.
Hep senin içinde çocuktum
sen affedendin.
Şimdi affedenim yok.
Acımasız sensiz her şey
Senin varlığın umuttu, umut.
Sensizlik hüznümün kaynağı şimdi.
Sensizlik bir uçurum.
Sensizlik yalnızlık demek.
Sensizlik sevgiye acıkmak demek,
bilemedim affet anne.

Şimdi mezar taşlarına
pişmanlıklar okunuyor dua diye.
Bir rüyaya mahkum oluyor sevenlerin.
Rüyalar bile terk ediyor kimi zaman sevenlerini.
Bir resme mahkum oluyor bu gözler.
Bir misafir gibi sessiz
göz göze geliyoruz her andığımda.
Sensizliğe hazırlıksız yakalandım anne
zaman hep hasret dokudu tezgahında.
Hep gelişini düşündüm son gidişinin,
umutlar boşa çıkıyor, boşa.

Muson yağmurlarına benzerdi dua edişin.
Bir çöl fırtınası gibiydi kızışın.
Hem sıcaklığını tadardım
hem acının özsuyunu.
Sevgi çıkmazlarını yaşıyorum seni düşünürken.
Zincirlerinden kopmuş bir halka gibi,
hasretim boşlukta anne.
Üstü kapalı bir gülüş dudaklarımda
uykuya dalarken seni düşünüşüm.
Bir girdap yaratıyorsun rüyalarımda.
Yeniden keşfediyorum seni,
uyanıp hayata merhaba derken.
Pusuya yatmış bir canavar gibi
dünya telaş esi.
Her gün savaşla uyanır günaydınlar.
Ahh! ... annem, anneler, annelerimiz.
Çocuklarınız şehit olurken,
en çok üzülensiniz.
Tüten ocağımızda hem kordunuz,
hem de duman.
Yavru çığlıkları gözyaşlarında
Vatanını benden çok severdin bilirim.
Onun için ölmeye yollarsın vatan uğruna.
Onun için doğurmadın mı beni?
Ama şimdi gel gör ki anne, nice evlatlar
Bile bile gidiyorlar
dünya barışı diye ölüme.
Sen mutlu olmalısın anne vatan için
Hala o ölecek yürek var bende.
Hala o ölecek yürek var bende.

Ahmet Canbaba

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Anneme

Anneme


Şarkı olmuşsun dilde yaşarsın çok gönülde
Bağışla suçlarımı bana ne olur gül de
Hiç yok ki düşlerimde son gününden bir anım
Yalnızca bizim için yaşamana hayranım.

Karınlık iç dünyamda bitiyorsun gel
Çok özledim burnumda tütüyorsun gel
Ah! ... Anneciğim.

Yokluğun sevda olmuş büyüyerek içimde
Sana olan sevgimi arayayım ben kimde
Beyhude yakınmalar nafile bu çırpınış
Geriye senden bana yalnız bir resmin kalmış.

Karınlık iç dünyamda bitiyorsun gel
Çok özledim burnumda tütüyorsun gel
Ah! ... Anneciğim.

Kızman severmiş gibi darılmansa bir sitem
Girer misin rüyama arzu etsem istesem
Kulaklarım çınlıyor beni mi anıyorsun
Bir cennette belki de bizle uyanıyorsun

Karınlık iç dünyamda bitiyorsun gel
Çok özledim burnumda tütüyorsun gel
Ah! ... Anneciğim.

Ahmet Canbaba

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Aptal Sarışın

APTAL SARIŞIN

Çiçek açmış gibi yüzünde
makyajının polenlerinde dolaştım
Bir arı gibi
Yanaklarındaki koyu allık
Gözlerindeki far ne öyle
Soytarı gibi
Aptallık diyorum aptallık
Yazık verdiğin parana
Ne güzel bak arkadaşın
Yüzü sade eteği normal boy
Hadi neyse girmeyim arana
Sen yapmacık sarışın
Üstelik birde
Mini etekle dolaşıyorsun kışın

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Aranan dost

ARANAN DOST

Ne zaman
firari ve uçuk birisini görsem
kahkahasının ardına gizlenir
acılarının doyumsuzluğu.
Hani elinden bir şey gelmeyen
soğuk bir çığlık
sabah ayazında uyanır ya yaşama.
Bir düş sersemliği üzerinde
kesilir ya solukları.
İşte soframda
öylesine bir sen.
Otur baş ucuma serseri mayınım

Sesine sokulurduk
söylemlerine yaklaşırdık
bir adım daha
soluk soluğa.
Düşlerindeki anlatımlarının izini sürerdik.
Rüyalarını biriktirirdik yarınlara
Kırk göz
kaynak suyu berraklığı olurdu gelecek.
Tutuklu yanın kalırdı geride.
Bir canın bizim yaşamımıza siper
bir canın göz kulak olurdu.

