www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Nurettin Durman (https://www.cakal.net/showthread.php?t=80697)

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:30 AM

Nurettin Durman
 
A DOSTLAR BENİM DE BİR GÖNLÜM VAR

Nedir beni kendimle kendim kılan

azarlayan beni

bu hain pusu nedir.



Esenlik içinde miyim yoksa çaresiz miyim

hiç aldırmıyor bana aldırmıyor çünkü

içimde taht kurmuş o acımasız zemheri.



Ama n olur kalmasın artık

kalmasın uzaklarda yüreğini çatlatan biri

acıyla inleyen biri ukdesi olan biri.



Peki yetiyor mu bana bu çınar ağacının

müntesip serinliği Müslim aydınlığı

kuşları azad edelim su verelim yolcuya.



A

Dostlar

Benim de bir gönlüm var.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:31 AM

A NIN ŞİİRİ

Upuzun bir ayrılığın rengindeydi

bakışlarındaki hayali şehrin

az bir zaman mıydı gece miydi

ateşe düşmüş bu çarpıntıyı

çığlıklara karıştıracak

öyle bırakacaktı avazını.



Bir haykırıştı mutlaka

dağlardan esen rüzgârdı

şehre gül kokularıydı

aşkın bir nefes ve

ince hünerli oynak

deniz dalgasıydı.



Yani ah vadisinde

ya hu nidalarıyla

nihayetinde hayat

aşk ile gülbahri

değil midir ki işin

başında rıza-i bari.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:31 AM

AFRİKALAR

Geceleyin

Menekşenin

Kırmızıya çalanı

Bir üşüdü

Bir üşüdü

Zakkumlar doğurdu dünya.



Geceleyin

Menekşenin

Kırmızıya çalanı

Bir kımıldadı

Bir kımıldadı

Zakkumlar doğurdu dünya.



Sabahleyin

Sisin olduğu yerde

Kolla beni

Kolla güneşle beni

Gidelim

Öldürelim alnımızdaki lekeleri.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:31 AM

AKŞAM YEDİ SULARI

Ah yağmurlu kaldırımlar

Siz de mi anlamıyorsunuz beni

Mırıldandığım onca dualar

Her akşam yedi suları

Hani epeydir ki...



İçim titreyerek geçerim

Gözlerim karşı kaldırımları arar

Hüzünlü ve dalgın ona giderim

Titrer inanın tekmil uzuvlarım

Yine yok yine yok. Beklemişim neye yarar!



Oysa umutla yoluna bakmalarım

Bekleyişim çiseleyen yağmur altında

Sürükler beni duvar diplerinde ayaklarım

Ne yapsam imkânsızlığı yüklenmiş bu anlarım

Yağmur tanecikleri alnımda.



Ah yağmurlu kaldırımlar

Şu akşam yedi suları yok mu

Beklenen kuşkulu anlar.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:31 AM

AL KOR

Güneşim uçtu gitti

Bulut kaynadı gökten

Bir düş gibi aniden

Yağmur vurdu yüzüme.



Peki ben ne olmuşum

Yola böyle düşmüşüm

Bu şehir beni yemez

Baktı durdu yüzüme.



Benim işim selamet

İçimdeki nedamet

Ah birazcık merhamet

Geldi kondu yüzüme.



Selam kelam ederim

Benim ey zor kaderim

Tavrım için bir avuç

Kor savurdu yüzüme.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:32 AM

ANNEM ANNEM

Kaç ihtilal oldu annem annem kaç ihtilal

gülmedi hiç yüzüm gelmedi hiç huzur

kış geldi bahar geldi yaz geldi.



Karşılıklı çocuklardık

ceviz ağaçlarını taşlardık

kanayan baş anneye koşan çocuk olurduk

jandarma mı gelirdi

devlet memuru uzaktan mı görünürdü

bu telaş siner miydi bakışlarına çocukların

annem annem sac ekmeği nasıl da kokardı

erişte kesilirdi, güz olurdu

bir sarışınlık sarardı etrafımızı

ince hastalık bela olur girerdi hanemize.



Mavisi kaldı mı gökyüzünün

yeşili denizin

tahammülü sevgilinin

muhabbeti şehrin

ah annem

kolluk kuvvetleri giriyor işin içine

sabah akşam bir oluyor

durağan oluyor

teslim oluyor

sessiz ve biçare

şehir beni keşfediyor

ben şehri seviyorum.



Değişebilir miydi ah annem

değişebilir miydi gülün rengi

ince hastalıkla muzdarip olan beden

eriyen güzellik, dökülen gözyaşları

melül mahzun bakışlar

yalnızlık günleri

yaslanmışım kalbine zamanın

annem annem

baktım ki büyümüşüm.



İntiharı düşüneduruyordu

dün gece dostum

şair arkadaşım

melali cezbe halinde

bakışlarına ram etmiş

mecnun muydu

bu mayıs gününde

intiharsız bir yaprak gibi

yüzünü görmeliydin

annem annem yüzünü

depremler oluyordu.



Değişmiyor gibi geliyor bana

gemilerin boğazdaki siluetleri

durma noktasında, ama değil

girdap oluyor herhal

ufka yakın yerdeki kavis hafif bir rüzgâr

mevsimler soluyor insanları vakit daralıyor

serin bir mayıs günüdür annem annem bu deniz

biliyorum artık ziyan oluyor.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:32 AM

ANNEME

Sabah olmuştu aydınlıktı her yer

Kızıl bir güneş doğmak üzereydi

İlkbahar karı gibi damla damla eriyen

Bir çift göz bakışıyordu ölgün

Sezinliyordu söneceğini belki

Bir hilal batıyordu ebediyen.



Uçuktu rengimiz kırıktı kalbimiz

Sensiz evrenimiz loştu

Bizimle herkes ağlıyordu anneciğim

Alevler kopuyordu içimizden

Benliğimiz sarsılmıştı tümüyle

Ve artık anne diyemiyeceğim.





Ey bizi yapayalnız bırakan

Ey dönüşsüz yoluna giden yolcu

Gözyaşlarımızda seni arıyorduk

Bilseydik döneceğini pınarlarca ağlardık

Nehirlerce ıslardık etrafı

Oysa biz içten yanıyorduk.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:32 AM

ARTIK GÜLÜMSE

Artık telaşlı bir akşamdayız

Bakışlarımıza ram oluyor tabiat

Bizden biridir gizli kalmıştır acıları

Meteor nereye düşmüştür

Bıçak nereye saplanmıştır

Kurşun nereye doğru hız almaktadır

Anası karalar bağlayan çocuk

Sevgilim ah sevgilim

Bu ne haldir ki gitmiyor.



Bu çilekeş coğrafyada

Bu kanlı yer yüzü parçasında

Ey tahammül zırhını kuşanan beden

Destan yazdım diyemiyorum kalbim ağrıyor

Artık telaşlı bir akşamdayız. Olmuyor.



Olmuyor

O muhteşem deviriş o rahmet rüzgârı

Gözlerimiz yoldadır, olmuyor

Ah gelip kalbime taht kuran imge

Artık gülümse çünkü olmuyor.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:32 AM

ARZ

İçimi burkan

kışkırtan kanımı benim

alıp başını gitmemiş

münasip bir rüyanın içidir



aslında

doludizgin koşan atların

rüzgârında boy atmış

karanfil kırmızısı yüreğimle

bekliyorum



ayışığı sevgilim oluyor

ayışığı hasretim

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:32 AM

ARZI HAL

Tutalım bir aşk mektubu yazalım

Sultana zalim

Kalbimizde karanfiller kızılca kıyamet

Kapısında duralım.



Dünya bütün haşmetiyle dönüyordu

Sonsuz ümit ederek yaşamaktır diyorum

İşte yoksulum ve yoktur kılıcım

İşte ahımdan başka.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:32 AM

ATEŞLERDEN GEÇEN KİM

I



İşte orada Mescid-i Aksa

Orada inceden inceye bir ağrı

Süleyman mülküne gözyaşı düştü

Nasıl da kalbinde fırtınalar kopmuştu Belkıs’ın

Nasıl da düşmüştü yola ilk mektup ile

Dağ taş bir ordu.



Süleyman mülküne gözyaşı düştü

Ağıt oldu yaşamak

Zulüm oldu yaşamak.



Ölüm bir başka ölümün içindedir

Tahammül olmuştur artık anaların gözyaşlarında

Bu her anı vurulmak olan göğsünden bir gencin

Adım atmak Davut gibi. Bir adım daha

Hani yola düşenlerin nağrası hani kardeşlerim

Bu zulme inen kırbaç bu sonu berrak olan imge.



İşte orada Mescid-i Aksa

Orada inceden inceye bir ağrı

Ah kalbim

Ateşlerden geçen kim

Yollara düşen kim?..



II



Peki kim verecek göğsünü kurşunlara

Kim çıkacak bu şehrin ortasından

Kardeşlerim: “Fitne kalmayıncaya kadar”

Güzellik oluncaya kadar

Esenlik oluncaya kadar

Kim verecek göğsünü kurşunlara.



Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz

Parıldasa, saçılsa lavlar bakışlarımızdan

Bize gelse yeğinlik bize gelse cömertlik

Serazat bir aşk ile düşerken yollara

Volkan gibi hazırlanıyorken

Tahammülü zor çarşılarda

Sanki ötresi düşmüş bir harf

Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz.



Ama olmuyor. Dağlara gitmiyor haber

Şehirlerin macerası fena

Meydanlara musallat olan pus dağılmıyor

Ama olmuyor.

İnce bir sızı olarak giriyor hayatıma

Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz

Dağ, ırmak, deniz.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:33 AM

AYNALAR

Ah nasıl da ölümler buldunuz kendinize nasıl da

Nerede gözünüz nerede kulağınız nerede kalbiniz

Sahi nerede kalmıştınız siz

İşte bir daha giriyoruz ilk yaza

Bir daha akşam oluyor

Bir daha çığlığı duyuluyor mu şeytanın.



Kırk bin kere maşallah diyorum

Kimse bakmasın kimsenin aynasından kendine

Buyursun burnundan soluyarak

Deccal gelsin

Şeytan gelsin

Ateşi harlı

Ateşi kendinden

Aman ha aynalar çatlamasın aniden.



Ah aynacı kalbimi alsan da aynaya

Baksam baksam ağlasam

Korkuyorum ey dağlar umuyorum ey dağlar

Geldi oturdu ayak ayak üstüne attı

Başladı anlatmaya putunu

Ama nasıl ama nasıl ama nasıl dedim

Hep o eski bildik masal

Al putunu başına çal

Ah aynacı kalbimi alsan da aynaya

Baksam baksam ağlasam.



Kahramanca bir duruşu vardı aynaya karşı

Uçurtuyor gibi hayallerini zakkum

Ağzını açıyor zebani

Kömür karası vede ölünmemiş darağacı

Üstelik haytanın biri

Kendine başka buluyor ölümleri

Belki de bu uğultulu kara fücur besteler

Belki de bu beton yığını evler

Bu vapur dumanları

İşkenceler.



Aynaya baktım yok oldu kocaman dilli dev

Bu kadar mı olur ancak kime ne olmak fiili

Çarşının kalbine merhamet ola

Merhamet ola çarşının kalbine ey

Sarı başak doyur beni çoğalt hüznümü benim.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:33 AM

Aşk

vurulmuş bir kuş

yüreği midir ki

içinde köz

kaynatıp durur.

Var git

uzaksa

kaf dağı

gücün kuvvetin

yaşamak üstüne

ne var ne yok söyle.



Aşk yoksa

bir koşu ateşe at kendini

denize boğul bir koşu

yarlardan aşağı

bırak

soğuk sürüngen ol

gözün kulağın elin

hatmi çiçeği bile

olamamış yüzün

ortaya çıksın

kelebek ayağa kalksın

atlas ve ipek uçuversin.



Ha, nabzın atıyorsa birde

yüzüne değiyorsa rüzgâr

aşk varsa bir zamanda

yaşamak üstüne

ne var ne yok söyle.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:33 AM

BAKİYELER

Kim söylerse söylesin

Atlar ile atların arası gün doğarken

Kurşun boyu kadardır

Dedemin düştüğü yerde.



Kar çok yağarmış o zamanlar

O zamanlar hüzün yılları

Ayaz haşin bir kırbaç gibi iner

Rüzgâr uğultuyla esermiş

Bingöl dört dağ içinde

Dağlar dağlar içinde

Haberler nakış içinde

Uzun bir ezginin saltanatıyla

Gelir konarmış yüzüne anamın

Daha biz emzirilmeden çok önceleri

Bismillah.



Ayazlardan kırağılardan şimşeklerden sonra

Kaşa taşa kazıldı eşkalimiz

Kara kara üstümüze bulutlar

Baktım değişmemiştir macerası hayatımızın

Ben ona selam verdim

O bana selam.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:33 AM

BEĞEN BEĞEN AL

İçimizde kaynıyor daima

Genişliyor dağılıyor ateş oluyor

Kanımıza karışıyor

Karışıyor sonra dünyamız bizim.



Olsun karışıversin ırmaklar

Ölüsü dirisi beşi onu biryerde

Hangi renkten isterdiniz bayım

Hangi ırktan

Beğen beğen al.



Bu teknoloji harika

Tahribatı mükemmel

Telefatı müthiş

Ölüm oranı yüksek

İsabeti tam

Üstelik sudan ucuz.



Çocuklar mesela

Kızlar kadınlar

Çiçek çiçek bindallı elbiseler içinde

Ürünün adı müthiş olmalı bayım

Helyum gibi mesela, Hardal gibi

Halepçe’de.

