![]() |
Ayrılığın Soğuk Yüzü
Taş Bağırlı Şehir
Köpüğün balığa naz edip kızlığını vermesi gibi dalgalara şehir düşünlerin anasıdır taş bağırlı sokaklarıyla. ******************************* Ayrılığın Soğuk Yüzü Ben bilmezdim Ayrılığın bu kadar soğuk Ve Acımasız olduğunu. Çünkü ben hiç yalnız kalmadım Hep yanımda sen vardın. Şimdi ise, Yoksun. Hayatı boşa sayıyorum artık. Artık tek dostum , Kadehlerdeki içki ve Canına yandığım sigaram oldu. Onlar beni yalnız bırakmıyor hiç. Senin gibi zalimce Çekip gitmiyorlar. Senin gibi de acımasız hiç değiller. Ben bilmezdim ayrılığın bu kadar soğuk ve de acımasız olduğunu. Bu gece yine hayalini Karşıma alıp içtim Ne yapayım be!! Bu da benim kaderimmiş. Seni yok mu sayayım? Senli geçen günleri Ve senli şiirleri yırtıp atayım mı? Bir kalemde sileyim mi seni? Şimdi kim silecek göz yaşlarımı? Şimdi kim kahrımı çekecek? Utansın seni benden Ayrı koyan *******. Ağlasın hayallerim mahşere kadar Senden ayrılmanın bir bedeli var Ve ben, Ağlayarak,sessizce o bedeli ödüyorum. Senin için çekip gitmek Bukadar kolay mı.? Bilmezdim ayrılığın bu kadar soğuk Ve de acımasız olduğunu. Bütün dostlarıma elveda dedim bu gece. Her şeyi sildim artık. Seni de. Senden ayrılmanın bir değil bin bedeli var Onuda ödedim birtanem Onuda… Ama yaşarken ölme sırası Bu defa bende değil, Sende bir tanem. ELVEDA…! |
Sevinç ve hüzün...
Sevinci kapıştılar taşımayı bilmeden, Şimdi bilen yok, nerede oturuyor. Köyün delisi Hüzün, yalnız kaldı yollarda Adam-adam, sınıyor, arıyor yoldaşını.. Kıskandıran özlemi, yüzünden okunuyor. Görünüp siliniyor o günden beri. Sevinç bin an gözlerde, dudaklarda. Yerini sevgilisi Hüzün'e bırakıyor. Sevinç'se, uzaklarda hep uzaklarda.. Şöyle bir görünüyor, hemencecik uçuyor. İşte o günden beri gözlerde, dudaklarda Hüzün, aramaktadır, yitik yavuklusunu. O günden beri Sevinç yerinde durmaz Ve kişiliğini ararken uzaklarda O günden beri kimliksiz hüzün olmaz... |
Maviymiş
Maviymiş düş renginde yansımalar Yakılan ateş umut yüklü trenlerde Bulutların üstünde uçuşan külmüş beyaza bezenmiş kar taneleri. Hayalden ibaret sinemaskop filmde Kibritçi kızın hikayesi... |
Olması Gereken
Yüzündeki çizgilerde Saflığına tutulduğu muzannederken Hiç habersiz Yüreğinin derinliklerinde Cehenem ateşine kapılmışım Şimdi Yüreğimden gelen sesle Olması gerekenler arasında Yanarak kül oluyorum Şu anda bulunduğum yer İnsanların yaşama yenildiği Yaşarken de Ölümün parcası olduğu yerdir 10/4/2003 |
Kahveci Kız
Allah beni çirkin yarattı, Cazibem yok yürürken. Kahveci kızına mı bakılır, Güzelle dururken. Fakir doğup büyüdüm, Annem evlerde çamaşır yıkar. Onlara git, Zenginler var. Okutmadılar orta’dan sonra, Tahsilim de kaldı yarım. Güzel olsam, zengin olsam Anlarım. |
Alarm
Karakollarda bir alarm Kara geceden kaçan bir firarai Akpak gündüzlere talip biri Suskunluğuyla altın Konuşmasıyla satın alınmış fahişe. Karakollarda bia alarm Üstünkörü yalnızlığın bir ferdi Bazen kör bazen sağır Siren sesi ölüm mesajı Ya da mazlumların iniltisi. Karakollarda bir alarm Ölüm kovalıyor geceyi Pusuda çıplak ******lar Geceyi geceye terkediyor Öyle ki gece boğuyor geceyi. Karakollarda bir alarm Adamlar acımasız zampara Gece mesaiye devam Satılık baronların sırtında para Cop sesleri yükseliyor odadan. |
Ayrılık
Ayrılığın bir anlamı olmalı, En güzeli ölüm... Ölmekten beterse ayrılıklar, Yaşarken ayrılmak niye? |
Gurursuzca
Yaptığım olsa da gurursuzluk Etsem de bir fütursuzluk Sensiz çeksem de çok susuzluk Bil ki vardır olan bir şeyler. Vursa da bütün haşmetiyle tipi Varsa da orada olan biri Yılmayarak kaplasa da kenti sis Bil ki vardır orada bir şeyler Sevmek istemesen de birisini Çeksen de Ona süngeri Yapsa da elinden geleni, bu olmayacak bir sevgi. Unuttun beni biliyorum. Çok mutlusun bende görüyorum kış bastırdı olanca kudretiyle zalim kış, sonunda bende döktüm yapraklarımı. Yokladım tüm seçenekleri artık bende anladım gerçekleri, vazgeçtim senden seher yeli, ızdırabım artık bitmeli. |
Soluk Soluğa
Yüzün gökten kar misali yağsa Gözlerin üzerime bir çığ gibi düşse Ellerin buzdan heykel olsa Nefesin karakış ayaz üflese Ne fayda ! Soluğum soğukta demlenir İçimde yanan ateşi söndüremedikçe Yüzün yüzümün düşmanı olsa Gözlerin gözlerime katil baksa Ellerin ellerime kelepçe vursa Nefesin nefesimden ömür alsa Ne fayda ! Soluğum darağacında keyiflenir Son sözümün sen olduğunu düşündükçe |
Ayışığı
Yüzün beyaz, abajur yeşil, gece mor; Esrimiş kalbim, şarkısını söylüyor. Her yanın avuçlarıma dökülüyor Çeşmeden akan suyun berraklığında. Dolaşan bir dudak mı var saçlarını? Ay tırmanıyor zeytin ağaçlarını. Sürü bulutlar gece yamaçlarını Otlayıp yayılıyor gök kırlığında. Üzerinden örtüyü mü çekti bir el? Gece ayaklarından akıp giden sel; Seyrine doyulmuyor ruhunun, güzel Bu manzara gibi, bu ayışığında... Yeniden yarattı seni gizli bir el! |
*******im Güne Hasret
Hayalinle sabahlarım *******i sen uyurken Bekliyorum yollarını Gelmiyorsun vakit varken *******im güne hasret Yalnız sabah yapılmıyor Bir yatakta bir sen bir ben Olmayınca yatılmıyor Düşünürüm çaresizce Elde kalem beynimde sen Kendi kendime sessizce Nasılda yanarım bilsen Güneş bana hiç doğmuyor Ay gecemde görülmüyor Boyun bükmüş karanfiller Güller yüzüme gülmüyor Gel derdime dermanım ol Yoksa çarem kalmayacak Hasretinle sele dönen Göz yaşlarım durmayacak |
Sana Vuruluyorum Her Sabah
yıldızları seyrettim, gökyüzünün eşsiz dekorlarını yanı basımda kahvem, fincanımda sen derdim sen iken, keyif alıyorum seni düşlerken. sarkar gelirim, en yüksek tepeden. sızar gelirim, en kuytu geceden Sivas’tan, Hakkari’den mersinden, dersimden ummandan, yemenden sen yeter ki çağır. ben çıkar gelirim, taa! cehennemden... bugünde sensiz geçti. sabahın dördü. ezan sesleri, köpek ulumaları, sensiz yeni bir gün yanıp sönen ışıklar. içim kanar. ben ise her sabah böyle vuruluyorum yar... |
Yeminim Var
Sen de bir gün sana olan sevgimi anlamak istersen, Şehrin ışıklarına değil, Gökyüzündeki yıldızlara bak,göreceksin, Çünkü onlar her akşam, hiç sönmeden ordalar, Ara sıra birkaçı yerini beğenmez kayar, İşte onlarda gökyüzünde kaybettiğim seni arar. Taki sabah oluncaya kadar... Sonra o muhteşem görüntülerini güneşe bırakırlar, Dağların tepelerin ardından, Bütün ihtişamıyla, Sanki dünyaya meydan okurcasına ortaya yavaş yavaş çıkar. O ilk görüntüsüne bile kimse bakmaya cesaret edemaz, Bir ateş topudur gökyüzünde, Oysa nekadarda ufak görünüyor öyle değil mi ? İşte... Onda da kalbimi göreceksin, Senden sonra kimsenin dokunamadığı, Kimsenin bakamadığı, Girmeye bile cesaret gösteremediği kalbimi. İşte... O gün bu gündür, Bu kalp senin adınla yanar, tıpkı güneş gibi. Çoğu zaman bende dayanamam içimdeki bu ateşe, Elime hançeri alıp, Yerinden çıkartıp, Parça parça etmek gelir içimden. Yapamam... Kendime verdiğim söz aklıma gelir... Her gün dualar,yeminler ederim. Sana soyadımı veremedim... Kızım olursa adını ona vereceğim.... |
