Tek Mesajı Görüntüle
Old 10-14-2006, 03:46 PM   #5
temürmelik
Daimi Üye
 
temürmelik Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Jun 2006
Konum: -->izmir<--
Mesajlar: 438
Teşekkür Etme: 15
Thanked 182 Times in 79 Posts
Üye No: 15241
İtibar Gücü: 1606
Rep Puanı : 9399
Rep Derecesi : temürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond reputetemürmelik has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

Sarı Hoca’nın aşçısı


Kabr-i şerifi Manisa-Kırkağaç’ta bulunan Hak dostlarından “Sarı Hoca”, dergahında talebe okutur, onların yemek ve her türlü ihtiyaçlarını kendisi karşılardı.
“Osman Dede” adında bir de aşçısı vardı ki, kalp gözü açık bir kişiydi bu. Günlerden bir gün Sarı Hoca, talebesiyle sohbet ederken, Osman Dede tefekküre daldı bir ara. Kendi kendine;
- “Şu anda İslâm askeri küffarla cihad ediyor”, diye düşündü. “Keşke ben de onlarla gitseydim. Hem cihad sevabı kazanır, hem de bir esir yakalardım. Yaşım ilerledi. Yoruluyorum artık. O esiri getirir, yanımda çalıştırırdım!..”
O, böyle düşünürken, birden gaza yerinde buldu kendisini. Savaşın tam ortasında. Hemen bir kılıç bulup, daldı düşman içine.

Maksadı belliydi
Ve bir esir yakaladı.
Ancak esir, oldukça güçlü kuvvetli biriydi. Onun elinden kurtulmak için çırpınıyor, Osman Dede ise bırakmamak için gayret sarfediyordu ki, hocasının sesiyle ayıldı birden. Zira Sarı Hoca;
- Sıkı tut, bırakma sakın! diye seslenmişti.
Bu sesle uyandığında kendisini dergahta, hocasının sohbetinde buldu yine. Mübarek gülümsüyordu.
- Osman Dede üzülme, buyurdu.O esiri bir başka askerimiz tuttu. Yakında getirecek.
Ve ekledi:
- Onu sana yardımcı veririz. Çünkü sen yaşlandın artık. Çok yoruluyorsun.
Osman Dede kalktı, öptü hocasının elini. Ona olan sevgi ve ihlası bir kat daha artmıştı bu vesileyle.

Umumi af günleri
Sarı Hoca, yine bir kandil gününde, sevdikleriyle sohbet ediyordu ki;
- Bu günler, “Umumi af günleri”dir, buyurdu.
Dinleyenler,
- Nasıl yani? dediler.
Buyurdu ki:
- Hani hükümetler, zaman zaman “Genel af” çıkarır, suçluları affederler ya, işte Allahü teala da sevdiği kullarının birikmiş günahlarını bağışlamak için “Umumi af” ilan ediyor böyle mübarek gecelerde. Fakat bir şartla.
- O şart nedir efendim?
- İnanmak. Yeter ki o geceye, “O gece” olarak inanalım ve ümitli olalım.
- İnanmayan istifade edemez mi yani?
- Hayır. Büyüklerimiz, “İnkâr eden, mahrum kalır” buyurmuşlardır.
__________________









temürmelik çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla