www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Adult eski arşiv (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=376)
-   -   Leylâ İle Mecnûn (https://www.cakal.net/showthread.php?t=8370)

Misyoner 01-29-2006 08:21 PM

Leylâ İle Mecnûn
 
Leylâ İle Mecnûn

Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır. Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir. Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez. Kays okulda Leyla' yı göremeyince üzüntüden çılgına döner, başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar.
Mecnun' un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla'yı isterse de Mecnun (deli, çılgın) oldu diye Leyla' yı vermezler. Leyla evden kaçarak, Mecnun' u çölde bulur. Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir. Bu sebeple Leylâ' yı tanımaz. Babası Mecnûn' u iyileşmesi için Kâbe' ye götürür. Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn, kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder:

"Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni."


Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar. Diğer tarafta ise Leylâ da aşk ıstırabı içindedir.
Bir zaman sonra âilesi, Leylâ' yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir. Ancak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm' ı vuslatından uzak tutmayı başarır.
Mecnûn, çölde, Leylâ' nın evlendiğini arkadaşı Zeyd' den işitince çok üzülür. Leylâ' ya acı bir sitem mektubu gönderir. Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn' a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder.
Bir müddet sonra Mecnûn' un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür. Leylâ baba evine döner. Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze alarak, Mecnûn' u çölde aramaya başlar. Fakat Mecnûn, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leylâ'nın maddî varlığını unutmuştur. Leylâ, çölde Mecnûn' u bulduğu hâlde, Mecnûn onu tanımaz. Leylâ onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz. Hastalanıp yataklara düşer. Kısa zaman sonra da ölür. Mecnûn, Leylâ' nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler;

"Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez
Cânânsuz cihân gerekmez."


Der, kabri kucaklayarak ölür.
Bir müddet sonra Mecnûn' un sâdık arkadaşı Zeyd rüyasında, Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür. Bunlar kimdir? diye sorunca, derler ki:
"Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ' dır. Aşk yoluna girip temiz öldükleri, aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular."

trecy 01-30-2006 04:14 PM

AŞktan Haber Var !
 
önce kalbini verdi, sonra kalbini çaldı;

1989'da 11 yaşındaki bir İspanyol çocuk geçirdiği kazadan sonra komaya girdi. Ailesi kalp ve akciğerini bağışladı. Organlar, iki çocuğun hayatını kurtarmak için İngiltere'ye gönderildi. Bu çocuklar 14 yaşındaki Robert Wyne ile 15 yaşındaki İsveçli Jenny Pauilind' di. İngiltere' de aynı hastanede yatıyor ve organ naklini bekliyorlardı. Akciğer Robert'e, kalp ise Jenny' nakledilecekti. http://www.kalbiminsehri.com/images/rose.gif Ameliyatı yapacak olan ekip, Robert' e sadece akciğerini değil kalbini de nakletmeye karar verdi. Böylece vücudun organları kabul etmesi kolaylaşacaktı. İspanyol kalbi ve akciğeri Robert'e başarıyla nakledildi. Robert'in kalbi ise Jenny'ye nakledildi. İki çocukta hayata dönmüştü.
Robert ve jenny'nin aileleri hastane koridorlarında tesadüfen tanıştı. Birbirlerinin adreslerini aldılar. Ve 11 yıl sonra bu iki aile İrlanda'da bir araya geldi. Artık Robert 25 , Jenny 26 yaşındaydı. Ve Robert yıllar önce kalbini verdiği Jenny'ye görür görmez aşık oldu. Yıllar önce kalplerini birleştiren bu iki genç bu kez büyük bir aşkla birleşmişti.

15'lik sevgilisi için bir ay dolapta bekledi;
ABD'li asker Jeffrey S.Martin (26), chat yaparken 15 yaşında bir kızla tanıştı. Aylar süren chatten sonra Martin kızı görmeye karar verdi. Birliğinden firar edip, kızın Ohio Mount Vernon daki evine gitti. Anne ve babasına görünmeden gizlice eve giren Martin , genç kızın elbise dolabında 1 ay boyunca yedi, içti, uyudu. Evde kaldığı süre içinde kızla cinsel yakınlık kuran asker,sevgilisinin çıplak fotoğraflarını çekti.
Martin'in foyası, kızın annesinin işi gitmeyişiyle ortaya çıktı. Kızının bluzlarını yerleştirmek için dolabın kapısını açan anne Martin'i yakaladı. Martin hakkında küçük bir kıza cinsel taciz suçundan 9,5 yıl hapis cezası istendi.

trecy 01-30-2006 04:24 PM

Terk Edİlmek De Var
 
İlişkiler biter ve terk edilirsiniz bu dünyanın sonu değil. Hayat devam ediyor. Üstelik yalnız olmanın bir sürü avantajı var. İşte size silkinip kendinize gelmeniz için birkaç ipucu...
Aylarınızı hatta yıllarınızı harcadığınız sevgiliniz sizi terk edip gitti. Şimdi aşkın acı çağı başladı. Peki bu acıyı nereye kadar yaşayacaksınız? Hayatınızın bundan sonraki bölümünü sadece onu düşünerek geri dönmesi için dua ederek geçirmek istiyorsanız buyurun yapın. Yok eğer hayatın insana her zaman seçenekler sunduğuna inanıyorsanız o zaman gözlerinizdeki yaşı silip bir an önce yaşama dönmelisiniz.

Kabullenin Artık
İlk yapmanız gereken şey, giden sevgilinin asla geri dönmeyeceğini kabul etmek ve yaşamınızı buna göre yönlendirmek. Bu fikri bir kez kabullendiniz mi yolun yarısını geçmişsiniz demektir. Ama sizi bu fikirden uzaklaştıracak her şeyi bertaraf etmelisiniz. Önce , onunla birlikte çektirdiğiniz fotoğrafları da yırtın atın ya da kıyamıyorsanız öyle bir yere saklayın ki siz bile bulamayasınız.
Sadece fotoğraflar değil tabii verdiği hediyelerde her gördüğünüzde size onu hatırlatacaktır. O hediyeleri bir kenara kaldırın. Onunla gittiğiniz yerlere gitmemeniz gerekiyor. Bir zamanlar birlikte hoş anlar geçirdiğiniz o mekanlar sizi eğlendireceği yerde üzer. Yani onu hatırlatacak her şeyden uzak durmalısınız. Böylece yeni hayatınıza ilk adımları attığınız günlerde cesaretinizin silinmesini engellersiniz.

Yalnızlığın Keyfi
Artık yalnızsınız dilediğiniz her şeyi kimseye hesap vermeden yapma özgürlüğünüz var. Bu ne büyük bir şans düşünsenize... Dilediğiniz filmi görebilirsiniz. Canınız istediği zaman istediğiniz yere gide bilirsimiz. Örneğin sabah kahvaltıyı küçük bir çay bahçesinde yaparken gazete ve dergilerinizi ' bırak artık o gazetesi benimle ilgilen' diyen biri olmadan rahatlıkla okuyabilirsiniz. Uzun yürüyüşlere çıkar, yarım bıraktığımız spor faaliyetlerinizi sürdürebilirsiniz. Sevgilinizin hoşlandığı ama sizin yapmaktan çok zevk alıp da yapmaktan vazgeçtiğiniz her şeyi yeniden hayatınıza yerleştirme imkanınız var artık.

http://www.kalbiminsehri.com/images/askca/cicekgul.gif Yeni Arkadaşlar
Sevgiliz varken ihmal ettiğiniz eski arkadaşlarınız size bir telefon kadar yakın. Onlarla buluşmanızı engelleyecek hiçbir şey kalmadı. Ama dikkat etmeniz gereken bir nokta var. Arkadaşlarınızla eski sevgilinizi ya da ilişkinizin bitme nedenlerini hiç konuşmayın. Bu, tekrar başa dönmekten başka hiçbir işe yaramaz. Onlarla günü keyifli geçirecek aktiviteler de bulunun. Oyunlar oynayın, gitmediğiniz yerlere gidin kısacası gününüzü gün edin.
Artık yalnız olduğunuza göre yeni insanlar tanımak, yeni arkadaşlar edinmek için engel yok. Yeni bir insan hayatınızda yepyeni bir ufuk açabilir. Ama bir hataya düşmemeniz gerekiyor. Her yeni tanıştığınız kişi sizi yalnızlıktan kurtaracak potansiyel sevgili adayı olarak görmeyin. Böyle bir durumda hayal kırıklığına uğrama şansınız büyüktür. Yeni bir aşka hazır değilsiniz daha. Bu yüzden bırakın bu yeni insanlar sizin arkadaşınız olsun. Zaman içinde aranızdaki elektriklenme onunla bir aşk yaşayıp yaşamayacağınızı gösterecektir. Ama daha baştan ' Aşık olmalıyım diye ' diye bir fikre kapılırsanız. O elektriği yakalayamadığınızda hep aynı şey olur. Keşke eski sevgilim dönse demeye başlarsınız.
Öç almaya Kalkmayın
Sevgiliniz terk etti diye kızgınsınız. Ağladınız, bağırdınız çağırdığınız ama yatışmadınız. Aklınızda çok tehlikeli bir düşünce var: Öç almak. Onun en yakın arkadaşlarınızdan birini gözünüze kestiriyorsunuz. Sonra da baştan çıkartmak için bütün kozlarınızı kullanıyorsunuz. Başarıyorsunuz da... Peki sonra? Her açıdan zararlı çıkacak olan sizsiniz. Birincisi döneceği varsa da artık onun kankasının sevgilisi olduğunuz için dönemeyecektir. İkincisi sizi gerçekten sevmediği için terk ettiyse umurun da bile olmayacaktır. Ve siz hiç hazır olmadığınız halde zorla bir ilişki sürdürmeye çalışacaksınız. Üçüncüsü, bir insanı sırf egolarınızı tatmin etmek için kullanmış olacaksınız. İyisi mi böyle bir şeye kalkışmayın.

Peki Ya Dönerse
Siz yeni bir yaşam kurmaya çalışırken var sayalım ki döndü. Böyle bir durumda tercih tamamen sizin. Bunu yaşamın size hazırladığı bir sürpriz olarak alıp onunla ilişkinizi kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Yok yeni hayatınızda ona yer yoksa bunu da yüzüne açık açık söyleyebilirsiniz.

charlie 02-09-2006 07:38 PM

Adresini bilsem...
 
Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum.
Mektup cebimde.
Cebim yüregime yakin.
Yüregim sende.
Sen yüregime yakin.
Öyleyse mektup sende.
Bu kadar içimdesin iste.

charlie 02-09-2006 07:39 PM

Ask ayakkabidir.
 
Bedenin yükünü ayaklar tasir,ruhun yükünü yürekler.. bütün agirliginizi ve yorgunlugunuzu kaldiran ayaklariniz için rahatligi ve sikligi bir arada barindiran ayakkabiyi seçersiniz.
Içinizin acilarini,sikintilarini,kirginliklarini ve hayallerini yüklenen yüreginiz için de huzur verici ve "güzel" bir ask ararsiniz.
Zaten asklar da ayakkabilar gibidir...
Bazilari çamur yagmur,toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü hava"kosullarina dayaniklidir.
Bazilari ise ummadiginiz kadar kisa zamanda çabucak "yamulur"ilk yagmurlu havada "alti açilir" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup"gider.
Asklari da ayakkabilar kadar "itinayla"seçmezseniz,tipki ayaginizda oldugu gibi yüreginizde NASIR olusabilir.
Dar gelen bir ayakkabiyi sadece tarzini begendiginiz için "zamanla açilir"diyen saticiya inanarak alirsaniz,zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" baslar.
Ruhunuzu daraltan bir ask içinde yalnizca fiziksel begeniye kapilip"zamanla düzelir" diyenlere kanarsaniz, yine zamanla içinizdeki olumlu duygularin "çarpildigini" görebilirsiniz.
Asik olabileceginiz insan türü,tipki ayakkabilar kadar degisik stillerde,farkli kalitelerde ve sayisiz "renktedir"....
Aski bir çesit serüven olarak"spor"gibi yasayanlar, aynen "spor ayakkabi"gibi dikkat çekici ve rahat kisileri bulurlar.
Tersine askta tutucu ve istikrarli olmayi benimseyenler "klasik ayakkabi"gibi muhafazakar çizgiler tasiyanlara tutulurlar.
Dekolte ayakkabilar gibi sadece cinsellik ve eglence zevkleriyle ateslenen asklar vardir.
"Bez"ayakkabilar gibi kisa ömürlü "tatil asklari"ise hemen herkesin kisisel tarihinde mevcuttur.
"Marka"ayakkabi alir gibi,sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna "tutulan"asiklar görürsünüz.
Kati plastikten "yagmur çizmesi"edinir gibi mantik süzgecinden geçirip "ise yarar" biçimde yasamak isteyenleri de bilirsiniz.
Ayrica ne tuhaf ki,psikolojik testlerde "zaafi"olup evine sayisiz çesitte ayakkabilar yigan insanlarin ayni zamanda "degisik" türde asklara da zaafi oldugu söylenir.
Evet,ask "ayakkabidir".
Aynen ayakkabiniza bakim yapmayip "hor"kullandigniz zaman kolayca eskittiginiz gibi, askiniza da dikkatli davranmayip özen göstermediginiz zaman kisa sürede "eskitirsiniz".
Ve nasil ki"delik"bir ayakkabiyi tamir ettirdiginizde yalnizca"bir miktar"ömrünü uzatmis olursaniz;"delik"bir aski onarmaya kalkistiginizda da "asla eskisi gibi olmayacaktir"!
CAN DÜNDAR

STAR73 02-10-2006 12:34 AM

yoksun
 
Üzerime devirip dağ gibi hüzünleri
Böyle çekip gitmek var mıydı ?
Var mıydı böyle bitirmek ?
Hani söz vermiştik birbirimize ?
Kaç zaman geçti aradan
Sen yoksun !
Sana sığındığım geceler
Alevleri gökyüzünde
Bir kumsal ateşiydi günahları yaktığımız .
Ve kan rengi şarapla yıkanmış
Bir hasret şimdi göğsümüze taktığımız .
Bilirim dönmeyeceksin artık !
Uzun zaman oldu
Belki çoktan unuttun .
Adın kaldı soğuk duvarlarında odamın
Sigara paketlerinde şiirlerin
Resimlerin bana gülen ,
Cüzdanımda saç telin .
Bir veda o geceden aklımda kalan
Kekremsi bir tat
Bir med cezir yüreğimde
Ben vurgun yemiş bir yaralı
Gemiler bana taşır bütün aşk yorgunlarını
Sen yoksun ...
Hayatımın ilkbaharında tanısaydım seni
Yasak umutlara ve acılara inat
Buruk bir şarap tadında olsaydı sevdamız
Yıllandıkça güzelleşen
Ve sen şiirler okusaydın geceleri
Saçlarımı okşarken .
Ellerimi tutsaydın ansızın
Yüreğim eriseydi gözlerinde
Yansaydım ateşinden .
Sen ağlasaydın mutluluktan
Ben ölseydim
Yalnızca beni sevdiğini bilseydim .
Seviyorum deseydin
Bi kere söyleseydin
Yanmazdım
Yanmazdım böyle çekip gitmeseydin ...
Bir veda o geceden aklımda kalan
Bir günah, belki yasak
Yanımda olsan şimdi, hiç konuşmasak
Ağlasak bin kere pişman olsak
Sonra yine bozsak yeminleri
Sarılsak sımsıkı
Öylece kalsak ...
Gittin ...
Kimbilir kaç deli sevda sığdırdın yüreğine
Işığa üşüşen pervaneler gibi sardılar seni
Körkütük aşkların ortasına düştün
Yalanların pençesine .
Belki birgün, bir gece
Dar bir vakitte belki
Hiç beklemezken seni gelirsin diye
Ben hâlâ burdayım
Sen yoksun !
Lanet olsun ...

bluekeys™ 02-10-2006 03:52 PM

iyi bir aşıkmısınız...
 
Sevgiliniz tarafından sürekli eleştiriliyorsunuz. Ona aşkınızı gösteremiyorsunuz. Suçlu siz misiniz yoksa karşınızdaki mi?


Siz iyi bir sevgili olduğunuzu iddia etseniz de sevgiliniz sizin o kadar da iyi olduğunuzu düşünmüyor. İşte size aşkta iyi ya da kötü olduğunuzu gösterecek bazı ipuçları:

1. Sevgilinizin evine doğru yürüyorsunuz. Oraya varmak için iki yol var. Biri kısa yol ama çok kalabalık ve kasvetli. Diğeri uzun, ama yürürken harika manzaralar ve hoş şeyler görebileceğiniz bir yol. Bu iki yoldan hangisini seçeceksiniz?

Cevap: Burada yol sizin aşk hakkındaki tutumunuzu gösteriyor. Kısa yolu seçtiyseniz çabuk ve kolay aşık oluyorsunuz. Uzun yolu seçtiyseniz aşkı ağırdan alıyor ve kendinizi kolay kaptırmıyorsunuz.

2. Yol üzerinde iki gül ağacı görüyorsunuz. Birinde kırmızı güller, birinde beyaz güller var. Sevgilinize iki ağaçtan topladığınız yirmi tane gül götüreceksiniz. hangi ağaçtan kaçar adet gül toplarsınız? (Yirmi tanesi aynı renk de olabilir, ikisinin karışımı da olabilir. Kaçar tane aldığınızı aklınızda tutun.

Cevap: Kırmızı güllerin sayısı ilişkinizde ne kadar verici olduğunuzu gösteriyor. Beyaz güllerin sayısı ise ne kadar alıcı olduğunuzu. Mesela 18 kırmızı gül ve iki beyaz gül topladıysanız, siz yüzde 90 vermeye ve karşılığında yüzde 10 almaya razı oluyorsunuz.

3. Sonunda eve varıyorsunuz. Aileden biri kapıyı açıyor. Sevgilinizi onların seslenip çağırmasını mı beklersiniz, yoksa içeri girip kendiniz mi yanına gidersiniz?

Cevap: Bu soru ilişkide sorunlara karşı nasıl davrandığınızı gösteriyor. Sevgilinizi aileden birisinin çağırmasını istediyseniz, siz sorunların üzerine gitmiyor, onların bir şekilde kendiliğinde çözülmesini bekliyorsunuz. Sevgilinizin yanına kendiniz gittiyseniz, sorunların üzerine gidip çözene kadar mücadele etmeyi seçiyorsunuz.

4. Sevgilinizin odasına girdiniz. Ama içeride kimse yok. Gülleri bırakacaksınız. Pencere kenarına mı? Yatağın üzerine mi?

Cevap: Gülleri bıraktığınız yer sevgilinizle ne kadar çok görüşmek istediğinizi gösteriyor. Yatağa bırakılan güller ona doyamadığınızı, pencere kenarına bırakılan güller ise araya mesafe koymaya çalıştığınızı gösterir.

5. Birlikte güzel bir akşamın ardından gece onların evinde kalacaksınız ve yatma zamanı geldi. İkiniz ayrı odalarda uyumaya gidiyorsunuz. Sabah olunca, ona bakmak için odasına gidiyorsunuz. Peki sizce uyuyor mu? Uyanmış mı?

