![]() |
Burhan Küçük
Acaba
Ben limanları sevdim Tayfunlardan,fırtınalardan Azgın dalgalardan sonra Ben güneşi sevdim Karanlıktan, Yağmurdan,kardan Çamurdan sonra Olmasaydı fırtınalar Kar,yağmur,tufan Olmasaydı karanlık Sevebilir miydim? Görmeseydim seni Sana bağlanır mıydım? |
Adonis Değilsin
Karşımda durur tutuklu görkemin Unutma / Sunmazlar zehri teneke kutuyla Her yudumda erirsin için için Nafile / Vursan da bağrına bağrına Bir kere solmaya başlamasın Kaybolur ağır ağır rengin Bugün gülsün / güzelsin Yarın kuru yaprağa dönüşürsün Sen Adonis değilsin Beklemez seni Helena Solmadan tüm rengin Aşkın ruhuna burun kıvırma |
Adsız Kadın
Dinliyor sarmaşık gülleri Dalgın mı dalgın Eritiyor yüreği demirleri Telefonun ucunda ağlayan kadın Kristal bir bardak yüreği İçinde bin bir yangın Kırılmaya meyilli Gözleri yaşlı adsız kadın |
Ağlamaklıdır Kadın
İnsafsızca solan gülün Parlak rengimiydi Gece gördüğün düşün Yaşadığın mutluluğun sonu muydu Mutsuzluğun.. Yada yaşadığın mutsuzluğun bedeli miydi Ki.. hayatının bedeli yalnızlığın Manalar ve manasızlıklar içindesin Ne seni seçendir Ne senin seçtiğin Hayatın değişmez kurgusu Başlarken biten Kısır bir döngüdür zaman Gözlerde iki damla yaştır yatan Hayat dediğin yolun ucu Ve hep ağlamaklıdır kadın Döndükçe duyguların burgusu |
Ahmakların İşi
Onulmaz bir yaradır Sakınılan korkular Ki ahmakların işidir Karanlıklar içinde Aklamaya çalışmak Ve en son babalar duyar Sakıncalı durumları Dilde türlü yalanları Timsah gözyaşları Ne ekerse onu biçer insan Yaramaz sonbaharları |
Akasya ve Sen
Gözlerim köreldi bakmaktan yoluna Her gece el açıp yalvardın Allah a Nerdeydin ahu gözlüm,beklettin yıllarca Gelmedin bu bahar da baktım yoluna Kaç bahar geldi,geçti görüşmeyeli seninle Unuttum o tatlı simanı bile Buluşurduk oysa parktaki akasyanın altında Hatırımda o akasya,birde sen aklımda |
Aldandım Yine
Yağmurlu bir gecede çıktım yola Karanlıktı her yer senin gibi Bir ışık arar oldu gönlüm Buldu derken uzaklarda Serapmış meğer gördüğüm Aldandı yine garip gönlüm |
An Gelir
An gelir,kanıma girer Yüreğim birden bire sızlar Gözlerimden yaşlar damlar Buhar olur,bulut olur,yağmur olur An gelir,kurşun saplanır Yüreğimin en derinlerine Bir ah çıkar dudağımdan Yıkılır,dağlar,taşlar..... An gelir,Sessizlik başlar Hesaplaşırım kendimle Fırtınalar eser yüreğimde Tüm benliğimi alıp götürür |
Anlam Veremeden
Ne güneşe doğma diyebiliriz Ne güneşe batma diyebiliriz Ne akan suya dur diyebiliriz Ne fazla ömür isteyebiliriz Yaşamak dururken,bu kahır neden Bu kahır,bu elem,can çekiştiren Yaşam sunulmuş en güzel nimetken Ne isteriz bizler,birbirimizden Bizimde kapımız çalındığında Sonbaharın bitiş yağmurlarıyla İşte o an kış hiç gelmesin deriz Anlam veremeden,göçer gideriz. |
Anlarsın ki
