![]() |
Kağan İşçen
29 Harfli Tarife Sığmaz Yalnızlık Akşamüstü
gözüm ayrılığı tutmadı uykuyu tutmadığı gibi işçilerle söyleştim yol işçileriyle inşaat işçileriyle nasırlarını taşıdım yüreğime utanç suskunluğumu bağırdım kimsenin bürünemeyeceği biçimlerde sütünü içiyorum ay ışığının ben yokum beni unutmaya gerek yok gerçek ben değilim onunla yazdıklarımla ben olduğum gibi ben kendim gibiyim kayıplı kazanç mutluyum böyle ayrıldığımca karışık 29 harfli tarife sığmaz yalnızlık akşamüstü işçilerin yorgunluğu gibi dürüst samimi sokak çocuğuyum yağmurla dalaşık anlaşılması zor bulunmaz acılı |
Acemi Orkestra
bir sıkımlık canım var topu topu niçin bu kadar güzelsin acemi orkestram semtleriyle senin mi bu istanbul hangi sokağına baksam yeni bir özlem gecekondu evleri ziftlenmiş poyraza karşı kime isyan ederler böyle savaş boyalı acemi orkestram sen benim iç ritmim kursağına kadar borçlu yağmura |
Acımasız
acımasız sevimsiz bir doğanın aynı korkunç uykusu dünyaya geldiğini unutmaktır insan insan: ilk günahın unutulmuşluğu üzerine açmak bir kitabı |
Acınası
çamurlu yolların aydınlık düşleri kışa sığmayan iç yanması erken tanınmış geç gelişleri bilirim gidişinden acınası |
Aç Kalkıyorum Sana Evrenimden
yıllar birikinti çoğul kırmızı alaşımlı mor dağlarda yankılanır gürül gürül güç bela yeni bir dil yarattık geleceksiz beni anlarsın duyarsın diye yolların sonu rakımı gözlerin olan şehirlere ulaştı kaybolmuş hayallerinin etekleri zil çalan imkansızlığı doğrulup kalksam gök ekin yatağımdan seyir defterimde aynı bulmaca okyanus *******ine razıyım uzak deniz fenerli bilinmez atlaslarda yanıtsız imlerde vardım yokluktaki varına çal karası tadında ağlamıştık hani zamansız ıpıssız bölgelerinde düşsüz düşüncelerinin tabağımda gönderensiz mektupların ömrümün en zengin sofrasında aç kalkıyorum sana evrenimden |
Açtığın Yaralar
sığırcık yavrusu cıvıl cıvıl bende açtığın yaralar şimdi saf tutmuş acılarım ana sütü afrodizyak duyumsadığım düşüncelerin artık prozac mı olur bilumum anti depresan mı dizboyu kararsızlık alabildiğine ihtimal kaskatı zaman med cezir umut dört mevsim vivaldi gözyaşlarım kaygılar içimde bürünmüş sessizliğe |
Adana'da Sana Bakmak
yolların taştan ama yüreğin pamuk gibi güneyin incisi sen kağan'ı çıkardın baştan kağan esmer kızlarını yılmaz güney'in umut'u sarı sıcak gülüşlüm kör kemal'in ince memedi orhan kemal'in cemilesi seyhan nehrinde kaybetsem kendimi doyamam pamuğuna turuncuna sokaklarında ne çok emekçin var güzel adanam toroslarda meçhul bir çam ağacının saadetidir ellerim adana içinde bir yaralı oğlan arşınlar ağustos cehennemini sevdiği gibi yarini adana da daracık sokaklarda yitirdim yarimi toz toprak yollarına çul serdiğim adanada damda güvercin uçururlar sanki göğnümden yari kaçırırlar ben çiğdem çiğdem özlem özlem songül songül kurarım kendi dünyalarımı mahalle düğünlerinde adanada kamyoncular çeyiz taşır genç kızlar hayallerini taşır adanada salça yapar kadınlar kan kırmızı yüreklerini saçarlar evlerin ne güzel adana kutu kutu mahallelerinde damlarında uçutrma uçuru çocuklar mektup yollarlar ilk aşklarına canım adanam aşklarımın tek evsahibi kasım gülek köprüsünde durup trenleri izlerim sanki senin gidişini gelişini izlerim adanada trenler katar katar umut taşır el sallar güzelim istasyon evleri adanada ne çok kebapçı var tablada şirin mi şirin aşk nakışlar gibi ustalar hünerli ellerinde binbir bereketli adanam içinden çıkamadığım aşklarımı bir senle paylaştım vurdum yüreğimi daracık sokaklarına |
Adana Gibi Sarı Sıcak
tek taraflı çifte suskunluğumuzu seyhan nehrine ikicil bencilliğimizi bırakalım menderes bulvarı'na gazipaşa'da kendini arar gibi unutmuşsun beni benim elimde tuttuğum sinema biletini öğrenci indirimli kasım gülek köprüsü'nde trenlerle dalga geçtim raylar boğazıma yapıştı utanmazca gaddar mahfesığmaz'a mahfe de sığmadı can sıkıntım da kanalda yüzdüm beyaz donlu çocuklarla telli dere'de telsiz keman çaldım duyasın diye paralandım sular'a indim ******* boyu kaçak çay içtim istasyon meydanında seni düşünerek adana'da damda güvercin uçururlar sanki aşkımıza uçururlar sokak aralarında düğün havaları yaz aylarında seni anımsatır adana gibi sarı sıcak genç kızlar dama cibinlik kurar ak pak sanki hayatlarını sererler ayaklarının önüne |
Adanalı Delikanlının Türküsü
bilmemektir gitmek ben sadece bildiğiyle kuşatılmış bildiğim bir tek bilmediğin dağların yalnızlığını ayakta öldüğünü ağaçların yalan olduğunu sendeki güzelliğin bir bakarım kendimim sendeki güzellik bir bakarım türkü bürünüşlü sevi sana o benim bakış açım ince çizgi şeklinde köy yolu gibi bırak biz konuğu olalım ölümün biz davetsiz ölüme davetsiz iki misafir bilmemektir gitmek severiz el alırdı belki o bilmemekten darısı düşman başına durumları ama sel değil çarşambayı aldı gözlerimi gözlerimde bir şey bırakmadı bir yalnızlık kaldı bir de arkada bakışlarım gözlerim bir sana açık ne yıldız ne hatıra defteri ben hatır gönül bilmem bilirsin ben aklımı yemişim peynir ekmekle yalandı unuttuğum ekmeğe bile körüm şimdi bilmemektir gitmek nah şöyle taş olayım yanlışsam herşey bende kaldı anamın iş çantama koyduğu azığa bakamayım herşey bende bir gidişin hariç mahalle fotoğrafçısında çektirdiğin arabesk resmin öperken kopardığım ucuzluk pazarından aldığımız morcivert düğmelerin en çok da dünyalar benimdir havasında gülüşlerin ben çatık kaşlarımla ancak küçük dağları yarattımdı bir de sabahçı kavesinde ağladımdı evsizin türküsüne bilmemektir gitmek herbişeyini bağışladım da ah bir şu cahilliğin yıktı beni gittin el itine kırdın bu delikanlının kalbini o ev hayalleri o köy işi vitrinler sandıklarda naftalinli basmalar havlular kenarı işlemeli yağlıklar gitti hırtın birine ben hem mahallelinin havasını hem de aldım kendi havamı çıkamıyom bundan kelli kuş sohbetlerine çocuklar götürmüyo beni mahalle kavgalarına da bir çaycı niyazi bir de lafçı zekiye adam yerine korlar beni bir de kamburun zeki bilmemektir gitmek bilerek gidilir mi ki deeey alamanyaya yeminlerini de tutman sen şimdi ne olursa olsun seni seveceğimler oğlum olursa adını koyacağımlar kamyoncu receple haber yollayacağımlar istemem kız herbirisi senin nolsun hem bırakmadım da kahveyi ağzım da hala leş gibi rakı kokuyor gece gündüz pişpiriğe de başladım senin tabirinle hayat bir bul karayı al parayı de mi annasını... cigaradan sararmış dişlerimle sana gülemiyosam da kaytan bıyıklarımla seni öpemiyosam da hafta da bir gidiyom keraneye ama söz verdiğim gibi sana kız gitmiyom aşağı sokaktaki kadına yeminlen pavyoncu nusrete de bastım kalayı bir seni yıkamadım yakamadım resimlerini rengarenk rujlarınla ıslattığın göğneklerimi |
Adım Seni Sevme Rehberi
sığınağım zemheri kırağı düşmüş yazdıklarıma karabasanlara gelmişim şuursuz ölüm ikram etmişsin duydum köşe bucağıma yalnızlık kudurmuş salgın aşk ağaçsız gömü gülüşünün tarihi yaptı beni ben öğrenmek isteyenlere ölürüm bol yalansız dokunuşum hayat dolu hikaye kendime has yürürüm çocuk diliyle sana adım seni sevme rehberi sevdalılığımca ölürüm kibirli hayatım icrada borçluyum sensizliğin kaderine ben bilinmezlik kıskacı hayli duygulu şiir defterimde ölüm portreleri gönül maceram yalnızlık sevdam hazin verimli daima söz konusu gidişim sisli unutulmuşluğa |
Adının İlmihali
beklemek ******* çözümsüzlüğü dönmemezlik nağmeler pes tiz salgın gibi sen vebası ömrümün bal çalınmış sayıklamalarımda adının ilmihali italik alevlerimden geçtim hakkını veremem közümün kırgınım papatya göçüğü nasılsa suçsuzum feleksiz imlası bozuk aşk deyince nedense müsaadesizlik çıkar yollara kürek sallasam yazgı kısmet gereksiz ahhh bitmez bu sessizlik bağbozumu bu sensizlik |
Aforizma Zamanı
ağır ithamlar baharla tazelenir titreyişinde yüzünün acılar kıymık kıymık engeller sözcüklerin alışmasını konuşmaya herşey seyrinde giderken başlar ölüm ben mutsuzluk konuşkanı tertip düzen düşmandır şiire ve aşka farkettirmeden |
Ağaçlar Karanlık Güler
ağaçlar karanlık güler ben yüzündeki şuleye tütsülenmiş içkin yapraklar sobasız kış evi yıldızlar kaydırak olur yüreğime ay ışığı bozkır uykusu sert iklim çisil çisil çocukluğumla gelir konarım selamının anlamına mahşer yanışına dayanır yürek bir bilmez olan biten keskin sır perdesi takvimlerde yuvasız yara yara yara akar kanım sanki damarımı sokaklarda kalmışım ayaz yemiş güneş yanığı çelişkisiz çekilemem inime sen ki badem çiçek damağımda kararsızlığının tadı kaldı gelişini yedir bana aç açık kaldım biteviye kanser hinliği bu mecrada uğunamam anla benzi yüreğim çabalayarak da olsa ıskaladım hayatı hayta toy acemi sıkım sıkım hava cıva ağar tenime varlığının yokluk sızısı tan yeri gibi tınmazsın ey yar sabırsız bezmez çiçeklenişi ölümüm sonsuz durak anlamadığım kendimi sunak yaptım gözlerine vız gelir tırıs gider harman yoksunluğumun sağır kör cesedi şaha kalkmış zarif bekleyişsizliğimde sancır aşkım sana seviyorum seni |
Ağır Serenat
bak şimdi durupdururken sabah oldu durduk yerde sustu ağustos böceği son ağustosunu yaşar gibi ağaçlar eylüle öfkeli gecenin yorgun düşen yanıyım yalan sevişmelerden üstelik ağaçlar unutmuş yağmurda dinlenmeyi damağımda tan yerinin ağaran tadı senin gelmeyeceğinin hayatsal anlamı kaldırım taşları da biçare gözümde ne de olsa ezip geçtiğindir o da yürekdaş ölümüme azgın anaforların ortasında ateşten bir can simidi ölmek tanrıdır şiir o sevilen kadın imgesini her an özlediğin ben kendi sularında sevimsiz bir ıslık sensiz bir unutkanlık ah ne zavallı |
Ağıt
türkü yanığı bakışında gurbet çığlığı nere uzansan yaralanmış ayrı bir yol kesin yolları aşın dağı bahçeyi bağı kınalanmış yıllarda biçare ağıt her kol |
Ağlama
yaralıyım derinden şairane bulamadım acılarımın kökünü gömecini sorularım cevapsız acılarımda benim gibi gurbetçi dünyaya nerde bu derim bakarım orama burama bulamam peşinden koştuğum yalnızlık yastık yorgan yıldız altı açmamış çiçekleri sor derim ayrılığıma hayat be gülüm biter eğleşir e mi ağlama |
Ağlaşırdık
ağlaşırdık kümülüslü sen poyraz kırgını ben şimşeklerle yanmış çıplak gün yüzü dalyanlarda ölüm kalım savaşı iç sıkıntısı yaşama çırak ölüme usta aşk sarımsı güz kalıntısı ellerimde çizgi ayaklarım göğe ererdi bahar yansıması saçlarında yağmur damlası kokuşlu |
Ağustos Kuşluğu
en uzun tatilim ne zaman diye düşünsem çocukluğum gelir aklıma eskimocu şans kader kısmet de çektiririm abim oyuncak tabanca alır mı gene çukulatalı fabrika eskimüsüüü vaaar mahalle maçında maradona kim olur asfalt dökülürken okuldan kaçan kim grayderler toprağı kaldırdı ömrüm boyunca kabimde kalkamayan sen silindirler ne ağır yıllarımda kalbimi ziftleyen senin ağırlığın babam sürgünde polis amca solcu sürgünde senliliğim ağustos kuşluğu fareli evimizden seni keserdim sanki seni değil ömrümü keserdim hurma ağaçlarında aradığım sıcaklığını hala arıyorum özlemler yorgunu çivit hülyalı |
Aklımda
davetkar maskedir gülmek dışarı o tutamadığın kaçamak ölgün geç kalmak sıradışı toprağa yaslanamayan bir haldir ayrılık |
Aklımda Hep O Uykulu Gözlerin
elimi uzatsam tutacak gibiyim kırağı düşmüş saçlarıma yabancı yanaklarını aklımda hep o uykulu gözlerin gözlerin belki tutkularımın hayli olgunlaşmışlığı erik ağacı dut yaprağı ve hala oynaşıp durmuşluğu bahar kuşlarının bakışının anlamında gözlerinin yoksun hem de yoksunluğumda sırnaşık yokluğun kadar yaşıyorsun acemi hatıralarımda kapılarını sürgülemediğin acılarım nasıl da sonradan görme söylesem inanmazsın oysa bilmedin hayatımız tepeden tırnağa çalıntı bir senfoniydi suç arkadaşım dolu yağmış ömrüme çocuk şarkıları sığdıramadın hiç bilmedin bıraktım kendimi kendime ve sana ölümün yanında çaylak kaldığı sensizlik denen akşam ormanlarına yalnızlığımla kimseciklerin aşık atamadığı şehrin ayrılık solgunu ışıklarına evini kaybetmiş çocuklar gibi ağlıyorum hayli yıpranmış bu romanın kör kuyularında hasat zamanında ömrümün |
Akordiyoncu Kız
bahariye'de akordiyon çalar kız önünde çil çil bozuk paralar yıldızlar toplanmış ayaklarının dibinde |
Akroştiş
Galiba yol almak zamanı geldi yitikler diyarından İsmine görülmeyen tutulmayan her köşede rastlayacağım Tandırda ekmek pişiren eller kadar dudak bükeceğim toz duman Mırıldanıştı sanki koskoca yeminler söz vermeler Eninde sonunda yeşil sabun kokulu itiraflara kalacak yüreğimiz |
Akşam(haiku)
akşam başlarken güneş kızılkıyamet bulutlar masum |
Akşamı Özleyen Yıldızlar Gibi Susarım Sana
