Forum Aşığı
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3043
Rep Puanı : 65437
Cinsiyet :
|
Dünyayı sarsan 50 gerçek
BBC Programcısı Jessica Williams, dünyanın röntgenini çekmiş. Tespitlerini ise “Dünyada Değişmesi Gereken 50 Gerçek” adını verdiği bir kitapta toplamış. Seyfi Öngider’in editörlüğündeki Aykırı Yayınevi’nden piyasaya yeni sürülen bu kitap, oldukça ilginç.
“50 gerçek” olarak adlandırılan aykırılıklar, yanlışlıklar veya sorumsuzluklar, ilk bakışta birbiriyle ilintili gözükmeyebilir. Ama her biri, dünyanın çivisinin üzerine bir balyoz gibi iniyor.
“Yokoluş”a doğru hızla sürükleniyoruz.
Kendi ikbalimiz için fır dönerken, bir de dünyanın nasıl döndüğüne bakalım...
İşte Dünyayı tersine çeviren 50 gerçek:
1- Bir Japon kadını ortalama 84 yıl, bir Botswanalı kadın sadece 39 yıl yaşıyor.
2- Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
3- ABD ve İngiltere, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek erken hamilelik oranına sahip.
4- Çin’de 44 milyon kadın kayıp.
5- Brezilya’daki Avon kadınlarının sayısı, asker sayısından fazla.
6- 2002’de idamların yüzde 81’i ABD, Çin ve İran’da gerçekleşti.
7- İngiliz süpermarketleri, müşterileri hakkında hükümetten daha fazla bilgiye sahip.
8- AB’deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon, Afrika’nın yüzde 75’inin günlük geçiminden daha fazla.
9- 70’in üzerindeki ülkede aynı cinsten iki kişinin ilişkisi yasak, 9’unda ise cezası ölüm.
10- Dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 dolarında altında gelirle yaşıyor.
11- Rusya’da yılda 12 binin üzerinde kadın aile içi şiddet sonucunda hayatını kaybediyor.
12- 1 yılda 13.2 milyon Amerikalı, estetik ameliyat yaptırdı.
13- Kara mayınları nedeniyle saatte bir insan ölüyor ve sakat kalıyor.
14- Hindistan’da 44 milyon çocuk işçi var.
15- Sanayileşmiş ülkelerde insanlar, günde 6-7 kg katkı maddesi yiyor.
16- Dünyanın en çok kazanan sporcusu golfçu Tiger Woods, yılda 78 milyon dolar, yani saniyede 148 dolar kazanıyor.
17- Amerikalı 7 milyon kadın, 1 milyon erkek yeme bozukluğu çekiyor.
18- 15 yaşındaki İngilizler’in yarısı uyuşturucu kullanmış, dörtte biri sigara içiyor.
19- Washington’daki lobi endüstrisinde 67 bin kişi, her seçilmiş kongre üyesi için 125 kişi çalışıyor.
20- Motorlu araçlar dakikada 2 insanı öldürüyor.
21- 1977’den bu yana ABD’deki kürtaj kliniklerinde 80 bin şiddet ve taciz vakası yaşandı.
22- Mc Donalds’ın altın kemerini tanıyanların sayısı, Hıristiyan tacını tanıyanlardan fazla.
23- Kenya’da bir ailenin gelirinin üçte biri rüşvete gidiyor.
24- Dünyadaki yasadışı uyuşturucu pazarı 400 milyar dolar.
25- Amerikalılar’ın üçte biri, uzaylıların geldiğine inanıyor.
26- 150’den fazla ülkede işkence var.
27- Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç kalıyor.
28- Amerikalı siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33.
29- Dünyanın üçte biri savaş halinde.
30- Petrol rezervleri 2040’da tükenebilir.
31- Sigara içenlerin yüzde 82’si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
32- Dünya nüfusunun yüzde 70’i, bugüne dek hiç çevir sesi duymadı.
33- Silahlı çatışmaların dörtte biri, doğal kaynakları ele geçirmek için yaşanıyor.
34- Afrika’da 30 milyon kişi AIDS.
35- Her yıl 10 dil ölüyor.
36- İntiharla ölenlerin sayısı, çatışmalarda ölenlerden fazla.
37- ABD’de her hafta ortalama 88 öğrenci sınıfa silah getiriyor.