Ama olsun

Ulu orta sere serpe

Çoluk çocuk

Genç ihtiyar

Eşiklerde caddelerde her yerde

Bedenlerinde hiç darp izi olmamış

Temiz ölülerdir bunlar

Beğen beğen al.



İlla ortadoğu illa ortadoğu

İştahları kabartan olgu

Beğen beğen al.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:34 AM

BEKLEMEK SEVDA OLDU

Gelişin yangın gibi lavları taşır bize

Yanarsa yüreğimiz kimler karışır bize

Gel eyleme güzelim kadir bilir cananım

Beklemek sevda oldu hasret yakışır bize.



Ey beklenen gün ey kutlu gece ey ne zaman

Ne zaman bir muştu bir haber ulaşır bize

Yakar kavurur beni bu çok sesli ağıtlar

Beklemek sevda oldu sabır yakışır bize.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:34 AM

BEN SANA KAVUŞURUM

Senin gülümsemen yetişir bana

Bir filiz verir dal olur yüreğimde

Bin defa güç verir duruluğun

Bir çiçek gibi nazlı boynun

Ve de o güzelim huyun.



Sana gönlümü verdim ya

Gönlümü- Bilesin.

Ellerimi uzattım ya sana doğru korkusuzca

Benim kara yazılım

Acı biledim günler boyu

Bir sigaraya bin umut bağladım

Bir damla suda ırmak oldum

Yıkıldım, yenildim, güçlendim

Sevdim- Bilesin.



Deniz kıyısı

Ağaç dibi

Parmaklarımız birbirine değer

Gözlerimiz bakışır

Gün geceye kavuşur

Karanlık aydınlığa

Bulut buluta

Yağmur toprağa

Ben sana kavuşurum.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:34 AM

BENDEN BEN İ

Güller açtı ey vefasız al hançerin vur beni

Dünya mülkü aldatmadır cilvelenir elâ’dan

Baş edemem bir toy candır ayartması var beni

Vur beni, benden ben i kurtar beni beladan,

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:34 AM

BENİM EZELİ SEVDAM

İlkbahar ayartıyor beni

Şehrin seremonisine kahkahayla giriyorum

Benim ki iflah olmaz ezeli bir sevda

Tutuyor cendereye alıyor kalbimi

Kalbim ki çılgınca atmaktadır

Püskürten bir yanardağ olmaktadır.



İlkbahar ayartıyor beni

İçimdeki o arsız merak o heyecan

Ne olacaksa olsun artık

Bir kıvılcım

Nağrası yerle bir eden şimşek

Böyle başlamalı böyle çıkmalı diyorum

Şehrin ortasından muhteşem bir avazla

Benim ezeli sevdam.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:34 AM

BEYAZ ÜSTÜNE SİYAH

Hüznün şamatasını rüzgârlayıp

Mağrur dağlara salıvermeli

Diyebilmeli

Hedef tahtası vaktin

Esrik vuruşlarına

Yaşanacaksa yaşamak olan

Bayazidin doğusu

Çarşıkapı.



Kaçak açan çiçeklerin korkusu

Sakıncalı molekül

Utanmaz bir kırağı.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:34 AM

BEYLERBEYİ İSKELE MEYDANI

Cahit kardeş; ey Zarifoğlu kardeş

Bu rüzgâr neyin nesidir nasıl da keskin

Birazdan üşüyeceğim çınarın gölgesinde

Ben burada oldukça şişman

Asaf Halet Çelebi gibi duramam

Fukara bedenimde titremeler olacak

Tamam mı.



Halatları sıkıca dolasınlar

İskele babalarına

İş dönüşüdür yorgundur bu insanlar

Birazdan akşam olacak.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:35 AM

BOĞAZKESEN

Biz şehrin sevdalı kaçakları ikindi isyancıları

Dururuz kocaman çınarların gölgesinde

Bir tebessüm bir darbe bir kırmızı gül olarak

Yedi iklim yedi diyardan kardeşlerim

İnsan, peki nasıl insan olmaktır

Çılgınlık nöbetleri kanlı pençeler

Boğaziçinden akıp giden dalgalı sular

İstanbul aşkımız oluyor yıldızlara bakıyorum.



