www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Siyasette liyakat ve tecrübenin önemi? (https://www.cakal.net/showthread.php?t=71405)

parlayan güneş 06-13-2007 11:32 AM

Siyasette liyakat ve tecrübenin önemi?
 
Siyasette liyakat ve tecrübenin önemi?

Süleyman Arif Emre

13.06.2007


Tecrübe ve liyakat sadece siyasette değil, hayatın her döneminde başarılı olmanın temel şartıdır. Cihan tarihinde uuzn ömürlü büyük devletler kurmuş ve yönetmiş olan milletimiz, bu sebepten büyüklere karşı saygıyı, vazgeçilmez ahlâkî bir prensip olarak kabul etmiş, gerek aile terbiyesinde gerekse toplum düzeninde ve gerekse siyasette, uygulamış ve yaşatmıştır.

Meselâ, büyüklerin huzûrunda, söz alınarak konuşulur, yolda bile önünden geçilmez, her işte onlara danışılır yada istişare edilir.

Genç yaşında İstanbul’un fethi gibi cihan şümul bir zafere nâil olan Fatih SultanMehmed Han, ulemâ meclisinde, eşiğe yakın bir noktada diz çökerek oturur, ilim adamları Müslim olsun, gayri müslim olsun, onlara en âzâmi saygıyı gösterirdi.

Hattâ Fatih Sultan Mehmed Han, beklenmedik bir savaş tehdidi karşısında, tecrübesinden yararlanmak için, babası Murad Han’ı yeniden yönetimi deruhte etmesi için dâvet etmiş, babası kabul etmeyince:

– “Eğer padişah bensem, size emrediyorum geliniz savaşı siz yönetiniz. Eğer padişah siz iseniz, yine ordunun başında, sizin bulunmanız gerekir.” meâlindeki, meşhur beyânıyla, tecrübe ve liyakatın, devlet an’anemizde ne derece önemsendiğini, târihimize tescil etmiştir.

Siyâset biliminde taa eski Yunan’dan beri kabul edilmiş olan, ve İslâm esaslarıyla da bağdaşan bir prensip vardır. Devlet yönetimi genç olsun, yaşlı olsun bilge kişilerin, (Yani tecrübeli olanların) işidir. Hal böyleyken ve târihi gerçekler bunu emrediyorken son senelerde, siyasî çalışmalarda, bu kurallar hiçe sayılarak, duygusal anlayış öne çıkarılmıştır.

Çıkarılmış da isâbetli mi olmuştur? Hâyır olmamıştır, Yaşadığımız olaylardan bir kaç misal verelim:

Misal 1- Sayın Mehmed Ağar’la sayın Erkan Mumcu önce seçim ittifakı kurmaya ve sonra da, partilerini birleştirmeye teşebbüs ettiler. Öylesine yanlışlar yaptılar ki sonu fiyasko ile neticelendi.

Bilindiği gibi biz, Refah Partisi zamanında RP-MHP-IDP üç parti, böyle bir ittifaka girişmiştik, başarılı olmuştuk, hem barajı aşmış hem de grub kurmuştuk.

Misal 2- Milletimiz sayın Erdoğan’a, üçte iki meclis çoğunluğu bahşederek AKP’yi tek başına iktidara getirdi. Sonu ne oldu? Kocaman bir fiyasko. Ne Anayasa’daki darbe kalıntıları (YÖK) meselesinde olduğu gibi hükümleri değiştirilebildi, ne başörtüsü yasağı gibi meseleleri çözülebildi. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçiminde bile, tecrübesizlik dolayısıyla, işleri yüzüne gözüne bulaştırdı.

Bu niçin böyle oldu? Masonların ve siyonistlerin etkisiyle Refah camiası arasına Gelenekçi-Yenilikçi ihtilafı sokuldu. Sonra daha ileri gidilerek, ak saçlı-kara saçlı ayrımı yapıldı. Yani özet olarak babasına moruk, anasına kocakarı diyen zihniyete benzer, bir yanlış yapıldı. Büyük milletimizin siyasi gelenekleri ve büyüklere karşı gösterilmesi gereken saygı ve anlayış tamamen dışlandı.

Halbuki bir hastamıza doktor seçerken ne yaparız? En tecrübeli ve bu işte en uzman olan kimdir? Onu araştırır, bulur hastalarınızı ona teslim ederiz. Avukat tutarken de aynı titizliği gösteririz. Amma devlete ve millete yönetici seçerken horoz döğüşünü andıran öfkelerin, kutuplaşmaların etkisine kapılıyoruz. Oysaki akıl ve tecrübe “yaşta değil baştadır” şeklindeki atasözümüz bile gidilecek istikâmeti gösteriyor.

Bir zamanların kendisini cihangir olarak kabul ettiren Napolyon Bonapart gibi bir savaş stratejistini, yaşı sekseni bulmuş bir Cezzar Ahmed Paşamız yenilgiye uğratmış, doğduğuna pişman etmiş.

Tiryaki Hasan Paşamız ise Kanije’de, bugün bile en zeki savaş uzmanlarının akıllarına bile gelmeyen savaş taktikleriyle 80 binlik düşman ordusunu 5 bin kişilik askeriyle yenerek hezimete uğratmıştı. Üzerinde bulunduğumuz bu vatan parçasını koruyabilmemiz için, sürekli ecdadımızdan ders ve ibret almalıyız, aksi halde Allah göstermesin bu duygusallıklarımızın faturasını çok pahalıya öderiz.

Ne demişler? Yarım hoca dinden eder, yarım hekim candan eder, yarım politikacı da vatandan eder. Hiç bilenle bilmiyen bir olur mu?


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:24 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.