![]() |
İstersen Al Götür Beni
İstersen Al Götür Beni
Ölümsüz gülüşünle başlıyorum Her güzelliğe her sevince Bir yağmur ince ince Sürerken beni başka zamanlara Zamanla yorgun hanlara Dönüyor işte gördün her şeyim Kuru topraklar gibi dağılıyor belleğim Sınırsız bir boşluğu süre süre Yorgunum çok uzaklardan geldim Kaygılar sıkıntılar yaşadım uzun uzun Korkuyu yakından tanıdım Ölümsüz düşmanı oldum korkunun Şimdi bakışınla bağlanıyorum Kocaman bir dünyaya umutla Bir akşam aşılmaz kaygılar Çağırırken beni sonsuzluğuma Sıcaklığın beni alıştırıyor Soğuk ve yağmurlu akşamlara Üşümüş bir kedi gibi sığınıyorum Ellerine ayaklarına saçlarına |
Aşık Ölüye,Bir Kalp
Hadi gül gözlerime, Bak eski tazelikte aşkıma, Sana aşk hissediyor ruhum, Sensiz olamıyor ebru, Yapamıyor... Akşam yürek kayboluyor, Seni arıyor biliyorum. Seni aradığı yer kalbim, Nerdesin gözüm, Nerdesin aşkım, Nerdesin,nerdesin... Belki de hala kaybettiğim yerde, Beş sene geridesin... Mezarındasın... Sessiz ve edalı, Hayatı yaşamış,deneyimli, Benim aşkım yanında, O da senin gibi ölü... Deneyimli ve bir ölüye aşık artık, Çaresiz, Bedenden yoksun, Karşılıksız... |
İstisna
Her kaidenin Bir istisnası olurmuş, Zaman gösterdi ki Bütün kaidelerin de Ortak bir tek istisnası daha varmış O da benim, ben, ben… Alıştım buna, ama Daha kabullenemedim nedense.. Adıma hep yakışanı yaptım Ben böyle biliyorum İtirazı olan varsa buyursun, Mevlana’nın dediği gibi Olduğum gibi göründüm hep Görünüşüm kalbimin aynası oldu, Tanıyanlar bilirler zaten, Öğretileni öğrendim Fazlasını bile yaptım her daim Ama her öğrenilen de öğretilmez ki size.. Ben bir dut ağacıyım Kendimi öyle biliyorum Arı istifade ederse eğer En şifalı balı size ikram eder.. Ben bir dut ağacıyım Elsiz bir ipek böceği yaprağımı yerse benim En güzel libası giyersiniz elbette.. Ben bir dut ağacıyım Ayaksız yılan da gelebilir Ama inanın izin vermem ona, vermem.. Düşmanım da olsanız Benim elimden Zarar gelmesini istemem size Dedim ya, ben Bütün kaidelerin ortak istisnasıyım, Garip gelecek size ama olsun Çoğu arkadaşı kendime tercih ederim Nedendir bilmiyorum.. Şiiri sevmişsem ondan Satrancı sevmişsem ondan Çiçekleri sevmişsem ondan Ondadır hep gece yarısı Balkonda oturup Yalnız başıma çay yudumlamam, Ondandır hep ondan Gece yürüyüşlerini yağmurla beraber sevmem.. Her kaidenin Bir istisnası olurmuş, Zaman gösterdi ki Bütün kaidelerin de Ortak bir tek istisnası daha varmış O da benim, ben, ben… Alıştım buna, ama Daha kabullenemedim nedense.. Dedim ya, ben Bütün kaidelerin ortak istisnasıyım Ve beni böyle bilin… |
Bencil Değil, Sencil bir Söylemdir Bu....
Kafa yorgun Beden yorgun Düş yorgun.... Gönlümü sorma...! Belleğim izinli dünden Bedenim de kıştan ________hazırdı zaten Tatile çıkıyorum Kırılan aynalarda bırakarak _______paramparça yüzümü.. Bir eldiven gibi Ters yüz ettikten sonra _________ dışıma içimi Merhaba diyorum şimdi Sevdaya ve hayata yeniden... Sabahtan Günaydınlar biriktiriyorum _________içimin sarnıcında Artık kanatlarına yazıyorum ___________________kuşların Durgun suların aynasına yazdığım __________________mektuplarımı İkişer el kendime sıktığım..... Ezgiler topluyorum __martı çığlıklarından Ve tayfaların şen şakrak _______kahkahalarından Lodosların uğultusunu.... Bilmediğim bir dilde -kuş dili değil- Aryalar söylüyorum. Serenad yapıyorum *******i Avaz avaz penceremde ______________elimde gitarım... Nazım Ustam’ın sözüne uyup Fidanlar dikiyorum gönül bahçeme Akasyalar, erguvanlar, bahar dalları... Unutuyordum Kocaman bir ceviz fidanı bir de Meyve vereceğine bakmadan ama.. Bir de gül dalı uzatıyorum sana Ucunda tetiği düşürülmüş bir gonca Bilmiyorum beyaz mı sarı mı _____________pembe mi yoksa? Sevindiği besbelli, Saklıyor sır gibi rengini ama! Utanıyor olmalı biraz da................. |
Anlatamadım
Sevgiyi anlatamadım, Bilmem kaç milyar hücreyle yaşayan, Şu bomboş yüreklere... Biz-i anlatamadım, Bilmem kaç milyar ben-den oluşan, Biz-den uzak ben-cillere... Yanlızlığımı anlatamadım, Bilmem kaç milyar kimlik taşıyan, Adına insan denen şu meçhule... Barışı anlatamadım, Bilmem kaç milyar mermiyle beslenen, Adına silah denen,mertlik bozan alete... Dostluğu,kardeşliği anlatamadım, Bilmem kaç milyar fitneden oluşan, Adına zulüm denen şu ilete... A n l a t a m a d ı m |
Marko Paşa
Senin vurdum duymazlığın Senin aldırmazlığın İnsanı zivanadan çıkartıyor Hele bir yol beni dinle Marko Paşa Bir yerde dert çok ise Derman yoktur bilesin Biz Leb demeden leblebiyi biliriz İnsanlığa saygıdandır Konuşanı dinleriz Dert nedir derman nedir? Kimin eli kimin cebindedir Çok şükür Marko Paşa Çok şükür biliyoruz Bak Marko Paşa Biz Peygamber çiçeğinin yeşil Yaprağında büyüdük Ezan sesi duyulunca yürüdük Minarede Ezan sesi bitince durduk Topraklarımız emek kokuyor Çünkü biz bu toprakları Alın teriyle suladık Kanla yoğurduk Bak Marko Paşa Biz senin gibi olmadık Ol padişah sofrasını görmedik Sadrazam pilavını yemedik Vezir parmağını Dilber dudağını tatmadık Onun için Marko Paşa Herkes kendi yoluna yürüsün Olmaz mı? |
Sen Sen Değilsin Artık
Aşk insana ne yapar ki Aşk basitken ben acı çekiyordum Anlayamıyorum kendimi Anlayamıyorsun beni Seni kalbime gömmek mi? Hayır! Seni atmak istiyorum içimden Sen ki bana sadece acı veren Sen ki beni benliğimden eden Adı yok sana hissettiklerimin Yanımda olsan ne yapardım bilmiyorum Belki sarardım önce Sonra ağlardım,bilmeden ağlardım Yukarıdaki sana söylüyorum İnanmıyorum artık sana İnanmıyorum değer verdiğine Tek dileğim olmamış olmaktı Ya onu bana yaz Ya da beni her şey den sil Beni benden nefret ettirdin Beni hayattan nefret ettirdin Ve işte sonunda da senden Yok, et beni umurumda değil Ben zaten yokum Tek parçam kaldı acı çeken Ve tek mutlu son var artık O da yok olduğumu bilmeyerek yok olmaktır... |
Gidiyorum
tüm ışıkların söndüğü bu gece hatıralara esir ettim kendimi demir parmaklıklar indi yüreğimdeki sevginin önüne sen yüreğimde hırçın bir deniz gibisin gönlümün kıyılarına her vuruşunda biraz daha küsüyorum ben bu hayata bu gece benimle tüm hatıralar o büyük aşktan geriye kalanlar bir yangının son külleriyiz biz esen rüzgara yenik düşenleriz şimdi yüreğim suskun gözlerin inadıma durgun gece yavaş yavaş kaybediyor rengini yalnızlığa bıraktım kendimi hatıraları yükleyip yüreğime gidiyorum adsız şehirlere gidiyorum biten geceyle terk ettiğin sevdamı da alıp gidiyorum bilinmezliğe bir daha hiç dönmemecesine |
Aşina Saatler
Hiç bilmediğim bir heceye göçtüm Özel bir uda fazladan takılmış tele Kıraçları yeşerten dokuzuncu notaya. Hikâye anlatmayacağım, yarım kalan yolculuklar da varıştır aslında Öyle oldu: Boş evin balkonunda oturmuş bakışıyorduk Hiç tanımadığım şehir ha bire yarılıyordu bildik ırmak tarafından. Öyle gözler bilinir, maral bakışlı ama dizesiz Fersiz ama üstünde ahşap köprü olan göl Nişangâh değil ama varılıp çalınabilir kapı. Sözleşmemizde ‘Sen ya da başkası olabilir’ maddesi Boş evin penceresi vukuat haberleriyle örtülü Badana için kullanılmış topal masada rakımız... Aykırı mektebin taze boyasını solumak biz ilk şakirtlere düştü Çağın kenarında sözler karalama, edimler taslak İcazet umudu yok, bizimki döne döne tedris. Mutsuzluğun bir nedeni frendir, bir nedeni hız Kurtarmaz kimseyi bir bölmenin camındaki bezemeler Anlam türemez bir yerin başka bir yeri andırışından. Yeniden örgütlemeli yüreklerde milis aşkları Başka perdeye göçürülmüş notalarda ahengi. |
Git Gidebilirsen
Susadığında denizleri dudaklarına getirmişken Bedenim bir günahına Cehennem ateşinde küllenmişken Derdini güneşe asıp kederlerini rıhtımlara dökmüşken Yeminleri unutup git gidebilirsen Acılarına baharlarımı feda etmişken Kalbine hedeflenmiş kurşunlara gögsümü siper etmişken Kışın ellerin üşümesin diye umutlarımı ateşe atmışken Güzel yarınlarını unutup git gidebilirsen Geçmişimde ıstırapla gözyaşlarım sevişirken Nefesimle rüzgara karışıp saçlarına eserken Hayallerimi döşek yapıp seninle hulyalara dalmışken Yaşanan herseyi unutup git gidebilirsen İhanetin koynunda gözbebeklerine ağlarken Sevdana yanmış küllerimi kamburumda saklarken Adını kalbime ölümüne yazmışken Ayrılık defterini elime verip git gidebilirsen Yarınlarına sevda yüklü gemileri zincirlemişken Kanayan yaralarını mülteci yüreğimde iyileştirmişken Cennetin Reyyan bahcelerinde seninle yaşamak varken Gözlerimi anılara gömüp git gidebilirsen Çivit mavisi mürekkebimi gözlerine feda etmişken Tek bir gülüşünle acılarım kuytularda intihar etmişken Çorak toprağımda laleler tek tek filizlenirken Baharlarımı alıp git gidebilirsen Sevdana bu canımı feda etmişken Sinsi fırtınalarda koynuna sığınmışken Bu canımı gidişinle Azraile teslim edip git gidebilirsen |
Zalim
Bu şiir sanadır iyi dinle... Dinle ki, Bana dair ne varsa Ve ne varsa yalan yanlış yaşadığımız Her şey ama her şey yüzleşecek bu mısralarda... Bugün haber aldım senden Defalarca çarpıp nefretin kapılarını Sokaklara vurdum kendimi. Serseri kaldırımlar ayağıma dolaştı, Yalanlarla soğuttum yüreğimi Kahrettim, kan kustum ama hep sustum Bilir misin kaç kereler seni düşünüp de, Gizli gizli ağladım, Sen ki celladı olmuştun hayallerimin Umutlarımın katili... Ve genç bir ömrün acımasız Azrail'i Her gece çalıp rüyalarımın kapısını Beni dirhem dirhem öldürdün Dünyayı dar edecektim sana Önümde diz çöküp yalvaracaktın Bensizliğin acısı oturduğunda içine Yokluğum ilmek olup dolandığında boynuna İpini çekecektim, olmadı yapamadım. Bilir misin kaç kereler seni düşünüp de, sana içtim Şerefine değil, şerefsizliğine... Ben seni mi sevmiştim? Sabahlara kadar ağlayıp kuruttuğumda göz yaşlarımı Kimse sormadı halimi, kimse acımadı. Şarkılarla dertleştim bir başıma... Unuttum deyip kutladığımda sensizliği Silmek için göz yaşlarımı aynaya her baktığımda Gözlerimde seni buldum. Başucuma resmini koydum, Nasıl da acımasızdı bakışların Nasıl da zalim, Ben seni mi sevmiştim? Kırık dökük bir bahar mı kalacaktı senden geriye Ve ihanetin hiç dinmeyen sancısı... Seni benden çalacaklar mıydı? Bir kuş gibi uçup gidecek miydin yüreğimden, Bir daha dönmeyecek miydin? Hangi kahpe kurşunla bitti bu mavi sevda? Ağlamak neyi değiştirir ki Her şey bitti artık her şey bitti Sen hayallerimin celladı, Umutlarımın katili ve zavallı bir ömrün acımasız Azrail'i, Beynimdeki tek kurşunla vurdum kendimi, Gelip alabilirsin emanetini... |
Sevgi duvarı
Sen miydin o yalnizligim miydi yoksa Kor karanlikta acardik pasli gozlerimizi Dilimizde aksamdan kalma bir kufur Salonlar piyasalar sanat sevicileri Derdim gunum insan arasina cikarmakti seni Yakanda bir amonyak cicegi Yalnizligim benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi Kumkapi meyhanelerine dadandik Onumuzde Altinbas, Altin Zincir, fasulye pilakisi Ardimizda gorevliler, ekipler, Hizir Pasalar Sabahlari aciklarda bulurlardi lesimi Oyle sicakti ki copculerin elleri Copculerin elleriyle oksardim seni Yalnizligim benim supurge saclim Ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi Baktim gokte bir kirmizi bir ucak Bol celik bol yildiz bol insan Bir gece Sevgi Duvarini astik Dustugum yer oyle acik secik ki Basucumda bi sen varsin bi de evren Saymiyorum olup olup dirilttiklerimi Yalnizligim benim cogul turkulerim Ne kadar yalansiz yasarsak o kadar iyi |
Ayrılamazdık
Mutlu bir günün hüzünlü akşamında Yoktan kavga çıkarmıştık Ancak; umurumuzda da değildi. İkimizde biliyorduk ki Biz ayrılamazdık. Eskiden olduğu gibi Gittik ayrı ayrı yollara Ve.... bu kez inatlaştık Sanırım gururumuz üstün geldi Yıkılmaz sandığımız sevdalara. Sen... benden özür bekledin Bense.....senden Kader böyle istedi sanırım. Ne sen özür diledin Ne özür geldi benden. Küçücük tartışma aşılmaz oldu Engeller dizildi sıra sıra Yılların eskimez sanılan sevgisi Çöplükte bulundu, konuldu konteynıra Düşünüyorum da AŞKIM..... Neden biz kavga ettik? Hadi bir sorun vardı diyelim. Neden ayrıldık? Hadi gerekliydi varsayalım. Neden barışmadık? Neden koktuk birbirimize Neden yazık ettik. Şu temiz sevgimize Biliyorum gün gelecek Bende bazı şeyleri anlayacağım. İşte o anda mutlu olup İnsanlığımla kalacağım. |
Dağın Ardındaki Yıldız
