![]() |
şiirler (6)
Hayatın karmaşasındayız,
Ne yapıyoruz ne ediyoruz. Çıkmaz bir sokaktayız, Ne giriyoruz ne çıkıyoruz... Sevdanın içindeyiz, Ne seviyoruz ne sevmiyoruz. Özlemle yanıyoruz, Ne farkediyoruz ne farketmiyoruz... İnsanlığı unutuyoruz, Ne seziyoruz ne sezmiyoruz. Gülüşleri kaybediyoruz, Ne biliyoruz ne bilmiyoruz.... Allah`a inanıyoruz, Ne eğiliyoruz ne eğilmiyoruz. Şükretmeyi bilmiyoruz, Ne ağlıyoruz ne ağlamıyoruz... |
Hayat Kaçırılmış Bir Otobüs Misali
Yağmur acı bir buse içimde kanayan Yagmur ruhumda bir hüzün acıtan Dudağımdaki en asi çığlık, söyleyemedigim Sen duyamazsın yüreğimin sesini Anlayamazsin Gözlerimde derin bir uyku sabaha varan Yagmurdur beni duyan Bilemezsin ne haldedir Kanatları yaralı kırlangıçlar Bu gün firarda ömrüm Düşlerim kırılgan Titreyen alev eritirken mumunu Gündüze dönerken gece damlarda Odam bana benzemiş Heryer savaş alanı görünümünde Darmadagan... Örtüyor enkazım tüm umudumu Bir beste dilde yarim,yitik.ahuzar... Herbir köşede hayallerim Delik ,deşik Odam soğuk gülüşler yalana gebe Ben tarumar Acı birikmiş sinsice Çıkmayı bekliyor yaşlar yuvalarından Tüm Şiirler ağlamaklı bu sabah Tenim soluk Hayat kaçırılmış bir otobüs misali Uzaklaşip gidiyor Sessizce Deniz görünmüyor bu şehirde Dersin ki; çekilip gitmiş Bütün mavilikler bana küs Bir çocuk ağlıyor son nefesinde Bir cigara yakıyorum sensizliğime Dumani uçup giderken rüzgârdan Beni almıyor yanına yine Kalakalıyorum buralarda İçim buruk,halim ziyan |
sen beni böyle öksüz bırakıp gideli beri
hiçbir şarkıya güfte olmaz tınım cümlelerim öznesiz, yüklemim hep başta yani öyle devrik yerindeyim ki hayatın beni toplamaya hiçbir kimse cesaret edemez gülümsemelerim öyle zoraki öyle esir olmuşum ki hayata hiçbir doktrin zincirlerimden kurtulmayı salık veremez mesela yaramaz bir dramın ortasındayım şimdi. gür alkışlar çınlamıyor artık yüreğimi sahnelediğim dost oturmalarında ama bilemezsin nasıl ağlıyor gülmekten zavallılar maskeli komedyalarımla ve ben nasıl utanıyorum bilsen bu yalancı komikliğimden tüm bunlar öyle zor gelirken naif bünyeme öylece akıp gidiyorsun benden limanına dargın gemiler gibi martıların çığlıklarına astım sen gelene kadar o bol kafiyeli rakı sofralarımı. biliyor musun balıklar ağlamıyor artık denizimde ve bahçemize ektiğin gülün dalına konan bir kelebek seni sordu dün bir deve kuşu çaresizliğiyle gömdüm başımı göğsüme sen gideli bi şey değişmedi yani yine öyle bıraktığın gibiyim kederli, güleç, duyarlı biraz yaban otu bitti yalnız çehremde toplamıyorum senden kalan boşluk ortaya çıkmasın diye |
Zamansız sevmişim
Bana kalmayan Ayrılmayan Bir zamanda Hesapsız Hem de hiç hesapsız Sevmişim Söylemeyin bana Sevmenin zamanı mı olur diye İşte öyle Dostlarım Ben zamansız Hem de çok zamansız sevmişim Sevda gibi ayrılığı da Zamansız hesaplamışım Bana çok koyan Ayrılığı da Zamansız seçmişim Siz siz olun Zamansız sevmeyin Çok çekersiniz Hesapsız da olmasın Ayrılığınız Yoksa kavrulursunuz… |
Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak! Dudaklarımda söyleyemediğim sana ait duyguları, Bana her fırsatta bıraktığın yokluğunun acısını fark edeceksin. O zaman anlayacaksın acının sende ne kadar masum durduğunu. Ayrı yetişmiş güllerin birbirine hasreti gibi, Umutla kurudum sensiz. Ve sen hiç gözlerime bakıp beni sevdiğini söyleyemedin. Oysa sırf bu kelime için kurduğum hayallerdi beni hayatta tutan Bir boşluktan içeri girdim her gece, Senli düşlerden sensiz karanlıklara süzülür gibi. Ellerin nasıldı? Küçük müydüler? ve parmakların ince uzun mu? Parmaklarını parmaklarımın arasında hissedip, Seninle sahil boyu denizi hiç fark etmeden bir birimize bakıp yürüyemedik. Gözlerinin yeşilinde geleceğe dair hayaller kuramadan, sadece umut ettim gözlerini görebilmeyi. Ve o gözlerinde ki ışıltıyla karanlık *******ime yol göstermeni istedim. Acıyı görmek mi istiyorsun. Gözlerime bak! Ve yaşanmamış boşa geçen anların hüzünlü şiir'ini oku, Kirpiklerinden sıyrılıp yanaklarına düşen dizelerimde. Bensiz yattığın o yataklarda benli hayaller kurma artık. Sabahlara merhaba derken beni seven bir şair var deyip gurur duy sadece. Ve hiç bilme o şairin senin için her gün defalarca öldüğünü. Ve bil ki insan sevdiğiyle beraber olacak mahşerde. Tek avuntum bu şimdilik. Dünyada olamadığım anları mahşere bıraktım ben, Ben seni bu dünyalık mı sevdim sandın? Ölüm'müş,terk edilişmiş umurumda değil,gelme istersen. Nasılsa bir gün hayat biletimi kestiğinde, Kavuşma vakti olacak benim için ölüm. Dudaklarımda ki acı tat? Yoksa acı bir tebessüm mü olacak sana ulaşmayı beklemek? Ne yazık hiç bilemeyeceğim. Acıyı görmek mi istiyorsun? Gözlerime bak! Sen uzakta çok uzakta Bensiz bir yaşamın anlamsız günlerini yaşamaktasın, Benim gibi. Seni seviyorum, Gerçeğin ta kendisi bu iki kelime, Sırf dudaklardan çıkması istenen değil de İçimde taa içimde senin için atan bir kalbin feryadı, Haykırışı bu sevdiğim. Sana ulaşamasam da, Biliyorum ki zavallı kalbim Sana ait her şeyi saklıyor en gizli yerlerinde Kanlı ve uykusuz gözyaşlarımın Her gece aynalardan süzülmesi gibi acı veriyor uzaklarda oluşun. Biliyorum beni sevdiğini Acıyı tattığını da benden uzaklarda Ama hiç bana sana ait bir şeyi vermedin? Acı tek taraflı olsaydı, Ne yürek dayanırdı ne yaşamın bir anlamı olurdu. Ama yokluk kötü sevdiğim. Bir beden olmak isteyen yüreklerde ayrı ayrı yaşamak kötü. Sana her fırsatta koşmak isterken beni durdurmaların, Yüzüne hasret kaldığım günlerde Beni ısrarla kırışlarını hiç anlamış değilim. Eminim yine okuyunca bu şiirimi büzeceksin dudaklarını Ve eminim ağlayacaksın. Ağlamak seni ben yapar sevdiğim Ve beni sen yapanda içimde senin için yanan bir kalple yaşamak. Her gün Üsküdar’da oturup kendimi dinlerim Oysa konuşan sendin hep benimle, Ne martıların vapurlara takılışı, Ne işportacıların bağırışıydı fark ettiğim. Ben denizi seyrederken gözlerinde boğulmayı sevdim. Yosun tuttu gözyaşlarım sensizliğin dalgalarında. Gözlerim ve ben her Üsküdar’a inişimizde Bir gün seninle bir bankta oturup Sadece ve sadece hiç konuşmadan gözlerine bakmak istedik. Kaç zamandır bir hüzün dolaşıyor odamda. Duvarlar bir şeyler söylüyor sanki Adım adım yok oluşumu izliyorum Her batan güneşin karanlığı getirmesiyle. Sabahlara kadar uykusuz gözlerimle uzaklara, karanlıklara bakıyorum mütemediyen Kayan her yıldızda tek bir şey diliyorum? Ve Senin için yalvardığım namazlarda secdeye kapanıp Rabbime ettiğim dualarım, Tuttuğum dilekle aynı olması ve sonra umudumu yitirmeden Rabbimin bir bildiği var deyip Kabul olmadığında dualarımın Tekrar tekrar yalvarmalarım. Seni okyanusların diplerinde Bir midyenin içinde ki İnciyi görme ihtimalimin olmadığı gibi kabul ettim aşkım Ve seni hiç ulaşılamayacak dağların zirvesinde Koklayamayacağım bir çiçek olduğunu fark ettiğimde Tek bir şey düşündüm? Dokunamadan tenine, Öpemeden öpülesi dudaklarını mahşere erteledim vuslatı. Ben o kargaşada ne yaparım bilmem ama İnsan mahşerde sevdiğiyle beraberdir derler Seni seviyorum meleğim. Acımasız olan ne sensin ne de ben, Bize gümüş tepsiyle sunulan hüzünlü bir hayat sadece Ve kabul etmesi zor olan bu ayrılıklara katlanmak sanırım. İnsan yaşamın değerini Yüzü ve kalbi güldüğünde anlıyor Anlıyor ki ölüm sadece toprağa girmek değil Ve nefesi kesilene kadar yaşadığı her şeyin Gözlerinin önünden geçmesi değil. Ölüm sensizliğin sadece yaşarken verilen cezası sevdiğim. Seni bulduğumda sevgi anlam kazandı Her anımsadığımda yaşamamım oldu gülüşlerin Hiç tükenmedi içimde senin için yanan ateş Ve ben o ateşle yanmayı, Sırf seni sevmek olduğu için İnan bana çok sevdim. 01,08,2006 Oysa Doğum günüme sadece 10 gün kalmıştı Eğer yanımda olsaydın Yaşama daha bir sıkı sarılacaktım.. Şimdi ölüm ne anlam taşıyor? Yaşamak ne anlam? Hiç anlayamayacağım Sensiz bedenim toprağa girmedikçe |
Ağladığını istemem ben ölürsem.
Beni en sevdiğin halimle hatırla. Uzak bir yerde çalıştığımı düşün. Hayatta olduğuma inan Bir gün gelir kendiliğinden Geçer bütün üzüntün Her yeni gelen günü Yeni bir ümitle beklemeli Her yeni gün yeni havalarla gelir Gece, yağan yağmurla uyursun Sabah, birde bakarsın odan güneşli. Her gelen vapur, tren Yeni insanlarla gelir... Ben esmerdim güzelim Bu sefer bir sarışını seversin Aşk yaşayanlar içindir... |
Sen Cannn..
Şu Canimi Ben Sana Adadim, Sensİz İnan Kalmadi Benİm Takadim, YÜrÜyorum Ben Sana,adim, Adim, Ne Kadarda GÜzelsİn, Sen Cannn.. Ben Bu AŞki Senİn İÇİn Donattim, Derdİm Yoktu Sankİ Bİr Dert Daha AÇtim, Ben Sana Geldİm, Neden Sen KaÇtin, Bu Kadar Naz Yapma, Sen Cannn.. Sen Benİm Hem Baharim Hem KiŞimsin, Sen Benİm Kanat Çirpan Mİnİk KuŞumsun, Sen Benİm Hayalİm Hemde DÜŞÜmsÜn, Gel Bu AŞki Bİtİrme , Sen Cannn.. Tut Ellerİmden Ne Olur Birakma, Senİ Seven DÜnyami Ne Olur Yikma, GÖzlerİmde YaŞ Kalmadi, AĞlatma, Benİm İÇİn Çok Özelsİn , Sen Cannn.. Gel Senİnle Bu Hayati YaŞayalim, Bİr ÖmÜr Boyu Senle Bİr Olalim, Senle Toz Pembe Hayaller Kuralim, Bu Lafima Ne Dersİn , Sen Cannn.. |
Canımıniçi
zaman geceyarısını vurdu yine ben seni düşünüyorum gerçi seni düşünmediğim zaman var mı ki kaç geceyi kurban ettim seni düşündükçe ne kadar siyah bu ******* neden bu kadar karanlık neden sokak lambası dışında bir ışık yok odamda neden ışığım yok yanımda adı sen olan ışığım adı sevgilim adı aşkım adı canımıniçi olan ışığım nerdesin seni çok özledim! ! ! |
Sevmek De Hoş Sevilmek De - Uğur Işılak
Aldırmadan derde gama Sevmek de hoş sevilmek de Dünya fani derler amma Sevmek de hoş sevilmek de Husumet def olup gitsin Hoşgörü her şeye yetsin Haset,nefret,öfke bitsin Sevmek de hoş sevilmek de Asıla edersek rücu Elbet kaçmaz ipin ucu Ayırmadan şucu bucu Sevmek de hoş sevilmek de Can cananı bulsun artık Herkes nasib alsın artık Parolamız olsun artık Sevmek de hoş sevilmek de Soruyorsan gaye nedir Atan kalbe aşk aşk dedir Bu his Hak'tan hediyedir Sevmek de hoş sevilmek de Azrail kapıyı çalsa Benzimiz sararsa solsa Bir nefeslik ömür kalsa Sevmek de hoş sevilmek de Sevgi güldür amma solmaz Sevenin vadesi dolmaz Sevemeyen adam olmaz Sevmek de hoş sevilmek de |
Bavulları hep toplu durmali insanın...
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... Ihanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... Çünkü omuz omuza günlerin vakti geçti. Dayanışma, günümüzün borsasinin değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık... Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlılklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; Zaman, tek basina dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır... Işte o yüzden alışmalı yalnızlığa... Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan *******de başını dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı... Romanlardan, yalnızlığa yücelten paragraflar aşmalı evin en görünür duvarlarına... Yalnızlık paylaşılmaz/Paylaşılsa yalnızlık olmaz Dizeleriyle başlamalı güne... Telesekretere Şu anda size cevap verebilecek kimse yok! denmeli, Belkide hiç olmayacak... cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı... Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır. Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanin utancı öldürür... O yüzden en sessiz *******de Doğruydu, yaptım la teselli bulmalı insan. Feryada komşuların yetişmemesine, Soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı... Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, Kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı... Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, Ama hep kalıp savaşacak kadar gözüpek olabilmeli... Sessizliği, sese dönüştürebilmeli... Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan... Yollarla barışmalı... Yalnızlığa alışmalı... |
Bir gün beni sevebilir misin?
Sana ellerimi uzattığımda avuçlarına alıp sımsıcak nefesinle Küçücük bir öpücük kondurur musun ellerime, Yüreğinde bana yer verir misin? Başımı omzuna koyduğumda, Okşar mısn saçlarımı ılık nefesinle, Fısıldar mısın kulağıma sevgini, Küçücük bir öpücük kondurrur musun d..... Gözlerime bakar msın sevgiyle, Benimle ağlar ebnimle güler misin? Beni sev yabancı! Dalgaların kayaları sevmesi gibi....... Hoyrat rüzgarın ağaçaları, kızgın güenşin toprağı, Yağmurun bitkileri sevmesi gibi. Sen de beni sev,delice sev yabancı |
Yıkılacak
Yakılacak Paramparça olacak Tuz buz olup dağılacak Bir camın kırıntılarında Görüntünü birleştireceğim Bir araya gelmesi Mümkün olmayan bir şeyi yapacağım Sana inat Ellerim kanayacak! Her bir parça kırıkta Sana karışacak Kızıllığın yansıyacak Resmedip seni Yakamozlarda ışıyacaksın Yarasa çığlıklarında Neşeleneceğim Sana inat Gözlerim ağlamayacak! Duvarlara çizeceğim Ruhunu vuracağım Tek tek izleri çıkacak Kurşunlarımın Bir şeye benzemeyeceksin Yırtacağım her parçayı Çöp kutusuna atacağım Yakacağım Sana inat Sözlerim susmayacak! |
Gel desem sana ....
Hiçbir şey sorma,hiçbir şey konuşma,sadece gel... Gelir misin?? Hadi desem yada..?? Hiçbir şey sormadan yine benimle yürür müsün sonu belirsiz...?? Bakmasan,görmesen,duymasan beni günlerce...Aylarca belki.... Yine beni sever misin? Gözden ırak olan gönülden uzak olurmuş derler ya.. Yanımda olup uzak olanlardansa,uzakta olup içimde olmayı becerebilir misin?? Aylar sonra,yıllar belki.. ''Seni sevdim..Senden gelen iyi-kötü her şeyi sevdim.Ve hep seveceğim..'' Diyebilir misin..?? Yanında otururken bile zaman zaman beni deli gibi özleyebilir misin?? Her ayrılışımızda sabaha,bir daha görememek korkusuyla delirir misin? Her gelen telefonda 'ben' diye irkilir misin sebepsiz..? Beni her dakikana taşıyıp yaşamayı becerebilir misin?? Beni ,ben gibi sevebilir misin?? Delirsem bir gün..''Canıımmm...'' diye yine sarılabilir misin? Kapris yapmak istesem...Yapsam hatta şımarıp,kalabalıklarda elimi tutabilir misin? Hayat bir gün bana oynarsa,maskeleri yırtıp her yerimden,yine beni görebilir misin?? Ne şart ve konum olursa olsun,göz bebeklerimin hep aynı bakacağını bilebilir misin? Ya da ben hayatla oynamaya kalkarsam bir gün nefesimden sıkılıp Ölsem bir gün,yaşadığın her gün için benimle, 'bir saniyesi için bile pişman değilim' diyebilir misin? Sevgilim ol diyorsun bana.... Sen bu sevgiyi kaldırabilir misin? |
Ve bütün perdelerini aç,
Ve bekle gelmeyecek sevgiliyi. Bütün ihtimalleri sonuna kadar kullan, Umutsuz harflerle umutlu tümceler kur, Ve yaşamak gibi anla her şeyi. Biraz da kendini anla. Kalbim; Sana kanamak yakışır... Mazideki anılar kadardır gözyaşları, Ve hatıralar kadardır kan damlaları, Bir gün kanamaz,ağlamaz olursun. Belki de yorgunluğunla unutursun... Kalbim; Vazgeç bu sevdadan, Kendinden geçmeden... Seven ağlatır mı sevdiğini? Ama seven de sendin,ağlayan da. Hasret ilmeği dolandığında boynuna, An ve an kanayan da, Onu isteyende sendin son arzunda... Kalbim; Yargısız infazları infaz et O seni infaz etmeden... Sendin, Adımlarını delice yoran. Sendin, Gece gündüz ağlayan. Sendin, Sevdayı sevda için yaşayan. Ve sendin, Nefes aldıkça onu arayan, O yoksa yok olan sendin... Kalbim; Zamansız isyanları azad et kendinden, O seni azad etmeden... Bir zemheri sevda için düştün dile Ne gurur kaldı ne onur, Bilki; Cehennem ateşinin odunu o'dur... Kalbim; Yak bu şiiri O seni yakmadan... |
Her gece sen girersin rüyalarıma.
Her gece sen...Paramparça olur uykularım. Karanlığın en koyulaştığı yerde kapının çalındığını duyarım. Açınca soğuk bir rüzgar çarpar yüzüme. Sen yoksun... Kilitlenir dudaklarım gözlerim karanlıklarda boşuna arar seni. Sen yoksun... Yalnızlığımı kadehlere doldurup tek başıma içmeliyim bu gece Kırmalıyım kapıları evleri ateşe vermeliyim Sen yoksun... Zaman gitgide uzar.. Altmış saniye bir dakika..Altmış dakika bir saat.. Ve sabahın olmasına daha beş saat var. Beklemek bir çeşit ölmektir. Sen yoksun... Bu bana her gece binlerce ölüm demektir. Ben vapurlar dolusu kederimle yapayalnızım.Sen uzak bir körfezde özlemli, dalgın.Kıyılarına çarpıp ağladığı yerde dalgaların.Neden ay karşılardan yükseldiği zaman, Başın omuzlarımda olmasın? Neden ellerin avuçlarımda değil? Neden gözlerim aradığı zaman gözlerini bulmasın? Durup durup beni bu çaresizlik hançerliyor.Bu yolların bir yerde ayrılması. Uzayan kilometreler... O sefil, anlayışsız bakışları insanların.Dünya, o eski dünya değil Tanrı'ysa çoktan unuttu bizi.Şu uçsuz bucaksız evrende Ne derdimizi dinleyen, Ne de bir anlayan var sevgimizi. İki ömür değil, İki ayrı ve büyük yalnızlıktır yaşadığımız. Her şey aslında başka renkte. Vernikli eşyalar, vernikli yüzler... Altından yer yer sırıtan bir yoksulluk. Yalan üstüne yalan, Oyun içinde oyun... Her şey bir yerde anlamsız ve boş. Gerçek olan şimdi senin yokluğun. Senin varlığını özledim duyuyor musun?Bak nasıl artıyor ellerimin sıcaklığı. Dinle bak nasıl çarpıyor yüreğim. Bütün sokaklarında bu şehrin sana koşuyorum.Seni soruyorum gelip geçene, 'Görmedik', diyorlar.Anlamıyorlar seni nasıl özlediğimi, Nasıl sevdiğimi bilmiyorlar. Volkanlar tutuşuyor, Ormanlar yanıyor içimde. Her gece milyonların uyuduğu bir anda devler uyanıyor içimde. Seni düşünüyorum, Karanlıklar içinden özlemli sesin geliyor. Bir ışık yanıyor çok uzaklarda, Çorak topraklarımın üzerinden bir bulut geçiyor.Şimdi umutlarım, varılmaz uçurum diplerinde Korkunç, karanlık mağaralarda hayallerim.Derin bir kuyudan su çekercesine, Zamandan ve mesafelerden seni çekiyor ellerim.Sen her zaman olduğun gibi Yine o en güzel, en değerli... Benimse ellerim sımsıcak, Dudaklarım nemli, Özlediğim her şeyimle kopup en yüksek tepelerden bir çığ gibi sana geliyorum.Sonra dağlar çöküyor ansızın, Ağaçlar devriliyor, Evler yıkılıyor, Altında kalıyorum... Kırık bir heykel, Parçasını arıyor her gece. Bir şarkı notasını... Bir tablo renklerini... Ağaç yapraklarını... Vazo çiçeklerini... Ve bir adam, Her gece yollara düşüp, Yana yakıla seni arıyor... Mağrur gözleri ıslak, İlk defa ağlıyor bu adam, 'Gel ' diye, İlk defa yalvarıyor... Ben her gece, Gözlerim tavanda bir noktaya dikilmiş, Seni düşünüyorum. Ve sen o saatlerde, Benim görmediğim rüyaları görüyorsun. Bir böcek giriyor kafatasıma... Her gece sen, Bir cinnet gibi, Kanıma yürüyorsun... |
HAYALLERİNİZİ ERTELEMEYİN
Tanımasam bile üzülürüm Yitirilmiş ümitlere... Hiç gerçekleşmeyecek ideallere... Yaşanmamış sevgilere, üzülürüm. Bu yüzden korkarım yaşamı ertelemekten. Ne yapılması, ne söylenmesi gerekiyorsa Söylenmeli, yapılmalı. Seviyorsanız, sevdiğinizi bugün söyleyin. Sevdanızı bugün yaşayın. İşinizde yapılacak ne varsa, bir an önce yapın. Yarın çok geç olabilir. Bir anda bitebilir her şey, Yaşamak için acele edin bence. Kısa yaşamışlıklar, yaşamamışlıklardan daha iyidir. Geriye dönüp baktığınızda “keşke”ler Çoğunlukta olmasın. Uzun vadeli hedefler için bile bugünden Harekete geçmeli, Yarınlar çok uzakta olabilir. Daha okulda başlamıyor muyuz ertelemeye yaşamı? İlk hedef kolej, sonra üniversite. Hep yarına yatırım bugünü sonra, Yaşamamışçasına. İşe gireyim sonra... Evleneyim sonra... Çocuklar büyüsün sonra... Emekli olayım sonra... Sonra.... Sonra... Sonra... Bir sürecin başında,ortasında yaşam her an sona erebilir. Sonrası olmayabilir. Fedakarlıklar güzel ama, Unutmayalım (herkes kendi hayatını yaşar.) |
Sana diyorum işte,
Sana ağlıyorum, Sana kenetlendim sende yıkılıyorum, Yormuyor başka hiç bir şey Vurmuyor senin gibi, Aldanmıyorum , Yanmıyorum, Bazen konuşuyor, bazen de dolup taşıyorum, Ama susmuyorum, En azından "ağlıyorum" Sana susuyorum işte, Sana yürüyorum, Sana yarolmuşum, sende varoluyorum... Şimdi sana ağlıyorum, ******* bir sarhoş gibi koynumda sabahlıyor Ve sana dönüyorum, Yürümüyorum, Koşmuyorum, Ağlarken hıçkırmıyorum, Sessizce "kan" kusuyorum.. Duraksamadan kaçıyorum bu ellerden, Ve usul usul kanıyorum içimden, Şimdi sana ağlıyorum ey sevgili, Şimdi sana yanıyorum, Bak işte ağladım "bitti" Ben bittim ve ben tükendim, Biten yalnız ben değildim, Şu ömre sığdıramadığım sevgin, O da bitti, O da tükendi... Sevmişti... |
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırırsa beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine değdi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden Gemileri yaksalar da geleceğim sana Oniki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadim Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman; Ben, güneş gibi gireceğim her dar kapıdan Kimseye uğramam ben, sana uğramadan Kavlime sadıkım, sadıkım sana Takvim sorup hudut çizdirme bana Ben, sana çiçeklerle geleceğim Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. |
Kimi der ki kadın
uzun kış *******inde yatmak içindir. Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran. Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır. |
İnsan kendisini merak etmeli;
hem de ölümüne merak etmeli. Gün bitti işte... Kim farkında bunun senden başka... Herkes bu yenilgiyi nasıl da rahat kabulleniyor... Vaatlerini tutmadı gün. Kimse kendisini merak etmedi. Sabırsızlığın bundan; bundan çocuksu hasretin... Kabullenince herkes yaşamını sen ortaya kendini koydun... ve bütün suçlarını üzerine aldın sonra Bundan işte bu çocuksu hasretin Ve ölümcül bir rulet oynadın insanlarla hadi dedin, hadi bulun en zayıf yerimi... Ve diktin gözlerini gözlerine kastın bedenini yükselttin omuzlarını Öylece kaldın... Baktılar sana... Baktılar... Ama yüreğini bir türlü göremediler. |
KARA TOPRAK
Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarim kara topraktır. beyhude dolandım, boşa yoruldum Benim sadık yarim kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü istediğim topraktan aldım Benim sadık yarim kara topraktır Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi Kazma ile dövmeyince kıt verdi Benim sadık yarim kara topraktır Adem'den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyve bitirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yarim kara topraktır. Karnın yardım kazmayınan, belinen Yüzün yırttım tırnağınan, elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sadık yarim kara topraktır İşkence yaptıkça bana gülerdi bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi Benim sadık yarim kara topraktır. Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yarim kara topraktır. Bir dileğin varsa iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sadık yarim kara topraktır. Hakikat istersen açık bir nokta Allah kula yakın, kul da Allah'a Hakkın gizli hazinesi toprakta Benim sadık yarim kara topraktır. Bütün kusurumu toprak gizliyor Melhem çalıp yaralarım düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yarim kara topraktır. Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sadık yarim kara topraktır. |
Tedavülden kalktı aşk
Üç ihtilal üç kuşak Fiiliyattan geçtim Düşünmek bile yasak Girmeyelim bu konulara Bizden geçti şişt susak Yedi onda dört, onda beş Önümüz deprem yan basak Bize mi denk geldi Bize mi insaf Kelimeler fistan giymiş Salınıyor ağır aksak Atı alan Üsküdar´ı geçmiş Saadet bizden uzak Bize mi denk geldi Bize mi insaf Biz gördük yanmayı Ölümüne zorlanmayı İktidar altında şahlanmayı, horlanmayı Her şart her koşulda Babalar gibi dayanmayı Bizden sonrakiler gün görse bari Her birimize değdi fesat Dünya işleri kesat Yuvarlanıp gidiyoruz Halimiz eh işte vasat Bize denk geldi maalesef |
İki dudak arasına sıkışmış sevgi
Seviyorum derse, Sevilmiş, Sevmiyorum derse Sevilmemiş İki dudak arasından çıkanmı doğru? İki gözün söylediğimi? Gözlerdir, Yalanı da belli eder, Doğruyu Birisi konuşurken gözlerine bakmıyorsa Dinleme hiç onu, Söylediği doğru değildir Konuşurken dosdoğru bakarsa sana Korkma, Yalan konuşan Sana bakamaz çünkü İki dudak hep senin istediğini söylese de kanma Gözle dudak aynı şeyi söylerse inan Kalbinden geçen göze yansır Gözler kalbin aynasıdır çünkü Bırak dudakların süslemeli laflarını Bin laf etse faydasız Göz birkez baksın sana Seni seviyorum desin Yeter, Seviyordur çünkü... Kıymet Sönmez |
Aşkınla ne garip hallere düştüm!
Her şeyim tamam da bir sendin noksan! Yağmur yaş demeden yollara düştüm, İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. Elbisem gündelik, pabucum delik, Haberin olsa da sobayı yaksan. Yağmur iliğime geçti üstelik! İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. Sarhoşsan kapını çaldığım anda, Fahişeler gibi açık saçıksan! Bir de ufak rakı varsa masanda! İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. Bakkala gitmeme lüzum kalmasa, Durumu anlardın takvime baksan! Allah vere misafirin olmasa, İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. Kıvırcık marulun vardır inşallah; Bir salata yapsan, bol limon sıksan. Senin de iştahın iyi maşallah! İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. Sabahlara kadar içsek, sevişsek Ne ben işe gitsem, ne sen ayılsan, Derin bir uykunun dibine düşsek! İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. Ne kadar üşüdüm, nasıl acıktım! İlk önce sıcacık banyoya soksan, Sanırsın şu anda denizden çıktım, İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. Yanlış mı aklımda kalmış acaba! Muhabbet sokağı numara doksan. Boşa mı gidecek bu kadar çaba! İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. Ya yolu kaybettim, ya ben kayboldum! Ne olur bir yerden karşıma çıksan! Tepeden tırnağa sırsıklam oldum! İçim ürperiyor, ya evde yoksan!.. |
Günlerden bir gün, evrenin bir noktasında, kücük bir tırtıl gözlerini hayata açmış. Dogal içgüdüleri ile hemen beslenmeye başlamış. Ne bulursa yemiş. Bir süre sonra, yete- rince büyüdüğünde, kendine güvenli bir yer bulup, bir koza örmeye baş- lamış. Bu kozanın içinde geçirdiği uzunca bir sürenin sonunda da, rengarenk kanatlı bir kelebek olup çıkmış.
Minik kelebek, uçabiliyor olmanın da verdiği mutlulukla uçmaya başla- mış. Dağlar tepeler aşmış, ormanın her yerini dolaşmış. Derken bir vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulun- duğu bir vadiye. Etrafına şaşkın şaşkın bakarken, vadinin öbür ucunda bir papatya görmüş. Bir anda afallamış. Ne düşüneceğini, ne yapa- cağını bilememiş. İçinden "Ne muhte- şem bir çiçek" diye geçirmiş. Ve vakit kaybetmeden yüzlerce renkli, hoş kokulu çiçeğin üzerinden geçip doğruca onun yanında almış soluğu. "Merhaba" demiş papatyaya, "sizi uzaktan gördüm ve yanınıza gelmek istedim" Nazlı papatya şöyle bir bak- mış konuğuna ve "Merhaba" demis. "bende yalnızlıktan sıkılmıştım zaten." Ve konuşmaya başlamışlar. Kelebek ona hayat hikayesini, nerede dünyaya geldiğini, geçtiği ormanı, tepeleri anlatmış. Papatya ona kendinden bahsetmiş. Birbirlerinden gerçekten hoşlanmışlar. Kelebek bütün zamanını papatyayla geçirmiş. Gece olunca beraber yıldızları ve ateş böceklerinin danslarını seyretmişler. Gündüz olunca kelebek, kanatlarıyla papatyayı güneşin yakıcı ışıklarından korumuş. Minik kelebek papatyayı çok sevmiş. O kadar çok sevmiş ki, bir türlü onun yanından ayrılmamış. Papatyanın da onu sevip sevmediğini merak ediyormuş. Ama cesaret edipte bunu papatyaya söyleyememiş bir türlü. Onu kırmaktan, incitmekten, bu yüzden kaybetmekten korkmuş. Papatya kelebeği çok sevmiş ama o da bir türlü söyleyememiş sevgisini. Duygularının karşılığının olmayaca- ğından, bu yüzden kelebeği kaybede- ceğinden korkmuş. Böylece iki sevgili yan yana, ama sevgilerini paylaş- madan sohbet emişler. Böylece saatler saatleri kovalamış. Günler geçip te, kelebek artık zamanı kalmadığını, gücünün tükendiğini anlayınca, papatyaya dönmüş ve "Üzgünüm, ama senden ayrılmam gerekecek" demiş. Papatya buna bir anlam vermemiş. "Neden" demiş "Yoksa benim yanımda mutsuz musun?". "Hayır" demiş kelebek. "Bilakis, sen hayatıma anlam kattın. Fakat biz kelebeklerin ömrü sadece üç gündür. Ve ben ömrümü tamam- ladım. Artık kelebeklerin hiç ölmediği bir yere gitmeliyim." Papatya bu duruma çok üzülmüş. Ama yapacak bir şey yokmuş zaten. Kelebek artk hiç gücünün kalmadı- ğını, daha fazla tutunamayacağını fark ettiğinde, son bir gayretle papat- yaya "Seni Seviyorum" diyebilmiş ancak. Papatya donakalmış. Sadece "Bende..." diyebilmiş kelebeğin arkasından . Ardından da gözyaş- larına boğulmus, içinden "Keşke onunda beni sevdigini bilseydim. Keşke onu sevdiğimi söyleyebil- seydim." diye geçirmiş. Papatya, sevdiğinin onu sevdiğini bilmeden geçirdiği günlerin acısına dayana- mamış.. Bir süre sonra yaprakları önce solmuş, sonra da dökülmeye başlamış. Her düşen yaprakta papatya, içinden "seviyormuş" diye geçirmiş. İşte o günden beri, bunu bilen aşıklar, sevgililerine soramadıklarını hep papatyalara sormuş; Seviyor mu ? Sevmiyor mu ? diye... |
tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş tahirle zühre olabilmekte yani yürekte. meselâ bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu? tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? yani tahiri zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi tahir ne kaybederdi tahirliğinden? tahir olmak da ayıp değil zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil." |
