![]() |
Abbas Turan
Ana Baba Çocukta Küresel Benzeşmeler
parmakları yolunmuş kanat bahçeleri teknoloji çöplüğü el kadar yürekleri küresel yazgılara dijital açılan sanal pencere yani anlayacağınız çocukların durumu uzun hava türkülük yirmilik diş gibi zorluyor zaman kuduz karanlığın dibi de gece var eden umutları anaç yaralara akreple yürüyen merhem yani anlayacağınız çoğalıyor dişiliğine pişman analar köşeli yürüngelerde serili yatakları dilleri dibine buharlaşan deniz bıyıkları ile süpürdükleri sokak tabutun musallaya uzanan yolu yani anlayacağınız ölünce kıymete binmeye alışıyor babalar Abbas Turan |
Ayrılık Boyu Sevmek
l. umutlar ortasına sızan yarınlar gibi netleşyor gözlerin turna sesi kokarak elalığı bir top bulut gülmesi güneş ikizi kirpiklerini biliyor yüreğime sokarak yarasını öptürüp her gece gitmeleri olmasa sevmek denen bu yalan ayrılık boyu sürecek |
ll.
yıldızlardan eş tuttum canımın acısını bölüp koynumu o'nlu gösterip uykuyu kandırıyorum beynimdeki sabaha türküleri dizerken ışımakta gecikmiş bir dağı andırıyorum doruklarımı onsuzluk fırtınası ayaz etmese bu karanlık mumla arayacak beni |
ııı.
huy ettim özlemeyi kavuşmayı unutup ihtimaller arasıra şimşek şimşek çakıyor sokaklara daldığımda elim yüzüm ayrılık böyle derdi tanıyanlar acıyarak bakıyor uykuya dalarcasına boyun bükmeleri yok mu elin koynunda beni beklediğini sandırıyorlar bana |
lV.
dün de ağacın omzundaki kara kızdım bu kışta kıyamette taşınacak yük değil o hayırsızı düşündüm içerledim daldıkça özgürlük dediği şey yüreğimden büyük değil ormanlar ki toplu yalnızlık cennetidir bu gerçeği yüreğimi yokluğuna kiralayan da bilse Abbas Turan |
Beni Götür Bu Kentten
yollar katlanırdı ayrılığın silme türkü dolunca ben de çocukluk yanımı yanağında güneşletip kirpiğine asardım gün bitince seni ben ay'a tutar severdim gölge giyerdi betonlar ben seninle çoğalınca tenine banılı yorgunlukta su tadında gülerdin yokluğun hesap kitap çarşısı ne sokaklar alır beni sineye ne bulvarlar iner sırtımdan kılı kırka dolamış deprem dolu yüreğim gittiğinden bu yana bütün yollar urgan kırgının keklik kızılına ince kekik kokusuna küskünüm çok incindim beni götür bu kentten Abbas Turan |
Bulurken Yiten Bizlikler
gönül denizim türkçe'me I. bulmaca dolduruyor sözcüklerin peşinde aradığı kendisi de ah onu bir bulabilse ağzı kulağa kilitli yalnız belleği tetikte zaman ona fazla gelir yittiğinde gelebilse bir de 'objektif' ki aman 'ekstrası' tıpkısının aynısı kaçışlarda o biçim 'motivasyonu' 'organize' biçimde gidişata 'paralel' 'pratikten' öğrenmiş senden gayrısından sananeciliğ rezaleti 'fifti fifti' bölüşmek isteyene küfür gibi savuruyor bananeciliği |
II.
gözleri gözlüğünü her bakışta aralıyor bakışındaki boşluk kendisiyle daralıyor ciğerinden uçan duman dünyasını aralıyor bir kaşık suda boğacak geçmişini bulabilse bir de 'hijyen' düşkünü ki tipi mipi o biçim saçı başı 'karizması' 'hit' halde 'layt' desen değil el altından 'literatür' tarayıp 'maksimuma' çıkarmış kolaycılığı kirlenişe dur denecek sınırda meslek etmiş aslında alaycılığı |
III.