Farenin Ölümü
Umutsuzdu, yalnızdı, hali yoktu, Canı çok yanıyordu günlerden beri. Ne alnında dolaşan bir dost eli Ne yardım isteyecek kimsesi vardı, Ne Tanrısı, ne de peygamberi. Günlerdir karanlık deliklerde Yanıp sönüyordu gözleri. Sevinç değil ki paylaşılsın Kendi kendinindi kaderi. Sürüne sürüne dışarı çıktı. Kıvrıldı ateşte pençeleri. Kurtuldu rahat etti farecik, Rahat etti dişleri. Kibardı, incecikti kuyruğu, Vücudu, küçücük pençeleri. Bir makara gibi çözüldü, Unuttu kedileri. Farecik! Nazlıcık! Garipçik! Canı çok yanıyordu günlerden beri. Kibardı, incecikti kuyuğu; Boş koydu delikleri. Bir varken bir yok oldu, İşte dünyamızın işleri. |
Gönlümü Vurdular
Gönlümü vurdular bugün.. Ne nir acı, Ne de bir sızı duydum. Gönlümü vurdular bugün.. Mutlulukla sevgiyle, Bitimsiz bir aşkla vurdular. Gönlümü vurdular bugün.. Ölesiye özlediğim duygularda Yıllar süren sabırların ardından. Gönlümü vurdular bugün.. Ceylan gözlere asılı kalmış, Gönlümü vurdular. Gönlümü vurdular bugün.. Bitimsiz sevdalarda, Kalan ömrün verileceği vurgunlarda. Gönlümü vurdular bugün Ve tabancayla, ne de tüfekle. Gönlümü vurdular, Sevgilerin ötesinde. Gönlümü vurdular bugün.. Bir gönül nikahında Omuza yaslanmış sevgiliyi duyarken. Gönlümü vurdular bugün... Dünden razıydım ya; İyi ki vurdular... |
Geçmişe Özlem
Bu sabah anılarla dolu evimin perdesini araladım, Dışarı baktım buğulu penceremden. Geçmişe dönmek için yola çıktım, Seneler önce gezdiğim yollarda dolaştım, Mezun olduğum okulun bahçesine geldim erkenden. Nasıl da çabucak geçivermişti yıllar, Göçmen kuşların uçuşu kadar hızlı, küçük bi şehrin üzerinden. Bir ara gözlerim okulun bahçesine takıldı, Çocuklar kendilerini oyuna kaptırmıştı, Bir an aralarına katılıp onlar gibi olabilmek geçti içimden. Sımsıcak dostluklar, geleceğe dair umutlar, çoğu platonik, göz göze aşıklar... Nasıl da karamsarlığımdan sıyrılıp o masum düşlere dalıvermiştim. Tam da bir öğrenci edasıyla ''Dersimiz boş hocam biraz daha dışarıda kalalım'' diyecekken Çalan zille irkildim ve kendime geldim Okula giren öğrencilerin peşinden öylece tek başıma kalakaldım Sonra oraya ait olamayacağımı hatırladım. Biraz yaptıklarımdan utanmış, biraz da içim burkulmuş halde, uzaklaştım o sahneden, Tabi aklıma takılan şu iki soruyla; Zaman mıydı? Değişen, Yoksa ben miydim? Geçen yıllara yenik düşen. |
Leyla'ya
Tespih taneleri gibi kalabalık hayat. Hayatın trafiği yok ki.. Ozon bile delindi dikkatsizlikten, Japonlar tamir için uğraşıyormuş, Bana ne! Keşke kırmasaydım Leyla'yı, O'nu kim tamir edebilir ki. Ağlamaktan gözlerim yaşardı, Gözün de kurnası yok ki. Kilitlemek istiyorum bütün acılarımı, Ne yazık ki,anahtar kayıp gitti. Keşke sevmeseydim bu kadar O'nu, Ama aşkın dini imanı yok ki. Hızla giderken hayat merdivenlerinden, Kayıp düşmekte varmış, Bundan kurtulmanın imkanı yok ki. Aşkım yüzünden dünyam karardı, Aydınlığın sigortası da yok ki. Sevip,sevilmemek olmasaydı keşke, Bunun da mümkünü yok ki. Kalbim kırıldı Leyla' ya, Kalp alçıya alınmaz ki. Keşke kırmasaydım Leyla'yı, Bak elimden uçup gitti. Yapacak bir şeyim yok artık, Zaten şiir de burada bitti... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:37 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.