Gül yorumcusu deniz feneri ey kızgın çöl

Bu vahşi atlar gibi çözülen kalabalık

Dağılsın saçları kırılsın elleri kara ölümlerin

Çömezim bir daha kapansın topraklara

Yarın başka bir gündür artık davullar

Yıldızlardan militan şiirler kopartarak

Bir yanı daima Leyla olan sevdalarda

Budur işte “boğazkesen” hayatım benim.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:35 AM

BOĞAZİÇİ ŞİİRİ

Ey duru zaman ya da görünen öyle

Gökyüzünde süzülürken yıldızlar

Zihinlerden o güzelim küheylan aktı mı uzaklara

Günahı yatağında aşk gibi taşıyan tarih

Ağrılar doğurabilirmiş

Halbuki nişabürek bir şarkıyla

Kanadı bile hışırdasa o hakir kuşun

Konar da sarayın gölgeli güneşli odalarına

İnzibat yazılabilirmiş.



Daha Le Sultan Rouge olamamışken Abdülhamit

Filistin’de toprak istememiştir o vakit Yahudi

Doğuda Ermeni isyanları başlamamıştır

Saçlarında Paris’in serbesti havaları

Sisli Londra yılları

Kağıtlara nakış gibi işleniyorken mürekkep.



Tarih önemi nisbetinde tarih olarak

Kuzguncukla Çırağan arasında

Boğaz içinin havasıyla dalgalanarak

O muhayyer o uzak o şehla saltanatın

Denize inip çıkan küreklerin sesleri arasında

Zincirleri kopartılarak daha

Gür bir nara ile padişahım çok yaşa

Muhafızdır o vakit çünkü Beşiktaş’a.



Göksü *******inde bülbülü şeyda

Küçüksu’da alafranga hayatlar

Nazenin parmaklar uzanıyorken şiire

Bir rüzgârdır aşağı dalgalarla boğazdan

Bestenigâr kürdili hicazkâr çalınırdı ince sazlar

Düşerdi boğaz içinden yıldız gölgelerine

Düşerdi piyano tuşlarına meşruti çığlıklar.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:36 AM

BU İSTANBUL VE BAĞDAT

Bu İstanbul ve Bağdat gidemedim ah Mekke

Wallahi olmaz, kırık hayatım olmaz, kan olmaz

Gözyaşı olmaz.Bu iş düzensiz olmaz.

Kamyonlar gitmez sonra

Uçmaz dahi uçaklar, roketler varmaz

Beni böyle durmadan yoruyor bakışların

Üsküdar’a yol olmaz.

Sultanahmet Ayasofya yeniçeriler caddesi

Ne zamandı yürüdüm

Artık durulmaz.



Bir Cuma gününde ve kalabalık ve yorgun

Ben bekliyorum ben umuyorum bu hasret

Baktım yüzündeki esmerliğin arabistanı

Bir o kadar öfke bir o kadar kamçı oluyor

İşte kitap işte nizam beylerbeyi sayfiye

Daha neler neler olacak bir bekle

Bir adam bir adamı kanadına bağlamıştı da kazın

Bu İstanbul ve Bağdat gidemedim ah Mekke.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 09:36 AM

BU ŞEHİR ÖLDÜ DİYORUM

Birden somurtuyor halk

Bu şehir öldü diyorum

Kalbime vuran mızrak

Minarelerinden akan nefes ayartıyor beni

Tutuyor kuleler kuruyorum aklımda

Bir ıslanayım bir ıslanayım

Şehir kurtulsun diyorum

Islanıyorum, halk ağırdan alıyor.



Birden daracık merdivenlerden çıkıyorum

Vapurlar iskelede

Motiflerine baktığım tarih

Hülyalar içinde duruyor

Birden secdeler görüyorum.



Birden somurtuyor halk

Birden akşam oluyor

Dolaştığım çarşı gördüğüm esnaf

Kadın erkek kırmızı ışıklar

Kımıldıyor gibi her şey

Bu şehir öldü diyorum

Kalbime vuran mızrak

Işıklarını saçıyor

Birden akşam oluyor

Bismillah diyorum.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:16 AM

BİLİR MİSİN

IV

Bilir misin sevdiğim

Çağ kahırla oynaşmaktadır

Bakıştığımızda kaçak

Kanlı senaryolar yazılmaktadır

Bir sarışınlıktır çağırsam

Alnımızda çizgiler

Alnımızda toprak kokusu

Öylece durmaktadır.



Bilir misin sevdiğim

Aksın boğazın suları bildiğince aksın

Benim hayatım gurbettir zaten

Ben ağladım mı tekmil ağlarım.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:16 AM

BİR FANİYE DAİRDİR

Kâl-a sında oturan adam, zırhını, kalkanını ve

zehirli oklarını

büyük bir iştahla parlatıyor.

Uykusuz bir dev olmuştur artık.

“Güç bende” sanmıştır kendini, lâkin zaman

kanatıyor hayallerinin içgüdüsünü.

Kâl-a’sında oturan adam; fetişin hani?