Boralar,kasırgalar kopar ya Yüreğinin engin sularının da Martılar gösterir ya yolunu Sığınacak limanı sessizce Seyredersin yol gösteren Martıyı bulutların arasından Kasvetlice süzülüşünü Ve İmrenirsin sadece Boş gözlerle bakarken Martı olmak istersin o an Süzülmek mavi göklerde Bir an heveslenirsin işte Anlarsın ki.. Süzülmek martının işi Bize düşen seyri alem Gök mavi,deniz mavi Gün ışığı aydınlatır derinleri Maviye kızıl bulaşır Görürsün saf saf yüzen balıkları Balık olmak istersin Uçsuz bucaksız mavilerde Ve süzülerek yüzmek An gelir martı düşer aklına En güzeli insan olmak dersin Anlarsın işte o zaman Martı da oluyorsun,balık da... |
Annem
Sıcacık kollarınla sarıvermişsin beni anne Masallar,ninniler anlatmışsın yine bana Almışsın koynuna doyamamışım kokuna anne Uyuya kalmışım sabaha kadar yanında Şarkılar söylemişsin yine bana anne İçinde hep buram buram sevgi kokan Minik ellerimi almışsın avuçlarına anne Sıcaklığı hala bedenimi sarıveren Melekleri anlatmışsın bana yine anne Senin gibi beni hep gözleyen,koruyan Gece hıçkırarak ağladığımda anne Başucumda birden bire bitiveren Yıldızları toplamışsın yine bana anne Boncuk boncuk asıvermişsin boynuma Bu sabah gördüm, aynada anne En güzel gülüşünle girivermişsin rüyama |
Arada
Ya varsın Ya yoksun İkisinin arasında Tutunamazsın |
Ardından
Gri beyaz katlanmış çuval bezi Kıvrımları taşlarla kaplı Engebeli bir arazi gibi Akşama doğru / Sürgülü gönül kapısı At sürdüm sırtı iğneli Yüksek platolarda kalbin Testere yüzü gibi engelli Ardından sürüklendiğim kadın |
Arkası Yarın
Televizyon yoktu bizim köyde Zaten elektrikte yoktu Sular kuyulardan çekilir Omuzlarda taşınırdı Buzdolabı niyetine kullanılırdı Tel dolaplar Dedeler masal anlatır Nineler mısır patlatırdı Demli çay nezaretinde Saman savrulurdu Rüzgarla harman yerinde Tozlanmış çocuklar Elbiseleri yolda çıkarıp Dereye koşuşurdu Çocuklar bugün kadar Çabuk büyümez ve Düş kurarlardı Radyoda ki “Arkası yarın” eşliğinde |
Aşk
Aşk; ben seni, *******in koynunda Güneşin içinde Okyanusun dibinde Çöllerde... Buzul kutuplarda Ben seni, *******i rüyamda Gündüzler hayalimde Aradım durdum... Aşk; Girmişsin kanıma Aratırsın olmadık yerde |
Asma
O asmayı biz diktik Sulayıp büyüttük Yapraklarından dolma yaptık Tane tane üzümlerini yedik Tüm mahalle çoluk,çocuk O asmayı biz diktik Üzümlerini kaynattık Suyunu içtik Tüm mahalleli Muhabbete gölge Düşürmedik Tüm mahalleli Kendimizden geçtik O asmayı biz diktik |
Ateş böceği
Ben bir uyudum,uyudum Uyandım alaca karanlık Kirpiklerim bile değmemiş Henüz birbirine Çöpçüler geçmemiş Amonyak kokulu sokaktan Çöpler darmadağın etraf da Köşe başlarında uğultular Şişeler paramparça İzmaritin henüz dumanı çıkıyor Pet şişelerle oynuyor kediler Karabaşın kuyruğunda hala teneke Dövüyor alaca karanlık da sokağı Evlerin damı akıyor Dere olmuş kaldırımlar Bitmiş pazarlıklar Dereyi yarıyor ince topuklar Arabalar sıralanmış park halinde Aralarından geçmek ne mümkün Rejim yapmak gerekli Esti mi rüzgar poyrazdan Uçuşuyor kağıtlar,poşetler Duraklarda reklam,sanat,film afişleri Hepsinin ucu yanık Beyaz gömleğim kurum lekesi Yağmış üstüme gecede Ve ben umutluyum Gecenin alaca karanlığında Her ateş böceği gördüğümde Hala yıldız sanıyorum....... |
Avanak Yüreğim
Ne çok aldandı gözlerim Sahte bakışlara....... Ne çok aldandı kulaklarım Sahte sözlere..... Ne çok aldandı Avanak yüreğim....... Sahte baharlara... Bu yüzden ne çok attım Kendimi serin sulara Hep sarıldım ayaz *******e Çırılçıplak..... |
Aylak
Kaç kış geldi geçti böyle Çekildi el etek Dağda bir kurt uludu Kuşlar uyudu,ağaçlar uyudu Kaç kış geldi geçti böyle Akan sular dondu İs kokusu şehri sardı Burnumda hala kokusu Kaç kış geldi geçti böyle Cam kenarında Soba arkasında Aylak aylak Dağda bir kurt uludu Kuşlar uyudu,ağaçlar uyudu Zemherinin göbeğinde Uyanmış kardelen Bakıyorum camdan Aylak aylak Kaç kış geldi geçti böyle... |
Ayna
Karşındayım ayna Ne tarafa çevirsem Gördüğüm kendim Ayna,kırsam seni Kırdığım,ben miyim? |
Bahane
Esti geçti bende kavak yelleri Esiyor hala senin başın da Özlemin sensizliğe boğuldu Gönlüm deniz,gönlüm yayla Ne sen bana sevdalı Ne de ben sana deli divane Avuttuk kendimizi İşte hepsi bu,hepsi bahane |
Battığım Yer
Aklıma gelir gözlerin Ne bir adım ileri Ne bir adım geri Mıh gibi çakan Olduğum yere Kendine bağlayan İşte gözlerin Ve ben hala Battığı yerde Debelendikçe Batanım.. Aklıma geldikçe Gözlerin.. |
Bazıları
Ruhumuzu karartıyor diye bazıları Sevmezler hiç yağmurlu havaları Her zaman günlük,güneşlik mi olmalı Aydın tutabilmek için gönülleri |
Bebek
Sevgi senin gülüşünde saklı Sevgi senin elinde sıcak Sevgi senin bakışında gizli Sevgi senin saflığında BEBEK Sevgi senin emekleyişinde Sevgi senin ağlayışında Sevgi senin ninninde gizli Sevgi senin uykunda BEBEK Sevgi senin kundağında Sevgi senin banyondaki köpüğünde Sevgi senin teninde koku Sevgi sende gizli,sevginin adı yok BEBEK |
Bedava
Umut bedava Gönlünden geçeni Yaz bir kanara Kelimeler bedava Yarat hayalinde Sekizinci rengi Hayaller bedava Sonra boya onlar Sekizinci renge Renkler bedava |
Ben ve Ben
Yüzümdedir acısı Tokatlayan anıların Bir çok “ben”olurum İzlerinde geçmişin Bir sigara yakar Baş başa kaldığında Diğer “ben”tarafım Yıllar değiştirir “ben”liği “ben”deki “ben” gibi Her akşam uykuya dalan Aslında ölüdür insan Bilirim ki yaşam her sabah Doğar yeniden “Ben”ölürüm, “ben”doğarım Her akşam,her sabah Düşünürüz,ölümü Bize değildir yakın Biz oraya hiç ulaşamayız Ki ..hep başkaları ölür Bu yüzden.. Yüzümdedir acısı Tokatlayan anıların Bir çok “ben”olurum İzlerinde geçmişin.... |
Beş Var
Günün bitimindeyim Vakit gece yarısına beş var Düştü düşecek göz kapaklarım Uyku kirpiklerimde bekçi Düştükçe göz kapaklarım Gözlerime batan yar Hala aklımdasın Vakit gece yarısına beş var |
Biliyor musun?