Cevap: Onu uykuda mı uyanık mı tahmin ettiğiniz, ona karşı tavrınızı gösteriyor. Sevgilinizi uykuda tahmin ettiyseniz, onu olduğu gibi kabul ediyorsunuz. Uyanmış tahmin ediyorsanız, onun değişmesini istiyorsunuz demektir.

6. Şimdi eve dönme vakti. Geri dönerken, bu sefer kısa ve kasvetli yolu mu seçeceksiniz uzun ve hoş manzaralı yolu mu?

Cevap: Ve geri dönüşte nasıl bir yol seçtiğiniz, aşkı ne kadar uzun yaşadığınızı gösteriyor. Kısa ve kasvetli yolu seçtiyseniz, aşktan çabuk bıkıyorsunuz. Uzun ve hoş manzaralı yolu seçtiyseniz aşkı doya doya ve uzun süreli yaşıyorsunuz demektir.

bugrahan 02-21-2006 03:31 PM

Gece Olunca Başlar Benim Cehennemim
 
Gece Olunca Başlar Benim Cehennemim

--------------------------------------------------------------------------------

Gece olunca başlar benim cehennemim. Gün gider ve sensizliğim gelir.
Uyku uzak bir adadır ve ben hiç yüzme bilmem.
Beynimin hatırlama özelliği sabaha kadar çalışır.
Sana dair anılarımı geceye yayarım. Yüz ekleyemediğim bir ses dolaşır beynimde.
Sabaha doğru anlarım senin sesindir o. Gözleri açık görülen bir rüyasındır.
Tüm gece bir hayal bulutu gibi dolaşırsın odamda.
Yağmur olup yağmazsın sabaha kadar.

Gecenin her dakikasını bilirim ben. Gökyüzünün her saati, her rengi ezberimdedir.

Mevsimler değişir, gecelerim değişmez benim. Sen aklımda oldukça uyku
hep uzak bir adadır, sensizlikle birlikte gelir cehennemim. Saat kavramı
yoktur sensiz gecelerde. Önemli olan sana kaç olduğu ve seni kaç geçtiğidir.
“Bir hastanın sabahı beklemesi gibi beklerim” sabahı.

Önce gözlerim hisseder sensizliği...
Dünyanın en güzel görüntüsünün görüş açısı içinde olmadığını
anladığı an, sensizliğin hüznü çöker göz kapaklarıma.
Göz kapaklarım hüzünle ağırlaşır, yavaş yavaş kısılır ama kapanmaz,
kapanamaz. Sonra ellerim anlar, ellerimin soğukluğunu odanın sıcaklığı
ısıtmaya başlayınca sensizliğim tescillenmiş olur. Kalbim ise en ağır
ve en yoğun yaşayandır sensizliği...

Bir bulutun yağmur damlalarını biriktirmesi gibi biriktiririm seni içimde.
Kalbin, kalbim olur sabaha doğru. Uyuduğunu, uyandığını hissederim.
Kalbin olurum ama kalbinin duvarları kalındır kıramam, kalbinin duvarları
yüksektir aşamam. Biçare kalırım sabahın sessiz soğukluğunda.

“Siyah, hiçbir yerde senin gözlerindeki kadar suçsuz, senin gözlerindeki
kadar aydınlık ve gözlerindeki kadar temiz olmadı” kelimeler gelir ağzımın ucuna,
kalemimi bulur, gözlüğümü takar defterimi ararım. Kelimeler uyutmaz, sabah yaklaşır...

“Hadi gel, yorganım ol, yastığım ol, uykum ol gel, sensiz sabah olmuyor
anla bunu ve gel...” son kelimelerimdir deftere düştüğüm,
gece biter gün başlar sana yaklaştıkta cehennemim gider, cennetim gelir benim...

************

Kimseye belli etmiyorum savaşımı. yokluğunla savaşmak görünmeyen bir düşmana kılıç sallamak gibi...yoruluyorum, düşüyorum, tekrar kalkıyorum ama sensizliği yenmeyi başaramıyorum.

