www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Gürbüz Öztürk (https://www.cakal.net/showthread.php?t=136482)

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:47 AM

Gürbüz Öztürk
 
......Mış-Mişler



seyrediyoruz
bu ülkeyi kültür
erozyonuna sevkeden
ciğersizleri seyrediyoruz
provalardan
ve çalışmalarından
fırsat bulup
eğlenmeye gelmişler miş
....miş!
aman ne de çok çalışmışlar
ne de çok üretmişler miş
.... miş!
bir siyasinin söylemiyle
söylemek geliyor aklıma
sizi gidi burjuvazi artıkları
burjuvazinin yamacındaki
ufacık-tefecik
belli -belirsiz
ayrık otları
üzüntüm siz değilsiniz tabi
bu kentin
binlerce küçük sokağında
binlerce gecekondusunda
yaşamak zorunda olan
ve sizi seyretmeye
mahkum edilmiş
milyonlarca insanlarım var
duyuyorum; benim gibi söyleyenler
onların üzerinden
rant sağlıyor
reklam yapıyormuşuk
it ürür-kervan yürürmüş
bu halk doğruyu bilirmiş
bak nerdeymiş
yerinden belliymiş
başı arşa değermiş
eğer it'lik halkıma
doğruları havlamaksa
ben it'im
duyuyor musunuz
...mış-mişler

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:47 AM

Adaletin papatyalısı



ne kadar uzak olursak
o kadar iyi diyemiyorum
yüreğimden sarkıp
bileklerimi sımsıkı bağlayan
zincirdir vicdanım
ne elim-ne kolum kallkar
mecburen inziva nöbetindedirler
nede dilim söyleyebilir
ayrılık türküsünü
aklım terbiye ve tenbih etmiştir
zavallı dilime
devamlı surette
mahkumiyet türküsünü söylemeyi
pelesenk vurmuşum
çivilemişim damaklarıma dilimi
bülbül gibi şakıyabileceğim
konuşkan yanım
artık mahpus yalnızlığında
ve sessizliğindedir
duvarlarında zar-zor okunabilecek
silik yazılardan oluşan
dileklerim üşümektedir;
en keskin bir sabah ayazında.
ne kadar eziyet edersen et
boynum kıldan ince
şimdi
seyircinin protesto
çığlıkları arasında
rolü ezberinden düşmüş
dizlerinin üzerinde
celladını bekleyen
zavallı bir oyuncuyum
ve adaletine şaşarım
beni kendine
mahkum eden sen
nasıl bir hâkimsin ki
elinde papatya ile
kaderime hükmedersin
'adaletin papatyalısı' diye
yazılı yasa kitabının
üzerine yemin edersin

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:48 AM

Alfabenin yorgunluğu



girdabın giriş kapısıdır
kömür karası gözlerin
bu esnadaki yokoluşu
kaybolup gidişi
diyarımı terkedişimi
anlatabilecek
dünyadaki bir sürü
alfabelerin
toplamından oluşacak
olağanüstü
bir dilin kazandıracağı
anlatı yeteneğide
yetersiz kalacaktır
ve
bu işin adı
bu safhadan sonra
oluşturulan bu alfabe
ancak
anlatı yetersizliğinin
sembolü olacaktır
yine ancak
senin insafına kalacaktır
kaderim
geride sadece oluşturulan
alfabenin yorgunluğu
kalacaktır

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:48 AM

Anadolu kültürü torpilli keman



derinlerden,çok derinlerden
sızılar şeklinde geliyor
kemanın sesi.
ne tanımsız duygudur bu:
hem acılarıma kabuk bağlıyor,
hem de delik deşik ediyor
kalbura çeviriyor,
dağlıyor ve yanık izleri bırakıyor,
yüreğim göğsüme sığmıyor
yüreğim sanki celladım
'hadi son şiirlerini söylede
çıkalım artık şu idam sehpasına'
diyor ve ekliyor;
'gladyatörleri kızdırmayalım
bu kocaman şehrin sokaklarında
dolaşan gladyatörleri'
sus yüreğim kemanı dinle diyorum
anadolunun sesi
yüzyıllardan beri
yakılan ağıtların özü
damıtılmış hali.
nasıl asil ve insancıl
nasılda son vuruş ustası
nasıl da bir hayat öpücüğü.
................
keman denilen asil çalgı nasıl mutlu
dünyanın uyku saatinde
ışıl ışıl ayışığı telleri.
loş vadilerden geliyor
insanı hayrete düşüren tınıları;
böyle yüksek bir kültürün
yüksek motivasyonu sayesinde,
tarihindeki en büyük
performansı yakalıyor
bu keman denilen asil çalgı;
anadolu kültürü torpilli çalgı;
tınılarının altyapısını oluşturan medeniyetin
verdiği barışçıl mesajlarla
birleşince kemanın evrensel sesi
ne gladyatörler kalıyor ortada
ne de idam sehpaları.
.....................
yüreğim rahatlıyor.

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:48 AM

Aracısız zafer

nasıl hırsla sıkarsın
demir parmaklıklardan teşekkül
demir damarlı kapıyı
adalete olan inancını
yitirmemiş olsan
koparıp atacaksın onları
ve tarih kayıt altına alacak
kan-et ve kemiğin
bu sert madene karşı
aracısız zaferini
özgürlük soluyacaksın özgürlük
mavi gökyüzünün altında
birazda gözlerin kamaşacak
ardı arkası kesilmeyen solumalarını
bir sen duyacaksın

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:48 AM

Avrasya vaktinde ezilmek



henüz betonlaşmamış
süt kemiklerimle
pirinç tarlalarında
sabahın saat beşinde
geceyle-gündüzün
avrasya vaktinde ezilirdim
buz gibi ergene suyunda
kıpkırmızı olurdu baldırlarım
ve tam anlamıyla
oyun çağımda
tanışmıştım emekçi bir
hayatın
hiç hazır olmadığım halde
en hazır
niyeti en belli
en engebeli
soğuk yüzüyle
hem çalışırdım
hem sorgulardım
süt kemiklerim ve omurgam
yasal olmayan
yıkıcı eğrilik ve bükülmeleri
yaşarken
kanbağı ve kanbağsızlığı
kategorilerinde ki
guruplardan hangisi kurtaracaktı
beni bu kaderimden

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:48 AM

Ay kahrından öldü



ay tuttu bizi
kan gibi
genlerimizde saklıydı
uluyan kurdun tohumları
kaşıntı halinde
varlığını hissettirdi
yanan ateşin etrafında
hepimiz biribirimizin
gözlerine baktık
belliydi kötü rüyalar
görmüştük
ama anlatmamaya
karar verdik
rüyalarımızı ateş tutmamalıydı
.....................
ay tuttu bizi
kan gibi
ateş tutmamalıydı rüyalarımızı
hepimiz
belli belirsiz
orta asya ayinlerinden
artakalan; bizim payımıza düşen
kutsal söylemler ve
belli belirsiz mırıldanmalarla
ateşin üzerine abandık
duymamalıydı ve anlamamalıydı
yaş bedenlerimizle
sonunu hazırladık
duman olduk
koyu-göz gözü görmez bir duman
kimsenin kanını içmeden öldük
.....................
ay kahrından öldü.

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:48 AM

Balıkça yaşasam



bir balık olsam
berrak bir gölde
yağmur yağsa ıslansam
güneşte kurulansam
akşam olsa uyusam
yosunlara kurulu
bir hamakta
yalnız-yapayalnız
oltaya takılma
korkusu olmadan
balıkça yaşasam

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:48 AM

Bir tek yanım



Sen
velhasılkiram
denecek kadar
ve kesip atılacak
ve hemen bitecek
ve hemencecik
ve oncacık
kadar
gayriihtiyarı değilsin
Her ne olursa olsun
noktalanıp bitecek
bir cümle değilsin
Sen harbi-harbi
yaşanmış bir hadisesin
Kusurlu şiirlerimi
paylaştığım çilekeş yanımsın
Ve sürekli olmayan
sürekliliği
ve istikrarı hiç bir zaman
yakalamayan
bir sürü zayıf yanımın dışında
devamlılığı olan
bir tek yanımsın

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:48 AM

Bronz heykel



Nasıl sevdim seni
ne sen
ne başkası
bilebilir
nasıl sevdiğimi
bir tütünsüz zamanlarımın
adı azaptı
bir de sensiz zamanlarımın
adı
şehirlerarası insan dolusu
otobüs yolculuklarında
bomboştu koltuklar
sen yoktun çünkü
ve bana göre yalnızlık
oturuyordu her bir koltukta
yalnızlık öylesine kalabalıktı ki
bir yolcu daha almaya
takati yoktu otobüsün
yaşadığım şehirde öyleydi
şehrin uyku saatlerinde
çok kalabalık olurdu sokakları
kalabalıkları sevdiğim pek
nadir vakitlerdi bunlar
öylesine kalabalıktı ki şehir
her metrakaresinde sen vardın
ben diyeyim milyon kere
sen de sonsuz kere
ve ben kalabalıkları okşardım
varlığın bazan tekil yalnızlıklara
varlığın bazan tekil kalabalıklara
zemin hazırlardı
ve bol bol mırıldanırdım
kimse anlamazdı
ennihayetinde küfrederdim tonlarca
ben,sen ve hayat arasındaki
kurulamayan orantıya
ve çok bilinmeyenli bir sürü denkleme
ve bizim için denklemenin
kuş pislemesi gibi bir şey olduğuna.
Ağırdı laflarım kantarlar çekemezdi.
Saçak saçaktı
sararmış ve sarkmıştı
dudaklarımı perdeleyen
süpürge telleri.
Kimileri de konuşmadığımı sanırdı
başımda dolanırdı çingene kuşları
şeylerini şey ederlerdi kafama
onlara göre de
'Bronz bir heykeldim'ben
kuşları seviyordum
adetlerine sadıktı onlar.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:41 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.