Manas Destanı'nın oluşumu ve muhtevası Manas
Tarihin çeşitli devrelerinde değişik coğrafyalarda büyük devletler kurmuş olan Türk milleti, boylar halinde geniş bir coğrafyaya dağılmışlar ve hayatlarını idame ettirmişlerdir. Bu Türk boylarından biri de Kırgız Türkleridir. Kırgız Türkleri Isık Gölü çevresinde, Çu, Talas ve Tekes ırmaklarının yukarısında Altay, Pamir, Tiyanşan dağlarında yaşayan; tarihi kaynaklara göre tarihte ismi geçen ilk Türk boyudur. O dönemdeki devlet adını bugüne kadar muhafaza etmiştir.
Çin tarihi kaynaklarında M.Ö 2.yüzyıl'da Hun Türkleri ile ilgili bazı olayların bahsinde Kırgız adı "Gengün" şeklinde zikredilmektedir. Çince'de bu kelimenin "Kırgız" kelimesine karşılık geldiği bilim adamları tarafından ispat edilmiştir.
Büyük Hun imparatorluğuna M.Ö 2. asırda dahil olan Kırgız Türkleri, Hun İmparatorluğunun dağılmasından sonra III. asırda "Hakas Devleti" adıyla bilinen büyük bir devlet inşa etmişlerdir.
Kırgız Türkleri VII. asırda Gök Türklere tabi olmuşlardır. Gök Türkler için Kırgız Türklerini itaat altına almak oldukça zor olmuştur. Bilge Kağan, Kül Tegin ve Tonyukuk kitabelerinde Kırgız Türklerine yapılan seferlerden bahsedilmektedir
Uygur Türkleri ile VIII. asırda ittifak kurarak Gök Türk devletini yıkan Kırgız Türkleri, bir asır sonra Uygurları sürerek "Kırgız Devleti"ni kurdular.
16-17. asırda Kalmuk ve Moğollara karşı mücadele veren Kırgız Türkleri, 18. asırda Türkistan'da teşekkül etmiş olan hanlıklara tabi oldular Kırgızistan 1860-1881'de Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nde meydana gelen büyük çözülme ile Kırgız Türkleri bağımsızlıklarına kavuşmuştur.
Bugün "Kırgız Cumhuriyeti"nin yer aldığı coğrafi mekan ana hatlarıyla şöyledir: Güneyinde Tanrı dağları, kuzeydoğusunda Isık gölü yer almaktadır. Kuzey sınırlarından Çu ve Talas nehirleri akar, güneyinde Çin Halk Cumhuriyeti, batısında Özbekistan Cumhuriyeti, güneybatısında Tacikistan Cumhuriyeti, kuzeyinde Kazakistan Cumhuriyeti bulunur. Kırgız Cumhuriyeti'nin başkenti Sovyetler Birliği döneminde Frunze'dir, bağımsızlığını kazandıktan sonra başkenti Bişkek olarak değişmiştir.
TEŞEKKÜLÜ
Dünyanın en uzun destanı özelliğini taşıyan ve dünya edebiyatının şaheserleri arasına giren Manas Destanı, Kırgız Türkleri'nin milli destanıdır. Bu büyük eser Türklerin ve Kırgız Türkleri'nin tarihi devirlerdeki kültürlerinin izlerini taşır.
Manas Destanı'nın teşekkülü konusu henüz tam olarak aydınlığa kavuşturulamamıştır. Bu konuda çeşitli görüşler beyan edilmiştir; ancak yaygın bir görüş bin yıllık bir tarihten söz etmektedir.
Orta Asya ve Çin ilişkileri uzmanı arkeolog Bernştam Manas Destanı'nın teşekkülü hususunda şu fikri beyan etmiştir: "Manas Destanı” Kırgız Türkleri'nin Yenisey ırmağı boyunda Minusin bozkırlarında IX. yüzyılda devlet kurdukları devirde meydana gelmiştir. Bu devletin basında Yaglakar Han bulunuyordu. Moğolistan'dan gelen düşmanları kovdu. Başka boyların da kendisine katılması ile çok kuvvetlendi. Sayan- Altay dağlarının güneyini aldı. Tanrı dağlarına kadar geldi ve ordusunun bir kısmını buraya bıraktı. Kırgızların ataları daha M.Ö bu Tanrı dağlarını tanımışlardı.
A.Bernştam'ın dayanmış olduğu yazılı belge kuzey Moğolistan'da bulunan Gök Türk harfleri ile yazılmış kitabedir. Bu kitabeyi yazan şahıs "Ben Kırgız oğluyum" ifadesin! kullanmıştır. Suci kitabesinin bir Kırgız beğine ithafen inşa edilmiş olduğu "Ben Kırgız oğlu Boyla Kutlug Yargan Kutlug Bağa Tarhanın buyruklarının ügesiyim" cümlesinden anlaşılmaktadır. Ötüken Kırgızları'nın Suci yazıtları başta olmak üzere Talas yazıtları gibi Gök Türk harfleri ile yazılmış kitabeleri vardır.