Şiirinden kan damlıyor kar’a.
Nar kırmızısına dönüyor ufuklar.
Körpe söylemler kanatlanıyor
dudak aralarından.
Sen benim çıkmazım
iç sıkıntılarım
yürek sızım.
Temel taşı
yarınlarımın.
Sen benim vefakar dostum.
Hep anlatacağım hikayelerimin
ilk başı.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Asalak

ASALAK

Şu bizim x,y,z ile anlaşan
Öyle yavaş değil hızlı birisi
Köpeksiz köyde çomaksız dolaşan
O malı götüren gizli birisi

Saklıyı gizliyi önce o duyar
En yüksek makama çiviyi koyar
Kimlerle eğlenir nereyi soyar
Biraz sazlı biraz sözlü birisi

Maaşı yetmeyen peşinde açlar
Azarlar kimini, kimini suçlar
Kestane renginde kıvırcık saçlar
Açık kahverengi gözlü birisi

Elini bir değsin sular bulanır
Koku alsın bir yerlerden yalanır
İhalede böylesi zor elenir
Fiyatı oldukça tuzlu birisi

Din cambazı, sorsan hiç haram yemez
Koyu Müslüman dır yalan söylemez
Her olur olmaza çabuk he! demez
Rica minnet bilmez nazlı birisi

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Asılmazki

ASILMAZKİ

Önce yalvarıp yakarıp
Sonra insan kasılmaz ki
Üfürükten yel çıkarıp
Bu kadarda esilmez ki

Öcünü almaz öçsüzler
Hor görülmez ki güçsüzler
İftira ile suçsuzlar
Suçlu diye asılmaz ki

Dinleme boşa vaizi
Ehilsen sensin haizi
Böyle sevginin faizi
Ceza diye kesilmez ki

Dünya çift kapılı hanmış
İçinde yürekler yanmış
Acılar hasrete dönmüş
Yaraya tuz basılmaz ki

Göster kim ah almadı ki
Derde derman olmadı ki
Daha yarın gelmedi ki
Haktan umut kesilmez ki



Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Bahar

BAHAR


Bahar gösterirse gerçek yüzünü
Ağaçlar çıldırır rengarenk doğa
Sevgi yeşerirken atar hüzünü
Yüreklerde coşku döner çocuğa

Doğa tahrik eder insanı içten
Kuşlar cıvıl cıvıl öter sevinçten
Alçalır yükselir bakarsın hiçten
Kanat çırpar martı çığlık çığlığa

Yeşile bürünmüş tonda dalgalar
Müziğin ritminde Fonda dalgalar
Yiter kıyılarda sonda dalgalar
Beyaz köpüklerle soluk soluğa

Erguvan rengine dönmüş tepeler
Hava sıcak bazen yağmur sepeler
Ana baba kardeş komşu bebeler
Olta elde kimi gider balığa

Zaman geçer yerde çiçek derbeder
Yağmurla dereye denize gider
Bilemezsin bahar bir elveda der
Yaza doğru çıkarken yolculuğa

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Bahara Uyanmak

BAHARA UYANMAK

Bu eylüle gelişim var ya ansızın
kaderimden midir
bilmem şansımdan mıdır.
İçimdeki mevsimleri uyandırıp
batırdığımda güneşi dağların ardından
gökte bulutlar eflatun açar ya.
Her gün kahrediyorum yalnızlığıma.
Sensizliğe hüküm giyişim var ya

Hep erteliyorum sensizliği bir gün sonraya
gri akşamların yorgunluğunu içtiğimden.
Mayıs kokan ellerde çiğdemler.
Bir suskunluk muhabbeti aşkı büyülüyor.
Muhteşem bir geri dönüşün olmalı diyorum.
Yarınlarım sensizliklerle dolmuş.
Ne yapalım bu hüzünlü günün sonunda
gene sensiz bir akşam olmuş.

Rüyaların tedirginliğinde
sabahı zor yapar sensizliğim.
Umutlarım tünerken düşlerine
bakışların tomurcuklanır bahar sabahında.
İçimdeki saat baharı vurur.
Arılar kelebekler
çapkın aşıkları çiçeklerin.
Onlarda senin gibi baharı bekler.

Şimdi bir sonbahar ağırlığı var üzerimde
tomurcukları çoktan solmuş gülüşlerimin
solgun bir çiçek gibi düşüyorlar yüzümden
çoktan yitirip ilkbahar sevincini
dalından koparıyorlar doğanın süsünü.
Çekip alıyorlar bir bir baharın
çiçek desenli yeşil örtüsünü.

Cemre düşmüş havaya sevgilim.
Arılar konarken erguvanlara
çözülmeli gözlerinin şifreli bakışları.
Bir köşeye çekilmeli kış.
Daha çok geç kalkmalıyım sen varken rüyadan.
Hüzünler bir köşeye dolmalı
yaşamadan sindirmeli geleceği içimize.
geleceğim seninle bahara uyanmak olmalı.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Bak

BAK


Şimdi bağbozumu gibi derbeder
Boz dağlardan ovalara dur da bak
Gönül sıkarak dişini sabreder
Çaresizliklerin orda bur da bak

Kimden güç alarak karakol basar
PKK ya kucak açan başkan var
Bir şey yapamıyor oysa iktidar
İhanete uğramış şu yurda bak

Nasıl görevler düşüyor her ferde
Neler eksik gez yurdunu bir gör de
Hani okul, yol su öğretmen nerde
Neler diyecekler sana sor da bak

Kapanan dosyalar açılmıyorsa
Suçlu siyasiden geçilmiyorsa
Halkı temsil eden seçilmiyorsa
işçi köylü ezilenler darda bak

Halk aç kaldı atılan her madikte
Sandıktan o çıktı istemedikte
Ezilenlerin babası dedikte
Bir şey yapamadı iktidarda bak

Bir tek sayı ile hayaller uçtu
Demek ki kazanmak garibe suçtu
Bir beş gelse zengin olmak bir hiçti
Şu üçün yanında duran dörde bak