tepkiden anladığı tepinmekten dövünmeye köpeksiz köy görünce başlıyormuş övünmeye bilek öpüp son verirken geçmişini savunmaya ata dede düz gidecek hırsını bir alabilse öyle de 'global' meyilli ki duyarlığı o biçim 'performansı' 'kumandalı dijital' 'fotokopi' desen değil 'mekanik' davranışa 'heterojen' cilayı ruh tadında kabul etmiş bilerek 'protest' içerikli yakınıp ağlamayı anlamazdan geliyor kikir kikir gülerek Abbas Turan |
Dalında Dikenlik
tükürdümse de içimi tüten yangına tek koymadım kimseyi acıda ve tasada sevdim dalında dikenliği zil takıp kuyruğuna suçun tuttum sokakları ölüme yasak ettim Abbas Turan |
Düşerim Açma Gözlerini
sensizliğe bendeki seni anlatıyorum saçlarını salkım söğüt attığında kargaşaya etimden et gidiyor öfke mi ararsın sancı mı herşey koşaradım düşman gel bu sarsıntıyı gözlerine sürme yap Abbas Turan |
Gelir Sandım
Bak yavrum; Bura huzursuzluk evi... Sensizliği çoğaltacak ne istersen var. Tabakta yüzüme bakan elmalar… Yüzümdeyse, Elmaya diş bileyen bir isyan kırmızısı Bak işte,şu ellerimdi; Sırtında unutulan kartal kanatları. Kimin aklına gelirdi; Senin bulunduğun bir dünyada, Benim ölmek isteyeceğim. İki gündür dişlerim yitik, Açım… Ölüm gibi itekliyorlar yataktan yatağa Seni özleyen bu kalbe öfkeliyim ben! Peki ya sen? Bir adam var burada, Kara kuru bir adam. İki de bir soruyor; “kimin kimsen var mı” diye Var desem yoksun, Yok desem olmuyor. Sussam delireceğim. Allah kahretsin Baban senin, yiğit olacağını söylerdi hep. Gözlerini puhu kuşununkilere, Başını kartallı dağlara benzetirdi. Her defasında, “maşallah” der öperdi burnundan… O geldi aklıma, baban Sana bir bakışı vardı aman Allah’ım! Sonra da bana… Durgun dereler gibi. Ana yüreği denmiş ya bir kere, Yorgun yorgun direniyor yüreğim. Kapıda haber misali sabırsız ecel. Geleceksen haydi gel… Herşeyi anlardım gözlerinden O’nun. Senin de öyle. Sevdalı bir turna gibiydim, Gülüşünde ikinizin. Bu bayramda babana git söyle “Anam sabırsızlanıyor” de. “İlk fırsatta gelecek” de… Gülü sevmez oğlum, karanfil ister O. Küstüğümü söyle kendisine bir daha. Sensiz kalmalara da öfkeliyim ben Peki ya sen? Babanın bir resmi olacaktı Vefatından sonra hani, Elmas halandan almıştık. Kucağında sen… İki ya da ikibuçuk yaşındasın. Sol kolu benim omzunda, İki kaşı arasında; Umudun gençlik örgüsü… O gülüştü yine, Mezara giderkenki yüzünde. Elmacık kemikleri üzerinde ve ellerinde; Soluk sarıya çalan bir acı… Kirpiklerinde zamanı kanatan yiğitlik. Olur ya hani; Sözü ömrüne sığmayanların telaşı… Ha işte, Öyle bir acelede öperdi baban bizi. Unutma o fotoğrafı getir. Aldım yeni yıl hediyenizi Hasretten pay uzattılar sanki elime. Hani sen gelecektin diye bekledim de.. Neyse… yaşadığını bilmek de güzel.. Karın oğlun ve sen, Özlediniz demek beni. Ne yalan söyleyeyim ben de tek seni. Şimdilerde iyiyim. O adam ilgileniyor hastalığımla Akşam sabah sabırla… İğnelerimin aksadığı olmuyor değil, Oluyor. ******* bahşişini acı karşılığında alıyor. Hüzün gibi perdeleniyor umuda giden yol. Umut dedimse; Boyluboyunca değil, Sana doyasıya son kez sarılmak… Esma kadın hakka yürüdü. Bir hafta oldu kavuşalı rahmete. İki sene dert bölüştük O’nunla. Belediye gömmüş,öyle diyorlar… Haydar’ın