Hüzün işgalinde yüregim, çünkü sen yoksun,seni düşünmek var. yoklugun canımı öyle acıtıyorki, parça parça oluyor yüreğim. kalbimin parçalarını
toplamaya çalışıyorum yerden. içimde kopan fırtınaları söyleyemiyorum. sessizleşiyorum. saatlerce bakıyorum seni götüren yollara... kimseye belli etmiyorum savaşımı. yokluğunla savaşmak görünmeyen bir düşmana kılıç sallamak gibi... yoruluyorum, düşüyorum, tekrar kalkıyorum ama sensizliği yenmeyi bşaramıyorum.

enbüyük korkum bu sensizlik, korkularıyla yüzleşen insanalardan olamıyorum. çünkü sensiz olmayı yediremiyorum kendime. birkez kabullensem sanki o an çıkıp gidecekmişsin gibi gelir yüreğimden. oysa
yanımda, hep yüreğimde taşıyorum seni. orada olduğunu
bilmek yaşama, hayata tutunma gücü veriyor.korkularımla yüzleştimim anda o gücü kaybetmekten çekiniyorum.

gece uykularım kaçıyor. yanlızlığa isyan ederek dört duvar odayı sabaha kadar adımlıyorum. bakamadığım aynalar kırılıyor. binlerce parçası
bedenime saplanıyor. bir sigara, bir sigara daha...dudaklarımda küfür lezzeti... dumanı savuştururken tavana sensizlik üzerime çığ gibi yıkılıyor. sonra hayaller gelip çörekleniyor üzerime. sen, sen ve yine sen

gözlerimi kapatıp dalıyorum sonsuz senli günlere, seni öperken soluğum kesiliyor. nefes alamıyorum sanki. sonra şiddetli bir yağmu başlıyor.
sanki gökyüzü her damlasıyla sana olan sevgimi haykırıyor. seni seviyorum seni seviyorum, seni çok seviyorum diye.

bir hayalden bir hayale geçerken sabahı karşılıyorum. güneş penceremden içeri girerek gecenin kasvetini getiriyor. hayaller bir sonraki geceye kadar
çekiliyor odamdan, gözlerimden. hayaller gözlerimden çekiliyor diye kızma sakın! ! ! çünkü benim günüm hep seninle başlayıp seninle bitiyor...

bugrahan 02-21-2006 03:33 PM

Bunlar da hayvanların aşkı
 
Bunlar da hayvanların aşkıııııııııııı:puah:


http://resim.kanka.net/resimler/-6855867.jpg

http://resim.kanka.net/resimler/-998545.jpg

http://resim.kanka.net/resimler/-14279058.jpg

http://resim.kanka.net/resimler/-71239811.jpg

http://resim.kanka.net/resimler/-75735035.jpg

http://resim.kanka.net/resimler/-27401085.jpg

http://resim.kanka.net/resimler/-34138404.jpg

http://resim.kanka.net/resimler/-79433343.jpg

alıntı

zincifre 02-21-2006 08:51 PM

Bir Sürü Delikanlıya Dostça Öğütler
 
tibet'e git
deveye bin
incili oku
ayakkabılarını maviye boya
sakal bırak
kağıttan bir kanoyla dolaş dünyayı
the saturday evening post'a abone ol
çiğnerken sadece sol tarafını kullan ağzının
tek bacaklı bi kadınla evlen
ve düz bir usturayla traş ol
ve kadının koluna adını kazı
benzinle fırçala dişlerini
bütün gün uyu ve gece ağaçlara tırman
keşiş ol
viski ile bira iç
kafanı suyun altında tut
ve keman çal
pembe mum ışığında göbek at
köpeğini öldür
belediye başkanlığına aday ol
bir varilin içinde yaşa
baltayla kafanı yar
yağmurda lale ek
AMA ŞİİR YAZMA!

CHARLES BUKOVSKİ


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:37 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.