www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Refik Durbaş (https://www.cakal.net/showthread.php?t=80660)

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:26 PM

Refik Durbaş
 
Ağıtlar

Gözleri bir umudu, bir dalgınlığı yaşıyor
Ağzında kalabalık bir öpüşme ormanı
-Kalbindeki katiyyen ben değilim
Yüzünde küçük inzal kuşları.

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:26 PM

Anıt

Halkın ulusu, rüzgârın kardeşiydi onlar
ateşin övündüğü üç alınteri nebisi
bir şafak vakti zulmün dehlizinde
yiğitlik anıtı süsledi bedenleri

Biri engin denizlerle arkadaş
biri inancın cömert efendisi
biri sabrın korkusuz aslanıydı
onurun mescidi şimdi cesetleri

Halkın ulusu, rüzgârın kardeşiydi onlar
ölüme taviz vermedi hiç biri

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:26 PM

Barış Koyun Çocukların Adını

Oyunu sever bütün çocuklar
birdirbir, uzun eşek, körebe
bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
oyun sözcüğünün halkların dilinde

(Oyun koyun çocukların adını)

Savaşa karşıdır bütün çocuklar
kışın: kar altında her sabah
tükenip erise de solgun nefesi
yazın: göğsü sırmalı fabrikalarda
çarkları döndürse de yoksul alevi
savaşa karşıdır bütün çocuklar
nice ölümlerden geçmişlerdir
nice rüzgarlar içmişlerdir
gelincik tarlası çocuklar

(Emek koyun çocukların adını)

Gökyüzünün penceresinden şimdi
bir kuş havalansa
kanat çırpışlarında
hayatın yağmalanmış sevinci
- Kuş uçar rüzgar kalır

(Sevinç koyun çocukların adını)

Uzay denizlerinde şimdi
bir balık ağlasa
gözyaşı billurlarında
yüz bin umut kıvılcımı
- Alev uçar nazar kalır

(Umut koyun çocukların adını)

Çocuk bahçelerinde şimdi
bir çiçek açsa
hüzün sevince dönüşür
sevinç çiçeğe
- Ölüm uçar çocuklar kalır

(Mutluluk koyun çocukların adını)

Barıştan yanadır bütün çocuklar
sabah: kuşatılmış bir toplama kampında
ayrılığın tetiğini okşasa da elleri
akşam: yıldızların mor orağıyla
sessizliği devşirse de yetim öksüz sesi
barıştan yanadır bütün çocuklar
nice çığlık emmişlerdir
nice korku gezmişlerdir
yürekten hisli sevmişlerdir
güvercin harmanı çocuklar

(Devrim koyun çocukların adını)

Barışı sever bütün çocuklar
beştaş, saklambaç, elim sende
bu yüzden anlamı aynıdır, değişmez
barış sözcüğünün halkların dilinde

(Barış koyun çocukların adını)

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:26 PM

Bin Kuş Ayışığında

Şimdi senin soluğunda akşam
çiçekler ve sular kadar yalnızım
bir o kadar da esmer saçların
bin kuş esiyor sanki ayışığından

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:26 PM

Çırak Aranıyor

Elim sanata düşer usta
Dilim küfre, yüreğim acıya
Ölüm hep bana
Bana mı düşer usta?

Sevda ne yana düşer usta
Hicran ne yana
Yalnızlık hep bana
Bana mı düşer usta?

Gurbet ne yana düşer usta
Sıla ne yana
Hasret hep bana
Bana mı düşer usta?

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:27 PM

Gül Yağsın Ufkumuza

Ufka gül yağdığı akşam
yüzleri ucuz
sevdası ezberinde
kiralık evler gibi serin
turfanda kadınlar da sevdi

Ufka gül yağdığı akşam
ölüme ve ayrılığa cesur
esrara dayanıklı
masraf makbuzu kullanmayan
az şekerli kadınlar da sevdi

Ufka gül yağdığı akşam
aynalara abone
kalçalarından gayrı her şeyi helal
çocuk bitmez tarlasını sürdüğü
vadesi dolmuş, kadınlar da sevdi

Ufka gül yağdığı akşam
Herkesten uzakta şimdi

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:27 PM

Gündem

Bu gece uyumasak da olur, hadi sevinci tazele
sevdayı tazele emzirsin yıllardır pas tutmuş yalnızlığımı
sevsen de sevmesen de son elvedasıdır bu ömrümüzün
koy dursun öylece elin elimin, dilin dilimin içinde
bu gece uyumasak da olur, şimdi sevişelim sevgilim
aşkımızın ve çılgınlık ve sevişmek hala gündemde.

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:27 PM

Hücremde Ayışığı

Sesimi sesinin üstüne koyma
kara gecede, karanlıkta, acılı
yüreğimde yeşerdiyse de alevi ölümün
kan boğmadı daha korkuyu
kırılmadı kin ve öfkenin fidanı

Sesini sesimin üstüne koyma
ağzımda prangası tutuklu rüzgâr

Yanlış arama ölümden başka
kurşuna dizilen resimlerde
acıyla örülmüşse cesetler
ve ağlıyorsa hücremde ayışığı
üzgün değilim, hüzünlü asla

Yanlış arama ölümden başka
sırtımda falakası tutuklu rüzgâr

Yüreğimde mezarlar açma artık
kazıdım hücremin duvarına çünkü
zamanı kucaklayan öfkemi
acıdan üretilen sesimi
gençliği damıtılmış günlerimi

Yüreğimde mezarlar açma artık
elimde kırbaçları tutuklu rüzgâr

Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
korkuyu mu bekliyor o nöbetçi
niçin hiç konuşmuyor yıldızlar
şafak söktüyse nerde kar filizleri
uyusam uyansam her yerde bahar
Çıplak taş, demir kapı, sessizlik
sesimde zincirleri tutuklu rüzgâr

Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
deli rüzgâr, çıplak suyun rahminde
artık ne hücrem, ne yalnızlık
eskisi gibi düşmanım
ama hâlâ yanıyor yüreğimde işkence

Tek değilim artık, çoğaldım ölüme
yüzümde kelepçesi tutuklu rüzgâr

-Söyle kim hak kazandı ölüme

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:27 PM

Kampana

Gün dogmadan açiyorum dükkani
kuşlar uykuda daha, agaçlar uykuda, yüregim uykuda
agzimda akşamdan kalma kiyak bir cigara
kulagimda elektrik zilleri, sirenler
-Usta çayi demledim, bakir tavinda

Bingöl'den geleli dört yil
fincan kadar bir dükkan
isligini giy
ortaligi süpür
tezgahi düzenle

En tiz çan bakir, kalay ve fosfattan dökülür
fil kadar çanlar dökmüş ustam
biri Galata'daki büyük kilisenin avlusunda
biri bizim orda Güllübag istasyonunda kampana
biri Fatih-Harbiye tramvayinda
biri solgun bir feslegen gibi duruyor ustamin çocukluk anilarinda
(En çok bu cani seviyorum nedense)
Her gün ögle paydosunda bu cani anlatiyor ustam
askerden daha yeni gelmiş o zaman
bileginde bir dögme ki hala durur
bir mavi ejderha, sular içinde, kollari arasinda bir kadin

gövdesi ejderha, başi ayni insan sureti
askerliginden kalan tek hatira
o zaman elektrik nerde, sirenler nerde
iş gani, parada bereket, gücü kuvveti yerinde
körüge bastikça, örse vurdukça genişliyor dükkan
sanki Kizilirmak'tir, tarihi şanli Toroslar, sanki Haymana ovasi
sinirsiz boşlugunda bir güz sabahinin

Bir günde dökermiş fil kadar çani derler
Şimdiyse küsmüş bakira, kalaya, fosfata, kömüre
çekice, egeye, tuza, keskiye, örse, ekmege
işil işil bir sevince, alinterindeki rüzgara
seste yansiyan cevhere
öfkeye

Şimdiyse yirtik bir resim gibi raflarin rutubetli kokusunda

Bingöl'den geleli dört yil
çekicin sapi kirik
ustanin gönlü
sanirsin çan degil döktügü bir küskünlügün izdüşümü