Kâl-a sında oturan adam, uçkun avazlar salarak

gökyüzünün muhteşem armonisi içinde

ağır zehrayin korkulara atıyor kendini.

Güngörmezken özdensizliğini döküyor ortaya

şişiniyor ve yukardan Haman gibi bakıyor.

Kâl-a sında oturan adam; Firavunun hani?



Kâl-a sında oturan adam, kâl-a’sında oturan adam

saklambaç oynayan çocuk bas bas bağırıyor

yek taaa! yek taa! Ayva dersem çıkma; emi!..

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:16 AM

BİR MASANIN ETRAFINDA

/ ve

yıldızı yok gecenin

kandilleri ile yaşıyor şehir.



Artık nabzını tutmalı vaktin

Birde seni ey kaçak imge seni

Bu gürültülü kesif duman ortasında.



Tam o anda söz ustalarından

kitabı konuşanı

boyu uzun olanı

söyle ve bırak

göster ve seyret diyeni

mazinin mahreminde

gonca güllerin kırılgan zarafetlerini

derin ve elzem olan bir rüya gibi

mecburen

kabul edeni.



Karşı tez ise

Kaf dağında Anka kuşu.



Hamiş:

Cigara dumanı, ellibir, maça kızı

Okey taşlarının şıkırtıları arasında

Tarihten Düşünceden Fikirden

Üsküdara yakışan ey mübarek yağmur

giderken yalı yalı

derin

ve

elzem

olan

bir masanın etrafında

tıkış tıkış

- Çay?..

- İçeriz.



Birde haberin başında

Limuzin. Bir miktar goril.

Başkadınefendi

ve New York

ve Prezidan ve munis gölgesi.



İyi mi?..

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:16 AM

BİR SABAH İSTANBUL

Sis çöktü, deniz kayboldu; martılar

Hangi yağmur açmaya gidebilirdi çiçekleri

Hangi zalim kurşun ayırabilirdi

Kara sevdaları şarkılardan.



Üsküdar Eminönü arasında bir vapur

Tuzunu öğütüyordu denizin

Aşklardan korkulardan ayrılıklardan

Sorulmamış sorulara kadar.



Bu sokaklar böyle değil

Süleymaniye eski Süleymaniye değil

Servilerle oynaşan ey ılık rüzgâr

Kim söyleyebilir bana kalbinin şiiriyle

Değişen iklimlerin tarihi macerasını.



Artık bakır üstüne işleniyorken mavi

Kurşuni işaretlerle biraz

Bir sabah İstanbul

Yıldız karayel sonra da poyraz.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:17 AM

BİR ŞEHRİN FOTOĞRAFI

Dışarıdan gelenlere

İçerde yer yok

Kartal kanatlarına yapıştık gecenin

Gökyüzünde şenlik mi var ne

Bir vuruşla çarpıyor yüreğe

Aşk oluyor aniden.



Uçaklar evlerle insanlara

Tanklar evlerle insanlara

Harami yüzlü bir adamın

Günahlarını bırakıyorlar:

-Taş kalmasın taş üstünde Hama’da.



Buyursun başı ak yazmalı bir kadın

Dökülen kanları toplasın yerden

Bismillah...

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:17 AM

BİR ŞİİRE GİRİŞ DENEMESİ

Merhaba

güneşin billur akışını emen deniz

yapraklarını hafif bir rüzgârla

raksettiren ağaç

kaldırımda yürüyen

Rabbini tesbih eden

İhtiyar.



Söze başlarken merhem

konuşurken misküamber

tebessümü gül olamaz mıydı çehremin

Üsküdar bir hülya olur muydu

olur muydu gönlümün bahçelerinde

gözlerinin içine baktığımda

kaybolduğumda o serazat derinliğin

beni çeken beni yok eden beni bir

ah mıydı.



Durun alâ-i valâ renkler durun

dolmabahçe sarayı seyre dalmakta denizi

şehla bir yalnızlık bariton bir arya

biraz ilerisinde çırağan

kaplumbağa sırtına binmiş gece feneridir

düveli küffara mahcup olarak

hançerliyor çınar ağaçlarını

denizin dalgalarını.



Söyledim

ben bir Gülzar ile gelmiştim dünyaya

içime doğan güneş

uzun uzun sabah ezanları

Şeyh Said

ben yokken şehit olmuştu.



Ey uçup giden kuşlar

ey memleketimin baharları

söyledim

merhaba dedim

alnından öptüm Şeyma’nın.



Sur çatladığı zaman

sulukule tarihi bir vakıa olarak mevcut

uçtu Bizanslı çekirge bir daha uçtu

kondu patrik’in uçurtmalı köşegenlerine

fener söndü, şehir düştü

ateşe yandı gönül.



Şehzadebaşı zalim bir gelin gibi

uçarı, intikamlı, karasevdalı

akıyordu

halbuki

muhabbetimiz baki

yaz gününde

kıvrım kıvrım dalgalar

açık anlaşılır bir melodi

bir martı uçması

yüzüm, rüzgâr alan yüzüm

Sinan ulu bir çınardı

Süleymaniye muhteşem.



Merhaba iki gözüm

Merhaba çocuklarımın anası.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:17 AM

BÜYÜK NAKIŞ

He dedin mi aydınlık yüzüne yaşamanın

Aha o sevilmektir anam babam

Kınar mı ki gün ortasında bir hain bakış

Yangın yüreğimi gülesice halimi

Ben bilirim anam babam

Ben bilirim.



Delişmen bir rüzgâr esiverir aniden

Yapayalnız bırakır beni

Ben gül kurusuna tutulur yürek yakarım

Ne bilirdim ki

Gonca gülüm yansımış dudağına

Ben kendimi yenilerim gündüze karşı

Yasemin huyludur benden uzağa kaçar.



Demek ki yüreğimi kanatır o büyük nakış

Düşman kesilir bana karşı

Ben bilirim anan babam

Ben bilirim.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:17 AM

ÇARPIYOR KALBİM

Latif bir rüzgâr ile çıkıyorum yola

Caziben örs gibi alıyor beni

Konuşulsa kıyametler kopacak

Zıpkınlar yağacak

Sokaklar benim olacak

Deniz kenarları çarşılar

Ama yağmur ama latif bir rüzgâr.



Demirci çekip gitti çekiç yok oldu

Göğsümüzden vurgun çıkaracak dalga sessiz

Gece mutlaka gece

Gündüzü alacak koynuna

Haberini dağa vurmuş atlılar gibi

Baktım çekiç yok oldu örs usandı artık

Hayfa ki kanayası yüreğim ezilesi kalbim

Hâlâ çarpıyor.



Hâlâ çarpıyor kalbim ama

Boğazımda düğüm ayaklarımda bağ

Gözlerimde puslu vakitler

Çiçekler bükmüştür boyunlarını

İntiharı olmuştur inceliklerin

Çünkü bir hal üzredir çıkarken yokuşları.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:18 AM

ÇARŞILARDA SÖYLENECEK ŞİİRLER

Daha çarşılarda söylenmemiştir

Aşk ne zaman

Ve hangi tarihte

Atlaslara işlenmiştir.



Yani anlatılsa muhakkak, ölmeyebilirdik

Kalbimizin içinde atomlar, ayırabilirdik

Bir şey var mutlaka bir şey var

Uzaklık ve yakınlık arasında, bilirdik.



Halâ duyarım o doğulu mütekâmil mübarek sözlerini

Her şey OL diyesiymiş

Dağlarla beyinleri sarsan deviren fırtınalar

Güneş hızıyla imiş ne gam.



Bir gün çarşıdayım Ladin yalnızlıklar ortasında

Sarışın kelimeleri ayırıyorken sözlüğümüzden

Vaktini galaksilere saklamış mı huruç nedir

Ey ahali tabiatın güzelliğidir beni yorgun düşüren

Tarihi koyu bir renktir mümkünü yok söylemem.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:18 AM

CAZİBELER

Al getir onu SAMED al getir n’olur

Bahçeler senin

Dilimde zarif bir tutkudur

Lehçeler senin.



Uzadı uzay boşluklarına serencamlar

Bilinmez bilinenler senin

İşte içimdeki pınarlar

Irmaklar denizler senin.



Olmaz diyorlar artık

İnanmıyorum

Olmazlar çünkü senin

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:18 AM

ÇOCUK

İki gözüm

çarpıntım

ciğerparem

Annesinin nazlısı: Hep böyle olur, dedi

oyundan kopartılınca bilmiş bilmiş ikindi üstü

bir yanda ulu bir çınar gibi kök salmalı insan

bir yanda çizgi filmler karton evler reklamlar

çocuk işte

bilmelisiniz

yakan kavuran yok eden yangından sonra kalan nedir

ya da deniz almamalı bir çocuğu daha yaşı nedir.



Ama dikkat. Deniz sokak cadde

çelik çomak yok artık

kenger sakızı kalmadı

resimli renkli hediyeli

patenti yabancı memleket malı çikletler.



Çocuk nadide bir çiçekten daha çiçek iken

plastik top pet şişe

günün müsaade edilmiş serinliğinde

çocuk çocukluğunu yaşamasın mı

şehir kötü yürekli bir dev

evin içi sırlı kutu ne demeli

sokak korkunç tehlikeli.



