Forum Kalfası
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3008
Rep Puanı : 16800
Cinsiyet : Erkek
|
e) Önce Emin Ol
İstanbul’da açılan bir sınava başvuran yüzlerce kişiden
dördüyle, başvuru kuyruğunda yapılan röportajı
TGRT’de izledim. Söylediklerine bakın: “Şansım
milyonda bir de olsa denemek istedim. Kazacağımı hiç
sanmıyorum. Türkiye’de dayın yoksa kazanamazsın.
Ne yapıp edip torpillileri kazandıracaklardır. Şans işte,
bakarsın kazanırım.”
İnanmadığınızı başarabileceğinizi ümit ederseniz,
emeğinizi lüzumsuz yere sarf edersiniz. Tereddüt
içinde büyük bir iş yapmaktansa, emin olarak
küçük bir iş yapın. Daha başarılı olacağınızı garanti
edebilirim.
Arzularken, arzularınızın gerçekleşip
gerçekleşmeyeceği konusunda şüpheli veya kayıtsız
bir durumda mısınız? Bazı dualar ve arzular müthiştir:
“Kilo kontrol hapları yüzünden annesinin ölümünden
etkilenen ve sağlıklı bir diyet sistemi geliştirmeye
kendini adayan küçük çocuk Mark Hudges’in duası.
Çocuğunun tedavisi için çok büyük para kazanmak
zorunda kalan mühendis Jim Dornan’ın duası. Kendini
aşağılayanları utandırmaya adanan üniversiteli
Einstein’in duası. Birincisi dev bir şirketin, diğeri
Dünyayı saran bir pazarlama örgütünün, üçüncüsü de
kuantum fiziğinin temelini oluşturmuştur.
Hayatımızda büyük izler bırakan, büyük eserler üreten
herkesin böylesine keskin ve duygulu çok büyük
duaları vardır. İnanmışlardır ve kaderlerinin sahibi
inandıklarını gerçekleştirmelerine izin vermiştir. Eğer
bir gün siz de unutulmaz bir eser üretirseniz, bunu
kesin bir inançla yaptığınız duanıza borçlu olacaksınız.
Bir itiraz duyuyorum: “iyi de, bana çok duyduğum
şeyleri söylüyorsunuz. Ben başarabileceğime
inanıyorum; ama yine de olmuyor, inanmama rağmen
başaramıyorum.”
Bir tuzaktır bu söz. Gerçekten başaracağınıza
inansaydınız, bu sözü söyleyemezdiniz. İnanmak
kelimesini GÜNEŞ kadar büyütün. Gerçekten inanıyor
musunuz? Sözünü ettiğiniz inanç, bizim anlatmaya
çalıştığımız iman mı?
Akıllı olduğuna inanan bir deli, “ben deliyim, bir türlü
akıllı olamıyorum” diyebilir mi? Sağlıklı olan insan,
“ben hastayım” diyebilir; ama, sağlıklı olduğuna
inanan hasta, “ben hastayım” diyemez. Mantık size
şöyle der: Eğer hastaysanız, sağlıklı olduğunuza
inanamazsınız. Eğer başarısızsanız, başarılı
olduğunuza inanamazsınız. Neden öne sağlığı veya
başarıyı alıyorsunuz? Öne inancı almayı denemenizi
öneriyorum. İddia şudur: “Sağlıklıyım” inancının
nedeni sağlıklı olmak değil, sağlıklı olduğuna daha
önce inanmış olmaktır.
Cemil Tokpınar’dan dinlemiştim: Hoca vaazında,
“bismillah diyerek yürürseniz, suyun üzerinden
batmadan geçersiniz” der. Bu söze inanan bir köylü,
artık köprü yerine nehirden geçmektedir; bir gün
Hocayı evine davet eder. Birlikte giderken, nehir
karşılarına çıkar ve adam nehrin üzerinden yürüyerek
karşıya geçer. Ama Hoca suya girmeye cesaret
edemez; şaşkın adam, “hocam sen böyle dememiş
miydin, geçsene” diye seslenir. Akıl ve mantık süzgeci,
bazen inancınızla savaşacak ve yukarıdaki örnekte
görüldüğü gibi, sorgulamadan inanmak, başarmanın
en büyük nedeni olacaktır.
Köylü, su üzerinden yürüyerek geçebileceğine,
geçmeden önce inanmıştır. İnancın güç alanına
daha fazla girmek istiyorsanız, başaracağınıza,
başarmadan önce inanmalısınız.
İnanç sağ beyin tarafından, mantık sol beyin
tarafından yönetilir. İnanç ruhsal evrenin, mantık
maddesel evrenin sınırları içerisindedir. Henüz
başaramadığınız işle ilgili inancı, mantıkla
sorgularsanız, birbirleriyle savaşacaklardır. Mantık
size engellerinizi, inançsa desteklerinizi gösterir.
Aslında mantık, ruhsal evreni kuşatabilecek kadar
gelişebilir; ama, biz tabiat kanunlarının
gösterdikleriyle sınırlanan mantıklar geliştiriyoruz.
Daha doğrusu bizim mantıklarımız, bilinenlerle ilgilidir.
Bilinmeyeni, basit mantıklar her zaman reddetmiştir.
Bir zamanlar, Ay’a çıkmak hayali ne kadar mantıksız
gelmişse, henüz geliştirmediğiniz zekâyı
geliştirebileceğinizi sanmak da, o kadar mantıksızdır.
Dolayısıyla imanı da, mantığı da kullanın; ama,
sonucunu bilmediğiniz bir başarı yolculuğuna çıkarken,
mantığınızdan çok imanınıza dayanın. “Bunu
yapamayacaksınız” diyen mantığı susturun, “bunu
başaracaksınız” diyen inancın sesini haykırışa
dönüştürün.
“Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan
okuyabilir” der Bediuzzaman. Sizinle, yaratılmışlar
dünyasına meydan okumanın formülünü
paylaşıyorum: Hiçbir şey yokken iman vardı, yani ruh
vardı. Kadın bedeni yokken kadın ruhu, erkek bedeni
yokken erkek ruhu vardı. Hastalık gelişmeden önce,
hastalık inancı gelişti. Başarısızlık yokken başarısızlık
inancı üretildi. Hiçbir komutan, yenileceği
endişesine kapılmadan önce yenilmemiştir. Daha
da kötüsü, Yıldırım Bayezit’in dediği gibi,
“yenileceğinden korkan daima yenilir.”
Her başarının öncesinde, başarma inancı gelişmiş;
başarı, bu inancın eseri olmuştur. Kolomb Amerika’ya
varmadan önce, Dünyanın öteki tarafından Hindistan’a
geçen bir yol olduğuna inanmıştı. Elias Howe dikiş
makinesini bulmadan önce, bu makinenin varlığına
inanmıştı. Edison ampulü bulmadan önce onun var
olduğunu biliyordu. Başaranlar, önce inandılar,
sonra yaptılar; başaramayanlar ise, önce yapıp
sonra inanmayı deniyorlar.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...
Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
|