Şu dağın ardında bir yıldız saklı dediler Koskoca yükü üstüme yüklediler Yıldızın adı aşkmış meğer Yüzüme gülerken bunu söylediler. Her adımda yolumdan bir taş kaydı Zirve gözümde pek bir uzak kaldı Ne zor bir yolculukmuş bu sana Tadamadım suyundan kana kana. Taze açmış çiçekler buldum yolunda Saklı dediler kokun onda Koparmaya kıyamadım dalından Eğilip kokladım yeni açmış salkımından. Boğazımı yakan bu kokuda nedir Kokladıkça koklayasım gelir Bu çiçek uğruna değil bir gün Koca bir ömür verilir. Adı neymiş bu çiçeğin dersin Aşık olmayan adın bilmez Derde düşen beri gelsin Sor şu biçareye de sana cevap versin. Hani yar gülerde herkese bir sana gülmez Derdi var dersin, derdin söylemez Tek bir söz ,tek bir hece beklersin Sanki derman, aman nedir bilmez. Bildin mi şimdi ey halden anlamaz Koklamayı bilirsen boğazın yakmaz Hani dedim ya tek bir hece tek bir söz O güzel çiçeğin adı; Naz. Adım adım çıkıyorum yolunda Nefesimi senden alıyorum her soluğumda Koca bir çam ağacı kesti yolumu şimdi Gövdesinde bir ses beni çağırır içeri. Başımı döndüre bu reyha nedir? takılı kaldım Elimi usulca göğsüne uzattım Çekemiyorum kendimi aman Allahım Bir ağaç gölgesinde asılı kaldım. Söyle ey peri nedir bu bağlandığım Ne yatar altında bu altından kisvenin Yoksa O, O mu yıllardır saklandığım Kölesimi oldum şimdi kaçtığım işvenin. Ey Aşk! ne zorlu yolların varmış Sana ulaşamayanlar benim gibi Yarı yolunda binbir engele takılmış Bekleşirler köşebaşında ölüm gibi Gözüm zirvede kaldı şimdi sana bakıp Diğerleri gibi sana ulaşamayıp Kaderim burada bir acı ağıt yakıp Sevmekmiş bir başkasını sen sayıp. |
Pusulasız
Fırtınalar sonrası, en açık denizlerde, Yelkenime üfledin rüzgârını. Savunmasız acizken, pusulasız Adanın sularına sürükledin. Söylemedin ki o sığ sular, okyanuslardan daha derin. Taş duvarlar örmüşsün sahillere… Ne dışarı çıkan var; ne içeri giren Kalenin surlarında bazen gülerken görüyorum seni, bazen ağlarken Bazen seninle birlikte ben de ağlıyorum. Ne karaya çıkmaya cesaretim var ne de yeniden açılmaya gücüm… Öyle konuştuğuma bakma! Sandığın kadar umursamaz değilim, Unutmuş da değil… |
Acı Dost
Nerde o eski sözler, yaşanmış güzel günler Su gibi akıp kaybolup gittiler Dostum deyip hissettiğim sevgiler Bir anda yüreğimden silindiler En kötü günümde yalnız bıraktı beni düşmanım değil de dostlarım yıktı Nerde, nerde benim dostum diyenler Gerçekleri benden gizleyenler Yüzüme bakıp yalan söyleyenler Acımasızca terk edip gidenler En kötü günümde yalnız bıraktı beni düşmanım değil de dostlarım yıktı |
Gidişat
Dertler neşter ister, çıban olacak Çıbanı deşmeye insan olacak. Evel allah bu hal düzelir amma… Nerde bu millete kurban olacak? Geçebilmek için karanlık çölü, Önde meş’ale-i kârban olacak. Gönüller sevgiden mahrum kalınca, Eller diken, diller ısırgan olacak. Kalpleri menfaat hırsı bürümüş, Fertler birbirine yaban olacak. Hain cezasını çekecek yarın Boynunda yağlı urgan olacak. Müreffeh bir millet olsun, diyorsak Bilgi tohum, kalem saban olacak. Millet için şehit olmaktan korkma, Al kanın cennetlik urban olacak. |
İnsanlara Ağıt
Mavi kanlı insanlarımıydı yeryüzünde yaşayan. Başka dünyalardan gelenler miydi, Dünyanın başka yerlerinde de yaşayanlar. Hayvanlar kadarda mı değeri yok.küçücük gözleri ile bakan Gözünde korku çığlıkları ,o küçük çocuğun. Anası,babası uzanmış cansız yatarken yerde. Nasılsa sağ kalmış istememede. Bilmem kaçıncı kez bombalanışı,bir ülkenin değil! dünyanın. Sonumu geldi ne yeryüzünde yaşamın. Ölürken binlerce insan ikiz kulelerde, Nasıl ağladımsa öyle ağlıyorum bombalar altında ölenlere de. Dünyanın her yerinde yok etmek için beşeriyeti. Başka bir beşer, Beşer ,on beşer bombalar yağdırıyor bir küçük ülkeye. Dünyanın bir başka yerinde,altında yada üzerinde, Hala atom denemeleri yapılıyor,bilinçsizce. Afrika'da aç insanlar ölüyor bir lokma ekmek uğruna. Doğa kendini yok ediyor öç almak için insanlardan. Siyah kanlı Alman, mavi kanlı Amerikalı, Kırmızı kanlı Türk, Beyaz kanlı Arap. Mübarekler insan değil de sanki bukalemun sürüsü. Vura vura kendilerini. Tüketiyorlar bilinçsizce insan özgürlüğünü. Tek bir Allah. Allah yolunda kavga. Müslüman’la, hırıstiyanla bir haçlı seferi. Sanki herkes Allah neferi. Amerikalı diyor ki:Tanrı Amerika’yı korusun. Öbürü diyor:Allah için cihada. Yalvarın