Dikkat çocuk, caddeye kaçan top patlar sonra

sonra şoför amcalar aparır seni.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:18 AM

CUMA ŞİİRİ

Hoca efendi kalas

düştü ses, gümbürdedi ortalık, bizse kös kös

karbondioksit alıp oksijen saldıklarını

vereme karşı da şifa olduklarını ağaçların

yanmış kubbesi onarılmaktadır.



İki gözüm bile kulağım

şimdi ormanı ve orman kanunlarını anlatacağız

diyememiştir.

Ey faiz yiyen hacıların kahraman çocukları

diyememiştir.



Velhasıl efendiler

ey cemaati müslimin

kedilerin kızışarak miyavladığı ayda

şiirimiz serbestçe yazılmıştır

Hoca efendi çünkü kalas

düştü ses, gümbürdedi ortalık, bizse kös kös

ve tekmil dervişler

tarik-i divan diyerek bir ağlamak kalmıştır.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:18 AM

CUMA ŞİİRİ

Susta durdun alkış aldın

dahası viraneye döndü yüzün

Cuma oldu coştu gönül

seninse harhaneye döndü yüzün.



Hayretim artıyor heyhat

ne kadar da la din olmuşsun

ben öldüm güller açtı

seninse harabeye döndü yüzün.

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:19 AM

CÜLÜS

Netekim eylüldür sabah sabah bir telaş

arzı endam eylemiş omuzları kalabalık

sonra kaç kişi? Uzaktan kumandalı

uzun bir söylevdir, heyecandır, Cumadır.



Netekim hal edilmiş bir halin arzı halidir

makinalı tüfeklerin ve tank gibi şeylerin

nesnel özellikleri saptanmış olarak elbet

yoksa payitahtın göbeğinde şinanay

orta oyununda kavuklu mudur?

Sözü kılıçla kesmeli olsun bitsin.

Netekim hava kuvvetleri de hazır oldadır.



Netekim eylüldür paşa paşa gelmişlerdir

koca kozmos ve dahi devri alem etmekte olan

seyyarelere hayret. Uzaktan kumandalı

uzun bir söylevle gelmişlerdir

put put olmuştur memleket.



Velhasıl bir kez daha kaldırılmıştır kazan ama

kaf dağında şıngır mıngır mum ışığı karaçalı

kayda değer bir şey yoktur

F.S.Mehmet1453 08-10-2007 10:19 AM

DAĞIN DESTANI

Dağa selam olsun

Gözleri kalmasın yolda

O başında parıldayan

Çağıran yüreğimizi

Omuz veren

Kırmak için kelepçelerimizi

Yediveren gülleri

Bereketinden haberdarız.



Mercan işçisidir zaman

Uzanırsa ellerimiz

Kirin ve pasın arasından

Yenilendiğinde her şey

Yeni filizlere tohum

Ay dolanır ya

Bulutlar gezinir ya öyle

Gezdiğimiz

Şehrin sokaklarıdır caddeleridir

Uzaksa evlerimiz

Aklayıp evlerimizi

Yeryüzünün deruni genişliği için

Açmak için yüreğimizin kapılarını

Caddeleri ve sokakları açmak için

O parıldayan başında dağın

Bizi bütün hüznümüzle

Çağıran sevda.



Dağı dağ bileli

Yaşamak bileli

Gümrah sakallı dağlılar

Onun içindir ki

Ceylanları koşturmak gerek

Alışmak gerek uzun koşulara

Alıştırmak gerek

Gölgeyi gölgeden ayırarak

Yakarak ateşleri

Yakarak gemileri

Yanlışların yasakların

Cetvelini aynaya tutup

Yansıyan ne varsa yüzümüze

Yüzümüzü Kâbeye

Zamansa yeminle belirlenmiştir

Yaprak dökümü belirlenmiştir

Bağ bozumu belirlenmiştir

Dağ sırlanmış belirlenmiştir.



Sabah

Güllerin ve ebruların

Bir de çocukların ak alınlarında

Masum bakışlarında

Alınmamış oyuncakların

İvecen düşlerinde

Sabah içimizdeki ukdedir

Dağcıdır, çocuklarımızdır

Gülistanımızdır.



İbrahim İbrahim İbrahim ya

Baltanı aramaktayım

Kahrımdan ve acizliğimden

Ağlamaktayım

Susmaktayım çoğaldıkça putlar

Ne kadar da putlar

Şehla bakışlı

Çarşılar pazarlar

İbrahim ya

Cesaretini beklemekteyim

Baltanı aramaktayım.



Dağa selam olsun

Gözleri kalmasın yolda.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:42 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.