Dünya destanları hakkında araştırmalar yapan ünlü bilim adamı V.Jirmunsky, Manas Destani'nı oluşturan tarihi olayların ancak 15 ve 18. asırlarda geçtiği görüşündedir. Ayrıca, Manas'ın tarihinin tamamen şekillenip bitişini, 16-17. yüzyılda görülen Kalmuk savaşlarının aydınlattığı fıkrini savunmaktadır. Kırgız edebiyatçısı Yunusaliev ise destanın 9-11. asırlarda oluştuğu fikrindedir. Bernştam ve Yunusaliev'in destanın teşekkülü ile ilgili beyan etmiş oldukları asırlar birbirine yakındır.
Dr. Moldobayev, "Manas Destanı"nın muhtevasında yer bulmuş tarihi olayları aşağıdaki yedi devre ayırmıştır. Bunlar:
1. Hunlar ve onların devri (M.Ö yüzyıl, M.S 5. yüzyıl)
2. Eski Türk ve Kırgız devri (6-9. yüzyıl)
3. Kara Kıtay ve Karahanidler devri (9-12 yüzyıl)
4. Moğol devri (13. yüzyıl)
5. Altınordu ve diğer hanlıkların devirlerindeki tarihi hadiseler (14-16. yüzyıl)
6. Cungar ve Ayrat- Kalınlık devri (15-18. yüzyıl)
7. Son dönemde yapılan ilaveler (19-20. yüzyıl)
Ayrıca Dr. Moldobayev “Manas Destanı'nın Kırgız Cumhuriyeti'nin Kara Kıtayları kovduğu devirde oluştuğu görüşündedir.
Son dönemlerde yapılan çalışmalara göre, Kırgız tarihinin en iptidai zamanlarından 18. asrın sonuna kadar yer alan olayların destanda yansıtıldığı görülür. Bu tarihin üç aşaması şöyledir:
1. Yenisey devri (ilk zamandan 9. asrın ortasına kadar)
2. Altay devri (9. asrın ikinci yarısından 15. asrın başına kadar)
3. Tanrı dağları devri (15. asırdan 18. asrın sonuna kadar)
DESTANLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR
Manas Destanı ile ilgili ilk ciddi çalışmalar 19. yüzyılda yapılmaya başlanmıştır. Manas Destanı'nı ilk defa yazıya geçirerek onu edebiyat dünyasının değerli bir hazinesi yapan değerli şahsiyet Kazak Türkleri'nden alim Türkolog Çokan Velihanoğlu'dur. Destanı ilim dünyasına tanıtmış ve hakkında malumat vermiştir. O, 1856'daki Isık- Köl civarına yapmış olduğu seyahat esnasında Karkara Yaylasın’da destanın bir bölümünü tespit etmiştir. Çokan'ın tespit ettiği "Köketay Han'ın Ası" diye adlandırılan bu bölüm ilim çevrelerinde; büyük değişikliklere uğramayan, tarihi devirlerine ait özelliklerini muhafaza eden ve ilmi açıdan büyük değere sahip olan nüshalardan biri olarak kabul edilmektedir. Çokan'ın Manas'la ilgili olarak en çok üzerinde durduğu konu Manas Destanı'nın muhteva planı onun hangi devirleri aydınlattığıdır. Çokan'ın Manas'tan bahseden ilk yazısı 1861'de "Rus Coğrafya Cemiyeti Yazıları" mecmuasının l. ve 2. kitaplarında çıkmıştır. Çokan Velihanoğlu bu çalışmasında Manas Destanı'nı şu şekilde tarif ediyor: "Sarp kayalarda yaşayan Kırgızlar'da tek bir destan vardır. Bu destan Nogay devrine ait olan Manas Destanı'dır. Bu destan Kırgızlar'ın mitolojisini, masallarını her türlü geleneklerini bir kahraman çevresinde toplamış Kırgız ansiklopedisidir. Kırgız İlyadası gibi bir şeydir. Kırgızların hayat tarzları, gelenekleri, görenekleri, ahlak ve dini telakkileri, coğrafyası tıp bilgileri, başka uluslarla olan ilişkileri bu destanda ifadesini bulmuştur”.(Çokan Velihanoğlu Eserleri sah. 71-72)
Ünlü Türkolog W. Radloff Manas Destanı'nı bir bütün olarak yazıya geçirmiştir. Kırgız Cumhuriyeti’ne yaptığı ilmi seyahatler esnasında birçok manasçıdan varyantları dinleyerek yazıp aldığı bölümleri birleştirerek, 11 ciltlik "Kuzey Türk Boylarının Halk Edebiyatlarından Örnekler" adlı eserin 5. cildinde yayınlandı. Radloff Almanca tercümesiyle destanı dünyaya tanıtmıştır. Radloff’un yayınladığı "Manas Destanı" 12.452 mısradan ibarettir. Bu mısralar destanın muhtevasına göre şu şekilde ayrılmaktadır:
a-Manas'ın doğuşu 1649 mısra
b-Almambet'in islamiyet'i Kabulü, Gökçe'ye ve ondan sonra Manas'a ilticası 1862 mısra
c-Manas'la Gökçe'nin muharebesi, Manas'la Kanıkey'in evlenmesi ve Manas'ın öldükten sonra dirilmesi 2686 mısra
d-Bokmurun 2595 mısra
e-Köz Kaman 2540 mısra
f- Semetey'in doğuşu ve Semetey 1078 mısra
Radloffun "Manas"a yazmış olduğu 26 sahifelik önsöz "Manas" destanından ziyade genel olarak destanların mahiyeti hakkında olup ancak bu münasebetle Türk destanlarına ve Türk şiirine temas eder.