Allah'a biraz daha, Yalvarın ki başınıza yıksın dünyayı. Görürsünüz o zaman Afganistan'ı ,Amerika’yı. Siz savaşa durun efendiler,görmez misiniz eneyiler. Almanya'yı ,Çin'i ,Rusya'yı. Nasılda bekliyorlar paylaşmak için, Dünya üzerinde küçücük bir arsayı. Savaşa ,savaşa yok ediyorsunuz dünyayı. Nasılsa Amerika fethetti uzayı. Neptün'ü , Mars'ı ;Uranüs'ü.Yok edin dünyayı. Gidersiniz Mars'a Alırsınız arsa, Orda yaşarsınız kolaysa, Birazda götünüz sıkıyorsa, Arkanızda bırakırsınız Âdem’le, Havva’yı. Terk edersiniz dünyayı. Belki o zaman yeşerir nesli tükenen ağaçlar. Belki tekrar doğar yok olan tabiat. Dostça ,kardeşçe paylaşmasını bilen, Siyah ,beyaz, kızıl, sarı. Sanki hepsi bir elmanın yarısı. Anlarlar ki yok birbirlerinden farkı. Anlarlar ki kan hepsinde kırmızı. Dünyanın bir yarısında insanlar ölmez açlıktan. Diğer yarısında düşmez olur bombalar. Siyah beyaza elini uzatır,Hıristiyan Müslüman. Silahlar kalem olur,savaşlar sanat. Dolarlar ekmek olur iş olur,silaha inat. Çöller buğday olur, başak olur, Yeşerir umutlar bir baştan bir başa. İnsanlık filiz olur ,duygular aşk. Gelişir ,büyür ,büyür de içinizde. Sevgi olur , dostluk olur,barış olur siz istememenizde. Sınırlar kalkar ,mayınlar temizlenir, Devler cüce olur ,cüceler dev. Yollar çiçek olur ,yollar barış Gezer insanlar dünyayı karış ,karış. Ne pasaport ne vize, Kapılar açılır barışa doğru ,dostluk yeter bize. Küçük çocuğun gözlerindeki korku biter Yüreğinde yeşerince ümitler. Topraktan fışkırınca barış denen filiz. Yürürüz yeni bir dünyaya doğru Sen. ben .o , hepimiz. Dünya hepimize yeter. Dünya bizim gezegenimiz. |
Kızma Bana
Adına beyitler dizilen bir şehirde Soğuk kış günü Mahsen gibi bir evde doğmuşum. Soğukmuş.üşümüş ağlamışım Anam,gelişimi dogmadan üç gün evvel kömür taşıyarak kutlamış para yetmemiş, fabrikayla ev arasında mekik dokumuş. Kızma bana naçar kaldığım için Süt bize uğramazmışta ondan. Çayı çok şekerli içerim ben hep böyle Çikolatayıda reddettiğimi görmemişsindir. Bizim oraya bunlarda uğramazmışta ondan Toz toprağa hiç tahammülüm yoktur bilirsin Kızma bana oda çokmuş önceden. Bana dokunuşunda yaprak gibi titrerdim Hoşuna giderdi.. Bundada ben kendime kızardım Senden önce kimse sevgiyle dokunmamıştı. Hoyrattım! Düğmeyle tutturulmuş kırık camlara hiç ama hiç tahammülüm yoktur,bilirsin buna ne kız nede sor adaletsizliğe isyan ederim ben hep böyle o da benden önce varmış. Haklısın ben herşeye kızıyorum ama,yinede sen bana kızma. |
Karanlık Üstüme Geliyor Baba
Gece sessiz, üşüyor, ağlıyor Ya yüreğim, Karanlık ürkütüyor baba sensizliğimi Gece susuyor baba, O yaralı, o çaresiz, o yalnız. Nereye gittin baba? Kime bıraktın çaresiz umutlarımı Kime baba diycem ben? Kime sarılıcam,kiminle ağlıycam? Hayır korkmuyorum geceden baba Ben kendimden korkuyorum! ! ! ! Umutlarım seninle gömüldü mezara Üstünü doldurduk toprakla Gülüyordun yine hiç korkmuyordun Ama ben korkuyorum baba, Karanlık mesken tutmuş yüreğimde Gülemiyor,sessizliğime şaşıyorum Gidemiyorum, kaçamıyorum baba, Çünkü her gittiğim yere, Kendimi de götürüyorum! ! ! Duvarlar üstüme geliyor Ağlıyorum sadece… Seni geri getiremiyorum babacım Ama ben hep seni yaşatıyorum Canım babam Bu yürek ne zaman atmayı unutursa Bende seni unutucam babacım Herkes hayatına devam ediyor Yine sigara içiliyor, Devam ediyor soba yanmaya.. Temizlik yapılıyor, Tencereler kaynıyor Bir sen yoksun babacım |
Onur Para Etmiyor
Hayat kısa, sorunlar çok,bitmiyor Her şey yanlış, bir şey doğru gitmiyor Biçareyim,onur para etmiyor Onursuzlar işgal etti dünyayı Elimden aldılar,bir bir ne varsa Kimsenin malına, bakmadım oysa Şerefsizim,bir kelimem yalansa Şerefsizler işgal etti dünyayı Tek başıma kaldım, gücüm yetmiyor Kul köle olmayı, gönlüm çekmiyor Neme gerekçiler,kaygım yok diyor Kaygısızlar işgal etti dünyayı Garibanı, alışmışlar soymaya Adam gibi,dur diyen yok vurmaya Vermek değil,herkes gelir almaya Alıcılar işgal etti dünyayı İnsan neki, koyun gibi bilerek Varlığımı, bir kalemde silerek Edepliler, bir kenarda sinerek Edepsizler işgal etti dünyayı Uçan el oğluna,ne yapar yaya Dertler, yüreğimde kocaman kaya Namussuz olanda, olur mu haya Hayasızlar işgal etti dünyayı Sen, taşlı yollarda debelen Murat Hırsıza, asfalttan yapılmış sırat Suçlar dosya dosya sonuç beraat Kalemsizler işgal etti dünyayı |
San'at
Sen, mermi yaratırsın; Ben, ondan saray yaparım! Suya ektiğin kamışı Keser, biçer ney yaparım! Yuvada Havvâ'ya gelin, Âdem'i güvey yaparım! Şu manâsız mesafeyi En yaparım, boy yaparım! Yeter ki sen... ver ben ondan Mutlaka, birşey yaparım! Bir yalıncık gönderirsin; Tarar, süsler bey yaparım! Gökteki öksüz dilimi Bayrağıma ay yaparım! |
Diğer Yarım
ben istemez miyim sanıyorsun? içimden seni içimden çıkartıp atabilmeyi.. unutmayı yada seni sıradan biri sayabilmeyi.. ben istemezmiyim sanıyorsun? anlatamıyorum sana; içimdeki o büyülü etkini, seni hayal etmenin bile sevincini, her sesini duyuşumda titreyen ellerimi.. rüyalarımdanda çıkmaz oldun!! kalbimin ritimleri ismini mi heceliyor ne?? mutluyum işte hoşgör beni; seninle mutluyum işte.. ihtiyacım var sana, seni hayal etmeye bile ihtiyacım var.. gözlerimi kaçırsamda gururumdan, seni görmeye ihtiyacım var!! sözlerinin noktası,virgülü yankılanıyor beğnimde ve ben engel olamıyorsam tüm bunlara, kabul ettiysem her türlü suçu suçluluğu.. hoşgör işte; düşkünüm,saçmayım,sensiz noksanım.. hoş gör işte, sendeymiş benim diğer yarım.. |
Kalbimin Atışında Bile Sen Varsın
Martıların sesinde, Bülbülün haykırışında, Seni duymamak mümkün mü? Parlayan sabah güneşinde, Yağan yağmurda, karda, Yüzünü görmemek mümkün mü? Esen rüzgârlarda, Seni hissetmemek mümkün mü? Düşüncelerde, Senin olmaman mümkün mü? Bütün her yerde, Senin özel bir yerin var. Kalbimin atışında bile sen varsın sen… |
Uyumak
Uyku adı altında beni yoklamaz ölüm, Neleri yaşadımsa uyanıklıkta gördüm. Uyurken geçenlerin sormadım adlarını, Kaçı kaça böldümse yaşanırlıkta böldüm.. Uyku adı altında beni yoklarsa ölüm. Ki ben tüm uykuları hep uyanıkken gördüm.. Neden mi ben kendimin sorardım adlarını? Anlasınlar diyedir, ben nasıl, nerde öldüm. |
Sensiz
Her günüm sensiz çaresiz Kelimelerle anlatamıyorum seni Senin sevdan kalbimde çınlayan bir ney gibi Güzel ama ulaşılmaz Ben seni beklentisiz sevdim Bir annenin yavrusunu sevişi gibi Bir balığın susuz yaşayamadığı gibi Umut dolu ama imkansız Her gece daha bi vuruyor sevdan Daha bi acıyor merhemsiz yaram Sensizliğe susan gönlümde hicran Ne olur uyandır beni bu kabuslardan |
Benimle Evlenir Misin
YOLARINDA BİR YOLU YORDA MI VARMIŞ DAĞLAR AŞILMAZ DEĞİLMİŞ BİR BENMİŞİM GARİP BENDEN BAŞKA HERKES SEVİLMİŞ KURŞUNLAR HAKSIZ DARBE YAPMAZMIŞ ECEL BİR SANİYE SAPMAZMIŞ KAF DAĞI BENİM İÇİMDE GİZLİYMİŞ AZRAİL IŞIK HIZINDAN HIZLIYMIŞ İNSANLAR BİRBİRİNE İHTİYAÇ DUYARMIŞ RABBİM HERKESİ BİR BİR UYARMIŞ KARAR VERDİM YAŞAM SENSİZ YAŞANMAZMIŞ HANİ BİR PERŞEMBE VARDI BİLİR MİSİN NİYET ETTİM BEN BUNA BENİMLE "EVLENİR MİSİN" |
Emanet
şiir yazıyorum salonun da evimin ev mi? ev benim değil kiracıyım,tıpkı olduğum gibi dünyada kalem,kağıt mı?onlar da emanet hepsi kardeşimin,adı Mehmet sevgin de emanetti bende bitti almaya sahibi geldiğinde emanetmiş herşey,sevgiler bile hiçbirşey hiç kimsenin değilmiş aslında. aşk,mal,mülk,para şan,şöhret,hepsi palavra git iste bakalım,kefen orada benden bu kadar şiir mi? şiir bitti bak Mehmet geldi. |
Her Şeyi Mahvettin
Çok ağır geldi bu ayrılık, Biliyorum onu unutamıyorsun, Her yerde sanki o varmış gibi, Hayaliyle karşılaşıp duruyorsun. Varlığında kıymetini bilmedin, Ellerin sözüyle onu yitirdin, Şimdi pişmansın hatalarına, Gururunla herşeyi mahvettin. Geriye tekrar dönülseydi, Sevilenler kıymet bilseydi, Sende pişman olmazdın, Aşkın gururunu yenseydi. |
Cevapsız Sorular
Uykusuz *******in şafaklarına, Umutları sordum, cevap vermedi... Başıma küskün şu ak saçlarıma, Acıları sordum, cevap vermedi.. Yokluğunda içimdeki boşluğa, Sancıları sordum, cevap vermedi... |
Gül-ü Han-2
d. Gül çocuk, gözyaşı ve sen... ...ardına aşk bırakmış gül-ü hân gittin diye sitemlidir diyarın çılgın çizgiler düşürür üzerime her veda gülemem ağıtımı handelerden sıyrılıp da duy benim adını gül-ü hân koymuşum duygularımın ele güne bir seni söyleyemem bir seni içime sığdırıp kaybetmişim ben ayrılığın, bir ölüm... ayrılığın, son düşen gözyaşıyla müntehâ bir serencam gölgesine kaçırılan feryadım ...şimdi / sensiz açan yıldızların altında bir başkaldırıdır gezintilerim ninni sesleri ağlayışlarımdan kesilir sabrın zümrüt sinesine gidişin yangınca umutlar sunar ab-ı hayata dehlizine düştüğünde bakışlar kelebekler başucunda oynaşır senin oysa / dile düşen her satır sana beni anlatamaz gül-ü hân e. ...bilirsin gözyaşlarım yüreğinde kurunur çığlıklar hançeremde salıncak kurar benim elvedanı süsler durur hânların aşıkları seccademde dağlar geçer üstümden bir derviş duaya kaldırır ellerini her gece ahuzârımdan... gül-ü hân / ya sen hâlâ özlem midir güzelliğin gülşenin rânâ mıdır çiçeklere hükümran mıdır adın gül-ü hân mıdır ay kadar fer midir ağuşunda mücellâ gülçe gülçe çizilir mi utancın hâlâ gülberginde bülbüllerin hanidir? hangi viran akşamlarda yeldasın hangi kuytu köşelerde soluğun bahçesine bir can düşmez kervansarayın hangi tufan alıp götürür seni hangi güneş dokunur yapraklarına senin şebnemin ben olmalıydım rayihanı koklayan o sağnak da kim? f. ...farkında mısın kağıtlar seni anlatıyor yine / gidişini sana dokunmaya koşuyor ağıtımı her duyan gül-ü hân / ardınsıra ******* gül çocuğun anılarıyla melâl sevdalar ağlayık düştü intizârından baharların adı varmış masalların perdesi çekilirmiş güneşle gençliğime serüvenmiş her anın anladım bunu ben yağmurlar sen gidende dövünür sen gidende baş döndürür bu rüzgâr yapraklar sen gidende düşmekte dallarından ve sen gidende firar eder aşk ve eşk geleceksin diye sen gittiğin yangınların adını koymamışım avuçlarım alevlidir hâlâ kıvılcımlar terkedecek güneşi bir gün dönsün diye gül-ü hân farkında mısın? g. gülüşünün dağıttığı efgâna yine de sevdâ mısın? gidişine inanamam ben / el sallayamam ay ışığı solar oldu geceden tuvallerin gözyaşıyla kanadı gülistanlar kızıl kıyamet şimdi garip memleketlerin suskun gül çocuğuyum gidişini resmedemez şiirim adın birkaç heceyle sınırlı değil ...söylesene gül-ü hân ipekyolundan mı geçer de yolun güzeller tomurcuk taşır hep sana ne gecem bitiyor ne bu ağlayış gözyaşıma tebessüm akıtır mısın geceme söylenceni bırakır mısın yüreğinde dağlar vardır gül-ü hân bende bir avuç toprak kalmamış çiçekler cihana nam salıyor her yeni gün bir nevbahar doğmakta gül-ü hânsa hep aynı / aynı kalacak bu yaşam, bu yalnızlık, bu gidiş... ki yaşanır ayrılık, ağlamasana ağlama be gül çocuk, umutla bak yarına... |
İsimsiz
Yine senden yine geçmişten bahsettim Elele yürüdüğümüz caddeler den Tavla oynadığımız bebek kahve den O güzel ğözlerinden sımsıcak ellerin den Bugün yine senden söz verişlerinden bahsettim... Yine senden yine anılardan bahsettim Nasıl tükettiğimiz zamanı anlama dan Aramızı yapan doslardan arkadaşlarımız dan Gümüldür den, Yeşil yurt dan, Kozyatağın dan Of be yaşayamadığım senden bahsettim... Yine senden yine geçmişten bahsettim Doğum gününde yaptığımız ilk dans dan Heyecanla ilk öptüğüm kiraz dudakların dan Bana o masumcu masum bakışların dan Soldurduğum gülüm senden bahsettim... Yine senden yine anılardan bahsettim Ellerimde büyüyen tomurcuk çiçek ten Seni kaybetmeye dayanamam deyişin den Benim olurken söylediğin sözler den Ah be değerini bilemediğim senden bahsettim... Yine senden yine geçmişten bahsettim Ayrıldığımızda gurur yapmamız dan Geri dönüşü olmayan hayatlarımız dan Sana olan, hep kalan sonsuz aşkım dan Ahiretde kavuşacağım senden bahsettim... |
Olmazlar Oldu
Olmazlar oldu seni tanıyalı Nedensiz, sebepsiz, hesapsız sevdim Gemilerimi yakardım, geriye dönüşüm olmazdı Ama senden dönen gemiyi ateşe veremedim Ayrılık bir kere ayırmıştı yolumuzu Bir kez daha, son kez daha ayırsa ne çikar? Biliyordum zaten başlarken sonumuzu Biliyorum bu sevda seni de, beni de yakar |
Sensizlik
İçimdekiler yarım kaldı sensiz Duygularım,düşüncelerim yarım Ne şuursuzum,ne de şuurum açık Eksiğim sensiz Gülmek,ağlamak yarım Hüzün,mutluluk yarım Saat sensizlikte durmuş Takvim kırgın unutulmuş Bir sana olan sevgim ayakta Bir senin aşkın Direniyor her şeye Hasretine,sensizliğe Seni sensiz yaşıyorum anlayacağın Seni sensiz seviyorum |