AĞLAMA BABA
Baş ucuma dikildiğinde ıslanmasın gözlerin, İçin acımasın ,burkulmasın yüreğin Yokum diye yanında olamıyorum diye İlk defa bugün ağlama Baba… İçindeki acım dinmez biliyorum Biliyorum bitmez hasretim, Kalbinde taşınması zor bir özlemim. Ama yinede Sen bu gün ağlama Baba….. Ben huzurluyum,mutluyum, Bu gün gülmen tek arzum Rahat olsun artık yüreğin Nolur bugün ağlama Baba….. Seni düşünmeden emanet ettiğim Beklide ruhumu taşıyan Sözlerinde beni bulacağın ‘Hani şu küçük evler Cüce evi ‘ diye lakap takan, Yeryüzünde biri var artık Gözleri tıpkı ben gıbı bakan Ama nolur bügün ağlama Baba…… Tutmasada benim yerimi Dindiremesede içindeki hasretimi Hissediyorum O ben gibi sevecek seni Sımsıcak ısıtacak tertemiz sevgisi yüreğini Ama nolur bugün ağlama Baba……. Biliyormusun; yeni bir arkadaşım oldu dün İsmi Rüya Yeni geldi ama oda çok mutlu burada Canını acıtan iyneler ,derdini anlamayan beyaz önlüklüler, Yok diye, Benim şimdi gitmem lazım , arkadaşımla Uçurtma uçuracağız uzun uzun çayırlarda Gökyüzünün o sonsuz boşluğunda, Hadi gel bugün ağlama Baba…….. Sen benim EMANETİMSİN O GÖK GÖZLÜ KIZA….. |
Saçımı okşar oldu artık,gecenin tam üçü
İşte bu saat yokmu,kalbimin sana göçü. Ufalır bedenim tel tel saçlarımda yürürüm, Kuş olup uçarak ogünlere süzülürüm. O saatlerde açılır duygusal kapılarım, O saatlerde,sensizliğe sarılırda ağlarım. Bana duygusalsın,diyen sözlerine kızarım bazen Nereden biliyorsun ki,beni bu saatte görmeden. ******* koynunda sallarken,uyku tutmaz gözümü, Belki buselerin ısıtır diye beklerim,soğuk yüzümü. Sensizliği çekerim içime,her nefeste derinden derinden derdin yok derler birde,beni bu saatte görmeden. Sigaramı yakan ateş olurum,kimi gece ve senin için yanarım bilki,bu saatte sadece. Tam yıldızlar kayarken gökyüzünde Uyur kalırım,hayalinin sımsıcak teninde. |
Sen el kadar bir kadınsındır
Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli Bazı ağaçlara kapı komşu Bazı çiçeklerin andırdığı İş bu kadarla bitse iyi Bir insan edinmişsindir kendine Bir şarkı edinmişsindir,bir umut Güzelsindir de oldukça,çocuksundur da Saçlarınla beraber penceredeyken Besbelli arandığından haberli Gemiler eskirken,deniz eskirken limanda Sevgili |
Senden HoŞlaniyorum.
Gecenİn Bİr Vaktİnde Aklima DÜŞtÜn, Hayalledİm Senİ Benle GÜldÜn, Hatta Benİm İle Sen ÖpÜŞtÜn, Demekkİ Ben Senden HoŞlaniyorum. GÖz GÖze Gelelİm Gel Senİnle, El Ele TutuŞalim Senİnle, Mutlu Olursun Belkİ Benİmle, Demekkİ Ben Senden HoŞlaniyorum. Ne Zaman Yanina Gelsem,Şey Dİyorum, Senİ SevdİĞİmİ Sana SÖylÜyemİyorum, Senİn Derdİnİ Ben Bİlİyorum, Demekkİ Ben Senden HoŞlaniyorum. |
Yağmur yüklü bulutlarla geldi bana
Gökyüzünün gri bir sabahında Hüzünlü gözlerinde yaşlar vardı Gülümsedim İnci tanelerini verdim Gözyaşlarını takas ettim. Yangın yeriydi Alev alevdi yüreği Avuçlarına bıraktım incilerimi Aldı Bastı yüreğinin tam orta yerine Dağıldı birden bulutlar Yağmurlar dindi Eritti yüreğinde incilerimi Bir top sevda olarak geri verdi. Gülümsüyordu artık gözleri Boşveeeer Hayatı kaptığımız yerden yaşayalım dedi |
[(Müzik,Klip,Mp3,Şiir,Alanı)]
yıldızların hiç sönmeyecek enda hülya Yıldızların hiç sönmeyecek Hani sen hilal olacaktın , Ben de karşında duran ve sadece sana ait olan O en parlak,en canlı ,en güzel yıldız olacaktım. tüm aşıklar bize imrenerek bakıp , Bizi örnek alacaklardı . Ne oldu bitanem , Neydi seni benden vaz geçiren, Neydi o büyük aşkı bir anda öldüren, Küllerini uzak diyarlara gömdüren, Neydi seni benden alan? Koca bir imkansızlık mı? Oysa aşkı da ölümsüz kılan O imkansızı aşmak değil mi? Ne kadar zayıf çıktın sevgili Nasıl da yalnız bıraktın sen beni? Bak ay yüzlü sevgili , Sen yine hilal olarak kaldın Ama karşına başka bir yıldız aldın Anladım ki sevgili senin için yıldızlar hiç bitmeyecek Biri söndüğünde diğeri parlayacak. Ben ise güneşin yerini aldım Etrafımda kimse yok yalnızım Senden kalan hatıralarım arkadaşım.. |
Sevgilim ...
ecza dolabının raflarında bekle beni bir tüp diş macunu, bir şişe siyanür ve zambak kokulu sabunlar sevgilim Büyük Millet Meclisi'nde bekle beni kürsüdeki yerimi ısıt Güzel Konuşma Dersi vereceğim hiç ağzımı açmadan sevgilim iki bilinmeyenli bir denklemde bekle beni matematik tanrısının sonsuzluk evi ve akıl hastanesinin sisli bahçesi sevgilim bir kedi pençesinde bekle beni yüreğinde deltalı tırmık izleri ve karikatür saraylar sevgilim polis otolarının fırıl mavi ışığında bekle beni sakallı kaldırımlar, guguklu saat suçları ve tarçın kokulu şizofren sevgilim Çocuk Kalmışlar Derneği'nde bekle beni ' hepsi pekiyi ' süt dişlerin, korsan gemilerin ve altını ıslatmış bez bebeğin sevgilim bu şiiirin çıkışında bekle beni saat kulemizi geçenlerde yıktılar |
Sen benim sarhoşluğumsun...