baktığın sarsıntı yüreğim yoğun unuttum neydi o çocukluk şarkısı ince korkar büyük sever dağlara bakar gibi yazılmamış sözcüklerin tutanağı başımda kabına sığmaz sular misali taşkındır öyküm ağaçlara bakar dağlanır dudağımın kıpırıtısı konuşamam yeni bir yaşam olur yapraklarının hazin düşüşü içime otlara tutunan kır coşkusu sararır içimde şehir yangın yağmur karanlık şarkısız toy bana dediğin yakın uzaklara dalar aklım renklerin solduğu yerde nihayetin suçluluğu günahlar tohumu ayrılık sersemi aydınlığa hasret akşamı özleyen yıldızlar gibi susarım sana |
Akşamüstüydü
akşamüstüydü şehre baktım uykulu düşündüm kendimce birşeyler griyi ilk defa bu kadar sevdim alıştım güneşin vedasına şimdi evlerde kavuşma vakti çocuklar özlemle caddeyi gözlüyor bir kadın tüketiyor küçük hayallerini yarınlara aldırmadan kuşlar göğü bırakmanın kaygısıyla çığlık çığlık akşamüstüydü seni ilk defa mavisiz düşledim düşlerimi sarnıç yaptım kararan buluta her şeklini sana benzettim oynadım yanan ilk ışıklarla acaba orda mısın diye baktım her pencereye ciddi ciddi akşamüstüydü herkes ışığına sığınmış sokakta kimsecikler yok annem olsa çağırırdı şimdi beni 'oğlum hadi eve' benimse aklım hep onda bu koşu ne zaman bitecek onu bulacak mıyım kalbim beni bağışlar mı akşamüstüydü yarınlara özlemim yok tek düşüncem sevmek seni |
Alıngan(haiku)
bulutlar mı küs göğe ben miyim yoksa böyle alıngan |
Alıyorum Denizlerimi
kendini bilmez kalabalıklaştığın o benim yenilenen islenmişliğimdir penceremi açsam kurak bozkırdır yokluğun yaşamda yıldızlar ekine durmuş ayrılık sanki arpacı kumrusu gibi düşlerimde buğday tanesi dişlerinin parıltısı çok çok diyorum rastgele yola çıkmış mürtecidir tek kişilik yabansı dudaklarımda yenik ulaşma çabalarının şovalyesi yağmura hazırlanan göğün hırçınlığıdır siluetin kıraç hayallerimde serin çeşmedir sonuçsuz ihtimal hesabı söylediğin türkünün gururlu keskinliği zorunlu boşluğunu çekiyorum genzime çayır çimen sokakları terkeden militan gibi bitik alıyorum denizlerimi bir koşu düşlerimizden |
Amatörce Karalama Bir Aşk
adamakıllı manyaktım kırıntılarında sıcaklığının tanıdık acıların gölgesinde devleşiyordu çocuksu yalnızlığımız çapulculuğumun duldasında beklerdim teninin sıcaklığını cenaze törenleri gibiydi buluşması sakar bakışlarımızın bir ölünün ardından dua edercesine sevda sözleri cahil kafalarımızda adliye koridorlarında turlayan mahkumlar kadar mırıldanmalı ve acemiydin kollarımın arasında bomboş bir defteri andırırdı bakireliğin doldurmak isterdim sayfalarını yaşam birikimimle günlük tutma isteği yakardı ellerimi büyük işlere kalem oynatmalı dercesine lüzumsuzluğun yüzü suyu hürmetineydi küstahlığım neremde dünya bilemem içim dışım mahkum yeni sayfalara belediye otobüsünde dudaklarımla buluştuğun yerde mi ki? ! ... yol yordam bilmezim beceriksiz yanlış kanılarımın yanlış karalaması serseri yabanlığında alaturka hüzünlerin yoktur yordamı sanrıların ötesinde gecenin tanıklığı bir yakamozun sahte ve oynak ışıkları gibi karaladım seni yüreğime akordu bozuk bu kırılgan bestemizin rast makamı dillerinde kendini bilmezim sen şimdi gülüşlü gözlerini ayırdın bir de yoksulluğumdan karalama aşk bu diyorum amatörce samimi nasılsa bensizliğinle de seviyorum ya çıkmayışını yoluma sen yerine acılar yolumun üstü sınırsızlığımda başıbozuk kendini bilmez kapanmaz yaralı |