Tutamayıp kendimi dudaklarımdan dökülüyor O iki kelime, 'Özledim seni' Yakınımda olduğunu bilmek Huzur veriyor bana Ve ısıttığın kalbimde İnce bir sızı Yeni yeni fark ediyorum Yokluğunu aslında Biliyorsun ki; Hiç istememiştim gitmeni Geldin ya işte Özlemişim seni Hem de çok..... Biliyor musun? Yanındakiler de özlenirmiş Öğreniyor insan zamanla Ve yüreğine söz geçirmek En zor işmiş Ne kadar yasak da olsa.......... |
Bir Hüzün Yarattım Kendime
Bir hüzün yarattım kendime Yaşadığımı anlamak için her nasılsa Yaşıyorsam acı ve hüzünde olmalı Baktığım zaman göreyim istedim En uzaklardaki küçük yıldızları Gökyüzünün aydınlığından ileri Karanlık dan bakayım istedim Gerçek aydınlığı derinlerde aradım Aydınlık dan karanlığa bakamadım Denedim bir çok kez Bu seferlik de böyle olsun Hüzün,acı yarattım kendime Karanlıktan baktım ilk kez Gün ışığından,görememişim Evrendeki küçük meteor taşlarını Gecenin karanlığında yağdılar üstüme |
Bir Kadın Geçti
Bir kadın geçti Yanı başımdan Her yanı oynak Cepleri misket dolu Saçıyor sağa sola Ardın da Çoluk çocuk Misket topluyor Bir kadın geçti Yanı başımdan Saçları uçuk Ardın da Çoluk çocuk Ellerin de uçurtma Bir kadın geçti Yanı başımdan Elinde silah Kurşun kalbimden geçti Ardın da Çoluk çocuk Boş kovan toplar |
Bir Kalem Yeter
Özgürlük kelimelerde saklı Ateş suda,dalga denizde Güneş karanlıkta saklı Yağmur bulutta Buğday toprakta saklı Öğrenci kitapta Hayat,yaşamda saklı Ruh bedende İnsanlık ruh da Sevda hep kalbimde saklı Bir kağıt,bir kalem yeter bana |
Bir Kere
Bir kere aynalara küsmeye gör Ne kadar çabalasan kafi değildir Zaman güzelliğini alır götürür Bir kere solmaya başlamaya gör Ne güneşin olur,ne suyun kalır Çekilir el etek tüm çehrenden Ver yansın eder gözlerin aynada Bir kere solmaya başlamaya gör Aynalarla başlar ilk hesaplaşmalar Sokup elini çıkarmak istersin suretini Ne var ki ayna kırılır vermez sureti Bir kere solmaya başlamaya gör Çekilirsin kabuğuna,dünyan daralır Zindan eylersin kendine üç beş günü Tüm vücudunda bilinmez ağrılar Bir kere solmaya başlamaya gör Şimdi; Küsmeden aynalara yaşama zamanıdır Esirgeme gözünü maviye iyi bak Denize,buluta,semaya,akan bir ırmağa Güneşi çek vücuduna,kollarınla sar “Bir kere solmaya başlamaya gör” |
Bir Şiir
Bir şiire bulaştım ki.. Nefes alamıyorum Gözlerimle boş duvara Hayalini çiziyorum Saçlarına yıldız ekiyorum Bir şiire bulaştım Boş duvara Harf ekiyorum. |
Bitti Eylül
Geçti gitti eylül sessizce Ne sarı yaprak kaldı Ne yeşil bir ağaç Sen gönlümden gidince Yaz da bitti,bahar da Bastırdı kış ansızca Gönlüm şimdi hüzünde Sevmiştim seni gizlice |
Boş Ekran
Boş ekran Yağmur yağıyordu gün batımında Rüzgar dersen Ne tarafa eseceğini bilmiyordu Antenleri ters dönmüştü Kalbimin ekranının Ve hep seni gösteriyordu Hep sen görünüyordun ekranda Düzeltmek için anteni Çıktım dama yağmurda Döndüm,ekran boştu Elektrikçiler şalterleri indirmişlerdi Sarmıştı onları yıldırım korkusu |
Böyle Gidişle
Düşmesen de gece Düşle,hayalle Unuturum seni Belki zamanla Bir türkü tutturmuş Dans ediyorum Yıldızlarla Gönlüm deniz Gönlüm yayla Sevişirim gece ay’ la Sabah aynaya Düşen usla Dalar giderim Mavi ufuklara Ne seni isterim Ne senden vazgeçerim Böyle gidişle |
Bu Şehri