38- Dünyada en az 300 bin düşünce suçlusu var.
39- Her yıl 2 milyon genç kız ve kadın sünnet ediliyor.
40- Silahlı çatışmalarda 300 bin çocuk asker savaşıyor.
41- İngiltere’de 2001 seçimlerinde 26 milyon kişi, Pop Idol’un ilk sezonunda 32 milyon kişi oy kullandı.
42- ABD, pornografiye yılda 10 milyar dolar harcıyor.
43- ABD, “haydut devlet” diye ilan ettiği 7 ülkeden 33 kat daha fazla askeri harcama yapıyor.
44- Dünyada 27 milyon köle var.
45- Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor, yani her üç haftada bir Ay’a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.
46- Sıradan bir İngiliz, günde yaklaşık 300 defa kameraya yakalanıyor.
47- Her yıl 120 bin kadın veya genç kız, Batı Avrupa’ya satılıyor.
48- Yeni Zelanda’dan İngiltere’ye uçakla getirilen bir tane kivi, atmosfere kendi ağırlığının 5 katı sera gazı salıyor.
49- ABD’nin, BM’ye 1 milyar dolardan fazla borcu var.
50- Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali, zengin aile çocuklarına göre 3 kat daha fazla.
40 numaralı koltuğun sırrı
Çanakkale’ye gitmek için otobüse binen yolcu, ısrarla 40 nolu koltuğa oturmak istemedi. Çünkü 5 numaralı koltukta bekleyen eceli vardı. Kaza mı, kader mi? İşte sır dolu bir olay.Yolculuğa karar veren herkes gibi o da valizini hazırlamaya başladı. Her yolcunun düştüğü yanılgıya o da düşerek elbise dolabını küçük bir valize sığdırmaya, birkaç gün kalacağı bir yere bir ömür yetecek giysi götürmeye çalışıyordu.
Hava soğuk olursa kazak, süveter ve hırkaya ihtiyaç olabilirdi. Kar yağarsa palto bulundurmakta yarar vardı. Resmi görüşmeler için bir takım elbise, birkaç gömlek ve kravat alsa iyi olurdu. Yağmur ihtimaline karşı yağmurluğu unutmamalı, ayağındaki mevsimlik ayakkabıya güvenmeyip valize botlarını da koymalıydı. Valizinde pantolonların rengine uyumlu birkaç çift çorabı mutlaka olurdu. Tıraş takımı, diş fırçası ve macunu bavulun ceplerinde yerlerini alır, otelde kalınacak olmasına rağmen, ne olur ne olmaz denilerek havlu, sabun, şampuan, kağıt peçete bulundurmaya dikkat edilirdi.
Sonunda hazırlık tamamlandı ve bir taksi istendi telefonla. Otobüsün hareket saati yaklaşmıştı ve şoförün elini çabuk tutması gerekiyordu. Sık sık seyahat etmesi yüzünden durağın şoförleriyle arasında garip bir yakınlık oluşmuştu. Şoförlerin hepsi onu tanır, nereye gideceğini, hangi firmanın otobüsüyle yolculuk edeceğini bilir, yine de muhabbet olsun diye “Bu defa yolculuk nereye abi?” demeyi ihmal etmezdi. O da “Nereye olabilir?” diyerek muhabbete katılır, “Biraz çabuk olalım!” diye nazlanır, “Oralardan istediğiniz bir şey var mı?” diyerek gönüllerini alırdı. Dönüşte herhangi bir taksiye binmek yerine durağın taksilerinden biriyle evine gelmek ister, bu yüzden otobüsünün geleceği saati telefonla bildirerek karşılanmasını sağlardı.
YETİŞME TELAŞI YAŞADI
Seremoni tamamlandı. Taksi hızlandı. Yolcu saatine baktı. Yetişeceğini bildiği halde yetişemeyecekmiş gibi dizlerini salladı. Heyecanlanmadığı halde heyecanlanmış gibi bıyığı ve dudağıyla oynadı. Sık yolculuk yapmanın verdiği rahatlıktan utanır gibi yolcuların içinde bir kara tren gibi dolaşan sıkıntıya kendi istasyonunu da açtı. Taksi zamanında terminale vardı. Yolcu mesafeyi bildiği için önceden hazırladığı paraya bahşişi de ilave ederek şoförün avucuna koydu. Valizini taşımasına izin vererek, uğurlanmanın sıcaklığını hissetti. Yazıhanelerin önündeki ses ve beden barajlarını bir bir aşarak, her zaman yolculuk ettiği firmanın yazıhanesine emin adımlarla ilerledi.
