![]() |
Ahmet Aksoy
Gurursuz Aşık Önce karo ol dedin
Sonra kupa, sonra da sinek Daha sonra, gönlümden Maça geçiyor dedin Senin için maça oldum Ama bitmedi isteğin Üçlü dörtlü veya dokuzlu dedin Bir vale oldum Bir papaz senin için destede Kart kalmadı olmadığım joker oldum Ama olmak yetmedi yalnız Oynadın benimle istediğin gibi Gün geldi çizdin üzerimi Papazken ruj sürdün Valeyken etek giydirdin Yılmadığım yalnız senin için Senin yanında olmak için Gün geldi kırdın beni, umursamadım Dayandım oynanmaya ah bilseydim keşke Desteyi değiştireceğini, bilemedim... Ahmet Aksoy |
**Malül
Gelecek baharlar daha gelmeden Sen yine geri gel. Bilirim; kendine hastır gidişin Dönüşünse mecburi. Kara bir kış gibi, Kalkarsın yüreğimin üstünden Ki bir arbede, ki bir karambol Hakim kalır hükümsüzlüğünle Sen benim yaşama amacım Sanki bir tulumbasındır Yüreğimin orta yerinde, işte bu yüzden Kanım pıhtılaşır gittiğinde Ateşten de olsa tutacın Alevden nehirler dolaşsa da bedenimde Sen benim yaşama amacım; Ölüm dolaşmadan ovalarımı “Geri gel sen yine” Ahmet Aksoy |
**Ötenazi
Bilimsellikten uzak Bir teşhis gibiydi, Ayrılık fikrin Ve yanlış zamanda Yapılmış, bir ötenaziydi, Ayrılma teklifin İşte bu yüzden, kadavralar Kaldı bizden geriye, Hükmü, ibret niyetine. Ahmet Aksoy |
*Altın At (İnsanlık)
Altından at En güzel yer senindi Bütün atların arasında Gıpta ile bakarlardı sana Gümüş at gibi kararmaz Demir at gibi paslanmaz Tahta at gibi çürümezdin Sen altındandın Gözleri kamaşırdı Sana bakanların Tek kötü yanında Yine değerindi aslında Çünkü iyi para ederdin Ettin de, bilezik, kolye, küpe. Ahmet Aksoy |
*Demir At (Gurur)
Sudan korkardın demir at Paslanmaktı tek derdin Her şey güzeldi yoksa Diğer atlar arasında Saygın bir yerin vardı Senin bir ağırlığın vardı Demirdendin. (Gurur Su Kaldırmaz.) Ahmet Aksoy |
*Hayata Dair
insanlar birbirine çarpmaktan ....................korkan yıldızlar gibi, kendi ışıklarında mutsuz. kimiyse bir meteor kadar ...............................sıcak ancak. sokaklar ve yaşamlar ................neon lambalar altında, umutlar hızla akıyor .....bir teleizyon jeneriğinde, ve trafik hızlanıyor, her ses ver her ışık ..........akıntıda ufalıyor, tek çıkar yolsa birleşmek ........................hayata dair. Ahmet Aksoy |
*Kağıt At (Yürek)
Kağıt bir attın Kimi zaman üstü yazılası Kimi zaman üstü silinesi Bir banknot gibi, değeri Üzerinde yazılanla bir Kağıttan bir attın Rüzgarlarda uçan Yangınlarda yanan Üstünde aşk taşıyan Üstünde medeniyetler yaşatan İnce ve narin şiir gibi Hükmü kullananın Kullanma gücüne Denk verimli Kiminde hamurun iyilikten Kiminde hamurun kötülükten Kalite kalite birinci, ikinci, Üçüncü hamur, çeşit çeşit yani Hatta birle iki arasındaki sayılar kadar. Ahmet Aksoy |
*Kristal At (Günah)
Kristal bir attın İnsanın gözünü alırdın Seni satan öyle bir satardı ki Kim alsa elinde kalırdın Pazarlık gücü yüksek Bir satıcıydı seni satan İşte bu yüzden, hiçbir Müzayede olmamıştır Satıcıların elinde kaldığın Oysa değildi değerin Parlaklığınla bir, üstelik İnsanlara zararlıydın Ki karanlık bir güçten Yansırdı varlığın. Ahmet Aksoy |
*Mermer At (Zenginlik)
Mermere oyma Mermerden at Şehrin göbeğindeki İhtişamlı, mermer at İnsanlar, nasılda hayrandı sana Kaç yıl durdun ortada Mağrur ve gururla Yüksekten bakarak insanlara Ama ne yazık ki Kaç şehrin ya da Kaç insanın ömrü Mermere denk olabilir Sonunda insanlar öldü Şehir tarihe gömüldü Ne şan ne şöhret Kaldı senden geriye İhtişamlı, mermer at Tepeden baktığın, İnsanlar kadarmış ömrün Bak artık sende yoksun. Ahmet Aksoy |