Sen kıyamadığımsın
Uzaklarda Çok uzaklarda seni seven biri var Seni cok seviyor seni cok özlüyor O seni her sarkida beste Her siirde güfte kadar içiçe seviyor. Ömür gibi yasiyor seni özelsiyor Her resmine bakisimda Senin icin agliyor çicegin Seni düsünerek hülyalaniyor. Bana her seferinde gel deyislerin Seni cok seviyorumla Veda edişlerin ve tabii ki Her saniye seni düslemelerim. Sen benim canim Sen benim kiyamadigimsin… Sen beni yildizlarin Parlakligi kadar aydınlattın Günesin sicakligi kadar sevdin. Hani baharın müjdesi papatyalar var ya Onlar kadar saf ve karlar altindaki Kardelen gibi sevda duyarak sevdin. Yine de belki gelirsin diye Umarsızca saatlerce seni bekliyorum. Karlar erisin bir gün mutlaka beni saracak Saçlarımı yüzüne dolayacak Kokumu salacaksın üzerine Ve yakama bir kardelen iliştireceksin. Düş değil biliyorum Cünkü seni cok seviyorum.. |
Adamlar
Sönmüş saçlarında son damla ışık, Bir düş’ün içinde gibi her akşam -Ve yüzleri duman kadar dağınık- Geçer bu sokaktan binlerce adam. Umut gözlerinde ölü bir bakış, Çığlık bir bükülüş dudaklarında; Bulamadıkları nedir ki, yaz kış Dolaşırlar şehrin sokaklarında? Sanki yalvaran bir duadır onlar, Belki tanrılara açık vesvese, Bir nehir. Bu nehir her akşam akar Derinden ruhları çağıran sese. |
Teşekkürler berrock
|
Gözyaşlarımı Tutabilseydim
Tutabilseydim gözyaşlarımı ellerimle Tane tane gösterebilseydim sana Gözyaşlarımın ümitsizliğini, çaresizliğini; Üstündekileri sana okutabilseydim Damla damla ayrı ayrı yazdıklarını; Birleşince ne şekle geldiklerini Duyumsatabilseydim; Kokularını yayabilseydim etrafına Algılayabilseydin kokularını; Duyurabilseydim haykırışlarını Uğruna geldikleri nedeni anlatabilseydim; O zaman beni korkuyla sevecek Hiç Terketmeyecektin... |
Küçük Bir Öpücük
Yürümek istiyorum ıssız ormanın içinde, Tek başıma günlerce, Düşünmeden hissetmeden sadece yürümek, Kabuğuma çekilmek, Yalansız, çıkarsız, kuralsız, yargısız İçime çekilmek Kimse olmasın benden başka Sorgulamak istiyorum Hayallere dalmak, Güzelliklerin olduğu, Anlamak ve anlaşılmak Her şeyin şeffaf olduğu o yere varmak Aptalca kandırmacalar yok Her şey şeffaf Herkesin içiyle dışı bir o yere ulaşmak istiyorum Uçsuz bucaksız okyanus görmek Sevgi okyanusu İçine girmek yüzmek istiyorum Sevgi her yerimi kaplasın Sonra ben okyanus olayım Sevgi okyanusu Sevgimi isteyeni kaplayayım İçime alayım tüm hücrelerine işleyeyim Sonra yavaşça uyanayım küçük bir öpücükle Hayaller gerçek olsun Karşımda iki güzel göz Gülümsesin ve desin ki Beni sev bana dürüst ve bağlı ol Bende seni seveyim Sana dürüst ve bağlı olayım Sarayım onu sevgimle hiç kaybolmasın Benim diğer yarım olsun bende onun. |
Sana Geliyorum
Kuruyan hücrelerimi umutlarında yeşerttim Acılarımla güneşi son kez ağlatıp Ezan sesinde odana baharı doldurmaya geliyorum Gözlerinde yaşamaya yemin ettim Umutlarımı pembe bulutlara sığdırıp Seni " sende" yaşamaya geliyorum Toprağıma gülüşlerini mevsimsiz ektim Baharı yitik kentin sokaklarını avuçlarıma saklayıp Çocuksu düşlerimle gözyaşlarını kurutmaya geliyorum Acıların prangalarını yüreğimde eskittim İdamlık düşlerimden kaçıp Senin gözlerinde ömür boyu kalmaya geliyorum Gecenin tüm yıldızlarını fethettim Ölümün fermanını denizlere fırlatıp Dilimdeki ask cümlelerini Gözlerinde tamamlamaya geliyorum Nemrut ateşinde yıllarımı son kez erittim İbrahim gibi baharın tomurcuğunda yanıp Yüreğinde ölümsüzlüğü tatmaya geliyorum Yorgun sabahlarımı geçmişe sürgün ettim Hoyrat rüzgarlarda her şeyi dağıtıp Mevsimsiz tomurcukları gözlerinde açmaya geliyorum Bir gülüşünle ömrüme mutlulukları ekledim Bereket kokan yağmurla çöllerini ıslatıp Avuçlarına bedenimi bırakmaya geliyorum Ölümleri yarınlara erteledim Pimi çekilmiş mayınları elimde patlatıp Sevgi kokan nefesini almaya geliyorum Acılarımı son kez yüreğimde demledim Koynuma Cennetin güllerini alıp Yağmurlarla sende yaşamaya geliyorum. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:56 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.