Yazıhanedeki çalışanlar bu bildik yolcuyu tebessüm ederek karşıladılar. Hiçbir şey sormadan, önceden ayırtmış olduğu yerin biletini uzatıp, iyi yolculuklar dilediler. Taksiciden emanet aldıkları valizi otobüsün bagajına yerleştirmek için harekete geçtiler. Yolcu tekrar saatine baktı. Otobüsün kalkmasına beş dakika vardı. Otobüsün ikramda kusur etmediğini bilse de, yolcunun azığı kabilinden bir şeyler almasına yetecek bir vakitti bu. Hem birkaç dakika gecikse bile onu almadan gittikleri vaki değildi.
ÖNCE 40 NUMARALI KOLTUK
Otobüs hareket etmek için onu bekliyordu. Şoföre selam verip ön sıralarda yerini aradı. Beş numaralı koltuktan kolay kolay vazgeçmezdi. İlk yolculuğunda kaç numaralı koltukta seyahat edeceğini sormuşlar. Önce “Önlerden olsun” demiş, sonra cevabının yetersiz olduğunu düşünerek ilk aklına gelen rakamı söylemişti:
Beş. İyi de beş numarada başkası oturuyordu. Rezervasyondan önce satılmıştı demek ki yer. Ancak böyle durumlarda önlerden başka bir yer verilirdi ona. Oysa öndeki koltukların hepsi doluydu. Bir yanlışlık olmalı diyerek elini ceketinin iç cebine attı ve hışımla biletini çıkardı. O da ne 40 numaralı koltuk verilmişti kendisine! Hemen muavini çağırdı ve itiraz etti. Muavin otobüsün dolu olduğunu, yapacak bir şey olmadığını anlatmaya çalışsa da yolcu ikna olmadı, dahası sinirlendi. Şoför yolcuyu tanıdığı için özür diledi ve geçici olarak yerine oturmasını rica ederek, meseleyi çözeceğini söyledi. Şoförün beş numaralı koltukta oturan yolcuya neler söylediğini ve onu nasıl ikna ettiğini bilmiyoruz. Bildiğimiz çok geçmeden kırk numaralı koltukta oturan yolcuyla beş numaralı koltukta oturan yolcunun yer değiştirdiği.
5 NUMARALI KOLTUK ALIŞKANLIĞI
Alışkanlıklarından vazgeçemeyen yolcu beş numaralı koltuğa oturur oturmaz derin bir oh çekti ve otobüse binmeden az önce aldığı gazetelerden birini açarak okumaya başladı:
“Geçtiğimiz hafta Ankara’dan Çanakkale’ye gitmek üzere yolcu otobüsüne binen turizmci Hasan Kuyubaşı, çok arkada olduğu için kendisine verilen 40 numaralı koltuğa oturmak istemedi. Otobüs muavininin yaptığı düzenlemeyle Kuyubaşı o sırada boş olan 5 numaralı koltuğa alındı ve otobüs yola çıktı. Ahmet Demir (53) idaresindeki yolcu otobüsü, saat 04.30 sıralarında Bursa-İnegöl yakınlarındaki Subaşı dinlenme tesisi yakınlarında buzlanma ve aşırı poyraz nedeniyle kontrolden çıktı. Devrilen otobüste 13 yolcu yaralandı. Bir kişi ise otobüsün altında kalarak öldü. Otobüsün altında sıkışarak feci şekilde can veren, Ankara’da koltuğunun değişmesi konusunda ısrar eden Hasan Kuyubaşı’ydı. Kuyubaşı’dan boşalan kırk numaralı koltuğa oturan yolcu ise kazadan yara almadan kurtuldu.”
__________________
Korkunç biR hikaye
Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri “Hadi cin çağıralım” demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. Harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: “İçinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!” Kızlar feci tırsmıslar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.
Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, “Bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz” demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, “Hemen gel, ben de seni çok özledim” demiş.
Kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız, “Teyzecim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım” demiş. Teyzesi de “O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz” demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, “Meğer benim teyzem cinmiş” deyip gülümsemiş.
Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: “Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun
__________________
|