Anamın Eli Değmemiş Ölümdür Sensizlik
göğün kar kızıl kıyamet sakin akşam iner gözlerime üşümek ne mümkün yeter varlığın varlığın bahçede gölgesi eski günlerimin aydınlık yazlar seninle anlamlı elimde kırık oyuncaklar sudan köpükler anamın eli değmemiş ölümdür sensizlik kahverengi *******ime demli çay olur şavkır ateşin enginlere sorduğum nazlı yatar böğrümde alelusul kuşların mantığı işler gökyüzünde seni sevmede yüreğim |
Anarşi
aşk anarşi aşk ölüm tanımayan köprü hayata aşk düzensizlik yıkıcı aşk suçlu yaşanmalı aramızda bilmediği kimselerin aşk göze almalı değil ölümü bile kendini karakalem çalışma unutulmuş berbat karanlık fotoğrafı deli ressam resimsiz kulsuz tanrıça şiirsiz şair dilekçe pulsuz geniş ülke bulutsuz çocuk suçları toplamı şarkısız koro aşk olan ne varsa aykırı tapınaksız dindir aşk sessiz dil bakışsız anlam ölü kedi acısı sakıncalı kaçık kaçak zehir içilen kaşık kaşık tansık kokusuz başdöndürücü koku ilaçsız hasta/lık ekmeksiz fırın fırın yakan aç it sıcak kış soğuk yaz tımarsız deli değil mut aptal umutsuz akıllı demsiz çay üzümsüz şarap nedensiz nedenlerle sen aşk nedenli nedensizlerde ben dersem anla aşk bende ağlamaklıyım sana ağlamaksız hıçkırık sönmek bilmeyen yanağımda aşk senli benli sensizliğimde bensizliğinde senin sessizliğimle sana bıraktığım yorum gibi yorumsuz |
Anla
şarabımın rengi sokağın başdöndürücü afiş olur asılırsın gözlerime yasemenlere kırgın sabahlara benzer tatlı susuşun kanıyorum anla sana baktıkça çoğalıyorum bölünüyor tutkularımın iklimi asi bir slogan olur haykırırsın delişmen dudaklarıma içerimde gizli hıçkıran ceylana seker farklı küsüşün yanıyorum anla sen kararan şehrin şarkısız ayrılığına anne ben şehrin alabildiğine yalnızlığının halleri şiirlerim üstüme çekilmiş bir çizgi kovansız kurşun anıyorum anla keşkelere sığınan dumansız ateş olursun üşüdükçe ateşine sokulan sanrı ben yazılmamış boğulduğum bu vazgeçilmezliğine ölürüm peşin sanıyorum anla |
Anla Beni Sen De Kalbim Bu Serkeşlik Benim
sağ salim bakamam akranlarına akşam bulutlarının sende buldum tüm güzelliklerin akranlarını köşe kenar deminde bir çay yudumlasam içime inersin ılık ılık herşeyin sonu sonsuzluk herşey eninde sonunda bambaşka sen kalp atışlarımın ortasındaki titreme kısık sesiyle uykusuz ilaç torbamda antibiyotiklerim ağrı kesicilerim tek bekleyenlerim bilmez misin akşamlarım ne kısır ölüüüüm ne kısır döngü şarkılar ne kısırlaşmış öyle ellerimde tuttuğum zaman kaskatı içi içeriği boş loş bir korkusuzluk ince bir tevekkül bu sensizlik yıldızlar ok yağmuru olur düşsüzlüğümün pususunda bir yarış bu ne kendimle ne zamanla bilmem kimin fesiyle ölüşsüz bitişli hırçınlaştıran yanım herşeyi ılgıt ılgıt o seni aramaktı çamur karası bir ağustos öğlesi ama ben hep acıktım tenine soyunamadan kin tuttum gündüzlere gizli gizli aşk ürettim *******i belki en büyük yanılgımdı bu aşk yakışır her kesite çünkü zamanlı zamansız sormasız soyunmasız fark etmez bir proleterdir o her ana çalışkan karışır her görüntüye heeey heyyamola kalbim heyamola kalbim çeker ağlarını aşk denizinden her tan vakti ufka bakarak anla beni sen de kalbim bu serkeşlik benim sen serkeşliğiminsin heyyamola göğüs teknemde kürek çekse de düşüncelerim sana siya siya biz her an başka insanlarız akıntıya karşı aşkın kesinkes yıldırım kesikleriyiz gökyüzünde denizlerin üstünde kanlı gözü yaşlı vurgun yemiş balıkçıların tek aklı biziz yalnızlığa mahkum bir ağacın meyveye durma öyküsü gibi zamanlı zamansız |
Anladım Ki O
uykudan uyandım da ağladımdı bir zaman |
Anlamlı Kelime
kıt aklımla anlardım yağmur hazırlığını boz bulanık sendi tüm ve asıl problem kuşlar niçin kanat çırpar ağaçlar niçin sessiz gölgeleriyle ağlar böyle ayakta sorularının girdaplı çıkışssızlığındaydı problem sende şehir göçer bunak boyutlarında ben kalırım sayıklamalı sunaklarında köleler kurban edilir gözlerinin seni sevmek seni sevmek peygambersiz tanrısız dindir tapınaksız gonca gonca harelidir kayıklar mehtaba hain yanaklarında özürlüdür seni tanımayan yürek köpeklere zehir zıkkım lime lime sazlar süslü haykırmasız yenip yutulmaz sonbaharlara keş doğallığını yitirmeyen tek ve tek ölümdür tek anlamlı kelime |
Anlamsızlığımla
yağmurlu şiirimle yıka yüzünü sabahsız sabahlarda seni senle sende özlerim bilme beni sev ve anla kanatsız kuşlar gibi ben benleyim anlamsızlığımla |
Anlık
yıldızlar kaydı lacivert gecede tutacak dilek bulamadım sanki çehren bir adım ötede önce gülümsedim sonra ağladım |
Anneee Aklım Sende
anneee ağlamaktan boğazım şişti kabardı damarlarım kanım biter mii doktor iğne vurdu koluma nasıl kapanacak o deliik anne seyyar dönme dolapçı amca ne zaman gelir kaynamış nohutçu 5 liraya ne verir annneee incir ağacından mutfağa fare atlar mı gene elindeki bidona ne kadar dondurma sığar amca anneee trenler nereye gidiyor böyle babama götürür mü annee kimden tuz isteyeyim bugün anneee karnım ağrıyoo dişim şişti okula gitmeseeemm beslenme saatinde salçalı ekmek yiceeem anneeee babam sarhoşsa hademe abi beni getirir eveee anneee büyüdüm kocaman adam oldum bir baltaya sap olduum anneee aklım yine sendeeee |
Apartman Çocuğu
aydınlık sesler soluyorsun garipsi çökük çağrışımlı kumral bir bahçe gezinir düşlerimde sisli içi dolu tensel sevdalı hüzündür tehcire kurban dışımızda yapraklarımız ışır değerdi bahara kıpır kıpır ölümlü adressiz dilekçeydik sen ah sen yavrum sen tellerde dolaşan sahipsiz telgraf aşkımız direklerdi fasit dairenin saçmalama payı bahara dargın bir serçe ahıydı görmediğin tellerde yarını özleyen kumral ela kumrular bakışsız uzaklığa uzunluğuna kıraç toprak rengi ben bu aşktan bu aşkın bol yangınlı önyarglı çocukluk balkonundan bir dağ dibindeki küçücük evlerine bakar ağlardım anlamadık nöbetçi mahkemeydi serin davetlerin buyur eden buyruksuz reddedişlerin ben bu aşktan tutuksuz yargılanmak üzere salıverildim şehirler kurdum ayaklarının altına sahil kasabaları dizlerinin dibinde ağustos yanışlı önüme serdiğin ayrılığa basmadan geçtim karıncayı bile ezmezdim göz pınarlarımda oluk oluk yayla şenliği yokluğun üşüdü ve yandı ten ortası yoktu olamazdı aşkın kalabalık apartman ben kapıcısıydım sele sepet ekmek sigara süt taşıdım düşlerinin yorumsuz kapılarına her daire ayrı renkte hazin her oda tonlanmamış müzik keder konuşurdu beni sende taşıyan asansörde: 'aşk mutlak ayrılıktır' dudakların öyle akşam çayı oluverirdi akşam servisinde sendelerdi kaplıca sıcaklığı arzularım gözlerinin balkonlarında alış veriş sepeti ipli ayrılıklar ister hüzünler alırdın üstü kalsınlarda bir tutam beklenti kat kat dolaştım dairelerini tüm ömrüm otomatik ışığı yavrum vaktim geç ödenmemiş aidat makbuzuyum çantanda üstelik yönetici peşimde temizlik zamanı ayakkabılarını içeri alman gibi önemsiz ayrıntıyım sende birgün bir sabah sabah servisinde gazeteyim ellerinde dokuz sütuna üç manşet hicran apartmanında aşkı ölü buldular apartman görevlisi gözaltında sanık cinayeti kabullenmedi yetkililer maktulun intiharından şüpheli apartman zanlı yavrum aşkımızın apartmanı radyoda arkası yarın dinlemeni özledim sabahın köründe belediye çöpçüsü şikayetçi anılarımızdan oysa kolonları sağlam derdin sevişmek temeli yere sığmadı müteahhit evrenin tüm beğenileri pencerene konan serçelerin gözlerinden öperim yavrum odana konan tüm kuşlarının modern sığırtmacıyım bilesin ki bilesin ki lekelenmemişse duvarların sayemde gülüm olsa olsa:'şair...'yi seviyo yazı silik' seni belediye ekipleri yıkacaklar şimdi yerine aşksız gökdelen ben parklarda bahçelerde sıvası sana benzeyen evlerle harcayacağım ömrümü hem kör hem nankör aşk göklü ama atmosfersiz |
Aptallar Sensiz Güler
şarabi istasyonlarda raylarda parlar gözyaşlarının vefasız yerin dibine batasıca kehribari tortusu devran yıkar nice kahrolurum sarındığım kadehler bomboş düşmüş yanağında lal rüzgarla faydasız nizami ölemem bu şehirler mahpus damı heder olan gökyüzüne sormakla bitiremem bulut kahrı sesin uzak bulanık yüzün ağzının kıyısında ömrüm kemani ince içli dağlanır hayalsizliğine gülüşünün aşka düşer yanar dünya ben dünyasız sakallarımdan tutam tutam ölüm açar rengine ayakta duruşum alaimsema al hadi aptallar sensiz güler seninle ölüm ilmi siyaset evren sırrı olmuş bastığın yeryüzü cümlemize şifadır ellerin yalansızlık kız çocuğu aşksa açan gözlerinde |
Araf
dağıtırım hüznümü yorgun kuşların kederleriyle soluklu soğuk kentin ana caddelerine insanlar dolar duraklarda telaşlı bekleyiş korkuların da ötesinde yaşamda kalma tutkusu sarar binaları gri güneş seker yüzlerden o buruk beyazlık acıtır üşümüş duyguları ağlatan bir yalnızlıktır serçeler kırlangıçlar kışa hazırlanır gibi durgun samimi olmak gibidir ölümü istememek belkilere bırakmak düşüncesizce sabahsa eğer çöpçülere mutluluktur sıcak pidenin buğusu sen yağmura dağınık kıldan ince kılıçtan keskin gülümser saksılar pencerelerden anlarsan sen anlarsın sadece ben susarım kimbilir akşamsız güneşli bir arafla sımsıkı |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:18 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.