Forum Kalfası
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3008
Rep Puanı : 16800
Cinsiyet : Erkek
|
2.2.1.2. Çevresel Etkenler:
Çevresel etkenlerin başında aile ve okul gelir. Aile ve okulda bulunan bireyler, çocuk üzerindeki çeşitli etkileriyle "toplumsal gelişimi" ya hızlandırır ya da yavaşlatırlar. Okul ödevlerinden biri de çocuğun ailede kazandığı toplumsal özellikleri daha bilinçli bir biçimde geliştirmektir. Ailenin toplumsal-ekonomik durumu da çocuğun sosyal gelişimini şu ya da bu şekilde etkiler. Yoksul çevrenin çocukları, toplumsal yönden geri kalabilirler. Bunların, toplumsal görgü ve yaşantıları az olabilir (Binbaşıoğlu, 1990, s.170).
Aile ve okul çevresinden sonra, toplum çevresi de çocuğun toplumsal gelişimini etkiler. Radyo ve televizyonda yapılan bir konuşma, görülen bir olay çocuğun toplumsal gelişimini etkileyebilir (Binbaşıoğlu, 1990, s.170).
2.2.2. Okul Öncesi Çocuğunun Yaşlarına Göre Sosyal Gelişimi:
Okul öncesi çocuğunun sosyal gelişimi yaşlarına göre şu şekilde açıklanır. Arnold Gessel´in yaptığı incelemelere göre toplumsallaşmanın ilk 10 ay içindeki gelişimi şöyledir:
Birinci Ayda:
Çocuğun karşısına geçilip el, kol e yüz hareketleri ile konuşulursa, çocuk, konuşanın yüzüne bakar ve hareketlerinde "kısa bir süre için"1 azalma olur.
İkinci Ayda:
Kendisi ile meşgul olanlara gülümser, elleri ve parmakları ile oynar.
Yedinci Ayda:
Çocuk, çevresindeki tanıdıkları, yabancılardan ayrılır. Aynanın önüne oturduğu zaman, hayaline güler; onunla konuşma hareketleri yapar ve elleri ile oynaya vurur.
Onuncu Ayda:
Giydirilirken, kolunu aldırır ve başını uzatır. Aynanın önünde oturtulup eline birşeyler verilirse, onu aynaya doğru uzatır ve aynadaki hayli üzerinde uygulamaya başlar. Bu toplumsal gelişimin temelidir. Sosyal gelişim gerçekte onuncu aydan sonra başlamaktadır (Yavuzer,1996, s.84).
2.2.2.1. ( 0-2) Yaş Çocuğunun Sosyal Gelişimi:
Sosyalleşme, bebeğin 3 ay dolaylarında insanla objeler arasındaki farkı görerek ,değişik tepkiler göstermesiyle başlar. Bebekler üçüncü ayda, insan sesi duyduklarında o yöne çevirirler, gülümsemeye gülümsemeyle yanıt verirler, çevrelerindekilerin varlığından duydukları zevkleri gülümseme, tekmeleme ya da el hareketleriyle belirtirler (Yavuzer, 1996, s.84).
Bebekler, ilk 3 ay içinde çevrelerini gözleriyle, kulaklarıyla ve emzirilirken ağızları aracılığıyla tanırlar (Dodson, 1990, s.45).
Diğer bebekleri fark etme, onlara gülme ve ağladıklarında onlara ilgi gösterme 4-5 aylıkken başlar. Bu aylarda bebekler gülümseme ve azarlamalara değişik tepkiler gösterirler, farklı uyarımları kolayca ayırt edebilirler (Yavuzer, 1996, s.84).
Bakma ve dokunma şeklinde başlayan arkadaşlık ilişkileri, altıncı aydan itibaren, giderek daha saldırgan bir biçim almaya başlar.
9.ve 13. Aylar arasındaki sosyal davranış belirtileri içinde, diğerlerinin ses ve davranışlarını taklit etme ve oyuncaklarla birlikte oynama sayılabilir. Oyuncağın başkası tarafından alınması halinde sinirlenme, kavga ve ağlama gibi davranışlar tipik sosyal tepkiler arasındadır. 8-9 aylık olduğunda çocuk başkalarında gözlediği konuşma seslerini, basit davranışları ve jestleri taklit etmeye çabalar. 10.-12. Aylar arasında, aynadaki kendi görüntüsüyle oynar ve görüntüsünü sanki başka bir insanmış gibi öper. 1 yaşına kadar çocuk diğer insanlara, özelikle annesine bağımlıdır. 1 yaşına geldiğinde, çevresini yalnız başına keşfedebildiği halde, çocuk bu dönemde "güven" temeline dayalı anne desteğine gereksinim duyar.
9-13 aylık çocukların oyuncak konusunda birbirleriyle kavga ettikleri görülmektedir. 14-18 aylık çocuklar ise, birbirleriyle dostça ilişkiler kurabilmekte iken, 1,5-2 yaşındaki çocuklar ise, birbirleriyle görüşebilmek olanakları aramaktadır (Binbaşıoğlu, 1990, s.172).
Bebeğin temel güven duygusu; beslenme ve bakım sürecinde anne ile kurduğu yakın ilişki sonucu oluşur. Bu gelişimi olumlu yönde etkileyen sevgi ve yakın temas ihtiyacının karşılanmasıdır. Bu duygu onun birçok istendik davranışlara yönelmesinde etkili olur. Araştırmalar, bebeklerin de temel güven duygusu geliştirmemiş çocukların ileride ruhsal bozukluklar, aşırı korkular, aşırı kıskançlık, bencillik, sabırsızlık, saldır - ganlık gibi anti-sosyal davranışlar gösterme olasılıklarının fazla olduğunu ortaya koymaktadır (Tan, 1964, s.13).
Temel güven duygusundan yoksun olarak yetişmiş olan çocuklar, ileriki hayatlarında, sosyal ilişki kurmaktan çekinen, kendine güvensiz kişiler olabilirler (Selçuk, 1996, s.48).
Çevresindeki bireylerle giriştiği sosyal etkileşim sonucu, benlik kavramının temelleri atılır. Sosyal çevresi tarafından algılanış biçimi, fiziksel gücünün sınırlamalarının farkına varış, benlik kavramını geliştirir (Geçtan, 1674, s.78).
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...
Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
|