İbadetle suçlarından arınan
Rabbin cennetinde odur barınan
Yediği kazıktan yerde sürünen
Neymiş yazım diyor neymiş derde bak

İlmin ateşiyle gör yanacaksın
İnsanlık aşkına dayanacaksın
Bir gün aydınlığa uyanacaksın
Yavaş yavaş açılıyor perde bak

Bir umuttur bizi bizde yaşatan
Bir coşkudur içimizi kuşatan
Gönül kapısını aşkla ışıtan
İşin sırrı neymiş öğren gir de bak

Bizim gibiler savaşta ölse de
Geride çocuklar yetim kalsa da
Yaşam boş olsa da dolu olsa da
Bayrağımız dalgalanır surda bak

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Başbaşa

BAŞBAŞA


Soysam
Gülüşlerini mimiklerinden;
Yalnızca yalın bakışların kalır geriye.
Tek düze yaşarsın renkleri.
Kimi gün mavi içersin denizden,
Kimi gün sarı;
Sonbahar yapraklarından.
Lacivert sevinçlere yatar yeşil.
Okşar yapraklarını deniz.
Ve ben soyarım mimiklerinden,
O yalın bakışlarını.
Gülüşlerin kalır geriye.
Aşklarımızı eskitiriz gölgelerde,
Sözcüklerimizi dudaklarda.
Ve bakışlarımızda yargılarız sevgiyi.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:17 PM

Beddua

BEDDUA

Yalnızlıktan, köpek besle düzüne
Açlıktan saldıran itle öl dürzü
Hiç kimse bakmasın kırk yıl yüzüne
Tahta kurusuyla, bitle öl dürzü

Evin yansın düşman gelip söndürsün
Eşin süründürsün, dostun kandırsın
Bora çıksın, dalga terse döndürsün
Denizde gezdiğin yatla öl dürzü

Herkes gibi sende güzel seversin
Anan seni iki kere eversin
Biri gıdıklasın, biri su versin
Gülmekten katılıp çatla öl dürzü

Kurşun yesen ta alnının çatından
Düşüp çifte yesen koşu atından
Kırk katlı binanın teras katından
Kimse kurtarmasın atla öl dürzü

Deli ol kendine zalimce davran
Sefalet içinde geçin bu devran
Daha çok acılar içinde kıvran
Ömrünü ikiye katla öl dürzü

Para için gözünü hırs bürüye
Köpek gibi gez ürüye ürüye
Katılıp ta davar gibi sürüye
Ağzında bir tutam otla öl dürzü

Kul hakkı yiyerek rahata erdin
Hem camiye gider hem haram yerdin
Bayram namazını kaçırmam derdin
Dilerim elinde putla öl dürzü

Kalen fethedilsin, piyon ah çeksin
Filin yensin, vezir gülüp oh çeksin
Dilerim Azrail sana şah, çeksin
Satranç oyununda matla öl dürzü

Oğlundan kızından yüzün gülmesin
Can bedenden çıkıp çabuk ölmesin
Yatalak kal dosttan yardım gelmesin
Çıldırıp hırsından patla öl dürzü

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Bekarım

BEKARIM


Yalnızlığımın çıplaklığında hürüm
Ne çiçekler yapar dedikodumu.
Nede akvaryumda balıklarım
Bir öykünün bitişi gibi hayatım yeni başlayan,
Bir acının yalvarışlarından kurtuluşu gibi bakışlarım.
Başa dönüşü gibi sonun,
Taşınmaz bir yükün altından kalkışım.
Ve işte sensiz geçmiş ilk baharım,
İlk kışım.

Başımı soktuğum bir evim var
Arzu ettiğim kanalı seyrederim televizyonda
Belki radyomu açarım, belki de kaset çalarımı
Biraz yüksek çıksa da sesi
Rahatsızlık duymaz kulaklarım.
Tavanda asılı lambam,
Odamda dört duvarım
Balkondan asarım halımı
tozu çıksın diye pataklarım
işkence çeker iki büklüm yastığım
yüksünmez kokumdan yoganım
ve kahrımı çeker yataklarım
Kendim pişirir, kendim yerim.
Bulaşıklarımı kendim yıkarım.
Kendi tenhalığımda yaşarım kendimi
Yalnızım,
Bekarım.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Bekliyoruz

BEKLİYORUZ

Suç dalgası gizli gizli
Çoğalıyor yüreklerde
Gene biziz mahkum olan
Çekilecek küreklerde

Çevre sağcı çevre solcu
Her adımda medyum falcı
Kim bilir belki bir yolcu
Beklenecek duraklarda

Çanta gitmiş hasta olmuş
Ne olduysa dosta olmuş
Kapkaççılar usta olmuş
Yetiştirir çıraklarda

Soyguncuda varsa azim
Derim birlik olmak çözüm
Şükredelim öyle bizim
Bezimiz yok taraklarda

Büyümüşler yiye yiye
Diyoruz hep böyle niye
Bekliyoruz umut diye
Gözümüz hep ıraklarda




Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Ben Kimim

BEN KİMİM


Ben kimim.
Kaç yıl öncekiyim.
Dündeki ‘ben’ miyim.
Yarın nasıl bir benim.
Hangi sokaklar çıkmazdır yoluma.
Ya ben hangi bakışların çıkmazındayım.
Hangi sokaklarda yolum kesilir,
Kim tutar yorgun ellerimden,
Kim,?
Benim enkazıma denk gelmeden.
Sevsem de istemiyorum.
Harcanırsın düşlerimde benim, güzel.
Bende her gün acı yaşarsın aç karnına.
Yaşam boyu yüreğimde depolanmış acıları.

Bakışlarımla kime dokunsam ağlar.
Bakma ayakta durduğuma,
Bu galibiyetim hep kendime yenilişimdir.
Senden uzakta kaldığımdır hep.
Bir gün sonrasına sorgulanır sana alışkanlığım.
Yarınlarımızı eskitiriz yaşamadan.
Beni tanımaz eski resimlerim.
Ben kimim diyorum,

kaç yıl öncekiyim,
Dündeki ben miyim.?
Ölüme terkedilmiş bir çiçek gibiyim ellerinde.
Sır gibi saklanmışsa içimde delilikler,
Senin gözyaşlarında sevdalarıma kıyarım.
İçimde keşfettiğim sensizliğin acısı.
Sensizliğe dönüşümün habercisi sancılar.
Korkuların belleğimdeki kuşkularıdır yalnızlığım.
Belki daha atılacak adım var

Bil ki
Aşklarda
Hep sonlar trajik olur
Ve şimdi bu
bil ki
Her sonun ilki

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Ben Varım

BEN VARIM

Korkusuzca birçok haltlar yediğin
Her damlanın şırasında ben varım
Sömürdüğün güzel memleketimin,
Şurasında burasında ben varım

Gökte parlak yıldızlarla bezenen
Bilimde yeni umutlar kazanan
Rakamlarla sonsuzluğa uzanan
Sayıların keresinde ben varım.

Sorunları düşlerinde demleyen
Yüreğinde dertler bomba gümleyen
Bir acının gözyaşında damlayan
Her kederin zerresinde ben varım

İyi niyetlere çatıp, dalaşan
Kötü niyetlerden kaçıp yol aşan
Kafasında bin bir tilki dolaşan
Meczupların beresinde ben varım.

Bilginlerden akıl fikir sorduğu
Kimi yerde yaraları sardığı
İstemeden hatırını kırdığı
Gönüllerin yarasında ben varım.

Bitip tükendiğin savıp,sattığın.
Doğrulara iftiralar kattığın
Sana öyle yakınım ki çattığın
Kaşlarının arasında ben varım.

Karanlığı aydınlıkla isleyen
Düşünceyle gönülleri süsleyen
Damarları yedi koldan besleyen
Akılların deresinde ben varım

Elmanın,armudun, muzun, çördüğün.
Yiyip içip sefasını sürdüğün
Düşündüğün sınırsızca gördüğün
Şekillerin karesinde ben varım

Fikirler yeşersin fikir biçin de
Bilmediğin yerde bir sor niçin de
Düşünmenin sonsuzluğu içinde
Belli olmaz neresinde ben varım.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Bir Başkadır Benim Yurdum-Babam bir göçmen işçi

BİR BAŞKADIR BENİM YURDUM

eser rüzgar
püfür püfür
eski yöresel evlerin önünde
çöküverir
başı yazmalı nineler
eli oyalı gelin kızlar yeni yetmeler

pencere kenarlarına dizilmiş çuha çiçekleri
ve Afrika menekşeleri
teneke kutularda
boyaları dökülmüş yaşlı binaların
ayıbını kapatıyordu karanlık
boncuk mavisinde cumba
işlemeli pervazları
ve yeşil sarmış demir parmaklıklarından
birbirine omuz vermiş burada tarih
cumbalı ker*** evleri ayakta taşır
hangi tarihe açılır süslü kapılar
kurgu dünyasına götürür insanları
kesme taşlarla döşenmiş sokaklarda
taş merdivene açılan eski kemerler

şimdi bir kahvenin verandasında
keklik kanında çayımı
doğanın yeşilliğiyle yudumlarken
düşlerimin kırıntılarında kaybolurum
görüntü avlayıp bakışlarımla
hapsederim belleğimin en ücra köşesinde

Sibirya sürgünleri yaşamış belki
antik tiyatronun taş duvar işçileri
doğu figürleri içersin yapılardan
gelecek hayatı yaşatır geçmiş
bu eski şehirde durmuş zaman
bu eski odalarda rüyalar saklı
daracık sokaklarda dostça yaslanmış
bu evler bir şey fısıldaşırlar

bir tarihi kaleden bakarsın
tarihi bir filmin platosuna
tarlalarda ay çiçekleri
dönmüşler ışığa doğru boyunlarını büküp
su çeker bir sarnıçtan
zayıf ve kuru
tahta barakalarla çevrilmiş bir avluda
Giritli göçmen kadın

seramik heykelden askerler bekler
eski yapıtların arsız karanlıklarını
bir sabır küpüdür yaşamak burda
Babil şaraplarının gizli mahzenlerinde
antik öyküsü büyüler herkesi
oya gibi işlenmiş taş evlerin
duvarlarına yazıtlar kazılmış
evliyalar mescidine yüz süren
nice tarikatlar kurulmuş bur da

çatlamaya durmuş tohumlar
nasılda kurtulmak için çabalar
doğa kıştan
baharlar sil baştan yaparken yeni
inadına sarılır yaşama
gölün kenarında esvap yuyan kadın
başı yazmalı ayağında yemeni
ya motorlu sandaldaki balıkçı
tutmuş sıkı
bırakmıyor dümeni.


Babam bir göçmen işçi


Hani bir gün ansızın
çıkıp gitmiştin ya baba.
Hani çocuktum ya ben.
Hani amansız bir kış vardı ya
Dağların oymaklarında ayaz çatlardı
sanki bir fısıltıya yıldırım çakar gibi.
Sanki bir çığ düşer gibi gözyaşına
göz kapakların hapsederdi düşecek damlaları.