Tuvalet penceresinin karşisi koca bir han
çogu terzi, konfeksiyoncu, ütücü bir sürü kiz
ne zaman pencereden baksam saçlarini tariyor biri
hafifçe dizleri açilmiş birinin, yüzünde bir dalginlik esintisi
bana mi bakiyor içimdeki suya mi düşüyor agzinin gölgesi
biri sürfüle mi, tegel mi ne, elinde igneler, iplikler, yüksükler
soluk bir çay bardagina damliyor alinteri
usulca bir cigara yakiyorum
gözbebegimde Cemil kalecilerin korkulu rüyasi, her maçta üç çeken
gözbebeginde Türkan Şoray, Fatma Girik, Arzu Okey
en çok da Gökben bir şarkida:

"Ben dün gece bir rüyada
Yaşiyordum sanki
Dansettim kollarinda
Genç kizlar dolandi
Saginda solunda
Sen ise beni seçtin
Cennete döndü dünya"

Bir cigara, bir cigara daha
zülfünü okşayip işareti çakiyor hemen
"Akşam sekizde, otobüs duraginda ama ablami ekersem"
ve patliyor birden agzindaki ciklet

Ustam çok kiziyor böyle sik sik tuvalete gitmeme
bu yaşta cigara, cigerlerin zift tutacak, ben askerken
öksürügü geliyor derinlerden

Bingöl'den geleli dört yil
dişleri aşinmiş egenin, tutmuyor kerpeten
aşinmiş yüregimdeki uluzgar
sanirsin çan degil döktügüm bir özlemin izdüşümü

En tiz çan bakir, kalay ve fosfattan dökülür
fil kadar çanlar dökmek istiyorum
hiç olmazsa bizim orda Güllübag istasyonunda kampana kadar
ama hep ayni kömür yaniyor ocakta
hep ayni öksürük, ayni ses ustamin puslu anilarinda
hep ayni öksürük, ayni ses ustamin puslu anilarinda
sanki hiç Fener - Beşiktaş maçina gitmemiş
hiç film görmemiş Türkan Şoray'li, Ayhan Işik'li, Arzu Okey'li
hiç aglamamiş Orhan Gencebay'i, Selahattin Cesur'u dinlerken
(Akşam Orhan Gencebay'in "Dertler Benim Olsun"
pilagini alayim
bir de resmini aynanin kenarina asmak için)

Hiç sevgilisi de olmamiş galiba bir otobüs duraginda bekleyen

En tiz çan bakir, kalay ve fosfattan dökülür
davara tak daglardan daglara ulaşsin sesi
paytona tak şeneltsin yollari sesi
arabaya tak hele bir de yaninda mavi boncuklar olursa
trene tak bir gurbetten bir gurbete dolaşsin sesi
ama hep ayni cevher süzülüyor alinterimden
ayni uluzgar çekicin suyunda, alevin yalazinda, pazularimda

Fincan kadar bir dükkan
ocagi yak
madeni hazirla
ateşi körükle
baglanmiş bir kez nasibim, zor zanaat
vuruyorum vuruyorum vurdukça büyüyor avuçlarimda nasir
daha yeni terlemiş biyiklarim
büyüyor kollarimda sapina sevgilimin adini kazidigim çekiç
vurdukça büyüyor sabir ve küçülüyor nedense sefertasimda lokma
Bingöl'den geleli dört yil
-Usta çayi demledim, kalay tavinda

Bingöl'den geleli dört yil
telsiz duvaksiz bir külüstür ocak
körügü pas tutmuş bir usta
sanirsin çan degil döktügü bir yanginin izdüşümü

Gün batarken kapiyorum dükkani

F.S.Mehmet1453 08-09-2007 02:28 PM

Karanlıkta

Işığı söndür. hadi yanıma uzan
seninle eskiyorum hadi uzan
gün çoğalırken yüzümüzle
bir roman kahramanını yaşıyaraktan
hadi uzan biraz sevişelim
hadi uzan

gece ıslak ve su kadar dalgındır
açılırken koyu bir derinliğe pencerem
çünkü herkesin içinde hep aynı saksafon
ölümden kollarını taşıyaraktan
yürür eskiyen sıkıntısını
sen korkma. alışkanlıktır gittiğimiz bizim
hadi uzan biraz öpüşelim
hadi uzan

işte evimiz, aydınlığa çıkıyoruz
yolumuzun bittiği bir akşam korusunda
artık her şey uzanmaktır sevgi nerde
hadi uzan biraz ölelim
hadi uzan


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:56 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.