Ne ayıldım, ne ayılabilirim, Ne ayılmak isterim. Başım ağır, dizlerim parçalanmış Üstüm başım çamur içinde Yanıp-sönen ışığına düşe kalka giderim. |
Beni hasretin vurdu
Sendin düşlerimde gördüğüm Beni hayata bağlayan Gözlerimi kapadığımda hayaline daldığım Güzel gözlerin vardı Baktıkça umutlandığım Herşeyim sendin benim Yaşama sebebim aşkım birtanem Artık yoksun düşlerimde Umutlarımın tükendiği demdir şu an Gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldü Kalbim parçalandı sanki Beni ne hayat ne isimsiz duygular yenemedi Ama gel gör ki işte hasretine yenildim Sen gittin bilmediğim uzaklara Hayat benim için artık durdu Sanmaki kurşun yarası Beni hasretin vurdu |
Seni anlıyamıyorum.,
Nasıl bir oyundu seninkisi., Sadece bir anlık duygularımı kaplıydı yüreğin Yada geçmişin izlerini başkalarında silmek Acıları dindirmek içinmidir sahte gülüşün Her defasında açık bir kapı bırakarak Yüreğimi daha fazla acıtmakmıydı niyetin Belkide vicdanını rahatlatmaktı Bana arada uğramaların, Niye basittir ki bir erkeğin gözünde bir kadın, Oysa o kadın seviyordur..!!! Dile getiremesede içten sessizce sevmiştir, Ve sevgisinden susmuştur Sırf bu yüzden dir ., Benim sana böle uzak oluşunu sormayışım Ve yine yerden yere her vurduğunda Umursamayışlarında suskunluklarım, Artık bir ismin bile yok bu yürekte Anladım ki sevgimi hak edicek kadar da diğilsin, Vicdanını rahatlatmaya çalışma Her gelişinde , her arayışında umutlanıyor yüreğim Artık uzak dur..!!!hayatımdan nefes aldığım her yerden Bende kaldı sevda sözlerin , İçime akan buğulu gözlerin , anıların YÜREĞİMDEN SENİ ÇIKARTMASI ZOR OLUCAK BİLİYORUM....!!!YENİLDİM VAZGEÇTİM BENİ SEVMENDEN BİL YETER BEN BİTTİM SENİ BEKLERKEN.... Seni geç anladım , geç kalmasaydım uzak tutardım İlk gün ki gibi kendimi... GEÇ ANLADIM , GEÇ KALDIM |
Seni başka yaşıyorum bugünlerde
İçimde kahrolası nefretim Öte yanda bakışlarına kilitliyim Bir martı süzülüyor Boğaziçi'nden Ben ağlıyorum iki kelimenden Sen, sabah mısın Farkın ne doğan güneşten Bugünlerde başka yaşıyorum seni Kısık kısık çığlıklarım içimde Bir türlü seni sevmiyorum diyemiyorum Kavgalıyım sevdalarla uzun zamandır Hasretler pişman olacak yakında Ama hiç sevdadan korkmadım Acısı hala paramparça Bugünlerde senden de öte bir şey var duvarlarımda Engelleyemediğim Bir düş aklımda Artık rüzgarlar dağıtıyor asi saçlarımı Kahvemsi bir yalnızlık gözlerimde Boş boş bakıyorum bitmez özlemlere Ben sevdadan hiç korkmadım O yıllardır büyüttüğüm çocuk içimde Samimiyetsiz gülüşlerimin ardında Bir boşvermişlik Masumiyet var bütün isyanlarımda Yılmaz zaferlere teslim ettim asil ruhumu Ben sevdadan hiç korkmadım Seni bir başka yaşıyorum bugünlerde Seni sevmekle bir hayli kavgalıyım..... |
Her nereye baktıysam senden bir güzellik;
Gördüm. Bu nedir? Dedim. - O aşktır, dediler... Al yanakta rengarenk açmış türlü çiçek Derdim. Bu nedir? Dedim. - O aşktır, dediler... Her nereye baktıysam senden bir güzellik; Gördüm. Bu nedir? Dedim. - O aşktır, dediler... Al yanakta rengarenk açmış türlü çiçek Derdim. Bu nedir? Dedim. - O aşktır, dediler... Ne yaptıysam uğruna değilim hiç pişman, Dökülmesin gözyaşın aman canım aman! Sen gül, eğlen, mutlu ol bana kalsın figan Erdim. Bu nedir? Dedim. - O aşktır, dediler... Sevince güzelleşti bu alem sevince, Bende mevsim sonbahar sense açan gonca, Gönülden köprü yaptım göz göze gelince Vardım. Bu nedir? Dedim. - O aşktır, dediler... Seni ister bu yürek baharı solsa da, Seninle sendir gönül bir gece kalsa da, En şahane zamandır son nefes olsa da Sardım. Bu nedir? Dedim. - O aşktır, dediler... |
sen terk ederken bu yüreği,
sebepsizce... bir ses duyarım içimden; yüreğimin en derin yerinden; bir ses… gitme der… korkudan bembeyaz olmuş dudaklarımı ısırırken… sadece yüreğimin sesidir yankılanan… defalarca… gitme der… defalarca haykırır sesi bir ölününki kadardır ama benden başka duyan olmaz… sırılsıklam yüreğimle saatlerce izlerim seni… bir ölünün gözlerinin takıldığı gibi takılır gözlerim… attığın her adım bir anımı alır götürür her adımda haykırmak isterim sen kayboldukça sensizlik… sonra yalnızlık… sonra karanlık… sonra hayalin çalar kapımı sensizliği de alır götürür üç kişi kalırız her zamanki gibi karanlık… yalnızlık… ve ben… |
Yangın yeri gözlerinden düşen kıvılcımlarla tutuştu yüreğim…
Önce ağlayan,sonra çığlık çığlık susan bir ben çıktı karşına… Ellerimde titrek harfler dolanıyor… Parmak uçlarım buz kesmiş… Nefesim öyle yetersiz ki;ısıtamıyorum ellerimi… Yüzümde geceden kalma gözyaşlarımın izleri geziniyor… Her biri derin bir boşluk oluşturmuş… Ellerimi üzerinde gezindirirken parmaklarım kanamaya başlıyor… Her yanı kan kokusu sarıyor sevgili… Aşkım kan ağlıyor… Ben kan susuyorum… Sen kan sunuyorsun… Ceplerimde dilime yakışmayan biz kadar susuşlar… Kimse bilmez ama paylaşılacak kadar bütünleşmemiş bir aşkın susuşlarıydı bunlar… Anlattığım kadar,hatta daha fazlaydı seni susuşum… Her an senleşerek geçti bu günler… Dilime dolanmış tek bir cümle gibiydin… Gerisini getiremediğim,azıma tıkanıp kalan bir cümle… Duymak isteyen çoktu seni ve bilmek isteyen çoktu içimi… Fakat,ben sustum kimse duyamadı seni ve sen yoktun kimse bilemedi beni… Birbirimizi tutsak ettik yokluğumuza… Ben sensizlikle paylaştım seni,sen bensizliğin tadına bile varamadan sustun beni… Bu nasıl bir zıtlık sevgili? Ve ben böylesi nasıl sevebildim seni? Bir ses uyanıyor semadan… Çığırından çıkmış yokluğuna isyan edercesine haykırıyor… Bomboş bir hayatın ucunda Sıyrık düşüncelerle sana sesleniyorum… Ellerimde karanlık,faili meçhul seni sevmelerin ipuçları geziniyor… Ben demeye kalmadan her yanımı sensizlik sarıyor… Geceyi büyüten o suskun bakışından sabahın son demine sığınıyorum… Üşüyorum… Bir yorgan deyip üzerime örttüğün demli gözlerin ısıtmıyor;daha çok titretiyor bedenimi… Kan revanım bu diyarda sevgili… Her dem hüzün… Her dem sensizlik… Alışılmış bir ben değil çevremde dolanan… Leyla diyorlar,garip diyorlar,suskun diyorlar artık bana… Ah bal tadındaki bu sevda!.. Bir bilinmezin gözlerinden sızan ışık, yollarımı aydınlatır şimdilerde… Aşkın varlığımı perişan edip yokluklara gömerken O elleriyle gülücükler çizmeye çalışıyor yorgun suretime… Ceset ceset üzerimizden ne kadar aşk geçse de Yılmadan,susuşların suskunluğa boyandığı an için Birlikte savaşıyoruz sensizlikle… Ne göründüğüm kadar kelimelere sahibim bu satırlarda Ne de kelimelerim benden kalan tek şey sana… Yaşam belirtilerim azalıyor her geçen gün… Simam daha çok ölü soğukluğunu andırıyor… Anlaşılası güç durumlarda kendime yetemiyorum… An geliyor hep susuyorum… An gelmiyor an’sız kalıp yok oluyorum… Hamallığını yaptığım acıların ardı arkası kesilmiyor… Ayaklarım kelepçesine takılıp düşerken yüklendiğim o ardı arkası olmayan acılar üzerime kapanıyor… Kapı gıcırtılarıyla uyanıyor her susuşum… Sevgilinin"unut beni"demesinden yıkılıyor duvarlarım... Bencilce bir seviş… Çıkıntılarla dolu bir hayat… Ne çok geç kalmışlığımı düşünüyorum sonra… Çağımın en geride kalmış kimliğini ben taşıyordum… Yine aşkımı yağmalıyorlar sevgili… Gel! Kurtar seni yaban ellerden… "içimdesin nasılsa diyemiyorum bak!.. Kopartıyorlar seni;dikenli ellerinin yüreğimi kanattığını umursamadan… Kurşuni renklere boyuyor zaman senliğimi… Mermiler yağıyor üzerime yalnızlıktan yapılma… Ah yar! Böylesi kırıcı olmak zorunda mı gözlerin? Devleşen sancılarımı çoğaltma sevgili… suRetiMde gaRip ifadeLer geZiniYor... içiMde çoğaLan yaRaLara deRmaN buLamıYoruM... yoRgunuM... RuhuMu suSturuYoruM... Zayıflığımın son belirtileri;göz çukurlarıma dolan gözyaşlarım;boğuyor çirkin suretimi… Sakat ayaklarım yüzüme gölgeler çiziyor… Yüzü koyu gizlenmiş yalnızlığımla baş başa kalmak istiyorum olmuyor… Annemin nefes alamayışının korkusu sarıyor *******imi… Bir anda zindan oluyor tüm geçmişim… Parmak aralarından sızan ışıkla yüzsüzlüğümü nurlandırıyorum… Duvarlar hep kan öksürüyor üzerime… Siması bozuk ve ölmekten yorgun düşmüş cesetler geçiyor üstümden… Sağımda,solumda hesap soracak münker ve nekir duruyor… Ne yana dönsem suretime bir ah çarpıyor… Bu susuşların içsiz ve duygusuz söylemleri çenemi yoruyor… Yanı üzere yatan bir beynin içinden dökülebilecek tüm suçlar dökülüyor… Suçları herkes görmezden gelirken yastığım beynimi suçüstü yakalıyor… Gözyaşlarımı alnıma akıtan bir acının yarasına gözlerini bastırıyorum… Gözlerin içime değdikçe yaramın kabuğu kalkıyor ve en sus biçimde kanamaya başlıyor… Nerde soluk bir bez parçası bulsam etrafına engel diye sarıyorum… Ama gözlerin… Durmadan yaramı depreştirme derdinde… Beklenmedik zaman-sız anlarda çıkıyorlar karşıma… Bakmakla görmek arasındaki farkı tek senin gözlerinden anlıyorum… Böylesi iç yakışların kıvılcımıydı gözlerin… Aşk katili,içimin canına okuyan suskunluğunun adıydı gözlerin… Kelimeler düğümleşti yine sevgili… Garip şekiller dönüp dolaşıyor sularımda… Gökyüzü ağıtıma ortak olma derdine düşüyor… Maviliğini kirleten duman yüklü kentime lanet edercesine ağlıyor… Misafirperver topraklarım da gözyaşlarını kabul gününde… Soluksuz,hiç durmadan çatlamış dudaklarıyla içiyor gelen geçeni… Feryat figan ağlıyoruz birlikte… Sonra ruhuma şu anlık cemreler düşüreni arıyor ellerim… Kulaklarımda bir bayram havası ama içim sus… Ve ne sussam bilinmezim bana lanet ediyor sanki… Sensizlikteki iç çekişlerimi yalnız o dinliyor… İstemiyorum bu kadar içimin acılığını hissetmesini… Sessiz sessiz yüzümden dökülen damlaları elimin tersiyle siliyorum ki;düştüklerinde seslerini duyup "bu can çekişen de neydi" demesin… Dinliyorum her dediğini ama,yine susuyorum… An geliyor kendi acısını tekbirler getirerek kurban veriyor… Ne sorulsa aşktan yana bilmezliğini öne sürerek kalbini örtbas ediyor… Israrcı hareketlerime göz yumup bana benden de çok katlanıyor… Ah bal tadındaki sevda! İçimi dışımı tuttun! Kendimde geçtim seni sevdikçe… Anlayamadım ben senin acılığını… Öyle doyumsuz,öyle tatlıydın ki! Meğer tutan bir balmışsın… Düştükçe içime yok oldum kendimde… Bırakmadın beni bana… Halsiz,mecalsiz kaldım bir başıma… Damarlarıma düşüşünle öyle bağlanmışım ki sana vazgeçemedim… Acıttın… Kanattın… Susturdun… Ama öyle tuttun ki beni kopamadım bir daha… Şimdi keskin bir mevsim dönüşümü yaşıyor bedenim… Bir yanım sonbaharda kalmış,bir yanımsa hep kış… Bal içimde yeni yangınlar büyütse de duygularım hep soğuk,hep karakış… Yok sevgili yok… Bu aciz beden dayanmaz daha… Kafama yerleşen bu dayanılmaz sancılar sonumu hazırlamakta… Belki bu sözleri bir yazının uydurulmuş satırları gibi okuyorsun… Ama öyle değil sevgili… Ne yazdıysam bunların hepsi aşkının bedeli… Değer mi dediklerine bir cevap bu da belki… Benim sana olan sevdam; Senin için basit, Herkes için değerli, Benim içinse;seni en az bu kadar sevdiğimin çaresizliği… |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:46 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.