Düşüncelerin sultada
tetikte bekliyordu
sessiz baba.
Dam evlerde mertekler
ker*** duvarlar üstüne oturmuş uçları.
Buz sarkıtları bir kılıç gibi.
Beyaz karlarla örtülü dağların kıvrımından
bir oymağı geçince ilk yaz dilleniyordu.
O ilk yazda çiçek açtı yeni diktiğin fide.
Issızlıklar gömülmüştü vadiye
biz hala seni bekliyoruz baba.

Emeğini yüreğine yüklemiş babam! ..
Koskoca şehirde yalnızdı çaresizdi.
Çocuklarının düşü uyandırırdı
çalar saatten önce işe.
Sabah sessiz ve soğuk kaldırımlara düşerdi
uykusuz *******inin mahmurluğu.
Ve buz keserdi parmak uçları
su alan ayakkabıları içinde.
Ya plastik eldiven içindeki
sızlayan elleri
nefesine tutardın ısınsın diye.
Sonra kaldırımlarda ateş yakardınız değil mi baba.
Dudaklarınız titrerdi çaresiz kelimelere.
“Şimdi bir çay olsa
içilir” derdiniz demli.

Bir göçmen işçiydin bu koskoca şehirde
Bir göçmen işçiyi aydınlatırdı
Gecenin odalara sinen karanlığını kovarken
yaktığın lamba.
Uyanır mıydın şimdi bir tatlı nefese
Unuttum diyordun kadınımın yüzünü
unuttum çocuklarımın gülüşünü.
ve çomarın havlamasını olur olmaz sese

Bu koskoca şehrin sokaktan damarları
Dolup dolup boşalıyordu insanlarla ve dertle
Asfalta siydiren delik su borusunun
tamiratı için ordaydılar
Sen hıncını kazdığın toprakta
sabah ayazını içiyordun mutluluğu için çocuklarının
Kiminin içine yel girmiş gibi
gurbet çeken sevişmenin düşünde
sarı saman tınazında mevsimin
aşklarını düşündün çocukluğunun.
“Aşkımız kuşluk vaktinde güzeldir” dedin.
Ya mahmur dudaklarda öpüşmenin tadı
bir hayal görür gibi.
kaldırıldığın hasta hanenin yatağında
başın dönüyordu hala
düşüp bayılışından bu yana.

Bir gelini bezer gibi papatya.
Güneşe selam durur gibi ay çiçekleri
gerdan kırarlar boyunlarını büküp.
Çiğ taneleri yaprak uçlarında
damlalarını döküp
birazdan buhar olacaklar
yazdan kalma güneşin tortusundan.
Ve sonra üşüyecek sıcaklar içinde
bir zemheri ayazında.
Dokunacak doğanın elleri gizli
belki de bir pastırma yazında.
Kendine geleceksin babam.
Yalnızca hasret nöbet tutacak
yanı başında.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Bir Ben

BİR BEN

Kimi bakmak için aldığı açtan
Yerindi de bir ben yerinemedim
Çoğu yaşadığı sürece suçtan
Arındı da bir ben arınamadım

İsa senin için gerildi puta
Gömdüler koymadan belki tabuta
Kimi senin için çula çaputa
Büründü de bir ben bürünemedim

Mürit oldum dergahına girince
İsmini andım secdeye varınca
Sana taşın üstündeki karınca
Göründü de bir ben görünemedim

Herkesin hakkını yedirdin bir hoş
Sevdirdin sevenin gözünde yar hoş
Rızkını kumarda verdiğin sarhoş
Yarandı da bir ben yaranamadım

Hazır görevini kullar yapmaya
Yapmayanlar başlar dinden kopmaya
Şeytan senin için, sana tapmaya
Erindi de bir ben erinemedim

Habeşistan da öldüler Kenya da
Yıl değil, ay yaşayamaz, gün,yada
Cansız yarattığın, her şey dünyada
Barındı da bir ben barınamadım

İzin vermesen de yerler nedense
Yemeyene ahmak derler nedense
Verdiğin afetten, şerler nedense
Korundu da bir ben korunamadım

İnanmam ki mucizene derlerde
Dua okur görsün diye körlerde
Senin için yobaz kullar yerlerde
Süründü de bir ben sürünemedim

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Bir kadın Vardı

BİR KADIN VARDI

Bir savaş,
Bir işsizlik,
Bir yalnızlık, yoksulluk.
Ne sayarsan say.
Değil mi ki çaresizlik dayanmış kapına.

Bir anne var kucağında çocuğu,
Emzirmek ister.
Bir eli uzanır düğmelerine,
Mavi açık yakalı bluzun.
Sonra,
Çocuğun elleri değer göğsüne.
Açılır ağzı çocuğun meme uçları değdikçe.
Emmek ister.

kadın sapsarı,
kadın zayıf, kadın kuru
kadın Anadolu bozkırı.
Göğüsler pörsük ve sarkık.
Çocuğu emzirmek kandırmaca sı işin.
Ağlıyor sarılıp çocuğuna kadın.
Biliyor ki mücadelesi, bir ölüm kalım.
Tuzlu bir gözyaşı damlıyor dudağına çocuğun.
kadın, daha bir sıkı sarılıp çocuğuna;
Bir gözyaşım kaldı diyor verecek
bari onu paylaşalım.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Bir Siyasi Tutuklu

BİR SİYASİ TUTUKLU

Ulucanlar’da eski bir hapishane
siyasi tutuklu mahkumlardan çoğu
yoksul halkı
ve vatanını düşünmekten daha çok.
Birazda sevda mahkumuydular
Eksikliklerini büyütmüşler içlerinde,
konuşurlardı birbirleriyle zaman öldürüp
Dertlerini dinlerlerdi birbirlerinin.