*Tahta At (Beden)
Tahtadan bir attın sen Ağacı güzel ve sağlam En büyük marangozun Elinden çıkma bir at. Tahtadan bir attın Herkes hayrandı sana Varoldu ihtişamın Marangozunun ömrü kadar Diğerleri gibi Marangozunda öldü sonunda Kenara itildin, köhne Bir köşede unutuldun Tahta kurularına yem oldun Hala meçhul sonunu getiren Unutulmak mı, yoksa Tahtakuruları mı? (Bedeninin Marangozudur Her İnsan.) Ahmet Aksoy |
/Lar
yüzümü saran gölgeler içinde kimi zaman iyimser ........kimi zaman karamsar yüreğimde tastniflenmiş duygular ......ışık buldu mu açığa çıkar bu hep böyledir .........kırıklar ve şükranlar hayata uzana çocuklar Ahmet Aksoy |
Abc
gelir giderim içiminde yalnızlığın alfabesi bir çadır gibiyim çöl fırtılarının gecesi ah birisi vardır bu dizeleri okuyan belki belki de yoktur okuyacak ilelebet birisi bir şiir neden ve kim okusun diye yazılır ki bunca elem,kahır ve acıdan sonra kan incisi yüreği kağıtlara satır satır taşıyan ne ki insan şair olur tükenmek için yanıyor gibi ben geldim gidiyorum dirhem dirhem tattım esini ben geldim gidiyorum içimde acının sureti ben geldim gidiyorum büyüterek yalnız birini benden sonra kimbilir, kimler gelecek geri Ahmet Aksoy |
Acaba
Acaba seni yarında Bu kadar sevecek miyim Bu gece istediğim gibi İsteyecek miyim Düşünecek miyim Seni onun yerine koyabileceğimi Ayık kafayla da Yoksa onsuzluk Başıma vurdu da Onsuz olabileceğimi Kanıtlamak mı istiyorum Yaralı yüreğime? Ahmet Aksoy |
Acep?
Görünmez bulutlar sinmiştir Yazımın üstüne Ki ben ne zaman çıksam Bardaktan yağmurlar boşalır Leylekler uçmaya görsün Sıcak iklimlere Ki bende takılıp peşlerine Göçmeyeyim kış ikindilerine Yıldızlar doluşmasın *******e Gönlüm çeker ışıklarını Oysa bilirim yalnızlıktır bulacağım Ne zaman başımı kaldırsam göklere Ben mi şanssızım yoksa gölgem mi Beni takip eden karanlık mı Yoksa ben mi daha aydınlığım Takılıdır ilhamına bir çelme Şairler mi yalnızdır, yalnızlar mı şair? Ahmet Aksoy |
Acılar (Dörtlükler)
Muavin bıraktın Giderken yerine acıyı Bir vekaletti verdiğin Bıraktığın acılara. İlle Sıktığım dişlerim kırıldı kırılacak Dayan dediklerin ne zaman son bulacak İlle gün görmek için ölmek mi gerek İlle sevip de sevilmek mi gerek. Denizin Martıları Gibi Denizin martıları gibiler Denizin martıları gibi çığlık çığlık Denizin martıları gibi sürü sürü İçimdeki senler. Çoban Çam sakızı değil sana vereceğim Koca bir çoban yıldızı Ben koyunların değil Yıldızların çobanıyım. Pervanesin Pervanesin be aşk Öyle bir dönüşün var ki Bir geçse bin parçalanır Kanatlarında. Ahmet Aksoy |
Acımak
Ne zordur acımak Anlamak acıları Kendini birinin yerine koymak Ve ona elini uzatmak Düştüğü durumdan kurtarmak İnsan isterde yapamaz Ne zordur acımak Ahmet Aksoy |
Acizim Kime Ne
kıldan ince bir teldir ömür dikkat et her an kopabilir yaktığın yakacağın kömür dikkat et her an bitebilir hastalık acı hicran ölüm mutluluk neşe sevda doğum ah hepsi hepsi üç beş güğüm er geç biter çözülür düğüm duyduğunu anlatır şair çığırır çığırır bir ömür ah oysa bilir beyhudedir ölüm gelmedikçe kim görür Ahmet Aksoy |
Açık Bir deniz İstiyorum
Açık bir deniz istiyorum Sonsuz ve engin İster fırtınalı ister sakin Açık bir deniz istiyorum İçinde her şey olan Neşem bir an bile olsa Acılar kol gezse bile Açık bir deniz istiyorum Gitmek alabildiğine Yalnızlık istiyorum sonsuz Kendi içinde bir yalnızlık Açık bir deniz istiyorum. Aradığım bir liman yok Limansızsa olsa karaları Açık bir deniz istiyorum İster neşe ister acı Ahmet Aksoy |
Açlığımsın
Bu günlerde Açlıktan ölürcesine sensizim. Hani insanın açlıktan Ölmeden önce Karnı şişerya, İşte benimde Yüreğim şişiyor. Lakin bu şişme Toklukdan ya da Doymuşluktan değil Açlığından. Ahmet Aksoy |
Açlık II
önündeki kemik için dişlerini gösterip tıslayan kediler gibi durmadan birbirimize kusuyoruz cinayeti hani nerede erdem nerede düşünceler nerede bahsettiğimiz iyilik en olgun dediklerimiz bile kaybetmez mi kendini açlık dediğimiz illet çöktümü taşınmaz yüreğine insanlık öldü mü deme insanlık denilen aslında et ve kemik üşür, yanar, ve açlık çeker, her biri öldürtebilir can dostunu kimi zaman hatta para yok mu ah para, eskiden kuruş yok tu ama artık o da var, yani beş kuruş için ölebilir insan Ahmet Aksoy |
Adam
Kan dökerek birbrini yaşatan adamla, Kan dökerek bribrini yaşatmayan adam Aynaya görüntüsü düşürülmüş adam Ahmet Aksoy |
Adam II
“Sen bir adamdın, o kadar yalnızdın ki …………….Bir sıfatın bile yoktu” boş mu alabilir miyim sorusuna ……muhatap olmamak için, vazgeçtiğim iskemle, elveda ….kendimle görünmez adamım diye ……….eylenmeme sebep, kendi içine hapis insanlar, …………….elveda, belki sizler varlığımdan …….habersizsiniz, belki duymayacaksınız seslenişimi …………………………ama, …….hepinize elveda …………“Yalnız yalnızlar mı görürler birbirlerini? ” Ahmet Aksoy |
Adem İçin
'kendini şahsen tanımadığım lakin yüreğini tanıdığım H.Hüseyin Yalvaç' a' yer bir ulaşım aracı bir otobüs tarih bir otobüstür içi dolu sıra sıra koltuk koltuk, tekmil münevverler bu otobüsün yolcusu, kimi yırtık aba, kimi parlak takım, kimi altın kimi gümüş, kimi kömür kimi elmas, tahçiler,fenciler,din hocaları, devlet adamları, generaller, yazarlar, şairler ve daha nice sayamadığım, hepsinin eli dolu, ellerinde birer ses aracı, kiminde davul, kiminde zurna, kiminde org, kiminde bağlama, kiminde keman, kiminde gitar, ney, zurna, daha niceleri, senfoni de olur çengilik de. yer bir ulaşım aracı bir otobüs tarih bir otobüstür içi dolu hınca hınç güzergah zaman ki yalnız otobüs değil duraklarda dolu kimi gönüllü, kimi zorunlu, kimi aziz kimi deyyus herkes bir koltuk peşinde kimi kendi için kimi adem için yer bir ulaşım aracı bir otobüs tarih bir otobüstür içi dolu sıra sıra koltuk koltuk, ve bu otobüste de iç ve dış arasındaki ikilem de mesken tutmuş verilenle alınan denk değil otobüsten inmeden yer bir ulaşım aracı bir otobüs tarih bir otobüstür içi dolu sıra sıra koltuk koltuk içinde tekmil münevver ve münevver geçinen hepsinin elinde birer ses aracı kimi türkü tutturmuş zevk için sanat için ya da kendi için kimi çığırmakta adem için.... 've bir gerçek, güç için adem bilmesze dem bilir' Ahmet Aksoy |
Ademoğlu
benki kendinden kaçmaktan yorulmuş yorgun ırsi bir günahtır işlenmiş tenime ademoğlu ademoğlu günaha dolanır boynu benki ovasından kurda kapılmış kuzu izim karadır saflığında ademoğlu ademoğlu günaha dolanır boynu benki damarlarında kötünün soyu kaderine mahsun kılınmış garib ademoğlu ademoğlu günaha dolanır boynu Ahmet Aksoy |
Affedemem