Ve maviydi hayallerim Kızıla boyalı İçinde bu şehrin Çok severdim bu şehri Sevişme sonrası Orgazm sigarası gibi Her sabah uyanışımda Açmaya çalışan çiçek gibi ****** gülüşleri vardı Köşe başı pazarlığından artan Ki her günün sonu Midemi delice ağrıtan Ah bu şehir yok mu Beni uykusuz bırakan |
Bugün Pazar izin verdim kendime
Bugün pazar izin verdim kendime Bıraktım işi gücü tatil eyledim Dolaşacağım Ereğli'yi şöyle bir Tanyeriyle beraber çıkacağım Göztepe' ye Güneşin doğuşunu seyredeceğim Usul usul doğarken,Uyuyan Güzelden Geçeceğim Doruk Tepesi'ne Haykıracağım Bağlık Tepesi'ne Bugün pazar izin verdim kendime Çeştepe'den seyri alem yapacağım Yelkenlerini fora açmış teknelere Erdemir'e yük boşaltan büyük gemilerin Yol alışlarını Karadeniz deryalarına Bakıyorum gözlerimin yeşiliyle Karıştırıyorum Karadeniz in mavisine Yeşillik bulaştırdım maviye Gözlerim de izinli nede olsa bugün Bugün Pazar izin verdim kendime Şiir yazacağım,resim çizer gibi Kaleni fethedip,Karadeniz Ereğli sana İneceğim sahil yoluna Bir tur atıp boydan boya Sahildeki börekçilerden börek alıp Çınar altında ince belli bardaktan Demli bir çay içeceğim Birde sigara yakarım çayın yanında Bugün Pazar izin verdim kendime Cehennem Ağzı'ndan şöyle bir bakıp Ölüler Vadisi'nden geçeceğim Uzun Mehmet in kara elması bulduğu Kestaneci Köyü'ne yol vereceğim kendime Güzel köylü kızlarından Bir avuç Osmanlı çileği alacağım Çileğin,çeliğin dostluğu sembolü olmuş Sevgi,dostluk barış kenti Karadeniz Ereğli Bugün pazar izin verdim kendime İnip tekrar sahil yoluna Çıktım teras kafeye oturdum Elimde bir fincan kahve Gözlerim tümden yolcu Karadenize Vakit tamam,zaman su misali aktı Bir elimde kağıt,bir elimde kalem Karadeniz Ereğli bu akşamüstü Şiir oldu aktı kızıl gün batımında Bugün pazar izin verdim kendime |
Bulutlar
Hüzünlendi yine ah garip gönlüm Bulutlar ağladı,yoksun diye sen Odamda sessizlik,masamda resmin Yalnızlığım benim kor *******im Bulutlar yine benim tek sırdaşım Onlarda ağlamasa,ben neylerim |
Bunun Adı Ekmek Kavgası
Bunun adı ekmek kavgası Bilemediler ki başka bir işi Görmediler ki bir gün,gün yüzü Bunun adı ekmek kavgası İndiler metrelerce yerin altına Ekmeğini çıkardılar yeryüzüne Vurdular kazmayı kayaların beline Bunun adı ekmek kavgası Ellerine aldıkları sefer tası Köyünden getirmiş iki domatesi Karanlıkta açmışlar çilingir sofrası Bunun adı ekmek kavgası Yerin altında bir şehir kazdılar Yıkılmasın diye kütükler sardılar Bir çatırdı duyduklarında kaçıştılar Bunun adı ekmek kavgası Dizlerinin üstünde kazma salladılar Çıkmasın bir kıvılcım istediler Metan gazına lanet okudular Bunun adı ekmek kavgası Sürme çekmiş gözleriyle dışarı çıktılar Sarmış her taraflarını çamurlar, karalar Güzel havada güneşe bile bakamadılar Bunun adı ekmek kavgası Bir dilim katık helva aldılar Onu da çocuklarıyla paylaştılar Madenciler hep böyle yaptılar Bunun adı ekmek kavgası Başlarına yeryüzü göçtü Bir çok arkadaşları şehit oldu Çocukları,eşleri yetim kaldı Bunun adı ekmek kavgası Bizler ısınırken sıcak sobanın yanında Onlar yol aldı,çizmeleriyle çamurlu yollarda Kazma,kürek ellerinde gecenin karanlığında Bunun adı ekmek kavgası |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:55 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.