Batı dünyasında "Manas Destanı" hakkında çalışma yapan diğer bir bilim adamı da L. Von Almasy'dir. Bu bilim adamı "Manas Destanı"nın el yazması bir nüshasını görmüş, bundan istifade etmiştir. Bu hususta yayınlamış olduğu bir makalesinde; "Manas"ın yirmi bin beyit; "Semetey" ve "Seytek" destanlarının da otuz bin beyitten ibaret olduğunu ve hakiki halk destanı olan bu eserin islami tesirler altında kaldığım yazmaktadır.
Destanın bütün varyantlarıyla planlı bir şekilde yazıya aktarılması 20. asırda mümkün olabilmiştir. Destanın birinci bölümü meşhur Manasçı Sagımbay Orazbakoğlu'nun ağzından 1922-26 yıllarında kaleme alınmıştır. Bu manasçının ölümünden sonra Sayakbay Karalayaev'in ağzından destanın 3. kısmı eksiksiz bir şekilde yazıya aktarılmıştır.
Kırgız Türkleri'nin dünya edebiyatına kazandırmış olduğu ve dünyanın en büyük destanları arasına giren "Manas Destanı"nın Türkiye'de tanınmasını sağlayan mümtaz şahsiyet Abdülkadir İnan'dır. Abdülkadir İnan "Manas Destanı"nı değerlendiren makaleler yanında nesir olarak da Türkiye Türkçesine kazandırmıştır. Bu eserleri 1972-1992 yılları arasında üç kez basılmıştır. "Makaleler ve incelemeler" adlı eserinde "Manas Destanı" hakkında 9 makalesi mevcuttur.
Kırgız Türklerinin bağımsızlığa kavuşması ile Türkiye'de Kırgız kültürüne ilgi artmış ve bu yönde yapılan çalışmalar daha da yoğunluk kazanmıştır. Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali ,Radloff tarafından derlenen "Manas Destanı"nı Türkiye Türkçesine aktarmıştır.
Keşen Yusupov'un nesir olarak yazdığı Manas metni Prof. Dr. Fikret Türkmen ve Alimcan İnayet tarafından Türkiye Türkçesine aktarılmıştır. Ayrıca Prof. Dr. Fikret Türkmen'in "Manas Destanı Üzerine İncelemeler ve Çeviriler I" adlı eseri yayınlanmıştır.
W. Radloff'un "Proben" olarak tanınan eserinde yer alan "Manas" başlığı altındaki birinci bölüm üzerinde Yrd. Doç. Dr. Naciye Yıldız çalışmıştır. Bu çalışma doktora tezi olarak hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Bu bölüm 7 başlıktan meydana gelmektedir.
Ayrıca bilim adamları tarafından Manas Destanı'nı çeşitli açılardan değerlendiren birçok makale yazılmış ve yayınlanmıştır.
Ülkemizin başvurusu neticesinde UNESCO 1992 yılında almış olduğu karar ile 1995 yılını "Manas Yılı" olarak ilan etmiştir. Manas Yılı ülkemizde pek çok üniversite, kurum ve kuruluş tarafından çeşitli etkinliklerle kutlanmıştır. Manas Destanı ile ilgili çok sayıda kitap ve makale neşredilmiştir. Bütün bu çalışmaların koordinatörlüğünü "Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı" üstlenmiştir.
Manas yılı olarak kabul edilen 1995 yılında en kapsamlı kutlama Kırgız Cumhuriyeti’nin başkenti Bişkek'te gerçekleştirilmiştir. Bişkek'te düzenlenen büyük organizasyona Türkiye'den çok sayıda bilim adamı iştirak etmiştir. 26-28 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen "Manas Destanı ve Dünyanın Epik Mirası" konulu bilgi şöleninde bilim adamları tarafından 226 bildiri sunulmuştur. Bu bildirilerin 22 tanesi Türkiye'den giden bilim adamları tarafından sunulmuştur. Bu bilgi şöleninde Manas Destanı bütün yönleriyle değerlendirilmiştir.
Manas, yüzyıllardan sonra kahramanı olduğu şaheserle Türk dünyasının Bişkek'te biraraya gelmesine vesile olmuştur.
__________________
[sakın] bana bulaşma kalp kırarım bazen]
|