Artık yaşamadığımı öğrenirsen Son nefesimde bile Seni affedemediğimi unutma İstemediğimden sanma İzin vermediğinden Acı çekmeni istediğimden değil Seni tekrar görebilmek için Elimde bir tek öteki dünyaya Bırakabileceğim hesap olduğundan Affetmek istesem de edemem. Ahmet Aksoy |
Affet Artık
hiç bir yılan beni sokmadı, ........senin beni soktuğun gibi, oysa ben amazonların çıplak adamı, .......elimde bir kırbaç, az dolaşmadım, ormanlardaki yılan yuvalarını, hiç bir aslan beni parçalamadı, ......senin, yüreğimi parçaladığın gibi, oysa ben çöllerin küstah ceylanı, ....yolumdan kopup, az gezmedim sarhoş aslan mağaralarını, ......peki ya sen ..........gönlümün kırık palmiyesi, aslan mısın yoksa yılan mı ......yok değilsen ...........affet artık, ki çözülsün, ızdırap karanlıkarı. Ahmet Aksoy |
Ağ II
tarihin sarnıcında biriktirilmiş resimsiz ölüler ..........herkesin kendine haydutluğu eşkiyalar sallandırılmış ormanlar sessizliğin tinsel ağırlığında ...noktaların ilk ortaklığı küflenmiş yalnızlar bir dolap yahut bir çekmecede saklanmış yoksul kentlerin kaldırımı karanlığın sarıldığı rıhtımlar halesini cebinde taşıyan melek ......kain-atın uzuvlarında düşle ışık arasında öğrülmüş ağ ...............örümcek geç kalmışlık duygusu iyidir bir çocuğun sahiplik duygusuyla. Ahmet Aksoy |
Ağır Geliyor
Yaşadığım bu hayat Ağır geliyor artık Taşımıyor omuzlarım Bunca gürültüyü artık Ruhum açılmak istiyor Ruhum sıkkın karmaşadan Kaçmak istiyor boşluklara Yalnız olmak istiyor artık Sevgiden ekmek çıkmadı Sevip de sevildi ruhum Bir terk edilmenin öncesinde Şimdiyse kırgın sevgiye. Yaşadığım bu hayat Ağır geliyor artık Savruldu küllerim Daha ilk rüzgarda. Ahmet Aksoy |
Ağıt I
geç kaldığım çocukluk ...........hayatımın güzel yanı merak ve sorgu çağı .......her şey pembedir ............duyumsamalar bildirir yaşayamadığım gençliğim ......parasız, aşksız ve çoğu zaman işsiz dertten fırsat bulamadığım ......................mutluluk hissetiğim yaşlılığım .........her şeyin gerçek yüzü ağır ve keskin bir kokuydu ..................................zaman .......tutamadım burnumu Ahmet Aksoy |
Ağrı
Ayrıldıktan sonra İlk zamandan beri Başımın bir yerinde Bir ağrı var, anlatılmaz Bu şiir değil canım Gerçek bir ağrı Ölecek miyim yoksa gerçekten Gerçekten sonum mu olacaksın yoksa Bilmiyorum canım bu ağrı neden? Neden bu keskin ağrı Sen gittin gideli aynı yerde Senden bana bir tümör mü kaldı Yoksa beynim ufak mı geliyor Çektiğim acıya Ne kadar sürecek bu ağrı Bitmeyecek mi yoksa Bitmeyecek mi, beynim mi büyüyor Senden kalan tümör mü yoksa. Ahmet Aksoy |
Ah Canım
Ah canım ah canım Neden yanıyorsun böyle Kaybettiğine mi yanarsın söyle Gözlerin mi kör olmuş yoksa canım Mutluluğun yanı başındayken Görmez olmuş gözlerin İşte fırsat kaybettiğini Tekrar kazanmak için Kaybettiğin aşkındı canım Yanma boşuna aşk senin Sevgi senin Bir çiçek gibi büyütmek varken Neden hala yanıyorsun böyle Ölen çiçekler ölür ama Yeni tohumlar senin Vaktin hala var canım. Ahmet Aksoy |
Ah O *******
Bana bir şeyler oldu bugünlerde En büyük dostum şarap Ve en büyük düşmanım ******* Ah o ******* Yel değirmeni ******* Her seferinde Don Kisot azmiyle atıldığım Ve her seferinde de Don Kisot çaresizliğiyle yıkıldığım. Ahmet Aksoy |
Akasya
Fidanı benden suyu senden Bir akasya ağacıydı aşkımız Bir yaz günü dikilen Baharında çiçek çiçek açıp Hazanında yaprak yaprak dökülen Kara bir kış günündeyse Susuzluktan kuruyup ölen. Ahmet Aksoy |
Akik
............................................'Mehta p'a' yağmur yağan güneşlerin tik takları arasında kırmızı bir karanfil iliştirilmiş dudaklarının kenarına bir parantez gibi açılır yüreğim zamanın kuzgun siyahına kim bilir belki de şiire en çok ölüm yakışır biz burdan geçeli çok oldu sırıtılmış yüzler esrik düşler eksik dişleri çarkın kırılan sözler .........................evet seni seviyorum .................................şiir bir çılgınlıksa eğer kar düşürülmüş ayrılıkların sancısında bir yer içinde bulunduğum ta'nın farkındayım farkındayım anın ve ta'nın oysa ben bir majeskül gibi devrilmek isterdim oysa ben bir çelik gibi eğilmek isterdim oysa ben oysa ben sönmek isterdim yamacında sürgün .........................evet seni seviyorum .................................şiir bir çılgınlıksa eğer şimdi bak ben bir çiğ damlasındayım üzerinde ancak şimdi bak ne kadar çocuk ruhum ve ne kadar muhtaç ben ne kadar sevdiysem bir çocuğun sahiplik duygusuyla sevdim ve hep geç kalmışlık hissiyle sarıldım! akrebe Tanrı affetsin evet! evet Tanrı affetsin yüz binlerce kere seni gördüm göreli İsa'nım evet! ben seni yüreğime düşen bir ay gibi sevdim ............evet! evet! yüzbinlerce kez sevdim .................................şiir bir çılgınlıksa eğer Ahmet Aksoy |
Akik XXI
.................'ne güzel memelerin var senin .......................................üzüm kokar' bak! kaçırılmış bir çocuk gibi düştün içime sabahı unutmuş dünyalı bir yıldız gibi kilitli celseler arasında bitap sağır ömrümdeki fa sesi değermi biçtim ki sana ...............kağıtta durmuyor adın Ahmet Aksoy |
Akik II
.........................................'M'ye' .........................'evet lambada bir cin var ...............................sağ eli kan tutmuş ...........................................sol elinde aylalar* geçiyorum uzuvlarından hatminin cismine değidiği yer* kızıla saçılmış düşler gibi parlak ve ve savını yitirmiş bir savcı kadar korkak* ah sevgilim dudakların toprağım olsun demek geliyor içimden duyuyorsun duyuyorsun ayak seslerini tutkulu yağmurların halesini cebinde taşıyan Sarafhin* ...............kanatların kanatlarım bak şimdi ben yalınayak sevişlerin sihrindeyim bak şimdi ben sahibini bulmuş bir gölgeyim üç buçuk arşın kaldı başımızı göğe deymeye bak .......................doğduğun gibi kal bebeğim! *Ayla:Hale *Hatmi: Çok yıllık bir süs bitkisi *Hiristiyan inancına göre Allah' a en yakın melek (sarafico, sarafin,sarafim,sarafhin) *Sav:İdda,... Ahmet Aksoy |
Akik IV
...............................'Mehtap'a' ......................'avuçların uzak ülkem ruhun yakın' tünemiş yağmurlar tenine sessiz iklimlerin titrer unutulmuş dillerin bilinci yatıyorken uzuvlarında savaşım; kan testileri de kırılır uğurda bil! kuşatılmış ayrılıklar aramızda kar sızıyor yanaklarından yanık ormanlar gibi .........ben seni sınır boylarında terk ettim ................güneşi üfler gibi kaybettim geceyi taşıyan çocuk gibi sessizdim gündüzüm! zamanın kalbimde akarken, sonsuza addettim ya da suyu çalınmış bir nehir kadar tuhaftım binlerce kara parçamda tek denizimdin can kıyılmamıştı henüz, sıozıyordum, bir çatlajtan akar gibi .......ben seni evrene aşk kıldım ..............vahşi bir imge olmakmış yazgım bak şimdi tufanlar açacak çiçekler gibi bak şimdi kan ağlayacak sevdalar yılanlar akrepler çiyanlar titrek kuytularda bil! ölüler şeytana gardiyan şimdi, cennet! ben seni yazılmamış şiirler gibi sevdim .........ben seni sınır boylarında terk ettim ................güneşi üfler gibi kaybettim Ahmet Aksoy |
Akik V
......................................'Mehtap'a' 'Biliyorum melekler adsız gezer' .................................'Bak senin için yokum ben .................................................. ..yarat beni' için ağır salgısı anıların seyrine dalmış nehirler tılsım, tarihin insana ilk devri yeryüzü tutmazı gizem, suyun kaldırma kuvveti kadar saf sonsuzluğun arka yüzünde kalmış ruh biliyorsun vurduğun yerdeyim zamana sıkılmış kurşun gibi bak gece geçerken içimden ellerim saçlarına ellerin tenime biliyorum melekler sessiz gezer ..............................kirlenmişim arıt beni çıldıranda kan çıngırakları gizleğimde sesteş ayrılıklar sen benim can güneşim, titrek içim, repliksizliğim bırak sönsün maskesi düşürülmüş sancıların tortusu bırak boğulsun yüzünde ruhunun yorgunluğu şimdi ben denize açılmış bir tabut kadar sessizsem şimdi ben topraksız bir ölü kadar sensizsem biliyorum melekler tensiz gezer ..............................kirlenmişim arıt beni nakış kırmızısı genler, ciltlenmiş acılar, gözler, minyatürler gibi sessiz oysa ne filmler ne resimler çekilirken damarlarından olgunlaşmamış geçmiş sıkılgan ürkek için, çocuğun oyundan uzaklaştırılması kadar evet, dünya bu, yoğurur yalımları, son bizim tanrının dilinden çevirdim seni tutkumun doğduğu yer biliyorum melekler yalnız gezer ..............................kirlenmişim arıt beni Ahmet Aksoy |
Akik VII
.................................................. ..'M'ye' ..........................................'üç noktalı bir şiir' şimdi ya da asla, göğsüne batırılmış bir hançer gibi çek çıkar beni ya da bırak içine saklanayım öyle ki yıkılsın yıllar geçmişin kıllı omuzlarına öyle ki kaldırılsın tüm ölüler tuluata öyle ki bir ben ve bir sen olsun dağlar sarmallanmış umutlar kaybolsun ve eski hayaller ama unutma .......ben seversem cennet olurum bak yerle birdir aşka düşen yürekler her şey yeşeren bir iklimdir doğaya kan kusar sevenler sevgiye açsa açıksa habersizdir ruhlar güneşe yağmur yağar aya kar yüzler asılır belki kimi zaman duygu ağacına eller krıırlı belki kimi zaman içten sözlere ama unutma .......ben seversem cennet olurum şimdi ya da asla yazgına düşürülülmüş bir ayraç gibi aç beni sonsuza, tanrı kadar olsun sevgim ya da reddet inançsız içtiğim tüm antlara ve bil ki biliyorum her şey gibi bir gün bu şiirler de biter belki ben bin kez daha ölürüm uğuruna işte fark tam burada eskiler hayat bir seçimdir derler sen de unutma .......ben seversem cennet olurum Ahmet Aksoy |
Akik VIII
.......................................'M'ye' .................................................. ...'Kurdum' açtım kırık şemsiyemi, bir gülün ayaza vurulması gibi bir delinin akla sunulması gibi, sırılsıklam yandım sırasında çatı akıyor dedi yaşlı bir kadın arasıra konuşan dilsiz bir ölü gibi duymadım bir seli gösteriyordu oysa her şey kördüm gözlerim iki firari birbirine şaşkın bilmem! eğer beni sevmeyeceksen .....................aynı saksıda ne işimiz vardı Ahmet Aksoy |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:03 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.