dizlerine vuruşu bir isyan… İyi değilim bir iki gündür, İsyanı,umudu iyice karıştırdım ben… Peki ya sen? Yalnızlık sensizlik gibi, Arasıra azarlandığımız oluyor ağlarsak Kolayını bulduk ömür törpülemenin. Mesela; Haydar benim, Ben de onunki için duaya duruyorum. Zekiye’nin de yalvardığı oluyor Allah’a.. Ölüm bu; Ancak bu günlerde kurtuluşa benziyor. Sen de gelmedin, İyice oturdu içime kahır. Yaşamamış gibiyim dünyada. Sen doğduğunda doğmuştum oysa ben. Bir de babanla yattığım gece.. Her sabah, Yüzüne bakarken yakalardım babanı; Gözbebekleri damlardı gözlerinin içine. Sonra beni öperdi minnet edercesine. Kaval sesini ilk O’ndan duydun sen.. Türküyü de,şiiri de… Her akşam yüzünden türküler silerdim, Yüreğimde ısladığım ay beyazı sütümle. Beklenenler gelmezmiş buralarda. Meğer, Yüzlercesi inanmadan ölmüş bu gerçeğe Ben inandım aslında. Ama işte.. Sen “canın annene sürprizi severdin, Ona sebep tetikte duruyor yüreğim. Ayrılıyoruz sonbaharda yapraklar gibi. Yaşamak ne biçim dalmış anlamadım. Seni de… Bu yaz geldin geldin, Yoksa daha gelme canım oğlum. sensizlikle ben sana göre değiliz. … Gelir sandım gelmedin Sonra anlarsın, Alışamayacağın tek şeyin bensizlik olduğunu.. Benim,hasreti zehirli yavrum. NOT: …Kucağında, gülen bir çocuk bulunan bir kadının omzuna elini koymuş, otuzlu yaşlarda bir erkeğin fotoğrafını göğsüne bastırmış olarak odasında ölü bulundu Sultan AYAZ. Sağ elinde bir tükenmez kalem duruyordu. Masasında da yarım bardak su… ”dünya bensizliği çoktan hak etti belki ama, ben bunca yıl sensizliği asla” yazılı çizgili bir kağıt parçası… HUZUREVİ MÜDÜRESİ, 21 Mayıs 2005 Abbas Turan |
Güneş Gözlü Anama
Benim anam; Romatizmal ağrıları, Saçından kopan tele dolar dururmuş hep. Kargaşalarında şaşkınlık mayalı küçük elleriyle Çocuklar ağlayıp çiçekler gülüyorken de, Gözlerini yolar koparır gibi yuvalarından, Yalnızlık kuyusu *******e saldırmış, Ellerine sarılan küçüklerin hayrına İndirdiği güneşin yarısını kaldırmış. O zaman içinde analığın denizi kaynıyormuş, Bir yaşam düşündeymiş ki cennet yavrusu Büyük küçük herkes el ele oynuyormuş. Saray çapkınları her gece Bitine bildiği hileleri sayarken Dünyası yarım hödükler yakasına yapışmışlar O gurbetten bu gurbete yollarda, Ayak basmış kızgın yağlar gölüne. Bir de tutmuş yıllarını umutlara çaldırmış Başlayan her susmayı dişleriyle keserek Bela yüklü başını yukarıya kaldırmış. Sevdikçe çoğalttığı geçirgen yaşamını Ciğerini öksüren bir kent ile süslemiş Gölgesine alışmışken ayrılığın acının Oğul denen sancının umudunu beslemiş. Sütünü yere sağan acılar sağanağında Duldalarda köpürmüş piç edilmiş kargışlar. Gülmek denen gelir geçer, Susmasına teyellemiş gençliği. Yıllar ile yollara meydan okurken bile Her haline zor gelen ölümü savacakmış, Yalnızlığın verdiği korkuyu incitmeden Üstüne gelen sesi evrene kovacakmış Ateşe dayadığı sularda duman yağarken başına Geceyi emziren kuytularda bir aymış o, Saçlarını gerdiği yıkılmış köprülerde Kahpeliğe inat bir yaman sevdaymış o Abbas Turan |
İnsanoğlu Bir Alem
I. korku yutmuş çocuklar sağ yanları dostluğun sol yanında yamadır 'insanoğlu çiğ süt emmiş' diye diye soyup soğan etmişler o güzelim düşleri yazık mı desem yapyazık mı |
II.
