Nietzsche�nin felsefe yapma sanatı konusundaki üstün yeteneğinden bazı başka örneklere bir göz atalım. Nietzsche hakikate ve hakikatin anlamına dair tasarımlarımızı (gerçek anlamda -hakiki- bir argüman kullanarak) dağıtıyor. Bu çaba sonucunda ortaya, özellikle de bizlerin bilim adına kendimize ve gezegenimize yaptığımız ve yapmaya devam ettiğimiz şeylere bakacak olursak, oldukça çağdaş olan bazı ilginç bilgiler çıkıyor. Düşüncelerinin içerikleri günümüzde, o dönemde olduğundan daha az yok edici değiller.
Seksenli yıllarda Nietzsche çalışmalarını büyük bir yalnızlık içersinde tanınmayan ve okunmayan bir yazar olarak sürdürür. Aşırı yalnızlığı ve kabul görmüyor oluşu kendisi için gitgide daha dayanılmaz bir hâl aldığı için, kendisinden beklentileri arttırdı. 1888�de Danimarkalı Musevi eğitimci Georg Brandes, Kopenhagen Üniversitesinde Nietzsche�nin felsefesi ile ilgili ilk derslerini vermeye başlar. Ne yazık ki, bu biraz gecikmiş bir girişimdi. Gerçi o yıllarda Nietzsche dört kitap yazdı, ama ilk kopukluk belirtileri de ortaya çıktı. Büyük bir düşünürdü ve bunun farkındaydı: Dünyanın da bunu bilmemesi imkânsızdı. -Ecco Homo- adlı eserinde -Böyle Buyurdu Zerdüşt- hakkında şöyle yazar: -Buna benzer bir şekilde hiçbir zaman yazılmadı, hissedilmedi ve acı çekilmedi...- - Eleştiriyi ve inanılırlığı aşan bir ifade. Bu yetmiyormuş gibi, bunu bir de şu başlıklarla yazılan bölümler izler: -Neden bu kadar bilge olduğum-, -Neden bu kadar iyi kitaplar yazdığım- ve -Neden bir yazgı olduğum-. Bu bölümlerde alkolü eleştirir, yağı alınmış kakaoyu över ve kendisinin geliştirdiği dışkılama yöntemlerini tavsiye eder. -Zerdüşt-ün tumturaklı ve sisli havası tekrar su yüzüne çıkar, üstelik bu defa çok büyük boyutlarda: Cinnet olarak.
Ocak 1889�da sonu hızla yaklaştı ve onu yakaladı. Nietzsche Turin�de bir cadde üzerinde yürürken birden fenalaşarak yığılır. Düşerken feryatlarla, az önce kırbaç yemiş bir fayton atının boynuna sarılır. Nietzsche oteline götürülür. Oradan Cosima Wagner�e (-Seni seviyorum Ariadne-), İtalya Kralına (-Sevgili Umberto�m... tüm antisemitistleri vurdurtacağım-.) ve Jacob Burckhard�a (ki burada -Diyonisos- diye imza atar) kartpostallar gönderir. Burckhardt olup bitenleri anlar ve Nietzsche�nin bir arkadaşına haber verir. O da gidip onu Turin�den alır.
Nietzsche bunama geçiriyordu ve bir daha sağlığına kavuşamayacaktı. Durumu günümüzde dahi iyileştirilemez olurdu: Aşırı çalışma, yalnızlık ve çektiği acılardı bundan sorumlu olan, ama en çok da ona bulaşan frengi. Bu hastalık, -beyin felcine- neden olan üçüncü evresine ulaşmıştı. Bir sanatoryumda kısa süre yattıktan sonra annesinin refakatına verilir. Nietzsche artık kendi halinde uysal biriydi ve zamanının çoğunu kasılıp kalır bir durumda geçiriyordu. Düşüncelerinin berraklaştığı bazı anlarda geçmiş hayatıyla ilgili şeyler hatırlıyor gibiydi. Bir gün birisi ona bir kitap uzattığında şöyle dedi: -Ben de iyi kitaplar yazmadım mı?-
Annesi 1897�de öldüğünde bakımını kız kardeşi Elisabeth Förster-Nietzsche üstlendi. Nietzsche�nin emanet edilmesi gereken son insan oydu. Kız kardeşi, tanınmış bir Yahudi düşmanı ve başarısız bir öğretmen olan Bernhard Förster ile evliydi. Nietzsche onu insan olarak ve düşünceleri nedeniyle küçümsüyordu. Förster, Nueva Germania olarak adlandırdığı -ari- bir koloni kurmak üzere Sachsen�de bazı köylü ailelerini kandırıp Paraguay�a götürmüş, sonunda köylüleri dolandırıp intihar etmişti. (Nueva Germania�dan geri kalanları günümüzde de Paraguay�a gidip görmek mümkün. -Efendi-Irk- ise bugün oradaki yerliler gibi yaşıyor ve sadece sarı saçlarından ayırt edilebiliyor.) Elisabeth Almanya�ya dönüp ağabeyinin bakımını üstlendiğinde, onu önemli bir şahsiyet yapmaya karar verdi. Nietzsche�yi alarak, bir Nietzsche Arşivi kurmak niyetiyle, Schiller ve Goethe�nin yaşadığı kent olarak belirli bir üne sahip olan Weimar�a taşınır. Ardından onun yayınlanmamış yazıları üzerinde oynar ve onlara Yahudi düşmanlığı yansıtan ve kendisini öven unsurlar katan eklemeler yapar. (Üzerine eklentiler yapılan bu yazılar -Güç İstemi- adıyla yayınlanır. Ancak Nietzsche uzmanı Walter Kaufmann daha sonraları Elisabeth Förster-Nietzsche�nin yaptığı o saçma eklentileri ayırt etmeyi başarır ve bizlere Nietzsche�nin be en ilginç ve anlamlı kitabını gerçek tarafıyla sunar.)
Nietzsche, doğasını çok doğru kehanetlerle tanımladığı yirminci yüzyılın başına kadar hayatta kaldı. O kocaman bıyıklı, üzünç verici, bezgin ifadeli ve kim olduğunu artık bilmeyen adam, 25 Ağustos 1900�de öldü. O sıralarda eserleri, tüm hayatı boyunca beklediği yankıyı buldu. Ünü çok hızlı bir şekilde yayıldı. Üzerinde etki bıraktığı ve yirminci yüzyılın önemli şahsiyetleri olan insanlar arasında Freud, Rilke, Yeats, Strindberg, O�Neil, Shaw, Mann ve Conrad da bulunuyor. Naziler onu resmi filozofları olarak ilân etmeye çalıştıklarında ve Hitler, Weimar�daki Nietzsche Arşivinin önünde Elisabeth Förster- Nietzsche�nin elini öptüğünde, çıldırmanın ve cinnetin krallığına ayak atanlar bu kez Nietzsche�nin felsefesi değil, Nazilerdi. Nietzsche açıkça şöyle dedi: -Elbette henüz, �Alman Varlığı� coşkunluğuna ulaşmadım. Bu �üstün� ırkı saf tutma isteğine ise daha da uzağım. Tam tersine, tam tersine-.- Nietzsche, günün birinde ünlü bir adam olacağından daima emindi, ama dünyanın, ama dünyanın kendisini nasıl biri olarak değerlendireceğini tam olarak kestiremiyordu (ve bunda da haklıydı.) -Günü birinde beni aziz ilân etmelerinden çok korkuyorum... Ben aziz biri olmak istemiyorum, öyle olmaktansa, soytarı olmayı yeğlerim...-
__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
|