Biri acılı mahallelere çıkmalı derdi sokaklar.
Gözlerinde bir ürperti olmalıyım derdi.
Şaşırmalı beni gören insanlar.
Zamanı soluyup acılarıyla
gökyüzünü mavi sularda yıkadım derdi.
Ağustos tüterdik ocaklarda ağustos
yokluklara sarılırdık sımsıkı.
En çok hiç konuşurduk
hiç giyinirdik kurumuş ağaç gibi.

Bir an dalardı birinin gözü
bakardı pencereden gökyüzü mavisine.
“Ihlamur kokulu sevdalım” derdi
seslenmeye geç kaldım ayrılıklarda
kıyamadım uyandırmaya uykunu bölüp
Güneşsiz karanlıktı sokaklarım.
Şu kaldırımlarda ilk gözyaşım
İlk ağıtım yapamadıklarıma
Öfkem kalleşliklere.

Biri, “kalbi duracak gibiydi Kızılay’ın
sinsi ve hain bakışları izlerken” dedi
Bereketsiz hisarın daracık sokaklarında
sesim sarılırdı eski türkülere
ve tekrar tekrar içime döner
acı çeker sözsüz konuşurdum
Çürümüş aydınlıkların
karanlık kaldırımlarını

Bir hisar kokusu sarardı koğuşu
ve eski bir siyasi mahkumu.
Sarılmışken etrafımız
ölseydik bir kurşunla kahramanca
Ölü sıcaklığına alışırdı mezarlığın toprakları
ne demiri döven nasırlı eller
ne çiriş kabında ustanın solukları
ben yarım kalmış hayallerimin acısındayım.
Gökyüzünün gece serptiği yeryüzü
bir mateme bürünmüş gibi karanlık.
Elvedasız gidişlerde
sevgilinin gönül koyduğu aşk yaraları
bir karasevdayı öpüyordu gurbet.
Uzun gidişlere kapalı yollar.
Hep kısa tutunmak düşüyordu yaşama
zaman beni bırakıyor yarıda.

Hüzün masalı anlatıyor sonbaharlar.
Kırılmış bir dal.
Elimde yarım kalan umutlar.
“Arayışlarımın zirvesindeyim” dedi biri
“ihanetlerin kimi zaman.
Bize sırtını dönüp yürüdü dostlar.”
Herkesin bir duruşu vardı.
Biz eski mahkumların demek
yaşamları ancak
bu kadardı

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

BİR SU VER


Gözlerine bakıp kınalı elden
Yerine kalaylı tastan bir su ver
İsmini sayıklar düşürmem dilden
Susamış sevgine hastan, bir su ver

Son bir kez ellerin elime değsin
Kulağımda kalsın son kez bir sesin
Biliyorum artık görmeyeceksin
Kurudu dudağım yastan, bir su ver

Fayda yok geçmişi anıp övmenin
Azabı böyle mi çıkar sevmenin
Bir de öldüğümde ardımdan benim
Yazılsın ne olur destan, bir su ver

Tüm dostları bir araya getiren
Bir dert ki sevgiyi yiyip bitiren
Gönülden gönüle haber götüren
Hizmetinde gönül postan, bir su ver

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:18 PM

Birtanem

BİRTANEM

Sen hoşça kal diyorken başımı tebessümle
Bil yalnızca bu aşka eğdiğimi bir tanem
Gülümsemenden belli bak sende biliyorsun
Bakışımla tenine değdiğimi bir tanem

Gelecekte kaderi alın yazıma katıp
Leyla ile mecnunu yaşayalım tıpatıp
Hissederken döşünde gözlerini kapatıp
Hayalinde başımı koyduğumu bir tanem

Biliyorum kendini bende hissediyorsun
Uzanan ellerimi tende hissediyorsun
Gözlerim üstündeyken sende hissediyorsun
Ellerimle gizlice soyduğumu bir tanem

Gönül bahçeme fidan gibi dikiliyorsun
Acımasız ellerle köksüz sökülüyorsun
Tanıdık bir gözyaşı gibi dökülüyorsun
Bil acını içimde duyduğumu bir tanem

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Bu Nasıl Savaş

BU NASIL SAVAŞ

bir heves yüklü yarınlarda
yollara düşer savaş
sefalet taşır vagonları trenin
yol vermez kaçanlara
çukur gözleri asfaltın
açtı açacak tomurcuklar körpe bedenlerde
şizofren füzeler delice vururken
bir ben düşüyor yanağa gözyaşından
acımasız bir göz değiyor ıslak dudaklara
dur durak bilmez yuvalarından
örseliyor gelincik kırmızısı bedenleri
menekşe moruna dönmüş ayaklar
çığlıklar palazlanmaya durmuş dudaklarda
bir aslan bakışı fırlıyor yuvasından gözlerin
can parçaları dağılıyor dirençle
ten ayrılığında ölüme durmuş can
esir alınıyor yazgılar
kör bıçak acısı işliyor kanına
kinler örgütleniyor bilenip
günah zincirlerinin birer halkası
tanrı susar bu savaşta
hani nerde dost yürekler
gözleri bağlı bir esir gibi
hani nerde şeriat
ümmetine sahip çıkmaz peygamber
yalnız bırakmış Filistin’i Lübnan’ı
anlamsız ve boş lafların çarkında kanını
vermeye uğurlanıyor çaresiz
eli silah tutan çocuklar
beddualarla anıp düşmanını

barış diyorlar barış
barış şimdi oltada yem
olta kimin elinde
barış silah
barış savaş
barış yedi başlı ejderha kadar
şimdi herkes barıştan korkar
çünkü barış bir dayatma
böyle barış ancak
bir esaret olursa var
böylesine zorlar sınırlarını
aklımın alamadıkları ne varsa
ne varsa ateş tanrılarıdır acımasız
bereket üstüne yılgın alın teri
bereket üstüne bir çığlık
lekeli bakışlar da nazar
bir gizli ihanete susar
barış ateş baskınında
bir kirli gülüş şeytanca
elleriniz yanar dokununca
şah damarı kabarmış isyandan
yabani bir mor aşılı gülde
üstünde bir ben tebessümün
ve uykuya dalmış bir öfke
ateşsiz bir kül
ve kömür karası ölümler

en başta kendime küsüm insanlık
en başta kendimle kavgalı
kaçıncı kez bu kokuşmuşluğa kusuşum
herkesle sağırım herkesle dilsiz
isyanım kendime
isyanım kendime susuşum

acı gömlek değiştirir bende
acı biçimden biçime
acı renk renk
bir senfoniye dönmüş feryatlar
bu nasıl bir ahenk
ölümün bile tadına varamadan
bu nasıl kırılışı direncin
inlemeler kimi yerde sessiz
yıkılmış duvarlar altında
ihtiyarın çocuğun gencin
soğuk ve mat bakışlarla

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Bugün Gene

BUGÜN GENE


Bugün gene
Terkedilmiş bıraktım şehirleri.
Önümde beş sene gerisi,
Yıkılmış viran.
Arkamda açılmamış durur,
Geleceğin penceresi.
Ellerim;
Karanlığın kapısına tak,tak vurur
On sene sonrası açılır önümüze,
Beş sene geriden.
Umudun türküleridir dudaklarda şimdi
Öteden, beriden
Şuradan, buradan konuşulan.
Artık mutluluk,
Ayaklarımızın altında
Bir son nefes gibi alınan.

Bugün gene
Gerçeksiz düş kuruyorum
Ve bugün ilk defa
Bağdaş kurup
Bulutların üstüne oturuyorum
Ve bugün ilk defa haykırıp
Güneşten hesap soruyorum.
Güneş diyor bir kere,
Bulutlar suçlu.
Gölge ettiler aydınlığıma.
Ve ben bir yağmur damlası gibi
Düşüyorken yere

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Çekilmez

ÇEKİLMEZ

Karanlık girdap yaratıp dininle
Günahkar kul diye masum yakılmaz
Yaşıyorsan ömür boyu kininle
Anlaşılan böyle hayat çekilmez

Çıldırtır para kazanman teninle
Bu sevgiye bu gözyaşı dökülmez
Taş devrini yaşayalım seninle
Boş ver böyle medeniyet çekilmez

Sistem böyle nasıl işler biliyor
İyi güne kötü yarın ekilmez
Dünyaya gelen kulun aç ölüyor
Nimetin bol böyle diyet çekilmez

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Çıplak Ölüm

ÇIPLAK ÖLÜM

Bana gülebilir misin
hüzünlü çocuk
içinde açlığın olmadan.

Bana gözyaşı dökebilir misin
ölüme savunmasız yakalandığın
elinde sapanınla,
içinde teninin öfkesi yüklü
bir taş
atamadığın.

Anan baş ucunda
kuru ağlıyor
çocuk.
Bir şey
anlatamadığın
sözcüklerle
gözün açık
ve donuk bir gülümsemeyle
veda edişine.
Anan
kuru ağlıyor
çocuk.
Böyle sessiz sedasız
gidişine.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Deneme

DENEME


Gün ışığı
Kızgın toprak
Kızgın sevinçlerde
göz göçebe.
Aşk yüklenmiş omuzlara.
Işıksız odalarda tanıdık bir yüz.
El yordamına tünemiş sevdalar.
Bir çift söz mutlu.
Gelmeyen vuslata
uç veren sevgi.
Bir dirim
acıdan acıya geçer.
Gene,
yoksulluğa tutunmak kalırsa geriye
hasretin demini çekmek
sabrın sınırlarını zorlar.
Sonra birden
kendi işlevine döner her şey.
Barış güvercinleri uçurulur,
birlikte omuzlanır hayatın yükü.
Kusar kirleri kendi içinden
bir yol bulur yaşam avuçlarımızda.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Derince

BİR SU VER



Gözlerine bakıp kınalı elden

Yerine kalaylı tastan bir su ver

İsmini sayıklar düşürmem dilden

Susamış sevgine hastan bir su ver



Son bir kez ellerin elime değsin

Kulağımda kalsın son kez bir sesin

Biliyorum artık görmeyeceksin

Kurudu dudağım yastan bir su ver



Fayda yok geçmişi anıp övmenin

Azabı böyle mi çıkar sevmenin

Bir de öldüğümde ardımdan benim

Yazılsın ne olur destan bir su ver



Tüm dostları bir araya getiren

Bir dert ki sevgiyi yiyip bitiren

Gönülden gönüle haber götüren

Hizmetinde gönül postan bir su ver



AHMET CANBABA


DERİNCE


Fazla tamah etme biter eldeki
Bulgur Tosya’ya giderken pirince
Bir düşün özünden çıkmış güldeki
Dağılan kokuyu rüzgar esince

Sözüm size çevrenize bakının
Bir nasihat kalp kırmaktan sakının
Yıllarca görmediğin bir yakının
Mutlu eder düşlerine girince

Gün gelir yaşlılık tak kapınızda
Takat biter bir gün kesilir hızda
Kekremsi bir tat bırakır ağızda
Bir meyve ki yenir ancak erince

Kimisi sırtını yaslamış dağa
Kimi yerde hakim her şeye ağa
Orada tarumar olmuş bir doğa
Burda şimdi her şey yerli yerince

İster gelecek ye ister gün yaşa
Öyle çok şey var ki gitmeyen hoşa
Çıkmak mümkün değil çabalar boşa
Bir girdabın içindeyim derince

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Dileğim Var

DİLEĞİM VAR

Benimde dileğim var Yaradan’dan
Bir dünya ver bana yandırılmayan
İçinde kulları zülüm görmesin,
Bir toplum yarat ki kandırılmayan

Bir düzen kurasın yeni ne olur
Tanısın kainat seni ne olur
Kullarından eyle beni ne olur
Çıktığı düzlükten indirilmeyen

Bir güç vereceksin neyle bana‘da
Gizli sırrın nedir söyle bana’ da
Akıl fikir ihsan eyle bana’ da
Eşek olup sırta bindirilmeyen

Geçmez ciğerimin sızısı böyle
Farklı kullarının bazısı böyle
Bu ne biçim alın yazısı böyle
Kışları bahara döndürülmeyen


Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Doğru Beni

DOĞRU BENİ

Dost olan sapmaz eğriye
Götürür dost doğru beni
Doğru bildiğim doğruya
Götürür dost doğru beni

Doğrudan yana olmaya
Küskünden gönül almaya
Gönülden aşkı bulmaya
Götürür dost doğru beni

Ara bilmeyen buluna
Dönme sağına soluna
Bir olan aklın yoluna
Götürür dost doğru beni

Geldim ezile ezile
Piştim süzüle süzüle
Elimden tutup menzile
Götürür dost doğru beni

Gelir peşimizden duyan
Verir halka doğru beyan
Düşe kalka yolda yayan
Götürür dost doğru beni

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:19 PM

Dostlar

DOSTLAR


Bir ses saklanmış kuytu köşeye
kendi karanlığına büründürüp yarınları.
Kırmızı yanıyordu karanlıklarda kalpler.
Acıların egzersizinde
içimizde boy atmış kuşku.
Bir rüyada alevle yıkandılar
sinmişken gölgeler aydınlığın içine
kendi yüreklerinin sesine kandılar.
Aydınlığını tükettiler güneşin.
Gözlerin kül renginde koru gizlenmiş
kordandı canlar
kordan yandılar.
Sivaslar yandı
yakanlar Müslüman’dılar

Onlar ki mazlumların
ekmeğini aşını kesenler.
Onlar ki tanrı adına tekbir getirip
Kubilay’ ın başını kesenler
Onlar ki;
aydınlığın etrafında dolaşan sinekler gibi
hep peşimizde.
Bir fırsat bekler gibi

Dostlar:
Sizin umudunuzu taşıyoruz içimizde.
Yarınlara bizimle gidecek umudunuz
Sevdalara kor düşer mi?
Nice canlar yandı tende
Türküler ağıda döndü
Sinsi tuzaklara gebe bir günde
37 cana kıyıldı
Nice ocaklar söndü

Ya siz gözü dönmüş sürüler
Bırakmaz ki aydınlığın gözleri peşinizi
Onlara yakılan türkülerde ölürsünüz
Boğulursunuz onların sevda sellerinde
Hangi nedenle hak ettiler de siz
benzin döküp ateşe verdiniz
Onlarla birlikte yandı canımız
sizin sızlamazken vicdanınız

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 05-10-2009 02:20 PM

Dökülüyoruz

DÖKÜLÜYORUZ


Çareler sorun olmuş birey dertten kaos ta
Henüz sağlıklı değil toplum temelden hasta
Devleti temsil eden beyler başta Sivas ta
Tekbir çekip benzini döküp yakılıyoruz
Yüzleri ağartacak akta dökülüyoruz.

Bir düşün, güzellikler bizden yana akmıyor
Kime ne söylenirse hiç kimse ayıkmıyor.
Herkes kendi keyfinde kimse sahip çıkmıyor
Gel de gör gurbet elde itip kakılıyoruz
Azda zaten hiç yokuz çokta dökülüyoruz.

Yanlışa boyun eğmiş doğru çıkmaz sokakta,
Meydanlarda aranır neden hukukta, hakta.
Krize girmiş vatan insanlar ağlamakta.
Çuvala mızrak gibi zorla sokuluyoruz,
Her şey sıfıra inmiş yokta dökülüyoruz.

Nelere el açmışız eller anlıyor halden.
Bizleri biz soymuşuz, medet umarız elden.
Selden tufandan değil, hafif esen bir yelden,
Devrilmiş çınar gibi kökten sökülüyoruz,
Söz senet değil şimdi, çekte dökülüyoruz

Ahmet Canbaba


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:42 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.