![]() |
Bülent Ecevit
AV
ormanın kuytusunda vurulan geyik hayvanlar acınla suskun dallar yasınla eğik boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde avcının söndüremediği iyilik |
BACH SONATI
ne ben sorayım seni ne sen beni sor soyunmuş seslerimiz tenden boşlukta bir aşk örüyor ses olmuş duygular yaklaşır dalga dalga zamansız kavuşsa da seslerimiz birbirine biz kavuşamayız ne kollarımız var saracak ne öpecek dudaklar ne görülecek yüzümüz var ne görecek göz biz aşk örüyoruz boşlukta çizgiden soyut zerreden öz |
GÖÇMEN
Sevdiklerimin başında bir bilmediğim Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında Yurdum olmadan sıladayım Kimsem ölmeden yasta Yollarda gözlediğim ne Mektuplarda beklediğim ne Nereden sürmüşler beni buralar nere buralar nere, buralar nere Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum Buralara konmuş göçmen olmuşum Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum |
İNSAN
elbette senden güzel olacaktı çizdiğin resim yaptığın heykel senden büyük olacaktı senden yakışıklı elbette senden doğru söyliyecekti yazdığın şiir elbette senden çok duyacaktı söylediğin türkü sen olduğundan büyüksün sen olduğundan iyisin sen olduğundan güzel |
KÖYLÜ KADINLAR
köylü kadınlar fistanları güllü kadınlar topraktan doğup da toprağı yoğurandıur onlar veresiye canlarını doğurandır onlar köylü kadınlar fistanları güllü kadınlar yüzleri güneştir onların yanık ayakları topraktır onların yarık doyulmadan güzelliğine tarlalarda solandırlar köylü kadınlar fistanları güllü kadınlar |
MAĞARA
mağaranın duvarına hayvanları taştan oydum kükrediler karanlıkta türkülerle karşı koydum karanlıktı mağara ışığı taştan oydum üşüyordum bir de güneş koydum aşk oydum mağaranın duvarına aşk oydum ağrıdı taşlar yarıldı mağara |
PROMETE KENTTE
promete şimdi kentte kayalara bağlı değil beton duvarlarla çevrilidir kartalların giremiyeceği bir semtte kendi kendini kemirir |
PÜLÜMÜRÜN YAŞSIZ KADINI
Pülümürün bir dağ köyünde gördüm onu yaşını sordum bir giz gibi güldü kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz yüzüne baktım bir giz gibi güldü bir asa vardı elinde bir solmuş kırallığın kadifeden harmanisi üzerinde bir hititliydi o bir selçukluydu bir ermeniydi bir kürttü bir türk yaşını sordum bir giz gibi güldü koluma girdi bir soylu kadınca tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini beni tek gözlü sarayına götürdü köy yapısı kulübesinin zamanı onda yitirdim ben yitik zamanlara onda eriştim en soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında bir taç gibi kondu başıma Türkiye'liliğim |
SINIR
dur yolcu bura sınır yabandır yasaktır ötesi çiçeklerden seçemezsin kokuları renkleri bir bir kuşdan pasaport sorulmaz gümrüksüz geçer yüküyle karınca dur yolcu bura sınır sen geçemezsin dereye bakma durmaz akar öteden de içer ceylan bu suyu dur yolcu bura sınır sen geçemezsin dur yolcu bura sınır ne çizili ne yazılı geçemezsin yine de silemezsin içinde kazılı |
TAKA
takalar geçiyor allı yeşilli takalar geçiyor dümenleri lâzlı takalar geçiyor en nazlı yelkenlilerden de güzel güvenli sularda işsiz dönenen gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi takalar geçiyor enginlere yamalı göğsünü gere gere takalar geçiyor yükle yürekle takalar geçiyor emekle dolu günlük güneşlik kıyılarından kopmuş denizlerde Anadolu kıyılar kadın olmuş açılır gider erkeği takalar takalar toprağın denizde çarpan yüreği |
TÜRK-YUNAN ŞİİRİ
sıla derdine düşünce anlarsın yunanlıyla kardeş olduğunu bir rum şarkısı duyunca gör gurbet elde istanbul çocuğunu türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz olmuşuz kanlı bıçaklı yine de bir sevgidir içimizde böyle barış günlerinde saklı bir soyun kanı olmasın varsın damarlarımızda akan kan içimizde şu deli rüzgâr bir havadan Bu yağmurla cömert bu güneşle sıcak gönlümüzden bahar dolusu kopan iyilikler kucak kucak bu sudan bu tattandır ikimizde de günah bütün içkiler gibi zararı kadar leziz bir iklimin meyvasından sızdırılmış bir içkidir kötülüklerimiz aramızda bir mavi büyü bir sıcak deniz kıyılarında birbirinden güzel iki milletiz bizimle dirilecek bir gün Ege'nin altın çağı yanıp yarının ateşinden eskinin ocağı önce bir kahkaha çalınır kulağına sonra rum şiveli türkçeler o Boğaz'dan söz eder sen rakıyı hatırlarsın Yunanlıyla kardeş olduğunu sıla derdine düşünce anlarsın |
UYUM
halk ozanı Levnî'ye özen boşluğa bulut buluta yağmur yağmura toprak ne güzel uymuş gündüze güneş güneşe tarla tarlaya başak ne güzel uymuş başağa buğday buğdaya insan insana emek ne güzel uymuş emeğe eylem eyleme yürek yüreğe sevgi ne güzel uymuş |
YAPAMADIĞIMIZ
Rahşan'a akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi soyunmak vardı derdinden evrenin bir entari serinliğini giyinmek kendi derdini tespih gibi çekmek elinde yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü karşında polisiye roman okumak vardı sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak oturmağa konuklar gelmesi bazen çevresinde bir masanın kaygısız sıcacık konularda bir demli çay gibi bilmedik komşularla konuşmak dünyamızla uyuşmak vardı oyunda sonunu görmeden oynamak sevinebilmek kazandığına yitirdiğine yerinebilmek düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten kamaştıkça örtebilmek gözlerini düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini uyayabilmek vardı vaktinde rahat |
YARGI
öldürenle katiliz çalanla hırsız tümümüz sanığız tümümüz savcı tümümüz suçlu tümümüz yargıç kimi aklar kimi suçlarız kimi bağışlar kimi asarız kendimizi başkasında hergün bıçak saplı birinin arkasında vurulan da biziz vuran da |
YARIN
birşeyler olacak yarın duruşundan belli kırdaki atların bulutların koşuşundan belli kazışından köstebeklerin toprağı karıncaların telâşından belli birşeyler olacak yarın belki bir tomurcuk belki bir ağacın düşen yaprağı belki de bir çocuk pek o kadar göremesek de uzağı kuşların uçuşundan belli birşeyler olacak yarın öbürgünden önemsiz yarından önemli |
sağol bülent ecevitin şiirleri varmıydı ya..
|
Alıntı:
evet.yani bülent ecevitin şiirleri mi var. |
var tabi.
|
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:44 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.