kıllar mezbahası yüzleri caka satıyorlar eritilmiş agrıları çoğaltıp 'komşunun tavuğu kaz gelini kız' diye diye doğum doğum doğramışlar o tatlı düşleri ayıp mı desem apayıp mı |
III
ekran karmaşası gözleri dertlerini seviyorlar türkülerden habersiz 'at binenin kılıç kuşananın' diye diye hallaç pamuğu etmişler o sevdalı düşleri kötü mü desen köpkötü mü |
IV.
çantaları geçimsizlik duvarı hep banayı diliyorlar paylaşmayı tatmadan 'tırnagın varsa başını kaşı' diye diye besim besim besliyorlar yalnızlığın şahını ölüm mü desen öpölüm mü |
V.
dilleri bulmaca döküğü yarışarak minik minik küçültüyorlar dünyayı 'sanat sanat içindir' diye diye ören ören bırakıyorlar o tarlamsı çokluğu sanat mı desem saltanat mı Abbas Turan |
Sen Söyle Gönül Denen Deliye
l. temmuz yelim gül dökümlü saçlarını ayrılığa bölüştürür gibi örme ne olur bendeki bir nice hasrettir dudağında oğul veren kızıllık kirpiklerine konmuş bulut da bu hasretin hüzne doğmuş ikizi kapatma gözlerini uzak acılardan geldim yorgunum akşamların alacasında ezgilediğim türkülerin can bedeli dileğidir kucakla da öp beni |
l.
su gülüşlüm 'hançer yalımı' dudaklarını göğü yarar gibi tutma ne olur bendeki bir nice figandır yüzümü biçip giden fırtınayla göklere yamanmış yalnızlık da bu figanda büyümüş deliliktir bana bak sevdalım son uykudan kaçtım yol bitti bana küsmüş sevinçleri yüklediğim türkülerin gül hatırlı dileğidir kucakla da öp beni Abbas Turan |
Sevdiğimsin Zoruma Gider
sen ağrılarımda kullanılmış bir zaman zincirisin gidişinle ben yalan ve yanılgıyım hançer eder gibi bileme adımlarını ben ağlayamam anlatamam kendimi bu arada sen aldanır yüzden düşersin sevdiğimsin zoruma gider gurbet tiryakim olmuş gecesi gündüzü ayarsız bendeki yalnızlığın önünü sen kesersin eften püften yaralarda hıncı besleme ben bilemem hile mile anlamam kim dalyan bekler beni ayrılık akrep huyludur iyi düşün pişman olursun Abbas Turan |
Umutların Mezar Adresleri
l. gün ile ben ölüme öpüşme kala bir yerdeyiz bizi bekleyen sonun eteklerinde sana düzeltiyoruz alınyazımızı 'nazlı seher uykularımız' birikti dişlerini dudağına sapla gel al bizi seni özlemişliğin elinden haramilerin namlusundan hasret güdümlü türküler fırlıyor acele et 'bir bulut kaynıyor sivas ilinden' |
l.
gölgemle benim gelişine bir ömür kala açıldı ellerimiz tadı nefrete çalan çaresizlikte sana sürüklüyoruz kalan sevinçleri sabah son umudumuz güneşe tutun da gel al bizi seni beklemişliğin ayazından avcıların gürültüsü tenha koyaklarda yankılanıyor çabuk ol 'çimenler üstünde gözyaşları var' |
l.
yokluğunla ben sözün bittiği dönemeçteyiz tırpanın işlemediği acıların dağında sana nazlanıyoruz teleşla umutsuzluk da yıktı yükünü acıların dağını aş da gel al bizi seni sevmişliğin pişmanlığından çakalların çığırtısı açlık ağıdına benziyor durma gel 'ela gözden yaş getirdi ayrılık' Abbas Turan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:36 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.