Tek Mesajı Görüntüle
Old 09-25-2006, 12:40 PM   #8
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3009
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

AYIRICI TEŞHİS

Reaktif psikozların teşhisi, genellikle, zorluk oluşturmamaktadır. Bu tip bozuklukların oluşmasına neden olan psişik etken (şahsın hayatında ortaya çıkmış facialı hadiseler, doğal felakete uğramak, mahkum olmak, vazifesini kaybetmek korkusu v.s.) tesbit edildikten sonra konu açığa çıkmıştır ve tam bir teşhis konabilir. Hastalığa tutulmuş şahsın karakterinin, sinir sistemi tipinin de önemi vardır. Meselâ, histerik şahıslarda Ganser Sendromu, puerilizm, affektif-şok reaksiyonları, şizoid tipe mensup olanlarda ise reaktif sanrılar daha çabuk ortaya çıkmaktadır.

İnsanın hayatında ortaya çıkmış psişik travmalar bir çok durumlarda ağır psikozların meydana çıkmasına tekrar neden olabilir ve hastalığın başlangıç aşaması reaktif psikozlar gibi cereyan eder. Bu bakımdan ilgi doğuran hastalıklardan şizofreni, endojen depresyonu özellikle belirtmek gerekir. Hasta yapmamak için hastalığın gelişim dinamiğini, psikopatolojik semptomların spesifikliğine, özellikle affektif belirtilerin tip ve içeriğine dikkat etmek gerekir. Uzun süre depressif belirtilerle süren reaktif durumların teşhisi nisbeten zor olur. Şizofrenide depresyonun karakteri kendine mahsus sönük ve içeriksiz olur. Hasta ile psişik iletişim zor olur, sıkıntılarını ifade etmek istemez, ilgi alanı daralır. Reaktif psikozlarda sanrısal fikirleri ancak psişik etken etrafında toplanır; şizofrenide ise gittikçe karmaşıklaşır, anlaşılmaz ve ızdırap içerik ifade etmeye başlar.

Uzun süreli depresyonlar olursa hastalığın seyri daha çok sakin gidişli şizofreniyi hatırlatabilir. Bu durumlarda tam anamnez almak, hastayı uzun süre gözlem altında tutmak gerekir. Hastalık öncesi dönemde bazı patolojik karakter özelliklerinin olması, meselâ, iş kabiliyetinin azalması, içe kapanma ve şüphecilik gibi belirtilerin olması şizofreniden şüphelenmeye neden olur.

Reaktif psikozların teşhisini belirlerken aşağıdaki şartları dikkate almak gerekir;

1- Hastalığın psişik travmalarla ilgili olarak meydana gelmesi.
2- Psikopatolojik belirtilerin psikojen etkenle örtüşmesi
3- Hastalığı oluşturan sebeb (psişik travma) kalktıktan sonra psikopatolojik belirtilerin kısa bir süre içinde geçip gitmesi.

Tedavi ve Profilaksi:

Ağır reaktif durumlar geçiren bir çok hasta hekime başvurmadan, kısa süre içinde düzelir. Bu psişik travmanın ortadan kalkması, yani hastayı kuşatan çevrenin sağlıklı olması ile bağlantılıdır.

Ağır psişik reaksiyonları tedavi etmek amacı ile nöroleptiklerden (haloperidol 5-10 mgr/gün, aminazol 50-150 mgr, tizersin 50-75 mgr. v.s.) yararlanılabilir. Bu maddeleri ilk günlerde enjeksiyon şeklinde, sonra ise oral veya damla şeklinde vermek uygundur. Stopor durumunu ve depresyonu tedavi etmek için antidepresantlardan ve nöroleptiklerden (amitriptilin, ludiomil 50-100 mgr, herfonol 100-150 mgr.) yararlanmak uygundur. Sanrılarla seyreden reaktif psikozlarda trisedil (4-5 mgr.) stellazin, trifazin (10-20 mgr.) verilir.

Tedavi yalnız psikoformakolojik preparatlarla değil, diğer maddelerle de yapılır. Genel destekleyen, vitaminler (Glukoz, Kalsiyumklor i.v., Vitamin C, B1, B12, PP v.s.) tedaviyi daha da süratlendiren araçlardandır.

Reaktif psikozların bütün tiplerinde psikoterapiden (amaca uygun, izah edici, analitik, hipnosujjesyon v.s.) yaygın olarak yararlanılır. Psikoterapinin esas amacı psişik etkenleri ortadan kaldırmak ve hastayı onların zararlı etkisine direnç göstermesine alıştırmaktır. Bu amaçla bazen hastanın iş yerini değiştirme, aile içi problemlerini halletmek tavsiye edilir. Gerekirse hastanın yakın akrabaları, iş arkadaşları, sosyal kurumlar tedavi sürecine yardımcı olabilirler. Psişik travmalara direnç göstermek, onlara karşı sebatlı olmak ve ağırlaşmanın önüne geçmek amacıyla tranklizanlardan, sedatif maddelerden (seduksen, tozepam, fenazepon, melleril, klarprotiksen v.s.) psikoterapi yöntemlerden istifade etmek gerekir.

Hastalığın prognozu, genellikle, iyidir. Ancak kronik etki eden psişik travmaların olması, uzun süren depressif durumlarla seyreden hastalık tiplerinde tedavi az yararlı olabilir.

ADLÎ PSİKİYATRİ BİLİRKİŞİLİĞİ

Suç işlemiş hastaların bilinçli veya bilinçsiz olmalarını tesbit ederken psişik travmanın karakteri, psişik faaliyetin bozulma derecesi gözönüne alınmalıdır. Reaktif psikoz durumunda olan hasta tüm iyileşene kadar doktorun gözlemi altında olmalı ve tedavi almalıdır. Suç işledikten sonra hastalanan şahıslarda tedaviye alınmalı, ancak tedavi olduktan sonra mahkemeye çıkarılmalıdır.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla