Tek Mesajı Görüntüle
Old 09-24-2006, 11:44 PM   #6
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3008
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Aşırı güven duygusu çocukları egoist yapar
Üniversite ikinci sınıfta, “çocuk psikolojisi” dersine gelen Hollandalı bir profesörün sözleri hâlâ kulaklarımda çınlıyor. Klinik psikiyatr olan hocamız Cees Van Der Hilst şöyle söylemişti: “Çocuklarımıza kendi ayakları üzerinde, kimseye muhtaç olmadan yaşaması gerektiğini öğretirken, ne yazık ki biz, büyük bir hata yaptık. Hastalıklı ruha sahip insanlar yetiştirdik. Korku, panik ve güven duygusundan yoksun. Hayatı hep bir savaş gibi algılayan bir toplum haline geldik. Benim kliniğime gelen hastalarımın birçoğu, kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi verirken, yorulup pes eden veya yıkılan kişilerden oluşuyor. Ben, sağlıklı insanı, ‘kendi ayakları üzerinde durabilen değil, başkaları ile yardımlaşarak ayakta durmaya çalışan insan’ olarak tarif ediyorum.” demişti. Bu sözler, emekliliğine az kalmış ve tüm ömrünü on binlerce ruh hastasını gözlemleyerek geçirmiş, yaşlı bir psikiyatrın samimi tespitleri idi. O halde, anne ve babalar, çocuklarını yetiştirirken, çocuklarının, ileride taşıyamayacağı bir yükün altına girmelerini teşvik etmek, tek başına ayakta kalma mücadelesine yönlendirmek yerine, onları, sosyal çevreyle dayanışarak hayatlarını sürdürmeye teşvik etmelidirler.

Hayat bir savaş değil
Sırtına, taşıyamayacağından fazla yük yüklenmiş, hayatı bir mücadele ve ayakta kalabilme savaşı olarak tanımış çocuklar, korku, endişe ve şüphe içinde kalarak etraf ile iletişim kuruyorlar. Her an kendisinin bir darbe alacağını, her an aldatılacağını ve her an mahvolacağının endişesi ile çevrelerine şüphe ile bakıyorlar. Ve, bu gergin bekleyiş bir gün akıl zembereğinin boşalmasına kadar devam ediyor.
Kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi veren çocuğun hali, bir deniz yolculuğuna çıkmış şu yolcunun haline benziyor: Bir adam, uzun bir yola çıkmak üzere gemiye biner. Çıktığı bu yolculukta, kimseye muhtaçlık duymadan ve kendi ayakları üzerinde yolculuğunu sürdüreceğine inanır. Kimseye güven duymamaktadır ve sırtındaki yükü de bu yüzden yere koymamaktadır. Kendisinin bu garip tutumuna şahit olan diğer yolcular, “Kendine yazık ediyorsun, yolculuğumuz çok uzun, sırtındaki yükü indir ve dinlenmek üzere otur.” dediklerinde, onun cevabı “Hayır ben eşyamın kayıp olmasını istemiyorum. Kendi ayaklarım üzerinde durabilecek ve kendimi idare edebilecek gücüm de var.” diye cevap verse, ne kadar akıllıca bir cevap olmuş olur?
İnsan uzun deniz yolculuğuna çıkmış bir yolcu gibidir. Geminin kaptanına güvenmelidir. Sırtındaki yükü güven içinde yere indirmeli, aynı gemide yolculuk yapan diğer yolcularla tanışmalı ve dayanışmalıdır. Yoksa bu yolculuğun belli bir noktasında, taşımaya çalıştığı yükün ağır baskısı altında kalarak yere yığılabilir.
Hollanda Devlet İstatistik Enstitüsü (CBR)’nün yaptığı araştırmaya göre, Hollandada 8-11 yaş arası çocukların yüzde 7’si ağır psikolojik problem yaşıyor. Yine aynı kurumun yaptığı araştırmaya göre, stres ile tanışma yaşı 8 yaşına inmiş. Halbuki daha ergenlik çağında bile olmayan bu çocuklar için hayat, rengarenk ve eğlence dolu bir lunapark gibi olması gerekirken, ne oldu da daha hayat yolculuğunun başladığı ilk yıllarda çocuklar ağır psikolojik problemler yaşıyorlar?
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla